Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Nefis Muhasebesi Ve Vaktin Değerlendirilmesi


özdemir
07.02.2008, 13:14
Nefis Muhasebesi Ve Vaktin Değerlendirilmesi
“Rabbimin merhamet etmesi müstesna, şüphe yok ki nefis kötülüğü emreder.” (Yusuf, 53)

Evet, içimizde her dem bizimle beraber olan bir nefsimiz var ve bize her an kötülüğü emredebiliyor ve bizi hak yolundan çıkarmak için var gücüyle uğraşmaktadır. Bu düşmana karşı biz çok dikkatli olmalıyız. Onun bize seslendiklerinden ziyade biz bize düşeni yaparak onun oyunlarına alet olmayacağız. Her an otokontrol yaparak hak ve hakikat yolunda ilerlemeye çalışacağız. Zira hakka uymak nefsin hevasına, kötü arzularına muhalefet etmekle olur. Salah ve kurtuluş bundadır. Çünkü nefsin hevasına uymada, fesat ve bozukluk vardır. Sabır, işin kıvamı olup, sabır oranında kar elde edilir. Yaratıklara merhamet etmek ve acımak, Allahın rahmetine vesile olur. Aynı zamanda bu hal güzel ahlakında anahtarıdır. İnsanlara merhamet ahlakı ile kalpten haset ve aldatma yok olur. Alçak gönüllülük ve kibirden uzaklaşma meydana gelir.

Hazreti Ömer (r.a.)nefsinizi, hesaba çekilmeden önce hesaba çekiniz. Amelleriniz mizanda tartılmadan önce onları siz (vicdanınızda) tartınız. Allaha arz olunacağınız büyük hesap günü için kendinizi (Salih amelle) süsleyiniz. Hepiniz ilahi huzura arz olunursunuz. Sizin hiçbir şeyiniz gizli kalmaz (hakka 69/18) ayetini unutmayınız. Şüphesiz kendini dünyada muhasebe edenler için, ahiret hesabı kolay olacaktır. “Dünyada ölçülü ve sorumlu yaşayanların, mizandaki sevapları ağır gelecektir.

“ Allah bir kuluna hayır murat ederse, nefsinin ayıplarını ona gösterir.” Rasulullah s.a.v. Tebük Muharebesi’nden dönerken buyurdu:

—Küçük cihaddan büyük cihada dönmüş oluyoruz.”

—Ya Rasulallah” dediler; “muharebeden daha büyük cihad olur mu?”

Buyurdu:

—Dikkat edin, o nefis müşahedesidir!”

Nefis mücadelesi gazadan, muharebeden üstün tutulmuştur. Zira muharebenin meşakkati belirli zamanda biter.

Nefse boyun eğdirerek arzuları yıkmak suretiyle ibadet ve taata alıştırmak mücadeledir.

Dışta ve içte olmak üzere iki türlü düşmanımız vardır. Dış düşmanlar, kâfirler, Allah’ın dinine ve hidayetine mani olan insanlardır. İç düşman, her şeyden önce nefs-i emmaredir. İkincisi nefs-i emmareye yoldaş olup onu azdırmaya vesile olan lânetli şeytandır. Üçüncüsü ise, nefs-i emmareyi kandırmaya şeytanla birlikte akran olan kötü arkadaştır.

Seyyid Abdulhakim el-Hüseynî k.s. Hazretleri, “efendim bize öyle bir vasiyette bulunun ki, dünya ve ahi rette kurtuluşumuza vesile olsun” dendiğinde, söyle cevap veriyor: “Kurtuluş için hürriyet ve iffete dikkat ediniz.” “Efendim, hürriyet ve iffet nedir?” diye sorulduğunda ise söyle buyuruyor: “Hürriyet, Allah’tan başka hiç bir sebebe bağlanmamaktır. Bütün islerde sebeplere değil, sebepleri yaratana dayanmak ilk vazifedir. Iffet ise, kendi nefsi veya başkası için değil; bütün söz, hareket, niyet ve amelde Allah için olmaktır.”

Vakit, müminin ömrünün sermayesidir. Vakitten murat, kulun yapması lazım gelen bütün icaplara ve hukuka riayet içindir Zaman hak ve hakikat aşığı için çok önemlidir. Mümin her anını ganimet bilerek bu hayat semeresini dini mübini İslam ın emirleri doğrultusunda geçirmelidir. Her an ömrümüzden bir parça kopup gitmekte ve her an ömür sermayesi tükenmekte. O halde bunu iyi değerlendirmeliyiz. Hele de hak yolunun yolcusu için bu durum çok önemlidir.

Unutmayalım ki ahirette vermemiz gereken hesaplardan birisi de vaktimizi nasıl değerlendireceğimizdir. Her an ve her dem Allah için yapılacak işleri yapmak hem zahirimizle hem de kalbimizle bu durumu muhafaza etmek bir müminin en başta gelen vazifesidir. Bir müminin vaktinin kıymetini bilmesi adına şu uyarılar ne kadar da önemlidir.

Hz. Ebu Bekir (r.a.)buyurdular: hak ağırdır, uygulaması zordur ama sonu hoştur. Batıl ise hafiftir, kolaydır, ama sonu kötüdür. Şüphesiz Allahın gündüz yapılması gereken bir takım emirleri vardır ki bunları gece kabul etmez. Yine onun için gece yapılacak emirler vardır ki bunları da gündüz kabul etmez. Sen insanların hepsine adaletle muamele etsen de, sadece birsine zulmetsen neticede bu zulüm seni bulur. Bu vasiyetim tutulursa kişiye ölümden daha sevimli bir şey olmaz. O mutlaka sana gelecektir. Ama bunların dışında hareket edilirse bu sefer kişiye ölümden daha sevimsiz bir şey olmaz. Ama biz ölümün gelmesine engel olamayız.

İnsan nefsinin başını serbest bırakırsa, her an onu kontrol altında tutmaz ise, serbest kalan nefis insanı yavaş yavaş yoldan çıkarır. Hem kendini hem de insanı helak eder. Dünya ve ahiret hayatında her zaman mahzun olur. Bize düşen her an nefsimizi kontrol etmemiz ve vaktimizi Allahın hoşnut ve razı olacağı işlerle geçirmektir. Eğer böyle bir hayat sürersek rabbul âlemin tarafından büyük bir kereme büyük bir ihsana mazhar oluruz. Kıyamet gününde mesrur olur, ebedi saadeti elde ederiz. Allahu teala bizleri her an nefsiyle mücadele edebilerden eylesin. Âmin.