PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : KOYULHİSAR-Ballıca


SivasLady
11.05.2007, 18:54
Sivas iline 245 km, Koyulhisar ilçesine 52 km uzaklıktadır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

hacilesivas
27.05.2007, 15:38
evet işte bu benim köyüm Su konusunda çalışmalar var ama henüz sonuç alamadık.köyümüzün istanbul gaziosmanpaşa yenimahalle semtinde derneği mevcuttur.ve her yıl temmuz ayında piniğimiz olur.

hacilesivas
27.05.2007, 15:41
resim göndermek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiiyorum. yardımcı olursanız sevinirim

hacilesivas
27.05.2007, 15:48
slm sanırım resim ekleyebildim

ibrahimergin
08.09.2007, 02:00
bu gece canım sıkıldığı için, öylesine sivası araştırayım dedim.ama bayağı birşey buldum.forumlar düzenlenmiş.hatta bizim köyden mesaj atanlar bile var.çok hoşuma gitti.:) bu arada yakın tarih itibari ile köyümüzün su sorunu çözülmüş bulunmaktadır.evlerimize su bağlanmış bulunmaktadır.

hacilesivas
30.10.2007, 20:21
aynı köylüyüz ama birbirimizi tanımıyoruz bu çok normal(traji komik)
çünkü bizim köyde ileri gidenin ayağından çekerler.hani bir fıkra vardır.cehennem de kuyularda insanlar yanarken her kuyunun başında bir zebani varmış ve zebani yukarı çıkanlaravurarak çıkmalarını engelliyormuş.yanlız birinde yokmuş.sormuş biri zebaniye neden bu kuyunun başında beklemiyonuz.zebani şöyle demiş:
_bu kuyuda türkler var.biri yukarı çıkmak istese bile aşağıdakiler ayağından çekip onun çıkmasını engelliyor.Bu yüzden başında beklememize gerek kalmıyor.

ibrahimergin
02.11.2007, 19:32
aynı köylüyüz ama birbirimizi tanımıyoruz bu çok normal(traji komik)
çünkü bizim köyde ileri gidenin ayağından çekerler.hani bir fıkra vardır.cehennem de kuyularda insanlar yanarken her kuyunun başında bir zebani varmış ve zebani yukarı çıkanlaravurarak çıkmalarını engelliyormuş.yanlız birinde yokmuş.sormuş biri zebaniye neden bu kuyunun başında beklemiyonuz.zebani şöyle demiş:
_bu kuyuda türkler var.biri yukarı çıkmak istese bile aşağıdakiler ayağından çekip onun çıkmasını engelliyor.Bu yüzden başında beklememize gerek kalmıyor.


olayı özetleyen iyi bir fıkra..benim adım kullanıcı adımdan da anlaşılacağı üzere İbrahim Ergin...Doğma büyüe İstanbulda yaşıyorum ve köye arada sırada gidiyorum...Boğaziçi Üniversitesi nde Kimya öğretmenliğinde okuyorum....siz kimlerdensiniz...

altuntas58
02.11.2007, 20:26
KOYULHİSAR-Ballıca bu güzel ve şirin köye yanış hatırlamıyorsam sene 1997 de içme suyu şebekesi için müteahit arkadaşımı ve köy hizmetlerinden mühendisi kendi arabamla götürmüştüm ormanlık bir köy insanları çok iyi misafir perver bir köy ta o zamandan beri bu köyün su sorunu halledilmemiş yazık çok yazık oy zamanı geldiğinde ne yalanlarla oy isteyenler şimdi nerdeler acba? suyun geleceği yerin ordu tarafında bir dağın yükselerinden çok çetin bir yerden gelmesi gerekliymiş ordan başka yerde su zaten yoktur yaklaşık 6 km uzaktan kayaları yarıp getirmek lazımmış köyün inasnları görevli memura tek biz size ücretsiz yardım edelim yeterki suyumuzu getirin demişlerdi hiç unutmam o gündür bu gündür hala makuz talihini yenememiş susuzlukla mücadele eden Sivasımın cennet gibi bir köyü devletimiz inşallah bu köyümüzede su şebekesi getirir burdan ekmeğini yediğim suyunu ictiğim güzel ballıcaya selamlar saygılar allaha amanet olun

ibrahimergin
02.11.2007, 22:01
KOYULHİSAR-Ballıca bu güzel ve şirin köye yanış hatırlamıyorsam sene 1997 de içme suyu şebekesi için müteahit arkadaşımı ve köy hizmetlerinden mühendisi kendi arabamla götürmüştüm ormanlık bir köy insanları çok iyi misafir perver bir köy ta o zamandan beri bu köyün su sorunu halledilmemiş yazık çok yazık oy zamanı geldiğinde ne yalanlarla oy isteyenler şimdi nerdeler acba? suyun geleceği yerin ordu tarafında bir dağın yükselerinden çok çetin bir yerden gelmesi gerekliymiş ordan başka yerde su zaten yoktur yaklaşık 6 km uzaktan kayaları yarıp getirmek lazımmış köyün inasnları görevli memura tek biz size ücretsiz yardım edelim yeterki suyumuzu getirin demişlerdi hiç unutmam o gündür bu gündür hala makuz talihini yenememiş susuzlukla mücadele eden Sivasımın cennet gibi bir köyü devletimiz inşallah bu köyümüzede su şebekesi getirir burdan ekmeğini yediğim suyunu ictiğim güzel ballıcaya selamlar saygılar allaha amanet olun


Ballıcalılar adına aleykum selam diyerek başlayayım;

Bu sene su evlere bağlandı.Sizden 10 yıl sonra bağlanmasıda bir hayli ilginç bir durum.Bu su bağlanana kadar bayağıda olay oldu.Aksu köyü sakinleri bu suyun bağlanmaması için benim anlamadığım sebeplerden karşı çıktlar.Ortadoğuda beklediğimiz su savaşları daha önceden aksu ve ballıca köyleri arasında çıkıverdi :) Ne kadar doğrudur bilmem ama bizim köylülerden birinden kulaktan duyma bazı söylentiler var.Bunlardan en ilginci şöyle;
Aksulular su bağlanmasına karşı çıkınca, kaymakamlık diretiyor doğal olarak.Aksulular bu diretme işini abartınca, kaymakam Aksu muhtarını çağırıyor ve kızıyor,

- Daha fazla diretirseniz, o köyü devlet projesine zarar vermekten terörist köy ilan edip askeri üzerinize gönderecem....

Öyle ya da böyle suyumuz bağlandı Allah a şükür..(yukarıda anlattığım olay kulaktan duyma olup, tarafsız biri tarafından bana anlatılmadığından abartılmış veya kişi tarafından üretilmiş olabilir)

altuntas58
02.11.2007, 22:49
Ballıcalılar adına aleykum selam diyerek başlayayım;

Bu sene su evlere bağlandı.Sizden 10 yıl sonra bağlanmasıda bir hayli ilginç bir durum.Bu su bağlanana kadar bayağıda olay oldu.Aksu köyü sakinleri bu suyun bağlanmaması için benim anlamadığım sebeplerden karşı çıktlar.Ortadoğuda beklediğimiz su savaşları daha önceden aksu ve ballıca köyleri arasında çıkıverdi :) Ne kadar doğrudur bilmem ama bizim köylülerden birinden kulaktan duyma bazı söylentiler var.Bunlardan en ilginci şöyle;
Aksulular su bağlanmasına karşı çıkınca, kaymakamlık diretiyor doğal olarak.Aksulular bu diretme işini abartınca, kaymakam Aksu muhtarını çağırıyor ve kızıyor,

- Daha fazla diretirseniz, o köyü devlet projesine zarar vermekten terörist köy ilan edip askeri üzerinize gönderecem....

Öyle ya da böyle suyumuz bağlandı Allah a şükür..(yukarıda anlattığım olay kulaktan duyma olup, tarafsız biri tarafından bana anlatılmadığından abartılmış veya kişi tarafından üretilmiş olabilir)

sevgili kardeşim öncelikle suyunuzun geldiğine bilemezsin ne kadar sevindim hayırlı olsun ancak yukarda halen kendi köylüleriniz arasında celişkiye düşenleri gördüm ben olsam köyümü sanal alemde böyle reklam etmezdim

ibrahimergin
03.11.2007, 00:17
sevgili kardeşim öncelikle suyunuzun geldiğine bilemezsin ne kadar sevindim hayırlı olsun ancak yukarda halen kendi köylüleriniz arasında celişkiye düşenleri gördüm ben olsam köyümü sanal alemde böyle reklam etmezdim

saolasın...haklısın bu tip olumsuz olayları yazmak iyi değil.sadece su olayının ne acayip bir boyut aldığını anlatmak istedim...hep eski Türk filmlerinde bu konuya değinirlerdi ve senaryo aynen gerçek hayatımda şekillenince garibime gitti...

tayfun90
12.11.2007, 09:53
Arkadaşlar selam...
Derneğimiz yardımlaşılarak daha iyi yerlere gelecektir...

hacilesivas
06.12.2007, 16:58
maşallah köyümüzün üniversite öğrencisi sayısı artmış.hemde iyi üniversitelerde...
işte köyü ayağakaldıracak NESİL...

ibrahimergin
08.12.2007, 18:31
hakkaten ya...bizim köylü bu kadar okuyan varmıydı...bu arada tayfun sen kimlerdensin ve hangi bölümde okuyorsun...tanışalım

sibelYILMAZ
13.12.2007, 16:06
SELAMUN ALEYKÜM ABİM SİZ HANGİ İLÇE VE KÖYE BAĞLISINIZ,BALLICALILARI TANIRMISINIZ?

sibelYILMAZ
13.12.2007, 16:12
İBRAHİM ABİ NASILSIN BENİ TANIYORSUN AMA HATIRLAMAYABİLİRSİN.NUSRET YILMAZIN TORUNU, FAHRİ YILMAZIN KIZIYIM.OKUL NASIL GİDİYOR.

sibelYILMAZ
13.12.2007, 20:05
SLM TAYFUN KARDEŞ SEN KİMLERDENSİN.:)

sibelYILMAZ
13.12.2007, 20:07
MERHABA HACİLE.SEN KİMLERDENSİN?:)

ibrahimergin
15.12.2007, 00:27
İBRAHİM ABİ NASILSIN BENİ TANIYORSUN AMA HATIRLAMAYABİLİRSİN.NUSRET YILMAZIN TORUNU, FAHRİ YILMAZIN KIZIYIM.OKUL NASIL GİDİYOR.


hatırlıyorum...okulda iyi kötü gidiyor işte bir türlü :)) herzamanki gibi uğraşıyoruz... sen nasılsın

sibelYILMAZ
17.12.2007, 09:27
TEŞEKKÜR EDERİM BENDE İYİYİM.OKUL İŞ BENDE UĞRAŞIYORUM İŞTE.BU ARADA KIYMET ABLA VEFAT ETTİ HABERİN VARMI?BAŞIMIZ SAĞOLSUN HADİ K.İ.B (A.E.O):rolleyes:

hacilesivas
18.12.2007, 21:59
KARAHASANGİLİN ORHANIN KIZIYIM.EN BÜYÜK KIZIYIM

hacilesivas
18.12.2007, 22:01
KÖYÜN MUHTARI DAYIM OLUR...YENİ OĞLUNUN DÜĞÜNÜ OLDU

hacilesivas
22.12.2007, 23:28
TÜM HEMŞERİLERİMİN KURBAN BAYRAMI MÜBAREK OLSUN...

duzgun58
22.12.2007, 23:38
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] Sivas İMRANLI İlçesinin Gülü TÜRKKEŞLİK KÖYÜ
Yolu Düşen Uğrasın

altuntas58
23.12.2007, 12:49
Burdan çok sevdiğim ballıca küylülerinin mubarek kurban bayramlarını tebrik eder hayırlara vesile olmasını allahtan niyaz ederim

sibelYILMAZ
27.12.2007, 11:31
:)merhaba hacile pek hatırladığım söylenemez ama biliyorum muhtarı.Tanıştığıma memnun oldum hacile...

m_ücahit
29.12.2007, 09:31
slm sibel bn mücahit beni tanıdın mı?

m_ücahit
30.12.2007, 12:11
ya sibel sen şu avatorunu nasıl koydun bi türlü bulamıyom nerden konduğunu_

sibelYILMAZ
04.01.2008, 11:26
SESELAMUN ALEYKÜM MİLLET BAKIN ZATEN AZ ÜYEYİZ SİZDE HİÇ GİRMİYORSUNUZ YA...NEYSE HEPİNİZ ALLAHA EMANET OLUN..

m_ücahit
06.01.2008, 12:35
slm sibel beni tanımaman imkansızlaştı heralde öle zannediyorum

abdussamet_58
06.01.2008, 12:51
bn nusret yılmaz'ın torunu abdussamet NUSRET YILMAZ'I tanıyan var mı?

ibrahimergin
08.01.2008, 01:12
ballıcalı üye sayısıda bayağı artmış..:D bakalım daha kimler gelecek buraya

mertveilkeli
10.01.2008, 17:43
selam olsun tüm sivas lılara sivas dedinmi mertlik akla gelir bende bir mertlik şiiri yazdım bakalım beğenen olucakmı

MERTLİK ECELİM OLSADA
NAMERTLERE KUL OLAMAM
İNANCIMIN BAŞI KURAN
BEN İSTEMEM YALAN DOLAN

YANLIŞ YOLDA YÜRÜYEMEM
YETİM HAKKI HİÇ YİYEMEM
İŞ BAŞA DÜŞTÜĞÜ ZAMAN
CANIM VERİR SIR VERMEM

KENAN ŞAHİN HAKTAN YANA
SAVRULSAMDA SAĞA SOLA
GÜVENİM VAR SİVASLIYA
İSTEDİĞM HAKTAN OLA

SAYGILARIMLA KENAN ŞAHİN

mertveilkeli
10.01.2008, 18:04
SİVASIN ÜSTÜDE YİNE DUMANLI
DEĞMEYİN KENANA GÖNLÜ FİGANLI
ÖMÜR GELDİ GEÇTİ KEDERLİ GAMLI
NERDE BENİM SİVAS NERDEDİR KÖYÜM
BENİM GURBET ELDE BIRAKMAN ÖLÜM

mertveilkeli
10.01.2008, 18:05
KARAPINAR DERLER BÜYÜK BİR GÖZE
YANDI CİĞERİMDE OT DÜŞTÜ KÖZE
BENDE SELAM SÖYLEN O VEFASIZA
KARA KİSELERDE AĞLAYIP DURSUN

altuntas58
10.01.2008, 20:49
SİVASIN ÜSTÜDE YİNE DUMANLI
DEĞMEYİN KENANA GÖNLÜ FİGANLI
ÖMÜR GELDİ GEÇTİ KEDERLİ GAMLI
NERDE BENİM SİVAS NERDEDİR KÖYÜM
BENİM GURBET ELDE BIRAKMAN ÖLÜM



çok sevdiğim BALLICA KÖYÜ İçin bir dörtlükte ben yazdım daha iyisini yazmak isterdim ama kabiliyet meselesi oldum olası şiir vesaire yazamam ama sizler çok şanslı insanlarsınız bakın KENAN Kardeşimiz ne güzel şiirler yazıyor bundan sonra sitemiz yeni bir şair kazandı dolayısıyla bizlerde şanslı sayılırız
kenan kardeşim sitenin eski üyelerinden olmanıza rağmen yorumlarınızı çok yazmışsınız bundan sonra daha sık yorum yapmanızı ve o güzel şiirleriniz sabırsızlıkla bekliyorum burdan BALLICA KÖYLÜLERİNE SELAMLAR

Ballıcam şirin köyüm
orduya komşu köyüm
ormanların dönüm dönüm
nerde benim güzel köyüm

sibelYILMAZ
11.01.2008, 16:08
EVET GAYET GÜZEL OLMUŞ SELAMLAR KENAN ABİ BEN FAHRİ YILMAZIN KIZI...

palanın torunu
20.01.2008, 14:19
slm bn faruk artık bnde varım yanı artık bılmıyotum yanı tum ballıcalılara slm helal sıze baya uye olmus ıbrahım ergın bya tanıtmıs kendını ama bn goremıyorum dernekte ıst dısındamı okuyo acaba

ibrahimergin
20.01.2008, 23:09
slm bn faruk artık bnde varım yanı artık bılmıyotum yanı tum ballıcalılara slm helal sıze baya uye olmus ıbrahım ergın bya tanıtmıs kendını ama bn goremıyorum dernekte ıst dısındamı okuyo acaba

ben istanbulda okuyorum ama derneğe pek uğramıyorum.bayramdan bayrama belki uğrarım...oı yüzden dernekte görmemişsindir

m.emin.ergin
22.01.2008, 12:12
slm zunarlı hemşehrilerim.ben de öle uğraşırken bi baqtım bizim zunar ın adı war.dedim bi girelim.emmiolu seni görmeq ii oldu saten sanal alem olmasa hiç görüşemicez:D

ibrahimergin
22.01.2008, 12:57
slm zunarlı hemşehrilerim.ben de öle uğraşırken bi baqtım bizim zunar ın adı war.dedim bi girelim.emmiolu seni görmeq ii oldu saten sanal alem olmasa hiç görüşemicez:D
valla emmioğlu öyle yaw, biliyorsun ben pek görünmeyi sevmiyorum..ama sanal alemdede her yerde bi sanimiz vardır :D

serkanka58
22.01.2008, 13:12
koyulhisarlı yiğidoların bu sitede daha fazla olmasını isterim.
ben fitenseliyim.
haydi muşazlılar siteye

m.emin.ergin
23.01.2008, 11:54
looo zunarlılar neredesniz?_?_?_?ben yüe olduqtan sonra qimse bişey yazmamış:D

sibelYILMAZ
06.02.2008, 14:50
[Yorum - M. Fethullah Gülen] Namazda, oruçta baskı var mı ki; başörtüsünde olsun


Tesettür meselesinin bazıları tarafından politize edilerek ayağa düşürülmek istendiğine esefle şahit oluyoruz. Ne yazık ki, bazı kesimlerde çok ciddi bir din düşmanlığı var ve bunlar her fırsattan istifade ediyorlar.



Şu anda da başörtüsünü bahane ederek, ülkemizin yakaladığı nisbi istikrarı bozarak, kavgaya zemin hazırlamaya çalışıyorlar. Ülkemizin kavgaya tahammülü yoktur. Hususiyle Allah'a gönül veren ve kendilerini milletimizin hayrına adayanların kavga ile işi olamaz. Olmamalı. Onlar, kendilerini en çetin bir kavganın içinde buldukları zaman bile, hemen silm ü selâma dönmeliler. Kur'an-ı Kerim, mü'minlere savaş içinde iken bile, "Karşı taraf, silm ü selâma, sulh ve barışa yönelirlerse, siz de yönelin ve Allah'a tevekkül edin!" buyurur. Lâik bir hukuk devleti olan ülkemizde din ile siyaset birbirinden ayrıdır. Kur'an'ın söz konusu hükmünü antr-parantez zikrettim. Fakat akıl ve mantığın yanında, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ve umumî menfaatlerimiz de katiyen böyle davranmayı gerektirmektedir. Zira, kavga, insanda akl-ı selim, hiss-i selim ve mantık bırakmaz. Cahiliye şairlerinden İmrü'l-Kays, "İki şeyi başlattığınız zaman, onlar durmasını istediğiniz yerde durmaz: Yangın ve kavga." der. Bu bakımdan, soğukkanlılığımızı korumamız lâzımdır.

Başörtüsü, dinin açık emridir

Tesettür, gerçi dinin esasını teşkil eden imanî meselelerden değildir; İslâm'ın beş şartı arasında da yer almaz. Fakat, Kur'an'ın açık emridir. Farziyeti, hem Kur'an'la, hem sünnet-i sahiha ile hem de 14 asırlık İslâm tarihindeki uygulamalarla sabittir. Nur Sûresi 31. âyette mü'min kadınların başlarını, boyunlarından ve göğüslerinden açık bir yer bırakmayacak şekilde örtmeleri emredilmektedir. Bununla iktifa edilmeyip, Ahzab Sûresi 59. âyette, sadece mü'min kadınlara değil, Peygamber Efendimiz'in pak zevcelerine de "Dış örtülerini, cilbablarını üzerlerine salsınlar." şeklinde, sünnet-i sahihanın ve İslâm tarihindeki bütün uygulamaların ortaya koyduğu üzere, el, ayak ve -Hanefi mezhebinde yüz dışında- bütün vücudun bol bir elbise ile örtülmesi emredilmektedir. Düşünün ki, Peygamber Efendimiz'in pak zevceleri, hükmen mü'minlerin anneleridir. Peygamberimiz'den sonra onlarla evlenmek mü'min erkeklere haram kılınmıştır. Arz edildiği gibi, başın tamamını içine alacak şekilde tesettür emri, yalnız Kur'an-ı Kerim'le değil, -aksine hiçbir ihtimal vermeyecek şekilde- sünnet-i sahiha ve İslâm tarihindeki uygulamalarla da sabittir. Bu hususta müfessirler, muhaddisler, fakihler arasında farklı ve aykırı görüş belirten olmamıştır.

Fantastik muhalefetin bir değeri yoktur

Günümüzde -belki de bir kısım kimselere şirin gözükmek ve fantastik düşüncelerle kendilerini ifade etmek için- başörtüsünün Kur'an'ın emri olmadığını iddia eden ilâhiyatçılar vardır. Fakat, bu mevzuda Kur'an'ın emri o kadar açıktır ki; tarih boyunca hiçbir müfessir farklı mülâhazada bulunmamıştır. Peygamber Efendimiz ve Sahabe-i Kiram başta olmak üzere, dini bugünlere kadar taşıyan ve meselenin mütehassısı olan on binlerce müfessir, muhaddis ve fakihin yanında, 14 asırlık İslâm tarihinde bütün Müslüman nesillerce ittifakla uygulanabilmiş bir hükme, günümüz ilâhiyatçılarından birkaçının, bazı garezlere bağlı muhalefeti hiçbir değer ifade etmez. Meselenin dinî buudu böyle iken kalkıp başörtüsünü farklı adlar altında da olsa başka kaynaklara bağlamak, bu mevzuda tuhaf ve birbiriyle tutarsız iddialar ortaya atmak, gülünç kaçmaktadır. Tesettüre, başörtüsüne bazı mülâhazalarla karşı olan çıkabilir, ama bunun İslâm'da olmadığı iddiası ileri sürülemez. Hele hele, en basit meselelerde bile, aklın ve bilimin icabı olarak uzmanına müracaat edilirken, Allah'ın marziyatının, bizden neler isteyip neler istemediğinin ifadesi olan din konusunda rastgele konuşulamaz. Bu, en hafif ifadesiyle gayr-ı aklîliktir, gayr-ı ilmîliktir, had bilmemektir. En azından, ülkemizde din işlerini tanzimle vazifelendirilmiş Diyanet teşkilatımız ve ona bağlı çalışan Din İşleri Yüksek Kurulu var, onlar hem bu konuların mütehassısıdır hem de salahiyet sahibi kılınmışlardır.

Bu meselenin bir diğer buudu da şudur: Ülkemizde ilmî ve teknik kalkınmaya hizmet etmesi gerekenler, üniversitelerin din ve inanç değil, bilim yeri olduğunu söyleyerek başörtüsüne karşı çıkıyorlar. Ne yazık ki bunu, bilimi en öne alan insanlar yapıyor. Galiba, nasıl bir tenakuz ve çarpıklık ortaya koyduklarının farkına varamıyorlar. Batı'da uzun süren çatışmalar sonunda din ile bilimin arası ayrılmış; Descardes çıkmış, buraya kadar bilimin, şuraya kadar da dinin sahasıdır demiş. Bugün üniversitelerimizde benimsenen de bu. Gerçi böyle bir ayrılık, Müslümanlar olarak bizim inanç sistemimizde de, ilme bakışımızda da, tarihimizde de yoktur. İlim ve din, bizde aynı manânın iki farklı ifadesinden ibarettir. Biri zihnin, diğeri kalbin ışığı olarak görülmüştür. Bu sebeple bizim, Batı'da Rönesans'ın ve ilimlerin gelişmesine zemin teşkil eden, bu gelişmeye dinamikler sağlayan muhteşem bir ilim tarihimiz vardır. İbn-i Sina, Zehravî, Birunî, Harizmî, İbn Heysem gibi bu tarihi dolduran on binlerce ilim adamı, hem çok iyi dindardı, pek çoğu da sufi idi. Din ve ilim, bizim tarihimizde birbiriyle iç içe yer aldı, hiçbir zaman çatışır görülmedi. Dolayısıyla bir insan dindar ise, dine bağlı ise, başını örtüyorsa bu insan ilim yapamaz, ilim insanı olamaz demek; üniversitelerde başörtüsü takmayı üniversitelerin ilim yuvaları olmasına aykırı görmek, bir ilim adamına asla yakışmayan bir tavırdır. Kaldı ki, hepimiz biliyoruz, Galileo da, Newton da, Laplace da ve daha pek çokları da dine karşı değillerdi; hattâ içlerinden bazıları ciddi derecede dindardı. Eddington'u nereye korsunuz? Dindar olmakla ilim yapmayı birbirinden ayrı mütalâa ederseniz, ilim âleminin başının taçlarından olan Einstein'a da muhalefette bulunmuş, din ile ilimden birini kör, diğerini topal yapmış olursunuz.

Üçüncü olarak, böyle bir tavır laikliğe de aykırıdır. Zira laikliğin temelini, dinin devlete, devletin de dine müdahale etmemesi, hattâ devletin din hürriyetini sağlaması prensibi teşkil eder. Bu sebeple, başörtülü bir kızımızın üniversitede ilim tahsili yapması lâikliği yıkmaz; cumhuriyete de demokrasiye de hiçbir zarar vermez. Tam tersine, bunları güçlendirir. Onlar da zaten, dinî inançları gereği başlarını örtmeyi laikliğin, cumhuriyetin ve demokrasinin gereği olarak görüyor ve haklı olarak, hem laikliğin, hem cumhuriyetin hem de demokrasinin korumaya aldığı din ve vicdan, hattâ düşünce ve düşünceyi ifade hürriyeti içinde mütalâa ediyorlar. Problemi çözmek isteyenler de meseleye bu açıdan yaklaşıyorlar. Yoksa ne kızlarımız laikliğe, cumhuriyete, demokrasiye karşı çıkmak için başlarını örtüyor ne de çözüm arayanlar bunlara karşı olsun diye başörtüsünü serbest bırakmaya çalışıyorlar.

Bu bakımdan, bir insan başörtüsüne -hangi ad altında olursa olsun- karşı ise bunu açıkça söyleyebilmeli; kendiyle tenakuza düşmeden, ülkeyi kavga ortamına çekmeden, yakışık almayan protestolara kalkışmadan, medenî bir şekilde bunu ortaya koymalı. Başörtüsünün, neden takılmaması gerektiğini insanları ikna edecek şekilde aklî, mantıkî ve ilmî olarak ispat etmelidirler. Yoksa protestolar, ülkeyi kavga ortamına çekmeler, ihtilâl hatırlatmalarında bulunmalar, tehditler, yakışıksız üslûplar, ihtilâl günlerine özlem duymalar, fikrî ve ilmî kifayetsizliğin ifadesinden başka bir şey değildir.

'Baskı olur' diyenler provokasyon yapabilir

Burada, mevzu ile alâkalı olarak önemli bir ikazda bulunmak istiyorum. Şimdiye kadar Türkiye'de, İslâmda başörtüsünden çok daha önemli olduğu halde hiçbir namaz kılan kılmayana baskıda bulunmadı, Ramazan'da doğruluğu şüpheli birkaç haber çıktıysa da kimseye oruç baskısı olmadı. Hacca gidenler gitmeyenleri neden gitmiyorsunuz diye tehdit etmedi. Her Kurban Bayramı öncesi onca menfî yayınla Kurban aleyhinde olunmasına rağmen, hiçbir Müslüman, kurban kesmeyenlere neden kesmiyorsunuz diye hücumda bulunmadı. Bırakın bunları, içki içen, kumar oynayan, her türlü günahı irtikap edenlere de dindarlar, nasihatte bulunmak dışında bir şey demedi. Kızlarımızın başını örterek okuyabildiği yıllarda hiçbir hadise olmadı. Bundan sonra olacağına, başlarını örtmeyen kızlarımız dahi ihtimal vermiyor. Gerçek bu iken, asıl mağduriyete zaman zaman daha çok dindarlar maruz kalıyorken, başörtüsü serbest bırakıldığında başını örtmeyenlere baskı olur demek, aslında yapılabilecek bazı provokasyonları akla getirmektedir. Önceki dönemlerde şahit olduğumuz üzere, eğer başörtüsü kanunu Meclis'ten geçer -ki, bu kanunu kabul edip etmemek Meclis'in, onu tasdik edip etmemek Cumhurbaşkanı'nın salâhiyeti içindedir- kızlarımız üniversitelerde başörtülü okuma imkânına kavuşursa, ciddi provokasyonlar sahnelenebilir. Belli yerlerde kendilerine çarşaf giydirilmiş bazı vazifeli erkekler, tesettüre sokulmuş bazı vazifeli bayanlar, başlarını örtmeyen kızlarımıza rahatsızlık verebilir; sözlü, hattâ fiilî tacizlerde bulunabilirler. Bu konuda fevkalâde endişeliyim ve rical-i devletimizin bu hususta mesul olanlarının çok dikkatli olması gerektiğine inanıyorum.

Hepimiz akl-ı selimle hareket etmeliyiz

Hasılı, ülkemizin bir istikrar ve kalkınma ortamını yakaladığı, hattâ Asya, Afrika ve Balkanlar gibi çok geniş bir coğrafyadaki milletlerin şuuraltında var olan tarihî müktesebatı değerlendirebilecek bir konumu ihraz etmeye başladığı, pek çok sahada önünün açıldığı bir zamanda her meselemizi konuşarak, seviyeli bir üslûp içinde ve ülkemizin umumi menfaatlerini dikkate alarak değerlendirmemiz ve çözmemiz elzemdir. Hangi siyasî görüşten ve hangi müesseseden olursa olsun herkese puan kazandıracak da budur. Yoksa, bu ülkeye bir defa daha çok büyük kötülük yapılmış olur. Görüyoruz ki, yıllarca uğraşıp on binlerce şehid verdiğimiz, pek çok millî serveti tüketerek, dünya kamuoyunu da nispeten yanımıza çekerek belli muvaffakiyetler kazandığımız terörün asıl merkezleri de başörtüsünün serbest bırakılacak olmasından endişe duymaktadır. Bu serbestliğin, Güneydoğu'muzu teröre zemin teşkil etmekten, bölge halkının da terör örgütünden tamamen uzaklaşmasından, yani terör örgütünün halk desteğini tamamen kaybetmesine vesile olacağından korkmaktadırlar. Öyle ise sorumlu mevkiinde olan herkes ve ülke olarak, sağduyu dediğimiz akl-ı selim, hiss-i selim ve mantık dahilinde hareket etmek mecburiyetindeyiz.

(*) [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]'dan alınmıştır.

M. FETHULLAH GÜLEN (*)

sibelYILMAZ
06.02.2008, 15:03
:)
[Yorum - M. Fethullah Gülen] Namazda, oruçta baskı var mı ki; başörtüsünde olsun


Tesettür meselesinin bazıları tarafından politize edilerek ayağa düşürülmek istendiğine esefle şahit oluyoruz. Ne yazık ki, bazı kesimlerde çok ciddi bir din düşmanlığı var ve bunlar her fırsattan istifade ediyorlar.



Şu anda da başörtüsünü bahane ederek, ülkemizin yakaladığı nisbi istikrarı bozarak, kavgaya zemin hazırlamaya çalışıyorlar. Ülkemizin kavgaya tahammülü yoktur. Hususiyle Allah'a gönül veren ve kendilerini milletimizin hayrına adayanların kavga ile işi olamaz. Olmamalı. Onlar, kendilerini en çetin bir kavganın içinde buldukları zaman bile, hemen silm ü selâma dönmeliler. Kur'an-ı Kerim, mü'minlere savaş içinde iken bile, "Karşı taraf, silm ü selâma, sulh ve barışa yönelirlerse, siz de yönelin ve Allah'a tevekkül edin!" buyurur. Lâik bir hukuk devleti olan ülkemizde din ile siyaset birbirinden ayrıdır. Kur'an'ın söz konusu hükmünü antr-parantez zikrettim. Fakat akıl ve mantığın yanında, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ve umumî menfaatlerimiz de katiyen böyle davranmayı gerektirmektedir. Zira, kavga, insanda akl-ı selim, hiss-i selim ve mantık bırakmaz. Cahiliye şairlerinden İmrü'l-Kays, "İki şeyi başlattığınız zaman, onlar durmasını istediğiniz yerde durmaz: Yangın ve kavga." der. Bu bakımdan, soğukkanlılığımızı korumamız lâzımdır.

Başörtüsü, dinin açık emridir

Tesettür, gerçi dinin esasını teşkil eden imanî meselelerden değildir; İslâm'ın beş şartı arasında da yer almaz. Fakat, Kur'an'ın açık emridir. Farziyeti, hem Kur'an'la, hem sünnet-i sahiha ile hem de 14 asırlık İslâm tarihindeki uygulamalarla sabittir. Nur Sûresi 31. âyette mü'min kadınların başlarını, boyunlarından ve göğüslerinden açık bir yer bırakmayacak şekilde örtmeleri emredilmektedir. Bununla iktifa edilmeyip, Ahzab Sûresi 59. âyette, sadece mü'min kadınlara değil, Peygamber Efendimiz'in pak zevcelerine de "Dış örtülerini, cilbablarını üzerlerine salsınlar." şeklinde, sünnet-i sahihanın ve İslâm tarihindeki bütün uygulamaların ortaya koyduğu üzere, el, ayak ve -Hanefi mezhebinde yüz dışında- bütün vücudun bol bir elbise ile örtülmesi emredilmektedir. Düşünün ki, Peygamber Efendimiz'in pak zevceleri, hükmen mü'minlerin anneleridir. Peygamberimiz'den sonra onlarla evlenmek mü'min erkeklere haram kılınmıştır. Arz edildiği gibi, başın tamamını içine alacak şekilde tesettür emri, yalnız Kur'an-ı Kerim'le değil, -aksine hiçbir ihtimal vermeyecek şekilde- sünnet-i sahiha ve İslâm tarihindeki uygulamalarla da sabittir. Bu hususta müfessirler, muhaddisler, fakihler arasında farklı ve aykırı görüş belirten olmamıştır.

Fantastik muhalefetin bir değeri yoktur

Günümüzde -belki de bir kısım kimselere şirin gözükmek ve fantastik düşüncelerle kendilerini ifade etmek için- başörtüsünün Kur'an'ın emri olmadığını iddia eden ilâhiyatçılar vardır. Fakat, bu mevzuda Kur'an'ın emri o kadar açıktır ki; tarih boyunca hiçbir müfessir farklı mülâhazada bulunmamıştır. Peygamber Efendimiz ve Sahabe-i Kiram başta olmak üzere, dini bugünlere kadar taşıyan ve meselenin mütehassısı olan on binlerce müfessir, muhaddis ve fakihin yanında, 14 asırlık İslâm tarihinde bütün Müslüman nesillerce ittifakla uygulanabilmiş bir hükme, günümüz ilâhiyatçılarından birkaçının, bazı garezlere bağlı muhalefeti hiçbir değer ifade etmez. Meselenin dinî buudu böyle iken kalkıp başörtüsünü farklı adlar altında da olsa başka kaynaklara bağlamak, bu mevzuda tuhaf ve birbiriyle tutarsız iddialar ortaya atmak, gülünç kaçmaktadır. Tesettüre, başörtüsüne bazı mülâhazalarla karşı olan çıkabilir, ama bunun İslâm'da olmadığı iddiası ileri sürülemez. Hele hele, en basit meselelerde bile, aklın ve bilimin icabı olarak uzmanına müracaat edilirken, Allah'ın marziyatının, bizden neler isteyip neler istemediğinin ifadesi olan din konusunda rastgele konuşulamaz. Bu, en hafif ifadesiyle gayr-ı aklîliktir, gayr-ı ilmîliktir, had bilmemektir. En azından, ülkemizde din işlerini tanzimle vazifelendirilmiş Diyanet teşkilatımız ve ona bağlı çalışan Din İşleri Yüksek Kurulu var, onlar hem bu konuların mütehassısıdır hem de salahiyet sahibi kılınmışlardır.

Bu meselenin bir diğer buudu da şudur: Ülkemizde ilmî ve teknik kalkınmaya hizmet etmesi gerekenler, üniversitelerin din ve inanç değil, bilim yeri olduğunu söyleyerek başörtüsüne karşı çıkıyorlar. Ne yazık ki bunu, bilimi en öne alan insanlar yapıyor. Galiba, nasıl bir tenakuz ve çarpıklık ortaya koyduklarının farkına varamıyorlar. Batı'da uzun süren çatışmalar sonunda din ile bilimin arası ayrılmış; Descardes çıkmış, buraya kadar bilimin, şuraya kadar da dinin sahasıdır demiş. Bugün üniversitelerimizde benimsenen de bu. Gerçi böyle bir ayrılık, Müslümanlar olarak bizim inanç sistemimizde de, ilme bakışımızda da, tarihimizde de yoktur. İlim ve din, bizde aynı manânın iki farklı ifadesinden ibarettir. Biri zihnin, diğeri kalbin ışığı olarak görülmüştür. Bu sebeple bizim, Batı'da Rönesans'ın ve ilimlerin gelişmesine zemin teşkil eden, bu gelişmeye dinamikler sağlayan muhteşem bir ilim tarihimiz vardır. İbn-i Sina, Zehravî, Birunî, Harizmî, İbn Heysem gibi bu tarihi dolduran on binlerce ilim adamı, hem çok iyi dindardı, pek çoğu da sufi idi. Din ve ilim, bizim tarihimizde birbiriyle iç içe yer aldı, hiçbir zaman çatışır görülmedi. Dolayısıyla bir insan dindar ise, dine bağlı ise, başını örtüyorsa bu insan ilim yapamaz, ilim insanı olamaz demek; üniversitelerde başörtüsü takmayı üniversitelerin ilim yuvaları olmasına aykırı görmek, bir ilim adamına asla yakışmayan bir tavırdır. Kaldı ki, hepimiz biliyoruz, Galileo da, Newton da, Laplace da ve daha pek çokları da dine karşı değillerdi; hattâ içlerinden bazıları ciddi derecede dindardı. Eddington'u nereye korsunuz? Dindar olmakla ilim yapmayı birbirinden ayrı mütalâa ederseniz, ilim âleminin başının taçlarından olan Einstein'a da muhalefette bulunmuş, din ile ilimden birini kör, diğerini topal yapmış olursunuz.

Üçüncü olarak, böyle bir tavır laikliğe de aykırıdır. Zira laikliğin temelini, dinin devlete, devletin de dine müdahale etmemesi, hattâ devletin din hürriyetini sağlaması prensibi teşkil eder. Bu sebeple, başörtülü bir kızımızın üniversitede ilim tahsili yapması lâikliği yıkmaz; cumhuriyete de demokrasiye de hiçbir zarar vermez. Tam tersine, bunları güçlendirir. Onlar da zaten, dinî inançları gereği başlarını örtmeyi laikliğin, cumhuriyetin ve demokrasinin gereği olarak görüyor ve haklı olarak, hem laikliğin, hem cumhuriyetin hem de demokrasinin korumaya aldığı din ve vicdan, hattâ düşünce ve düşünceyi ifade hürriyeti içinde mütalâa ediyorlar. Problemi çözmek isteyenler de meseleye bu açıdan yaklaşıyorlar. Yoksa ne kızlarımız laikliğe, cumhuriyete, demokrasiye karşı çıkmak için başlarını örtüyor ne de çözüm arayanlar bunlara karşı olsun diye başörtüsünü serbest bırakmaya çalışıyorlar.

Bu bakımdan, bir insan başörtüsüne -hangi ad altında olursa olsun- karşı ise bunu açıkça söyleyebilmeli; kendiyle tenakuza düşmeden, ülkeyi kavga ortamına çekmeden, yakışık almayan protestolara kalkışmadan, medenî bir şekilde bunu ortaya koymalı. Başörtüsünün, neden takılmaması gerektiğini insanları ikna edecek şekilde aklî, mantıkî ve ilmî olarak ispat etmelidirler. Yoksa protestolar, ülkeyi kavga ortamına çekmeler, ihtilâl hatırlatmalarında bulunmalar, tehditler, yakışıksız üslûplar, ihtilâl günlerine özlem duymalar, fikrî ve ilmî kifayetsizliğin ifadesinden başka bir şey değildir.

'Baskı olur' diyenler provokasyon yapabilir

Burada, mevzu ile alâkalı olarak önemli bir ikazda bulunmak istiyorum. Şimdiye kadar Türkiye'de, İslâmda başörtüsünden çok daha önemli olduğu halde hiçbir namaz kılan kılmayana baskıda bulunmadı, Ramazan'da doğruluğu şüpheli birkaç haber çıktıysa da kimseye oruç baskısı olmadı. Hacca gidenler gitmeyenleri neden gitmiyorsunuz diye tehdit etmedi. Her Kurban Bayramı öncesi onca menfî yayınla Kurban aleyhinde olunmasına rağmen, hiçbir Müslüman, kurban kesmeyenlere neden kesmiyorsunuz diye hücumda bulunmadı. Bırakın bunları, içki içen, kumar oynayan, her türlü günahı irtikap edenlere de dindarlar, nasihatte bulunmak dışında bir şey demedi. Kızlarımızın başını örterek okuyabildiği yıllarda hiçbir hadise olmadı. Bundan sonra olacağına, başlarını örtmeyen kızlarımız dahi ihtimal vermiyor. Gerçek bu iken, asıl mağduriyete zaman zaman daha çok dindarlar maruz kalıyorken, başörtüsü serbest bırakıldığında başını örtmeyenlere baskı olur demek, aslında yapılabilecek bazı provokasyonları akla getirmektedir. Önceki dönemlerde şahit olduğumuz üzere, eğer başörtüsü kanunu Meclis'ten geçer -ki, bu kanunu kabul edip etmemek Meclis'in, onu tasdik edip etmemek Cumhurbaşkanı'nın salâhiyeti içindedir- kızlarımız üniversitelerde başörtülü okuma imkânına kavuşursa, ciddi provokasyonlar sahnelenebilir. Belli yerlerde kendilerine çarşaf giydirilmiş bazı vazifeli erkekler, tesettüre sokulmuş bazı vazifeli bayanlar, başlarını örtmeyen kızlarımıza rahatsızlık verebilir; sözlü, hattâ fiilî tacizlerde bulunabilirler. Bu konuda fevkalâde endişeliyim ve rical-i devletimizin bu hususta mesul olanlarının çok dikkatli olması gerektiğine inanıyorum.

Hepimiz akl-ı selimle hareket etmeliyiz

Hasılı, ülkemizin bir istikrar ve kalkınma ortamını yakaladığı, hattâ Asya, Afrika ve Balkanlar gibi çok geniş bir coğrafyadaki milletlerin şuuraltında var olan tarihî müktesebatı değerlendirebilecek bir konumu ihraz etmeye başladığı, pek çok sahada önünün açıldığı bir zamanda her meselemizi konuşarak, seviyeli bir üslûp içinde ve ülkemizin umumi menfaatlerini dikkate alarak değerlendirmemiz ve çözmemiz elzemdir. Hangi siyasî görüşten ve hangi müesseseden olursa olsun herkese puan kazandıracak da budur. Yoksa, bu ülkeye bir defa daha çok büyük kötülük yapılmış olur. Görüyoruz ki, yıllarca uğraşıp on binlerce şehid verdiğimiz, pek çok millî serveti tüketerek, dünya kamuoyunu da nispeten yanımıza çekerek belli muvaffakiyetler kazandığımız terörün asıl merkezleri de başörtüsünün serbest bırakılacak olmasından endişe duymaktadır. Bu serbestliğin, Güneydoğu'muzu teröre zemin teşkil etmekten, bölge halkının da terör örgütünden tamamen uzaklaşmasından, yani terör örgütünün halk desteğini tamamen kaybetmesine vesile olacağından korkmaktadırlar. Öyle ise sorumlu mevkiinde olan herkes ve ülke olarak, sağduyu dediğimiz akl-ı selim, hiss-i selim ve mantık dahilinde hareket etmek mecburiyetindeyiz.

(*) [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]'dan alınmıştır.

M. FETHULLAH GÜLEN (*)

m_ücahit
10.02.2008, 19:56
yaw yazı yazda bu kadar uzun yazma okunmuyo

m_ücahit
10.02.2008, 19:59
aaaaaaaa pardon yazmadın kopyaladın

olgundogan
20.02.2008, 20:49
Selam Hemşehrilerim;
Ben Ballıca Köyü'nden Olgun DOĞAN. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen kadrosunda Eğitim Yöneticisi olarak çalışıyorum. Balıca Köyü'nün web sayfasının nacizane tarafımca yapıldığını ve FORUM bölümünün de bulunduğu bilgisini, tüm hemşehrilermize ilanen duyururum:) [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Yukarıdaki adreslerin herhangi birinden siteye giriş yapabilirsiniz.

m_ücahit
31.03.2008, 18:03
ooooooo kimse ne yazı yazıo nede bişey ekleyen var yaaa

aşık_yunus
16.04.2008, 10:52
ey ballıca köyünün insanları ben yunus coşkun tüm ballıca köylülerine selam

aşık_yunus
16.04.2008, 11:04
Köyümüz çok eski zamanlarda kurulan çok güzel bir köydür.köyümüzün her sene olduğu gibi bu senede güzel bir şenlik olmasını canı gönülden isteriz ve tüm köy halkının orada olmasını bekliyorum

ersoy_34
18.04.2008, 01:08
bi resim atında arkadaş lar köyünüzü görelim yahu merak ediyoruz

ibrahimergin
19.04.2008, 14:08
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
bu sayfada köyümüzle ilgili fotografları görebilirsiniz...

aşık_yunus
20.04.2008, 15:23
yunus coşkunu tanıyan varmı sayın ballıca köylüleri

palanın torunu
11.05.2008, 17:01
sa ballıcalılar bn faruk oncelıkle sıvas sporumusla gurur duymalı ve destek vermelıyız bu cok onemlı herkes aeo

mertveilkeli
26.05.2008, 15:29
selam olsun tüm sivaslılara vede sivas sevdalılarına bir kaç cümle şiirlerim için tşk edenlere bende sonsuz saygı ve şükranlarımı sunarım fazla nete girme vaktim olmuyor iş güç esnaflık zor biliyorsunuz zamanla yarışıyoruz az zaman bulsam hemen burda hemşerilerimden bir haber arıyorum tekrar tekrar selamlarım sevgilerim saygılarım tüm sivaslılara vede sivas sevdalılarına

koyulhisar başı uzun bir yokuş

bu nebiçim eda nedir bu bakış

sivasdanda çıktı yeni bir aşık

dertler dizin dizin derman arıyor

merhameti olmayanın sevgiside olmaz

ibrahimergin
01.09.2008, 21:48
Tüm Köylülerimin ramazan-ı şerifi hayırlı olsun.Allah tuttuğumuz oruçları yaptığımız ibadetleri kabul etsin.Herkese hayırlı ramazanlar

mertveilkeli
02.09.2008, 10:57
BALLICANIN YOLU KARLA BORANDIR
BEN SILADAN EDEN VEFASIZ YARDIR
SÖYLEYİN ONADA MURAD ALMASIN
YAYLA YOLLARINDA AĞLAYIP DURSUN

selam tüm sivas lılara ve özellikle şu bilgi alış verişi içinde bulnan tüm arkadaşlar bizde arada sırada böyle bir dörtlükle katılıyoruz vakit buldukça benim adım delidir ne yapsakta yeridir demeyeceğim her şeyin yeri var adımız neden deli çünkü mertliği ilke edinmişim namerdi ters çevirmişim sivaslıya mertlik yakışır arkadaşlar şaşmayaın bu yoldan rızkı veren allah ben 13yıldır esnaflıkyapıyorum bayram paşa semtinde elketirk saç pano imalatı yapıyorum 13yıldır yanımda çalışanların tamamı sivaslı olmuştur burda bir ırkçılık yok yakınına eşine dostuna sahip çıkma vardır bunuda hatırlatmı olim insan gi insan olan benim için =x=tir saygılarımla KENAN ŞAHİN

ibrahimergin
02.09.2008, 12:24
Kenan abi, Şeyh Edebali'nin dediği gibi atın iyisine doru yiğidin iyisine deli derlermiş ;)

palanın torunu
18.10.2008, 22:37
slm size simdi bı seyleri hatılatıcam son gunlerde ysanan teror olylrı sonucu onlarca ana kuzusu mehmetcik sehıt oldu rabbım onlrın nertebesını en yuksek mertebede kabul etsın sımdı gelım olaya hakkari aktutun kara kolu baskını 9.30 saat surdu ve tek bır destek kuvvetı olay yerıne ulasmdı nden pekı cevap cok kolay hava kuvvetlri komutanı ismını bıle zor soyledıgımız bır oyunu oynuyor golf oynuyor boyle komutanlar oldugu surece olan sadec ana kuzusu vatanı ıcın gozunu kırmadan cananı veren kahraman askerlrımıze oluyor sonra vatan sagolsun tamam sagolsun gerekırse bızde olelım ama bır ıt ggıdıp golf oynayacak dıger buyuk ıt turkıyeyı bolmeye calısan en buyuk orgutun yanı pkkın destekcıcı ergenekon mahkumu pasaları zıyaret edıyr nasıl bı zıhnıyette nasıl bı ulkede nasıl kisiler tarafından yonetılıyoruz artık sız dusunun sayın basbug goreve yabı genel kurmay baskanı oldugundan ıtıbaren teror olayları arttı neden mı adam yok sıysı ıslere yok ona buna karısıyo lan sızın ısınız bu ulkeyı tırnaklarıyla canlarıyla bıze bu zamana getıren dedelerımızın mırası ama dogru onlar ıcın hayat basıt annesı kapalı olan asker en fazla uzman cavus olabılıyor nden mı zınıyet cok basıt nerden mı bılıyorum tolon ne eruygur pasalara bakın ysam tarzlarına bakın anlarsınız sımdı bıze ne mı yapmak duser bu abd isaril kopeklrıne karsı ulkemızı dınımızı serefımızı ve namusumuzu koruma zanamıdır bıde tabı aydın dogan denen kısık var turkıyenın kotu durumundan faydalanan bı kısık 2002 krızınde oldıgu ggbı bu seref yoksunu kısıler sadece kendı koltuklarının pesındeler bız bu kopeklere bu ulkeyı yedırmeyız bıde toplumda kurt kokenkı kısıkere krsı kotu gozle baılır onlarda bazıları haklı zamanında sızınde koyunuzu askeer bassa dedenızı babanızı oldurse kız kardesınıze tecevuz etse sızde aynısnı yapardınız ama o pkk ile o insanların hıc bır alakası yok ırakın kuzeyındekı haddını bılmez pesmergelerın bası barzanaı basta olmaz uere kurdıstan kurmak ıcın cabalıyolar ama yok bu vatan bolemezler bızdede aydın dogan ergenekoncular tuncay özkanlar basbuglar baykallar var bız bunlrı ve tabıkı dtp bız bu nıfak tohumlarını ıcımızden cıkarmdan bu olay bıtmez tbı basbakanınn bsbugun yada zengınlerın cocukları olmuyor olan anadolu genclerıne oluyor hıc duydunuz mu bebekte nısantasında sehıt olmus dıye olmaz nden mı abdde ggıt 3 ay dur askerlıgı orda yaptı orun gel olmaz olamaz bız bunları temızleyecegız tek care bu sımdı bıraz vatanımızı sevıyorsak sehıtlrımız ıın du edelım ve en azından bıraaz bılınclenmek ıcım bı maıl ı tum cevremıze ulastıralım sımdıden sagolun

m_ücahit
06.11.2008, 12:17
saol kuzen çok iyi yazmışsın..................... ..

palanın torunu
08.12.2008, 18:18
tum ballıcalıların bayramını kutlar ım faruk yılmaz

sibelYILMAZ
18.12.2008, 14:22
Farkında Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
Fark Etmeli.
Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
İşte!' Dercesine Apaçık Kaldığını
Fark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
Baskın Yeteneğini
Fark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli İnsan
Ve Ölmeden E vvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
Fark Etmeli.
Eşref-İ Mahlukat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
Fark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni, Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
Fark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
Fark Etmeli.
Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
Fark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini, Ama Arka
Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
Fark Etmeli.
Zenginliğin Ve Bereketin, Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELİ.
Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.

CAN YUCEL

hacilesivas
08.01.2009, 19:15
merhaba arkadaşlar.facebookta köyümüzün sitesini kurmuş bulunmaktayım.katılımlarınızı bekliyorum.hayret ettim doğrusu bu zamana kadar kurulmamış olmasına...bu güzelliği yapmakta bana nasipmiş.herkeze iyi günler.

ibrahimergin
09.01.2009, 00:02
merhaba arkadaşlar.facebookta köyümüzün sitesini kurmuş bulunmaktayım.katılımlarınızı bekliyorum.hayret ettim doğrusu bu zamana kadar kurulmamış olmasına...bu güzelliği yapmakta bana nasipmiş.herkeze iyi günler.

merhaba hacile, sitenin tam linkini yollarsan sevinirim.facebooktan arattım ama sayfa çıkmadı

sibelYILMAZ
20.04.2009, 08:53
Bugüne bir bak!

Çünkü bu, gerçek hayat.

Bugünün kısalığında yatar,

Varlığımızın tüm doğruları ve tüm gerçekleri,

Büyümenin hazzı,

Hareketin zevki,

Ve parlaklığı güzelliğin.

Dün bir düşten ibaretti.

Yarınsa bir hayal.

Bugünü iyi yaşamak, dünü tatlı bir düş,

Yarını da umut dolu kılar.

İşte bu yüzden bak bugüne bir daha,

Ve yeni doğan günü selamla.