PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : osmanlı Hediyeleri


WåñTêd_øØ7
22.08.2008, 18:14
16. ve 17. yüzyıldaki şahlar, padişahlar ve krallar dünyasında, büyük hediye çılgınlıkları yaşanır. Bu hediye alışverişi, Osmanlı’nın imparatorluk kayıtlarına da geçmiş efsanevi öyküler içerir.

Dünden bugüne, Batı’dan Doğu’ya, zaman ve mekân içinde, hediye alıp hediye verme geleneklerinin ilginç bir tarihçesi vardır. Hediye kültürü, her toplumun doğum, nişan ve nikah, düğün gibi önemli yaşam dönemeçlerinde hep kendini gösterir. Tabii bu arada, en çok ilgi çeken konu da, Osmanlı kroniklerinde yer alan, dolayısıyla ‘tarihe kayıt düşülmüş’ ilginç hediye öyküleridir.
‘14 Şubat Sevgililer Günü’ çerçevesinde, hediyenin her çeşidi, iyiden iyiye gündeme otururken, bu öykülere göz atmakta fayda var! Hem de yılbaşı kutlamaları sırasında havada uçuşan ‘armağan’ ve ‘hediye’ sözcüklerinin getirdiği faturaların henüz mürekkebi kurumadan bu öykülere kulak verirsek, belki cüzdanlarımızın hediye rüzgârlarına dayanıklılık gücünü artırırız!
Ama ne beis, biz zaten bonkörüzdür ve Osmanlı geçmişimizden bu yana, etrafa hediye dağıtmayı pek severiz… Gelin isterseniz, ‘tarihe kayıt düşülmüş’ ilginç hediye listelerine bir göz atalım…
1653’te IV. Mehmed (Avcı) tarafından Hint hükümdarı Cihan fiah’a gönderilen hediyeler arasında, yirmi kadar cariye, zümrüt kabzalı bir hançer, pek mükemmel ve kıymetli bir at takımı yer alır. Bu arada, Cihan fiah’ın elçisine de, altı bin altın, bir kürk ve bir at verildiği kayıtlara geçmiştir.
Ama unutmamak gerekir ki, IV. Mehmed bir Osmanlı padişahı ise, Cihan fiah da, bir Doğu hükümdarıdır. Dolayısıyla, aynı yıl Cihan fiah, Osmanlı padişahının hediyelerine karşılık verir. fiahın gönderdiği armağanlar arasında, bir elmaslı sorguç ve hançerle, o zamanlar, toplam değeri ‘üç yüz bin kuruş’ olarak tahmin edilen kıymetli hediyeler yer alır.
1665’te Avusturya ile yapılan antlaşmadan sonra, Viyana’ya Kara Mehmet Ağa büyükelçi tayin edilince, Avusturya hükümdarına sunulmak üzere, elçinin yanında götürdüğü hediyeler de dillere destan olmuştur.
Sıralarsak; bir murassa sorguç, bir direkli çadır, yirmi seccade, beş acem halısı, yüz sarık, kırk hil’at, bir okka amber, on iki at, koşumları özel olarak yapılmış ve çok kıymetli iki at bu listenin en göze çarpan parçalarıdırlar.
Hükümdardan hükümdara hediyeler, o dönemde, hep göz kamaştırıcı olmuştur: 1682’de yine IV. Mehmed’e, Moskova elçisi vasıtasıyla, birçok hediyenin yanısıra, tam 1.198 samur kürkü sunulur...
Ama sırf hükümdarlar mı birbirlerine hediye gönderirler? III. Murad döneminin (1574-1594) zenginliğiyle ünlü sadrazamı Koca Sinan Paşa, padişahına, bir köşk hediye eder! Gülhane’de İncili Köşk’ü yaptırıp III. Murad’a hediye eden Koca Sinan Paşa, İncili Köşk’ün padişaha takdimi sırasında da, büyük bir ziyafet düzenlediği gibi, III. Murad’a pek çok da mücevher sunar… Fakat bütün bunlar, Gürcistan ordusu serdarlığından sadrazamlığa yükselen Koca Sinan Paşa’nın iki yıl sonra azledilmesini de engelleyemez!
Dikkatinizi çekmiştir; anlattığımız hediye öyküleri 16. ve 17. yüzyıla ilişkin… Gerçekten de, Osmanlı tarihine bakarsak, imparatorluk döneminde, yakın ya da uzak, ilişkide bulunulan ülkelere gönderilmekte olan hediyelerin değerinin, bu yüzyıllarda dikkat çekici bir artış gösterdiğini söylemek mümkündür.
Ama elbette, bu armağanlara karşılık, ilişkide bulunulan ülkelerin hükümdarları da, İstanbul’a kendi hediyelerini gönderirlerdi… Bu hediyeleşmelerde, armağanların cinsi, bize bugün, o dönemin kıymet ve zenginlik ölçüleri konusunda da fikir verebilir…
İstanbul’a gönderilen efsanevî hediyelerden biri de, ünlü bir org idi. III. Mehmed döneminde (1595-1603), İngiliz elçisi Henry Lello, iki yıl bekledikten sonra, İngiltere’den gönderilen hediyeler ve tam 40 kişilik maiyetiyle birlikte, “Arz Odası’nda ‘Yüce Türk’ün elini öpmek üzere, Bâbüsselâm’a gelecek”; kabul töreninden önce de, Arz Odası önündeki revak içine yerleştirilen ünlü hediye, saatli büyük org, çalmaya başlayacaktı!
Hector adlı gemiyle ve özel kasalar içinde İstanbul’a getirilen orgu, yapıcısı Thomas Dallam, ilkin, Galata’daki elçilik binasında kurmuş, onarmış; daha sonra, III. Mehmed’in, annesi Safiye Sultan’ın yazlık sarayında olduğu bir sırada, Saray-ı Hümâyûn’a taşıyarak bir haftada, gösterilen yere kurmuştu.
25 Eylül 1599’daki kabul öncesinde, Saray’a dönen padişah tahta oturur oturmaz, kurulu org çalışmaya başlamıştı. Önce saat çalmış, sonra 16 çanlık takım, bir melodi seslendirirken iki bebek (melek) borazan öttürmüş, orgun tepesinde ise, bir küme kuş kanat çırpmıştı.
Orgu yapan Thomas Dallam anılarında, III. Mehmed’in orgu çok beğendiğini ve içoğlanlarına, aralarında bunu çalabilecek birinin olup olmadığını sorduğunu söyler...
Osmanlı’nın hiyerarşik toplumsal yapısı içinde, hediye alışverişi, belli gruplar arasındaki dayanışmayı pekiştirmeyi de hedefler. Bunun en güzel örneği, Barbaros’un Kanunî’ye sunduğu hediyelerdir.
Kanunî Sultan Süleyman’ın kaptanıderyası Barbaros Hayreddin Paşa’nın bir sefer dönüşü padişaha sunduğu hediyelerin dökümü şöyledir: Omuzlarında birer top çuha ile, iki bin esir; omuzlarında birer kese akçe ile, iki yüz gulam; ellerindeki gümüş tepsi içine konmuş atlas keselerde biner altın taşıyan yüz gulam; yine ellerindeki altın tepsiler içinde, inci ve mercan tespihler, gerdanlıklar, altın kadehler taşıyan iki yüz cariye…
Osmanlı padişahlarının ve çevrelerindeki yöneticilerin hediye verme, o zamanki deyimle, ‘ihsanda bulunma’ bonkörlüğü, sadece yükselme dönemine has değildir! Osmanlı’nın Tanzimat sonrası dönemlerinde de hediyeler havada uçuşur!
Kırım Savaşı’nın ardından, artık Avrupalılar da bizi ‘Avrupalı’ olarak kabul ettiklerinde, hediyelerimiz de biçim değiştirir; ama göz kamaştırıcılığından bir şey kaybetmez!
Örneğin, Sultan Abdülaziz döneminin (1860-1876) ilginç bir hediye öyküsü vardır: Avrupa gezisi sırasında Abdülaziz Fransa’da, III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugénie’ye, Saray’ın kuyumcubaşı Hoca Bogos’a yaptırılmış pırlanta bir gerdanlık hediye eder. Bu gerdanlığın o günkü değeri, ‘yedi yüz elli bin kuruş’ olarak hesaplanır. Bu rakam da bugünkü ölçülere göre, bir efsane konusudur…

WåñTêd_øØ7
22.08.2008, 18:14
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]