PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : OSMANLIDA TOPLATILAN İLK KİTAP


*AHISKALI*
06.12.2008, 23:12
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

Osmanlı Döneminde Toplatılan İlk Kitap : Zenanname


Enderunlu Fazıl’ın kalame aldığı ‘Zenanname’ kitabında, İngiliz ve Rus kadınlarını birbirinden ayıran cinsel özelliklerden, kadınlar hamamında nasıl kavga edildiğine ve İstanbul’da kaç çeşit kadın yaşadığına ilişkin çarpıcı bilgiler yer alıyor.


ÖNCE ERKEKLER KİTABI...

18. yyın bu önemli eseri olan bu kitabın yazarı Divan şairi Enderunlu Fazıl, 18. yüzyılda yaşamış (1759-1810) dönemin eşcinsel çapkınlarından biri olarak nam salmış. Rivayete göre Enderunlu Fazıl ‘Ubanname’ (Erkekler), kitabını yazdıktan sonra sevgilisinin ısrarı üzerine Zenanname’yi (Kadınlar Kitabı) hazırlıyor.

ENDERUNLU FAZIL VE KADINLAR
Kadınlar Kitabı ya da Osmanlıca adıyla Zenânnâme yüzyıllar boyunca özenle saklanan, elden ele, dilden dile gizlice dolaştırılan, kulaktan kulağa fısıldanan en ilginç metinlerden biri. Özellikle de minyatürlü nüsha… Kitaplıkların tozlu raflarında kalmış, el yazma sayfaları sararmış, unutulur gibi olmuş ama unutulmaya kıyılamamış nadide bir eser.
Dolaysız ve halkın içinden bir bakış ve anlayışla üstelik de kolay okunur bir dille yazılmış. Minyatürlü nüsha da 1793 tarihinde kaleme ve resme dökülüyor.






Husein Fazıl-ı Enderuni, osmanische Miniaturmalerei, aus dem "Zenanname", Ende 18. Jh. British Library, London (OR 7094 F 7a)



NİKAHA KARŞI ÇIKTI, SANSÜRLENDİ
Fazıl’ın ölümünden 28 yıl sonra 1838’de İstanbul’da basılan matbu nüshaların başına ise o zamana dek görülmemiş bir şey gelmiş; kitaplar devlet eliyle toplatılmış. Böylece Enderunlu Fazıl’ın Zenanname’si bu topraklarda toplatılan ilk kitap olma özelliğini de o günlerde kazanmış. Toplatılma sebebi, nikaha karşı çıkan bölümü olmuş. Toplatma kararını saray, şeyhülislam veya ülkenin içişleriyle ilgili bir makamı değil, Dışişleri Bakanı Mustafa Reşid Paşa vermiş.

PANOROMİK MESNEVİ
18’nci yüzyılda kaleme alınan Zenanname zaman zaman bilimsel amaçlı çalışmalara konu olsa da yine de ilk yazıldığı günkü gibi bir yaygınlığa hiçbir zaman için ulaşamamış, halkla kopan bağını zaman içinde yeniden kuramamış.

Kitapta, halk dilinin ve mizahının ilginç örneklerinin yanısıra argo içinde üretilmiş kadına ve erkeğe yönelik tanımlamalar bulunuyor. Saray dilinin ürettiği önemli kalıplar, zamanının esprileri, kahkaha makinesi darb-ı meseller de kitapta yerlerini almış.

‘BENİ HER CİNS TANIR KENDİ CİNSİNDEN’
Çok farklı kültürlerden kadınları nasıl tanıdığı sorusu her okuyucunun aklına takılacaktır kuşkusuz. Sorunun yanıtı yine Enderunlu Fazıl’ın sözlerinde gizli: “Beni her cins tanır kendi cinsinden”.

Mesnevide kadınların sadece milliyetleri söylenip geçilmiyor elbet. Fazıl kadınların hepsini cinsel çekicilikleri, güzellikleri ve etkileyicilikleri açısından bir kefeye koymuyor, en ince ayrıntılara kadar iniyor:

Halep kadınları: Fazıl’ın gözünde hoş simalı, akçıl, hoş, hasta yürüyüşlü kadınlardır. Nazlıdırlar.

Anadolu kadını: İşveli, yeni tarzlı, nazsızdır. Gerdek adetleri Fazıl’a göre beterdir.

Akdeniz kadınları: Gönül çekici...

Rus kadınları: Çirkin, sarı yüzlü, mavi gözlü, uğursuz, kar gibi, soğuk yılan gibi kadınlar olarak Zenanname’de anılır. Fazıl’ın “şeytanın ocağıdır kafir” diye anlattığı bu kadınlar cinsel açıdan hararetlidir.

Kıbrıs kadınları: Çirkin...

İspanyol kadınları: Endamlı, uzun boylu, gümüş tenli, yasemin yaprağı sıfatlarıyla anılır.

Gürcü kadınları: Ay yüzlü cazibeli, gönül çekici, ahlakı güzel, merhametli ve merttir.

Çerkez kadınları: Ay parçası, ateş dudaklı, süslü, kılsız, temiz huyludur.


Hırvat kadınları: Jaleden hoş, rüzgardan hasta, teni gül rengi, nazlı...

Leh kadınları: Güzel, uzun, seçkin, zina sanatında usta, kılsız, lekesiz, naziktir.
Avusturya kadınları: Kadınların cadısı olarak tanımlanır. Naz kutusu olan bu kadınların teni billur, saçı siyah samur, naziktir.

Avrupalı kadınlar: Hoştur. Gençlerinin gümüş, külçe gibi tenleri vardır. Türlü elbise ve ziynet takarlar. Hızla çoğalırlar.

İngiliz kadınları: Hoş simalı, süslü edalı, süse meyilli, ziynetli, tantanalı kadınlardır.

Hollanda kadınları: Tavrı fena, safran gibi sarı, cazibesiz aşiftelerdir.
Yeni dünya kadınları: Çirkin, hayvan şeklinde, yedi ayda doğuran, şehvetli kadınlardır.


ZENANNAME İLE İLGİLİ DİĞER ARAŞTIRMALAR
Zenânnâme daha önce de pek çok araştırmacı ve edebiyat meraklısının ilgisini çekmiş.
Ercümend Muhib; 1945, Enderunlu Fazıl, Hubannâme ve Zenânnâme, Yeni Şark Kitabevi.
Feza Çakmut; 1975, ‘Hubannâme ve Zenânnâmenin Minyatürleri’, lisans tezi, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü.
Murat Bardakçı; 1993, Osmanlı ‘da Seks, Gür Yay.
Nebiye Öztürk; 2001, ‘Zenânnâme’, yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
Saliha İçen; 2001, ‘Hubannâme ve Zenânnâme’de metin resim ilişkisi’ yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi
__________________

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

HAYALKAFE
07.12.2008, 11:10
baya bir enteresan sanırım osmanlının son dönemleri olsa gerek