PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : YILDIZ DAĞINA ÖZLEM


Sayfa : [1] 2

dark_yamtar58
30.04.2008, 20:45
Yıldız Dağını bilen karşıdan olsa dahi gören,çevresini gezen,zirvesine çıkan bütün hemşerilerimden ricam şudur.Yıldız Dağı hakkında Hikaye,rivayet,şiir ne biliyorlarsa lütfen burada bizimle paylaşsınlar sevgilerimle.

dark_yamtar58
30.04.2008, 20:50
Benim Köyüm Gümüşdere Beldesi (Adıs) Yıldız Dağının eteklerinde Yıldız Beldesi,Yakupoğlan Beldesi,Kurtlapa Beldesi,Ovacık Köyü,Olukman Köyü ile komşu şirin bir beldedir.Benim çocukluğum yıldız dağının eteklerinde kekik kokulu tepelerde hayvan otlatarak geçti.Yıldız dağına özel bir İlgim ve sevgim var.Yıldız dağına 6 defada çıkma şansım oldu aman allahım bu nekadar güzellik insanı kendisine hayran ediyor.

dark_yamtar58
30.04.2008, 20:55
YILDIZ DAĞINA ÖZLEM

bir dağ başında olmalıydık şimdi seninle
türküler söylemeliydik esen yellere
unutup acıyı, ayrılığı, gurbeti
hasreti içimizin yangınına gömmeliydik
kapılar kapanınca karanlığa
yollar aydınlanınca çekip gitmelidik

bir dağ başında olmalıydık şimdi seninle
ıssızda bağrını döven bir ırmak gibi
dizleri kanamış bir çocuk gibi doyasıya ağlamalıydık
çıkarsız dostluklar, kirlenmemiş sevgiler
ve dünyadaki tüm güzel şeyler adına
çirkinliklere, çirkefliklere dayanmalıydık
obalar sıralanınca karşı sırtlara
gün aydınlanınca çekip gitmeliydik

sen gülünce ne güzelde gülümserdi beyaz güll
nasıl da sevinçle gelirdi dağlara bahar
dallar tomurcuklanır, kuşlar öter, sular çağıldar
muştular bölüşmeye koşardı ardından çocuklar
bir kervan alıp giderdi başını bilinmeyen diyarlara

dark_yamtar58
30.04.2008, 21:01
YILDIZ DAĞI'NDA ŞENLİK
Cuma, 15 Şubat 2008


Sivas Valisi Veysel Dalmaz, Yıldız Dağı'nda kış şenliği düzenleneceğini bildirdi

Sivas'ta kayak tesisi eksikliği olduğunu, bu nedenle Yıldız Dağı'nın kış turizmine kazandırılması çalışmaları bulunduğunu ifade eden Dalmaz, Yıldız Dağı'nda bu ayın sonunda kış şenliği düzenleyeceklerini bildirdi.
Dalmaz, şenliğe Kayak Federasyonu Başkanı başta olmak üzere kayak sporu ile ilgili kişileri davet edeceklerini belirterek, ''Amacımız şehrimizin kayağa ilgisini çekmek, Yıldız Dağı'nı kayak sporuyla ilgili kişilere ve turizm acentelerine tanıtmak'' dedi.
Erzurum'da 2011 yılında düzenlenecek Dünya Üniversiteler Kış Olimpiyatlarının proje ekibini de Yıldız Dağı'nda inceleme yapmak üzere kente davet ettiklerini ifade eden Dalmaz, Yıldız Dağı'nın kış turizminin yanı sıra termal turizm açısından da önemli bir bölge olduğunu kaydetti.
Yakupoğlan beldesi yakınlarında termal su kaynağı olduğunu, dağın Sıcak Çermik Kaplıcalarına da 25-30 kilometre uzaklıkta bulunduğunu belirten Dalmaz, bölge ile ilgili daha önceki dönemlerde küçük çaplı etüt çalışmalarının yapıldığını, bundan sonraki süreçte ise kapsamlı bir çalışma yapılacağını belirtti.
Bu konuyla ilgili bir vali yardımcısı görevlendireceğini belirten Dalmaz, ''Bu bölge ne kadar caziptir, ne kadar rantabl, bizim bunları ortaya koymamız lazım'' dedi.
Sivas Havaalanından bölgeye yapılacak yolla ulaşım sorununun da çözülebileceğini ifade eden Dalmaz, dağın bulunduğu bölgede kadastro çalışmaları yapıldığını ve kayak yapılacak alanların hazineye yazıldığını kaydetti.
Yıldız Dağı'na 1500 metre uzunluğunda, çift koltuklu bir telesiyej yapılmasıyla kayak yapılabileceğini belirten Dalmaz, bunun için 2 milyon YTL desteğe ihtiyaç olduğunu söyledi.
Makamında basın mensupları ile bir araya gelen Vali Dalmaz, 14-17 Şubat tarihlerinde İstanbul TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenecek 12. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı'nda (EMITT) Sivas'ın kültürel, turistik ve yöresel değerlerinin tanıtılacağını belirtti.
EMITT'e katılmak üzere İstanbul'a gideceğini ifade eden Dalmaz, ''EMITT, tanıtımda çok önemli büyük bir fuar. Bu fuarda açacağımız Sivas standında yöremizin kültürel, turistik değerlerini tanıtacağız. Standımızda Sivasspor, Belediye, Ticaret ve Sanayi Odası ve sivil toplum örgütlerimize ait bölümler olacak. Bu fuarda Sivas en güzel şekilde tanıtılacak'' dedi.
Fuarda özellikle Kangal Köpeği, Balıklı Kaplıca ve aşıkların ilgi odağı olacağını belirten Dalmaz, Sivas'ın tanıtımına önem verdiklerini söyledi.
Bu tanıtımın sadece fuarda kalmaması gerektiğini kaydeden Dalmaz, ilkbahar mevsiminde tur operatörlerine yönelik Sivas gezisi düzenleyeceklerini belirtti.
Sivas'ta turizm konusunda konaklamadan, tesisleşmeye kadar bazı alanlarda altyapı eksikliği olduğunu ifade eden Dalmaz, bu eksikliklerin giderilmesi için çaba gösterdiklerini söyledi.

dark_yamtar58
30.04.2008, 21:12
Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım



Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın
Gerçek Erenlere Yüzler Süreyim
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın


Alçağında Al Kırmızı Taşın Var
Yükseğinde Turnaların Sesi Var
Ben De Bilmem Ne Talihsiz Başın Var
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın


Benim Şah'ım Al Kırmızı Bürünür
Dost Yüzün Görmeyen Düşman Bilinir
Yücesinden Şah'ın İli Görünür
Niçin Gitmez Yıldızdağı Dumanın


El Ettiler Turnalar Bazlara
Dağlar Yeşillendi Döndü Yazlara
Çiğdemler Taşınsın Söylen Kızlara
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın


Şah'ın Bahçesinde Gonca Gül Biter
Anda Garip Garip Bülbüller Öter
Bunda Ayrılık Var Ölümden Beter
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın


Ben De Bildim Su Dağların Sahisin
Gerçek Erenlerin Nazargâhısın
Abdal Pir Sultan’ın
Seyrangâhısın


Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

dark_yamtar58
30.04.2008, 21:27
Antik dönemde Yıldız Dağı üzerinde bir tapınak olduğu civar köylerdeki antik kalıntıların varlığı ve civarda oturan köy sakinleri tarafından kanıtlanmaktadır. Nitekim,Bedohtan'ın kuzey batısında buğday tarlaları ortasında önemli eski bir yerleşim yeri keşfettik. Burada üç mezar taşı kitabesi bulduk. Daha ileride, Yusufoğlan'da, eski bir sütun başlığı yeni yapılan bir caminin kirişini desdeklemektedir. Sarıyer'inde kayalık bir dağ sırtının eteğinde ormanlıkta inzivaya, çileye çekilen bir keşişin mezar taşı kapağı bulunmaktadır. Nahiye merkezi Kargın'da da bize, geniş bloklu bir hamamda düzenlice yontulmuş büyük bir sütun gösterdiler. Nihayet Yıldız köyündeki küçük bir koyakta dağın güney yamacı üzerine kazılmış biri bir papazdan bahseden iki yazıt ve bir ahırda, etrafı spiral şeklinde süslerle süslenmiş haç işareti taşıyan bir mezar taşı gördük. Bu kalıntıların, Yıldız Suyu'nun yukarı tarafındaki Akşehir'den getirildiği sanılmaktadır.


Belçika harp okulundaki öğretmen iki kaşif kardeşin kitabından bir alıntı (ALINTI)

dark_yamtar58
30.04.2008, 22:20
Yıldız Dağı



Gelincik tarlasından yıldız dağı görünür
Karın suyu yeşile toprak cana bürünür
Rüzgar külümü alır közümü okşar bahar
Kaya kekliği seker kalbim seni düşünür
Kırçıl çadırın kızı dalda ayran çiçeğim
Gündüz gamzeli ceylan gece ateş böceğim
Güle batmıyor diken hüznü soluyor ömrüm
Benim ecelim gelsin sana değmesin ölüm

Umuda düşer sevda, sana başka ne diyem
Aklımın fikri yok ki ben dengimi biliyem
Zılgıt yemiş kavala merhametin marazdır
Sen bir ağa kızısın ben bir çoban halil'em

Kırçıl çadırın kızı dağda yaban çileğim
Gündüz kurdun kuzusu gece cırcır köçeğim
Güle batmıyor diken acı çekiyor gönlüm
Benim ecelim gelsin sana değmesin ölüm

i.yigit
30.04.2008, 22:51
resimleri yokmu yıldız dagının

dark_yamtar58
30.04.2008, 23:01
resimleri yokmu yıldız dagının

Sevgili hemşerim şu an ben gurbette yani sivas dışında olduğum için ben resim ekleyemedim ama Sivastaki arkadaşlar en yakın zamanda resim yükleyecekler.İlgine alakana teşekkürler.

altuntas58
30.04.2008, 23:22
GARDAŞ SEN SİVASIN NERESİNDENSİN?
Dur gardaş! Bir selam ver geç dostuna
Yabancı değilsin, bizim eldensin
Endamın gururun bize benziyor
Yiğidin harman olduğu yerdensin
------
Sivaslısın gardaş tanıdım seni
Neredensin söyle gardaş ilçeni?
Bilirim ben Sivas’ımdan göçeni
Gardaş, sen Sivas’ın neresindensin?
------
Demirim, çeliğim sana emanet
Yiğitlik var serde, etmezsin minnet
Çalışkan, hatırnaz, hem dost hem de mert
Gardaş, Divriği’nin neresindensin?
------
Gökpınar’ın berrak suyundan mısın?
Selçukların asil soyundan mısın?
Yoksa üç beldenin birinden misin?
Gardaş, sen Gürün’ün neresindensin?
------
Namın duyurmuşsun dünya alemde
Balıklı çermiğin tıbbın dilinde
Garabaş gür sesli, yayla yolunda
Gardaş, sen Kangal’ın neresindensin?
------
Kösedağı kanat gerer üstüne
Yiğit gardaş, mert davranın dostuna
Sahip çıkan hemşerine, nesline
Gardaş, Suşehri’nin neresindensin?
------
Kösedağ yaylasının zirvesinden mi?
Pötürge gölünün çevresinden mi?
Kızılırmağımın çehresinden mi?
Gardaş, sen Zara’nın neresindensin?
------
Asil soylu, güzel huylu hemşerim
Büyük gölden su içmişe benziyon
Sivas’ıma gönül verin yürekten
Gardaş, sen Hafiğin neresindensin?
------
Kelkit vadisinin güzel yerinden
Sessiz durup yükselirsin derinden
Kösedağın yiğit bekçilerinden
Gardaş, Koyulhisar’ın neresindensin?



Pir Sultan Abdal’ın banazından mı?
Acılarla dolu ayvazından mı?
Kabayelinden mi, poyrazından mı?
Gardaş, Yıldızeli’nin neresindensin?
------
Gür sesiyle yükseklerden haykıran
Sarılırsın Sivas’ına doğrudan
İşsizlikten göçtün sen de yurdundan
Gardaş, İmranlı’nın neresindensin?
------
Hoş geldin hemşerim, dost kervanına
Suşehri, Zarayı aldın yanına
Göğsüm kabarıyor güzel adına
Gardaş, Akıncılar’ın neresindensin?
------
Yeni girdin, ilçe olup araya
El attık, seni de kattık halay’ a
Sen de çıkan Kösedağ’a, Yaylaya
Gardaş, Gölova’ nın neresindensin?
------
İçtiniz mi gardaş, tecer suyundan?
Karabaş koyunun Kangal soyundan
Merkezime yakın çevre köyümden
Gardaş, sen Ulaşın neresindensin?
------
Ata sporumu yaşatan sensin
Kısbet giyip perdah atanım sensin
Can hemşerimizsin, sen de bizdensin
Gardaş, Doğanşar’ın neresindensin?
------
Uzunyayla siper olmuş bağrına
Şiirler yazılmış senin uğruna
Hoşgelmişsin sen de dost kervanına
Gardaş, Altınyayla’nın neresindensin?
------
Baba vatanımsın, benim ilçemsin
Gönlümde taht kuran gülsün, çiçeksin
Seni sevenleri candan seversin?
Gardaş, Gemerek’in neresindensin?
------
Gönül gözü ile dünyayı gören
İnsanlığa örnek olan, yön veren
Âşık Veysel’imin doğduğu yerden
Gardaş, Şarkışla’nın neresindensin?
------
Yiğitler diyarı aslan ilinden
Dostların soyundan, âşık dilinden
Badelerle dolu pirler elinden
Gardaş, sen Sivas’ın neresindensin?

İHSAN AKPINAR

dark_yamtar58
30.04.2008, 23:25
Emeğine sağlık benim birtane hemşerim değerli büyüğüm abim...............

altuntas58
01.05.2008, 00:16
Sivas ili sınırları içerisinde bulunan, 2552 metre yükseklikte bir dağdır. Yıldızeli ilçesi adını bu ilçeden almıştır. Dağ ile ilgili çeşitli türküler ve efsaneler oluşmuştur. Kayak için uygun pist alanları bulunan dağ, Sivas'ın kış turizmi için önemli merkezlerinden birisi olarak ön plana çıkmıştır.

dark_yamtar58
01.05.2008, 12:59
Mehmet hocam selamlar sevgiler Senin elinde vardır Buraya birkaç tane Yıldız dağının resmini eklersen sevinirim.

58memo
01.05.2008, 13:14
YIldiz dagini simdik lik kes duyuyom, Bana burdan tarif edeblirmisniz yildiz daginin nerde oldugunu, mehmet abi bekir abi sivasa ugrarken
ugrama sansim olur insallah.
______________

altuntas58
01.05.2008, 13:40
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 4a48b35.jpg ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pg)
yıldız dağı sivasın yıldızeli ilçesi sınırlları içinde kalan harika bir doğal güzelliktir sivasa yaklaşık 55 km dir dağ küçük platolar üzerinden aniden yükselir kara denizle iç anadolunun doğal sınırını oluşturur Doruğundaki karlar temmuz sonlarında yahut ağustos başalrında erir Bu dağa yıldız adının verilmesi ile ceşitli rivayetler vardır bunlardan birincisi nuh tufanı ile ilgilidir söylenceye göre nuh meşhur tufan sırasında gemisiyle giderken birden geminin altı bir kara parcasına temas eder bunun üzerine nuh yıldlzamı değdin ey mubarek der böylece dağın adı yıldız kalmıştır söylence böyle süre gitsin dağa yukardan bakıldığında yıldız gibi köşelere sahip olduğu görünür Yıldız dağı çok ceşitli türkükülerede konu olmuştur bunlardan en ünlüsü aşık keremin Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanındır diye başlayanıdır duyduğuma göre yıldız dağı ceveresinde kayak merkezi projeleri başlatılmış gec kalınmış olsada isabetli bir yatırım olacağa benziyor

58memo
01.05.2008, 13:47
Bilgi ve resim icin cok soul abi, eline saglik-

mehmetacik58
01.05.2008, 13:51
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

mehmetacik58
01.05.2008, 14:00
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

mehmetacik58
01.05.2008, 14:48
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

dark_yamtar58
01.05.2008, 14:54
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

GÜMÜŞDERE BELDESİ (Adıs) dan YILDIZ DAĞININ GÖRÜNÜŞÜ HEYBETE BAK BE.

mehmetacik58
01.05.2008, 14:58
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

mehmetacik58
01.05.2008, 15:02
ARKADAŞLAR ELİMDE ŞİMDİLİK BU RESİMLER VAR İNŞALLAH İLERİDE YENİ YILDIZDAĞI RESİMLERİ EKLERİM 58 MEMO KARDEŞ SEN KİMLERDENSİN ADISLIMISIN YOKSA SİVASLIMI KENDİNİ BİR TANITIRSAN MEMNUN OLURUZ

dark_yamtar58
01.05.2008, 15:07
ARKADAŞLAR ELİMDE ŞİMDİLİK BU RESİMLER VAR İNŞALLAH İLERİDE YENİ YILDIZDAĞI RESİMLERİ EKLERİM 58 MEMO KARDEŞ SEN KİMLERDENSİN ADISLIMISIN YOKSA SİVASLIMI KENDİNİ BİR TANITIRSAN MEMNUN OLURUZ

Mehmet Hocam Sevgili arkadaşım sağolasın emeğine sağlık işte böyle her ay kendi yöremizde belli bir yeri sitede tanıtırsak (Elimizden geldiği kadar) yararlı olacağımız kanısındayım.

58memo
01.05.2008, 15:10
Tabiki nedemek, Ben yildizelindedim büyükakörenköyü. Yurtdisinda kaliyorum, allahin izniyle her sene firsat buldukca gelmiye calisiyorum sivasa7yizdizeline ailemle beraber. hayir adisli degilim.

dark_yamtar58
01.05.2008, 15:14
Tabiki nedemek, Ben yildizelindedim büyükakörenköyü. Yurtdisinda kaliyorum, allahin izniyle her sene firsat buldukca gelmiye calisiyorum sivasa7yizdizeline ailemle beraber. hayir adisli degilim.

Memo Yeğenim sen artık bize yabancı değilsin ilgi ve alakana çok teşekkür ederim.Mehmet hoca bile bak seni merak edip tanımak istemiş.Hocamında Annesi babası Almanyada.

abdussvs
02.05.2008, 08:56
GELDE GÖR DOSTUM

Sivas'ın kalesi topraktan yapı
Çifte minarede ikidir kapı
Altınla kaplıdır kılıcın sapı
Böyle bir Sivas'ı gelde gör dostum...

Kızılırmak yavaş yavaş akıyor
Önüne ne gelse hemen yıkıyor
Rüyalarım gerçek oldu çıkıyor
Böyle bir Sivas'ı gelde gör dostum...

Gökmedrese dersen başımız tacı
Nedir tanrım söyle bunun ilacı
Onda dua eder gelin, kız, bacı
Böyle bir Sivas'ı gelde gör dostum...

Sivas'ın uşağı merttir yıkılmaz
Sivasla inan başa çıkılmaz
Durduk yerde hiç kimseye takılmaz
Böyle yiğitleri gelde gör dostum...

Pehlivanı çoktur hiçte yıkılmaz
Korkupta geriye asla çekilmez
Yiğitlerin bilekleri bükülmez
Böyle yiğitleri gelde gör dostum...

Yıldızdağı bizim elin şahıdır
Bu ellerde başımızın tacıdır
Toprağın Allah'a yakarışıdır
Böyle bir sevdayı gelde gör dostum...

abdussvs
02.05.2008, 09:04
Yıldız Dağını bilen karşıdan olsa dahi gören,çevresini gezen,zirvesine çıkan bütün hemşerilerimden ricam şudur.Yıldız Dağı hakkında Hikaye,rivayet,şiir ne biliyorlarsa lütfen burada bizimle paylaşsınlar sevgilerimle.


Abi böylebir konuyu açtığın için sağol. Bizi bu uzak köşeden dedelerimin yaşadığı ellere götürdünüz...

abdussvs
02.05.2008, 09:19
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Pek anlamam ama elimden geldiğince yıldızdağı ile ilgili bir video görüntüsünü kopyalamaya çalıştım. Bir hatamız ve kusurumuz olursa şimdiden afedersiniz...

dark_yamtar58
02.05.2008, 09:29
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Pek anlamam ama elimden geldiğince yıldızdağı ile ilgili bir video görüntüsünü kopyalamaya çalıştım. Bir hatamız ve kusurumuz olursa şimdiden afedersiniz...

Abi emeğine sağlık güzel olmuş...YILDIZ DAĞINI VİDEĞODAN İZLEMEK İSTEYENLER""" tıklasın...........YILDIZ DAĞI VİDEO SEYRET

dark_yamtar58
02.05.2008, 09:30
GELDE GÖR DOSTUM

Sivas'ın kalesi topraktan yapı
Çifte minarede ikidir kapı
Altınla kaplıdır kılıcın sapı
Böyle bir Sivas'ı gelde gör dostum...

Kızılırmak yavaş yavaş akıyor
Önüne ne gelse hemen yıkıyor
Rüyalarım gerçek oldu çıkıyor
Böyle bir Sivas'ı gelde gör dostum...

Gökmedrese dersen başımız tacı
Nedir tanrım söyle bunun ilacı
Onda dua eder gelin, kız, bacı
Böyle bir Sivas'ı gelde gör dostum...

Sivas'ın uşağı merttir yıkılmaz
Sivasla inan başa çıkılmaz
Durduk yerde hiç kimseye takılmaz
Böyle yiğitleri gelde gör dostum...

Pehlivanı çoktur hiçte yıkılmaz
Korkupta geriye asla çekilmez
Yiğitlerin bilekleri bükülmez
Böyle yiğitleri gelde gör dostum...

Yıldızdağı bizim elin şahıdır
Bu ellerde başımızın tacıdır
Toprağın Allah'a yakarışıdır
Böyle bir sevdayı gelde gör dostum...





Abi bu güzel şiir de sizin köylü şair arkadaşın mı.

abdussvs
02.05.2008, 09:34
Abi bu güzel şiir de sizin köylü şair arkadaşın mı.

Evet abi bizim köylü olan ve şuan hayatta olmayan şairimizin şiirlerinde bir tanesi...

abdussvs
02.05.2008, 09:36
Abi emeğine sağlık güzel olmuş...YILDIZ DAĞINI VİDEĞODAN İZLEMEK İSTEYENLER""" tıklasın...........YILDIZ DAĞI VİDEO SEYRET



Bu videoyuda yapıp yayınlayan ve dünyanın paylaşımına sunan Yusufoğlan'lı hemşerimizede bir teşekkür etmek gerek. Emeğine sağlık çok sağolsun...

dark_yamtar58
02.05.2008, 09:41
Evet abi bizim köylü olan ve şuan hayatta olmayan şairimizin şiirlerinde bir tanesi...

Ya abi böyle güzel şiirleri olan Allah gani gani rahmet eylesin bu rahmetlinin eserlerine Belediye olarak neden sahip çıkılmıyor.Bu Kurtlapa Beldesine bir Kültür mirası gibi ileriye dönük bir eser niteliği kazanır.Başka yerde Belediyeler insanlara böyle eserler yapmaları için maddi destek veriyor bizler elimizdeki cevherlerin kıymetini bilmiyoruz.

58memo
02.05.2008, 09:55
Memo Yeğenim sen artık bize yabancı değilsin ilgi ve alakana çok teşekkür ederim.Mehmet hoca bile bak seni merak edip tanımak istemiş.Hocamında Annesi babası Almanyada.

Soul bekir abi bende elimden geldigi kadar bildigim seyleri size aktarmak ve Birbirimizi tanimak isterim. Selamlarimi ve saygilarimi sunarim.

dark_yamtar58
02.05.2008, 09:57
KÖYÜ EVİ

Horasan’dan göçen Pir Sultan’ın ataları gelip Sivas’a yerleşi¬yorlar. Yı1dızeli ilçesinin Banaz köyüne.

Pir Sultan Abdalın kızı Senem babasının asılması üzerinde söylediği deyişte şöyle belirtiyor köylerini:

Uzundu usuldu dedemin boyu

Yıldız’dır yaylası Banaz’dır köyü





“Bize de Banaz’da Pir Sultan derler” .............................. BANAZ """ Yıldız dağı eteklerinde kurulu güzelbir anadolu köyüdür.Ünlü Halk ozanımız Pir Sultan Abdal ın yaşadığı yöre.

abdussvs
02.05.2008, 10:28
Ya abi böyle güzel şiirleri olan Allah gani gani rahmet eylesin bu rahmetlinin eserlerine Belediye olarak neden sahip çıkılmıyor.Bu Kurtlapa Beldesine bir Kültür mirası gibi ileriye dönük bir eser niteliği kazanır.Başka yerde Belediyeler insanlara böyle eserler yapmaları için maddi destek veriyor bizler elimizdeki cevherlerin kıymetini bilmiyoruz.

Abi ben bu eseri ilerde böyle bir kültürel paylaşım nedeniyle saklıyorum. Kültür mirası işi ile uğraşacak bir belediye kurtlapadan 10 sene kadar uzak vakti gelince İnşallah...

abdussvs
03.05.2008, 08:17
Yıldız Dağına ve Yıldız Dağı etrafındaki bütün hemşerilerime selam olsun...

altuntas58
03.05.2008, 08:21
Yıldız dağı cevresindeki bütün köylere selamlar saygılar

üsküdarli
03.05.2008, 15:52
Merhaba Yıldız Dağı Bendende Sana ve Etrafındaki Köylerin Hepsine Merhabalar

dark_yamtar58
03.05.2008, 17:54
Merhaba Yıldız Dağı Bendende Sana ve Etrafındaki Köylerin Hepsine Merhabalar

Merhaba Üsküdarlı kardeşim Selamlar sevgiler.Üsküdarlı Yıldız Dağı ve çevresini bildiğini biliyoruz Yıldız Dağı hakkında aklında kalan bir anını burda bizimle paylaşırsan seviniriz.

dark_yamtar58
03.05.2008, 22:17
TEZAT.........Yine birgün Yıldız Dağına çıkmıştım yani çıkmak derken zannetmeyin ki dağa çıkmak kolay.Çok zor ve zahmetli bir tırmanıştan sonra dağın tam doruğuna çıktım yanımda götürdüğüm azığı yedikten sonra çevreyi araştırmaya başladım.Ya kardeşim bukadar Tezatlık olurmu ya Tokat tarafına bakıyorsun Yemyeşil arazi Evler Kırmızı Kiremitli değişik bir görüntü,Sivas tarafına bakıyorum Evler Saç kablama ağaçsız Orta asya Sitepleri gibi görünüyor.Sanki Yıldız Dağı İklimi kesmiş burası sınır der gibi.Bu benim kafamda bir soru olarak kaldı.Karadeniz iklimiyle İç anadolu iklimini sanki Yıldız Dağı belirliyordu.

dark_yamtar58
04.05.2008, 19:34
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Bune heybet kardeşim...Ağustos ayında çık kar ye............................ ....

dark_yamtar58
05.05.2008, 22:19
GÜMÜŞDERE BELDESİ (Adıs) dan YILDIZ DAĞININ GÖRÜNÜŞÜ HEYBETE BAK BE.

.............................. .............................. .............................. .............................. .............................. .............................. ............................

dark_yamtar58
05.05.2008, 22:20
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

YILDIZ DAĞININ ADIS"TAN GÖRÜNÜŞÜ

dark_yamtar58
06.05.2008, 19:34
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 4a48b35.jpg ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pg)
yıldız dağı sivasın yıldızeli ilçesi sınırlları içinde kalan harika bir doğal güzelliktir sivasa yaklaşık 55 km dir dağ küçük platolar üzerinden aniden yükselir kara denizle iç anadolunun doğal sınırını oluşturur Doruğundaki karlar temmuz sonlarında yahut ağustos başalrında erir Bu dağa yıldız adının verilmesi ile ceşitli rivayetler vardır bunlardan birincisi nuh tufanı ile ilgilidir söylenceye göre nuh meşhur tufan sırasında gemisiyle giderken birden geminin altı bir kara parcasına temas eder bunun üzerine nuh yıldlzamı değdin ey mubarek der böylece dağın adı yıldız kalmıştır söylence böyle süre gitsin dağa yukardan bakıldığında yıldız gibi köşelere sahip olduğu görünür Yıldız dağı çok ceşitli türkükülerede konu olmuştur bunlardan en ünlüsü aşık keremin Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanındır diye başlayanıdır duyduğuma göre yıldız dağı ceveresinde kayak merkezi projeleri başlatılmış gec kalınmış olsada isabetli bir yatırım olacağa benziyor

.............................. .............................. .............................. .............................. .............................. ..

dark_yamtar58
06.05.2008, 19:37
Antik dönemde Yıldız Dağı üzerinde bir tapınak olduğu civar köylerdeki antik kalıntıların varlığı ve civarda oturan köy sakinleri tarafından kanıtlanmaktadır. Nitekim,Bedohtan'ın kuzey batısında buğday tarlaları ortasında önemli eski bir yerleşim yeri keşfettik. Burada üç mezar taşı kitabesi bulduk. Daha ileride, Yusufoğlan'da, eski bir sütun başlığı yeni yapılan bir caminin kirişini desdeklemektedir. Sarıyer'inde kayalık bir dağ sırtının eteğinde ormanlıkta inzivaya, çileye çekilen bir keşişin mezar taşı kapağı bulunmaktadır. Nahiye merkezi Kargın'da da bize, geniş bloklu bir hamamda düzenlice yontulmuş büyük bir sütun gösterdiler. Nihayet Yıldız köyündeki küçük bir koyakta dağın güney yamacı üzerine kazılmış biri bir papazdan bahseden iki yazıt ve bir ahırda, etrafı spiral şeklinde süslerle süslenmiş haç işareti taşıyan bir mezar taşı gördük. Bu kalıntıların, Yıldız Suyu'nun yukarı tarafındaki Akşehir'den getirildiği sanılmaktadır.


Belçika harp okulundaki öğretmen iki kaşif kardeşin kitabından bir alıntı (ALINTI)

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

dark_yamtar58
06.05.2008, 19:38
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,

yiğidoturan
06.05.2008, 19:52
Tabiki nedemek, Ben yildizelindedim büyükakörenköyü. Yurtdisinda kaliyorum, allahin izniyle her sene firsat buldukca gelmiye calisiyorum sivasa7yizdizeline ailemle beraber. hayir adisli degilim.

.....MEMO BEKİR ÇETİNİ TANIRMISIN?

yiğidoturan
06.05.2008, 19:59
TÜM YILDIZDAĞI ÇEVRESİNDEKİ HEMŞEHRİLERİMİZE İZMİR'DEN KUCAK DOLUSU SEVGİLER SELAMLAR BİR BAŞKADIR BİZİM MEMLEKETİMİZ

yiğidoturan
06.05.2008, 20:00
YILDIZDAĞI RESİMLERİNİ VE YILDIZDAĞI HAKKINDAKİ BİLGİLERİ BURAYA TAŞIYAN ARKADAŞLARA SELAMLAR EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK

abdussvs
06.05.2008, 20:23
yıldız dağını bilen duyan gören herkese selam olsun...

abdussvs
08.05.2008, 08:45
Yükseğinde yavru şahin beslenir
Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanın
Alçağında dudu kumru beslenir
Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanın

Yükseğinde büyük namlı karın var
Alçağında mor sümbüllü bağın var
Yardan mı ayrıldın ahuzarın var
Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanın

Gelen geçen seyran eder meşesin
Beline kondurmuş beyin paşasın
Haramiler bekler herbir köşesin
Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanın

Yine çevrilip eğrilmiştir beli
Rumeli Acem'de söylenir yeli
Kadı mısın serdar mısın kümbeli
Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanın

Her taşlardan çok boyalı taşın var
Şahin yuva yapmış öter kuşun var
Kerem gibi ne belalı başın var
Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanınAşık Kerem

abdussvs
09.05.2008, 04:46
Yıldız Dağı üstünden doğan güneşi gören herkese selamlar. Dark Yamtar58'e bu paylaşımı hazırladığı için birkez daha teşekkürler...

dark_yamtar58
10.05.2008, 19:40
Bahar gelipde havalar ısınınca Yıldız dağına özlemim artıyor.Site ailesi isterseniz Yıldız dağına bir yürüyüş düzenleyelim belki katılım olur.Sizlere unutamayacağınız maceraları yaşama şansı...

dark_yamtar58
10.05.2008, 19:40
Bahar gelipde havalar ısınınca Yıldız dağına özlemim artıyor.Site ailesi isterseniz Yıldız dağına bir yürüyüş düzenleyelim belki katılım olur.Sizlere unutamayacağınız maceraları yaşama şansı...

abdussvs
15.05.2008, 15:17
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Yakupoğlan'lı bir hemşerimizin [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesine koyduğu bir Yıldızdağı resmi. Resmi koyan hemşerimiz hakkını helal etsin, emeğine sağlık...

abdussvs
15.05.2008, 15:50
Ankara üstünden Yozgat’ı geçip,
Akdağmadeni’nde soğuk su içip,
Yıldız dağlarına gönlümü açıp,
Arabadan ineceğim Sivas’ta.

Anam sabahleyin tandır yakarken,
Geldim diyeceğim, lavaş çekerken,
Kuşluk vakti yaylalara çıkarken,
Cennetteyim sanacağım Sivas’ta.

Kaşık sallayıp ta bulgur aşına,
Çadır kurup Karatonus başına,
Oturarak yosun tutmuş taşına,
Ağustosta donacağım Sivas’ta.

Tırpan omuzunda, azık elinde,
Dolaşırım boz tepenin yolunda.
Ot biçerken bizim kürdün gölünde,
Cayır cayır yanacağım Sivas’ta.

Çayırlarda otlatırken emliği,
Dereceğim madımağı, yemliği,
Tezek ateşine koyup demliği,
Susuzluğu yeneceğim Sivas’ta.

Yanıma alarak deli Ömer’i,
Geçeceğim boz kayanın kemeri.
Eşeğin sırtına vurup semeri,
Dört çekere bineceğim Sivas’ta.

Koyulhisar, Suşehri’nin bağına,
Selam vereceğim Köse Dağına,
Ekmeğimi banıp tere yağına,
Geçmişimi anacağım Sivas’ta.

Şarkışla’ da içip buzlu ayranı,
Kalesinden edeceğim seyranı,
Toplayıp kekiği, gülü, reyhanı,
Sevdiğime sunacağım Sivas’ta.


Şahin Yılmaz

dark_yamtar58
15.05.2008, 15:51
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Yakupoğlan'lı bir hemşerimizin [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesine koyduğu bir Yıldızdağı resmi. Resmi koyan hemşerimiz hakkını helal etsin, emeğine sağlık...





Ya bu ne müthiş resim böyle" çok harika ya ben böylesini ilk defa görüyorum.Sanki kartpostaldan alma...Yakup oğlanlılar neden kızsın ki bedeva reklam ben isterim ki herkes bu resmi alsın bir yerlere assın.Kardeşim sanada çok teşekkürler.

ersoy_34
15.05.2008, 15:57
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

yıldız dağının uzaktan bi fotografı elimde buvardı bekir abi sanada hayırlı günler

dark_yamtar58
15.05.2008, 16:00
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

yıldız dağının uzaktan bi fotografı elimde buvardı bekir abi sanada hayırlı günler

Sağol Fatih kardeşim allah razı ol bakalım bu sene bi kartpostal takvim yaptırabilirsek sanada gönderirim.Yanlız bu resim hangi bölgeden çekil me.?

ersoy_34
15.05.2008, 16:08
buresin 4 eylül barajını üst tarafından çekildi abiya

dark_yamtar58
15.05.2008, 18:59
Yıldız Dağını bilen karşıdan olsa dahi gören,çevresini gezen,zirvesine çıkan bütün hemşerilerimden ricam şudur.Yıldız Dağı hakkında Hikaye,rivayet,şiir ne biliyorlarsa lütfen burada bizimle paylaşsınlar sevgilerimle.

.............................. .............................. .............................. ...............

dark_yamtar58
15.05.2008, 23:20
buresin 4 eylül barajını üst tarafından çekildi abiya

Fatih uzak olduğu için dağ fazla belli değil......................... ......

deli bilal
15.05.2008, 23:29
reisim eline yüreyine salık seninğiler oldukca bu kültür yaşar ,,,,sevği,,,yürek ,, cesaret-----ADISLI----BEKİR

dark_yamtar58
16.05.2008, 10:44
reisim eline yüreyine salık seninğiler oldukca bu kültür yaşar ,,,,sevği,,,yürek ,, cesaret-----ADISLI----BEKİR

Bilal Yıldız dağına nasip olursa senide çıkartıcam.................... ........

dark_yamtar58
16.05.2008, 10:50
.................[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

Yakupoğlan'lı bir hemşerimizin [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] sitesine koyduğu bir Yıldızdağı resmi. Resmi koyan hemşerimiz hakkını helal etsin, emeğine sağlık...





.............................. .............................. .............................. ................

dark_yamtar58
16.05.2008, 10:55
Bir DAĞ Masalı
Binlerce renk renk çiçeğin açtığı, bitkilerin bittiği, sürü sürü kuşların geçtiği, pırıl pırıl suların aktığı, çeşit çeşit hayvanların barındığı bir dağın yamacında güzeller güzeli Dilara adında bir kız yaşarmış. Her sabah kalkar huzur ve esenlik içinde türküler, şarkılar söylermiş… Kiraz dudaklarından tane tane mutluluk dökülürmüş yamaçlara…

Dilara her sabah uyandığında dağlara bakıp yüreğini bin çeşit renkle nakış nakış işler, güneşin rengiyle sevgisini, umudun mavisiyle umudunu süsler, çağlayan sulara, esen rüzgarlara bakıp bakıp sevinç pırıltılarını serpermiş gözlerinden…

Henüz bakir doğası insanlar tarafından kirletilmemiş, bozulmamış; yalanın, dolanın, kokuşmuşluğun hiç uğramadığı bir yermiş burası… Dilara’nın sevgisi yeryüzündeki çiçeklerin renkleri gibiymiş… Baharın sevgilisi, nisanın ilk aşkı, masumluğun sultanı, suların saflığıymış Dilara’nın güzelliği…

Nisanın ilk gözağrısıymış Dilara… Baharın ilk öpücükleri değdimi narin kirpiklerine, uyanıverirmiş tüm çim – çiçek, börtü - böcek..

Hoyrat rüzgarlar inzivaya çekildiğinde, bahar rengi ılık ılık meltemler sararmış ince belini Dilara’nın, incecikmiş yüreği de tıpkı beli gibi… İpekten teni varmış, gün ışıdımı pırıltılar dans edermiş saçlarında, pırıl pırıl suların üzerine vuran güneş ışıkları gibi…

Dilara her sabah erkenden kalkar çiçeklerle koklaşır, laleleri okşar, kuşlarla, kelebeklerle konuşur, dağ tepe demeden güneşe gülümseyerek mutlu bir şekilde kuzularının peşinde dolaşır dururmuş… Her seher bereket tohumları ekilirmiş dağların doruklarına, umut umut yeşerip halaya dururmuş çiçekler her bahar Dilara’nın güzelliğinde…

Bir gün hiç beklemediği bir anda karşısına genç bir adam çıkıvermiş, şiirler okumuş ay ışığında, şarkılar söylemiş, masallar anlatmış Dilara’ya. Sık sık buluşmuşlar… Sevdalanmış sonra Dilara, bırakmış kendini kollarına genç adamın hiç bir kötülük düşünmeden, başlamış rüyalarda, masallarda yaşamaya…

Çiçekleri, kuşları, kelebekleri bırakıp gece gündüz genç adamın hayaliyle yaşamaya başlamış… Sevdası yeryüzüyle, gökyüzünün sevdası kadar büyük; suyla, çiçeğin aşkı kadar da masum ve temizmiş… Sonra sevdasını açmış büyüklerine Dilara, hoş karşılamışlar kızlarının sevdasını, evlenmelerine izin vermişler… Davul zurna eşliğinde üç gün üç gece düğün olmuş, halaylar çekilmiş, inlemiş dağ taş…

Bir seher vakti uyandığında canından bir parça eksilmiş gibi irkilmiş Dilara. o canı gibi sevip bağlandığı adam buralardan sıkıldığını, kendisini unutmasını isteyip bir kağıt parçası bırakarak çıkıp gitmiş… Oysa aynı adam her sabah uyanır uyanmaz “sen dünyanın en güzel varlığısın, seni ölümüne seviyorum”diye övgüler dizermiş Dilara’nın gözlerinin içine bakarak… O zaman bütün yeryüzü, gökyüzü Dilara’nın olurmuş…

Çünkü dünyada ki; tek güzel Dilara değilmiş, her yerde kandırılacak dünya güzeli yüzlerce Dilara bulunurmuş yüzsüzler, yalancılar, sahtekarlar için…

O gün ilk kez ağlamış Dilara, mavi mavi pınarlar akmış gözlerinden. Ceylan gözleri o gün ilk kez üzgün bakmış dağlara… Aylarca belki döner umuduyla uçan kuştan, esen yelden haber beklemiş, dalgın dalgın bakmış sulara… Ama ne gelen olmuş ne de giden…

Huzuru ile beraber mutluluğu, sevinci de parçalanmış. Daraldıkça çıkıp bir dağ başına yankılı kayalara haykırmış içindeki ateşi… Bazen sessizce solumuş bir hazan yaprağı gibi, içi kanamış her baktığında dağların doruklarına… Gözpınarlarından akan damlalar bir nehir gibi süzülerek Munzur suyunun esrarengizliğine karışmış…. Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi uçmak istemiş masmavi gökyüzüne ama uçamamış…

Uçuşan düşlerini önüne katıp götürmüş yüreğindeki fırtına, geride bir kırık ömür, yorgun gecelere asılı birkaç tebessüm kalmış yalnızca.

Bir hazan çiçeği gibi solmuş günden güne Dilara. Derin okyanuslar dökülmüş yapraklarından her ağladığında.. Sevdanın kor yangını düşmüş yüreğine bir kez…

Bir zamanlar tan kızıllığı yamaçlara vurduğunda rüzgarın şarkısını söylermiş, dağlar, pınarlar, kayalar Dilara’nın yüreğinde. Bir dağ çiçeği gibi yaprağına sığınırmış üşümemek için Dilara… Ama artık suskunmuş dağlar…

Yağmurun gözyaşlarına karıştığı bir gece dönmüş yüzünü ve bırakmış kendini kayalardan aşağı ölmek istemiş Dilara…

Yalancıların, sahtekarların, acıların var olduğu bir dünyada yaşamak istememiş…

Bütün çiçekler kendi dillerince konuşmuş, üzüntülerini haykırmış dağlara… Ağlamış rüzgarlar; Bir tek laleler boyun büküp susmuş Munzur’da… Yüreğini açıp ses vermemişler… Suskunluğunda saklamışlar sırlarını, sevgileri söyleyemeyecekleri kadar çok şey anlatmış dağlara… Bu yüzdendir ki; Munzur’da bütün laleler boynu büküktür… Hep narin, ince, suskun ve asil durur…

Sonra zaman geçmiş, gözyaşları betonlaşmış, çiçekler kokusunu yitirmiş, o güzelim dağlar kötülüklere esir düşmüş… Kayalar ağlamaya başlamış her gece… Ay ve yıldızlar doğmamış bir daha o kayaların üstüne, kuşlar uçmamış, her gece rüzgar esmiş çığlık çığlığa. O gün bu gündür ‘Çığlık kayası’ olarak kalmış ismi…

O günden bu güne sevginin, masumluğum, temizliğin timsali olarak hala onun sevgisi konuşulur oralarda. Kimi kez onu “Çığlık kaya”nın başında sevgilisini seslerken geyiklerin içinde görüldüğünü söylerler, kimileri bir pınarın başında geyiklere su içirirken.

Herkes yok olmuş, yalan olmuş, masal olmuş ama o hep var olmuş, dünya döndükçe de var olacak dağlar kızı Dilara…

İşte böyle olmuş, böyle anlatılmış yıllar yıllı bu dağ masalı…

Bir dağ başıydı sevdası/ sevdalanmıştı bir kez Dilara / kardelenler kadar aktı sevdası / kar kadar masum ve temiz / ve de, / sevmişti bir kez delicesine… /

Ve sonunda terk edildi / sevgi bilmezlerce / bir sevda sözü geride kaldı / bir de dağ gibi sevdası / bakamadı kimsenin yüzüne Dilara / vefâ sözü, sevdâ sözü yalan oldu / hergün çıkıp yükseklere / gidenin yoluna baktı / belki gelir diye / bir soluk resim elinde / gelenden geçenden / sual etti sevdiğini / sonunda, tükendi umudu / dayayıp rüzgarlara başını / ateşlere bağrını verip / bıraktı kendini kayalardan aşağı…/

kara haber çabuk ulaştı obalara / dağlara kor düştü / ölüm vurdu hançerini / kutsal aşkın yüreğine /

Sevgisi efsane oldu / sevgisi destan oldu / dolaştı dilden dile /

Yıllar yılları kovaladı / mevsimler mevsimleri / herkes unutuldu / bir dilara unutulmadı / bir de sevdası

dark_yamtar58
16.05.2008, 10:59
Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.

dark_yamtar58
16.05.2008, 11:00
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur

dark_yamtar58
16.05.2008, 11:02
Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.

dark_yamtar58
16.05.2008, 11:05
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

.............................. .............................. .............................. .......

dark_yamtar58
16.05.2008, 11:06
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 4a48b35.jpg ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pg)
yıldız dağı sivasın yıldızeli ilçesi sınırlları içinde kalan harika bir doğal güzelliktir sivasa yaklaşık 55 km dir dağ küçük platolar üzerinden aniden yükselir kara denizle iç anadolunun doğal sınırını oluşturur Doruğundaki karlar temmuz sonlarında yahut ağustos başalrında erir Bu dağa yıldız adının verilmesi ile ceşitli rivayetler vardır bunlardan birincisi nuh tufanı ile ilgilidir söylenceye göre nuh meşhur tufan sırasında gemisiyle giderken birden geminin altı bir kara parcasına temas eder bunun üzerine nuh yıldlzamı değdin ey mubarek der böylece dağın adı yıldız kalmıştır söylence böyle süre gitsin dağa yukardan bakıldığında yıldız gibi köşelere sahip olduğu görünür Yıldız dağı çok ceşitli türkükülerede konu olmuştur bunlardan en ünlüsü aşık keremin Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanındır diye başlayanıdır duyduğuma göre yıldız dağı ceveresinde kayak merkezi projeleri başlatılmış gec kalınmış olsada isabetli bir yatırım olacağa benziyor
.............................. .............................. .............................. ................

dark_yamtar58
16.05.2008, 11:06
DAĞ YOLU
Sıkıntılardan ve üzüntülerden kurtulacağınıza ya da başkalarına karşı düzenbazlığa işarettir

dark_yamtar58
16.05.2008, 11:15
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

dark_yamtar58
16.05.2008, 13:35
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,

.............................. .............................. .............................. ................

ersoy_34
17.05.2008, 12:05
yıldız dağı gerçekten mütiş duruyor resimler bi harika olmuş arkadaşlar

dark_yamtar58
17.05.2008, 12:16
yıldız dağı gerçekten mütiş duruyor resimler bi harika olmuş arkadaşlar


Fatih biz Yıldız dağının üstündede Taş örülü Kapalı mahsen bulduk.....

ersoy_34
17.05.2008, 12:23
Fatih biz Yıldız dağının üstündede Taş örülü Kapalı mahsen bulduk.....

valla öyle bişey varsa orada neler vardır acaba abi ya

dark_yamtar58
17.05.2008, 21:24
Tabiki var ama bizim arkadaşlar hep kıravatlı çalışmaya adam yok iki kazma vuran yoruluyor.....................

ersoy_34
17.05.2008, 21:30
abi sen göster yıldızın başına kepçe çıkarayım sen iste yeterki

dark_yamtar58
18.05.2008, 19:53
yıldız dağı gerçekten mütiş duruyor resimler bi harika olmuş arkadaşlar

Yıldız dağı Pırofosyonel resimciler tarafından hiç resimlenmedi.Amatör resimcilerin çektiği dağ resimleri dağın net görüntüsünü heybetini vermiyor en iyisi gidip görmek.

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:15
serçeyi kumrunun yavrusu sanırdım

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:15
ölmeyi uykunun bi çeşidi sanırdım

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:16
omurgalı dersi alana kadar serçeyi güvercin yavrusu sanırdım..ikisinin latincelirinin farklı olduğunu duyunca "nasıl yani" demiştim..bütün kapıcalara "satılmış" denildiğini sanırdım çünkü bizim kapıcımızın adı satılmışdı..kapıcı değişince ona satılmış dediğimde hiç bakmadı

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:16
yumurtayı süt ürünü sanırdım...................... ....................

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:17
çocuk dötten çıkar sanırdım...................... ...........................

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:17
çok derin bi çukur bulup içine girdiğimde dünyanın öbür tarafına çıkacağımı sanardım

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:18
bulutların üstünde bi şehir olduğuna inanırdım.. oraya gitmek için planlar kurardım..

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:18
kendimi acayip kuvvetli sanirdim...................... .....................

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:19
gökkuşağının altında geçince erkek olacağımı sanırdım...

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:19
deprem olursa yorgani basimin ustune cekmenin korunmak icin yeterli olacaiini sanırdım

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:20
#147435 !?

monitörü televizyon sanırdım...
monitörün televizyon olmadığı anlatıldığında sadece monitörün bilgisayar olduğunu sanmaya başladım...

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:20
superman gercekten var sanirdim...................... ........................

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:22
insanların gözlerinde doğdu, o gözlerinde büyüdü
hüzün, acı, özlem, sevgi ve sevinç besledi
güçlüydü, insanlar güçsüzken onlara yardım etti
oysa kendisi güçsüzken yalnızdı, yardımsızdı.
o sevdiklerinizin suratında korkudur
sevmediklerinizde kahkaha
kahkahalarla da gelir hıçkırıklarla da
o gözyaşıdır kimine yakın, kimine uzakta

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:22
odunsuz bir sobanın
yanında titreyen
çocuğu görse yağmur
gözyaşlarını odaya
tavan arasındaki delikten
usulca bırakır

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:23
bombok anlarda pervasızca fışkırıp üzüntü ve kederin doruğuna ulaştırırken, ıslak ve parlak yollar çizerek akıp akıp dudağın kenarına geldiğinde, önlenemez bir kendisini yalama isteği yaratarak tüm konsantrasyonu birden bi tür "atılan tuzu geri dönüştürme" işine odaklayıp, her şeyi 4-5 sn de unutturma kabiliyetine sahip bir sıvı. garip evet.

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:24
gokyuzu dedikleri acaip mavilikten suzulup ashaaa bize doru gelen anlamsız ve bi o kadar da sacma doga olayı.kucukken abimlen soyledigimiz bi tekerlemenin anafikri ve en cok tekrarlanan kelimesi.

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:25
kücükken bulutlarin agladigini dü$ünürdüm ve böylece yagmurun olduunu falan zanederdim.hıh...$imdi sonbahar yagmuruna hastayim. yagmurda di$ari cikarsin üstüne siyah uzun bi palto alirsin. sahile inersin. hafiften donarsin ama karizma icabi caktirmazsin...zar zor sigarani yakarsin. islanmasin diye avcunun icinde tutarsin mereti ve hayatini $öyle bir gözden gecirirsin

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:26
Yağmur zenginligin bereketin simgesi

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:28
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])

.............................. .............................. .............................. ............

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:29
[QUOTE=altuntas58;259780][Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 4a48b35.jpg ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pg)

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:31
DAĞINA ÖZLEM

--------------------------------------------------------------------------------

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]


Video izle Yıldız dapı.......................... .

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:34
Ya bu ne müthiş resim böyle" çok harika ya ben böylesini ilk defa görüyorum.Sanki kartpostaldan alma...Yakup oğlanlılar neden kızsın ki bedeva reklam ben isterim ki herkes bu resmi alsın bir yerlere assın.Kardeşim sanada çok teşekkürler.

.............................. .............................. .............................. .......

seva
18.05.2008, 20:38
[QUOTE=altuntas58;259780][Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 4a48b35.jpg ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pg)

çok güzel gerçekten buna benzer bizim köyde mengelsofularda var..

dark_yamtar58
18.05.2008, 20:41
[QUOTE=dark_yamtar58;264699]

çok güzel gerçekten buna benzer bizim köyde mengelsofularda var..

Seva köyünüzdeki dağın resmi varsa ekle sevinirim..................... .....

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:06
GÜZEL VE DOĞRU OLAN,YANLIŞ DAVRANIŞLARI YİNELEMEMEKYİR.ALDIRMAZLIK,SON UNUN NEREYE VARACAĞINI BİLEMEMEK YANLIŞ DAVRANIŞLARA SEBEP OLUR.EN BÜYÜK GÜZELLİK RUH(HUY)GÜZELLİĞİDİR

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:07
GÖNÜL'DEN SÖYLENMİŞ BİR TATLI SÖZ KADAR İNSANI SEVİNDİRİCİ BİR ŞEY DÜŞÜNEMİYORUM.

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:07
çiçeklerin en güzeli gül,güllerin en güzeli sen..çiçeklerden gülü güllerden seni seviyorum

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:07
• aglama!gozlerıne yas degmesın.gul!dudaklarından tebessum eksılmesın.sev!kalbınden yerım sılınmesın.unutma ,sen sadece benımsın....

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:08
SENİ BU DUNYADA 10 KİŞİ SEVİYORSA BUNLARDAN BİRİ BENİM EĞER SENİ BU DUNYADA 5 KİŞİ SEVİYORSA YİNE BUNLARDAN BİRİ BENİM EĞER BU DÜNYADA SENİ 1 KİŞİ SEVİYORSA BU KESİN BENİM EĞER BU DÜNYADA SENİ KİMSE SEVMİYORSA BİLKİ BEN ÖLMÜŞÜM

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:08
Seni sevmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden, en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey,ama artık ben şarkı dinlemek değil,şarkı söylemek istiyorum

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:09
BENİ BİRBEN TANIRIM,BİRDE BENİ YARATAN BANA BİR BEN LAZIMIM; BİRDE BENİ ANLAYAN.BENİ ANLIYORMUSUN?

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:09
Seni Sevdiğimi DüşüNdükçe Ölmeyi Diliyorum Tanrıdan... Her Seferinde Kalbim Başka Bir İsyan Çıkarıyor... Elimde Olsa Kalbimi Yerinden Söker Ayaklarımla Çiğnerdim... Ama Elimde Değil Ne Seni Sevmemek Nede Kalbimi Söküp Çiğneye Bilmek... Yapabildiğim Tek Şey SeNi SeVeBiLMeK..

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:09
aşk,bütün yemeklerin olduğu bir sofrada,tek çaşit yemek yemektir

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:10
Dün akşam yine seni düşündüm birşey tıkandı boğazıma ağlayamadım ölümmü yoksa sensizlikmi korkuttu ayırt edemedim çünkü farkı yoktu "ÖLÜM SENSİZLİKSE SENSİZLİK ZATEN ÖLÜMDÜ"

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:11
Acımak sevgi değildir,üstünlüğün kabulüdür. Hoşgörü sevgi değidir, istemediğine katlanmaktır. Bağımlılık sevgi değildir, gereksinimin karşılanmasıdır. Sevgi değer vermesini bilmektir. Sevgi yaşama hakkını kabul etmektir. Sevgi varolmaktan kıvanç duymaktır. Sevgi eşitliğin duyumsanmasıdır.

dark_yamtar58
18.05.2008, 21:11
• Irmaklar akmak icin suyu, yagmurlar yagmak icin bahceyi, kalbim atmak icin bir sebep bulamadigi zaman seni unutacagim.

seva
18.05.2008, 21:28
[QUOTE=seva;264704]

Seva köyünüzdeki dağın resmi varsa ekle sevinirim..................... .....

giderken çekebilirsem eklerim inş....

abdussvs
21.05.2008, 21:24
Selam Yıldız Dağı Sanada selam İstanbullardan...

abdussvs
21.05.2008, 21:25
Dark yamtar58 sen biliyomuydun abi benim soyadımda Yıldız Dağından alıntı olduğunu. Benim soyadım YILDIZ...

yiğidoturan
22.05.2008, 00:35
Niçin Gitmez Yıldızdağı Dumanın



Gelmiş iken bir habercik sorayım
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın
Gerçek erenlere yüzler süreyim
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın

Alçağında al kırmızı taşın var
Yükseğinde turnaların sesi var
Ben de bilmem ne talihsiz başın var
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın

Benim Şah'ım al kırmızı bürünür
Dost yüzün görmeyen düşman bilinir
Yücesinden Şah'ın ili görünür
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın

El ettiler turnalar bazlara
Dağlar yeşillendi döndü yazlara
Çiğdemler taşınsın söylen kızlara
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın

Şah'in bahçesinde gonca gül biter
Anda garip garip bülbüller öter
Bunda ayrılık var ölümden beter
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın

Ben de bildim şu dağların şahısın
Gerçek erenlerin nazargâhısın
Abdal Pir Sultan'ın seyrangâhısın
Niçin gitmez Yıldızdağı dumanın

dark_yamtar58
28.05.2008, 14:49
[QUOTE=altuntas58;259780][Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] 4a48b35.jpg ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] pg)
Antik dönemde Yıldız Dağı üzerinde bir tapınak olduğu civar köylerdeki antik kalıntıların varlığı ve civarda oturan köy sakinleri tarafından kanıtlanmaktadır. Nitekim,Bedohtan'ın kuzey batısında buğday tarlaları ortasında önemli eski bir yerleşim yeri keşfettik. Burada üç mezar taşı kitabesi bulduk. Daha ileride, Yusufoğlan'da, eski bir sütun başlığı yeni yapılan bir caminin kirişini desdeklemektedir. Sarıyer'inde kayalık bir dağ sırtının eteğinde ormanlıkta inzivaya, çileye çekilen bir keşişin mezar taşı kapağı bulunmaktadır. Nahiye merkezi Kargın'da da bize, geniş bloklu bir hamamda düzenlice yontulmuş büyük bir sütun gösterdiler. Nihayet Yıldız köyündeki küçük bir koyakta dağın güney yamacı üzerine kazılmış biri bir papazdan bahseden iki yazıt ve bir ahırda, etrafı spiral şeklinde süslerle süslenmiş haç işareti taşıyan bir mezar taşı gördük. Bu kalıntıların, Yıldız Suyu'nun yukarı tarafındaki Akşehir'den getirildiği sanılmaktadır.


Belçika harp okulundaki öğretmen iki kaşif kardeşin kitabından bir alıntı (ALINTI

WåñTêd_øØ7
28.05.2008, 14:55
YILDIZ DAGINDAN GORUNUMLER :=)


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:06
YILDIZ DAGINDAN GORUNUMLER :=)


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Vallahi ben Yıldız Dağına çıktığım zamanlar dağ bakirdi doğallığını koruyordu.Yukarıdaki resimleri görünce moralim bozuldu çevre kirliliği yıldız dağınıda etkilemiş,çöpler poşet artıkları,ben bunları görmeye tahamül edemiyoruım.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:07
Şanssızlığa katlanabiliriz , çünkü dışarıdan gelir ve tümüyle rastlantısaldır. Oysa yaşamda bizi asıl yaralayan , yaptığımız hatalara hayıflanmaktır. Oscar Wilde

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:08
Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı , sahip olduğu , sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:08
İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur. Mevlana

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:08
Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:09
Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:09
♥ Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:10
Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır........................ ..

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:10
Acınmaktansa kıskanılmak dana iyidir.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:10
Düşman isterseniz dostlarınızı geçmeye çalışınız. Dost isterseniz , bırakın , dostlarınız sizi geçsin

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:11
♥ Yirmi yaşındaki bir insan, dünyayı değiştirmek ister . Yetmiş yaşına gelince , yine dünyayı değiştirmek ister, ama yapamayacağını bilir.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:11
Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:11
Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:12
Sık ve çok gülmek; zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini, şefkatini kazanmak; dürüst eleştirilerin taktirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek; güzelliği taktir edebilmek, başkalarındaki "en iyiyi bulabilmek"; sağlık

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:12
Herşeyi denerim; ama yapabildiklerimi yaparım. Herman

altuntas58
11.06.2008, 13:21
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:22
Martının denizi sevdiği kadar sevebilir misin ? Toprağın suyu sevdiği kadar sevebilir misin ? Leyla`nın Mecnun`u sevdiği kadar sevebilir misin? Hadi bırak butun bunlarıda, Benim seni sevdiğim kadar sen de beni sevebilir misin ?

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:23
Hayati gözyaslarinla ödüllendirecegine gülücüklerinle cezalandir....

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:23
Dumanımda oyoktu sigarayı bıraktım kadehimde oyoktu içkiyi bıraktım rüyalarımda oyoktu uyumayı bıraktım baktımki onsuz olmuyor yaşamayıbıraktım

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:24
Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen vur kır kalbimi kalbimden akan kan yazacaktır ismini o zaman anlarsın sana olan sevgim

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:24
Hepsi Gidici Sen Kalıcı , Hepsi Anlık Sen Hayat Boyu , Hepsi çocukçA Sen GerçEkçE , Hepsi Öylesine Sen Ölesiye

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:24
Küçüktüm, adam olmadı dediler, adam oldum, sevmedi dediler, sevdim, uğruna ölmedi dediler, Öldüm, iş işten geçti, dediler

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:25
Yalnızım, yalnızlığım beni dinlemekte, yalanda olsa ne varki bu şarkıyı söylemekte, yalanda olsa içimden bir bulut akıp geçiyor, yalanda olsa MUTLUYUM bu bana YeTeR

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:25
Bazen anlatmak zor geldi korktum, bazen cesurdum sen yoktun, ve artık bir karar aldım söylüyorum. Seni çok ama çok Seviyorum.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:25
Sana Ne Demeliyim Bilmiyorum GüneşIm Desem Güneş Batıyor, Hayatım Desem Hayat Kısa, Gülüm Desem Oda Soluyor, Sana Canım Demeliyim çünkü Bu Can Seninle Yaşıyor..

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:26
Aşkına döksem gözyaşlarımı, elinle bir defa silecek misin? Şu kalbimi sana versem, bir gün gelecek sevecek misin?

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:26
Sonbahara İNat AğAç Hala YeşErmekte, Geceye İNat Gün Hala AğArmakta, Ben İSe Kadere İNat Hala Senİ SevmekteyİM. İNat Bu Ya MahşEre Kadar Senİ SeveceğİM!

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:26
Bir çerçeve astım odama içi boş önemi yok, neden diye sorma neye baksam seni görüyorum nasıl olsa..

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:27
Düşünüyorum da; düşüncelerin en güzeli senin beni düşünüp düşünmediğini düşünürken, düşünüyor olmanı düşünmek galiba Dünyada bir çok insan var.Kimi mutlu kimi mutsuz, Kimi ağlayıp kimi gülüyor ama güzelliklere ve mutluluğa layık bir insan var o da su an mesajımı okuyor...

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:27
Ne Güneşi İstiyorum Karanlığıma Ne De Yıldızları İstiyorum Gece Yarılarında... çok Değil BirTek Seni İstiyorum Yalnızlığıma!!!

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:27
Gecenin sessizliğini dinle içinde beni bulacaksın.. Karanlığa bak yüzümü göreceksin.. Elini kalbine koy, gözlerini kapa ruhumu yolluyorum birazdan ÖPÜLECEKSİN..

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:28
Bu gün bir meyhane keşfettim mezarlığın tam karşısında , Eğer ki bir gün beni ararsan ya meyhanedeyimdir yada tam karşısında...

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:28
BuGüNü yaşıyorsam yarının seni bana getireceğine inandığım içindir....

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:28
Kalbim seni unutacak kadar adi ise ellerim onu parcalayacak kadal asildir.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:29
Bir sevgi diledim gözyaşı buldum. Bir dost diledim sırtımdan vuruldum. Derdime derman diledim derdimin tiryakisi oldum. Bilki gerçek sevgiyi ben sende buldum!

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:29
Seven unutmaz unutansa sevmemistir eğer sevipte unutmusa sevmesini bilmemistir. Kül olmuş ateş yanar mı? Buz tutmuş su akar mı? Bu gözler seni sevdi başkasına bakar mı? Sevgini taşımak değil hasretini çekmek zor gülmeyi unutmak değil ağlamaya alışmak değil ölmekte değil özleyipte görmemek zor...

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:56
Kızlar sevgiyi kalplerine,erkekler ise ceplerine koyar! benim ceplerim dolu sevgini bomboş olan kalbime yazıyorum

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:57
* Seviyorum seviyorum haykırarak söylüyorum kimselerden korkmuyorum ölümüne seviyorum bigün bana soracaksin ben mi dünya mi diye.Ben dünya diyecegim ve sen küsüp gideceksinama bilmeyeceksinki benim bütün dünyam SENSIN

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:57
gülmek icin mutlu olmayi bekleme, belki mutluluk gülüsünde saklidir. sakin aglayayim deme, kim bilir belki bir yerde senin bir tek gülüsün icin yasayan biri vardir.

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:57
Eger Son Nefesimi Vermeden Once Mutlu Olacagini Bilirsem Cehenneme Bile Gulerek Giderim.!

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:57
Seni ben değil gözlerim seçti , onlar sevdi onlar beğendi , banane gidersen ONLAR AğLASIN

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:58
Cicekler bahcesinde gecsede ömrüm senin üstüne gül koklamam gülüm seni koklamak olsada ölüm sen buna degersin be gülüm Düşlerim vardıgörmekten korktuğum,hislerim vardı söylemektenkorktuğum,şiirlerim vardı yazmaktan korktuğum,şimdisen varsın kaybetmekten korktuğum

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:58
Vücudun otobüs, beynin şöfördür kalbin şöför maaline geçerse aşık oldun demektir. Aşık bir insansan mantığını unut, mantıklı bir insansan aşkı unut. Hem aşık hem mantıklıysan kıskanırım seni ben

dark_yamtar58
11.06.2008, 13:58
Sen seni seveni göremeyecek kadar körsen seni sevende seni sevdiğini söylemeyecek kadar gururludur.

dark_yamtar58
11.06.2008, 14:09
Gidene kal demeyeceksin.gidene kal demek zavallılar****alana git demek terbiyesizlere.dönmeyene dön demek acizlere yakışır...

dark_yamtar58
11.06.2008, 14:09
Sadece çocuklar ağlar ve sadece Allah affeder eğer bir gün gidersen çocuk değilim ağlamam Allah değilim affetmem.

dark_yamtar58
11.06.2008, 14:10
Polis bi gün 3 arkadaşın evine baskın düzenlemiş.Sizi uluslararası kaçakçılıktan tutukluyorum demiş.Adamlarda ;"Abi biz Fenerbahçeliyiz uluslararası ne işimiz olabilirki?"demiş.

dark_yamtar58
11.06.2008, 14:11
GözLerin daLarSa ŞiLki dü$ündüm Seni, kuLagIn CInLarSa ŞiLki aNdIm Seni, GeCe UyanIrsan ŞiLki ReSMiNi Öptüm, GözLeriNden Ya$ damLaRSa ŞiLki SenSiz ÖLdüM..

dark_yamtar58
11.06.2008, 14:26
YILDIZ DAGINDAN GORUNUMLER :=)


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

YILDIZ DAĞINDAN ÇEVREYE BAKIŞ......................:ma d::mad::mad:

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:20
besiktasliysan Ogun, Degilsen Itaat Et

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:43
DURMUS SAAT BILE GUNDE IKI KEZ DOGRUYU GOSTERIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:43
ASK COK RENKLI BIR CICEKTIR AMA YETISTIGI YER KORKUNC UCURUMLARIN KENARIDIR.(STENDHAL

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:44
SACMA BIR ZAMANIN KIYISINDA KURULMUS YASAMDAN NE FAYDA BEKLENEBILIR KI GEC OLMADAN GITMELI SIYRILMALI MAKAMSIZ UMUTLARLA YANYANA GUZEL BIR YASAM TASINMALI BERRAKLIKLARA...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:44
TASI DELEN SUYUN GUCU DEGIL DAMLALARIN SUREKLILIGIDIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:44
ASKVERDIGINIZE PISMAN OLMADIGINIZ SEVGINIZDIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:45
INSANIN INSANA VERBILECEGI EN OLUMSUZ HEDIYEDIR SEVGI

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:45
BASIM DIYE OGUNMEYIN NE GELIRSE BASA GELIR DIZ DUSERSE TOPRAK USTUNE BAS DUSERSE TASA GELIR.

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:46
INSANLAR DIKENLER ARASINDA GULU GORUP SEVINECEKLERINE, GULLER ARASINDA DIKENLERI GORUP SIKAYET EDERLER...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:46
DENIZLER YOLCULUGA CAGIRIR DURURDA BENI GITMEM, DUSUNEREK GERI DONECEGIM GUNU BEN BUYUK RUZGARLARI SEVERIM BUYUK OLSUN ASKIM DA, OZLEMIM DE HEPSI, HER SEY VE MAHZUN

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:46
GUL KI NE DUSUNDUGUNU BILMESINLER

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:47
DUSUNCELERINE DIKKAT ET EYLEME DONUSUR! EYLEMLERINE DIKKAT ET ALISKANLIKLARA DONUSUR! ALISKANLIKLARINA DIKKAT ET KISILIGINE DONUSUR! KISILIGINE DIKKAT ET KISILIGIN KADERINDIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:47
SIZ IZIN VERMEDIKCE, HIC KIMSE, KENDINIZI DEGERSIZ HISSETTIREMEZ

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:48
BILGISIZLER ICINDE BIR BILGIN OLULER ICINDE DIRI DEMEKTIR...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:48
INSANLARIN SIZE KARSI OLMALARI DIYE BIRSEY YOKTUR.ONLAR KENDI MENFAATLARININ YANINDADIR.

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:49
BEKLENEN GUN GELECEKSE CEKILEN CILE KUTSALDIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:50
KIM DEMIS ALKOL KOTU DIYE,BEN HERSEYIMI AYIKKEN KAYBETTIM

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:50
INSANLAR RUZGARLA HARAKET EDEBILEN BIR GUL GIBI OLMALI KI ETRAFINA GUZEL KOKULAR SACABILSIN...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:51
AYAKKABIMIN ALTI DELIKTI AMA USTU HER ZAMAN BOYALIYDI...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:51
BATAN GUNES UMUDUMUZ DOGAN GUNES TESELLIMIZ OLSUN

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:52
BIZ ISYANKAR SOKAKLARDA BUYUDUK GULUM.ANLAMAYIZ SENIN GIBI BALLI EKMEK YEMEYI.BIZ 10 YASINDA DUNYAYA,15 YASINDA KASIP KAVURAN ASKLARA ISYAN ETMISIZ.BILMEYIZ KAYGAN PISTTE DANSETMEYI.SATMAYIZ ON KURUS ICINBIZE HAKKI OLAN SEVENLERI...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:52
SEVIPTE AGLAMAYANLAR BEN SEVDIM DEMESIN

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:53
HAYAT BIR FILM GIBI.CILELI YADA ZEVK VERICI.GULUP AGLAYANIDA VAR.AGLAYANI GULENIDE VAR.GULENLER COK AGLAR.AGLAYAN YUREKLERI TAS BAGLAR.HER BIR DAMLACIKDA ANILAR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:53
SENI DIGERLERINDEN FARKSIZ YAPMAYA TUM GUCUYLE GECE GUNDUZ CALISAN BIR DUNYADA, KENDIN OLARAK KALABILMEK, DUNYANIN EN ZOR SAVASINI VERMEK DEMEKTIR. BU SAVAS BASLADIGINDA ASLA BITMEZ...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:53
TENINI BESLEYIP GELISTIRMEYE BAKMA, CUNKU O SONUNDA TOPRAGA VERILECEK BIR KURBANDIR.SEN GONLUNU BESLEMEYE BAK.! YUCELERE GIDECEK, SEREFLENECEK ODUR.

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:54
HAYAT VE YASADIKLARINI BIR OKYANUS GIBI DUSUN.... CILGIN VE DELI DALGALARA ISTEYEREK GIRMEZSIN... DURGUN SULAR KENDINI BELLI ETMEZ VE NE ZAMAN COSACAGINI SEN BILEMEZSIN

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:54
KIZ DEDIGIN NAZ ETMEZ.ERKEK DEDIGIN HIC URKMEZ.DOSTDAN DUSMAN OLMAZ, GAVURDA NAMUS OLMAZ, GUZELDE KUSUR OLMAZ, GERCEK ASKTADA GURUR OLMAZ.

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:55
KISA BIR OYKUDUR HAYAT,UGRUNA UPUZUN ACILAR CEKTIGIMIZ,KISA BIR TURKUDUR HAYAT,BIR DAHA SOYLEMEK ICIN DELIRDIGIMIZ...

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:55
BEN HAYATIMA DAHA FAZLA GUN KATAMAM, AMA GUNUME DAHA FAZLA HAYAT KATABILIRIM

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:55
INSAN KALBINDEKI GERCEK ASK,DORTNALA GIDEN BIR ATTIR,NE DIZGINDEN ANLAR,NE LAF DINLER...(CONFUCIUS)

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:56
GOZ YASLARI MERHAMETE DELILDIR.YUREK YANMADIKCA GOZ YASARMAZ.(MEVLANA

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:56
ASK DAVAYA BENZER,CEFA CEKMEKTE SAIDE,SAHIDIN YOKSA DAVAYI KAZANAMAZSIN.(MEVLANA)

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:57
INSANLARIN EN BUYUK MUTLULUGU AKILLARINI DOGRU KULLANMAYI OGRENMELERIDIR. (R.DESCERLAS)

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:58
HER SEDEFTE INCI BULUNMAZ.(MEVLANA............. .......................

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:59
RUZGARA HAKIM OLAMIYORSAN YELKENLERINI ONA GORE AYARLA VE UNUTMA KI HAYAT KARSILASTIGIN GUCLUKLERLE DEGIL GEMIYI LIMANA GETIRIP GETIREMEDIGINLE ILGILENIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:59
KIMSEYI KIRMAMAK VE UZMEMEK SARTIYLA DILEDIGIN HERSEYI YASA BIRGUN CEKIP GIDERKEN GERIDE NE AKLIN KALSIN , NEDE SENIN YUZUNDEN KIRILMIS BIR YUREK!

dark_yamtar58
13.06.2008, 15:59
Özlü Sözler
DURMUS SAAT BILE GUNDE IKI KEZ DOGRUYU GOSTERIR (V.I.LENIN)

ASK COK RENKLI BIR CICEKTIR AMA YETISTIGI YER KORKUNC UCURUMLARIN KENARIDIR.(STENDHAL)

SACMA BIR ZAMANIN KIYISINDA KURULMUS YASAMDAN NE FAYDA BEKLENEBILIR KI GEC OLMADAN GITMELI SIYRILMALI MAKAMSIZ UMUTLARLA YANYANA GUZEL BIR YASAM TASINMALI BERRAKLIKLARA...

TASI DELEN SUYUN GUCU DEGIL DAMLALARIN SUREKLILIGIDIR.

ASKVERDIGINIZE PISMAN OLMADIGINIZ SEVGINIZDIR..

INSANIN INSANA VERBILECEGI EN OLUMSUZ HEDIYEDIR SEVGI.

BASIM DIYE OGUNMEYIN NE GELIRSE BASA GELIR DIZ DUSERSE TOPRAK USTUNE BAS DUSERSE TASA GELIR.

INSANLAR DIKENLER ARASINDA GULU GORUP SEVINECEKLERINE, GULLER ARASINDA DIKENLERI GORUP SIKAYET EDERLER...

DENIZLER YOLCULUGA CAGIRIR DURURDA BENI GITMEM, DUSUNEREK GERI DONECEGIM GUNU BEN BUYUK RUZGARLARI SEVERIM BUYUK OLSUN ASKIM DA, OZLEMIM DE HEPSI, HER SEY VE MAHZUN.

GUL KI NE DUSUNDUGUNU BILMESINLER...

DUSUNCELERINE DIKKAT ET EYLEME DONUSUR! EYLEMLERINE DIKKAT ET ALISKANLIKLARA DONUSUR! ALISKANLIKLARINA DIKKAT ET KISILIGINE DONUSUR! KISILIGINE DIKKAT ET KISILIGIN KADERINDIR!!

SIZ IZIN VERMEDIKCE, HIC KIMSE, KENDINIZI DEGERSIZ HISSETTIREMEZ!

BILGISIZLER ICINDE BIR BILGIN OLULER ICINDE DIRI DEMEKTIR...

INSANLARIN SIZE KARSI OLMALARI DIYE BIRSEY YOKTUR.ONLAR KENDI MENFAATLARININ YANINDADIR.

BEKLENEN GUN GELECEKSE CEKILEN CILE KUTSALDIR...

KARAMSAR OLMAK ZOR DEGIL, ZOR OLAN CILGIN BIR FIRTINADAN SONRA GOKKUSAGI GIBI GULUMSEYEBILMEKTIR.

KIM DEMIS ALKOL KOTU DIYE,BEN HERSEYIMI AYIKKEN KAYBETTIM!!

INSANLAR RUZGARLA HARAKET EDEBILEN BIR GUL GIBI OLMALI KI ETRAFINA GUZEL KOKULAR SACABILSIN...

AYAKKABIMIN ALTI DELIKTI AMA USTU HER ZAMAN BOYALIYDI...

BATAN GUNES UMUDUMUZ DOGAN GUNES TESELLIMIZ OLSUN.

BIZ ISYANKAR SOKAKLARDA BUYUDUK GULUM.ANLAMAYIZ SENIN GIBI BALLI EKMEK YEMEYI.BIZ 10 YASINDA DUNYAYA,15 YASINDA KASIP KAVURAN ASKLARA ISYAN ETMISIZ.BILMEYIZ KAYGAN PISTTE DANSETMEYI.SATMAYIZ ON KURUS ICINBIZE HAKKI OLAN SEVENLERI...

SEVIPTE AGLAMAYANLAR BEN SEVDIM DEMESIN.!!

HAYAT BIR FILM GIBI.CILELI YADA ZEVK VERICI.GULUP AGLAYANIDA VAR.AGLAYANI GULENIDE VAR.GULENLER COK AGLAR.AGLAYAN YUREKLERI TAS BAGLAR.HER BIR DAMLACIKDA ANILAR.

SENI DIGERLERINDEN FARKSIZ YAPMAYA TUM GUCUYLE GECE GUNDUZ CALISAN BIR DUNYADA, KENDIN OLARAK KALABILMEK, DUNYANIN EN ZOR SAVASINI VERMEK DEMEKTIR. BU SAVAS BASLADIGINDA ASLA BITMEZ...

TENINI BESLEYIP GELISTIRMEYE BAKMA, CUNKU O SONUNDA TOPRAGA VERILECEK BIR KURBANDIR.SEN GONLUNU BESLEMEYE BAK.! YUCELERE GIDECEK, SEREFLENECEK ODUR.

HAYAT VE YASADIKLARINI BIR OKYANUS GIBI DUSUN.... CILGIN VE DELI DALGALARA ISTEYEREK GIRMEZSIN... DURGUN SULAR KENDINI BELLI ETMEZ VE NE ZAMAN COSACAGINI SEN BILEMEZSIN."

KIZ DEDIGIN NAZ ETMEZ.ERKEK DEDIGIN HIC URKMEZ.DOSTDAN DUSMAN OLMAZ, GAVURDA NAMUS OLMAZ, GUZELDE KUSUR OLMAZ, GERCEK ASKTADA GURUR OLMAZ.

KISA BIR OYKUDUR HAYAT,UGRUNA UPUZUN ACILAR CEKTIGIMIZ,KISA BIR TURKUDUR HAYAT,BIR DAHA SOYLEMEK ICIN DELIRDIGIMIZ...

BEN HAYATIMA DAHA FAZLA GUN KATAMAM, AMA GUNUME DAHA FAZLA HAYAT KATABILIRIM!

INSAN KALBINDEKI GERCEK ASK,DORTNALA GIDEN BIR ATTIR,NE DIZGINDEN ANLAR,NE LAF DINLER...(CONFUCIUS)

GOZ YASLARI MERHAMETE DELILDIR.YUREK YANMADIKCA GOZ YASARMAZ.(MEVLANA)

ASK DAVAYA BENZER,CEFA CEKMEKTE SAIDE,SAHIDIN YOKSA DAVAYI KAZANAMAZSIN.(MEVLANA)

INSANLARIN EN BUYUK MUTLULUGU AKILLARINI DOGRU KULLANMAYI OGRENMELERIDIR. (R.DESCERLAS)

HER SEDEFTE INCI BULUNMAZ.(MEVLANA)

RUZGARA HAKIM OLAMIYORSAN YELKENLERINI ONA GORE AYARLA VE UNUTMA KI HAYAT KARSILASTIGIN GUCLUKLERLE DEGIL GEMIYI LIMANA GETIRIP GETIREMEDIGINLE ILGILENIR...

KIMSEYI KIRMAMAK VE UZMEMEK SARTIYLA DILEDIGIN HERSEYI YASA BIRGUN CEKIP GIDERKEN GERIDE NE AKLIN KALSIN , NEDE SENIN YUZUNDEN KIRILMIS BIR YUREK

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:03
Seher vakti bülbüller
Nede güzel öterler
Açınca tüm çiçekler
Birlikte zikrederler
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah

Akşam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kim bilir ne söylerler
Feryad eder bülbüller
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah

Onlarda bütün dertler
Yine de şükrederler
Salat selam söylerler
Beytullaha giderler
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:06
Ülkemizde ilk Türk futbolcu Fuat Hüsnü Kayacan "Bobi" adıyla Kadıköy takımında oynamıştır. (bocut)

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:11
İlk kadın tiyatro oyuncumuz Afife

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:11
Bedevi düğünlerinin geleneksel yemeklerinden birisi şöyledir: Bir devenin içine koyun, koyunun içine birkaç piliç, piliçlerin içine de içine yumurta konulmuş balık doldurulur.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:12
Karınca köpek kadar koku alabilir.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:12
Bir insan yaşamı boyunca 2 yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:12
1kg limonda 1kg çilekten daha fazla şeker bulunur.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:13
Karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:13
Hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün yaşayabilir.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:13
Bir erkek hayatının 3350 saatini traş olmakla harcar.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:13
Dünyada her iki dakikada bir küçük şiddetli deprem olmaktadır.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:14
►Eyfel(Eiffel) Kulesi Alexandre Gustave Eiffel tarafından 1887-1889 yıllarında inşa edilmiştir.1792 basamaklı ve 300 yüksekliğindedir.3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:14
Bambu günde 90 cm uzar (dünyanın en hızlı büyüyen bitkisidir).

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:14
►Dünyada karınca sayısı insan sayısının 1 milyon katıdır.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:15
Bir kromozom genden daha büyüktür

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:15
Okyanusun en derin yerine demir topun yüzeyden batması bir saatten daha fazla sürmektedir

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:16
►Bu güne kadar görülmüş en büyük dalga 1971 yılında Japonya'nın İshigaki Adası'nda 85 metre yüksekliğinde meydana gelmiştir.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:16
Bilinen en ağır böbrek taşı 1.36kg ağırlığındadır.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:16
Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe ayaklarının büyüklüğüne eşittir.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:16
Kalp krizi en çok pazartesi günleri olmuştur.(Alman bilim adamlarının araştırması)

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:17
Dünyadaki en fazla 0'grubu kan,en az ise AB grubu bulunur.A-H grubu kan ise dünyada sadece 3 kişide görülmüştür.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:17
yadaki tüm kıtalarda Roma adından bir kent vardır.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:18
İsrail'de bulunan ölü deniz'de otursanız bile batmazsınız.%25 tuz oranı ile çok yoğun olan denizin kaldırma kuvveti çok yüksektir

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:18
Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:18
Bir sıvının kaynaması sıcağın etkisiyle içindeki atomların hareket etmesidir.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:19
Bukelamunların dilleri vücutlarından iki kat daha uzundur.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:20
Çocuklar baharda daha fazla büyür.

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:20
İlk milli maçımızı 26 Ekim 1923'de Romanya ile yaptık ve 2-2 berabere kaldık. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Ülkemizde ilk Türk futbolcu Fuat Hüsnü Kayacan "Bobi" adıyla Kadıköy takımında oynamıştır. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►İlk kadın tiyatro oyuncumuz Afife Jale'dir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bedevi düğünlerinin geleneksel yemeklerinden birisi şöyledir: Bir devenin içine koyun, koyunun içine birkaç piliç, piliçlerin içine de içine yumurta konulmuş balık doldurulur. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Karınca köpek kadar koku alabilir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bir insan yaşamı boyunca 2 yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►1kg limonda 1kg çilekten daha fazla şeker bulunur. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün yaşayabilir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bir erkek hayatının 3350 saatini traş olmakla harcar. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Dünyada her iki dakikada bir küçük şiddetli deprem olmaktadır. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Eyfel(Eiffel) Kulesi Alexandre Gustave Eiffel tarafından 1887-1889 yıllarında inşa edilmiştir.1792 basamaklı ve 300 yüksekliğindedir.3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bambu günde 90 cm uzar (dünyanın en hızlı büyüyen bitkisidir). (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Dünyada karınca sayısı insan sayısının 1 milyon katıdır. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bir kromozom genden daha büyüktür. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Okyanusun en derin yerine demir topun yüzeyden batması bir saatten daha fazla sürmektedir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bu güne kadar görülmüş en büyük dalga 1971 yılında Japonya'nın İshigaki Adası'nda 85 metre yüksekliğinde meydana gelmiştir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bilinen en ağır böbrek taşı 1.36kg ağırlığındadır. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe ayaklarının büyüklüğüne eşittir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Kalp krizi en çok pazartesi günleri olmuştur.(Alman bilim adamlarının araştırması) (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Dünyadaki en fazla 0'grubu kan,en az ise AB grubu bulunur.A-H grubu kan ise dünyada sadece 3 kişide görülmüştür. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Dünyadaki tüm kıtalarda Roma adından bir kent vardır. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►İsrail'de bulunan ölü deniz'de otursanız bile batmazsınız.%25 tuz oranı ile çok yoğun olan denizin kaldırma kuvveti çok yüksektir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bir sıvının kaynaması sıcağın etkisiyle içindeki atomların hareket etmesidir. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Bukelamunların dilleri vücutlarından iki kat daha uzundur. (bocut)
--------------------------------------------------------------------------------

►Çocuklar baharda daha fazla büyür. (bocu

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:22
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])
By mehmetacik58 ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez])





GÜMÜŞDEREDEN YILDIZ DAĞININ GÖRÜNÜMÜ

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:26
LANET OLSUN TERÖR SANA VE İŞBİRLİKÇİLERİNE.

« Önceki | Sonraki »

17/3/2007
METEHAN'DAN ALACAĞIMIZ DERS



Oğuz Han adıyla da bildiğimiz Mete Han, gecesini gündüzünü katarak çalışıyor, Hun Türkleri'nin devleti gittikçe güçleniyordu. Ancak ne var ki, komşuları olan Çinliler Türklerin kuvvetlenmesinden kuşkulanmaya başlamışlardı.

Mete Han'la savaşmak için sebep arayan Çin Hükümdarı; günün birinde bir elçi göndererek O'nun çok sevdiği atını istetti. Eski Türklerde devleti ilgilendiren böyle önemli konulara hakan kendi başına karar vermediği için Mete Han hemen Kurultay'ı topladı. Durumu görüşen Kurultay, atın düşmana verilmemesi görüşündeydi.Ancak, Mete Han konuyla ilgili olarak söz aldı ve şunları söyledi:

"- İstenilen bu at bana aittir. Kendime ait bir mal için milletimi savaşa sürükleyemem. Atım milletim için feda olsun!"

At, Çin'den gelen elçiye teslim edildi ve gönderildi.

Ancak, Mete Han!ın bu hareketi düşmanın cür'etini arttırmıştı: Yeni bir elçi göndererek Mete Han'ın hizmetinde bulunan ve O'nun çok önem verdiği kadınlarından birini istediler.

Durum Kurultay'da görüşüldü ve kadının gönderilmemesi şeklinde bir karar oluştu. Son olarak Mete Han söz aldı ve şunları söyledi:

"- Evet, bu kadın benim için çok değerlidir ama, milletim için feda etmekten çekinmeme doğru olmaz. Kendi menfaatim için savaşı göze almak milletin kaderiyle oynamaktır. Atım gibi onu da milletime feda ediyorum!"

Artık Çinliler iyice şımarmışlardı. Mutlaka bir savaş sebebi bulmak ve daha fazla güçlenmeden Hun Türklerini ortadan kaldırmak istiyorlardı. Elçilerini tekrar gönderdiler ve bu defa, iki ülke arasında bulunan bir toprak parçasını istediler.

Mete Hankonuyu Kurultay'a getirdi. Durum görüşüldü ama bu defa farklı bir karar çıktı: Daha önce Mete Han'a mahçup olan Kurultay üyeleri, "verimsiz bir toprak parçasını düşmana vermekten ne çıkar" görüşünü benimsediler.

Bunun üzerine Mete Han ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:

"- Ey gün görmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!"

Kurultay üyeleri Mete Han'a bir defa daha mahçup olmuşlardı. Hemen hazırlıklara girişildi. Mete Han, kısa zamanda toplanan ve savaşa hazır hale gelen ordusuna şöyle seslendi:

"- Vatanı için her an ölmeye hazır olan kahramanlarım! Artık düşmana verilecek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi onlara oklarımızla, kargılarımızla ve kılıçlarımızla cevap vereceğiz. İl Beyleri, Boy Beyleri, askerlerim! Hedefiniz Çin ülkesidir; haydi, yürüyün!.."

Bu, Mete Han'ın kurduğu dünyanın ilk düzenli ordusunun ilk büyük seferiydi. Bu sefer, adına ve kumandanına yakışır bir şekilde zaferle sonuçlandı. Çok geçmeden Mete Han'ın daha önce Çin'e gönderdiği atı ve kadını da kurtarıldı

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:27
OĞUL İLE BABASI



Oğlu ile babası sahile indiler; babacığım şu yerdeki şeyler neyin nesi?

-Çakıl taşı çocuğum

Oğul kafasını sağa çevirdi, babacığım ya bunlar?

-Onlar da çakıl taşı evladım..

Sola çevirdi,ya bunlar babacığım?

-Hepsi çakıl taşı evladım..

Babacığım ne kadar da çok var bunlardan! evet evladım.. Peki babacığım bunlardan daha çok bir şey var mı dünyada?

Var evladım..

Nedir babacığım?

BABANIN GÜNAHLARI EVLADIM!

Babacığım, ya senin günahlarından daha çok bir şey var mı?

Var evladım..

Nedir babacığım?

ALLAH'IN (C.C.) RAHMETİ EVLADIM

RABBİM HER ZAMAN SANA SIĞINIRIM... SİZDE ÖYLE YAPIN SELAMLAR

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:29
BEN BİR TÜRKÜM!!!

Ben;

Orta Asya'dan Türeyen, Anadolu'da Büyüyen, Avrupa İçlerine Yürüyen TÜRK'üm !

Ben;

Dağlarda Gemi Gezdiren, Taşlara Destanlar Kazdıran, Tarihi Baştan Yazdıran, TÜRK'üm !

Ben;

Adalete, Ben Mertliğe Örnekler Veren, Ölüm - Kalım Savaşına Gülerek Giden, Yeryüzünde Her Murada Eren TÜRK'üm !

Ben;

Sancaklara, Tuğlara Baş Eğdiren, Beylere, Paşalara Hil'at Giydiren, Kılıcını Üç Kıt'ada Gezdiren TÜRK'üm !

Ben;

Atilla'yı, Yavuz'u, Fatih'i Var Eden, Kralları, İmparatorları Kendisine Yar Eden, Düşmanına Dünyasını Dar Eden TÜRK'üm !

Ben;

Şahları, Sultanları Kul Edinen, Altınları, Elmasları Pul Edinen, İncili Kaftanları Çul Edinen TÜRK'üm !

Ben;

Zafer Rüyasını Görenlere Saç Yolduran, Hezimete Uğratıp, Ümitleri Solduran, Müzelerde Baş köşeleri Dolduran TÜRK'üm !

Ben;

Damarlarında Asil Kanın Aktığı Irkım, Benden Bahseder Destanım, Ağıtım, TÜRK'üm, Ben TÜRK'üm,

Ya Sen Kimsin ?

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:30
YABANCI GÖZÜYLE TÜRK ASKERLERİ

yabanci gözü ile Türk askeri

Amerikan Kore Savaşı gazileri: Türkler hep bir numara

Yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün yaşları 80'lere dayanmış Amerikalı Kore gazileri, Kore Savaşı'ndan birlikte savaştıkları Mehmetçiği unutamıyor.



Yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün yaşları 80'lere dayanmış Amerikalı Kore gazileri, Kore Savaşı'ndan birlikte savaştıkları Mehmetçiği unutamıyor. Türk askerlerinin cesaretini ve içtenliğini dile getirirken savaş tanıklarından kimileri gözyaşlarını tutamıyor kimileri de Türkiye'deki kaderdaşlarını tekrar görme umudunu dile getiriyor.


Cihan, o günlerde Amerikan 28. Mekanize Tugayında yer almış onlarca Kore savaşı gazisiyle New York'un Staten Island bölgesindeki anma törenlerinde görüşme imkanı buldu.

"Türkler ne zaman bizim ile düşman arasında ise o gece rahat uyku uyurduk" diyen Kore Savaşı Gazisi Leo Turitto, Mehmetçiğin dünyanın en iyi askeri olduğu düşüncesinde. Yine bir başka Kore Gazisi Ernest Macasaet de Mehmetçikten öğrendiği İslam dininin yüceliğini anlatmaktan kendini alamadı. İslam'a karşı önyargılı yayın yaptığını söylediği Amerikan medyasını kınayan Macasaet, ABD'lilerin bunlara inanmayacağını umduğunu söyledi.

Amerikan Mekanize Tugayı Kore Gazileri Derneği Başkanı Josepia Calabria, Mehmetçiğin birbirleri ile olan yakın dostluğunu çok anlamlı bulduğunu ifade etti. Ekmeğini yanındaki ile paylaşan Mehmetçiğin bu fedakarlığına gıpta ile baktığını aktaran Başkan, "Onların her biri cesur yürek. Bunu Kore'de savaşan dost da düşman da bilir" diye konuşuyor. Başkan ayrıca Türk askerinin Kunuri'de yaptığı efsanevi direniş sayesinde 8'nci ordunun hayatta kaldığını dile getirdi. Bir diğer gazi Yale Rossett ise yaşadığı olayı anlattıktan sonra Türk Tugay Komuta'nın yaralı askerlerin taşınması için kendi cipini tahsis etmesine büyük saygı duyduğunu kaydetti.

New York'un en meşhur yerlerinden biri olan ve aynı zamanda Universal Soldier (Evrensel Asker) anıtının da bulunduğu Battery Park'ta Kore harbinin yıl dönümü dolayısıyla bir tören düzenlendi. Törene Amerikan Kore Gazilerinin yanı sıra Türkiye New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ile Kore ve Lübnan gibi ülkelerden yetkililer de katıldı.

"TÜRKLERİN HEPSİ BİRER CESUR YÜREKTİR"

Kore Gazileri Mekanize Tugayı Derneği Başkanı Josepia Calabria, "Kore savaşına katılan her asker bilir, Türklerin nasıl cesur yürek olduğunu. Savaş alanında onlardan daha iyisi yoktu. Tek kelime ile mükemmel askerlerdi. Bu gerçeği yalnızca bizler değil Çinliler de bilirdi." dedi. Savaşta kamyon şoförü olduğunu aktaran Calabria, "Yine bir gün savaşta bir kamyon dolusu yemeği Türk birliğine taşıyordum. Bu benim Türklerle ilk karşılaşmam oldu. Birliğin olduğu yere varıp kamyondaki yemekleri boşaltınca şunu fark ettim, Türk askerleri işini son derece ciddiyetle yapan insanlardı. Yemek için kimse bir diğerini itip kakmadığı gibi ancak çağrıldıklarında yiyeceklerini almaya geliyorlardı. Türk askerlerinin birbirleri ile olan arkadaşlıklarını gördüm. Herkes bir diğeri için bir şey yapıyordu." diye konuştu.

Orada kendisine de yemek verdiklerini, sonra sigara ikram ettiklerini aktaran Koreli gazi, "Yalnızca kendi arkadaşlarına karşı değil, diğer milletten askerlere de yardım ederlerdi. Onlardan hep yardımlaşmayı, bölüşmeyi gördüm ve öğrendim. Bugün isterdim ki Türk Kore gazileri ile bir araya gelme imkanımız olsun. Bunu gerçekleştiremiyoruz; ama onlara vefa borcumuzu her yıl Tük festivaline katılarak göstermeye çalışıyoruz. Biz, Türkler ile New York'ta yürümekten ve onlarla bir arada bulunmaktan hep gurur duyduk.

İSLAM'I O ZAMAN ASKERLERDEN ÖĞRENDİM, BUGÜN AMERİKAN MEDYASI ÇARPITARAK VERİYOR

Kore Gazisi Ernest Macasaet ise Kore Savaşı'nda Türklerle karşılaşmasını şöyle anlatıyor: "Benim Türklerle ilk karşılaşmam Kore'de oldu. Tanıştığım Türk askerleri bana İslam ve Peygamberi (s.a.s) hakkında birçok şey öğrettiler. İslam'ın barış ve huzur dini olduğunu ben Türk askerlerinden öğrendim. İslam dini sevgidir, merhamettir. Muhammed ki (s.a.s) anlattığını en güzel yaşayıp onu takip edenlere yol gösterendir. Bugün gazete ve televizyonlarda çıkan ön yargı dolu film ve haberleri görünce üzülüyorum. Biliyorum ki İslam onların anlattığı gibi asla değil. Türkler bana Muhammed'i (s.a.s) anlatırken İsa'ya da (a.s) saygı duyduklarını, O'nun da Allah'ın bir peygamberi olduğunu söylediler. Müslümanların, İsa'yı (as) peygamber kabul edip O'na saygı duymaları beni çok ama çok sevindirdi.

Hz. Muhammed'in (s.a.s) Müslümanlara barışı, sevgiyi, saygıyı öğrettiğini biliyorum. O Peygamberin bugün canlı bombaları, terörist eylemleri asla desteklemediğini öğretisinden biliyorum. İslam'a saygı duyuyorum ve bu dinin de ilahi din olduğuna inanıyorum. O nedenle terörizmle veya canlı bomba ile kamuoyuna bu dini anlatmaya çalışanları da şiddetle kınıyorum."

"İslam demek El-Kaide demek değildir." değildir diyen Kore gazisi, "İslam demek Muhammed (s.a.s) demektir. Aynı şekilde Hıristiyan demek Adolf Hitler demek değildir. Hıristiyanlık demek İsa demektir. Kim İslam hakkında bir şey öğrenmek isterse iyi niyetle Muhammed'in (s.a.s) hayatına bakıp okusun. Orada hakiki olanı bulacak ve anlayacaktır. Son olarak İslam dini mükemmel bir dindir ve herkesin bunu bilmesini isterim." diye ekledi.

Bunları kendisine Şerif isimli bir Türk askerinin anlattığını belirten Macasaet, üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen anlatılanları unutmadığını belirtti. Koreli gazi, "Şerif'in dışında Muhammed ve Adem olan iki Türk askerinin ismi daha aklımda kaldı. Bunlar beni savaştan sonra Türkiye'ye davet ettiler ama imkânım olmadığından gidemedim. Çok isterdim onları tekrar görmeyi ve umut ediyorum bir gün mutlaka göreceğim o güzel insanları. Tabii Şerif, Adem ve Muhammed'in hayatta olduklarını umuyorum." diye ekledi.

"ÖNÜMÜZDE TÜRK ORDUSU OLDUĞU ZAMAN GECELERİ RAHAT UYUYORDUK"

Kore Gazisi Leo Turitto ise Kore'ye 1951 yılında gitmiş. Mekanize birliğinde görevli er olan ve Türk birliğinin arkasında görev yapan Turitto da Türk askerinden övgüyle bahsetti. "Şunu bütün samimiyetimle söylüyorum ki yalnızca Türk bölüğünün arkasında görev yaptığım geceleri rahat uyku yüzü görebildim. Önümüzdeki birlik Türk olduğu gece bizler rahat uyku uyuyabiliyorduk. Herkes biliyordu ki Türk canını vermeden bir düşmanın geçmesine izin vermez. (Turitto'nun burada gözleri doluyor)

Turitto, bir Türk askeri ile yaşadığı hatırasını ise şöyle anlattı: "Bir gün ince zayıf bir asker cipi getirdi ve tamire ihtiyacı olduğunu söyledi. Tabii o İngilizce bilmiyordu ben de Türkçe. Neyse biraz uğraştan sonra anlaştık ve cipteki arızayı bulduk. Ben tamir ettim ve Türk askeri de arabayı alarak gitti. Tam üç gün sonra aynı asker cip ile tekrar geldi. Ben tabii korktum acaba tamiri iyi yapamadım mı diye. Geldi asker karşımda durdu. Kafasıyla beni hafiften selamladıktan sonra belinden çekip çıkardığı kamasını bana uzattı. Ben şaşırdım, bu nereden geliyor, neden bana veriyor diye. Yine ikimizin de birbirimizin dilinden anlamaması el kol hareketleri ile iletişim kurmamızı zorunlu kıldı. Kamaya baktım antika sayılacak bir şeydi. Kamanın üzerinde tam 16 farklı isim kazınmıştı. Türk askeri kamanın üzerindeki ismi yazılı olanların savaşta öldüğünü ve son olarak kamanın kendisine kaldığını güç bela anlattı. Yani kamanın ilk sahibi Türk ölünce onu bir başka arkadaşı almış. O kamayı alan ikinci askerde ölünce onu üçüncü bir asker almış ve 16 kişiden sonra kama bana kadar geldi. Ne söyleyeceğimi şaşırdım böyle bir nezaketin karşısında. Teşekkür etmeye çalıştım hem konuşma hem de beden dilimle. En son birbirimize sarılarak ayrıldık. Sonra Kore'de gittiğim her yerde o askeri aradım ama bulamadım. Belki ölmüştür belki hayatta kalmıştır bilemiyorum ama o Türk askerinin yüzü dün gibi aklımda. (Burada gözlerinde biriken yaşı sildi.)

KORE SAVAŞINA KATILAN HERKES, TÜRK ASKERİNİN BİR NUMARA OLDUĞUNU BİLİRDİ

Kore Gazisi Yale Rossett de savaştaki bir hatırasını şöyle anlattı: "Kore'nin Kunuri bölgesinde Çin ordusu bize ani saldırması sonucu birçok kayıp verdik ve benim 5 arkadaşım yaralandı. Ben 25. birlikte askerdim ve yaralıların biran önce hastaneye taşınması gerekiyordu; ama etrafta kimseler yoktu. Bir kamyon geldi fakat yaralıları alamayacağını ve birliğine silah götürdüğünü söyledi. Ben çok sinirlendim tabii. İnsan hayatından daha değerli mi ki silahın önceliği vardı? Neyse, kamyondan sonra bir konvoyun geldiğini gördüm ve yola atladım durmaları için. Beş araçtan oluşan bir konvoydu. En öndeki aracın şoförü indi ama İngilizce bilmiyordu. Anlaşamıyorduk bir türlü. Sonra ikincisi geldi o da çok az İngilizce biliyordu. Tabii ben de çok konuşuyordum telaşımdan o da bir anlam çıkaramadı konuşmalarımdan. Bu arada iki subay geldi. Bende, yaralı 5 askerin olduğunu ve hemen hastaneye kaldırılmaları gerektiğini ifade ettim. Az İngilizce bilen bana gelen kişinin Tugay komutanı olduğunu ve konuşmalarıma dikkat etmemi söyledi. Tugay komutanı az İngilizce bilen askere, 'sen karışma' dercesine bir harekette bulunup bana, 'Sorun nedir asker?' diye sordu. Ben de durumu anlattım ve hemen yaralıların araçlara taşınması emrini verdi. Hatta kendi arabasını da yaralıya tahsis etti ve sırtıma hafiften dokunarak, 'Aferin asker, iyi iş çıkardın' dedi. Kendisi yaya kaldı ama her bir yaralıyı ayrı araçlara koydurarak onların rahat bir şekilde hastaneye taşınmalarını sağladı. O komutanın askerin canına verdiği değeri hiç unutmadım ve o kişinin Türk subayı olduğunu öğrendiğimde de Türk askerinin neden bu kadar savaşta başarılı olduğunu daha iyi anladım."

Kore Gazisi James Johns ise Türk askerini şöyle anlattı: "Türk askeri için söylenecek çok şey yok aslında. Kore savaşına katılan herkesin bildiği bir gerçekti Türk askerinin bir numara olduğu. Onlar ile ben birkaç kez karşılaştım sadece ama Kunuri'de yaptıkları inanılmaz savunma ile herkesin gözdeleri oluverdiler. İşlerini ciddiyetle yapan bu askerlere birçoğumuz hayatını borçlu."

KORE'DE TÜRK TUGAYI EFSANEDİR

Takvimler 1950 yılın gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti, Kore'ye topçu taburu takviyeli bir piyade alayı göndermeyi düşünür. Ancak sonradan bunun tugay seviyesinde olmasına karar verilir. Kore Türk Silahlı Kuvvetleri adı verilen bu birlik; her biri üç taburdan oluşan üç piyade alayı, bir topçu taburu, bir istihkâm bölüğü, bir uçaksavar bataryası, bir ordu donatım bölüğü, bir ulaştırma bölüğü, bir tanksavar takımı ve bir depo bölüğünden oluşur. Gönüllü olanlardan seçilmiş olan bu tugay 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4 bin 414 erbaş ve er olmak üzere 5 bin 90 kişiden oluşur. Tugay komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı seçilir.

Kore'ye ulaşan tugay Amerikan silahlarını kullanmayı öğrenmek için bir eğitimden geçirildikten sonra 10 Kasım 1950'de cepheye hareket eder. Önce Seul'un 60-100 kilometre kuzeyinde bölgenin emniyet sorumluluğunu üstlenen tugay daha sonra Kunuri bölgesine nakledilir.
Çin'in savaşa dâhil olmasının ardından BM kuvvetlerinin cephesi yarılmıştır. 9. Amerikan Kolordusu'nun ihtiyat tugayı olan Türk Tugayı, Kunuri bölgesinde direnerek 8. Ordu'nun yok olmadan çekilmesini sağlar. Bu savunma Kore'deki tüm birlikler arasında bir efsaneye dönüşür ve Türk askeri büyük saygı görür. Savunma yalnızca cephede kalmaz kısa zamanda tüm dünyaya yayılarak Türk askerinin gösterdiği üstün başarı takdir toplar. Kore Savaşı boyunca Türkiye toplam 741 şehit ve 2 bin 147 yaralı verir. Bunların dışında Türk birliklerinden 234 asker tutsak ve 175 asker yitik (akıbeti belli olmayan) sayılır.
__________________

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:31
MÜSLÜMAN BİLİM ADAMLARININ ÇOK ÖNCEDEN YAPTIKLARI BULUŞLAR

1. Akşemseddin: Pasteur 'dan 400 sene önce mikrobu bulmuştur

2. Ali Kuşçu: Büyük astronomi bilgini. İlk defa ayın şekillerini anlatan kitabı yazmıştır.

3. Ebul-Vefa: Trigonometri'de tanjant,cotanjant,sekant,kosek ant 'ı bulan büyük alimdir.

4.Biruni: İlk defa dünyanın döndüğünü ispat etmiştir.

5. Ebu Kamil Şü'ca: Avrupaya matematiği öğretmiştir.

6. Ebu Ma'şer: Med-Cezir (Gel-Git) olayını ilk o bulmuştur.

7. Battani: Dünyanın en büyük kaşifidir. Trigonometrinin kaşifidir.

8. Cabir Bin Hayyan: Atom bombası fikrinin babası ve kimya biliminin atası büyük alim.

9. Cezeri: 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babasıdır.

10. Demiri: Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazmıştır.

11. Farabi: Ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklamıştır.Sesin fiziki izahını ilk defa o yapmıştır.

12. Gıyasüddin Cemşid: Matematikte ondalık kesir sistemini ilk o bulmuştur.

13. İbn Cessar: Cüzzamın sebebini ve tedavisini 900 sene önce açıklamıştır.

14. İbn Hatip: Vebanın bulaşıcı bir hastalık olduğunu ilmi yoldan açıklamıştır.

15. İbn Firnas: Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirdi.

16. İbn Karaka : 900 sene önce harika bir torna tezgahı yapmıştır.

17. İbni Türk: Cebirin temelini atan bilginlerdendir.

18. İdrisi: Yedi asır önce bugünkü ne çok benzeyen dünya haritası çizmiştir.

19. İbni Sina: Eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutmuştur. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA'dır.

20. Kadızade Rumi: yaşadığı asrın en büyük matematik ve astronomi bilginidir. Fizik kurallarını astronomiye uyarlamıştır.

21. Kambur Vesim: verem mikrobunu R.Koch'tan 150 sene önce keşfetmiştir.

22. İbnün-Nefis: avrupalılardan üç asır önce küçük kan dolaşımını keşfetmiştir.

23. Piri Reis: 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizmiştir.

22.Ömer Hayyam: Cebiri oluşturandır. İlk defa o bulmuştur.

İLK KATARAKT AMELİHATINI AMMAR (X1.YÜZYIL) GERÇEKLEŞTİRMiŞTİR

İLK ATOM BOMBASI FİKRİ CABİR BİN HAYYAN'A( 721-805) AİTTİR

ALİ BİN ABBAS ( Ö. 994 ) 1000SENEÖNCE KANSER AMELİATI YAPMIŞTIR

İBN-İ YUNUS ( Ö.1009 ) GALİLE'DEN ÖNCE SARKACI BULMUŞTUR

ALİ BİN İSA (X1.YÜZYIL) İLK DEFA GÖZ HASTALIKLARI HAKKINDA ESER YAZMIŞTIR

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:36
AVRUPA TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 YALANI

Cemil Meriç, “Kartaca’nın tarihini Roma’dan dinledik” diye yazmıştı. Roma karşısında mağlup olan ve bütün izleri silinen bu Afrikalı devlet, tarihini anlatacak bir Kartacalı çıkıncaya kadar sessizliğini koruyacak muhtemelen. Avrupa’nın Kartaca’sı olan Osmanlı tarihini de Avrupa merkezli bir bakışla okuyup okutmuyor muyuz? Biz de Osmanlı’nın tarihini Avrupa’dan dinleyenler safında değil miyiz? Osmanlı tarihini ‘Viyana’ya gittik, Viyana’dan döndük’ şablonuna sıkıştırarak anlatma hastalığımızdan belli değil mi bu? Niye Tebriz’e, Aden’e, dünyanın bir ucundaki Hindistan’ın Goa limanına kadar gittik demiyoruz da, Viyana’ya gitmeyi bu kadar önemsiyoruz? Üstelik Viyana’nın İstanbul’dan mesafesinin sadece 956 kilometre olduğunu bile bile söylüyoruz bunları (oysa Osmanlıların fethettikleri Bağdat’ın İstanbul’a olan mesafesi 1,334, Kirmanşah’ınki ise 1,579 kilometredir). Daha Yemen’i dahil etmiyorum listeye, çünkü ölçüm aletlerimizi maazallah patlatabilir.
Tarihimizle ilgili bilgilerimizde Avrupa bu denli sabit, değişmez bir ölçü ise, bizzat Avrupa tarihiyle ilgili bilgilerimizde bu haydi haydi böyledir. Bu yazıda Avrupa’nın kendisi hakkında uydurduğu, sonra da beyinlerimize yerleştirdiği 10 yalana eğilecek ve onların gözlerimize serap serpen kuyu başlarında beliren saflığımıza beraberce güleceğiz. Buyurun.

1.Yunan mucizesi yalanı
Antik Yunanlıların insanlık tarihinde eşsiz bir mucize gerçekleştirdikleri tezi, kendi karanlık dünyasına fener tutmak için çırpınan Avrupalı aydınlar için afyon etkisi yapmış ve bu efsaneye can simidi gibi yapışmışlardır. Neden? Çünkü Rönesans yıllarında Avrupalılar ele gelir neleri varsa bunları Müslümanlardan aldıklarını biliyor ve Müslümanlar karşısında içine düştükleri aşağılık kompleksinden kurtulabilmek için onların haricinde bir tutamak arıyorlardı. İşte sözde Yunan mucizesi, bu iflah olmaz hastalığa bir tür sahte deva olarak sunulmuştu. Nitekim bu tez, hiçbir işe yaramadıysa bile Yunan halkının Osmanlı bünyesinden koparılması için Avrupa çapında bir heyecan dalgasına yol açtı ve bağımsız bir Yunan devletinin kurulmasıyla sonuçlandı. Oysa ne o gün Yunanistan’da yaşayanlar Eflatun ve Aristo’nun torunlarıydı, ne de ortada herhangi bir mucize vardı. Üstelik Martin Bernal’in “Black Athena” adlı 4 ciltlik çalışmasında yetkinlikle ortaya çıkarttığı gibi, “Yunan mucizesi” diye bilinen uygarlığı kuranlar Yunanlılar değil, siyah derili Afrikalılardı, yani Fenikeliler ve Mısırlılar! Velhasıl Yunan mucizesi tezi, Romantiklerin icad ettikleri bir yalanı pazarlama çabasından başka bir şey değildi.

2.Magna Carta yalanı
Hangi aklı evvelin kitabını açsanız, dünyada demokrasinin ve anayasa hukukunun başlangıcı olarak İngiltere Kralı I. John’un yetkilerini kısıtlayan Magna Carta adlı belgeyi önünüze sürerler. ‘Adamlar daha Selçuklular devrinde demokrasinin temellerini atmışlar kardeşim’ yollu konuşmalara siz de sık sık rastlamış olmalısınız. Oysa çok özel bir durumdan neşet eden bu belgenin o günkü İngiltere tarihi için dahi “gerici” bir belge olduğunu bilmek önemlidir. Bakın neden? Bir kere 1215 yılında imzalandığı bilinen Magna Carta’nın kral tarafından imzalanan orijinali değil de, kopyaları elimizdedir. İkincisi, bu belge ilerici değil, düpedüz gerici bir belgedir, çünkü Kral, feodal beylere, baronlara yeni vergiler yüklemek istiyor ve merkezî hükümetin gelirlerini artırmaya uğraşıyordu; baronlar ise tam tersine, eski düzendeki vergilerin aynen devamı için bastırıyorlardı. İşte krala imzalatılan belge, feodal ayrıcalıkların yeniden tanınmasını getiriyordu, kaldırılmasını değil. Yani ileriye gidişi değil, eskiye dönüşü amaçlıyordu. Ancak tarihte yapılan bazı hareketlerin amaçlanmamış sonuçlar doğurması narönesans yalanı, amerikanın keşfi, dir rastlanan bir durum değildir. İşte Magna Carta’yı imzalatanların başına gelen de bu oldu. Onlar feodal sisteme dönülmesi için uğraş verirken, sonraki kralların, çözümü feodal düzenin dışında aramalarına yol açmış, böylece tahkim edeyim derken feodal düzenin yıkılmasını kolaylaştırmışlardı. Bu sebepledir ki, Kral I. John üzerinde uzmanlaşan Johns Hopkins Üniversitesi eski öğretim üyelerinden Sidney Painter, açıkça “Magna Carta’da demokrasi yoktur” diyebilmektedir. Çünkü bu belge, İngiliz feodalizminin resmi beyanlarından biridir sadece. Painter’ın altını çizdiği bir başka husus ise bu feodal geleneğin modern demokrasilerimizde yaşamaya devam ettiğidir! (1808 Sened-i İttifak’ını Magna Carta’nın geç bir yansıması olarak gösterenlerin ‘gözüne gözlük’ diyelim mi?) Yani aslında feodal düzen yıkılmadı, ruhu modern demokrasilere geçmiş oldu sadece.

3.Rönesans yalanı
“Rönesans” (Renaissance) kelime anlamı itibariyle ‘yeniden doğuş’ demek. 19. yüzyıl tarihçileri tarafından aydınlık kabul ettikleri kendi çağlarını karanlık Ortaçağ’dan ayırd etmek üzere icad edilen “Rönesans” terimi, nedense fazlasıyla ciddiye alınmış ve sanki tarihte böyle bağımsız bir dönem yaşanmış gibi gösterilmiştir. Oysa tarihte Rönesans’ı meydana getiren ustaların yaşadığı ve eserlerini ortaya koydukları bir zaman diliminden söz edebilmekle birlikte, öyle planlı programlı, tasarlanmış, başı ve sonu belli bir dönemi kesinlikle göremeyiz.
İnsanın otoriteleri sorgulamaya başladığı dönem olarak yüceltilen Rönesans’ın kendisi nedense sorgulanmaz, kutsal bir inek gibi çevremizde döner durur. Oysa Lynn Thorndike adlı uzman, daha 1943 yılında şunları söylüyordu: “Hiç kimse Rönesans’ın ayrı bir dönem olarak varlığını ispatlayamadı; hatta bunu yapmak için çaba da göstermedi.” Yani Rönesans’ın Orta Çağlardan nasıl ayırt edilebileceğini bilmediğimiz halde Rönesans’ın varlığı hakkında kesin bir dille konuşabiliyoruz.
İşte günümüzün en önde gelen Rönesans uzmanlarından Peter Burke, dikkatimizi Rönesans’ın Latin ve Yunan kaynaklarına, yani binlerce yıl öncesine bir ‘geri dönüş’ hareketi olduğu noktasına çeker. Yani Rönesans aydınları, aslında ilerici değil, gericidir. Nitekim genellikle Rönesans’ın hümanist yazarları arasında zikredilen Montaigne, bazı bakımlardan Rönesans aleyhtarı değil midir?
Avrupa tarihinin yalanlarını bir yazıya sığdırmak ne mümkün! Keşke imkânım olsa da hepsini geniş geniş anlatabilsem sizlere. Belki bir kitapta, kim bilir!


4.Amerika’nın keşfi yalanı



Avrupa’nın aslında epeyce geç kalmış “keşifler çağı”, Kristof Kolomb’un Hindistan’a gitmek için yola çıkıp tesadüfen Amerika’yı keşfetmesiyle başlatılır ve amacı, dünyayı tanımak ve dışa açılmak gibi masum sebeplerle açıklanır. Oysa gemide tuttuğu seyir defterinden gerçek niyetini öğrenmek mümkündür Kolomb’un: Tutsak aldığı yerlileri çalıştırarak elde edeceği altın ve gümüşleri gemilerle Portekiz’e getirmek ve “kâfirler”in, yani Müslümanların elindeki kutsal toprakları ele geçirmek. Bunu bir Haçlı seferiyle gerçekleştirmeyi düşlüyordu masum kâşifimiz. Kolomb’un, Müslümanların bulunduğu ülkelerin doğusunda bulunan efsanevî Hıristiyan Kral Prester John’un yardımını sağlamak ve böylece bir sandviç harekâtıyla İslam tehdidini bertaraf etmek üzere Hindistan’a gittiğini de okuyunca mesele iyice çetrefilleşiyor.
Bu yalanın bir başka boyutu da şu: 1492, Amerika’nın keşif tarihi değil, sonradan “Amerika” adı verilen toprakların işgal tarihidir. Zira Amerika, Kolomb’dan yüzyıllar önce Vikingler tarafından keşfedilmiş, bazı Müslüman gemiciler Güney Amerika’ya gidip gelmiş, nihayet son ortaya atılan iddiaya göre ise Çinli bir Müslüman olan Zeng He, bu defa Çin’den yola çıkarak Amerika’ya ulaşmıştır. Velhasıl Kristof Kolomb, Amerika’nın ilk değil, son kâşifidir.

5.Bilimsel devrim yalanı
Bazı yalanlar tekrarlana tekrarlana apaçık doğrular katına çıkabiliyor. “Bilimsel devrim” terimi ilk kez 1939’da ortaya atılıyor. Yine de onu bir kitabın kapağında görmek için 15 yılın geçmesi gerekecektir. Hepi topu 50 yıllık bir ömrü bulunan bu terimin dimağımızı böylesine felç etmesi de gösteriyor ki, bir büyücülük olayıyla karşı karşıyayız. Tek farkı, büyünün bilimsel bir kılıkla yapılıyor olması.
California Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olan Steven Shapin, “Bilimsel Devrim” adlı kitabına bu yalanın tarihini yazmakla başlıyor. Shapin’e göre “bilim” ve “bilim adamı” terimleri ancak 19. yüzyılda kullanıma girmiş olup 20. yüzyıl başlarına kadar da yaygınlaşmamıştır. Yani bilimin kamuoyu nezdinde bugünkü değerini kazanması, dün denilecek kadar yeni olaydır. Dolayısıyla hem Avrupa, hem de Osmanlı tarihine, bilimin bugün kazanmış olduğu yeni çerçeveden bakarsak fena halde çuvallarız.
Bugün ‘bilimsel devrim’ denilince akan sular durur. Birisi Kopernik, Galile ve Newton’dan söz etti miydi, ayet duymuşçasına sessizliğe bürünür çehreler. Dudaklar bükülür, anlamlı anlamlı kafalar sallanır, ‘Elin adamı neler yapmış bizimkiler uyurken’ nutuklarına sığınılır. Oysa meselenin iç yüzü hiç de öyle değildir.
Mesela Newton’un yaşadığı devirde Cambridge Üniversitesi’nin hali niceydi, biliyor muyuz? Okuyacak öğrenci bulamayan üniversite, öğrenci çekebilmek için indirim üstüne indirim yapıyor, hocalar okulu cazip hale getirebilmek için bırakın sınıfta bırakmayı, talebeye sınıf atlatıyorlardı, sınıf! Üstelik aynı zamanda bir ilahiyatçı da olan Newton, buluşlarının bilimsel sonuçlarından çok, kafasındaki din kavramı açısından taşıdığı anlamla ilgileniyor, Hıristiyanlığın dünyaya nasıl yeniden hakim olacağını tahmine çalışıyordu. Bunun için ayrı bir kitap bile yazdığını biliyoruz. Üstelik zat-ı devletleri, büyücülükle de iştigal ederdi. Hatta bu yüzden adı, çağdaşları arasında “son büyücü”ye dahi çıkmıştır.
Daha ‘bilimsel devrim’in Müslümanlardan çalınan bilgilerle yapıldığı üzerinde durmadık. Galile’ye ‘süredurum ilkesi’ni ilham veren Nasirüddin Tusi’nin 13. yüzyıldaki buluşundan haberimiz yoksa saf saf Avrupa’daki bilimsel devrim yalanına inanmaya devam ederiz elbette.

6.Sanayi devrimi yalanı
Bir “sanayi devrimi” lafıdır gidiyor. Orta malı siyasetçisinden mahalle mektebi seviyesine inmiş bazı üniversitelerin hocalarına kadar yığınla insan, sorgu sual etmeden, ‘Eller aya, biz yaya’ teranesini tutturmuş, Avrupa’nın sanayi devrimini gerçekleştirdiğini, bizimse bu ‘evrensel gelişme’yi ıskalayıp çağdaşlık trenini kaçırdığımızı tekrarlıyorlar.
Nasıl “bilimsel devrim”, tarihçilerin, seçtikleri bir zaman dilimine yüzyıllar sonra yapıştırdıkları bir yafta ise, “sanayi devrimi” de 19. yüzyılın ortalarına doğru coşkuyla keşfedilmiş ve bu yüzden bazı özellikleri abartılmış jenerik bir terimdir. Filmin jeneriği, filmin kendisi olabilir mi?
Sanki Sanayi Devrimi bütün Avrupa’da aynı anda olmuş bitmiş bir olay gibi sunulur bize. Halbuki İngiltere’de giderek hızlanan ve istikrarlı bir tarzda gelişen sanayileşme, Fransa’da ağır aksak ilerlemiş ve büyük ölçüde İngilizleri taklit etmiştir. İngiltere’ye adamlar yollanmış ve hem makine, hem de işçi getirtilmiştir. Böylece Fransa için bir Sanayi Devrimi’nden değil, olsa olsa İngiliz makine sisteminin girişinden söz edebiliriz.
Bilimsel buluşların Sanayi Devrimi’ni hazırladığı iddia ediliyor. Hiç alakası yoktur. Mesela buhar gücüyle çalışan makineyi tasarlayan James Watt bilim adamı değil, amatör bir mucitti. Çelik sanayiinin babası kabul edilen John Wilkinson bir işadamıydı. Tekstil dokuma tekniğinde çığır açan iplik eğirme makinesi tasarımını başkasından araklayan Samuel Arkwright, inanmayacaksınız belki ama bir berberdi!
Başka kuşkular da var. Mesela “Sanayi Devrimi’nde geçtiği ileri sürülen sahneler, ancak 70 yıl sonra yaşanmış olabilir.” diyor Minnesota Üniversitesi’nden Herbert Heaton. Yani sonraki yıllarda cereyan etmiş olayları önce olmuş gibi gösterme numaraları da söz konusu. Düşünün bir, İngiltere’de 1830’larda bile pamuk işçilerinin sayısı, evlerde çalışan halayıkların sayısından azdı. 1850’de Yorkshire şehrinde yün eğirme işinin hâlâ elle yapıldığını gösteren kanıtlar mevcut. Hatta 1877’de, makinelerdeki kadar ucuza elle dokuma yapan bir imalatçı yaşıyordu İngiltere’de. Bu Fransa ve Almanya için haydi haydi böyleydi.
Sanayileşme sadece üretim artışıyla değerlendirilemez. Önemli olan hangi bedeller karşılığında başarıldığı değil midir? İngiltere’de uyuşturucu neden yaygındır bilir misiniz? Fabrikalarda geçen uzun gecelerde anneler bebeklerini uyutmak için afyon kullanıyorlardı da ondan. Tarih, ne yazık ki acımasızdır.

7.Galile’nin yargılanması yalanı
Bilim-din çatışması denilince ilk öne sürülen örnek, Galile’nin yargılanmasıdır. Kendilerinin “aydınlık” tarafta bulunduklarına adları gibi iman etmiş çevreler, “karanlık”ı temsil eden Ortaçağın ve Kilisenin baskı ve işkencelerine karşı direnen(!) bu soylu kahramana alkış tutarlar.
Oysa Galile’nin yargılanması diye bir olay cereyan etmemiştir. Afedersiniz, şöyle düzelteyim; yargılanmıştır ama bu, dostlar alışverişte görsün kabilinden bir yargılamadır ve Galile’yi mahkûm etmek bir yana, onu muhtemel fanatik hücumlarından kurtarmak için düzenlenmiş bir mizansenden ibarettir. Kendisini yargılayan Kardinaller, Galile’nin okul arkadaşlarıydı. Unutmayalım ki Galile, kilisenin bünyesindeki bilim adamlarındandı. Nitekim Papa da eski bir arkadaşı oluyordu. Hatta iki kızını rahibe olmaları için manastıra kapatan da bilim güneşimiz Galile’den başkası değildi.
Üstelik Galile’nin yargılanış sebebi, Dünya’nın Güneş’in etrafında dönmesi gibi bilimsel düşünceleri değil, bağlı olduğu, bağlı olmak ne kelime, bizzat içinde bulunduğu Katolik Kilisesi’ne itaatsizliğidir; yani kilise içi bir meseleyle karşı karşıyayız. Papa’ya, teorisini bir varsayım olarak sunacağına söz verdiği halde, bu sözünü tutmayan ve kitabını bildiği gibi bastıran Galile’nin arkadaşları tarafından gerçekleştirilen bir kurtarma operasyonudur yargılama. Anlayacağınız, Galile bahane, onun üzerinden dinin mutlaka bilime karşı olması gerekiyormuş gibi bir sözde gerçeklik üreterek nasiplenenler şahane!

8.Siyonizm yalanı
Yahudi meselesi, bir Avrupa sorunuydu; ama İslam âlemine fatura edildi. Avrupa, yüzyıllar boyu uğraştı durdu Yahudilerle. Şehrin içine bile almadı onları; mahallelerini yaktı, kovdu, dövdü, öldürdü, mallarını müsadere etti. Aynı dönemde ise İslam âleminde Yahudilerin keyiflerine diyecek yoktu.
Öte yandan Siyonizm’in babası Theodor Herzl’in II. Abdülhamid’e Avrupa’yı şikayet etmesi gerçekten tuhaftı. Bir Ortadoğu kavmi olan Yahudiler, kendilerini Avrupa’ya sürgün edilmiş gösterip yerlerine dönmek isterken, Abdülhamid onları kullandığını Avrupa’nın biliyordu. Nitekim tekliflerini reddedince haklılığı gün gibi ortaya çıktı; onu devirmekten tutun da Çanakkale’de bize karşı savaşmaya kadar pek çok komplo ve girişimin başında Siyonistler yer alacak, İngilizlerin yedek güçleri, daha doğrusu “Asya’ya karşı Avrupa kalesinin suru”, “barbarlığa karşı uygarlığın uçbeyleri” olarak harekete geçeceklerdi. Hâlâ da öyle değil mi?
Daha da acı olanı, “topraksız bir halk” dedikleri Yahudilere, “halksız bir toprak” olarak sundukları Filistin’in durumuydu. Milyonlarca Müslüman ve Hıristiyan Filistinli yaşamasına rağmen (nüfusun yüzde 95’ini oluşturuyorlardı), Filistin toprağı boş bir arazi olarak sunuldu dünyaya. Ancak şimdi aynı trajedi, hem de kat be kat fazlasıyla Filistin halkı için geçerli, yani toprakları ellerinden alınmış durumda. Ne var ki, o hayırhah Avrupa’nın kılı kıpırdamıyor. Neden? Çünkü İsrail devleti, Ortadoğu üzerinden geçecek stratejik hammadenin, yani petrolün kontrolü için gerekliydi ve bunun, Yahudi halkına insanî yardımla herhangi bir alakası yoktu.

9.Doğu despotizmi yalanı
17. yüzyıla kadar Çin, Hint ve İslam âlemlerine oranla epeyce geride bulunan Avrupa, kendisi haricindeki medeniyetlere bilinçli bir çamur atma stratejisini izledi. Ağır bir aşağılık kompleksi içindeydi. İşte bu strateji doğrultusunda Doğu’nun despotik bir yönetimi olduğu tezi ortaya atıldı ve Marx’tan Weber’e, hatta bugünkü bazı akıldanelerimize kadar pek çok kafayı iğfal etmeyi başardı.
Oysa Lucette Valensi gibi araştırmacıların da ortaya koyduğu gibi, bu, Avrupa zihniyetinin, gerisinde bulunduğu Doğu’yu gözden düşürme ve onun üzerinden kendi kimliğini üretme mücadelesinin bir parçasıydı. Ancak Voltaire ve Althusser gibi iki büyük düşünür bu yalanı yutmamış ve asıl despotizmin Avrupa’da yaşandığını, Avrupalı düşünürlerin, kendi ülkelerindeki despotizmi, dışarıya yansıtarak, yani Doğu’yu istismar ederek okurlarına anlattıklarını, artık Osmanlı’nın yakasından düşme vaktinin geldiğini dile getirdiler. Ne ki, bu tatlı yalanın ısıttığı sıcak yataktan kalkmaya kimse razı değildi.

10.Batı’nın üstünlüğü yalanı
İktisat ilminin kurucularından Adam Smith, 1770’lerde Çin teknolojisinin Avrupa’dakinden ileri olduğunu itiraf ediyordu, biz ise 18. yüzyılda Avrupa’nın dünyanın en ileri uygarlığı olduğunu savunmaya devam ediyoruz. Neden acaba? Şundan sanırım: Beyinlerimiz keşifler, icatlar, Rönesans, Aydınlanma, Bilimsel Devrim gibi bir sürü Avrupa yalanıyla tıka basa doldurulmuş durumda. Böyle olunca, dünyanın diğer bölgelerinde neler olup bittiğiyle ilgilenmiyor ve daima skora takılıyor gözümüz: Ne olsa maçın kazanılıp kazanılmadığı önemli.
Öyleyse Hodgson ve Blaut gibi birinci sınıf tarihçilerle sesimizi gürleştirelim: Avrupa’nın “gelişmesi”, Afrika ve Asya karşısında uzun süren geri kalmışlığını telafi etmeye ancak 1800’lerde yetecekti. Avrupa, dünyanın diğer kısımlarındaki gelişmelerden o kadar uzak kalmıştı ki, şu meşhur keşiflerle bir parça nefes alabilmişti. Bu açılma da, Asya ekonomilerinin tarihinde pek çok defa vuku bulan bir gerileme anına denk gelmiş, Osmanlı ve Çin dahil Doğu’nun başlattığı bir küreselleşme dalgasının üzerine binmişti. İşte Avrupa bu sayede kıyıda köşede kalmaktan kurtulup küresel ekonominin motoru olabildi.
Son sözü Hodgson’a bırakmak en iyisi. Ona göre, modern dünya ile Batı, aynı şeyler değildir. Modernlik, Afrika, Asya ve Avrupa’nın beraberce inşa ettikleri bir oluşumdu. Yüzyıllar süren bu hazırlık döneminden kârlı çıkan bölge, fırsatları değerlendirmeyi bilen ve bir katalizör rolü oynayan Avrupa oldu. Şartlar orada birbirine kavuştu ama kavuşmayabilirdi de. Modernlik Çin’de veya İslam âleminde de ortaya çıkabilirdi (tabii oralara mahsus görünümleriyle). Asya ve Afrika’nın muazzam bilgi birikimi ve ticaret ağı olmasaydı, Avrupa’daki modern dönüşüm hayal dahi edilemezdi.
Düşünün ki, Vasco da Gama bin bir zahmetle Ümit Burnu’ndan dolaşıp Hindistan’ın Kalküta limanına indiğinde İspanyolca konuşan bir Tunuslu Müslüman tüccarla karşılaşmış ve pek şaşırmıştı. Haklıydı, çünkü buraları bilmeyen tek medenî kıta

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:39
UYUMA OSMAN UYUMA

>
>Osman Bey, sabah saat 7.00'de
>
>Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.
>
>Puffy yorganını kaldırdı.
>
>Hugo Boss pijamalarını çıkarıp
>
>Adidas terliklerini giydi.
>
>WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.
>
>Clear şampuan ve
>
>Protex sabunuyla duşunu aldı.
>
>Colgate ile dişlerini fırçaladı.
>
>Rowenta ile saçlarını kuruttu.
>
>Bill's gömleğini ve
>
>Pierre Cardin takımını giydi.
>
>Lipton çayını içti.
>
>Sony televizyonda medya özetlerini ve
>
>flash haberleri izledi.
>
>Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine
>
>'çav' deyip
>
>Hyundai otomobiline bindi.
>
>Blaupunkt radyosunu açarak,
>
>rock müziği buldu. Ağzına bir
>
>Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki
>
>Mega Center'daki ofisine varınca,
>
>Fujitsu-Siemens bilgisayarını çalıştırdı.
>
>Microsoft Excel'e girdi.
>
>Ofisboy'dan
>
>Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için
>
>Grissini yedi. Öglen
>
>Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü,
>
>Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi.
>
>Camel sigarasını yakıp
>
>Star gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı
>
>Image Bar'a uğrayıp
>
>JB'sini yudumladı, sonra köşedeki
>
>Shopping Center'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği
>
>Persil Supra deterjan,
>
>Ace çamaşır suyu,
>
>Palmolive şampuan,
>
>Gala tuvalet kağıdı,
>
>Sprite gazoz ve
>
>Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı.
>
>Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Münevver'le
>
>Galleria'ya giden Osman Bey,
>
>Showroom'ları dolaşıp
>
>Kinetix ayakkabı,
>
>Lee Cooper blue jean satın aldı.
>
>Akşam evde bir gazetenin verdiği
>
>TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında
>
>zapping yaparak,
>
>First Class,
>
>Top Secret,
>
>Paparazzi gibi programlar izledi. Aynı anda
>
>Outdoor dergisini karıştırdı.
>
>Saat 22.00'ye doğru TRT'de Türk dili üzerine bir panel başladı.
>
>Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken,
>
>kendini mutlu hissetti. 'Ne mutlu Türk'üm diyene!' diye gerindi ve uyudu.
>
>Hâlâ da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.



.........YORUMSUZ

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:40
DÜNYADA AÇIKLANAMAYAN 10 ŞEY NEDİR?

1- HARÇSIZ TAŞ SET

Peru'nun Cusco bolgesindeki bir Inka kalesinin etrafini 360 metre boyunca
zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapiminda, tanesi 300 tona varan
kirectasi bloklari kullanilmis. Ancak hic harc kullanilmamasina ragmen bu
kayalar, arasina bicak bile sokulamayacak kadar mukemmel yerlestirilmis.







2- ÇEKİCİN SIRRI

Tahta sap ve demir tokmaktan olusan bu cekic, 1936'da Teksas'ta 400–500
milyon yillik bir kayanin icine gomulu olarak bulundu. Modern bir aletin
tarih oncesi bir kaya kutlesinin icine nasil girdigi bir yana, cekicte
kullanilan demirin gunumuz demirlerinden bile saf olmasi bilim adamlarini
hayrete dusurdu. *





3- CONCORDE' UN ATASI

M.O 200'de yapildigi sanilan bu nesne, 1898 yilinda Misir'da bir lahitte
bulundu. Ancak gercek ucaklar icat edilene kadar ne oldugu konusunda kimse
bir fikir beyan edilememisti. 1972'de arkeolog Halil Meliha bunun bir model
ucak oldugunu, mukemmel bir aerodinamiginin bulundugunu ve kanatlarinin
Concorde'u andirdigini iddia etti.



4- UZAYLILARA İNİS PİSTİ

Peru'nun Pampa sahilindeki 450 kilometrekarelik alan uzerine cizili
motifler, M.O. 300 ve M.S. 600 arasindaki donemi kapsayan hayvan ve bitki
sekillerini resmediyor. Nazca medeniyeti tarafindan yapildigi dusunulen bu
garip motiflerin, uzaylilar icin bir inis pisti vazifesi gordugu one
suruluyor. *



5- 1000 YILDA YAPILAN KENT

Pasifik Okyanusu'ndaki Mikronezya adasi yakinlarinda kurulu antik Nan
Madol kentinin insasi, M.O 200'de basladi ve 1000 yil surdu. 250 milyon
tonluk dev bazalt bloklar kullanilarak yapilan bu kent, 100 yapay adayi
kanallarla birbirine bagliyor. Bu kadar bazaltin bolgeye nasil getirildigi
ise hâlâ sir.

6- ALUMİNYUM' DAN KEMER TOKASI

M.S. 300'lu yillarda olen Cinli General Cou Cou'nun mezarinda 1956 yilinda
bulunan kemerin tokasi, yuzde 85 oraninda aluminyumdan yapilmis.Ama dogada
sadece bilesIk olarak bulunan alimunyumun diger maddelerden ayristirilarak
tek bir madde olarak kullanilabilmesi ilk kez 19. yuzyilda mumkun olmustu.


7- GİZEMLİ KURU KAFA

Maya donemine ait 1000 yillik bu kristal kuru kafa, tek bir blok kristal
uzerine oyma olarak yapilmis. Nasil yapildigi hala anlasilamayan kuru
kafanin altindan tutulan isIk, dogrudan goz cukurundan yansiyor. Bu
teknolojinin bugun bile mumkun olmadigi soyleniyor. *



8- BİR NEVI BİLGİSAYAR

1900 yilinda Girit aciklarindaki bir batikta arastirma yapan bilim
adamlari ilginc bir cisme rastladi. Tahta bir muhafazanin icine
yerlestirilmis bir dizi bronz disliden olusan bu garip nesnenin kasasi,
yuzeye cikarildigi anda dagildi ve cihazin icindeki karmasIk yapi ortaya
cikti. Yapilan calismalarin ardindan, bu aygitin Ay, Gunes ve diger
gezegenlerin konumlarini hesaplamak ve istendigi anda bunlarin
pozisyonlarina yonelik tahminlerde bulunmak icin gelistirildigi anlasildi.*




9- 2 BİN YILLIK PİL

Alman arkeolog Wilhelm Konig tarafindan 1938'de Irak'in baskenti Bagdat'in
yakinlarinda bulunan 2 bin yillik pil, bilim adamlarini saskina dusurdu.
Konig, 13 santimetre boyundaki toprak bir kabin icine monte edilmis bir
bakir silindir, onun etrafindaki demir cubuk ve testinin agzini kapatan
asfalttan olusan bu nesneyi "dunyanin en eski pili" olarak tanimladi. Pilin
2 volt enerji urettigi saptanirken, 1800'lu yularda modern pili icat eden
Alessandro Volta adli Italyan kontunun da sohretine golge dustu.*






10-GELECEGİ GÖREN HARİTA

Cografya ve harita uzmani unlu Turk denizci Piri Reis'in 1513'te cizdigi
Afrika, Amerika ve Guney Kutbu'nu gosteren harita, ortaya cikarildigi 1929
yilinda ortaligi karistirdi. Cunku Guney Kutbu'nun kesfi, haritanin
cizilmesinden cok sonra, yani 1818'de gerceklesmisti. Dahasi, Piri Reis'in
haritasi, kitanin buz altinda kalmis sahil kesimlerini de gosteriyordu.
Ancak kita uzerindeki buzlar, haritanin cizilmesinden tam 6 bin yil once
erimisti.



resimleri bulan ve faydalanmamı sağlayan COĞRAFYASEVER arkadaşıma teşekkür

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:44
86400 Saniye



Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün, hesabına her sabah 86.400 dolar para yatırılıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın, ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın? Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın; Hepimiz, Zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz;

Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz; yarına transfer edilemez, Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok, saniyelerini şu anı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla yatırım yap.

Mutluluk, sağlık ve başarı için. Zaman kaçıyor. Her gün için en iyisini yap.

Bir senenin değerini anlamak için sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.

Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.

Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir çilekeşe,

Bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.

Bir dakikanın değerini anlamak için, trenin kaçıran yolcuya sor.

Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.

Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor.

Her anını değerlendir, her dakikanı çok özel biriyle paylaş. Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biriyle.

Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek zaman sırlar, mechullerle dolu.

Sadece şu an sana verilen gerçek bir armağandır.

Bu hafta dostluk haftası olsun. Arkadaşlar bulunmaz mücevherlerdir. Bizi üzerler, cesaretlendirirler ve zaman zaman avuturlar. Kalplerini bize açarlar. Arkadaşlarına, onları sevdiğini göster.

Arkadaşlık mesajını herkese gönder, cevap alırsan bütün hayatın için bir dostun bulunduğunu anlarsın.

Onlara ne kadar çok ihtiyacın olduğunu ve senin için ne kadar önemli olduklarını dikkatle denersen görürsün....


Ahmet Kabaklı hocanın Türkiye Gazetesindeki köşesinden alınmıştır...



Kategori: OYKU | Yorum (0) Yorum yaz!

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:48
AMERİKANIN TARİHİNDE VERGİ ÖDEDİĞİ TEK ÜLKE OSMANLI

Amerika`nın tarihinde vergi ödediği tek ülke OSMANLI.,,

"...Yil, 1783... Avrupa standartlarina göre mütevazi da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek basina bayrak gezdirmeye basladi...

Daha 25 Temmuz 1785'te, Atlantik'te Cadiz aciklarinda, bu yeni bayragi tasiyan ilk gemi Cezayir aciklarinda Osmanli gemileri tarafindan ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanina bagli, Kaptan Isaak Stevens'in idaresindeki Maria idi. Arkasindan, Philadelphia limanina bagli, Kaptan O'Brien'in Dauphin'i de ayni akibete ugradi. 1793 Ekim ve Kasim aylarinda 11 ABD gemisi daha Osmanlilarin eline geçti...

Kongre, 27 Mart 1794 yilinda, Osmanli denizcilerine karsi koyacak gucte savas gemileri insa edilmesi veya satin alinmasi icin, Baskan George Washington'a 700.000 altina yakin harcama yetkisi verdi.

Osmanlilarin olusturdugu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasinin temelleri atiliyordu. 5 Eylül 1795'te ABD bu tehdide karsi bir anlasma yapmayi kabul etti. Bu anlasmaya gore ABD, Cezayir'deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik'te, gerekse Akdeniz'de ABD sancagi tasiyan hicbir tekneye dokunulmamasi karsiliginda, 642.000 altin ve yilda 12.000 Osmanli altini (216.000 dolar)ödeyecekti.


Dili Türkce olan ve 22 maddeden olusan anlasmaya, Baskan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayi imza koydular...

Boylece ABD yillik vergiye baglanmis oldu. Bu, ABD'nin iki asri askin tarihinde, yabanci bir dille imzalanan tek anlasma olduğu gibi, yabanci bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir...



iste;
ABD tarihinde kendi dilinde olmayan tek uluslararasi anlasma Turkce'dir ve ABD tarihinde vergi vermeyi kabul ettigi tek ulke Osmanli Imparatorlugudur....

ABD baskani George Washington Osmanli imparatoru tarafindan muhatap gorulmemis ve anlasma Cezayir beylerbeyi tarafindan imzalanmistir.

İnanılacak gibi değil, değil mi? nerden nereye

dark_yamtar58
13.06.2008, 16:51
TERÖR SANA VE İŞBİRLİKÇİLERİNE.

« Önceki | Sonraki »

1/4/2008
ÖZGÜRLÜK HEYKELİNİN BİLİNMEYEN ÖYKÜSÜ

New York'un sembolü sayılan 'Özgürlük Heykeli'nin pek bilinmeyen öyküsü





Heykel, 19. yüzyılın ortalarında Türk toprağı olan Mısır'a dikilmesi maksadıyla Fransızlar tarafından hazırlanmış ama sonradan yaşanan bazı şanssızlıklar yüzünden Mısır yerine Amerika yolunu tutmuştu. İşin daha da garip tarafı, heykelin masraflarının büyük kısmının, zamanın hükümdarı Sultan Abdülaziz tarafından bizzat ödenmiş olmasıydı.



'NEW York' dendiği zaman, çoğumuzun hatırına ilk önce Manhattan'daki gökdelenler ve şehrin hemen önündeki adada yükselen, kaidesiyle beraber tam 93 metrelik 'Özgürlük Heykeli' gelir. 1880'li senelerde Fransa'da yapılan Özgürlük Heykeli'nin masraflarının büyük kısmının bizden çıktığını, projesinin New York'a değil, o yıllarda Türk toprağı olan Mısır'a dikilmek üzere hazırlandığını ve son anda yaşanan bir talihsizlik neticesinde Amerika'ya gittiğini bilir misiniz? İşte, kaçırılan bu fırsatın kısa öyküsü:


19. asırda Osmanlı İmparatorluğu'nun toprağı olan Mısır, yüzyılın ilk yıllarından itibaren Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın soyundan gelen 'Hidiv' unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu ve içişlerinde bağımsız hale gelmişti. Mısır valileri, sadece yabancı memleketlerle imzaladıkları anlaşmalarla mali protokolleri padişaha tasdik ettirmekle yükümlüydüler ve İstanbul, bu gibi talepleri genellikle her zaman yerine getiriyordu.


Mısır Valisi Said Paşa'nın Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps'e 1854'te hazırlattığı ve Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlayacak olan Süveyş Kanalı projesi de onaylaması için Osmanlı hükümdarına sunulmuştu. Projenin arkasında Fransa vardı ama İngiltere, Akdeniz'deki ve Hindistan'daki hákimiyetini sona erdirebilecek olan böyle bir hazırlığa karşı çıkıyor ve zamanın hükümdarı Sultan Abdüláziz'i, projeyi reddetmesi için devamlı bir baskı altında tutuyordu.



Said Paşa, İstanbul'un tasdikini beklemedi ve 1854'ün 30 Kasım'ında Fransız mühendise projenin hayata geçirilmesi için gerekli şirketin kurulması iznini verdi. Fransız sermayesiyle kurulan şirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca İngiltere, Sultan Abdüláziz'e daha da fazla baskı yapmaya başladı ve hükümdar, Mısır Paşası'nın projesini 12 yıl boyunca onaylamadı. Mısır tarafı ise, İstanbul'un tasdiki gelmeden işe başladı ama Said Paşa 1863'te birdenbire ölüverdi. Yerine geçen İsmail Paşa ise Fransız değil, İngiliz taraftarıydı, bu yüzden iktidarının ilk yıllarında projeye gereken önemi vermedi ama daha sonraki senelerde Kanal'ın Mısır'a nasıl bir hayati değişiklik getireceğini farkedince işe o da dört elle sarıldı.



Kazılar neredeyse tamamlanmak üzereyken Fransız hükümeti, Sultan Abdülaziz'e İngilizler'den daha fazla baskı yapmaya başladı. Sultan Abdülaziz, 1866'nın 19 Mart'ında yayınladığı fermanla Kanal'a izin verirken Kanal Şirketi ile Said ve İsmail Paşalar arasında varılan anlaşmaları onayladı, üstelik Mısır'ın kanal inşaatı için yaptığı dış borçları da devlet garantisi altına aldı ve kendisi de Kanal Şirketi'nin hisselerine oldukça yüksek bir meblağ yatırdı.



ASYA'NIN IŞIĞI OLACAKTI



Said Paşa ile kanalın mühendisi olan Ferdinand de Lesseps arasında 1854'te varılan anlaşmanın çok ilginç bir maddesi vardı: Kanal'ın Akdeniz'e açıldığı yere dev bir heykel dikilecekti. Heykel, firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın şeklinde olacak ve elinde 'Asya'nın ışığının Mısır'dan geldiğini' sembolize eden bir meşale tutacaktı.


Sultan Abdülaziz'in ödediği paralar arasında yapılacak olan heykelin masraflarının bir bölümü de vardı. Paşa ve mühendis, eseri Fransa'nın tanınmış heykeltraşlarından olan Frederic Auguste Bartholdi'ye sipariş ettiler, hatta bir hayli avans da ödendi ve Bartholdi işe başladı. Dikileceği yerde monte edilecek şekilde parçalar halinde hazırlanan heykel birkaç sene sonra tamamlanmış, kanalın Akdeniz'e açıldığı yerde birkaç hafta içerisinde yerleştirilebilecek hale getirilmiş ve Marsilya'dan bir gemi ile Mısır'a nakledilmesinin hazırlıklarına bile girişilmişti.



Ama, Said Paşa'dan sonra Mısır'ın başına geçen İsmail Paşa, Müslüman bir memlekette böylesine büyük bir heykelin dikilmesinin halk arasında hoşnutsuzluk yaratacağını düşündü ve mühendis Ferdinand de Lesseps'e, heykelin Mısır'a getirilmemesi talimatını verdi. Mühendis'in Paşa'yı ikna çabaları neticesiz kaldı. Süveyş Kanalı 1869 Kasım'ında dünyanın dört bir tarafından gelen davetlilerin katıldığı büyük ama 'heykelsiz' törenlerle açıldı. Bartholdi'nin eseri ise, Mısır'da bu yaşananlardan sonra Paris'te bir depoya kondu ve tozlanmaya terkedildi. O yıllarda dünyanın bir başka tarafında, Fransa ile Amerika Birleşik Devletleri arasında büyük bir muhabbet yaşanıyor ve taraflar birbirlerine jest üstüne jest yapıyorlardı.



HEYKEL, AMERİKA YOLUNDA

Paris'te kurulan Fransız-Amerikan dostluk grubunun lideri olan Edouard Rene Lefebvre de Laboulaye, Fransız Hükümeti'ni Amerikalılar'ın Fransa'n ın dostluğunu daima hatırlamaları için bir hediye gönderilmesi konusunda ikna etti ve hediyenin devasa bir heykel olması kararlaştırıldı. Heykel bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutacak, diğer elinde de 'dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü' olan bir meşale taşıyacaktı.


Sipariş gene aynı heykeltraşa, Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Bartholdi'nin eseri zaten hazırdı, senelerden beri bir depoda beklemedeydi ve tek eksiği üst kısmında, yani elleriyle kollarında ve yüzünde bazı değişiklikler yapılmasıydı. Amerikalılar heykelin New York'un hemen girişinde bulunan ufak adalardan birine yerleştirilmesine karar verdiler. Bartholdi, kaidenin yerini görmek için New York'a gitti ve Paris'e dönüşünde yeniden işe başladı.


Bakır ve çelik ten yaptığı heykelin mühendisliği ilgilendiren taraflarını Paris'e kendi adıyla anılan bir kule dikmiş olan Gustave Eiffel ile beraberce çalışarak tamamladı ve 1884 Haziran'ın ilk günlerinde eserini Fransız hükümetine teslim etti. Bartholdi heykelin yüzünü tamamen değiştirmiş ve metale annesi Charlotte'in siluetini işlemişti.


Birbirine monte edilecek şekilde yapılmış 350 parçadan oluşan heykel 'İsere' adındaki bir Fransız gemisine yüklendi ve 4 Kasım 1885 günü New York'a ulaştı. New York'ta, bu arada heykelin kaidesinin yapımı için bir bağış kampanyası başlamış, ilk bağışı Macar göçmeni olan, New York'ta 'World' adında bir gazete çıkartan Joseph Pulitzer yapmış ve kaide için 100 bin dolar vermişti. Macar göçmeni gazeteci, daha sonra gazetecilikte dünyanın en büyük ödülü sayılan 'Pulitzer'in de isim babası olacaktı. Kaidenin inşasından sonra sıra heykelin dikilmesine ve resmi açılışa geldi.



Bartholdi, New York'a yanına bu defa Süveyş Kanalı'nın mühendisi ve heykelin fikir babası olan Ferdinand de Lesseps'i de alarak gitti ve 1886'nın 25 Ekim'inde yapılan törende eserinin açılışını bizzat yaptı.



[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez] gruptan Naci Kaptan'a Teşekkürler.


Kategori: TARIH | Yorum (1) Yorum yaz!

dark_yamtar58
29.07.2008, 13:56
Sivas Yıldız dağını gören nekadar belde,Köy,İlçe varsa hepsine kuçak dolusu selamlar...................... .............