FurkaN
07.12.2007, 11:32
Cenâb-ı Hakk”ın sevgililerinden bir zât Hacc’a niyet ediyor. Küçük de bir çocuğu var. Hazırlıkları görünce: “Baba diyor, nereye gidiyorsun?”, “Allâh’ın evine, Beytullâh’a gidiyorum.” Çocuk çok ısrar ediyor: “Beni de götür!” diye çok yalvarıyor. “Yavrum sen daha küçüksün, büyüyünce götürürüm.” Demişse bile para etmiyor, götürmeye mecbur kalıyor.
Yola çıkıyorlar. Çocuk yolda: “Ev boş olamaz ya, ben Allâh’ıma gidiyorum.” Diye mütemadiyen düşünüyor, o niyetle yola çıkıyor. Babasının kastı ise Allâh’ın evine gitmek. Aradaki fark çok büyük.
Nihayet Hicaz’a geliyorlar. Çocuk Harem-i şerife girer girmez: “Allâh!” diyor ve yığılıp kalıyor. Babası bakıyor ki, çocuk ruhunu teslim etmiş. Herkes şaşırıyor.
O zaman o zâta şöyle bir hitab geliyor:
“Sen Beyt’imi ziyaret etmeye geldin, Beyt’ime ulaştın. O ise bana geliyordu, beni gördü ve göçtü.”
Yola çıkıyorlar. Çocuk yolda: “Ev boş olamaz ya, ben Allâh’ıma gidiyorum.” Diye mütemadiyen düşünüyor, o niyetle yola çıkıyor. Babasının kastı ise Allâh’ın evine gitmek. Aradaki fark çok büyük.
Nihayet Hicaz’a geliyorlar. Çocuk Harem-i şerife girer girmez: “Allâh!” diyor ve yığılıp kalıyor. Babası bakıyor ki, çocuk ruhunu teslim etmiş. Herkes şaşırıyor.
O zaman o zâta şöyle bir hitab geliyor:
“Sen Beyt’imi ziyaret etmeye geldin, Beyt’ime ulaştın. O ise bana geliyordu, beni gördü ve göçtü.”