Kibrisli
29.11.2008, 00:36
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Bu bölümde Mustafa Kemal'in anılarını birbirimizle paylaşarak hem Kurtuluş Savaşı hem de Cumhuriyet'in kuruluş dönemini daha eğlenceli ve gururlu bir şekilde anlamamızı sağlayabiliriz, lütfen herkes rastladığı anılarını arada buraya eklerse çok mutlu olurum, böylece sadece yılın 4 milli bayramı ve 10 Kasım'da toplam 5 kez hatırlamaz ve geleceğe dair bize ışıkta tutacak hem gururlanacağımız hem de ders çıkartacağımız güzel paylaşımlar yapabirilir inancındayım.
İlk anı da ilk asker nasıl yanına girdi o olsun:
O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu
Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:
- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.
- Söyle niçin ağlıyorsun?
İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:
- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim?
Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:
- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!
Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
Bu bölümde Mustafa Kemal'in anılarını birbirimizle paylaşarak hem Kurtuluş Savaşı hem de Cumhuriyet'in kuruluş dönemini daha eğlenceli ve gururlu bir şekilde anlamamızı sağlayabiliriz, lütfen herkes rastladığı anılarını arada buraya eklerse çok mutlu olurum, böylece sadece yılın 4 milli bayramı ve 10 Kasım'da toplam 5 kez hatırlamaz ve geleceğe dair bize ışıkta tutacak hem gururlanacağımız hem de ders çıkartacağımız güzel paylaşımlar yapabirilir inancındayım.
İlk anı da ilk asker nasıl yanına girdi o olsun:
O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu
Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:
- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.
- Söyle niçin ağlıyorsun?
İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:
- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim?
Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:
- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!
Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.