PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Günümüz Cahiliye Toplumu


seva
08.08.2008, 00:56
Günümüz Cahiliye Toplumu




Günümüz, aktif cahili toplumu; İslâm aydınlığından mahrum, bünyesi şirkle dolu, fesadın her yeri kapladığı, fuhuş, zina, sınırsız arzular, kin, önüne geçilemez mal ve servet hırsı, benlik, nefret, içki ve alabildiğine insanı ürküten insanlık dışı hayatın tüm unsurlarına sahiptir. Bütün bunlara, tahrif edilmiş dinleri, dinleştirilen mezhepleri, bağnaz sofizmin mistik duyguları da eklendiğinde, ortaya çıkan manzara tam anlamıyla kaostur. Böylece toplumların, kitlelerin aptallaştırıldığı, kendi elinin neticelerine karşı çıkan, reddettiklerini alkışlayan ucûbe bir millet görüyoruz…

İslami olma iddiasında bulunulması suretiyle, birtakım İslâmi motiflerle süslü, ancak vahiy ile bağdaşmayan düşünce ve pratiklerin sahiplenilmesi ise, problemin daha da sıkıntılı bir hal almasına sebep oluyor. Demokratik, laik, çağdaş, liberal v.s gibi süslü laflarla toplumlar köleleştiriliyor… uyutuluyor…

Demokrasi. Şuursuz kalabalıkların yönetimi. Bu kuru kalabalığın, her türlü köleliği kendisine reva gördüğü sistem. Egemenliğin cehalete teslimi. Efendiler tarafından ayaklara vurulan prangaları, kendi elleriyle kafalarına vuranların sistemi… "Buyurun sırtımıza binin! Sizi taşıyalım efendim!" diyenlerin düzeni…Demokrasi, arzulanan hak ve adaleti tesis edebilmekten uzak, kadın, müzik gibi araçlarla insanların şehevi dürtülerini tatmin edip putlaştıran ve putlarını da (çareyi tüketmeyip) hoşnut edenlerin yönetimi… Bir avuç kendini seçtirmiş imtiyazlıların ve despotların çiftliği… Şuursuz çoğunluğun destek ve iştirakiyle rasyonelleştirdiği, koyun sürülerine bile reva görülemeyecek sistem…

Hiçbir akıl sahibi, kaynağı Allah (c.c.)'ye itaate dayanmayan, çoğunluğun her zaman hak üzere olacağını söyleyemez. Allah (c.c);

"Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler." (En'âm 116)

"Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah'a iman ederler." (Yusuf 106)

Kapitalist, demokratik sistemler, kitleleri aptallaştırmış, düşünmekten alıkoymuştur. Böylece pasifize edilmiş fertleri de, hayatın en zelil ve aşağılık halini yaşarlar.

Bunların içinde de hiç kuşkusuz en zelilleri, kendilerini İslâm'a nisbet ettikleri halde, İslâm'ın hakimiyeti için en ufak bir endişe bile duymayan, İslâm dışı batıl ve cahili hayat tarzlarını destekleyen, seven, işbirliği yapan, hatta onların fetva makamı olan, sistemin açmazlarında denge unsuru olarak kendilerine başvurulan kafirlerdir. Maalesef bazılarıysa, kendilerinin tâğûti sistemden beri olduklarını söyledikleri halde, kafirlerle velâyet bağı kuranları bu kez kardeş kabul ederek onları vahdetlerine (!) iştirak ettirirler.

Allah (c.c)'yü yaratıcı olarak kabul ettiği halde, hükmedici olarak kabul etmemek veya hükmün bütünüyle Allah'a ait olduğunu askıya almak, yani sıfatlarından kimini kabul ederken kimini de kabul etmemek, Rabbimiz (c.c)'nün, putperestler olarak nitelendirdiği müşriklerle aynı olmak demektir. Geçmiş kavimleri ve İslâm öncesi cahiliye dönemi insanını müşrik yapan unsurun, Allah (c.c)'yü inkar etmeleri olmadığını görmüştük. Onları müşrik yapan sebep; Allah (c.c)'yü göklerin hakimi kabul ettikleri halde, yerdeki hükümranlığını kabul etmeyişleriydi. Hükümranlıkta pay istemeleri, akıllarına ve nefislerine uymayan hükümleri reddetmeleriydi. Bu ise, kendi nefislerini ilah edinmiş olmalarıydı. Oysa;

"O, göklerde ve yerde tek Allah'tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir." (En'âm 3)

"Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Bütün işler ancak O'na döndürülür." Hadid 5)

"…Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf 40)

Meseleye bu perspektiften baktığımızda, geçmiş kavim ve dönemler ile günümüz cahiliyyesinin tek millet olduğunu görüyoruz. Ancak; günümüz cahiliyyesinde artık kendi yaptıkları putlara, öyle alışılageldiği gibi bir tapınma yoktur. Birçok toplumda kendi oluşturdukları, sistemlerini, düşünce ve ekollerini sembolize eden bayrakların, marşların ve çeşitli sembollerin önünde neredeyse tapınmaya varan bir tazim söz konusudur. Bu bir kutsama, ululaştırma halidir. *


Özel putlar ise; payeler, makam-mevki, araba markaları, giyim kuşam kalitesi, oturulan semt ve tüketim toplumlarının her yeni gün değişen emtiasıdır.

Hakkın yerini kuvvet, Lât ve Uzzaların yerini de adayış ve ibadet kasdıyla gidilen, dua edilerek kurbanlar kesilen mekan ve mezarlıklar almıştır. Kendilerini aynı sıfatlarla tanımlayanların ise, daha farklı isimlere sahip putları vardır.

Bu kutsanıp ululaştırılanların adı, Lât, Uzza, Menât, ve sair genel ve özel tanrılar (putlar) değildir. Artık bunların adı, hem dini literatüre girmiş birtakım kelimeler olup İslâmi manalar taşıyacak, hem de şirk dininin putlarının işlevini yapmış olacak şeylerdir. Şeyhler, ermişler, veli ve abdallar… Mezarlar, mabedler, kutsanmış bölgeler, şifa veren eller, çocuk veren kemerler, evlendiren kayıncaklar daha neler neler… Kısacası büyük tanrının yaverleri mesabesindeki küçük tanrı ve tanrıçalar. Yani pagan toplumların, adına Müslüman dedikleri aptal yığınlar…

Günümüz cahiliyyesinde, şunlar Allah için, şunlar da ortakları olan putlar için diye taksimat ta yok. Çünkü, artık pagan toplumların bile duydukları o kaygıya sahip değiller. Sadece, mistik duyguları tatmin için Allah'a ayrılan bazı zaman ve mallar var. Zamanın en aktifi, en verimli çağı, malın en güzeli, en göz alıcısı olan dünyalıklar, kendilerine, heva ve heveslerine, hoşnut etmek için çırpındıkları putlarına ayrılırken, atıl kalınan vakitler, üretken olunmayan saatler, dünyalıklardan alıkoymayan zamanlar, göz yummadan alıcısı olunmayan mallar, firavun sofralarından arta kalanlar ve daha nice angaryalar ise, Allah'a bırakılıyor. Bunların içinden de işe yarar görülenler, dünyalıklara aktarılırken, nefis için ayrılan dünyalıklardan ise, Allah için sarf etmekten, mal, can, nefes tüketmekten bahsedilemez. Rabb Teâlanın, "… Ne kötü hüküm veriyorlar" (En'âm 136) buyurduğu "Ortakları için ayrılan (ki günümüzde kendi nefsini merkeze koyan insanın kendini putlaştırmasıdır.) Allah'a ulaşmıyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına ulaşıyor!" (En'âm 136)

Sanat ve ilerleme adına da, kendi yapıp kendi taptıkları, şiirleri, kitap ve resimleri, söz ve şarkıları vardır. Artık Ukaz, Zü'l Mecâz ve Mecenne'leri yok; ancak, her türlü çirkefin sergilendiği festivaller, şenlik ve kutlama haftaları vardır.

Artık adına, Mev'ude (Mev'ude kız çocuklarının diri diri gömülme adetidir) dedikleri adetleri de yoktur. Kız çocukları cinsiyetinden ötürü toprağa diri diri gömme vahşetinin yerini, şimdi Feministlerin savunuculuğunu yaptığı doğum kontrolleri almış. Doğacak çocuğun cinsiyetini beklemeye bile gerek bırakmayan, adına kürtaj dedikleri mev'udeleri vardır. Fal çekmeler, ok atmalar öyle geçmiş ibtidai usullerle yapılmıyor. Çağdaş toplumun mitosları; fallar, burçlar, şans ve talih oyunları artık ilerici(!) basın-yayın, TV, kumar otelleri, ilerici demokratik devlet elleriyle organize ediliyor. Bunların birçoğu cahili işlevinden ötürü adına medya denilen (aptal kutusu v.s.) sektör tarafından yerine getiriliyor.

Kabilelerarası savaşların yerini, müstekbirlerin sömürülerini garantiye almak için mustaza'aflara karşı yaptıkları sıradan savaşlar almıştır.

Tarihte ki Zü-Nüvas'ların* ve Fayton'ların Yahudi vahşetini sergileyip inananları ateş çukurlarında yakma işinin, diri diri toprağa gömme işinin ve evlenen kızları ilk gecesinde kendi yanlarında alıkoyma vahşetinin yerinde şimdi güçlünün güçsüze reva gördüğü her tür zulüm için kullanılan, paranın baskı gücünü görüyoruz.

Şuayb (a.s)'ın kavminin ölçüyü tartıyı eksik tutması, -ki bu halleri helak sebebi oldu- üçkağıtçılığı ve aldatmayı beceri haline getiren günümüz ticaret erbabının yanında dürüst kalmaktadır.

Artık evlere işaretler bırakarak yapılan zina da yok. Diskotekler, pavyon ve barlarda o işler serbestçe yapılır olmuş. Koca, bir kadınla beraber olurken, karısı da bir başka erkekle birlikte oluyor.
Lût (a.s)'ın kavminin, kadınları bırakıp erkeklere yaklaşması, şimdi Avrupa'da "She and She" ve "He and He" gösterileriyle savunulmakta ve toplumun her kesiminde yaygınlaşmaktadır. Hatta şimdilerde batı toplumunun büyük bir kesiminde normal bir hal olarak karşılanmaktadır. Yaptıkları iğrençliklere "Lûtilik" veya "Dayzen" isimlerini vermiyorlar, ancak bu iğrençlikleri yeni isimler ve tanımlamalarla daha yaygın bir halde işlemekteler.

"Onun için sen Bizi anmaktan yüzçeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme! İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evetO, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidâyette olanı da çok iyi bilir." (Necm 29-30)

buyuran Allah azze ve celle; "İşte bu ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır." (Necm 56)

diye son ve kesin uyarıyla korkutup, geçmiş kavimlerin helaklerine sebep olan şeylerin çok daha fazlasını hatta tümünün sapıklıklarını üzerlerinde topladıkları halde böylesi insanların helak edilmeyişlerinin sebebini de;

"Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir." (Fatır 45) diye bildirmektedir.

*… Fakihlerden biri dedi; "Muallim sanki İsrail kavminin putları varmış gibi puta tapıcılık aleyhine konuştun ve bize haksızlık etmiş oldun." İsa cevap verdi; "Bugün İsrail halkında odundan heykeller olmadığını ben de pekala biliyorum; fakat etten heykeller var." …" (Barnabas İncili. s.101.) Bu geçmişteki cahiliye ile günümüz cahiliyyesini kıyaslama açısından dikkate şayan bir örnektir. Yani putçuluk sadece şekillerde aranmamalıdır.

** Zü-Nüvas'ın asıl ismi Tübban'dır. Yahudi dinini kabul ederek Yusuf adını almış ve zulme başlamıştır. Kur'an'da zikredilen Ashab-ı Uhdud'dan maksad Zü-Nüvas ve tebasıdır. Onbinlerce insanı ateş çukurlarında yakmıştır. Zü-Nüvasın ismi Fayton olarak tarihe geçmiştir. Yahudi başkanıdır. (İslâm Öncesi Arap Tarihi. N.Çağatay. s.95)



Dini Doğru Anlamak - Ahmet Y. Özütoprak

FurkaN
08.08.2008, 01:24
Allah razı olsun... Güzel paylaşım....