Orijinalini görmek için tıklayınız : Sabiha Serin Siir Kösesi
Sabiha Serin
05.06.2007, 15:13
CANIM SİVAS'IM
Dün gine seni bekde göresim geldi
Burnumda çok tüttün, datlı Sivas'ım
Hemen atlasam gelsem,gaynanam geldi
Soğna bağa tellenir canım Sivas'ım
Ekim gıymalıh vahdı,et gavuracuk
Gış devlüğü peskütan erzak alacuk
Bulgurlar çekilecek,ayıtlıyacuk
Ev badana olacak canım Sivas'ım
Kepenek suyu içsem, ciğerim sönse
Madımağan yanında çemende tütse
Gışın tel helvaların elimde sünse
Gızın gıneycesi var canım Sivas'ım
Toprağın, dağın, daşın yüzlere güler
İnsanı bek ciğerli yardımı sever
Dostluğu bambaşkadır canını serer
Gendini turab eder canım Sivas'ım
Ah bir de gelenekler unutulmasa
Çoluk çocuğa bunlar hep anlatılsa
Bayramda seyranda dost gapımı çalsa
Unutuldu o günler canım Sivas'ım
Sevgi saygı galmadı heryerde bitti
Ahali bir hoş oldu dostluklar gitti
Böyükler unutuldu el öpme bitti
Ciğerlerim yanıyor canım Sivas'ım
Cumhuriyet kentisin gururumuzsun
Gurtuluş savaşında onurumuzsun
Tarihte adın tekdür, unutulmazsun
Sevülmiye layıhsın canım Sivas'ım
Sabiha Serin ölüp parçalanıyor
Sivas'ını yazarak hep tanıtıyor
Çünkü seni yürekden bekde seviyor
Arhandan laf söyletmem canım Sivas'ım
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
Not: Bazı kelimeleri açıklamak istedim.
Bek : Çok
Emme : Ama
Tellenmek : Küsmek
Gıymalıh vahdı : Kıymalık vakti.(Köşe yazımda kıymalık
geleneğini anlattım )Kuşbaşı etin ufak
ufak doğranıp leğenlerde kavrulması.
(Kışın yemeklerde kullanılır)
Gıneycesi : Kına gecesi
Ciğerli olmak : Candan,samimi
Gendini turab etmek:Fedakar ve cefakar olmak
Ciğerleri yanmak : Çok çok üzülmek
sanırım diğerleri anlaşılmıştır....
Selamlar
Sevgiler
Saygılarımla...
SivasAhmet
05.06.2007, 15:26
Çok güzel bir şiir yazmıssınız, elinize kaleminize sağlık Sebiha hanım.
Umarım diğer şiirlerinizide burada bizlerle paylaşırsınız.
Sabiha Serin
05.06.2007, 15:29
SİVAS'IM SENİ UNUTAMIYORUM
Cumhuriyet,kültür ve sanat şehri Sivas’ım
Güneşin her doğuşundaki kızıl ışıklara
Bakarken o yorgun gözlerimle semalarına
Mis kokulu esen yelini solurken
Bulutların ardında gizlenen güneşe seni sorarım.
Sanatçılar,aşıklar diyarı Sivas’ım
Neden mahsun bakıyorsun bana
Neden boynun bükük sanki
Kızılırmak bile eskisi gibi coşmuyor
Seni sevenlerimi özlüyorsun yoksa
Yada geleneklerinin unutulduğuna mı
Özdeğerlerinin kaybolduğuna mı
Yitirdiğimiz büyüklere saygıyı,küçüklere sevgiye mi
Yoksa birlik beraberlik ve dayanışma dolu dostluklara mı
Üzülüyorsun
İyi ve kötü günlerdeki paylaşımların bittiğine mi
Taş yığınları arasında kalan anılarına mı üzülüyorsun.
Neden geceleri bile karanlıklar caddelerinde
Yanan lambanın ışıkları bile nazlı ve küskün yanıyor
Biliyorum bu susmuş çehrende
Anılarına gömülüp, parçalanan yüreğinin
Sesini dinliyorsun yüreğine akan gözyaşlarınla
Dinle beni Sivas’ım sil gözyaşlarını
Benimde içim kan ağlıyor seni andıkça zaten
Sivas’ım beni duyuyor musun mazilere gömülen anılarımızı
Düşündükçe yüreğim bir parça çarpıyor seninle
Kan damlıyor yüreğime sensizliği düşündükçe
Unutamıyorum Sivas’ım seninle olan anılarımı
Taş binalar yuttu acımasızca
Çocukluğumu özlüyorum,gençliğimi özlüyorum
Saf ve duru dostlukları,tel helva çekildiğinde
Pırasa ve paspas dediğimde işittiğim azarları
Evimizin bahçesindeki Armut ağacının dibinde
Oynadığım çizgileri,yakan toplarını unutamıyorum
Kıymalık yapılırken yediğim ekmek batırmalarını
Yufkaları,pezik turşularını,eriştelerin kokusunu
Sivas’ım seni unutamıyorum
Ramazan gecelerinde dinlediğim davul seslerini,
Arefe günü komşulardan topladığım memmecimin gliğini
Bayram harçlığımla bakkala koşarak aldığım
Gazoz ve kağıtlı şekerin tadını unutamıyorum
Susayınca tatlı suyundan avucumla içtiğim
Kepenek suyunun lezzetini unutamıyorum
Gençliğimde 4 Eylül Stadında bütün coşkumla
Kırmızı,Beyaz,Üçyıldız,Sivas,S ivas Heey demekten
Sesimin kısılarak evime döndüğümü unutamıyorum
Sivasspor diye çarpan yüreğimin sesini dinliyorum
38 yıl sonra süper lige çıkan Sivassporuma
Doyasıya gidemediğimizin kahrıyla yaşıyorum
Sivas’ım sende özlüyorsun bunları biliyorum
Ondan boynun bükük,ondan mahsun bakışların
Seninle her şeyin bir ayrı anlamı vardı Sivas’ım
Seninle yaşanan her şeyin bir ayrı güzelliği vardı
Sevgiyi ve aşkı tanıyan yürekler bile
Senin mehtaplı gecelerinin sesliğinde
Kutup yıldızında buluyordu teselliyi
Sivas’ım seni unutamıyorum
Umarım birgün bir bahar güneşi gibi
Yüzünü güldürür yeni kuşaklar ve,
Umarım ki birgün bu kırlarındaki çiçekler
Bir başka tomurcuk açar inatla
Ve umarım ki bir gün unutulan öz değerlerine
Birileri sahip çıkar ve yaşatırlar.
Umarım birgün karlar arasında inatla direnen
Kardelen çiçeği gibi olursun,hırslı ve kararlı
Sen üzülme Sivas’ım sevdiklerin yanında olmasa da
Biz varız yanında teselliyi bizde bul
Umarım küskün Kızılırmak’ta birgün barışır
Coşar Sivaslının yüreği gibi çağlaya çağlaya
Sivas’ım seninle yaşadığım o eski yıllarımı hem özlüyor
Hem de bütün yüreğimle seninle gurur duyuyorum
Sivas’ım biliyormusun dinle yüreğimin sesini
Seni öyle çok seviyorum ki,
Zaman dursa da, mevsimler geçse de ve hatta
Gökyüzündeki bütün yıldızlar bana dur dese de
Dinlemem kimseyi yine koşarım sana delicesine
Gitsem de birgün bir dağların ardına
Yırtar gelirim yine sana soluk alamam sensiz
Sivas’ım senden ayrılmak mümkün mü kopamam senden
Ama olur ya Sivas’ım istemeden de olsa
Birgün ayrılırsam eğer senden ve bu mis kokulu topraklarımdan
Getirsinler cansız bedenimi yine Sivas`a
Yukarı Tekke den başka yer istemem bilesin sen Sivas’ım.
Getirmezlerse beni buraya o zaman
Sitemim hiç bitmeyecek herkese sonsuza kadar
Bedenim olmasa da ruhum hep seninle olacak
Çünkü Sivas’ım
Seni çok ama çok seviyorum
Sivas’ım seni unutamıyorum..
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SivasAhmet
05.06.2007, 15:34
Aaah ah Sebiha hanım,
bana tekrardan Sivas'ı yaşattınız.Gurbette olarak böylesine güzel memleketimi anlatan bir şiiri okuduğum zaman, gelde duygulanma.
Teşekkürler bu güzel şiiriniz için.
Ertugrul
05.06.2007, 16:27
Sabiha hanım gerçekten Sivas özlemi ancak bu kadar güzel mısralara
dökülebilirdi,sizi tebrik ediyorum ve şiirilerinizin devamını buradan okumaktan
büyük memnuniyet duyacağımıda eklemek istiyorum.Emeğinize,yüreğinize ve
kaleminize sağlık,bizim gibi genç Sivaslılara örnek oluyorsunuz.
sivas_kangallı
05.06.2007, 17:04
şiir çok güsel saolun.............
Özlemle,hasretle beklenilen hayalleri süsleyen bir ile ancak bu kadar güzel şiirler layıktır zaten!
Paylaşım için sağolun!
SIVASLI__HILOS
05.06.2007, 19:09
GUSEL OLMUS TAM BNM GIBI GURBETTEKILER ICIN:) BAKU-AZERBAYCANDAN HILAL
KIZILCAN
05.06.2007, 19:46
Bir de bunu notaya dökerseniz iş o zaman tamamlanır ve dilden dile türkü olarak yayılır.
Sabiha Serin
05.06.2007, 21:08
Saygıdeğer üyelerimiz
HEP SEN VARSIN başlıklı bu şiirim İstanbul'da olan Bestekar Sayın Timur İlikan bey tarafından Türk Sanat Muziği dalında Buselik makamında bestelenmiştir.Güftesini yazdığım bu şarkı internette yayınlanmaktadır.
HEP SEN VARSIN
İstesem de, seni unutamıyorum
Hayalini içimden, atamıyorum
Hep seni düşünmeden, duramıyorum
Damarlarımda, kanımda hep sen varsın
Bir tanem, aklımdan bir an çıkmıyorsun
Sanki hep benimle, nefes alıyorsun
Sonsuza kadar, kalbimde atıyorsun
Uykularımda, düşümde, hep sen varsın
Ne olurdu; senin yanında olsaydım
Büyüleyici gözlerine baksaydım
Kollarımı, kollarına dolasaydım
Gecelerde, gündüzümde hep sen varsın
Unuturum sanma, asla unutamam
Yüreğimden, yüreğini hiç atamam
Seni ne çok sevdiğimi, anlatamam
Şarkılarda, türkülerde hep sen varsın
Yanıyor yüreğim, özlüyorum seni
Bu hasretin yaşatmaz, öldürür beni
Bilki; mahşerde, bırakmam ellerini
Şiirlerde, mısralarda hep sen varsın
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
Ertugrul
06.06.2007, 02:41
Yüreğinize sağlık,
şiir hakikaten çok üzel olmuş,
Türk Sanat Müziğine yeni bir eser kazandırmışsınız.
Sivas için atan kalbinize yüreğinize sağlık...
Nice yazı ve şiirlerinizi merakla bekliyoruz.
Paylaşım için sağolun,duygusal yapınızı şiirle bütünlemeniz bizlere kazanım sağlıyor.
garibo58
06.06.2007, 08:41
Paylaşım için çok teşekkür ederim.Ayrıca yüreğinize ve emeğinize sağlık.
İnanın sizden farklı şeyler düşünmüyorum,bu düşüncede yalnız olmadığımı biliyordum ama benden fazla bir sevgiyle SİVASa bağlı birini düşünemiyordum.Yanılmışım.Hakl ı gururunuzun tadını çıkartın
Paylaşımlarınız bir harika,tıpkı itaf ettiğiniz şehir gibi SİVAS!
Sabiha Serin
06.06.2007, 09:25
BİR KAR TANESİ OLSAM
Bulutlara gizlenip bir kar tanesi olsam
Lapa lapa yağarak avuçlarına dolsam
Bitmeyen sevdamızla erisem yüreğinde
Bedeninde kaybolup soluğunla yaşasam
Mevsimler geçse bile azalmaz bende sevgin
Söylesene ne yaptın böylesine sevdirdin
Neydi suçum günahım yüreğimi bitirdin
Ellerinden tutunup kollarına sarılsam
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
Sanki gözlerindeki bakışlarda yanarım
Sevgini dinleyerek dizlerinde uyusam
Sümbüller figan eder ilahi aşkımıza
Bülbüller eşlik eder bu yeni şarkımıza
Kader örmüş ağını tükenmez yazgımıza
Bedenim solduğunda ellerinden tutunsam
5.05.2007 tarihinde yazdım...
SABİHA SERİN
ARAŞTIRMACI YAZAR ŞAİR
SİVAS
Merak ediyorum Sabiha hanım bu şiirler,yaşanmışlıktanmı akıyor,duygusallıktanmı,yoksa hayaldenmi?Gerçekten çok güzel şiirler,paylaşımlarınızla mutlu oluyoruz.
Sabiha Serin
07.06.2007, 13:33
Bir şehit annesinin yüreğini yüreğimde hissettim ve onların hissettiği duyguları yüreğimde yaşadım,Bu duygularımı da sizlerle paylaştım.
Tüm şehitlerimize rahmet diliyorum...
KINALI KUZUM MEHMETÇİĞİM
Aslanım, koçum, kınalı kuzum askerim Mehmet'im
Eve al bayrağımızda sarılımı dönecektin
Seni takvimleri sayıp, kavuşunca öpecektim
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Ak sütümle besledikçe,gül yüzüne doyamazdım
Büyüyüp emekledikçe,hiç sevinçten duramazdım
Daha sonra dillendikçe,dokunmaya kıyamazdım
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Okutarak güller gibi,saçımı süpürge ettim
Ülkene çalışmak için, sana nasihatlar ettim
Vakit gelince sılaya göndererek asker ettim
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Şimdi cansız bedenini, Mehmetçikler taşıyorlar
Yürekleri parçalanıp, sana selam veriyorlar
Senin için Türk ulusun, gözyaşları döküyorlar
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Ne olurdu büyüklerin sana sahip çıksalardı
Şu terörü bitirerek, senden ayırmasalardı
Analar kuzularına, ağıtlar yakmasalardı
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Bütün şehit anasına Allahım sabırlar versin
Mekanları cennet olsun,günahları affedilsin
Kuzuma kıyan ellerin, Allah belasını versin
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Terör belası sonunda birgün pişman olacaksın
Türk ulusu cesurdur bak onları korkutamazsın
Atatürk'ün izindedir,Ülkeme dokunamazsın
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
Cumhuriyet yaşayacak,Türk Ulusu koruyacak
Ay Yıldızlı Bayrağımız sonsuza dek şahlanacak
Türk Ulusu vatanına daha da çok sarılacak
Vatanımız uğrunda sen şehitmi gelecektin
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
,
Allah tüm şehitlerimize gani gani rahmet,o eşsiz evlatları yetiştiren anne ve babalarına sabır,sizin gibi yüreği geniş insanlarada ömür nasip eylesin.
Yüreğinizle yoğurduğunuz,duygularınızla açtığınız,dualarınızla yad ettiğiniz aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Herkes şunu bilsinki biz geçmiştede KAHRAMAN TÜRK MİLLETİydik,şimdide KAHRAMAN TÜRK MİLLETİyiz,gelecektede KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ olarak Allah'ın izniyle kalacağız ve inanıyorum ki Atamız OSMANLI İMPARATORLUĞUnun dayandığı kapıları biz aşacağız.
VATAN diye yüreğimize sardığım aziz ülkemiz üç beş çapulcuyla kazanılmadı,bizler adice kimseyi sırtından vurmadık,bizler ekmek yediğimiz yere ihanet hiç etmedik,çünkü bizler TÜRK MİLLETİYİZ üçbeş çapulcuya verilecek bir taşımız bile yoktur.
Bu terör illeti elbet bitecek,
Apolar,adiler ipe gidecek,
Amma bu gözler görecek,görmeyecek,
TÜRK MİLLETİ herdaim galip gelecek.
SAYGILAR SUNUYORUM SABİHA HANIM!
garibo58
07.06.2007, 14:09
Allah tüm şehitlerimize gani gani rahmet,o eşsiz evlatları yetiştiren anne ve babalarına sabır,sizin gibi yüreği geniş insanlarada ömür nasip eylesin.
Yüreğinizle yoğurduğunuz,duygularınızla açtığınız,dualarınızla yad ettiğiniz aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Herkes şunu bilsinki biz geçmiştede KAHRAMAN TÜRK MİLLETİydik,şimdide KAHRAMAN TÜRK MİLLETİyiz,gelecektede KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ olarak Allah'ın izniyle kalacağız ve inanıyorum ki Atamız OSMANLI İMPARATORLUĞUnun dayandığı kapıları biz aşacağız.
VATAN diye yüreğimize sardığım aziz ülkemiz üç beş çapulcuyla kazanılmadı,bizler adice kimseyi sırtından vurmadık,bizler ekmek yediğim yere ihanet hiç etmedik,çünkü bizler TÜRK MİLLETİYİZ üçbeş çapulcuya verilecek bir taşımız bile yoktur.
Bu terör illeti elbet bitecek,
Apolar,adiler ipe gidecek,
Amma bu gözler görecek,görmeyecek,
TÜRK MİLLETİ herdaim galip gelecek.
SAYGILAR SUNUYORUM SABİHA HANIM!
SERD@R DAYI SANA KATILIYORUM.BİZ VATANIMIZ,BAYRAĞIMIZ,BACILARIM IZ, ANALARIMIZ İÇİN ŞU VATANI KURTARMAYA AND İÇTİK.İKİ ÇAKAL KARŞIMIZA BU VARLIĞIMIZI ALMAK İÇİN ÇIKTIYSA BİZ VATANIMIZDAN NAMUSUMUZDAN KANIMIZDAN VAZMIGEÇELİM.BİZ Kİ 600 YILLIK ŞANLI BİR GEÇMİŞİ OLAN BİR DEVLETİZ.EĞER BİZ BU VATANDAN VAZGEÇER İSEK ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİ SIZLAR...
BU VATAN İÇİN O ÇAKALLARLA SAVAŞMIŞ VE ŞEHİT DÜŞMÜŞ ABİLERİMİZİ,DEDELERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUM.
Teşekkürler Sebiha hanım,
bizler ile bu güzel şiirinizi paylaştığınız için.
Beni çok duygulandırdınız.
SIVASLI__HILOS
07.06.2007, 20:22
GERCEKTEN TESKKURLER SEBIHA HANIM.COK GUSEL WE ICTEN BIR SIIR OLMUS.SEHITLERIMIZI RAHMETLE ANIORUM...ALLAH MEKANLARINI CENNET ETSIN
Sweetgirl
07.06.2007, 22:17
Yüregine saglik, siirin cok güzel
Sweetgirl
07.06.2007, 22:22
Siirlerinizi cok begenerek ve her satirini yasayarak okuyorum
emeginize ve yüreginize saglik
Sabiha Serin
08.06.2007, 06:16
DOSTLUK
Bu zamanda kolay mı, gerçek dostlar edinmek
İyi günde kötü günde her şeyini paylaşmak
Sahte sevgiden uzak yürekten sevebilmek
Ne güzeldir kardeşçe zor anlarda kaynaşmak
Herkese dost denemez kötü gün görmeyince
İhtiyacın olunca yanına gelmeyince
Dertleri çektiğinde izini kaybedince
Silmelisin defterden en iyisi unutmak
Düşmanını dostunu tanımak istiyorsan
Acı günde anlarsın huyunu bilmiyorsan
Bak o zaman onları vefasız buluyorsan
Kanma sahte sözüne tek hedefi kandırmak
Af dilemek için hep hikaye anlatırlar
Sakın kanma boş söze mutlaka aldatırlar
O gülen sinsi yüzde fesatlık akıtırlar
Amacı çıkarına menfaat hesap yapmak
Geçmiş ise insanlar, bu dostluk sınavımdan
Her anında koşarım , ayrılmam hiç yanından
Veririm şu canımı hiç gözümü kırpmadan
Sonsuza dek unutmam, görevim çare bulmak
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
Ertugrul
08.06.2007, 15:57
Sabiha hanım yine çok güzel dizeler yazmışsınız.
Yüreğinize,kaleminize sağlık...
Sabiha Serin
10.06.2007, 00:46
ŞEHİDİMİN YAVRUSU
Gel yavrum koklayayım, gülümün yüzü solmasın
Teröre kurban giden, babandan sen hatırasın
Sen şehit evladısın, gurur duy, göğsün kabarsın
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun
Şehidimin yavrusu, ananı sen iyi dinle
Ülkene yararlı ol, gurur duyayım seninle
Baban hep yaşayacak,kalplerde sevgi ile
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun
Bizi üzüp ağlatıp, yuvamızı dağıtanlar
Vatanıma göz dikip, Türk`lere kurşun sıkanlar
Bir gün pişman olarak, cezasını bulacaklar
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun
Ülkene sahip çıkıp, sonsuza dek koruyarak
Bayrağımız elinde, marşımızı okuyarak
Vatanını sev oğlum,toprağına sarılarak
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun
Bu vatan hepimizin, bölünerek parçalanmaz
Türk ulusu cesurdur, hiç kimseler korkutamaz
Babana kıyan eller, amacına ulaşamaz
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
NOT: Bir şehit eşinin yüreğini yüreğimde
hissettim ve yazıp sizlerle paylaştım
Bütün şehitlerimiz nur içinde yatsınlar.
Mekanları cennet olsun.
Her türlü terörü kınıyor ve lanet ediyorum.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
sivaslısedat
10.06.2007, 07:25
çok güzel ya çok duygulandım kahrolsun pkk
altuntas58
10.06.2007, 16:55
Bacım duygularını bizle paylaştığın için sağol harika bir şiir olmuş şehitlerimizin ruhu şad olsun
Sabiha Serin
11.06.2007, 15:06
VATANDAŞIN HALİ (Akrostiş şiir yazdım )
V atandaşın değeri Ülkemde bilinmiyor
A çtırmazlar ağzını özgürlük verilmiyor
T okmu açmı bilinmez kimse ilgilenmiyor
Al mazlar hiç fikrini yüzdürürler gemiyi
N erede Demokrasi gören varsa söylesin
D oldu taştı vatandaş derdini kim dinlesin
A rtık sonu meçhuldür pencereden seyretsin
Ş u koltuk sevdasından görmezler hiç kimseyi
I slansa da gözleri vatandaşın silmezler
N asıl olsa tuzları hep kurudur görmezler
H alin zordur vatandaş maaşa zam vermezler
A klım yeni kuşakta unuttular gülmeyi
L afla kandırırlar hep ortada icraat yok
İ şte Ülkem ne halde uyanıpta gören yok
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Not: Ülkemde olanlar beni çok üzüyor
ve ancak yazdığım mısralara içimi
döküyorum.Umarım birgün
vatandaşa hakettiği değer verilir..
Herkese Cumhuriyet,Kültür ve
Sanat şehir güzel Sivas'ımızdan
Selamlar, Sevgiler ve Saygılarımla....
Sabiha Serin
13.06.2007, 08:19
CANIM DEDEM
Öpemedim, doyasıya ellerini
Ak sakallı,gül yanaklı canım dedem
Göremedim hiç yüzünü,gözlerini
Dinleseydim masalını canım dedem
Çok erkenden göç etmişsin hatırlamam
Bir resmini görmedim kİ tanıyamam
Dede diyen torunlara hiç bakamam
Yatamadım dizlerinde canım dedem
Anlatırdı babam senin hayalini
Şu dünyada çok çektiğin kaderini
, Canlandırdım gözlerimde cemalini
Tutamadım ellerini canım dedem
Vatanını,Bayrağını sevdiğini
Atatürk'e bağlı olan düşünceni
Yaşam boyu örnek aldık bizler seni
Yaşayacak Cumhuriyet canım dedem
Rahat uyu mekanında nurlar olsun
El açtığım dualarım seni bulsun
Sen ölmedin yaşıyorsun,gururumsun
Hiç üzülme izindeyiz canım dedem
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
Not: Babalar günü haftasında
bende rahmetlik dedemi
4+4+4 heceli mısralarımda andım.
Bütün dedelere uzun ömür diliyor,
şimdiden babalar gününü kutluyorum.
58_BERKAY_58
13.06.2007, 09:42
ARKADAŞIM GÜSELMİŞ HELAL OLSUN
sivas_kangallı
13.06.2007, 12:44
saolasın çok güsellllllllllllllllllllllllll lllllllllllll
Sabiha Serin
15.06.2007, 12:21
BİR TANEM
..Bilmem senden ayrılalı kaç mevsimler geçti.
Halen sana çarpar yüreğim.
Seni düşünmediğim bir an olmadı ki,
hayalin hiç gözümden gitmedi ki,
Sensizlikte
seni unutmaya savaştı yorgun yüreğim.
....Sensizliğinde seni yaşadı kalbim.
Yokluğun öyle acı veriyor ki, soluğunu hissediyorum
nefesimin her damlasında.
Hiçbir şey dolduramıyor boşluğunu.
Renkler soluk, gökyüzü karanlık,
yokluğunda güneşin bile sıcaklığını hissetmiyorum
bir tanem.
...Hasretini rüyalarımda gideriyorum,
sabahların olmasını, günün ağarmasını,
rüyalarımın bitmesini istemiyorum.
Sevdamızı unutmayı denesem de başaramıyorum, savaşıyorum
. ..Hiçbirşeye asla yenilip, pes etmezdim,
ama tatlım bu kez yenik düştüm sana ve sevgine,
tükendi gücüm bu sevginin karşısında
...Alışmaya çalışsam da bu anlamsız ve sönük yaşama,
bedenim kurudu bir dal misali ,
sevgine,sana hasret,kollarım kırık,
susuz, sevgisiz bir çölde unutulmuş, boş bir saksı gibiyim.
...Hani nasılda son gördüğümde çarpıyordu yüreğimiz.
Titriyordu sıcacık ellerin avucumda.
Başımı omuzuna yasladığımda koklamıştım tenini,.
Veda zamanı aldığın son busenin izi kaldı yanağımda.
Kenetlenen ellerimizi kopardı zaman acımasızca..
...Nasılda bakmıştım son kez geri dönüp arkandan,
Bir el sallamıştın bana karşıki kaldırımdan.
Sen gözden kaybolunca
yine kaldım baş başa kalbimdeki yalnızlığımla
Sensizliğin acısı düşmüştü damarıma,
Engel olamadım akan gözyaşlarıma.
Olmayacak vuslatın hayalini bile kuramadım,
Yoktu seni bir dem daha görme umudum.
...Sanma ki seni unuttum bir tanem,
sanma ki unutacağım asla unutamam..
Gözlerimdeki sana hasretimin ıslak buğusu hiç bitmeyecek
...Adına benzer bir ad duyunca kalbim yine titreyecek,
sana olan özlemim o zaman daha da çok artacak.
.Sevdamızı unutmak için savaşsam da
kalbim hep yenik düşecek.
Çünkü sana olan sevgim hiç bitmeyecek
...Seni öyle çok seviyorum ki dünyaya yeniden gelsem,
...Bir gün toprakla buluştuğumu duyarsan
senede bir günde olsa kabrime gel.
Gel ki hiç değilse toprağımı okşa,
mezarımın başında karşıma geçip,
beni sevdiğini o büyüleyici sesin ile haykır.
Duysun sesini gökyüzündeki melekler,
uçuşan kelebekler,
bu aşkımızın büyüsü ile dans etsinler.
Yüce sevgimize ağlasın dertli bülbüller.
Kavuşamayan bu sevdalılara ağıtlar yaksın sevenler.
...Bir tanem kim bilir sen şimdi nerelerdesin,
duysaydın sesimi gelir miydin bana,
tutarmıydın ellerimi,sararmıydın bedenimi.
Söylermiydin beni ne çok sevdiğini,
...Oysa seni vefasız anlamadın bu yüce sevgimi
Ömrünce tuttun başkasının ellerini,
Anlamadın sana susamış bu yaralı kalbimi
Şimdi seni melekler kollarıma getirselerde geç
Artık tatlım vakit o vakit değil ,mevsim artık güz.
Açmaz artık güller,kurudu bahçemdeki çiçekler,
ama sevgin yüreğimde taptaze eskisi gibi
Aldığım solukta,havamda,suyumda,
gittiğim her yerde,hayalin ile yanımdasın.
...Şimdi ikimiz bir yabancıyız
Ne yerimizi biliriz nede sevdamızı söyleyebiliriz
...Kaldıkça ayrı gözlerimiz ,ellerimiz,
biz sadece bir hiçiz.
Artık bitti bahar biz hazanız.....
...Bir tanem asırlar geçse de, sana kavuşamasam da,
toprakla buluşsam da, yüreğimde
hiç bitmeyen sevdamsın benim.
...Sonsuza kadar da senin için, çarpacak bu yorgun yüreğim.
...Seni her soluğumda özlüyorum ve özleyeceğim
...Bedenim solana kadar da bu satırlara ellerim
...Sadece ikimizin aşk masalını yazacak kalemim.
...Çünkü sensin benim tek sevdiğim.............
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
_DuMaN_58
15.06.2007, 14:37
SüPer Bir Şiir yaa... Çok teSekkkurLer Sabiha AbLacım. Yüreğine SağLık Harika oLmuş...
Sabiha Serin
17.06.2007, 07:52
BABA EVİN BAŞ TACI
Bugün sizin gününüz gülsün melek yüzünüz
Kutlu olsun hepinizin babalar gününüz
Varlığınız ilaçtır uzun olsun ömrünüz
Kırılmasın kalbiniz sizleri çok severiz
Babam olsa kutlardım öperdim ellerini
Ne anam var ne babam özlerim ikisini
Doyamadım babama öperim hep kabrini
Nur içinde yat babam dualarım hep sana
Gece gündüz demeden yuvanıza çalışır
Terini hiç silmeden ekmeğini kazanır
Yuvasını düşünüp içine dert akıtır
Unutulmaz hakkınız öpülmeli eliniz
Baba evin baş tacı yuvaların direği
Saygı duyun onlara mutlu olsun yüreği
Biliniz kıymetini çoktur size emeği
Bugün babalar günü güldürün yüzlerini
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
NOT: Bütün babaların babalar gününü kutlar,
sevgi ve saygılarımı sunarım.
Büyüklerimin ellerinden,
küçüklerimin gözlerinden öperim.
Aramızda olmayan babalarımızada
rahmet dilerim....
Selamlar....
çirkinkral
17.06.2007, 18:04
Sabiha abla çok güzel bir şiir,tam da babalar gününde yayınlamanız büyük
incelik.Emeğinize sağlık,şiirlerinizin devamınıda bekliyoruz...
elbeyli09
26.06.2007, 10:58
Sabiha hanım, Yüreğınize sağlık.Çok güzel bir şiir.Herkesin mazide kalmış bir aşkı,sevdiğı vardır bunların duygularını dile getirmişsiniz.Böyle güzel şiirlerinizin devamını bekliyoruz.Bu dileğım benim gibi tüm şiir severler adına.Çok teşekkür ediyorum... zafer51
Sabiha Serin
30.06.2007, 13:22
KUR TAHTINI YIKILMASIN
Kime kalmış yalan dünya, incitme gül yürekleri
İki günlük yaşamında, esirgeme sevgileri
Ömür geldi bak gidiyor, unutulmaz hiç izleri
Çiçek açıp gönüllerde kur tahtını yıkılmasın
Nedir paylaşamadığın, bunca kalpleri kırdığın
Gülümseyerek ansınlar, geride dost bırakdığın
Sevgi ile yaklaşarak ellerini tutmadığın
Bu güzelim yüreklerde kur tahtını yıkılmasın
Hayat kısa bilmez misin? ama yazık unutursun
Uymaz isen başkasına,baş köşede oturursun
Kazanırsan dostlukları,her ortamda bulunursun
Seni seven yüreklerde kur tahtını yıkılmasın
Her insanda farklı maske, kapatırlar yüzlerini
Kendisini aldatırlar, kimse tutmaz ellerini
Aslında çok zavallıdır, siler durur gözlerini
Bahar olup gönüllerde kur tahtını yıkılmasın
At huyunu denizlere, bırak kötü düşünmeyi
Bak o zaman göreceksin, öğrenirsin sen gülmeyi
Sıkı sarıl dostlarına, yaşat saygı ve sevgiyi
Aç onlara kollarını kur tahtını yıkılmasın
Güzel düşün, güzel davran,örnek insan ol topluma
Ülken için çalış durma, boş işlere kafa yorma
Sarıl Şanlı Bayrağına, toprağından hiç ayrılma
Sevgi saygı ilken olsun,kur tahtını yıkılmasın
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
altuntas58
30.06.2007, 13:46
Sivasımızın gururu sayın SABİHA hanımefendi size ne kadar övgüler yazsam inanınki az gelir siz sivas halkının sembolü olmuşsunuz bizim kılavuzumuzsunuz yazmış olduğun şiirlerinde ve makalelerinde insanlık adına o kadar çok mesajlar vermişsinizki bir deryasınız iyiki varsınız
elbeyli09
03.07.2007, 00:23
Yüreğıne,gönlüne sağlık.Sivas ancak bu kadar güzel anlatılırdı. Güfte tamam birde besteleyen çıksa. Zafer51
elbeyli09
03.07.2007, 00:41
Tüm şehitlerimizi saygıyla minnetle anıyorum.Ruhları şad,mekanları cennet olsun. Sabiha hanım sizinde gönlünüze sağlık şiirlerinizi zevkle okuyorum. Ne mutlu türküm ve sivaslıyım diyene. Zafer51
karakiz14
11.07.2007, 17:01
şiir çok güzel elinize sağlık...sivas ı çok özledim......
karakiz14
11.07.2007, 17:05
şiir harika süper ya elinize sağlık...
Sabiha Serin
11.07.2007, 20:13
HEP SEN VARSIN
İstesem de seni unutamıyorum,
Hayalini içimden atamıyorum,
Hep seni düşünmeden duramıyorum,
Damarlarımda, kanımda hep sen varsın...
Bir tanem, aklımdan bir an çıkmıyorsun,
Sanki hep benimle nefes alıyorsun,
Sonsuza kadar kalbimde atıyorsun,
Uykularımda, düşümde hep sen varsın...
Ne olurdu senin yanında olsaydım,
Büyüleyici gözlerine baksaydım,
Kollarımı, kollarına dolasaydım,
Gecelerde, gündüzümde hep sen varsın...
Unuturum sanma, asla unutamam,
Yüreğimden yüreğini hiç atamam,
Seni ne çok sevdiğimi anlatamam,
Şarkılarda, türkülerde hep sen varsın...
Yanıyor yüreğim, özlüyorum seni,
Bu hasretin yaşatmaz, öldürür beni,
Bil ki mahşerde bırakmam ellerini,
Şiirlerde, mısralarda hep sen varsın...
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
NOT: Bu Şiirim Bestekâr Sayın. Timur İLİKAN bey tarafından
Türk Sanat Müziği dalında Buselik Makamında Bestelenmiştir
Bestekarın yorumu ile [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesinin arama
kutusuna Sabiha Serin yazılırsa güftesini yazdığım bu şarkıyı
dinleyebilirsiniz.
Selam ve saygılarımla
Sabiha Serin
20.07.2007, 18:42
ŞEHİDİMİN YAVRUSU
Gel yavrum koklayayım, gülümün yüzü solmasın
Teröre kurban giden babandan sen hatırasın
Sen şehit evladısın, gurur duy, göğsün kabarsın
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun...
Şehidimin yavrusu, ananı sen iyi dinle
Ülkene yararlı ol, gurur duyayım seninle
Baban hep yaşayacak kalplerde sevgi ile
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun...
Bizi üzüp ağlatıp yuvamızı dağıtanlar
Vatanıma göz dikip, Türklere kurşun sıkanlar
Bir gün pişman olarak cezasını bulacaklar
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun...
Ülkene sahip çıkıp sonsuza dek koruyarak
Bayrağımız elinde, marşımızı okuyarak
Vatanını sev oğlum, toprağına sarılarak
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun...
Bu vatan hepimizin, bölünerek parçalanmaz
Türk ulusu cesurdur, hiç kimseler korkutamaz
Babana kıyan eller amacına ulaşamaz
Atatürk`ün izinde Cumhuriyet ilken olsun...
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
NOT: Bir şehit eşinin yüreğini yüreğimde hissettim ve
yavrusuna olan duygularını mısralarıma taşıdım.
Sabiha Serin
22.07.2007, 01:07
NEREDESİNİZ UYANALIM CANLARIM
Ne zaman uykudan uyanıpta
Olup bitenleri göreceğiz
Onca yaşanan olumsuzlukların
Ne zaman üstesinden geleceğiz
…..Ne hukuk kaldı, nede adalet
Vatandaş gözlerinde oldu illet
Sen ise otur hepsini, pencerenden seyret
Tüketiciyiz ama, bakmıyoruz etikete
Boğulduk marka yarışında,yazık bu millete
…..Çürük,çarık demeyip ne bulursak yutarız
Sağlığımız gitti elden derdimize dert katarız
Sonrada çare arar,doktorda bilmez, yanlış ilaç yutarız
….Herkeste şimdi kanser,ülser,seyrederiz ölümü
Kimsenin umurunda mı, çektirirler onca zulümü
Nedenini sormayız kendimize, hep kader deriz
Oysa neden olanları araştırıp, hiçbirşeyi görmeyiz
….Maaşlar deseniz uçtu,hep kuşa döndü
Seçtiğimiz vekiller ise, arkamızdan sinsice güldü
Amaçları zaten hizmet değil, köşeyi dönmekti
Layık bize bunlar sızlanmasın hiç kimse
Her önümüze geleni, göndermeyelim meclise
….Amaç vatandaşa hizmet ise peki neden böyleyiz
Memur,işçi,emekli sızlanıp,üç ayları bekleriz
Vatandaşın işi düşer gider resmi daireye
Anlatır iki kat derdini müdüre, sonra döner geriye
Bulamaz derdine çare, atlatırlar sorunu seneye
….Oysa boş beyinli oturmuştur hak etmeden koltuğa
Kültürden yoksun,işini bilmez sorar memuruna
Adam sanar kendini, güvenir taktığı kıravata
Anlamaz hizmetten, sadece hava atar, alır maaşını
Biz ise çözüm ararız sözüm ona, alırız hep havayı
….Ey benim kalbi temiz,asil yürekli Türk Halkım
Amacım duyarlı olup sıkıntılara çare bulalım
Çevremizde olup bitenlere susmayıp, duyarlı olalım
Mutluluk hakkımızsa eğer, hepimiz bir yumruk olalım
Sarılalım birbirimize, hepimiz mücadeleci olalım.
Çocuklarımıza daha temiz bir ülke bırakalım.
….Sevgilerim ve saygılarım hep sizin olsun
….Yüzünüzde açsın tomurcuklar, mutluluk sizi bulsun......
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
GeceGündüz
08.08.2007, 15:53
Ağzınıza yüreğinize sağlık gerçekten çok güzel tebrik ederim...
altuntas58
08.08.2007, 16:35
Bacım yine her zamanki gibi sivası anlatan süper bir şiir yazmış kalem tutan
ellerinize ve yüreğinize sağlık paylaşımın için teşekkür ederim
oy_madımak
19.08.2007, 08:44
çok güzelll
yüreğinize sağlık
_DuMaN_58
19.08.2007, 11:11
Ne Güzel Şiir Sabiha Hanım Paylaşımınız için TeşekkurLer...
Sabiha Serin
09.09.2007, 16:08
DATLI SİVAS’IM
Neydip nişler ganasıya datlı Sivas’ımı tanıdırım
Zabaha dek uyhu dünek yoh osanmadan yazarım
Enük cücük bilsin diye adetleri ağnadırım
Essah seni bek severim toprağı datlı Sivas’ım
Ne ganyana,ne gaynata niyeysem artuh sevülmez
Gelin andılır oturur, yemek bile bişiremez
Gandırırlar gocasını evcümanlık ne bilemez
Geleneği belledirim gençlere datlı Sivas’ım
Gocalar da garısını atasına değişirler
Emekleri unudarah utanmadan çemkürürler
Kendi enük cücüğüne sevgu saygu oğredmezler
Unuduldu vah el öpmek, adeti datlı Sivas’ım
Toprağını eken yok ki herif otursun gahvede
Sonra da hep sızlanırlar iş yokki hani nerde
Halbusam ki ekmeğini daşdan çıharır iş çok her yerde
Ahali bek tenbel oldu , parkta oturur datlı Sivas’ım
Aha Ramazan geliyor hatırlansa fuhareler
Bir gab yemek götürerek birçok sevap işleseler
Her gün iftar sofrasında aç olanı düşünseler
Verir Allah kısmetini insanı datlı Sivas’ım
Kış devlüğü unuduldu,büberler gurudulmuyor
Peskütanı tanımıyorlar ki ,kelecoş bişirilmiyor
Yuha, fetil,erişte açılmıyor ohlava ellenmiyor
Gıymalıklar yapardukya hey gidi datlı Sivas’ım
Sivas’ımda cadde sohah ,yıhılarak viran oldu
Sözümona tamir diye tarih marih unuduldu
Meydanda yıhıldı asırlık havuz zebelle bir şey gondu
Anılarda galdı herşey yanarım datlı Sivas’ım
Hagıygı Sivas’lı galmadıki,koşeyi dönüp geddiler
Ayda yılda yalandan gelip toprağına saab çıhmadılar
Goltuh sevdalısı yetkililer galhıpda calışmadılar
Ciğerlerim dağlanıyor sönmüyor datlı Sivas’ım
Cumhuriyet , kültür, sanat, tarih şehrisin gurur duyarım
Sonsuza dek sahip çıkar bütün ahaliye tanıdırım
Şivemiz de özümüzdür severek bele yazarım
Yiğidoyum ta ezelden severim datlı Sivas’ım
Arada daş attım diye sakın ha gızmayın Sabiha’ya
Ben hagıygı Sivaslıyım, mertce,doğru yazarım buraya
Goğnüm ister saap çıhak Sivas’a hepimiz gucahlaşah
Birlik beraberlik içinde dudgun olsak datlı Sivas’ım
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Sabiha Serin
09.09.2007, 16:11
CANIM SİVAS'IM
Dün gine seni bekde göresim geldi
Burnumda çok tüttün, datlı Sivas'ım
Hemen atlasam gelsem,gaynanam geldi
Soğna bağa tellenir canım Sivas'ım
Ekim gıymalıh vahdı,et gavuracuk
Gış devlüğü peskütan erzak alacuk
Bulgurlar çekilecek,ayıtlıyacuk
Ev badana olacak canım Sivas'ım
Kepenek suyu içsem, ciğerim sönse
Madımağan yanında çemende tütse
Gışın tel helvaların elimde sünse
Gızın gıneycesi var canım Sivas'ım
Toprağın, dağın, daşın yüzlere güler
İnsanı bek ciğerli yardımı sever
Dostluğu bambaşkadır canını serer
Gendini turab eder canım Sivas'ım
Ah bir de gelenekler unutulmasa
Çoluk çocuğa bunlar hep anlatılsa
Bayramda seyranda dost gapımı çalsa
Unutuldu o günler canım Sivas'ım
Sevgi saygı galmadı heryerde bitti
Ahali bir hoş oldu dostluklar gitti
Böyükler unutuldu el öpme bitti
Ciğerlerim yanıyor canım Sivas'ım
Cumhuriyet kentisin gururumuzsun
Gurtuluş savaşında onurumuzsun
Tarihte adın tekdür, unutulmazsun
Sevülmiye layıhsın canım Sivas'ım
Sabiha Serin ölüp parçalanıyor
Sivas'ını yazarak hep tanıtıyor
Çünkü seni yürekden bekde seviyor
Arhandan laf söyletmem canım Sivas'ım
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Not: Bazı kelimeleri açıklamak istedim.
Bek : Çok
Emme : Ama
Tellenmek : Küsmek
Gıymalıh vahdı : Kıymalık vakti.(Köşe yazımda kıymalık
geleneğini anlattım )Kuşbaşı etin ufak
ufak doğranıp leğenlerde kavrulması.
(Kışın yemeklerde kullanılır)
Gıneycesi : Kına gecesi
Ciğerli olmak : Candan,samimi
Gendini turab etmek:Fedakar ve cefakar olmak
Ciğerleri yanmak : Çok çok üzülmek
sanırım diğerleri anlaşılmıştır....
Selamlar
Sevgiler
Saygılarımla...
tek kelimeyle harika!!!!!!!!!!!!
orhanakbulut_58
13.09.2007, 18:30
UNUTMAYACAKSIN
YAŞ 20 GENÇ BİR BEDEN…
YAŞAMIN EN GÜZEL ANINDA KIPIR KIPIR HAREKET VAR KANINDA…
DAĞLARDA YANKILANIYOR SESİ…
ONUN HERŞEYİ MAVİ BERESİ…
EY KAHRAMAN KOMANDOM BENİM…
SEN TÜM ANALARIN DUALARINDA…
SEN BU VATANIN DAĞLARINDA
YAŞIYOR YAŞAYACAKSIN…
HATIRLATIYOR SANA TÜFEĞİN NAMUSUNU..
SIRT ÇANTAN ASLAN YELESİNİ…
ALNINDAKİ TER ANADOLU YAĞMURUNU…
GÖZLERİNDEKİ BAKIŞ YIKILMAYAN GURURUNU…
MAVİ BEREN KOMANDO ONURUNU
HATIRLATIYOR HATIRLATIYOR SANA…
EY ASLANIM EY AHMEDİM EY MEHMEDİM
EYY KOMANDOM BENİM
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
SANA DUA EDEN ANANI BABANI…
BU KAHRAMAN VATANI…
TOPRAĞIN ALTINDA YATANI…
MUSTAFA KEMAL ATANI
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
UNUTMAYACAKSIN…
SANA DUA EDEN GELİNLERİN SARIĞINI..
BU VATANA BAĞLILIĞINI…
AY YILDIZLI BAYRAĞINI
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
SANA MEKTUP YAZAN SIRDAŞINI…
OKULDA OKUYAN GARDAŞINI…
ŞEHİT OLAN ARKADAŞINI
UNUTMAYACAK UNUTMAYACAKSIN…
EY KAHRAMAN KOMANDOM BENİM…
KAHRAMANLIĞINLA YAŞA ,KAHRAMANLIĞINLA... KOMANDO…
süperler yaa...
cok tsk.ler
emeginize saglik :)
Feyzullah
18.09.2007, 20:40
Sivas'ımızın o güzelim şivesiyle kaleme aldığınız bu şiir için sizi yürekten kutlarım. Yüreğine sağlık. Ellerin dert görmesin.
Feyzullah
18.09.2007, 20:45
Sabiha hanım harikasınız...Ellerinize sağlık...
Feyzullah
18.09.2007, 20:49
Yazacak fazla birşey bulamıyorum...Sağol, varol...
SEMİH-58
18.09.2007, 21:28
ellerinize saglık güzel bir şiir...
Sabiha Serin
19.09.2007, 00:17
HOŞGELDİN RAMAZAN
Ya Rabbim binlerce şükürler olsun
Yine kısmet oldu Ramazan görmek
Hayırlar getirsin, mübarek olsun
Kalpler kırılmasın, gülsün Allah’ım
Bu mübarek günde dolsun camiler
İman dolu aşkla gelsin yürekler
İbadet edilsin açılsın eller
Sen aciz kulunu affet Allah’ım
Ya Rabbim yardım et aç olanlara
İnsaf ver kuluna baksın onlara
Kapı ardındaki tek kalanlara
Versinler bir ekmek doysun Allah’ım
Yürekler İslam aşkı ile dolsun
Ruhlar iman ve huzuru bulsun
Dualar edilsin oruç tutulsun
Ramazan coşkusu olsun Allah’ım
Ya Rabbim bu günde geldik kapına
Huzur ve bereket göster kuluna
Barış ver yurduma al kanadına
Esirge Ülkemi koru Allah’ım
Analar, babalar unutulmasın
Tek başına evde bırakılmasın
Duası alınsın vefa tanısın
Bir dem sevgi saygı görsün Allah’ım
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Not: Herkese hayırlı ramazanlar dilerim.
Sivas'tan selam ve saygılarımla...
Dua ile süslü bu güzel şiire AMİN demekten başka hangi güzel söz söylenebilir ki?
AMİN
Kaleminize,yüreğinize sağlık!
Sizede Hayırlı Ramazanlar!
Sabiha Serin
19.09.2007, 11:13
HEP SEN VARSIN
İstesem de, seni unutamıyorum
Hayalini içimden, atamıyorum
Hep seni düşünmeden, duramıyorum
Damarlarımda, kanımda hep sen varsın
Bir tanem, aklımdan bir an çıkmıyorsun
Sanki hep benimle, nefes alıyorsun
Sonsuza kadar, kalbimde atıyorsun
Uykularımda, düşümde, hep sen varsın
Ne olurdu; senin yanında olsaydım
Büyüleyici gözlerine baksaydım
Kollarımı, kollarına dolasaydım
Gecelerde, gündüzümde hep sen varsın
Unuturum sanma, asla unutamam
Yüreğimden, yüreğini hiç atamam
Seni ne çok sevdiğimi, anlatamam
Şarkılarda, türkülerde hep sen varsın
Yanıyor yüreğim, özlüyorum seni
Bu hasretin yaşatmaz, öldürür beni
Bilki; mahşerde, bırakmam ellerini
Şiirlerde, mısralarda hep sen varsın
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Not: Bu şiirim tanınmış bestekar
Sayın Timur İlikan bey tarafındanTürk Sanat Muziği
dalında Buselik makamında bestelenmiştir.
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesinin arama kutusuna,
Sabiha Serin yazılırsa bestekarın kendi yorumu ile
güftesini yazdığım HEP SEN VARSIN adlı
bu eserimi dinleyebilirsiniz.
Saygılarımla.....
candy_58
19.09.2007, 14:21
yüreğinize sağlık çok güzel olmuş. Bide sivastamı ikamet ediyorusnuz merak ettim. :)
Sabiha Serin
19.09.2007, 22:29
HEPSİ YALANDIR
Her canım diyeni seviyor sanma
Sonra üzülürsen pişmanlık duyma
Tanı sahte dostu yüzüne bakma
Aldanma diline hepsi yalandır
Kötü günde gelmez gözden kaybolur
Yüzü kızarmadan bahane bulur
Kendini kandırır sevgiden olur
Gülse de yüzüne hepsi yalandır
Yüzünü görünce hatırlar seni
Çok özlemiş gibi tutar elini
Sakın inanıp ta verme kalbini
Baksa da gözüne hepsi yalandır
Acını paylaşıp teselli etmez
İhtiyaç olunca yanına gelmez
Seninle ağlayıp seninle gülmez
İnanma sözüne hepsi yalandır
Uzakta olsan da derdini sorsan
Vefalı dost isen yanında olsan
Gücün yetiyorsa çareler bulsan
Güvenme bugüne hepsi yalandır
Ne ekersen biçer alırsın ürün
Dostluğu öğrenip arada görün
Vefanı gösterip sevgiye bürün
Dönsene özüne hepsi yalandır
Bu dünya fanidir bir var, bir yoksun
Solacak bedenin unutma kuşsun
Uçarak gidince ağlayan olsun
Çıksak ta yarine hepsi yalandır
Zordur dostu bulup ebedi yaşatmak
Kalbini kazanıp tahtını kurmak
Amacım dostluğu size tanıtmak
Baksana düzene hepsi yalandır
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
DÜNYA FANİ, GEÇ KALMA,DOSTLUĞU TANI
Sivas'tan selamlar ve Saygılarımla......
Evet Sabiha Hanım maalesef hakiki dostlarada,hakiki sevdalarada çok fazla ihtiyacımız var fakat sizinde dediğiniz üzere bulmak çok zor,kaleminiz dert görmesin,çerverinizde sahte yüzler değil samimi gülüşlerle dolsun İnşaAllah!
ErdalGüler
28.09.2007, 10:17
Gerçek Dostu bulmak gerçekten çok zor....
sözlerimi Aşık Veysel'den bir dörtlükle kapatayım...
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır
affına mahçuben ablam diyeceğim. ben sana ne diyeyim ablam harika anlatmışsın olayı. saygılar
Sabiha Serin
30.09.2007, 00:28
YİĞİDOYUM TA EZELDEN
Yiğidoyum ta ezelden canımsın Sivas spor’um
Yüreğimde sevgin ayrı her dem seni solurum
Rengimiz kırmızı beyaz üç yıldızdır gururum
Otuz sekiz yıldan sonra süper ligde tahtsın sen
Hiç bir takım yiğidomu tahtından indiremez
Şimdi en üst sıradadır ulusal basın görmez
Takdir edip alkışlamaz her nedense bilinmez
Aslanlarım süper ligde listede sultansın sen
Hani o çocukluğum da Dört Eylül Stadımız
Coşku ile gelirlerdi bütün kadınlarımız
Büyük küçük hep coşardık termoslarda çayımız
Dönerdik kısık seslerle anılarda varsın sen
Maç bitiminde açardı İstasyon Caddesinin
Kaldırımlarında sanki gülistan bahçesinin
Gülleri taraftarlardı erkek bayan hepsinin
Bir bütündü yürekleri tek aşkları sendin sen
Yiğidoyum demiştim ya onurum gururumsun
Yiğidin harman olduğu Sivas’ımın onurusun
Sonsuza dek yanındayız isterse bedenim solsun
Akar kanımdan üç yıldız varsa yoksa sensin sen
Kızılırmak senle coşsun başarın hiç bitmesin
Varsa seni kıskananlar işleri rast gitmesin
Taraftarın seninledir sonsuza dek bilesin
Başarına başarı kat takımlarda teksin sen
Yiğidolar takımını her zaman desteklesin
Şu andaki konumunu kimselere vermesin
Tutuşalım hep el ele, sevgimiz hiç bitmesin
Sabiha’dan selam size Sivas spor’um cansın sen
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
YİĞİDOYUM TA EZELDEN
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Her konudaki başarılı şiirlerinize anlaşılan bu sefer SİVASSPOR esin kaynağı olmuş,İnşaAllah SİVASSPOR ile bu beraberliğiniz ebede kadar gider.Ayrıca bu güzel şiir için sağolun!
Sabiha Serin
30.09.2007, 15:35
DATLI SİVAS’IM
Neydip nişler ganasıya datlı Sivas’ımı tanıdırım
Zabaha dek uyhu dünek yoh osanmadan yazarım
Enük cücük bilsin diye adetleri ağnadırım
Essah seni bek severim toprağı datlı Sivas’ım
Ne ganyana,ne gaynata niyeysem artuh sevülmez
Gelin andılır oturur, yemek bile bişiremez
Gandırırlar gocasını evcümanlık ne bilemez
Geleneği belledirim gençlere datlı Sivas’ım
Gocalar da garısını atasına değişirler
Emekleri unudarah utanmadan çemkürürler
Kendi enük cücüğüne sevgu saygu oğredmezler
Unuduldu vah el öpmek, adeti datlı Sivas’ım
Toprağını eken yok ki herif otursun gahvede
Sonra da hep sızlanırlar iş yokki hani nerde
Halbusam ki ekmeğini daşdan çıharır iş çok her yerde
Ahali bek tenbel oldu , parkta oturur datlı Sivas’ım
Aha Ramazan geliyor hatırlansa fuhareler
Bir gab yemek götürerek birçok sevap işleseler
Her gün iftar sofrasında aç olanı düşünseler
Verir Allah kısmetini insanı datlı Sivas’ım
Kış devlüğü unuduldu,büberler gurudulmuyor
Peskütanı tanımıyorlar ki ,kelecoş bişirilmiyor
Yuha, fetil,erişte açılmıyor ohlava ellenmiyor
Gıymalıklar yapardukya hey gidi datlı Sivas’ım
Sivas’ımda cadde sohah ,yıhılarak viran oldu
Sözümona tamir diye tarih marih unuduldu
Meydanda yıhıldı asırlık havuz zebelle bir şey gondu
Anılarda galdı herşey yanarım datlı Sivas’ım
Hagıygı Sivas’lı galmadıki,koşeyi dönüp geddiler
Ayda yılda yalandan gelip toprağına saab çıhmadılar
Goltuh sevdalısı yetkililer galhıpda calışmadılar
Ciğerlerim dağlanıyor sönmüyor datlı Sivas’ım
Cumhuriyet , kültür, sanat, tarih şehrisin gurur duyarım
Sonsuza dek sahip çıkar bütün ahaliye tanıdırım
Şivemiz de özümüzdür severek bele yazarım
Yiğidoyum ta ezelden severim datlı Sivas’ım
Arada daş attım diye sakın ha gızmayın Sabiha’ya
Ben hagıygı Sivaslıyım, mertce,doğru yazarım buraya
Goğnüm ister saap çıhak Sivas’a hepimiz gucahlaşah
Birlik beraberlik içinde dudgun olsak datlı Sivas’ım
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
sabiha_serin@mynet.com
Sabiha Serin
30.09.2007, 15:38
CANIM SİVAS`IM
Dün gine seni bekde göresim geldi
Burnumda çok tüttün, datlı Sivas`ım
Hemen atlasam gelsem,gaynanam geldi
Soğna bağa tellenir canım Sivas`ım
Ekim gıymalıh vahdı,et gavuracuk
Gış devlüğü peskütan erzak alacuk
Bulgurlar çekilecek,ayıtlıyacuk
Ev badana olacak canım Sivas`ım
Kepenek suyu içsem, ciğerim sönse
Madımağan yanında çemende tütse
Gışın tel helvaların elimde sünse
Gızın gıneycesi var canım Sivas`ım
Toprağın, dağın, daşın yüzlere güler
İnsanı bek ciğerli yardımı sever
Dostluğu bambaşkadır canını serer
Gendini turab eder canım Sivas`ım
Ah bir de gelenekler unutulmasa
Çoluk çocuğa bunlar hep anlatılsa
Bayramda seyranda dost gapımı çalsa
Unutuldu o günler canım Sivas`ım
Sevgi saygı galmadı heryerde bitti
Ahali bir hoş oldu dostluklar gitti
Böyükler unuduldu el öpme bitti
Ciğerlerim yanıyor canım Sivas`ım
Cumhuriyet kentisin gururumuzsun
Gurtuluş savaşında onurumuzsun
Tarihte adın tekdür, unutulmazsun
Sevülmiye layıhsın canım Sivas`ım
Sabiha Serin ölüp parçalanıyor
Sivas`ını yazarak hep tanıtıyor
Çünkü seni yürekden bekde seviyor
Arhandan laf söyletmem canım Sivas`ım
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
sabiha_serin@mynet.com
Not: Bazı kelimeleri açıklamak istedim.
Bek : Çok
Emme : Ama
Tellenmek : Küsmek
Gıymalıh vahdı : Kıymalık vakti.
Kuşbaşı etin ufak
ufak doğranıp leğenlerde kavrulması.
Kışın yemeklerde kullanılır
Gıneycesi : Kına gecesi
Ciğerli olmak : Candan,samimi
Gendini turab etmek:Fedakar ve cefakar olmak
Ciğerleri yanmak : Çok çok üzülmek
sanırım diğerleri anlaşılmıştır....
izmirliyiğido
30.09.2007, 15:46
yav süper bu şiir
güzel olmuş eline sağlık
mekan 35 vatan 58
cihan çiftçi
altuntas58
30.09.2007, 17:04
İşte sivasımı şiirle anlatma sanatı şehrimizin yıllardır süre gelen bazı adetleri genelde kışlık üzerine olan bu hazırlıklar artık günümüzde yerini hazır şeylere bıraktı sabiha bacım emeğine sağlık iyiki varsın
RüStü ElmaS
30.09.2007, 17:15
Elinize kaleminize sağlık Sebiha hanım, inanın sizin şiirlerinizi severek okuyorum.
Sivas' ımızın en güzel şekilde anlatmışınız.
Devamını bekleriz.
RüStü ElmaS
30.09.2007, 17:22
Emeğinize kaleminize sağlık Sebiha hanım,
büyük bir zevkle okudum şiirinizi.
altuntas58
30.09.2007, 17:40
güzel şiiriniz için teşekkür ederim çok hoş yazmışsın sağol bacım
Sabiha Serin
01.10.2007, 10:00
HEP SEN VARSIN
HEP SEN VARSIN başlıklı bu şiirim Değerli Bestekarlarımızdan Sayın TİMUR İLİKAN tarafından Türk Sanat Muziği dalında Buselik Makamında bestelenmiştir.
Bestekarımızın kendi yorumundan ,
Aşağıdaki link tıklandığında bu eserimi dinleyebilirsiniz...
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
HEP SEN VARSIN
İstesem de, seni unutamıyorum
Hayalini içimden, atamıyorum
Hep seni düşünmeden, duramıyorum
Damarlarımda, kanımda hep sen varsın
Bir tanem, aklımdan bir an çıkmıyorsun
Sanki hep benimle, nefes alıyorsun
Sonsuza kadar, kalbimde atıyorsun
Uykularımda, düşümde, hep sen varsın
Ne olurdu; senin yanında olsaydım
Büyüleyici gözlerine baksaydım
Kollarımı, kollarına dolasaydım
Gecelerde, gündüzümde hep sen varsın
Unuturum sanma, asla unutamam
Yüreğimden, yüreğini hiç atamam
Seni ne çok sevdiğimi, anlatamam
Şarkılarda, türkülerde hep sen varsın
Yanıyor yüreğim, özlüyorum seni
Bu hasretin yaşatmaz, öldürür beni
Bilki; mahşerde, bırakmam ellerini
Şiirlerde, mısralarda hep sen varsın
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
sabiha_serin@mynet.com
Şiirleriniz zaten güzeldi müzikle buluşunca daha bir güzel olmuş,emeğinize yüreğinize sağlık!
Sabiha Serin
02.10.2007, 08:12
BUYURUN ALTIN GÜNÜNE
Dün yine çağırıldım, ısrarla bir altın gününe
Ay gelsene ayol! Olmuyor ki altın günümüz sensiz
Boş ver yazıp çizmeyi, hep kalıyorsun sen çaysız
Yapılırsa üstündeyiz şu dünyanın, yıkılırsa altındayız
Bırak; herkes ne yaparsa yapsın, bak biz nede rahatız
Sana mı düştü toplumu aydınlatmak, olsana sende arsız
Getirsinler kocalar paraları, biz yiyelim bir güzel pastaları
Gel sende katıl, yapalım şöyle bir güzel dedikoduları
Ay ne yapalım canım, nemize lazım boş versene sorunları
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, sende desene
Durmadan yazacağına, aman sakın kaçırma ay diziyi
Gel katıl aramıza sen, yeter dinlen, biraz rahatına bak
İşte böyle canlarım, sormayın, ben dinlerim bu gazelleri
Tıkarım kulağıma pamuğumu, yazarım, okurum hep kitabımı
Ah sormayın, ne ala ne güzel, millet olmuş hep duyarsız
Dinler olanı biteni ekrandan, doğru bilir inanır hep onlara
Okumazlar gerçekleri, bulunmazlar hiç katkıda bu vatana
Seyrederler vitrinden, ah çekerek onca olumsuzlukları
Sonrada toplumda yanlış yorum yapar, çoktur anlamadıkları
Bayanlar gitsinler altın günlerine, dedikoduya devam
Ülkemiz elden gidiyor, umurlarında mı onların vesselam
Erkekler giderler kahveye, piştiye, okeye,hepsi birer dayı
Memleket elden gitmiş, kardeşim bize ne, getir hele şu çayı,
Gençlerimiz, kafede, barda, parklarda çoğu lay lay lom
Tek düşündükleri yanındaki ile aşk, meşk,canım, gözüm
Çocuklarımız zaten Allaha emanet, onlara dayanmaz hiç özüm
Velhasıl Vatanımızı düşünüp, çalışalım derim iki gözüm
Çözelim gerçekleri, düşünelim yavrularımızın geleceklerini
Zamanı iyi kullanıp, çalışalım Ülkemize, olalım hep duyarlı
Sözlerim herkese değildir, alınıp kızmayın bana sakın
Benden bunlar hatırlatmadır, kim bilir yanılabilirimde bakın
Sakın bana gücenmeyiniz, kalbim hep sizlere yakın
Sevgilerim ve saygılarımla, kendinize çok iyi bakın
Yine de umutluyum, İnşallah aydınlık günler yarın...
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
Sabiha Serin
02.10.2007, 10:02
KALSIN ARTIK MAZİDE
Kalsın artık mazide o ölümsüz aşkımız,
Hani nerede bizim umudumuz, coşkumuz?
Bilmem ki neden böyle harap gönül köşkümüz,
Kapanır mı zamanla yürekteki bu yara?
Olmasaydı umudum, inanmazdım bu aşka;
Kalbimde yer bulmadı hiç kimse senden başka.
O en güzel anılar sende kalsaydı keşke,
Hasretinle yüreğim düşmezdi böyle dâra.
Yanımda olmasan da yüreğim hep seninle,
Anacağım hep seni o gülen gözlerinle,
Bende yaşayacaksın silinmez izlerinle.
Her köşede sen varsın, kalkışamam inkara...
SABİHA SERİN
SivasLady
02.10.2007, 13:03
elinize yüreginize saglik cok güzel bir siir
Sabiha Serin
04.10.2007, 06:07
EFSANE
Senden ayrı her anım, eder beni divane
Olmayınca soluğun, bu dünyadan bana ne
Kurumuş bir yaprağım, hazan bana bahane
Bırak kalsın gönlümüzde; bu aşk bizden efsane
Dünyaları veririm, gözlerinin rengine
Baktıkça giderim ben, uzaklarda engine
Dayanır mı ki yürek, bitmeyen bu sevgine
Bırak kalsın gönlümüzde; bu aşk bizden efsane
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
sabiha_serin@mynet.com
Not: EFSANE başlıklı bu şiirim
İnternette bir şiir sitesinin açtığı şarkı sözü
yarışmasında 5000 eser arasından finale kalmıştır.
Ayrıca EFSANE adlı ilk şiir kitabım yeni çıkmıştır.
Bu coşku ve sevincimi sizlerle paylaşmak istedim.
Bu şiir kitabımda her konuda yazdığım şiirlerim
mevcut olup siz saygıdeğer şiir sevenlere sunmuş bulunuyorum.
En çok Sivas,Atatürk,Şehitlerimiz,Aşk ,Sevgi ve Özlem dolu şiirlerimin
tamamı EFSANE adlı şiir kitabımda sizleri dolu dolu duygu deryasına
yudum yudum götürecektir.Şiirlerimi okuyan,beğenen çok değerli
okuyucularımın ısrarı ile Nihayet tüm şiirlerimi sizlerle buluşturmanın
mutluluğu içindeyim.
EFSANE şiir kitabımı okumak isteyenler
aşağıdaki adresten temin edebilirler.
Sivas'tan herkese kucak dolusu selamlar.
sevgiler ve saygılarımla..
EFSANE adlı Şiir Kitabımın
temin edileceği yer:
KÜLTÜR KİTABEVİ
Paşa Kesici
İstasyon Caddesi
50.Yıl Sitesi Karşısı
No: 24 SİVAS
Kültür Kitabevi Tel: 0.346.2242236
Yazar : Sabiha Serin Tel: 0.505.3890270
hayırlı uğurlu olsun. darısı uğraşıpta başaramayanların başına :)
Mert5858
04.10.2007, 10:01
Ellerine Saglik.
Paylasim Icin Tsk.
Sabiha Serin
07.10.2007, 20:38
NEREDE ESKİ BAYRAMLAR
İşte yine bu bayram da bitse de,
Konuklar evlere gelip gitse de,
Tatlı ve şeker ikram edilse de,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
.
Dostluklar oldu, sanki buzdolabı,
Komşuluk oldu, derin dondurucu,
Akrabalık oldu, sanki Sibirya,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
Öptü mü yavrun, gelip ellerini?
Kutladılar mı, senin bayramını?
Yoksa alıp gitti mi, hediyeyi?
Üzgünüm, nerede, eski bayramlar
Atlatıldı kutlama mesaj ile
Kapılara bırakılan kart ile
Olur mu hiç kutlama bunlar ile?
Üzgünüm, nerede eski bayramlar.
Misafirden korkup, evinden kaçmış,
Zil çalınca kapıyı açmamış,
Vah! demek ki gelenekte kalmamış,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
SABİHA SERİN
aaaah ah..........................
Paylaşımınız için sağolun Sabiha Hanım,keşke dediğiniz gibi kalsa herşey ama nerdeee!
Sabiha Serin
12.10.2007, 17:42
NEREDE ESKİ BAYRAMLAR
İşte yine bu bayram da gelse de,
Konuklar evlere gelip gitse de,
Tatlı ve şeker ikram edilse de,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
.
Dostluklar oldu, sanki buzdolabı,
Komşuluk oldu ,derin dondurucu,
Akrabalık oldu ,sanki Sibirya,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
.
Öptü mü yavrun, gelip ellerini ?
Kutladılar mı , senin bayramını?
Yoksa alıp gitti mi, hediyeyi?
Üzgünüm, nerede, eski bayramlar
.
Atlatıldı kutlama mesaj ile,
Kapılara bırakılan kart ile,
Olur mu hiç kutlama bunlar ile?
Üzgünüm, nerede eski bayramlar.
Misafirden korkup, evinden kaçmış,
Zil çalınca kapıyı açmamış,
Vah ! demekki gelenekte kalmamış,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar.....
SABİHA SERİN
altuntas58
20.10.2007, 20:36
NEREDE ESKİ BAYRAMLAR
İşte yine bu bayram da bitse de,
Konuklar evlere gelip gitse de,
Tatlı ve şeker ikram edilse de,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
.
Dostluklar oldu, sanki buzdolabı,
Komşuluk oldu, derin dondurucu,
Akrabalık oldu, sanki Sibirya,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
Öptü mü yavrun, gelip ellerini?
Kutladılar mı, senin bayramını?
Yoksa alıp gitti mi, hediyeyi?
Üzgünüm, nerede, eski bayramlar
Atlatıldı kutlama mesaj ile
Kapılara bırakılan kart ile
Olur mu hiç kutlama bunlar ile?
Üzgünüm, nerede eski bayramlar.
Misafirden korkup, evinden kaçmış,
Zil çalınca kapıyı açmamış,
Vah! demek ki gelenekte kalmamış,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar
SABİHA SERİN
Bu güzel şiirinizi çok beğendim teşekkürler
altuntas58
07.11.2007, 15:00
Sabiha hanım şiirinizdeki bu anlamlı sözler benide maziye doğru sürükledi paylaşımınız için teşekkür ederim
altuntas58
07.11.2007, 15:05
Atlatıldı kutlama mesaj ile,
Kapılara bırakılan kart ile,
Olur mu hiç kutlama bunlar ile?
Üzgünüm, nerede eski bayramlar.
Misafirden korkup, evinden kaçmış,
Zil çalınca kapıyı açmamış,
Vah ! demekki gelenekte kalmamış,
Üzgünüm, nerede eski bayramlar.....
Çok haklısınız geleneklerimiz şiirlerinizle dile getirerek bize tekrar hatırlattığınız için sağolun
Sabiha Serin
09.02.2008, 13:23
EFSANE
Senden ayrı her günüm, eder beni divane
Olmayınca yanımda, güller açsa bana ne
Bir kurumuş yaprağım hazan bana bahane
Bırak gönülde kalsın, bu aşkımız efsane
Bu dünyayı verirdim, gözlerinin rengine
Dalıp dalıp giderdim, uzaklara,engine...
Nasıl dayandı yürek, o bitmeyen sevgine
Bırak gönülde kalsın, bu aşkımız efsane
SABİHA SERİN
Not: Yeni çıkan İlk Şiir Kitabımında adı olan EFSANE adlı bu şiirim
Saygıdeğer Bestekarlarımızdan Sayın Ferhat SARMUSAK bey tarafından
Türk Sanat Muziği dalında Muhayyer Kürdi Makamında bestelenmiştir..
Kendilerine sonsuz teşekkür ederim..
.
EFSANE adlı ilk şiir kitabım 2007 Ağustos ayında Ankara Gündüz Yayınevinden çıkmıştır.Şu anda Sivas'ta birçok kitapçılarda satışa sunulmuştur. Temin etmek isteyenler benim e.mail adresim olan sabihaserin@gmail.com adresime bildirebilir.
EFSANE adlı Şiir Kitabımın içindeki şiirlerimden dört tanesi Türk Sanat Müziği,
bir tanesi Türk Halk Muziği dalında ünlü bestekarlar tarafından bestelenmiştir.
Dinlemek isteyenlere gururla gönderebilirim.
Bestelenen eserlerim:
EFSANE:
Güfte: Sabiha Serin
Beste: Ferhat Sarmusak
Makam: Muhayyer Kürdi
HEP SEN VARSIN
Güfte: Sabiha Serin
Beste: Timur İlikan
Makam:Buselik
BİR KAR TANESİ OLSAM
Güfte: Sabiha Serin
Beste: İlgün Soysev
Makam: Hicazkar
BENİ UNUTMA
Güfte: Sabiha Serin
Beste: Timur İlikan
Makam: Nihavent
HOŞÇAKAL GİDİYORUM
Güfte: Sabiha Serin
Derleyen: Ozan Fedai Koç
Güzel Sivas'ımızdan kucak dolusu selam ve Saygılarımla...
altuntas58
06.03.2008, 15:13
Sivasımızın çok değerli araştırmacı yazar sayın SABİHA SERİN hanımefendiyi yazmış olduğu bu güzel eserlerinden dolayı kutlarım
Sabiha Serin
10.03.2008, 08:48
BİR KAR TANESİ OLSAM
Bulutlara gizlenip bir kar tanesi olsam
Lapa lapa yağarak dolsam avuçlarına
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
Figan eder sümbüller ilahi aşkımıza
Aşıklar eşlik eder yeni bir şarkımıza
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
SABİHA SERİN
Türk Sanat Müziği
Dalında bestelenmiştir
Güfte :Sabiha Serin
Beste :Naim İlgün Soysev
Makam:Hicazkar
Arif Coşkun
10.03.2008, 09:20
Bu başarınızdan dolayı sizi kutlar devamını dilerim. Saygılar.
altuntas58
10.03.2008, 09:35
BİR KAR TANESİ OLSAM
Bulutlara gizlenip bir kar tanesi olsam
Lapa lapa yağarak dolsam avuçlarına
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
Figan eder sümbüller ilahi aşkımıza
Aşıklar eşlik eder yeni bir şarkımıza
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
SABİHA SERİN
Türk Sanat Müziği
Dalında bestelenmiştir
Güfte :Sabiha Serin
Beste :Naim İlgün Soysev
Makam:Hicazkar
Bu güzel şiirinizi şimdi şarkılarda dinlemek zevkini bizlere yaşattığın için size çok teşekkür ederim siz Sivasımızın gururusunuz emeğinize sağlık
_DuMaN_58
10.03.2008, 17:38
Ellerine Sağlık Sabiha abla...
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
Sabiha Serin
12.03.2008, 13:11
KAHRAMAN SEYİT
Emine anadan bir yiğit doğdu
Bir ana göğsünden bengisu sağdı
Düşmanın önünde bir yüce dağdı
Kavuştu sılaya kahraman Seyit
On sekiz Mart günü Deniz Savaşı
Niğdeli Ali ve Seyit Onbaşı
Albay Cevat ile Hilmi Yüzbaşı
Birlikte savaştı kahraman Seyit
Rumeli yakası Kilitbahır`da
Mermiyi kaldırmak kaldı bir sırda
Böyle koç yiğitler geldi asırda
Fırlattı gemiye kahraman Seyit
Tarihte şanı var ey koca Seyit
O mahşer anında nasıl da yiğit
Döküldü kanları binlerce şehit
Aldı intikamı kahraman Seyit
Şimşekler çakarken keskin gözünden
Ülkemin kaderi doğdu özünden
Cumhuriyet ilkem çıkmam izinden
Türkün gururudur kahraman Seyit
Son günleri çile ile geçse de
Nice canlar şehitliği içse de
Vatan aşkı ile göçüp gitse de
Nurlar içinde yat kahraman Seyit
SABİHA SERİN
altuntas58
12.03.2008, 14:14
Bu güzel şiiri bizlerle paylaştığın için size çok teşekkür ederim
Sabiha Serin
13.03.2008, 09:04
ATAM İZİNDEYİZ
Bu vatan hepimizin, kolay elde etmedik
Bir karış toprak için binlerce şehit verdik
Canını siper etti yiğit gazilerimiz
Savundu ülkesini, düşmana yenilmedik.
Kurtuluş Savaşında yavruları sırtında
Kağnısını çekerek mermiler kollarında
Cepheye yetiştiren yüce analarımız
Kurtardı vatanını, asla yenik düşmedik.
Atamızın armağanı has Cumhuriyeti
Demokrasi, Devrimleri, ille Laikliği
Bizlere bıraktığı bütün kazanımlara
Sahip çıkar koruruz, kimseye eğilmedik.
Türk ulusu sadıktır, Atamın izindeyiz
Şanlı bayrağımızı gururla seyrederiz
Ülkümüz Cumhuriyet, onurla yaşatırız
Hepimiz tek yüreğiz, birleştik, bölünmedik.
Türk gençliği çalışın, vatan size emanet
Atatürk`ün çizdiği ilkeleri takip et
Gelecek sizlerindir, hedefini büyük seç
Ülkeni sev, gurur duy, biz sizlere güvendik.
SABİHA SERİN
Mustafa Kemal Atatürk (19 Mayıs 1881, Selanik - 10 Kasım 1938, İstanbul), Türk asker ve devlet adamı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı (1923-1938). I. Dünya Savaşı sonrası Anadolu'da başlayan ulusal bağımsızlık mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı'nın askerî ve siyasi önderi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı.
Atatürk kronolojisi için bkz. önemli olaylarla Atatürk
Konu başlıkları [gizle]
1 Çocukluk ve gençlik yılları (1881 - 1905)
1.1 Atatürk'ün doğum tarihi
2 Erken Meslek Hayatı, 1905-1914
2.1 Şam'da staj ve İttihat ve Terakki Cemiyeti
2.2 Birinci Libya görevi (1908)
2.3 Hareket Ordusu (1909)
2.4 Trablusgarp Savaşı, 1911-1912
2.5 Balkan Savaşları, 1912-1913
2.6 Askerî Ataşe Dönemi, 1913-1914
3 Birinci Dünya Savaşında Hizmetleri, 1914-1918
3.1 Çanakkale Savaşı, 1915-1916
3.2 Kafkasya Cephesi, 1916-1917
3.3 Sina ve Filistin Cephesi, 1917-1918
4 Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923)
4.1 Örgütlenme Dönemi, Mayıs 1919 - Mart 1920
4.2 Hakimiyetin sağlanması, Mart 1920 - Mart 1922
4.3 Barışın sağlanması
4.4 Saltanatın Kaldırılması
4.5 Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı, 29 Ekim 1923
5 Cumhurbaşkanlığı Dönemi, 1923-1938
5.1 Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde kurulan hükümetler
5.2 Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde dış politika
5.3 Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde inkılaplar ve iç politika
5.3.1 Siyasal alanda inkılaplar
5.3.2 Toplumsal alanda inkılaplar
5.3.3 Hukuk alanında inkılaplar
5.3.4 Eğitim ve kültür alanında inkılaplar
5.3.5 Çok partili demokrasi denemeleri
5.3.5.1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1925
5.3.5.2 Serbest Cumhuriyet Fırkası, 1930
6 Atatürk'ün son günleri ve ölümü
7 Özel Hayatı
7.1 Evliliği
7.2 Çocukları
8 Yapıtları
9 Medya
10 Notlar
11 İlgili maddeler
11.1 Atatürk'ün söylevleri
12 Ayrıca bakınız
13 Dış bağlantılar
Çocukluk ve gençlik yılları (1881 - 1905)
Kız kardeşi, Annesi, AtatürkMustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selânik, Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan evde doğdu. 1839 doğumlu olan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ (Yukarı Debre)'dandır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Bu çiftin Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu. Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken, o senelerde salgın olan kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti. Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.
Öğrenim çağına gelen Mustafa, annesinin isteğiyle Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, daha sonra babasının isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai (Şemsi Efendi Mektebi)'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde Hüseyin dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Hanım, Selânik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey yaşarken, Ahmed Sübaşı Mahallesi'ndeki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı.
Mustafa, Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu ve 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey "Kemal" adını ilave etti. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısına etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli bir subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu Manastır Askerî İdadisi'nde Tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal Efendi'nin tarih'e olan merağını güçlendirdi. 1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)'na girerek 1902'de Mülâzim (Teğmen) rütbesiyle mezun oldu. Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi)'ne devam etti ve 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi.
Atatürk'ün doğum tarihi
Atatürk'ün kesin doğum tarihi bilinmemektedir. Gregoryen takvimi 26 Aralık 1925'ten sonra Türkiye'de kullanılmaya başlanmıştır, doğum tarihi konusundaki karışıklık ise Osmanlı döneminde kullanılan iki takvimden doğmuştur. Bu dönemde kullanılan Hicri takvim ve Rumi takvimin ortak noktaları, Atatürk'ün kaydedilen doğum yılı olan 1296'nın yanında hicri veya rumi olduğunun belirtilmemesi, gregoryen takvimde ay ve yıla bağlı olarak 1880 veya 1881 yılından hangisine denk geldiğinin kesin olarak bulunmasını zor hale getirmiştir. [1] Faik Reşit Ünat araştırmaları sırasında Zübeyde Hanım'ın Selanik'teki komşularını ziyaret etmiş ve bu konuda sorular sormuştur. Aldığı cevaplar çelişmektedir, bazı komşular Atatürk'ün bir ilkbahar gününde doğduğunu söylerken bazı komşular ise kış günü (ocak veya şubat) olduğunu iddia etmişlerdir. Atatürk'ün kendisi, annesinin ona bir bahar gününde doğduğunu söylediğini, kız kardeşi Makbule Atadan ise annesinin ona Mustafa Kemal'in fırtınalı bir gecede doğduğunu söylediğini ifade etmişlerdir. Enver Behnan Şapolyo Atatürk'ün 23 Aralık 1880'de doğduğunu öne sürmüş, Şevket Süreyya Aydemir ise bu tarihin 4 Ocak 1881 olduğunu iddia etmiştir. Şişli Atatürk Müzesi'nde gösterimde bulunan Atatürk'ün son nüfus cüzdanının üzerinde doğum tarihi kısmında 1881 görülebilir haldedir.[1]
Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen 19 Mayıs tarihinin Atatürk'ün doğum günü olarak kabulü tarihçi Reşit Saffet Atabinen'in bir jestinin sonucudur. Atabinen'in ulusun doğuşu üzerine yaptığı bir jest 19 Mayıs'ın önemini iyi şekilde yansıttığı için Atatürk'ün takdirini kazanmıştır. İzleyen günlerde bir öğretmenin, planladıkları “Gazi” günü için Atatürk'ün doğum gününü sorması üzerine Atatürk tam tarihi bilmediğini söylemiş ve Gazi Günü için 19 Mayıs'ı önermiştir. Tevfik Rüştü Aras, Atatürk ile yaptıkları günler süren bir araştırmadan sonra doğum tarihi aralığını 10 Mayıs ve 20 Mayıs arasına daralttıklarını söyler. Atatürk bu araştırmadan sonra “neden 19 Mayıs olmasın” demiştir. Bu tarih resmi olarak halka ve diplomatik kanallarca diğer ülkelere bildirilmiştir. Ancak bu tarih ilginç bir durum yaratmıştır, 1881 yılının 19 Mayıs günü, Rumi takvimde 1297 yılına denk gelmektedir, ancak kaydedilmiş doğum tarihi Rumi 1296 yılıdır. Rumi 1296 yılı 13 Mart 1880 ile 12 Mart 1881 arasında sürmüştür, bu sebeple alternatif olarak Atatürk'ün doğum tarihi 19 Mayıs 1880 olabilir. Bu sebeplerle ne tarih ne de yıl genel kabul görmemiştir. Mustafa Kemal Derneği eski başkanı Muhtar Kumral 13 Mart 1958'deki bir basın konferansında Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan'ın sözlerine dayanarak 13 Mart 1881 olarak belirlediklerini söylemiştir.Ancak Gregoryen 13 Mart 1881, Rumi 1 Mart 1297'ye denktir, Atatürk'ün doğum yılı ise 1296 olarak kayda geçmiştir, bu sebeple geçerlilik iddiası zan altındadır.[1]
Atatürk'ün Rumi 1296'da doğduğuna ilişkin kayıt bulunsa da, Atatürk'ün doğum gününü net olarak söyleyebilmek için gerekli miktarda kayıt bulunmamaktadır. Atatürk'ün doğum günü Gregoryen 1880 veya 1881'e denk geliyor olabilir. Atatürk'ün doğum günü, kendi onayıyla resmi olarak 19 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bu gün Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olması sebebiyle önem verdiği bir gündür.[1] Köşe yazarı Yılmaz Özdil, kesin bilgi bulunmamasını eleştirmiştir.[2]
Erken Meslek Hayatı, 1905-1914
Şam'da staj ve İttihat ve Terakki Cemiyeti
1905-1907 yılları arasında Şam'da Lütfi Müfit Bey (Özdeş) ile birlikte 5.Ordu emrinde görev yaptı. 1906 Ekim ayında Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit Bey (Özdeş) ve askerî tabib Mustafa Bey (Cantekin) ile birlikte 'Vatan ve Hürriyet' adlı bir cemiyeti kurduktan sonra Ordu'dan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini Yüzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orda cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Yafa'ya dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'e Mısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini birdirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal Bey'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrar Şam'a gönderildi. 20 Haziran 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de 3.Ordu'ya atandı. Ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de 1908 Şubat ayında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (Üye numarası: 322). 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı.
Kıdemli Yüzbaşı
Birinci Libya görevi (1908)
23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra sonbahar aylarında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından, toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere Trablusgarp (bugünkü Libya'nın bir parçası)'a gönderildi. Burada 1908 devriminin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı. [3] Bu siyasi görevin yanısıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti.Bu tatbikat süresince isyancı bir şeyhin evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli, hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek asker ordusu planlamaya başladı.[4]
Hareket Ordusu (1909)
13 Ocak 1909'da 3.Ordu'ya bağlı Selânik Redif Fırkası'nın Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da Meşrutiyete karşı başlayan 31 Mart Hadisesi'ni bastırmak üzere Selânik ve Edirne'den yola çıkarak Mirliva Mahmut Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmayı başkanı oldu. Daha sonra 3.Ordu Kurmaylık, 3.Ordu Subay Talimgâhı Komutanlık, 5.Kolordu Kurmaylık, 38.Piyade Alay Komutanlık görevlerinde bulundu.
Mustafa Kemal Bey 12-18 Eylül 1910'de Fransa'da düzenlenen Picardie Manevraları'na gönderildi ve deneme uçuşuna davet edildiyse de korkundan uçağa binemedi ve hayat boyunca binmeyecekti. Dönüşte 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhında görev aldı.
Trablusgarp Savaşı, 1911-1912
Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemalİtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla 29 Eylül 1911'de başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemal Bey de diğer İttihatçı arkadaşlarıyla birlikte 18 Ararlık 1911'de Bingazi'ye hareket etti. Bu arada 27 Kasım 1911'de Binbaşı oldu. Tobruk yakınında küçük bir zaferi kazandıktan sonra 11 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Balkan Savaşları, 1912-1913
Mustafa Kemal Bey Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle 24 Ekim 1912'de İstanbul'a hareket etti ve 24 Kasım 1912'de karahgâhı Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı (Akdeniz Boğazı) Kuvayi Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı. General Stilian Georgiev Kovachev komutasındaki Bulgar 4.Ordusu tarafından yenildi. Haziran 1913'da başlayan İkinci Balkan Savaşı'nda Dimetoka ve Edirne'ye girdi.
Askerî Ataşe Dönemi, 1913-1914
27 Ekim 1913'te Sofya Askerî Ataşesi'ne atanarak yakın arkadaşı Sofya Sefiri (Elçisi) Fethi Bey (Okyar)'in altında çalıştı. Ek görev olarak Belgrat ve Çetine Askerî Ataşeliğini de yürüttü. Bu görevde iken 1 Mart 1914'te Kaymakam (Yarbay)lığa yükseldi. Savaştan sonra Harbiye Nazırı General Kovachev'in kızı Dimitrina (Miti) Kovacheva'ya yanaşarak General'in de güvenini kazanmayı başardı.
Bulgaristan, Mustafa Kemal'in hayatında en büyük etki yapan ülke olmuştur. Bulgaristan'da geçen hayatı incelendiği zaman yapacağı devrimlerin birçoğunu yıllar önce Sofya'da görev yaptığı sırada düşündüğü ve şekillendirdiği görülür.[kaynak belirtilmeli]
Mustafa Kemal Bey'in Sofya'ya geldiği günlerde Bulgar siyasi yaşamı çok hareketliydi. Sobranya (Bulgar Parlamentosu) için yapılan seçimler iktidardaki Radoslovov'un partisi için başarısız geçmiş ve iktidar partisi parlamentoda sandalye kaybetmişti. Kabine kurma görevinin, parlamentoda çoğunluğa sahip olmamasına rağmen yeniden Radoslovov'a verilmesi gibi siyasi olaylar Atatürk'ü derinden etkilemiştir.[kaynak belirtilmeli]
Birinci Dünya Savaşında Hizmetleri, 1914-1918
Daha çok bilgi için: Osmanlı Cephesi (Birinci Dünya Savaşı)
Askerî Ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'de I.Dünya Savaşı başlamış, 29 Ekim 1914'de Osmanlı Devleti de savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal Bey 3.Kolordu emrinde Tekfurdağı'nda kurulacak olan 19.Fırka Komutanlığına atandı.
Çanakkale Savaşı, 1915-1916
Daha çok bilgi için: Çanakkale Savaşları
Çanakkale Savaşları sırasında19.Fırka, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komtanlığı emriyle Eceabat bölgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartmalarıyla Çanakkale Savaşı başladı. 3.Kolordu komutanı Mehmet Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Bey Arıburnu'na çıkan ANZAC (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) birliklerinin yarımada içine ilerlemesini Conkbayırı'nda durdurdu. Bu başarı üzerine 5.Ordu kumandanı Müşir (Mareşal) Liman von Sanders Paşa'nın takdirini kazandı ve 1 Haziran 1915'te Miralay (Albay)lığa yükseldi. İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezi'ne yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, 8 Ağustos akşamı Liman von Sanders Anafartalar mevkiinde bulunan birliklerinin komutasını verdi ve 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Miralay (Albay) Mustafa Kemal Bey, Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basın tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.
Kafkasya Cephesi, 1916-1917
Daha çok bilgi için: Kafkasya Cephesi
1916'da önce Edirne ve sonra Diyarbekir'de görev aldı. Anafartalar'daki başarıları dolayısıyla muharebe kıdem zamları verilerek 1 Nisan 1916'da Mirlivalığa yükseldi ve Paşa ünvanını aldı. Rus kuvvetleriyle yapılan savaşlar sonucunda Muş ve Bitlis geri alındı. 7 Mart 1917'de karargâhı Diyarbekir'de bulunan 2.Ordu Koumtan Vekililiğine atandıktan sonra Hicaz Kuuveyi Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Orduları Grubu emrindeki 7.Ordu Komutanlığına atandı.
Sina ve Filistin Cephesi, 1917-1918
Daha çok bilgi için: Sina ve Filistin Cephesi ve Nablus Hezimeti
Sina ve Filistin CephesindeBu görevi sırasında Ahmet Cemâl Paşa ile birlikte, savaşta ülkeyi felakete sürüklediğine inandığı Başkumandan Vekili Enver Paşa'ya karşı bir askerî darbe hazırlamakla suçlandı.[kaynak belirtilmeli] Görevinden alınarak İstanbul'a çağırıldı.
15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihler arasında Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Almanya'ya giderek Keiser II.Wilhelm, Genel Karargâhı ve Elsass bölgesini ziyaret etti.
1918 Haziran ayında Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü. Sultan Reşat'ın vefatı ve Vahdettin'in cülûsu üzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a döndü. 15 Ağustos 1918'de 7. Ordu Komutanı olarak Suriye cephesine atandı ve ardından "Fahri Yaver Hazreti Şehriyari" (Padişahın Onursal Yaveri) ünvanı verildi.
19 Eylül 1918'de Allenby komutasındaki İtilaf kuvvetleri genel taarruza geçerek üç ordudan oluşan Yıldırım Orduları Grubu'nu ağır bir hezimete uğrattılar. 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de Halep düştü. "Fahri Yaver Hazreti Şehriyari" Mustafa Kemal Paşa, VI.Mehmet (Vahdettin)'in başyaveri Naci Bey (Eldeniz)'e bir tel çekerek Yıldırım Orduları Grubu'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükümette kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi.
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19.maddesi gereğince, Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Liman von Sanders Paşa'nın görevden alınması üzerine "Fahri Yaver Hazreti Şehriyari" Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile 7.Ordu lağvedildi.
10 Kasım'da Yıldırım Kıt'aatının komutasını 2.Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a haraket etti ve 13 Kasım'da İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Fethi Bey (Okyar) ile birlikte Ahmet İzzet Paşa (Furgaç) yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyan 'Minber' gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde bulundu.
Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923)
Daha çok bilgi için: Türk Kurtuluş Savaşı
TBMM Başkanı Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa
Örgütlenme Dönemi, Mayıs 1919 - Mart 1920
Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'da milisler (Kuvayı Milliye) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başladı. "Fahri Yaver Hazreti Şehriyari" Mustafa Kemal Paşa, Padişah VI.Mehmet (Vahdettin) tarafından olağanüstü yetkilerle donatılarak Vilayet-i Sitte (Alti Vilayet)'yi "Büyük Ermenistan" ve "Bağımsız Kürdistan" projelerinden korması için görevlendirildi. 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), Kâzım Bey (Dirik), 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Hüsrev Bey (Gerede)lerle beraber Samsun'a çıktı.
22 Haziran 1919'da Rauf Bey (Orbay), Kâzım Karabekir Paşa, Refet Bey (Bele) ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile birlikte Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. Kâzım Karabekir Paşa tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı. Kongre üyelerinin ısrarıyla Osmanlı ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına seçildi[kaynak belirtilmeli]. 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi'ni toplayarak ulusal direnişi yönetecek olan siyasi yapılaşmayı kurdu. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın Mart 1920'de işgal güçlerince basılması ve önde gelen vatanperverane mebusların tutuklanması üzerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Erzurum mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi. T.B.M.M., bir kurucu meclis gibi çalışarak Milli Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükumetinin altyapısını kurdu.
Hakimiyetin sağlanması, Mart 1920 - Mart 1922
24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapağı
Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa,Kocatepe'de.(26 Ağustos 1922)Merkezi denetimden uzak bulunan Kuva-yı Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Milli Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuva-yı Milliye gruplarına karşı verildi. (Bak. Çerkez Ethem Bey).
Ulusal direnişin yayılması ve Sevr Antlaşması'nın direnişle karşılaşması üzerine İtilaf Devletleri, Yunan ordusunu Anadolu'nun içlerine sürdü.[kaynak belirtilmeli] Yunan ordusu İsmet Bey kumandasındaki düzenli birliklerce I.İnönü (6-10 Ocak 1921) ve II.İnönü (23 Mart-1 Nisan 1921) Muharebelerinde geri çevirildi. Ancak Yunanlılarının Karahisar istikametinden büyük hücumunun yapılacağını tahmin edemeyerek Kütahya-Eskişehir (10-24 Temmuz) Muharebelerinde 4. Fırka Kumandanı Yarbay Mehmet Nâzım Bey'in şehit düşmesi gibi ağır şekilde mağlubiyete uğradı ve Sakarya nehrinin doğusuna çekilmek zorunda kaldı.
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonrasında Büyük Millet Meclisi içinde iktidara yani Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tepkiler artmaya başladı.Bu muhalefeti yöneltenler ordunun başına geçmesi için Mustafa Kemal Paşa'ya baskı yapmaya başladılar.Gerçek niyetleri ise O'nu Ankara'dan uzaklaştırmak ve Enver Paşa'nın iktidarını sağlamaktı.Mustafa Kemal Paşa,4 Ağustos 1921 günü Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmayla başkumandan olmayı kabul ettiğini ancak başkumandanlığının faydalı olabilmesi için Meclis'in ordu ile ilgili yekilerini üç ay süreyle kendisinde toplayacak bir kanun çıkartılması gerektiğini açıkladı.Paşa'nın başkumandanlığını isteyenlerin bu şekilde hayalleri suya düşürülmüş oldu.5 Ağustos 1921 günü oybirliği ile çıkartılan yasa ile Mustafa Kemal Paşa,TBMM Orduları Başkumandanlığı'na getirildi.[5]
Mustafa Kemal Paşa,Başkumandanlığa geçmesinin hemen ardından yayınladığı Tekalif-i Milliye Emirleri ile halkı ordunun donatılması için seferberliğe çağırdı.12 Ağustos'ta Polatlı'da teftiş yaparken attan düştü ve kaburga kemiği kırıldı. 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan Ordusu'nun hücum gücü tükendi.Bu savaşın kazanılmasında Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'nın o güne kadar tüm dünyada uygulanan savaş tekniklerini altüst eden taktiği büyük önem taşımaktadır.[6] Bu zaferden sonra 19 Eylül 1921'de Büyük Millet Meclisi Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'ya Müşir rütbesi ve Gazi ünvanı verdi.
Sakarya Zaferi'nden bir yıl sonra ,26 Ağustos 1921 sabaha karşı saat 5.30'da Afyon'un güneyinden başlayan topçu ateşiyle Büyük Millet Meclisi Orduları,Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz'u başlattı.Yunan Cephesi bu taarruz ile yarıldı ve Dumlupınar Ovası'na atılan düşman kuvvetleri 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar Meydan Muharebesi sonucunda imha edildi.Bu muharebede Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa ordunun başında bizzat savaşa katıldığı için Dumlupınar Meydan Muharebesi,Başkumandanlık Meydan Savaşı olarak da anılmaktadır.En sonunda 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtulması ve Yunan Ordusu'nun imha edilmesi neticesinde "Büyük Zafer" kazanılmış oldu.[7]
Barışın sağlanması
Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lausanne (Lozan) kentinde imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Bu antlaşma ile Sevr Antlaşması yürürlükten kalkmış, Türkiye Cumhuriyeti Lozan Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.
Saltanatın Kaldırılması
Milli Mücadele sonrasında Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya çıkmıştı.[kaynak belirtilmeli]. TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahidettin'i tahttan indirerek İstanbul hükümetinin hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'de İzmit'te Hünkâr Kasrı'nda İstanbul'dan gelen gazetecilerle mülakat yapıldığında Vakit başyazarı Ahmet Emin Bey (Yalman)'in Kürt meselesi hakkında sorusuna karşı 'Başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir' diyerek Kürtlere özel statü tanımamak için ihtiyatlı davrandı.[kaynak belirtilmeli].
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı, 29 Ekim 1923
8 Nisan 1923'te yayımlanan Dokuz Umde ile Gazi Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olan Halk Fırkası'nın (daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi, ) temellerini attı. Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Halk Fırkası'nın katılmasına izin verildi. Mebus adayları fırkanın genel başkanı sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal tarafından belirlendi.
25 Ekim 1923 günü aynı anda hem Başbakanlık hem de İçişleri Bakanlığı görevlerini yürüten Fethi Bey,İçişleri Bakanlığını bıraktığını açıkladı.Aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı görevini yapan Ali Fuat Paşa'da ordu müfettişliğine atandığı için görevinden ayrıldı.Bu iki boş koltuk için yapılan seçimleri Gazi Mustafa Kemal'e muhalif olan milletvekilleri kazandı.Meclis İkinci Başkanlığına Rauf Bey,İçişleri Bakanlığına Sabit Bey seçildiler.Bu durumdan hoşnut olmayan Gazi Mustafa Kemal,26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili" Fevzi Paşa'nın dışında hükümetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden seçilirlerse görevi kabul etmemesini istedi.Böylece bir hükümet krizi yaratılmış oldu.Yeni bakanlar kurulu üyelerinin 29 Ekim günü seçileceği duyuruldu.
Bu gelişmeler üzerine "Cumhuriyet İlanı" ile işi kökünden çözmeye karar veren Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesi Çankaya'da İsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. 29 Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa Kemal'den düşüncelerini açıklaması istendi. Gazi Mustafa Kemal, bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile açıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu.Tasarının parti grubunda kabulünden sonra aynı akşam saat 18.00'de TBMM Genel kurul toplantısı başladı.Anayasa Komisyonu'nun değişiklik ile ilgili rapor ve önergesi genel kurulun onayına sunuldu ve 29 Ekim 1923 Pazartesi akşamı saat 20.30'da milletvekillerinin alkışları ve "Yaşasın Cumhuriyet" sadâları ile Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi.Hemen ardından geçilen cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılan 158 milletvekilinin tamamının oyları ile Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal,Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.[8]
Cumhurbaşkanlığı Dönemi, 1923-1938
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk,TBMM'den çıkarken (29 Ekim 19301924 Anayasası gereğince [9] TBMM 29 Ekim 1923'teki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra üç defa daha (1927, 1931, 1935 yıllarında) Gazi Mustafa Kemal'i tekrar cumhurbaşkanlığına seçti. 1927'de kabul edilen CHF Tüzüğü ile Gazi Mustafa Kemal partinin "değişmez genel başkanı" ilan edildi ve milletvekili adaylarını seçme yetkisi, kaydı, hayatı boyunca kendisine tanındı.
Gazi Mustafa Kemal sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. Ancak 1918 yılından sonra hiçbir resmi veya özel ziyaret için yurt dışına çıkmadı.
15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan CHF ikinci kurultayında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan Nutuk'u (Söylev) okudu.[10] Kurtuluş Savaşı'nın Gazi'nin bakış açısıyla anlatımını içeren Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Mücadeleye ilişkin resmi görüşünün esasını oluşturur ve Milli Mücadeleyi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askerî ve siyasi şeflere karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) bir polemik niteliği de taşır.[11]
29 Ekim 1933'te Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal,Türkiye Cumhuriyeti'nin onuncu kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada ülkenin kuruluş temelini ve gelecek vizyonunu yalın bir dille tüm dünyaya ve Türk Milleti'ne anlatmıştır..[12]
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde kurulan hükümetler
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde (1923-1938) üç kişi başbakanlık yapmıştır. Bu isimler İsmet İnönü, Fethi Okyar ve Celal Bayar'dır.Bu dönem içersinde en fazla süre görevde kalan ve en fazla hükümet kuran isim (tam yedi hükümet kurmuştur) İsmet İnönü'dür. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince kurulan hükümetler şöyledir:
Atatürk, İsmet İnönü ile birlikte
Cumhurbaşkanı Atatürk Başbakan Celal Bayar ile birlikteI. İnönü hükûmeti (30.10.1923 - 06.03.1924)
II. İnönü hükûmeti (06.03.1924 - 22.11.1924)
Fethi Okyar hükûmeti (22.11.1924 - 03.03.1925)
III. İnönü hükûmeti (03.03.1925 - 01.11.1927)
IV. İnönü hükûmeti (01.11.1927 - 27.09.1930)
V. İnönü hükûmeti (27.09.1930 - 04.05.1931)
VI. İnönü hükûmeti (04.05.1931 - 01.03.1935)
VII. İnönü hükûmeti (01.03.1935 - 01.11.1937)
I. Celal Bayar hükûmeti (01.11.1937 - 11.11.1938)
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde dış politika
1930'lu yıllarda Balkan ülkelerinde yaygınlaşan revizyonist siyasi görüşlere karşı Atatürk "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle karşı çıkarak, Birinci Dünya Savaşı ertesinde Neuilly ve Lozan antlaşmalarıyla kurulan uluslararası statükoyu savundu.[kaynak belirtilmeli]. 1930 yılında Yunan başbakanı Elefterios Venizelos'u Türkiye'ye davet ederek Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la barışın temellerini attı. 1934'de Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi (Ancak Nobel Ödül Komitesi değerlendirmeye almadı).
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki dış politika konularını şu şekilde sıralayabiliriz:
Irak sınırı ve Musul sorunu
Nüfus mübadelesi
Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne girişi (18 Temmuz 1932)
Balkan Antantı (9 Şubat 1934)
Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)
Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937)
Hatay Sorunu
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde inkılaplar ve iç politika
Daha çok bilgi için: Atatürk İnkılapları
Atatürk,CHP IV.Kurultayı'nda,(Mayıs 1935)Gazi Mustafa Kemal, kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi radikal dönüşüme imza attı. Sözkonusu düzenlemeler başlangıçta Osmanlıca "reform" veya "dönüşüm" anlamına gelen "inkılap" adıyla anıldılar. 1960'lı yıllarda, inkılap karşılığı olarak Öztürkçe "devrim" kelimesi kullanıldı. Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, "devrim", kanlı bir düzen değişikliğini (Fransızca: révolution) ve sol dünya görüşünü çağrıştırdığı gerekçesiyle resmi kullanımda yeniden "inkılap" sözcüğü benimsendi.[kaynak belirtilmeli].
Siyasal alanda inkılaplar
Halifelik ve saltanatın birbirinden ayrılması,Osmanlı saltanatının kaldırılması ve Osmanlı Devleti'nin hukuki varlığının sona ermesi (1 Kasım 1922).
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923).
Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılması (3 Mart 1924).
Devletin dinine ilişkin maddenin anayasadan çıkartılması ve Laiklik ilkesinin anayasaya eklenmesi (1928)
Atatürk İlkeleri'nin tamamının anayasaya girmesi (5 Şubat 1937)
Toplumsal alanda inkılaplar
Gazi Mustafa Kemal'in Atatürk soyadını aldıktan sonraki imzasıŞapka Kanunu (25 Kasım 1925)
Tekkelerin, zaviyelerin ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Kadınlara belediye seçimlerinde (1930) ve genel seçimlerde (1935) seçme ve seçilme hakkı tanınması
Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
Efendi, Bey, Paşa gibi lakab ve ünvanlarin kullanımının yasaklanması (26 Kasım 1934)
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerinin kabulü (1925-1931)
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Latin alfabesini tanıtıyor, Sivas, 20 Eylül 1928
Hukuk alanında inkılaplar
İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)
İsviçre Medeni Kodundan çevrilerek hazırlanan Medeni Kanun'un kabulü (1926).
İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilerek hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927).
Eğitim ve kültür alanında inkılaplar
Öğretimin Birleştirilmesi Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ile devlete bağlı olmayan ilköğretim kurumlarının kapatılması (3 Mart 1924)
Yeni Türk harflerinin kabulü ve arap alfabesiyle her türlü yayın ve eğitimin yasaklanması (1 Kasım 1928)
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1932)
Dil Devrimi ve Güneş Dil Teorisinin benimsenmesi (1932-1938)
Darülfünun'un kapatılıp İstanbul Üniversitesi adıyla yeniden kurulması (31 Mayıs 1933)
Çok partili demokrasi denemeleri
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1925
Daha çok bilgi için: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
Cumhuriyetin ilanından sonra, Milli Mücadeleyi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Karabekir Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Martı'nda çıkan Genç Hâdisesi (Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı) üzerine sıkıyönetim ilan edilerek TpCF kapatıldı. Partinin lider kadrosu tutuklanarak önde gelenleri idam edildi.
Serbest Cumhuriyet Fırkası, 1930
Daha çok bilgi için: Serbest Cumhuriyet Fırkası
12 Ağustos 1930'da İsmet Paşa'nın hükumetine alternatifleri sunmak amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kamal Paşa'nın yakın arkadaşı Fethi Bey (Okyar)'e Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdurarak kız kardeşi Makbule Hanım (Boysan, Atadan), çocukluk ve okul arkadaşı Nuri Bey (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak 17 Kasım 1930'da rakibi istemeyen İsmet Paşa'nın baskısı ve İslâmcıların aleti olma endişesinden dolayı partiti fesh etti. Bu demokrasi denemesinin biraz önce, ordu'nun siyasete müdahale etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini öngören Gazi Mustafa Kemal Atatürk,[kaynak belirtilmeli]. Askerî Ceza Kanunu (22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 Sayılı Kanun)'nu meclisten geçirdi. Bu kanunun 148.maddesine Ordu mensubunun siyasi toplantılar ve gösterilere katılmasını siyasi partiye üyesi olmasını, siyasi maksatlarla şifahi telkinatta bulunmasını, siyasi makale yazmasını ve siyasi nutuk söylemesini yasaklanan hükumu koydurdu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bundan yaklaşık 30 yıl sonra 27 Mayıs 1960'de ileri görüşlülüğünü bir daha kanıtlayacaktı.[kaynak belirtilmeli].
Atatürk'ün son günleri ve ölümü
Daha çok bilgi için: Atatürk'ün son günleri ve ölümü
Atatürk'ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı.Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu.Avrupa'dan doktorlar getirildi.Türk ve yabancı doktorların tedavileri sonuç vermedi.Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk,10 Kasım 1938 perşembe sabahı saat 9,05'te İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybetti.Cenazesi büyük bir törenle Ankara'ya uğurlandı ve Atatürk 21 Kasım 1938 günü Ankara'da yapılan büyük bir törenle Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu.Bundan onbeş yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi için yaptırılan Anıtkabir'deki ebedi istirahatgahında toprağa verildi.
Özel Hayatı
Atatürk ve manevi çocuklarından Sabiha Gökçen
Atatürk bir vatandaşın derdini dinlerkenKitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi, uçuş seyretmeyi ve yüzmeyi severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan keyif alırdı. Sakarya adlı atına ve köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Devlet adamlarının, sanatçıların, bilim adamlarının, dostların davet edildiği, ülke sorunlarının da konuşulduğu akşam yemekleri Çankaya Köşkü'nde sık rastlanan bir durumdu. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, modern tarıma geçiş yolunda yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. İleri derecede Fransızca ve az Almanca biliyordu.
İzmir'de Yunanlıları bozguna uğrattıktan sonra İzmir'e girerken Yunan komutanının Türk bayrağını çiğnemesine ithafen basması için önüne serilen Yunan bayrağını yerden alması bilinen bir olaydır.
Evliliği
Mustafa Kemal ve eşi Latife HanımMilli Mücadele döneminde Ankara İstasyon Binasında ve eski Çankaya köşkünde Fikriye Hanım ile birlikte yaşıyordu.[13] Fikriye hanımı Almanya'ya gönderdikten sonra 29 Ocak 1923'te İzmir'in sayılı zenginlerinden Uşakizade Muammer Bey'in kızı Latife Hanım'la evlendi. 1924'de yapılan Sonbahar Seyahatı sırasında çift kavga etti[kaynak belirtilmeli]. ve Mustafa Kemal Paşa Erzurum'dan İsmet Paşa'ya telegraf çekerek boşanacağını bildirdi. Ancak az sonra Salih Bey (Bozok) ve Kılıç Ali Bey'in aracılığıyla boşanmasından vazgeçti. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. 1922-1934 yılları arasında Gazi Mustafa Kemal veya sadece Gazi ünvanıyla anılan Mustafa Kemal'e Soyadı Kanunu ile birlikte TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarihli ve 2587 sayılı kanun ile [14] ile kendisine "Türklerin Atası" anlamına gelen Atatürk ismi verilmiştir.
Çocukları
Çocuğu olmayan Atatürk, savaş yıllarından başlayarak birçok çocuğun hamiliğini üstlenmiş, birçoğunu da evlat edinmişti. Atatürk'ün manevi evlatları, Afet İnan, Sabiha Gökçen, Ülkü Adatepe, Nebile Hanım, Rukiye Erkin, Zehra Aylin, Sığırtmaç Mustafa, Abdurrahim Tuncak, İhsan'dır.
1916 yılında Bitlis Rus işgalinden kurtarıldığı yıllarda 16 Kolordu Komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa, savaşta bütün aile fertlerini kaybeden ve kimsesi kalmayan Abdurrahim'i evlatlık edindi. Abdürrahim bakılması için İstanbul'a annesi Zübeyde hanım ve kızkardeşi Makbule'nin yanına gönderildi.
Yapıtları
Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih
Takımın Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1908)
Cumalı Ordugâhı - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları (1909)
Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
Bölüğün Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1912)
Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
Nutuk (1927)
Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Manevi kızı Afet İnan adıyla yayımlandı) (1930)
Geometri (isimsiz yayımlandı) (1937)
Atatürk'ün ayrıca, 1915-1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad'daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır. Bunlardan Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. 1908-1938 yılları arasında Mustafa Kemal'in imza attığı, yazdığı, söylediği kişisel notları dahil her şeyin toplandığı Atatürk'ün Bütün Eserleri adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmaktadır.
sivaslıgenç
13.03.2008, 10:07
Ama malesef kendini Atatürkçüyüm diye tanımlayan çoğu kişi Atatürkle uzaktan yazkından alakaları yok, üzüntü verici bir olay bu.
Arif Coşkun
13.03.2008, 10:15
Atatürk, okuduğu kitaplardan edindiği bilgileri ve gözlemlerini kendi seziş yeteneği ile kaynaştırıp, amacı doğrultusunda yararlanırdı. Ayrıca çok yüksek bir muhakeme gücüne sahipti. Aldığı kararlarda, hiç yanılmayışında, bu niteliklerinin önemli rolü olmuştur.
Bugün, Atatürk’ün ilkelerine, devrimlerine ve özellikle yanlış yorumlanan “Lâiklik” ilkesine karşı çıkanlar, O’nu yeterince tanımayanlar ve yaptıklarını iyi anlayamayanlardır.
Cumhuriyetimizin sonsuza kadar yaşamasını istiyorsak, onun yaptıklarını, ilkelerini ve ülküsünü, Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğe çok iyi öğretmek zorundayız.
Türk Toplumu, yani bizler, bugünkü yaşam düzeyimizi O’na borçluyuz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Arif Coşkun
13.03.2008, 10:47
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.
Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..
Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...
Siz beni halâ anlayamadınız .
Arif Coşkun
13.03.2008, 11:24
ATATÜRK’Ü ANLAMAK
Önce Tandoğan’da sonra Çağlayan’da milyonu aşkın insan toplanıyor. Aslında alanlar dar geliyor da toplanamıyor. Meydanları dolduruyor, sonra da sel gibi taşıyor.
29.04.2007 tarihindeki manzara şöyle: Çağlayan Meydanı denilen yerde bulunan insan sayısı toplananların yarısı bile değil. Genç, yaşlı, kadın, erkek, okumuş, cahil, başörtülü (türbanlı değil), başı açık, çocuk, büyük, milyonu aşkın insan toplanmış. Sanatçılar, siyasiler, sağcılar, solcular, milliyetçiler, sosyalistler, devletçiler, liberaller, zenginler, fakirler, el ele vermişler.
Ne yapıyor bu insanlar? Yoksa delirdiler mi? Nedir bu çılgınlık? Halkın üzerindeki yılgınlık ne oldu da gidiverdi? Ne oluyor da Hûkümet bu kadar şiddetle ve ağır bir biçimde istifaya davet ediliyor? Üstelik bu sefer, “sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” yerine “lüzumsuzsa ampulü söndürmek” üzere toplanmış olan bu insanların amacı ne? Bu işin sonu nereye varacaktır?
Ben merak ettim de sordum kendime. Ya Hûkümetten kimse sordu mu bu soruları? Biz yıllardır Atatürk’ü anlamak yerine O’na düşman olduk, O’na düşmanlar yetiştirdik; ama hâlâ O’nun peşinde koşan bunca insan mı akılsız yoksa biz mi diye hiç sordular mı kendilerine?
Sormadılarsa ben hemen yanıtını vermeye çalışayım. Siz, hiç Atatürk’ü anlamak istediniz mi? Belki de anlamak istemediniz. İşinize de gelmemiş olabilir. Çünkü;
Atatürk’ü anlamak demek, Türk tarihini anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Türk dilini anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Anadolu’yu anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Türk insanını anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, gerçek İslam dinini anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, insan haklarını anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, cumhuriyet rejimini anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, temek hak ve özgürlükleri anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, ekonomik gücün ne olduğunu yaşamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, bilimi tercüme etmemek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, bilgiyi kullanmak değil satmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, ayrımcılığa değil bütünleşmeye yönelmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, tam bağımsızlık demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, egemenliğin ulusa nasıl verildiğini yaşamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, adaletli olmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, vatan söz konusu olunca gerisini ayrıntı görmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, emperyalizmle mücadele demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, yabancı üs ve askerleri ülkeden kovmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, borç sarmalına neden olan fon ve bankaları kovmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Türkiye’de Türk Lirası kullanabilmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, yurt dışında gümrüklerde utanmadan Türküm diyebilmektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Avrupa Birliği kapılarında dilenci olmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, seçilebilmek için ABD’den icazet almamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, din simsarı olup dindar insanları kandırmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, kadın haklarını bilmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, çıkarlar uğruna kadınları kullanmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, her türlü sanatı sevmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, sanatçıya değer vermek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, ince ruhlu olmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, çevreci olmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, vatan toprağını kaderine terk etmemek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, çalışanın hakkını gözetmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, makamların değil halkın kölesi olabilmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, çocuk haklarını bilmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, gençliğin sesine kulak vermek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, çocuklarımıza ve gençlerimize çağdaş uygarlığın ilerisinde bir ülke hazırlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, günlük çalışma süresi kavramını yok etmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, alkol, sigara ve uyuşturucu ile köklü mücadele demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, asayiş demektir
Atatürk’ü anlamak demek, yurtta barış dünyada barış demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, ulus ve ülke çıkarı ne ise onun gereğini yapmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, kadını ile erkeği ile halkın eğitimi ve bilinçlenmesi için çaba sarf etmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatabilecek şekilde çalışmak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, kendini anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Tandoğan’daki Çağlayan’daki halkı anlamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Atatürk devrimlerine karşı devrimci olmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, başka uluslara uşaklık yapmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, tören Atatürkçüsü olmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, bu ulusun bağrından çıkan ordusunu da sevmek demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, Atatürkçüyüm dedikten sonra ülke çıkarları ile bağdaşmayan eylemler yapmamak demektir.
Atatürk’ü anlamak demek, “Ne Mutlu Türküm” diyebilmektir
Atatürk’ü anlamak demek, Türk’ü anlamak demektir.
Siz Atatürk düşmanları:
Kaç kez bunları anlamak için uğraştınız?
Kaç kez ülkeniz için bir şey yaptınız?
Kaç kez ulusunuzun refahı için bir şey yaptınız?
Siz bunları yapmadıysanız ne hakla Tandoğan’dan ve sonra da Çağlayan’dan çağlayan bu güzel insanları yönetmeye talip olabiliyorsunuz? Siz bilmez misiniz ki, bu millet ne zaman kendisini yok etmek isteyenler çıkmıştır, o zaman onları yok etmekten bir an bile geri kalmamıştır.
Sonuç olarak;
Atatürk’ü anlamamak demek, “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” demektir
Arif Coşkun
13.03.2008, 16:16
ATATÜRK'ÜN BİR ANISI !
KEYİFLE VE DUYGULANARAK OKUYACAKSINIZ...
Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
-Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
-Merhaba dedi.
-Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp,
-Neden sordun ki, dedi. Buraların saabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
-Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır.Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı.
-Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
-Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
-Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey..
-Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti.
-Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim Vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı.Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi.
Bana dönerek,
-Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu.
İkisi de ağlıyordu.İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
-Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik.
Oradakilere şu emri verdi;
'Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.'
altuntas58
13.03.2008, 16:24
Atam her zaman her yerde izindeyiz bu konu hakkında şiirleriyle yorumlarıyla katılan bütün site arkadaşlarımı tebrik ederim hepinizinde emeğine sağlık sağolu var olun
altuntas58
13.03.2008, 16:26
ATAM İZİNDEYİZ
Bu vatan hepimizin, kolay elde etmedik
Bir karış toprak için binlerce şehit verdik
Canını siper etti yiğit gazilerimiz
Savundu ülkesini, düşmana yenilmedik.
Kurtuluş Savaşında yavruları sırtında
Kağnısını çekerek mermiler kollarında
Cepheye yetiştiren yüce analarımız
Kurtardı vatanını, asla yenik düşmedik.
Atamızın armağanı has Cumhuriyeti
Demokrasi, Devrimleri, ille Laikliği
Bizlere bıraktığı bütün kazanımlara
Sahip çıkar koruruz, kimseye eğilmedik.
Türk ulusu sadıktır, Atamın izindeyiz
Şanlı bayrağımızı gururla seyrederiz
Ülkümüz Cumhuriyet, onurla yaşatırız
Hepimiz tek yüreğiz, birleştik, bölünmedik.
Türk gençliği çalışın, vatan size emanet
Atatürk`ün çizdiği ilkeleri takip et
Gelecek sizlerindir, hedefini büyük seç
Ülkeni sev, gurur duy, biz sizlere güvendik.
SABİHA SERİN
Sabiha hanım atamız için yazmış olduğunuz şiir çok güzel beğenerek okudum teşekkürler
Abdurrahman 58
13.03.2008, 16:29
şiiri yazan ablamıza teşekkür ediyorum.emeğine sağlık diyorum
CUMHURİYET ŞEHRİ SİVAS
Aşkın mayalanmış iliklerimde
Sevdası serimden gitmeyen şehir
Bu nasıl tutsaklık bileklerimde
Yazılmış sayfalar bitmeyen şehir.
Coşku yüreğimde yalnızlık tende
ATATÜRK gelmişti o kutlu günde
Kurdu cumhuriyeti ilimde fende
Vatana ihanet etmeyen şehir
4 eylül yapıldı alındı karar
Milletin birliği cihanı sarar
Düşmanlar girecek delikler arar
Savaşta barışta yatmayan şehir
Pir sultan abdalı Aşık Veyseli
Çağlıyor Ruhsati bir duygu seli
Kültüre beşiktir yoktur emsali
Şemsi ufuklarda batmayan şehir
Yeraltı madenler bakır ve demir
Üretim çoğalır gelirse emir
BİR ZAMAN ÜSTÜNE ATTILAR ÇAMUR
Kimseye kin nefret gütmeyen şehir
Ayıklar,Öztürkler,Yerlikayalar
Dünyada şampiyon aldı payeler
Adına zirvede isim koyalar
Şanlı mazisine çatmayan şehir
Kızılırmak yine almıdır yüzün
Can verdin canlara bazende hüzün
Ne zaman bitecek ŞEHİT VE GAZİN
Yandı ciğerimden tütmeyen şehir
Yedi kapı saydım biliyor gezen
Yazları sıcaktır kışları üzen
Gün ışır seherde okunur EZAN
Viranda baykuşu ötmeyen şehir
Seçkini bu vatan olunca konu
Kim ölür kim kalır düşünme sonu
Çifte minareler Gök medreseler kanıtlar bunu
Tarihine yalan katmayan şehir
AŞIK SEÇKİNİ-HASAN BASRİ GÜNGÖR
(SİVAS AŞIKLAR BAYRAMINDA 1.LİK ALAN ŞİİR)
Sabiha Serin
14.03.2008, 10:40
ŞİKAYETİM VAR ATAM
Atam neredesiniz hemen uyanıp gelsen
Ülkem kimlere kaldı bir halimizi görsen
Anayasa’da neler olacak bunu bilsen
Laiklik elden gitti şikayetim var Atam
Ulusun uyuyor ki hem de derin uykuda
Düşünmezler yarını ne olacak bu yurda
Amaç çoktan bellidir o fesat kafalarda
Milliyetçilik bu mu? şikayetim var Atam
Bazısı bu vatanı toprak ya da taş sanır
Satılır mı bu toprak insan olan utanır
Türk Ulusu susmayın sonra çok geç kalınır
Emanet hıyanet de, şikayetim var Atam
Bir karış toprak için onca yiğitlerimiz
Bunun için mi kanlar döktü şehitlerimiz
Ülkemizi yıkacak bu yetkililerimiz
Devrimler unutuldu şikayetim var Atam
Ay Yıldızlı Şanlı Türk Bayrağım tehlikede
İnsan hakları bitti, kanunlar ne hallerde
Demokrasi kalmadı, halkımız suskun evde
Halkçılık hani nerde ? şikayetim var Atam
Ülkem elden gittikçe, bakar yanar yüreğim
Kim bilir bu gidişle ne günler göreceğim
Cumhuriyet ilkemiz ,yolunda gideceğim
İhanet ediyorlar şikayetim var Atam
,
Ulus gaflet içinde, ne zaman uyanacak?
Ülkemiz tehlikede hiç mi yok anlayacak?
Ulu önder Atamın kemiği sızlayacak
Gelecek karanlıkta şikayetim var Atam
Ülkemiz hepimizin asla kimse bölemez
Cumhuriyet ilkemiz, kimse zedeleyemez
Bu ışık hep yanacak asla söndürülemez
Sahip çıkan azaldı , şikayetim var Atam
SABİHA SERİN
_DuMaN_58
14.03.2008, 15:12
Türkiye Cumhuriyetine Kimse Zarar vermemiştir. Veremez.
Biz; Yeni Nesil, Cumhuriyetimizi şuana kadar Koruduk, Korumaya devam ediyoruz...
Atamızın İzindeyiz...
Sabiha Serin
20.03.2008, 07:43
GİT BAŞIMDAN SIGARA
Bir zaman dost idik dostça beraber
Yüzümdeki çizgi bu harabeler
Sağlık gitti elden senden ne haber
Durma git başımdan git be sigara
Mevsimler değişti bense karardım
Derdime bin türlü çare aradım
Defolup git diye az mı yalvardım
Durma git başımdan git be sigara
Kapanmaz bir daha açtığın yara
Hem sağlığım aldın hem cepten para
Umutlarım artık dünyam kap kara
Durma git başımdan git be sigara
Nefretim sözüm çok tarif edemem
Eşime dostuma gelme istemem
Artık dayanamam kahrın çekemem
Durma git başımdan git be sigara
Bir zaman su diye zehir içerdin
Gençliğimi alıp benden geçirdin
Sihirbaz mı nesin nasıl becerdin
Durma git başımdan git be sigara
Duysun cümle âlem duysun erenler
Şu yalan dünyadan gelip geçenler
Beni ibret alsın zehir içenler
Durma git başımdan git be sigara
SABİHA SERİN
Not: Bu şiirim ile Sakarya da SİGARA yarışmasına
katıldım. Sigara kullananlara diyorum ki
Lütfen içmeyiniz.Kendinizi düşünmüyorsanız
yavrularınızı, geride bıraktıklarınızı düşününüz
Sweetgirl
20.03.2008, 15:41
yüregine saglik ablacigim
insallah icenlerde birakirrrrrr
_DuMaN_58
20.03.2008, 18:57
Bu nasıl bir zehirdir ki şiirlere dahi konu olmuş?
Sabiha Serin
29.03.2008, 08:30
SİVAS SPOR İÇİN SLOGANLAR
CUMHURİYET KENTİ COŞACAK BUGÜN
YİĞİDO GOLLERİ ATACAK BUGÜN
GALİBİYET BİZİM OLACAK BUGÜN
DÖRT EYLÜL STADI GÜLECEK BUGÜN
ANAMIZ ABLAMIZ SİZ HOŞGELDİNİZ
STADYUMA PEMBE GÜLLER SERDİNİZ
HEPİMİZE BUGÜN MORAL VERDİNİZ
BEKLERİZ HAFTAYA YİNE GELİNİZ
VURUN DAVULLARA YER GÖK İNLESİN
SİVAS’IN SESİNİ DÜNYA DİNLESİN
HAYDİ SİVAS SPOR GOLLERİN GELSİN
ÜLKEMİZ HEP SENİ ÇOK TAKDİR ETSİN
BUGÜN DÜĞÜN BAYRAM OLACAK BİZE
ŞAMPİYONLUK BİZİM VERMEYİZ SİZE
İŞTE YUMRUK OLDUK GELDİK DİZ DİZE
SİVASSPOR KRAL GELMESİN GÖZE
YAŞA BÜLENT HOCA İYİ Kİ VARSIN
YİĞİDO GOL ATSIN GÖNLÜMÜ SARSIN
DALGA DALGA RAKİPLERİ SARARSIN
YAŞA BÜLENT HOCA İYİ Kİ VARSIN
KIRMIZI BEYAZDIR RENGİMİZ BİZİM
ÜÇ YILDIZ BAYRAKTIR ŞANIMIZ BİZİM
BUGÜN GÜLECEKTİR YÜZÜMÜZ BİZİM
ALKIŞLASIN SENİ BÜTÜN TÜRKİYE
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
sabiha_serin@mynet.com
Saygıdeğer üyelerimiz Sivasspor'umuzun gerek kendi sahasında ve gerekse bütün deplasman maçlarında siz taraftarlarımızın
Sivasspor maçlarında coşku ile söylemeniz için
bu sloganları yazdım.Umarım beğenirsiniz.
Yüreğimdeki Sivasspor sevgimi mısralarıma sığdıramam.
Bütün Sivasspor taraftarlarımızın bu mısralarımı maçlarda okuması bana sonsuz gurur verecektir.
Saygıdeğer yiğidolarımız Sivasspor-Beşiktaş maçı için öyle heyecanlıyım ki ben şimdiden yüreğimden geçenleri slogan olarak okuyasınız diye yazdım,hazırlanıyorum.Bu yazdığım sloganları çoğaltıp maça getireceğim bayanlarımıza dağıtacağım.Orada bayanlarda susmayacağız.Çevremdeki bütün bayanları Sivasspor Beşiktaş maçına getirmek için çoktan bayanlardan söz aldım.Allah nasip ederse Sivas bayanları gümbür gümbür Sivasspor-Beşiktaş maçına geliyoruz inşallah..Lütfen sizlerde ailenizdeki bayanları getiriniz .Bütün dünya Sivasspor taraftarını ve Sivasspor'umuzun başarısını alkışlasın.
Yiğidin harman olduğu Sivas'ımızdan
kucak dolusu selam ve saygılarımla..
Sabiha Serin
29.03.2008, 08:32
SİVASSPOR MARŞI
HAYDİ SIVASLILAR YER GÖK İNLESİN
YİĞİDO SESİYLE STAD ÇINLASIN
SIVASIN MARŞINI DÜNYA DİNLESİN
HAYDİ SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
BİNLERCE SIVASLI TEK YÜREK BUGÜN
YİĞİDO SAHADA DÜĞÜN VAR BU GÜN
HAKKINDIR YİĞİDOM,HAKKINDIR ÖĞÜN
HAYDI SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
KİM GELİRSE GELSİN YENİLMEYİZ BİZ
ÜÇ BÜYÜK BEŞ BÜYÜK EZER GEÇERİZ
BÜLENT HOCAMIZDAN ALIRIZ FEYİZ
HAYDİ SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
KIRMIZI,BEYAZ RENGİMİZ BİZİM
VARMI Kİ FUTBOLDA DENGİMİZ BİZİM
ŞAMPİYONLUK İÇİN CENGİMİZ BİZİM
HAYDI SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
YİĞİDOM GOLLERİN PEŞ,PEŞE GELSİN
SENİ SEVENLERİN YÜZLERİ GÜLSÜN
SIVAS SPORUMUZ ŞAMPİYON OLSUN
HAYDI SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
SIVASLIM HAYKIRSIN DAVULLAR VURSUN
TÜM TAKIMLAR SANA SELAMA DURSUN
YİĞİDOLAR KİMMİŞ TÜM DÜNYA GÖRSUN
HAYDI SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
SEVİNCİMİZ SENSİN,GURURUMUZ SEN
GÖNÜLLER SULTANI,ŞAMPİYONSUN SEN
KUPAYLA TUR ATIP,GÜLECEKSİN SEN
HAYDI SIVASLILAR ELLER HAVAYA
BİRLİKTE KOŞALIM ŞAMPİYONLUĞA
SABİHA SERİN
Araştırmacı Yazar Şair
SİVAS
sabiha_serin@mynet.com
Saygıdeğer üyelerimiz Sivasspor'umuzun gerek kendi sahasında ve gerekse bütün deplasman maçlarında siz taraftarlarımızın
Sivasspor maçlarında coşku ile söylemeniz için
bu marşı yazdım.Umarım beğenirsiniz.
Yüreğimdeki Sivasspor sevgimi mısralarıma sığdıramam.
Bütün Sivasspor taraftarlarımızın bu mısralarımı maçlarda okuması bana sonsuz gurur verecektir.
Yazdığım bu Sivaspor Marşının bestelenmesini çok isterdim.
Saygıdeğer yiğidolarımız Sivasspor-Beşiktaş maçı için öyle heyecanlıyım ki yüreğimden geçenleri marş olarak Sivasspor maçlarımızda okuyasınız diye yazdım,ben şimdiden Sivasspor-Beşiktaş maçı için hazırlanıyorum.Bu yazdığım marşı çoğaltıp maça getireceğim bayanlarımıza dağıtacağım.Orada bayanlarda susmayacağız.Çevremdeki bütün bayanları Sivasspor Beşiktaş maçına getirmek için çoktan bayanlardan söz aldım.Allah nasip ederse Sivas bayanları gümbür gümbür Sivasspor-Beşiktaş maçına geliyoruz inşallah..Lütfen sizlerde ailenizdeki bayanları getiriniz .Bütün dünya Sivasspor taraftarını ve Sivasspor'umuzun başarısını alkışlasın.
Yiğidin harman olduğu Sivas'ımızdan
kucak dolusu selam ve saygılarımla..
Abdurrahman 58
29.03.2008, 08:39
-SİVASSPORA-
Sana olan sevdamızı bilirsin
Bu sezon bir başka can sivasspor
Kırk yıllık dostluk var ordan gelirsin
Al beyaz gülümüz kan sivasspor.
Üç yıldızlar yakışıyor döşüne
Adın yazdık zirvelerin başına
Yiğidolar yine düştü peşine
Bakılırmı sana yan sivasspor
Daha imrenmek yok başka illere
Mazin tertemizdir baktık yıllara
Erimiz pirimiz düştük yollara
İnme tepelerden kon sivasspor
Ne fener ne cimbom nede beşiktaş
Sanadır sevdamız anla arkadaş
Elimizde bayrak dillerde gardaş
Her yöne dağılsın şan sivasspor
Odyakmaz'a Uygun futbolcun usta
Gösterdin gücünü düşmana dosta
Sen bize sevdalı biz sana hasta
Böyle başımızda dön sivasspor
Seçkini der Anadolu beyidir
Bu sevinçler Yiğitlerin payıdır
Yiğidoluk bizce böyle iyidir
Bitermi methiyen son SİVASSPOR.
AŞIK SEÇKİNİ
H.BASRİ GÜNGÖR 21.11.2007
SİVAS
Abdurrahman 58
29.03.2008, 08:40
-SİVASSPORA-
Sana olan sevdamızı bilirsin
Bu sezon bir başka can sivasspor
Kırk yıllık dostluk var ordan gelirsin
Al beyaz gülümüz kan sivasspor.
Üç yıldızlar yakışıyor döşüne
Adın yazdık zirvelerin başına
Yiğidolar yine düştü peşine
Bakılırmı sana yan sivasspor
Daha imrenmek yok başka illere
Mazin tertemizdir baktık yıllara
Erimiz pirimiz düştük yollara
İnme tepelerden kon sivasspor
Ne fener ne cimbom nede beşiktaş
Sanadır sevdamız anla arkadaş
Elimizde bayrak dillerde gardaş
Her yöne dağılsın şan sivasspor
Odyakmaz'a Uygun futbolcun usta
Gösterdin gücünü düşmana dosta
Sen bize sevdalı biz sana hasta
Böyle başımızda dön sivasspor
Seçkini der Anadolu beyidir
Bu sevinçler Yiğitlerin payıdır
Yiğidoluk bizce böyle iyidir
Bitermi methiyen son SİVASSPOR.
AŞIK SEÇKİNİ
H.BASRİ GÜNGÖR 21.11.2007
SİVAS
Arif Coşkun
02.04.2008, 11:41
Kenan Evren, trene biniyor, pencereden Atatürk gibi poz veriyor ama Türkiye`yi Amerikan işgaline açıyordu.
Evren ve darbeci generaller; hapishaneye tıktıkları gençlerimizden solculara bir odada, ülkücülere öbür odada işkence ediyorlardı.
Bu arada, toplumu dinselleştirmek adına; Türkiye tarikatlerin eline teslim ediliyordu.
Bütün bunlar da Atatürkçülük adı altında yapılıyordu. O yüzden rahmetli Nadir Nadi; yazılarını `Ben Atatürkçü Değilim` adı altında kitaplaştırıp tepkisini gösterdi. Elbette ki hemen sıkıyönetim mahkemesine verildi; mahkum edildi.
Sahte Atatürkçüler, darbe dönemlerinde hep onun adı altına saklanarak Türkiye`yi sakatladılar.
İddia ediyorum: Darbeci generallerin hepsi Amerika`nın adamıydı.
27 Mayıs 1960, 12 mart 1971, 12 Eylül 1980 darbeleri ABD çıkarları doğrultusunda yapıldı
***
Buyurun bir eleştirim daha: 4 Temmuz 2003`ü hatırlayın... O kara günü...
Kuzey Irak`ta Süleymaniye`de bulunan Türk askeri karargâhını Amerikan askerleri basıyorlar; bizim askerlerin ellerini arkadan bağlayıp başlarına çuval geçiriyorlar.
Türk askeri gıkını çıkartamıyor...
Oradaki resmi görevli Korgeneral Köksal Karabay süs eşyası mıydı?
Çok adam ölecekmiş... Ölürse ölür...
ABD`li bunu göze alıyorsa sen haydi haydi alacaksın...
Orada çarpışarak can vereceksin ..Atatürk, `Yurtta sulh, cihanda sulh!` derken, `Asker, başına çuval geçirilse bile sus!` demedi
***
ÇAĞDAŞ SAHTEKÂRLAR
Sahte Atatürkçülerin modern elbise giyenleri de var.
Bunlar; Batı emperyalizmini, batı kültürünü, Atatürkçülük adı altında millete yedirmeye uğraşıyorlar. Bunlar; batılı beyaz Hıristiyan kültürünü; `Çağdaş uygarlık düzeyi` sanki bu imiş gibi halka yedirmeye çalışıyorlar. Atatürk`ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık sözünü, batı olarak yorumlayan ve gösterenler de Atatürk düşüncesini sakatlayan sahtekarlar bölüğünün başka bir ayağını oluşturuyorlar.
Halbuki Atatürk; batı uygarlığından akla, bilime uygun olanı almış ama milli kimliğimize uymayan batı ölçülerini reddetmiştir.
Atatürk; uluslararası politikasını da batı emperyalizminin dümen suyuna girmek olarak düzenlememiştir. Atatürk; Sovyetler Birliği`ni her zaman batılı ülkelere tercih etmiş ve batı emperyalizmini `Bizi yutmak, mahvetmek isteyen bir canavar` gibi anlatmıştır. Hal bu iken; nasıl olur da O, Türk milletine bu canavar sistemini model gösterir?
***
Diğer bir sahte Atatürkçü tipi de siyasette karşımıza çıkar. Bu sahte Atatürkçü tip; bütün politikasını Atatürk sloganı üzerine kurar. Gel gör ki; Atatürk`ün bize bıraktığı bu cumhuriyeti koruyacak politik atılımı yapamaz. Hatta; bu tür atılımın önüne set çeker.
Bunun sonucunda Türkiye, Atatürk karşıtlarının eline geçer. Türkiye`nin laik-demokratik-sivil hukuka dayalı düzeni çökertilirken, o sadece kuru gürültü yapar.
Siyasetin slogan Atatürkçülüğüne indirgenmesi, demokrasimiz açısından en büyük tehlikelerden birisidir.
***
Başka bir sahte Atatürkçü bölüğünü de gerici siyasetçi takımı oluşturuyor. Bunlar; ortam gerildiğinde `Asıl Atatürkçü biziz. Atatürk bugün yaşasaydı bizim partiye girerdi!` diyecek kadar yanardöner tiplerdir.
Sıkışınca böyledirler; rahatlayınca Atatürk`ü küçük düşürecek her sözü iştahla ederler; hatta fıkralar bile uydururlar.
Türkiye`nin kurtuluşu, işte bu sahte Atatürkçülerden kurtuluşumuza bağlıdır.
Arif Coşkun
02.04.2008, 18:37
Babası öldü.
Yetim büyüdü.
Üvey evlat oldu.
Tutuklandı.
Hapse atıldı.
Sürüldü.
İşsiz kaldı.
(Şöyle yazıyordu o sıkıntılı günlerde kaleme aldığı günlüğüne: Harcamalarım
fazla değil, zira gelirim hep az.)
Hastalandı...
Böbreklerinden.
Vuruldu...
Göğsünden.
Mesleğinden atıldı.
İdama çarptırıldı.
Kardeşleri öldü.
Çocuğu olmadı.
Boşandı.
Karaciğeri iflas etti.
Evet, bu insan
Mustafa Kemal Atatürk
Evladı olmayan bir yetimin, duygularını anlatın... Anlatın ki, o yetimin,
evlatlarımıza bıraktığı hediyenin kıymetini anlasın evlatlarımız.
Cumhuriyet, çocuklara anlatıldığı gibi, folklorik bir müsamere coşkusundan
ibaret değil çünkü...
Anlatın ki, kökeninde barınan derin hüznü kavrasınlar.
İşte liste yukarıda.
Kısacık ömründe bir insanın başına ne felaket gelebilirse, gelmiş...
Bunu anlatın.
Direnen...
Teslim olmayan ruhu anlatın.
Korkmasınlar engellerden.
Korkmasınlar yalnız kalmaktan.
Korkmasınlar işsizlikten.
Korkmasınlar parasızlıktan.
Korkmasınlar alçaklardan.
Korkmasınlar doğrulardan.
Yürek dediğin...
Sadece organ değil arkadaş.
Bunu anlayın!!!
AB Uyum yasalari geregince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin
kaldirilmasini protesto ediyoruz !
Ulusal bilincimizi yavas yavas yok
etmelerine izin vermek istemiyorsaniz; iletebileceginiz kadar iletin iz!
Izmir kurtulmus, çok tatli bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler...
Trene binerler ve kompartimana çekilirler.
Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün kompartimaninin kapisini çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatini yikamaktadir.
Yaveri: 'Pasam bu ne hal, hiç uyumadiniz herhalde; niye böylesiniz', der.
'Çocuk, kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmussunuz, kolumu yastik yaptim agridi, setremi yastik yaptim üsüdüm,
uyumadim kalktim', der.
Yaveri: 'Aman Pasam! Birimize haber vereydiniz;
hemen size bir yastikla battaniye getirirdik', der. Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
'Geç fark ettim, hepiniz en az benim
kadar yorgundunuz, hiç birinize kiyamadim. Önemli olan benim uyumam degil;
milletimin rahat uyumasi'.
ATAMIZ SAYESINDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ KI; HALA
UYANAMADIK ?
Bir sürü saçma maili 10 kere birilerine gönderip dileklerinizin
gerçeklesmesini bekleyeceginize, lütfen bunu iletin !!!!!!!!
Sabiha Serin
07.06.2008, 15:42
EFSANE
Senden ayrı her günüm, eder beni divane
Olmayınca yanımda, güller açsa bana ne
Bir kurumuş yaprağım hazan bana bahane
Bırak gönülde kalsın, bu aşkımız efsane
Bu dünyayı verirdim, gözlerinin rengine
Dalıp dalıp giderdim, uzaklara,engine...
Nasıl dayandı yürek, o bitmeyen sevgine
Bırak gönülde kalsın, bu aşkımız efsane
SABİHA SERİN
Türk Sanat Müziği
Dalında bestelenmiştir
Güfte : Sabiha Serin
Beste : Ferhat Sarmusak
Makam :Muhayyer Kürdi
Not: Ayrıca bu şiirim bir internet sitesinde
şarkısözü yarışmasında 5000 şiir arasından
finale kalmıştır.
İçerisinde on adet eserimin bestelendiği EFSANE adlı
şiiri kitabım Ağustos 2007 tarihinde Gündüz Yayınevinden çıkmıştır..
abdussvs
07.06.2008, 16:20
Başarılı çalışmalarınızın ve bestelendiği zaman tüm insanları mest edecek şiirlerinizin devamını dilerim...
Sabiha Serin
07.06.2008, 16:27
BİR KAR TANESİ OLSAM
Bulutlara gizlenip bir kar tanesi olsam
Lapa lapa yağarak dolsam avuçlarına
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
Figan eder sümbüller ilahi aşkımıza
Aşıklar eşlik eder yeni bir şarkımıza
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
SABİHA SERİN
Türk Sanat Müziği
Dalında bestelenmiştir
Güfte :Sabiha Serin
Beste :Naim İlgün Soysev
Makam:Hicazkar
Sabiha Serin
09.06.2008, 18:55
KUR TAHTINI YIKILMASIN
Kime kalmış yalan dünya, incitme gül yürekleri
İki günlük yaşamında esirgeme sevgileri
Ömür geldi, bak gidiyor, unutulmaz hiç izleri
Çiçek açıp gönüllerde kur tahtını yıkılmasın...
Nedir paylaşamadığın, bunca kalpleri kırdığın
Gülümseyerek ansınlar geride dost bıraktığın
Sevgi ile yaklaşarak ellerini tutmadığın
Bu güzelim yüreklerde kur tahtını yıkılmasın...
Hayat kısa bilmez misin? Ama yazık unutursun
Uymaz isen başkasına, başköşede oturursun
Kazanırsan dostlukları, her ortamda bulunursun
Seni seven yüreklerde kur tahtını yıkılmasın...
Her insanda farklı maske, kapatırlar yüzlerini
Kendisini aldatırlar, kimse tutmaz ellerini
Aslında çok zavallıdır, siler durur gözlerini
Bahar olup gönüllerde kur tahtını yıkılmasın...
At huyunu denizlere, bırak kötü düşünmeyi
Bak, o zaman göreceksin, öğrenirsin sen gülmeyi
Sıkı sarıl dostlarına, yaşat saygı ve sevgiyi
Aç onlara kollarını, kur tahtını yıkılmasın...
Güzel düşün, güzel davran, örnek insan ol topluma
Ülken için çalış durma, boş işlere kafa yorma
Sarıl şanlı bayrağına, toprağından hiç ayrılma
Sevgi saygı ilken olsun, kur tahtını yıkılmasın..
SABİHA SERİN
Diğerleri gibi, bu şiirinizi de beğenerek okudum,
paylaşım için teşekkürler...
gercekten cok güzel tesekkürler..............
Sabiha Serin
12.06.2008, 23:56
BENİ UNUTMA
Bil ki aşkını unuturum sanma,
Her halinle yanımdasın bilesin;
Anmadan hiç seni duramam, sorma,
Yumak, yumak çözülmeyen çilesin...
İnan ki hep doğrudur bu sözlerim,
Yokluğunda yollarını gözlerim;
Kanamam sevgine, her dem özlerim,
Güfteler, şarkılar bizi söylesin...
Artık kar yağsa da saçlarımıza,
Akar sevgimiz avuçlarımıza;
Dertten oyulan yaralarımıza,
Bulunmaz ilaç, bu yürek neylesin...
Soluyamam sensiz her an anarım,
Bir tek sana dertlerimi yanarım;
Dilerim ben senden önce solarım,
Beni unutma, kabrime gelesin...
SABİHA SERİN
Güfte: Sabiha SERİN
Beste: Timur İLİKAN
Makam: Nihavent
(Türk Sanat Müziği
dalında bestelenmiştir)
kangallim
13.06.2008, 07:25
.............................. .............................. .............................. ....
kangallim
13.06.2008, 07:26
ellerinize sağlık gerçekten güzel olmuş, devamında yarar var :)
tebrik ederim ablası
Sabiha Serin
15.06.2008, 01:50
BABA EVİN BAŞ TACI
Bugün sizin gününüz gülsün melek yüzünüz
Kutlu olsun hepinizin babalar gününüz
Varlığınız ilaçtır uzun olsun ömrünüz
Kırılmasın kalbiniz sizleri çok severiz
Babam olsa kutlardım öperdim ellerini
Ne anam var ne babam özlerim ikisini
Doyamadım babama öpüyorum kabrini
Nur içinde yat babam dualarım hep sana
Gece gündüz demeden yuvanıza çalışır
Terini hiç silmeden ekmeğini kazanır
Yuvasını düşünüp içine dert akıtır
Unutulmaz hakkınız öpülmeli eliniz
Baba evin baş tacı yuvaların direği
Saygı duyun onlara mutlu olsun yüreği
Biliniz kıymetini çoktur size emeği
Bugün babalar günü güldürün yüzlerini
SABİHA SERİN
NOT: Bütün babaların babalar gününü kutlar,
sevgi ve saygılarımı sunarım.
Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim.
Aramızda olmayan babalarımıza da Allah’tan rahmet dilerim.
Nur içinde yatsınlar…
AhMeTTuRaN90
15.06.2008, 02:20
ELıne agzına saglık Babablar gununu tekrar kutlarız
Sabiha Serin
17.06.2008, 23:09
BİTİRDİLER TÜRKÇEMİ
..Bitirdiler Ülkemin gururu, güzelim Türkçemi
Herkesin dilinde Türkçeden uzak, tuhaf sözler
Türkçe ile ilgisi olmayan anlaşılmaz özentiler
Nerede doğru Alfabem, nerede o doğru kelimeler
Öyle ise sahip çıkıp sevelim, Ülkemi ve Türkçemi
..Devletimizin büyükleri dahi, bilmez ise Türkçemi
Üzere kelimesi yerine, bir çoğu üzre diyorsa
Vatandaş ise kendisine onları örnek alıyorsa
Medyanın da bir çoğu Türkçeme zarar veriyorsa
Öyle ise kınarım onları, korurum Ülkemi ve Türkçemi
..Moda oldu batı hevesi, modernleşmek bu mudur sanki
Merhaba oldu hello, güle güle ise oldu gutbay
Sevinince oley, tamam oldu okey,hoşça kal ise by,by
Evet yerine aynen öyle, veya yes, hayır ise no, hiç olur mu
Öyle ise dönelim özümüze, sevelim Ülkemi ve Türkçemi
..Yok mudur? koruyacak hiç kimse! Ülkemi ve Türkçemi
Bu kadar mı sahipsiz? yavrularımızın gelecekleri
Otururlar masaya uyurlar, görmezler bu gerçekleri
Taştı artık sabrım, çok üzülürüm bitirmeyin Türkçemi
Öyle ise; birlik olalım, yaşatalım Ülkemi ve Türkçemi
..Özenirler batıya, insafsızca, bitirirler Türkçemi
Her yerde yabancı marka ve isimler, bu da modernlik mi
Türk Ulusu kendine gel, aslına dön, unut batı hevesini
Unutma özünü, konuş sana yakışan güzel Türkçeni
Öyle ise sevelim, herkese sevdirelim Ülkemi ve Türkçemi
..SABİHA SERİN
gürün_güzeli
18.06.2008, 07:26
emeklerine sağlık gerçekten de birçoğunu yapıyoruz özellikle de ben kendimde çok görüyorum kısaca yazayım derken herşeyi yazıyorum...bundan sonra dikkat etmeye çalışıcam inş olur...
_DuMaN_58
18.06.2008, 10:17
Dediğiniz gibi moda oldu batı sevdası...
Yapmamamız gereken şeyleri yapıyor. Söylemememiz gereken sözcükleri söylüyoruz.
Sahip çıkalım derken daha berbat yapıyoruz...
Batı Medeneiyettir..Medeniyet İse Tek Dişi Kalmış Canavardır..
Tükçemizi Katletmeyelim..
Lütfen Biraz Daha Duyarlı Olalım..
Bu Arada Şiir İcin Çok Sağol..Eline Emeğine ve YüreĞine Sağlık..
Bundan Sonra Bende Daha Dikkatli Olmaya Özen Gözterip Çalısacağım..!!!
Sabiha Serin
25.07.2008, 03:26
DERTLİ SÜRMELİ
Bozok yaylasında Yozgat ilinde
Sürüler otlatır kaval elinde
Yanık bir ses ile sazın telinde
Bir murat almadı dertli sürmeli
Ne sevdaya doydu ne geçti yazı
Ne terk edip gitti kalpten ayazı
Gönül bahçendeki o Türkmen kızı
Yar deyip kalmadı dertli sürmeli
Ne beyler ağalar yalvarsa da boş
Sürmeli aşk ile olmaz mı sarhoş
Değişmez bu kader koş Allah’ım koş
Sanma kul yanmadı dertli sürmeli
Kudretin çok derin derindir derdin
Yanık bir ses ile söyle ne derdin
Akdağları dergâh, mekân eyledin
Bir duyan olmadı dertli sürmeli
Yozgat Sürmelisi bilinmez mi hiç
Gönül bahçende gül silinmez mi hiç
Sürmeli ozanım dert denmez mi hiç
Gül açtı solmadı dertli sürmeli
Anlatır SABİHA yazar bir destan
Bugün ilham aldım pir ile dosttan
Selamlar getirdim size Sivas’tan
Sadık yar bulmadı dertli sürmeli
SABİHA SERİN
NOT: 4.5.6 Temmuz tarihleri arasında Yozgat Uluslararası 9.Sürmeli Festivaline müracaat eden birçok şairler arasından tercih edilip Şiir şölenine davet edilmekten onur duydum.Türkiye`nin dört bir tarafından 24 şair orada buluştuk.Yozgat'ta bu etkinlikte emeği geçen
herkese teşekkür ederim. Güzel Sivas'ımızı orada burcu burcu koklatarak temsil etmeye çalıştım
Yozgat İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü salonunda
şiir okuma sırası bana geldiğinde Yozgat halkına bir supriz yaptım ve Yozgat ve kendi memleketim olan Sivas şivesi ile bütünleştirip yazdığım merhaba yazımı okuduktan sonra
şu an eklediğim ve o günün anlam ve önemine özel olarak yazdığım
DERTLİ SÜRMELİ şiirimi tüm canyozgatlılar ile paylaşmaktan onur duydum.Plaket,teşekkür ve onur belgemi aldım.
Yozgat şivesi ile konuşmam oldukça alkış aldı ve Yozgat Valimiz tebrik etti.
Her zaman yöremiz kültürünün yaşatılmasını savunuyorum..
Tüm Yozgat`lılara bu eserim armağan olsun...
Sabiha Serin
28.07.2008, 10:29
KINALI KUZUM MEHMETÇİĞİM
Aslanım, koçum, kınalı kuzum askerim Mehmet`im
Eve al bayrağımızda sarılı mı dönecektin...
Seni takvimleri sayıp kavuşunca öpecektim
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Ak sütümle besledikçe gül yüzüne doyamazdım
Büyüyüp emekledikçe hiç sevinçten duramazdım
Daha sonra dillendikçe dokunmaya kıyamazdım
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Okutarak güller gibi saçımı süpürge ettim
Ülkene çalışmak için sana nasihatler ettim
Vakit gelince sılaya göndererek asker ettim
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Şimdi cansız bedenini Mehmetçikler taşıyorlar
Yürekleri parçalanıp sana selam veriyorlar
Senin için Türk ulusun gözyaşları döküyorlar
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Ne olurdu büyüklerin sana sahip çıksalardı
Şu terörü bitirerek senden ayırmasalardı
Analar kuzularına ağıtlar yakmasalardı
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Bütün şehit anasına Allah’ım sabırlar versin
Mekânları cennet olsun, günahları affedilsin
Kuzuma kıyan ellerin Allah belasını versin
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Terör belası sonunda bir gün pişman olacaksın
Türk ulusu cesurdur, bak, onları korkutamazsın
Atatürk`ün izindedir, ülkeme dokunamazsın
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin...
Cumhuriyet yaşayacak, Türk ulusu koruyacak
Ay yıldızlı bayrağımız sonsuza dek şahlanacak
Türk ulusu vatanına daha da çok sarılacak
Vatanımız uğrunda sen şehit mi gelecektin
SABİHA SERİN
Not: Bir şehit annesinin yüreğini yüreğimde hissettim.
Onun hissettiği duyguları duygularımda yaşadım.
Bu duygularımı da sizlerle paylaşmaya çalıştım.
Selam ve Saygılarımla...
TERÖRÜ LANETLE KINIYORUM
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
fatoş_yvz
28.07.2008, 10:34
çok güzeL oLmuş emeğine sagLık.....
Sabiha Serin
29.08.2008, 22:49
ATAM İZİNDEYİZ
Bu vatan hepimizin kolay elde etmedik
Bir karış toprak için binlerce şehit verdik
Canını siper etti yiğit gazilerimiz
Savundu Ülkesini düşmana yenilmedik
Kurtuluş Savaşında yavruları sırtında
Kağnısını çekerek mermiler kollarında
Cepheye yetiştiren yüce analarımız
Kurtardı vatanını, asla yenik düşmedik
Ata’mızın armağanı has Cumhuriyet`i
Demokrasi, Devrimleri, ille Laikliği
Bizlere bıraktığı bütün kazanımlara
Sahip çıkar koruruz kimseye eğilmedik
Türk Ulusu sadıktır Ata’mın izindeyiz
Şanlı Bayrağımızı gururla seyrederiz
Ülkümüz Cumhuriyet onurla yaşatırız
Hepimiz tek yüreğiz birleştik, bölünmedik
Türk Gençliği çalışın vatan size emanet
Atatürk`ün çizdiği ilkeleri takip et
Gelecek sizlerindir hedefini büyük seç
Ülkeni sev, gurur duy, biz sizlere güvendik
SABİHA SERİN
Not: 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZIN
86.YILDÖNÜMÜ TÜM ULUSUMUZA KUTLU OLSUN
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
haticeözlü
30.08.2008, 01:29
ey,bu topraklar için toprağa düşmüş,asker!
gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak,bu kadar şanlı idi....
ben de bütün Türk halkının 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyorum.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
Sabiha Serin
30.08.2008, 16:46
ŞİKAYETİM VAR ATAM
Atam neredesiniz hemen uyanıp gelsen
Ülkem kimlere kaldı bir halimizi görsen
Anayasa’da neler olacak bunu bilsen
Laiklik elden gitti şikayetim var Atam
Ulusun uyuyor ki hem de derin uykuda
Düşünmezler yarını ne olacak bu yurda
Amaç çoktan bellidir o fesat kafalarda
Milliyetçilik bu mu? şikayetim var Atam
Bazısı bu vatanı toprak ya da taş sanır
Satılır mı bu toprak insan olan utanır
Türk Ulusu susmayın sonra çok geç kalınır
Emanet hıyanet de, şikayetim var Atam
Bir karış toprak için onca yiğitlerimiz
Bunun için mi kanlar döktü şehitlerimiz
Ülkemizi yıkacak bu yetkililerimiz
Devrimler unutuldu şikayetim var Atam
Ay Yıldızlı Şanlı Türk Bayrağım tehlikede
İnsan hakları bitti, kanunlar ne hallerde
Demokrasi kalmadı, halkımız suskun evde
Halkçılık hani nerde ? şikayetim var Atam
Ülkem elden gittikçe, bakar yanar yüreğim
Kim bilir bu gidişle ne günler göreceğim
Cumhuriyet ilkemiz ,yolunda gideceğim
İhanet ediyorlar şikayetim var Atam
,
Ulus gaflet içinde, ne zaman uyanacak?
Ülkemiz tehlikede hiç mi yok anlayacak?
Ulu önder Atamın kemiği sızlayacak
Gelecek karanlıkta şikayetim var Atam
Ülkemiz hepimizin asla kimse bölemez
Cumhuriyet ilkemiz, kimse zedeleyemez
Bu ışık hep yanacak asla söndürülemez
Sahip çıkan azaldı , şikayetim var Atam
SABİHA SERİN
Canım arkadaşım ;sagol , milli duygularımızı çok güzel ifade etmişsin.Vatanımız böyle düşünen insanlara muhtaç,ama miiliyetçi düşünen bizler düşünme haricinde birşey yapamıyoruz.
Arif Coşkun
30.08.2008, 19:01
ATATÜRK O
ATATÜRK o, bir MİLLETE can veren...
ATATÜRK o, bölünmez VATAN veren...
ATATÜRK o, hanedan istemeyen...
ATATÜRK o, MİLLET egemen diyen...
ATATÜRK o, rütbelerini söken...
ATATÜRK o, baş koyup da ter döken...
ATATÜRK o, istikamet gösteren...
ATATÜRK o, çağdaşlaşmış bir EREN...
ATATÜRK o, andıkça güzelleşen...
ATATÜRK o, beyinlere yerleşen...
ATATÜRK o, lâyıkı laik eden...
ATATÜRK o, TÜRKLÜĞÜ faik eden...
ATATÜRK o, salt bedeniyle ölen...
ATATÜRK o, gönüllere gömülen...
ATATÜRK o, fânice göçüp giden...
ATATÜRK o, her gün doğan yeniden...
ATATÜRK o, en son sözü söyleyen...
ATATÜRK o, ' NE MUTLU TÜRKÜM...' diyen...
ATATÜRK o, ilkesiyle izlenen...
siz içinizi rahat tutun ülkeye birşey oldugu yok. hatta eskisinden daha da iyi. Allah a şükür bizim Atamıza şikayetimiz yok.Teşekkürümüz var. Bu cennet vatanı düşman eline bırakmadıgı için.
Ülkemiz hepimizin asla kimse bölemez
Cumhuriyet ilkemiz, kimse zedeleyemez
Bu ışık hep yanacak asla söndürülemez
Sahip çıkan azaldı , şikayetim var Atam
Emeğinize Sağlık :)
yakamozz
30.08.2008, 21:17
Bu şiir gereğinden fazla siyasi olmuş...
Sabiha Serin
08.09.2008, 13:52
HOŞGELDİN RAMAZAN
Ya Rabbim binlerce şükürler olsun
Yine kısmet oldu Ramazan görmek
Hayırlar getirsin, mübarek olsun
Kalpler kırılmasın, gülsün Allah’ım
Bu mübarek günde dolsun camiler
İman dolu aşkla gelsin yürekler
İbadet edilsin açılsın eller
Sen aciz kulunu affet Allah’ım
Ya Rabbim yardım et aç olanlara
İnsaf ver kuluna baksın onlara
Kapı ardındaki tek kalanlara
Versinler bir ekmek doysun Allah’ım
Yürekler İslam aşkı ile dolsun
Ruhumuz imanla, huzuru bulsun
Dualar edilsin oruç tutulsun
Ramazan coşkusu olsun Allah’ım
Ya Rabbim bu günde geldik kapına
Huzur ve bereket göster kuluna
Barış ver yurduma al kanadına
Esirge Ülkemi koru Allah’ım
Analar, babalar unutulmasın
Tek başına evde bırakılmasın
Duası alınsın vefa tanısın
Bir dem sevgi saygı görsün Allah’ım
SABİHA SERİN
Abdurrahman 58
08.09.2008, 13:55
Emeğinize,yüreğinize ve kaleminize sağlık.müthiş bir eser.tebrik ederim.
Sabiha Serin
25.09.2008, 15:16
VATANDAŞIN HALİ ( Akrostiş)
Vatandaşın değeri Ülkemde bilinmiyor
Açtırmazlar ağzını özgürlük verilmiyor
Tok mu aç mı bilinmez kimse ilgilenmiyor
Almazlar hiç fikrini yüzdürürler gemiyi
Nerede Demokrasi gören varsa söylesin
Doldu taştı vatandaş derdini kim dinlesin
Artık sonu meçhuldür pencereden seyretsin
Şu koltuk sevdasından görmezler hiç kimseyi
Islansa da gözleri vatandaşın silmezler
Nasıl olsa tuzları hep kurudur görmezler
Halin zordur vatandaş maaşa zam vermezler
Aklım yeni kuşakta unuttular gülmeyi
Lafla kandırırlar hep ortada icraat yok
İşte Ülkem ne halde uyanıp ta gören yok
SABİHA SERİN
Sabiha Serin
31.10.2008, 13:59
HOŞÇAKAL GİDİYORUM
Uyan artık sevgili sen bu tatlı rüyadan
Son gücümü toplayıp ben veda ediyorum
Bir tek resmindir kalan bana bu hatıradan
Bir el salla sevdiğim, hoşça kal, gidiyorum
Geç bulup tez kaybettim sevginden hiç bıkmadan
Duydum ya sesini yâr gözlerine bakmadan
Feryat ederek ahım dağa taşa çıkmadan
Bir el salla sevdiğim, hoşça kal, gidiyorum
Bin bir ömre değerdi seninle olduğum an
Bahar olmuş neyleyim saçımı yolduğum an
Bil ki sensiz günlerim sararıp solduğum an
Bir el salla sevdiğim, hoşça kal, gidiyorum
SABİHA SERİN
Güfte : Sabiha Serin
Besteleyen: Yılmaz Tatlıses
Bu eserimi dinlemek isteyenler
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesinde
ana sayfada soldaki
Hoşçakal yazısını
tıklayıp dinleyebilir...
Linkte yada sitede hata var...
Sabiha Serin
31.10.2008, 14:18
Saygıdeğer GÜNAY
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesini açtığınızda ana sayfada altlarda solda benim resmim var ve onun altında Hoşçakal yazısı var,tıkladığınızda yeni bestelenen eserimi dinleyebilirsiniz...Eser çok güzel oldu sizlerle paylaşmaktan onur duyarım.Ayrıca dinledikten sonra eserin altına değerli yorumlarınızıda beklerim.
Selam ve saygılarımla...
Tarz olarak bana hitap etmese bile o tarzda müzik dinleyenlerin beğeneceğini düşünüyorum.
Başarılar dilerim...
Kardelencicegi
06.11.2008, 18:34
Selam & Saygilar Sabiha hanim.
Ben siirlerinizi okudum ve cok begendim.
Uzun yillardir Danimarkada yasiyorum.
Nazicane bende siirle amatörce ugrasiyorum.
Bir kacinida ekledim.
Sizin güzel ve anlamli siirlerinzi arasinda anlamsiz kalir.
Vaktiniz olunca okumak isterseniz cok sevinirim.
Danimarkadan Kucak dolusu sevgilerimle Sabiha hanim.
Eserinizi sarki olarak dinledim Tebrikler Sabiha hanim.
"SIVASLI OLMAK BIR AYRICALIKTIR. diyorum."
Sabiha Serin
16.11.2008, 08:05
HOŞÇAKAL GİDİYORUM
Uyan artık sevgili sen bu tatlı rüyadan
Son gücümü toplayıp ben veda ediyorum
Bir tek resmindir kalan bana bu hatıradan
Bir el salla sevdiğim, hoşçakal gidiyorum
Geç bulup tez kaybettim sevginden hiç bıkmadan
Duydum ya sesini yâr gözlerine bakmadan
Feryat ederek ahım dağa taşa çıkmadan
Bir el salla sevdiğim, hoşçakal gidiyorum
Bin bir ömre değerdi seninle olduğum an
Bahar olmuş neyleyim saçımı yolduğum an
Bil ki sensiz günlerim sararıp solduğum an
Bir el salla sevdiğim, hoşçakal gidiyorum
SABİHA SERİN
Güfte : Sabiha Serin
Besteleyen: Yılmaz Tatlıses
Bu şiirim [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesinde oylama ile haftanın şiiri oldu ve
daha sonra yine oylama ile ayın bestelenecek şiirleri arasında ikincilik alıp
besteciler.com sitesi sahibi Yılmaz Tatlıses tarafından bestelenmiştir.
Dinlemek isteyenler [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesinde ana sayfada resmimin üzerindeki
Hoşçakal yazısını tıkladığında arabesk tarzında yeni bestelenen eserimi dinleyebilir.
Aynı şiirim Ozan Fedai Koç tarafından Türk Halk Müziği dalında da bestelenmiştir.
Şu anda bestelenen eserlerim onaltı olmuştur.
Arif Coşkun
16.11.2008, 08:29
Şiirlenizi zevkle okuyor ve seviyoruz.
Paylaşım için çok teşekkürler.
son gücümü toplayıp sana veda ediyorum ..............
allah emeklerinizi boşa çıkarmasın [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Sabiha Serin
16.11.2008, 18:44
EFSANE
Senden ayrı her günüm, eder beni divane
Olmayınca yanımda, güller açsa bana ne
Bir kurumuş yaprağım hazan bana bahane
Bırak gönülde kalsın, bu aşkımız efsane
Bu dünyayı verirdim, gözlerinin rengine
Dalıp dalıp giderdim, uzaklara,engine...
Nasıl dayandı yürek, o bitmeyen sevgine
Bırak gönülde kalsın, bu aşkımız efsane
SABİHA SERİN
Güfte: Sabiha Serin
Beste: Ferhat Sarmusak
Makam: Muhayyer Kürdi
(Türk Sanat Müziği dalında bestelenmiştir.)
EFSANE şiiri İngilizceye çevrilmiştir..
Aynı zamanda ilk şiir kitabımın adı EFSANE dir....
Sabiha Serin
16.11.2008, 18:47
HAYALİNİ DÜŞÜMDE SARIYORUM
Deli bir rüzgâr gibi gelip geçti ilkbahar
Gönül telimden söyler, saçlarıma düşen kar
Şu koskoca kâinat, sensiz her gün daha dar
Ey benim kır çiçeğim, gül nakışlım nerdesin
Bana kastın ne felek, soldurdun gül yüzümü
Dertlerim bir kördüğüm bulamadım çözümü
Sanki yardan uzakta yumacağım gözümü
Ey benim mor menekşem hoş bakışlım nerdesin
Ağlarım köşelerde senin için gizlice
Hayalini düşümde sarıyorum her gece
Adını mısralara yazarım bin bir hece
Ey benim biriciğim su akışlım nerdesin
Yüreğimde gizlisin taşıyorum ismini
Öperek kokluyorum ahu gözlü resmini
Sanma unutacağım sonsuza dek cismini
Ey benim karakaşlım, kor yakışlım nerdesin
Ey benim kır çiçeğim, gül nakışlım nerdesin
Ey benim mor menekşem hoş bakışlım nerdesin
Ey benim biriciğim su akışlım nerdesin
Ey benim karakaşlım, kor yakışlım nerdesin
SABİHA SERİN
Sabiha Serin
21.11.2008, 22:19
SON KEZ ÖPÜYORUM GİT GÜL GÜLE
Gül açtıran busem kalsın seninle,
Tutuştuk bir daha yine el ele,
Boynuma sarılıp bakarken bile..
Son kez öpüyorum, git güle güle.
Ekmekli aşımda sendin ilacım,
Olmuştun başımda saf altın tacım,
İçimde olmazsan, dinmiyor acım..
Son kez öpüyorum, git güle güle..
Susma hadi söyle kimi gözlersin?
Buğulu gözlerin, neden gizlersin?
Bilirim gitmeden.. yine özlersin..
Son kez öpüyorum, git güle güle..
Kolay mı bu aşkı bırakıp gitmek?
'Hoşca kal' diyerek 'sözü' terk etmek,
Kaderim olsa da.. tükenip, bitmek..
Son kez öpüyorum git, güle güle.
Git artık ne olur çektirme acı,
Dostlar meclisinde olduk yabancı,
Hiç yoktan içime çöktü bir sancı..
Son kez öpüyorum, git güle güle
Veda vakti desek, gönlümüz gitmez;
Böyle şahesere mısralar yetmez,
İlahi aşk denen.. yücedir bitmez..
Son kez öpüyorum, git güle güle.
Sanma unuturum, başımdasın can;
Çarşıda, pazarda, aşımdasın can;
Suskun gecelerde, düşümdesin can..
Son kez öpüyorum, git güle güle...
Son kez öpüyorum, git güle güle...
SABİHA SERİN
Arif Coşkun
21.11.2008, 22:25
Harika bir şiir elinize emeğinize sağlık, kutluyorum sizi Sabiha Hanım,
Sanma unuturum, başımdasın can;
Çarşıda, pazarda, aşımdasın can;
Suskun gecelerde, düşümdesin can
çok güzel ellerinze sağlık
seheresma
21.11.2008, 23:21
siir icin cok tsk ufkunuz cok genis yenilerini bekleriz :)))))))))))))))))))))))
tatli-dilli
22.11.2008, 00:59
cok güzel bir siir,
ellerinize saglik ablacim...
Sabiha Serin
08.12.2008, 22:37
SON KEZ ÖPÜYORUM GİT GÜL GÜLE
Gül açtıran busem kalsın seninle,
Tutuştuk bir daha yine el ele,
Boynuma sarılıp bakarken bile..
Son kez öpüyorum, git güle güle.
Ekmekli aşımda sendin ilacım,
Olmuştun başımda saf altın tacım,
İçimde olmazsan, dinmiyor acım..
Son kez öpüyorum, git güle güle..
Susma hadi söyle kimi gözlersin?
Buğulu gözlerin, neden gizlersin?
Bilirim gitmeden.. yine özlersin..
Son kez öpüyorum, git güle güle..
Kolay mı bu aşkı bırakıp gitmek?
`Hoşca kal` diyerek `sözü` terk etmek,
Kaderim olsa da.. tükenip, bitmek..
Son kez öpüyorum git, güle güle.
Git artık ne olur çektirme acı,
Dostlar meclisinde olduk yabancı,
Hiç yoktan içime çöktü bir sancı..
Son kez öpüyorum, git güle güle
Veda vakti desek, gönlümüz gitmez;
Böyle şahesere mısralar yetmez,
İlahi aşk denen.. yücedir bitmez..
Son kez öpüyorum, git güle güle.
Sanma unuturum, başımdasın can;
Çarşıda, pazarda, aşımdasın can;
Suskun gecelerde, düşümdesin can..
Son kez öpüyorum, git güle güle...
Son kez öpüyorum, git güle güle...
SABİHA SERİN
Not: Bu şiirimi iki farklı tarzda ve iki farklı bestekar tarafından
bestelen [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] da oylama ile bestelenmeye değer görülen
HOŞÇAKAL GİDİYORUM adlı şiirime karşılık olarak güle güle anlamında farklı bir çalışma yaptım ve SON KEZ ÖPÜYORUM GİT GÜLE GÜLE başlıklı şiirimi yazdım.Sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum...
sandalli
08.12.2008, 22:49
Sabiha hanim, gercekten harikasiniz, yüreginize saglik, paylasim icin tesekkürler.
Melankolia
08.12.2008, 22:52
Şiirin qercktn cok qusel Elie Yüreqine saqLk cok severm Siir okumayu İnş Devamını bekleriz
ÖnceVatan_58
02.09.2010, 10:50
Atatürk'e Mektup
Kaldırdın saltanatı kovuldu padişahlar,
Her seçimde sandıktan çıktı yeni krallar.
Akraba dost tanıdık her biçimde kollandı,
Saltanat kayığında padişahlar sollandı.
AB ABD dedik şaşırdık yolumuzu,
Elimizi uzattık kaptırdık kolumuzu.
Avrupalı uyanık biz unuttuk her devri,
Yeniden getirdiler senin yırttığın Sevr’i.
Hıyanet var bunların suyunda hamurunda,
Boğaza kadar battık IMF çamurunda.
Ülkenin her yanını gaflet dalâlet sardı,
İhanetin bedeli bankalarda 'Dolar'dı.
Papa’dan feyiz aldık öptük kutsal asayı,
Roma’da imzaladık dayatılan yasayı.
Raporlar düzenlendi; 'Türk değil Türkiyeliyiz,
Biz sizin bildiğiniz Müslüman’dan değiliz! '
Sırt döndük özümüze medet umduk yabandan,
Muhtaç olduk kudreti almadık asil kandan.
İstiklâlden geriye bir marş bir bayrak kaldı,
Sana karşı olanlar birer birer çoğaldı.
Tutulduk fırtınaya gittik hep geri geri,
İlk fareler terk eder batarken gemileri.
Hak hukuk savunulmaz nerde kaldı adalet,
Mafyadan medet umdu sonunda koca millet.
Patronlar medyasında yapılmaz muhalefet,
Hapşırır yazar çizer üstümüze afiyet.
Doğru söyleyenleri dokuz köyden kovdular,
Başköşeye kurulup ellerini ovdular.
Kirletildi havamız toprak su köşe bucak,
Ülkede tuzlar koktu açtık haine kucak.
Ne uçaklar kaldırdık milletin kesesinden,
Eksik olmadı tokat köylünün ensesinden.
Milletin efendisi hırpalandı habire,
Ekmek bulamaz oldu toptan göçtü şehire.
Emekleri sömüren kompradorlar türedi,
Damarlarda keneler başta bitler üredi.
Senin resmin önünde çok nutuklar dinledik,
İşkenceden zulümden inledikçe inledik.
Zamlar soygunlar vergi canımıza tak etti,
Vaat ettiler pirinci evdeki bulgur gitti.
Enflasyonla soygunla tüm zenginler fonlandı,
Hortumlanmış nemalar İsviçre’ye yollandı.
Bölündük sağa sola din mezhep afalladık,
Bilim fen ve sanatta hep birden çuvalladık.
Eğitimde çağdaşlık kaldı kuru laflarda,
Sorarsan öğretmeni limon satar pazarda.
Seni andık yılmadan nice on kasımlarda,
Mağarada ders verdik iki binli yıllarda.
Bir doğru dört yanlışla şartlandırdık gençleri,
Mahpuslarda çürüttük düşünen beyinleri.
Yozlaştı tarih kültür tek derdimiz giyimler,
Düşmez oldu dillerden İngilizce deyimler.
Senin kahramanlığın on yıllardır dillerde,
'Böyle gelmiş böyle gider' bizim garip ellerde.
Anlatmaya çalıştım memleket ahvalini,
İşçi köylü memurun hal-i pürmelâlini.
Savaştık dört bir yanda şehit düştü kimimiz,
İşte bizim düşmandan kurtarılmış halimiz.
Murat Aydın Dama
vBulletin v3.8.3, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.