ErdalGüler
24.04.2009, 14:47
Bu Kadarda Yalan Olmaz ki
Bir gün fakir bir adam ölmek üzereyken tek oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki.
-Oğlum ben hayatım boyunca hiç bir şey elde edemedim. Ama bunun en büyük sebebi köselerle iş yapmam yüzünden, Sen sen ol köselerle sakın iş yapma demiş.
Adam vefat ettikten sonra hayatına devam eden çocuk baba yadigarı tek tarladan senelik mahsul olarak 1 çuval buğday elde etmiş ve en iyisi şu buğdayımı öğütüp kışlık yiyeceğimi çıkarayım demiş… Bir değirmene gelmiş birde ne görsün değirmenin sahibi köse, hemen aklına babasının vasiyeti gelmiş ve başka bir değirmene gitmiş. Bakmış oda köse. Dolaşmış dolaşmış nereye gittiyse köse, Artık dayanamamış baba beni affet deyip bir tanesine girmiş…
Kapıdan girer girmez köse hemen çocuğu durdurmuş ve demiş ki.
-Sen cesaret ettin buraya girdin. İkimiz aramızda birer yalan söyleyeceğiz. Eğer ben
büyük yalan söylersem buğdayını elinden alırım. Ama sen büyük bir yalan söylersen ununu bedava öğütür seni gönderirim demiş…
Çaresiz kabul etmiş çocuk ve köse önce sen başla demiş ve çocuk başlamış yalana…
-Bir gün bizim inek kayboldu bende horozu eyerleyip ineği aramaya gittim. Neyse aradım sonunda ineği buldum ama bu seferde bizim horozun sırtı yara oldu. Ne yapalım, ne edelim derken hacıya hocaya danıştık dediler ki horozun sırtına cevizi yak külünü dök iyileşir dediler. Bende ceviziz yaktım külünü horozun sırtına döktüm. Bizim horozun sırtı iyileşti iyileşmesine de bu sefer horozun sırtında bir ceviz ağacı çilledi zamanla öyle büyüdü öyle büyüdü ki yere göğe sığmaz oldu bende götürdüm büyük bir araziye koydum. Bu sefer yağmur yağdı bahar geldi geçti bizim ceviz ağacı öyle çok meyve verdi ki gelen taşladı giden taşladı… gelen taşladı… giden taşladı… Ağacın üstü oldu bir tarla bende ekin zamanı gelince o tarlayı ektim. Biçme zamanı gelince tarlaya geldim ki birde ne göreyim tarlada ekin adam boyu burayı nasıl biçecem diye düşünürken birde baktım bir tavşan orağı attım tavşana takıldı... Tavşan kaçtı orak biçti… tavşan kaçtı orak biçti… Bende o ekini patozladım, eledim, yıkadım, temizledim. Sonunda işte şu torbada duran buğday çıktı… Bu torba o tarlanın mahsulüdür öğütürsen evime götürüp kışlık yiyeceğimi çıkaracağım... demiş…
Köse dayanamamış hemen unu öğütüp demiş ki;
-Çabuk ununu alda git buradan bu kadarda yalan olmaz ki…
Hikaye: Hikmet GÜLER
Bir gün fakir bir adam ölmek üzereyken tek oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki.
-Oğlum ben hayatım boyunca hiç bir şey elde edemedim. Ama bunun en büyük sebebi köselerle iş yapmam yüzünden, Sen sen ol köselerle sakın iş yapma demiş.
Adam vefat ettikten sonra hayatına devam eden çocuk baba yadigarı tek tarladan senelik mahsul olarak 1 çuval buğday elde etmiş ve en iyisi şu buğdayımı öğütüp kışlık yiyeceğimi çıkarayım demiş… Bir değirmene gelmiş birde ne görsün değirmenin sahibi köse, hemen aklına babasının vasiyeti gelmiş ve başka bir değirmene gitmiş. Bakmış oda köse. Dolaşmış dolaşmış nereye gittiyse köse, Artık dayanamamış baba beni affet deyip bir tanesine girmiş…
Kapıdan girer girmez köse hemen çocuğu durdurmuş ve demiş ki.
-Sen cesaret ettin buraya girdin. İkimiz aramızda birer yalan söyleyeceğiz. Eğer ben
büyük yalan söylersem buğdayını elinden alırım. Ama sen büyük bir yalan söylersen ununu bedava öğütür seni gönderirim demiş…
Çaresiz kabul etmiş çocuk ve köse önce sen başla demiş ve çocuk başlamış yalana…
-Bir gün bizim inek kayboldu bende horozu eyerleyip ineği aramaya gittim. Neyse aradım sonunda ineği buldum ama bu seferde bizim horozun sırtı yara oldu. Ne yapalım, ne edelim derken hacıya hocaya danıştık dediler ki horozun sırtına cevizi yak külünü dök iyileşir dediler. Bende ceviziz yaktım külünü horozun sırtına döktüm. Bizim horozun sırtı iyileşti iyileşmesine de bu sefer horozun sırtında bir ceviz ağacı çilledi zamanla öyle büyüdü öyle büyüdü ki yere göğe sığmaz oldu bende götürdüm büyük bir araziye koydum. Bu sefer yağmur yağdı bahar geldi geçti bizim ceviz ağacı öyle çok meyve verdi ki gelen taşladı giden taşladı… gelen taşladı… giden taşladı… Ağacın üstü oldu bir tarla bende ekin zamanı gelince o tarlayı ektim. Biçme zamanı gelince tarlaya geldim ki birde ne göreyim tarlada ekin adam boyu burayı nasıl biçecem diye düşünürken birde baktım bir tavşan orağı attım tavşana takıldı... Tavşan kaçtı orak biçti… tavşan kaçtı orak biçti… Bende o ekini patozladım, eledim, yıkadım, temizledim. Sonunda işte şu torbada duran buğday çıktı… Bu torba o tarlanın mahsulüdür öğütürsen evime götürüp kışlık yiyeceğimi çıkaracağım... demiş…
Köse dayanamamış hemen unu öğütüp demiş ki;
-Çabuk ununu alda git buradan bu kadarda yalan olmaz ki…
Hikaye: Hikmet GÜLER