PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Yaşlılara Saygı Haftası 18-24 Mart


kronik
18.03.2009, 22:05
Yaşlılara saygı haftası 18–24 Mart --------------------------------------------------------------------------------

Yaşlılara saygı haftası hakkında genel açıklama
Ülkemizde her yıl 18–24 Mart tarihleri arası "YAŞLILARA SAYGI HAFTASI" olarak kutlanmaktadır.

Her insan için değişik mana ve önem ifade eden yaşlılık, hayatın çok özel bir dönemidir. Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır. Yaşlılık dönemi itibar gerektirmektedir bu aynı zamanda bir minnet borcudur. Yaşlı bireylerin toplumla bütünleşmesi, daha aktif olması ve yaşama bağlı kılınmaları gerekir.


Unutmayın ki bir gün herkes yaşlanacaktır.
Büyük Atatürk ne demiştir "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmağa hakkı yoktur."

Bu duygularla ekip olarak tüm büyüklerimizin Yaşlılar Haftasını kutluyor, minnet ve şükran duygularımızla yaşam sevinçlerinin hiç kaybolmadığı sağlıklı ve mutlu günler temenni ediyor, sevgi ve saygılar sunuyoruz.

barikat58
19.03.2009, 00:07
böyle bir konuyu gündeme getirdiğin için teşekürler ablacım bende çoğu kişinin bildiği bu anlamlı hikayeyi eklemek istedim

Evde yaşayan yaşlı dedenin elleri o kadar titriyordu ki yemek yerken sürekli üstüne başına döküyor, sofra örtüsünü kirletiyor, tabak çanak kırıyordu. Son zamanlarda sofrada bu tür kazalar artınca bundan rahatsız olan anne ve baba bir çözüm düşündüler; Dedeye tahta çanak, kaşık-çatal alındı.

Artık dede yer sofrasında ayrı yiyor, hiç bir şey kırmıyor dökmüyordu. Böylece anne de daha az çamaşır yıkıyor, değerli tabaklar da kırılmamış oluyordu.
Yaşlı dede tahta çanakla çorbasını içerken son derece mahçup bir şekilde etrafına bakıyordu. Evin küçük torunu dedesinin bu durumunu tam anlamamış da olsa uzaktan izliyordu.

Bir gün anne ve babası dışarıdayken Hasan eline geçirdiği bir tahta parçasını oymaya başladı. Anne ve babası eve gelince ne yaptığını sorduklarında 'tahta çanak yapıyorum; siz yaşlanınca ben de size vereceğim' dedi.
Anne ve baba bir süre sessizce birbirlerine baktı ve yaptıklarından utandılar, Babalarına kendi rahatları uğruna ne büyük bir utanç verdiklerini anladılar.

Hikayenin sonu mu? Bir daha o evde ne ayrı sofra kuruldu ne de tahta çanak kullanıldı. Kalan ömürlerini birlik ve mutluluk içinde yaşadılar.

candy_58
19.03.2009, 08:44
cok güzel ve anlamalı gün bence bir gün bizlerde yaşlanacağımızı düşünerek yaşlılara öyle davranmalıyız :):)

seva
19.03.2009, 08:51
Yaşlılık


Günler günleri kovalarken, zamanda ilerliyor
Dün daha çocuk iken, bu gün baba oluyor
Dertler kederler sırtına bindikçe de biniyor
Akrep yelkovan dönerken, insanda yaşlanıyor

Eski gülücükler nerde, suratlar somurtuyor
Yüze çizgiler girince, saçlarda ağarıyor
Aynalar düşman artık, bizi genç göstermiyor
Yaşlandık mı gerçekten yoksa, aynalar mı yalan söylüyor

Yılları horca harcarken, günler değerleniyor
Günleri bir yana bırak, saniye önemseniyor
Torunu kucağa alınca, bir de dede oluyor
Bunca tedirginlik neden, Ölüm mü yaklaşıyor…

Şeyhmus Sevilmez




Yaşlılığa Dair

Doğan herkes
Çocuk,genç,orta yaşlı
Daha sonra da
Yaşlı olmak zorundadır.
Çocukluğumuzu anlamadan,
Gençliğimizi bilmeden,
Yaşlılığımızı yapamadan yaşarız.
Hepsinin eksiği varmış gibi gelse de
Ayrı olmalı hepsinin,
Çocukluğun,gençliğin,
Hatta yaşlılığın.
Yaşlanmamak elimizde değil,
Geriye dönmek imkansız.
O halde? ? ?
Her yaşın hakkını vermeli
Gerektiği gibi yaşamalıyız.
Yaşlanman yaşlı olmaktansa,
Yaşlanınca bile genç kalmasını bilmeliyiz!

Nuray ZARALI




Yaşlılarız Biz

Bizde sizler gibi doğduk büyüdük
Önce emekledik sonra yürüdük
Yıllar gençliğimizi götürdü şimdi çürüdük
Acıma değil, sevgi bekliyoruz...

Kimimiz hakimdik, kimimiz savcı
Dostlarımız vardı, hepsi kardeş bacı
Şimdi unutulmuş olmak çok acı
Bizi untmayın diyenlerdeniz biz...

Dostlarımız bizi aramaz oldu
Tükendi bir ömür, rengimiz soldu
Hava karardı, vakit akşam oldu
Bir tatlı söze hasretiz biz...

Gün oldu cephelerde savaştık
Allah Allah diyerek dağları aştık
Şimdi unutulduğumuza şaştık
Masallardaki, bir varmış bir yokmuşuz biz...

Bir çoğumuzun oğlu, kızı var
Yaşladık şimdi kim arar kim sorar
Nafile üzülmek, ağlamak sabaha kadar
Gözlerimiz yollarda bekliyoruz biz...

Çocuktuk, gençtik yaşlandık
Bizi arayıp sorarsınız sandık
Terk edilmişliğin ateşine yandık
Bizi unutmayın diyenlerdeniz biz...

Ahmet Mansuroğlu




Yaşlıları Severim

Sımsıcak gülüşlerle kucak açar herkese,
Yüzleri buruş buruş yaşlıları severim.
Nasıl özlem duyarlar yumuşacık bir sese,
Elleri kırış kırış yaşlıları severim.

Bin bir sevinç sığdırır meraklı bakışına,
Her zaman ilgi duyar hayatın akışına,
Sırt çevirmez yaşamın düzüne yokuşuna,
Dosta ömür adamış yaşlıları severim.

Yılları nasıl geçmiş, yaşamış mı doyunca
Nice fidan büyütmüş hepsi kendi boyunca.
Nasıl da mutlu olur bir 'teşekkür' duyunca,
Sevgilere susamış yaşlıları severim.

Hep dünleri anlatır, geçmişi çok özlemiş.
Yüreğinde kim bilir ne sevdalar gizlemiş.
Bilinmez ki kimlerin yollarını gözlemiş.
Anılarla yaşamış yaşlıları severim.

Koşup sarmak isterim bükülmüş bellerini,
Tutup öpesim gelir üşümüş ellerini.
Usanmadan dinlesem o tatlı dillerini,.
Yüzleri buruş buruş yaşlıları severim.
Elleri kırış kırış yaşlıları severim........

2003-Ankara






Yaşamdaki Basamaklar

Bebek:
Daha çok küçüğüm sütümü verin,
Oynamak isterim, bebek getirin.
Hastayım, derdimi diyemem öyle,
Doktorlara hemen beni götürün.

Çocuk:
Ben bebek değilim yalnız oynarım,
Bardağı, çatalı kendim tutarım.
Beni küçük sanma yaşım yedidir.
Hele çantam gelsin derse koşarım.

Genç:
Yerde savururum gökte yerim ben,
Bu konuda yoktur hiçbir kederim.
Baba kesesinden hepten giderim,
Olsaydı yanımda bir de sevgilim...
Yaşlıya saygı mı, duymadım onu,
Ben kendim bulurum kendi yolumu.
Kim bana verdi ki, ben de vereyim,
Uzatmam elimi, vermem kolunu.

İhtiyar:
Ben de gençliğimde böyle diyordum,
Yerde kazanarak, gökte yiyordum.
Vücudum yaşlandı, olmuyor artık,
Genç kuşaktan, anlayış bekliyorum.
Ben geldim sonuma, onlar da yolda,
Her şey boşa imiş, yalan dünyada.
Sen de hesap eyle yanlışlar yapma!
Bir gün yaşlanırsın, dönersin bana.

İbrahim ŞİMŞEK

HaZaN
19.03.2009, 09:54
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]

YAŞLILIK


Taşımaz ayaklar düz bile yokuş
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman
Teninde çizgiler hep nakış nakış
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman

Pişmanlık duyarsın her geçen güne
Dönmek istesende dönülmez dün'e
Hesaplamak zordur acımaz sene
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman

Yıllar öcesine özlem duyarsın
Geçen günü gözün yaşlı sayarsın
İki lokma yesen bile doyarsın
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman

Sular boğazına takılır gitmez
Her gün bir hastalık tükenmez bitmez
Pişmanlık duysanda artık farketmez
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman

Ne oğulların kalır Ne de kızların
Hasret ile geçer bütün yazların
Silinir yollardan ayak izlerin
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman

Akranlar kaybolur peşi peşine
Ağrılar saplanır çıkmaz döşüne
Kimse kalmaz baksan yanı başına
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman

Bayram Şahin

Arif Coşkun
19.03.2009, 10:15
"Bir gün herkes yaşlanacak"
Büyüklerimize, yaşlılarımıza elimizden geldğince sevgi,saygı ve hoşgörüyü eksik etmemeliyiz.
Yaşlılar haftasını kutluyor sevgi ve saygılar sunuyorum.



Elbet birgün herkes yaşlanacak
Geriye, maziye hüzünle bakacak
Yaptığı iyiliklerr ona kar kalacak
Büyüklere saygı duyalım arkadaş

seva
19.03.2009, 11:02
YAŞLI VE YAŞLILIK ÜZERİNE…

Yaşlı denince akla dede gelir, nine gelir, baba gelir, anne gelir. Neden? Çünkü O, senden fazla ömür sürmüştür. Çok umur görmüştür, çok sıkıntı çekmiş, çok acılar yaşamıştır. Onun için sevecen, onun için şefkatli, onun için rikkatli, yufka yüreklidir. Merhamet, sabır, hoşgörü onun değişmez özelliğidir.

O eski topraktır. Bizlerin rahat yaşayabilmesi için kendisini helâk etmiştir. Çok çalışmış, çok didinmiştir. Daima vermiş ama hiç almamıştır. Fedakârlık, feragât O’nda zirveye varmıştır. Şimdilerde hatırlanmak, az bir şeyle anılmak ister. Gözleri daima yaşlıdır. Çünkü artık hassaslaşmış, âdeta çocuklaşmıştır. O artık bir duygu selidir. Ne desen dokunur, ne yapsan ağlamak gelir içinden.

O, bilginin, görgünün sembolüdür. Yaşadıkça neler öğrenmiş ve neler görmüştür. Onun içindir ki O, senin için bir danışmandır. Aklını kullan O’ndan fikir al. Söylediklerini uygulamasan bile O’nu sevindir. Düğünlerde, bayramlarda, kandillerde az da olsa bir hediye ile gönlünü al. Al ki, Allah da senden hoşnut ola.

Baş köşede yerini ayır. O sana duacıdır. Elinden artık bir şey gelmez, gözünde de fer kalmamıştır. Kimsesiz, sessiz bir köşede çaresizdir. O seni cemiyete katmış, hiçbir zaman başından atmamıştır. Sen de onu yuvandan ayırma, iyi bak ona.

O, huzur evlerine lâyık değil, huzurlu evlere lâyıktır. Huzursuz olmak istemiyorsan onu huzurlu yaşat. O dede, O baba, O anadır…

Sadi TELTİK
(c) Bu metnin her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

kronik
19.03.2009, 14:22
YAŞAMDAKİ BASAMAKLAR

Bebek:
Daha çok küçüğüm sütümü verin,
Oynamak isterim, bebek getirin.
Hastayım, derdimi diyemem öyle,
Doktorlara hemen beni götürün.

Çocuk:
Ben bebek değilim yalnız oynarım,
Bardağı, çatalı kendim tutarım.
Beni küçük sanma yaşım yedidir.
Hele çantam gelsin derse koşarım.

Genç:
Yerde savururum gökte yerim ben,
Bu konuda yoktur hiçbir kederim.
Baba kesesinden hepten giderim,
Olsaydı yanımda bir de sevgilim...
Yaşlıya saygı mı, duymadım onu,
Ben kendim bulurum kendi yolumu.
Kim bana verdi ki, ben de vereyim,
Uzatmam elimi, vermem kolunu.

İhtiyar:
Ben de gençliğimde böyle diyordum,
Yerde kazanarak, gökte yiyordum.
Vücudum yaşlandı, olmuyor artık,
Genç kuşaktan, anlayış bekliyorum.
Ben geldim sonuma, onlar da yolda,
Her şey boşa imiş, yalan dünyada.
Sen de hesap eyle yanlışlar yapma!
Bir gün yaşlanırsın, dönersin bana.

sandalli
19.03.2009, 14:53
Onlari üzmemek icin elimizden geleni yapmaliyiz, yardimci olmak ve en önemlisi onlari dinlemek gerekir. Lütfen onlara öf bile demeyiniz.