PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Koruculuk Kalkmalımı ?


Arif Coşkun
16.05.2009, 15:47
Geçen gün TV’de haberleri izlerken, PKK terörünün oldugu yerlerde yani Dogu ve Güneydogu Anadolu’da 10 bin yeni korucunun ise alinacagini ögrendim.

Koruculuk sistemi, 1986 yilinda Özal döneminde, Içisleri Bakanligi tarafindan GKK (Geçici Köy Koruculugu) yönetmeligi ile yürürlüge girdi ve o günden bugüne sayilari artarak devam ediyor.

Su anda AB verilerine göre Türkiye’de 57 bin korucu var. Bazi kaynaklarin verdigi rakamlara göre ise korucularin sayisi 70 bin. Buna simdi 10 bin daha eklenecek. Etti mi size 80 bin korucu.

Devletin askeri ve polisi var…

Güvenlik saglanacaksa, güvenligi asker ve polis saglar…

Asker ve polis basa çikamiyor ve bunlara ilaveten sivil korucular ise alinarak güya güvenligi saglamaya çalisiyor idarecilerimiz!..

Bence Koruculuk sistemi, devletin acizligini ortaya koyuyor.

Demek ki devletin askeri ve polisi güvenligi saglayamiyor ve bu yüzden sayilari 80 bine ulasacak koruculara gerek duyuyorlar.

Korucular da neyin nesi oluyor?

Iddia ediyorum bu stratejiyle terör bitmez!..

Hatta Dogu ve Güneydogudakilerde terörün bitmesini istemezler!..

Neden mi?

Terör biterse is ve as kapisi kapanacak!..

Korucuya gerek kalmayacak…

Sen olsan terörün bitmesini ister misin?

Tabi ki istemezsin…

Gelelim olayin birde mali boyutuna…

80 bin korucunun ortalama 500 YTL maas aldigini farzedin. Bunun devlete aylik maliyeti 400 bin YTL’dir.

Bu devlet için hiç hesapta olmayan büyük bir yüktür. Devletin sirtindaki kamburdur.

Bu yüzden koruculuk sistemi iptal edilmelidir. Ancak bu sanildigi kadar kolay degildir.

Hatta hemen hemen imkansiz dir.

Çünkü koruculuk sisteminin içinde siyaset ve asiret vardir.

Hatirlarsaniz 3 dönem Milletvekilligi yapan, adi susurluk olayina karisan ve hala da aklanamayan Sedat Bucak’ in reisi oldugu Bucak Asiretinden 10 bin korucu oldugu biliniyor. Koruculuk büyük bir rant kapisi. O bölgede kim ister böyle haybeden bir rant kapisinin kapanmasini…




KORUCULAR SUÇ MAKINESI GIBI

Yapilan arastirmalara göre Nisan 2006 itibariyle yaklasik 5 bin 200 korucu çesitli suçlara karistilar. Korucularin geriye dönen ailelere saldirdigi ve görevi suistimal ettikleri iddia ediliyor. Isledikleri suçlarin dökümanlari ise söyle;

* Terör suçlariyla ilgili 2 bin 384

* Mala karsi islenen suçlarla ilgili 934

* Sahsa karsi suçlarla ilgili 1234

* Kaçakçilik suçlariyla ilgili 420 olmak üzere, toplam 5 bin civarinda geçici köy korucusu suç isledi; 853 geçici köy korucusu tutuklandi.




Madem ki korucular devletten maas aliyorlar, o zaman; korucularin bazilarinin Kuzey Irak operasyonlarinda kullanilmasi, bazilarinin da sinir boylarinda ve turistik bölgelerde yanan ormanlarin agaçlandirilmasinda çalistirilmasi düsünülmeli



Hiç bir egitimi olmayan koruculara kapasitelerinden fazla sorumluluk veriliyor. Oysa vatandasin ve ülkenin güvenliginden devlet sorumludur. Bu güvenligin, devlet tarafindan demokratik yollardan, kimseyi incitmeyecek ve seffaf bir sekilde saglanmasi gerekmektedir. Ancak böyle olmasi gerekirken bu sorumluluk koruculara teslim edilmis ve korucular, bunu çok keyfi bir sekilde kendi hasimlarina, kendi köylerine karsi; devletin silahiyla bu isi yapmaya çalismislardir. Yani görevi kötüye kullanmislardir. Koruculuk sistemi bastan sona kadar antidemokratiktir; hiçbir yarar da saglamamistir. Insanlar arasina düsmanlik tohumlari ekilmistir. Silahlarin koruculardan alinip sistemin ortadan kaldirilmasi zorunludur.



KORUCULAR NEDEN VAZGEÇILMEZ?

Koruculuk sistemi tümden iptal edilecegine sayisi artiriliyor. Peki koruculari böyle vazgeçilmez yapan etkenler nelerdir?

Bölgeyi çok iyi bilen korucular, bölge insaninin örgütle bagini azaltip, yok etmeye çalismis, bireyin disipline edilmesini saglamis, örgüt devlet arasi çatisma ortaminda kalan birey ve yapilari koruma altina alarak bunlarin devletle iletisimini güçlendirmistir. Bunun disinda, mera ve otlaklarin gerek mayinli, gerekse örgüt baskisi altinda olmasi nedeniyle, hayvancilik yapamayacak konuma gelen hanelerin varolan yasam alanlarinin korunmasi ve yasamini devam ettirme kararliginda olanlarin ekonomik, askeri ve lojistik amaçla desteklenmesini saglamistir.


DEZAVANTAJLARI NELERDIR?
Köy korucularinin devletten çok asirete ve asiret reislerine bagli oldugunun bilinen bir olgu oldugu, korucularda, maas alan devlet memuru anlayisinin yayginlastigi, bu durumun onlarin üretken olma vasiflarini azalttigi bilinen bir gerçek.

Köy korucularinin bazilarinin terör örgütüyle isbirlikleri, güvenlik kuvvetleriyle olan diyaloglarini kötüye kullandiklari polemigi geçmiste yasandi. Korucularin geçen 21 yillik süre içinde uyusturucu ve silah kaçakçiligi gibi illegal faaliyetler içerisinde aktif ya da pasif rolleri oldugu da konusuldu.

Tüm bu gerçeklerden yola çikarak koruculuk sisteminin de kökünün kazinmasi gerekir ancak yukarida da bahsettik maalesef bu çok zor. Hatta imkansiz. Iste bu yüzden PKK terörü bitmez yada birileri bitmesini istemez diye düsünüyorum.

sandalli
16.05.2009, 15:55
Koruculugu basina bela almis devlet, koruculugu kaldirirlarsa bu isten gelir saglayanlar devlete karsi bir tehlike olusturur, kaldirilsa iyi olur diyemeyecegim malisef. Devletin plansiz islerinden biriside bu bence. Hayirlisi olsun demekten baska birsey bulamiyorum.

Arif Coşkun
16.05.2009, 16:01
Benim şahsi görüşümde kalkmasından yana. Koruculuk adı altında devlete büyük zararlar evrilmektedir. Devletin parasıyla , silahıyla aşiret düğünlerinde gösteri yapması içinmi verildi o görev. Son işlenen Hakkari cinayayetide bardağı taşıran olaydır. Devletin askeri var polisi var bu kadarmı aciz ki bukadarmı başarısızki güvenlik güçlerimiz bu yola başvuruluyor.

Merkez_Alperen
16.05.2009, 16:05
koruculuk kaldırılmalı..kilit noktalara tam donanımlı karakollar kurulmalı

Kara Ahmet
16.05.2009, 16:30
Koruculuk kalksin, olmayan suni kürt sorunu cözülsün, Hadise birinci olsun, bir de Sivasspor sampiyon olsun. Yeni üye oldum, hepinize selam olsun.

seva
16.05.2009, 16:53
Koruculuk, bir “paramiliter” devlet örgütüdür.

Birleşik Amerika dahil pek çok devletin böyle, “yarı askerî” teşkilâtları vardır. Bunlar, düzenli orduya, silâhlı kuvvetlere dahil değildir. Ancak ordunun yardımcı unsurlarıdır. Sürekli görev yapanlar olduğu gibi, gerekince göreve çağrılanlar da mevcuttur.
Osmanlı döneminde, hem klasik devirde, hem yenileşme döneminde paramiliter kuvvetler vardı. İkinci Abdülhamid‘in kurduğu Doğu Anadolu’da görevli Hamîdiye Süvâri Alayları ile Libya’da görevli Kuloğulları, düzenli ordu dışında kalan, yalnız bölgelerinde verilen hizmetleri yapan ünlü iki paramiliter imparatorluk örgütümüzdür.
Hamîdiye Süvâri Alayları, Kürt aşîretlerinden seçilmiş efrattan kurulmuştu. Bugünkü korucu örgütünün buradan ilhâm aldığı açıktır. Bu alaylarda en yüksek rütbelisi albay olan subaylar, aşîret bey ve bey-zâdelerden seçilmişti. Rütbeleri yalnız kendi alayları için geçerli idi. Görevleri, Ermeni çeteleri ile uğraşmaktı.
Kuloğulları, Kuzey Afrika’daki 3 eyaletimizde, babaları Türk, anneleri Arap (veya Berberî) erkek çocuklarıdır. Dilleri Türkçe olmakla beraber iyi Arapça (ve Berberîce) biliyorlardı.
Düzenli ordu subaylarınca yönetilen çok ünlü, hayli filme ve romana konu oluşturmuş bir paramiliter örgüt, Fransa’nın lejyon‘larıdır, mensuplarına lejyoner denir. 1831’de Cezayir’de kuruldu. Maaşlı gönüllülerden oluşur (bizim korucular gibi). Lejyon, Roma imparatorluğunda 6.000 askerden oluşan en büyük birliğe (tümene) verilen isim olmakla, Fransızların ne kadar iddialı olduklarının göstergesidir.
Bizim sayıları 70.000’i bulan korucularımız, çeyrek yüzyıldan fazla bir zamandan beri hizmet ediyorlar. Çok şehit verdiler. Güneydoğu’da hizmetleri en fazla birkaç yılla sınırlı kara kuvvetleri mensuplarımıza, kendi coğrafyalarında yardımcı oluyorlar. Asayiş sağlıyorlar. Ama asıl görevleri, o bölge vatandaşlarımızı PKK terör örgütünden korumaktır. PKK’lılar ve PKK’cılar, koruculardan nefret ediyorlar. PKK sürdükçe, korucu örgütümüz devam edecektir.
Son Mardin olayının korucular tarafından gerçekleşmesi, çok teessüfe şayandır. Her suçlu, ömür boyu cezasını çekecektir. Ancak korucu sisteminden vazgeçmek için bahane teşkil etmez. Beğenmeyenler, PKK’nın sonunu beklemek durumundadırlar

YILMAZ Öztuna...

Kara Ahmet
16.05.2009, 16:55
Sayi olarak cok büyük, bence kökden kazimali, üstelik egitimsiz bir toplum, bence cok büyük bir tehlike ilerisi icin.

Arif Coşkun
17.05.2009, 22:14
Sayi olarak cok büyük, bence kökden kazimali, üstelik egitimsiz bir toplum, bence cok büyük bir tehlike ilerisi icin.



Konuyu biraz daha detaylı açarsanız Ahmet bey ne demek istediğinizi daha iyi anlamış oluruz. Şimdiden tşk. ler,

Klimasuyu
17.05.2009, 22:39
Konuyu biraz daha detaylı açarsanız Ahmet bey ne demek istediğinizi daha iyi anlamış oluruz. Şimdiden tşk. ler,

Ben açıyım Arif abi korucular köylerdeki sıradan vatandaşlardan seçiliyor çoğunun okuma yazması bile yok üstelik devlet bu insanlara o silahları verince kısa bir eğitim veya kurs vermiyor çok fazla maaşda almıyor aslında korucular.
bunların bazıları gerçek korucunun gerektirtiği gibi görevlerini yaparken bazıları da yapmayıp suç işleyenleri hatta orduya askere İHANET edenleri bile var...
kısacası koruculuk kalk-ma-lı ...

Salim58
18.05.2009, 06:46
bencede kalkmalı faydasından çok zararları olduğunu düşünüyorum bunu son yapılan katliamla anlamış olduk

altuntas58
18.05.2009, 09:06
Ben koruculuk sistemine baştan beri karşıyım çoğu görevini layıkla yapmıyor bunların arasında sayıları azımsanmayacak kadar çok pkk işbirlikcileride var kacakcılığa göz yuman bundan rant sağlayan devletin silahıyla vatandaşı vuranlar vs.vs kısacası devletimizin acizliği söz konusu içine giripte cıkamayacağımız bir durumla karşı.karşıyayız

albina58
19.05.2009, 03:38
Koruculuk sistemini tartışmadan evvel adına terör denilen veya bunun dağdaki yerleşkesini ele almak daha önemlidir.
1970 li yılların ortasından itibaren,daha önceden ülke içinde cumhuriyet'in kurulması sonrasında başgösteren kürt ayaklanmalarının bununda özellikle dış servisler tarafından organize edildiği göz önüne alındığında,ikinci dünya harbi sırasında yine dış servislerin organizesi neticesinde içerde güçlendirilen baronlara takviye aşiret ağalarınında siyasallaştırılması zemininde parlementoda var olan 29 değişik aşiret reisinin 50 ye yakın milletvekili ile parlementoda var olması,farklı siyasi partilerde olmasına rağmen ikdidar partisi içindede var olmaları neticesinde alınacak kararlarda etkili olup yetkili makamlara teneffüs etmeleri bir güç olmalarını sağlamıştır.
Yine aynı süreçte,Menderes hükümetinin nato ya tam üyelik adı altında imzaladığı anlaşmasının 39 madde c bendeinde bulunan,ülke içinde KOMİNİZME KARŞI SAVAŞ DERNEĞİ faaliyetlerinde ülkem içinde özellikle doğu ve g.doğu anadolu bölgesinden seçilmiş 108 kişi görev aldı gönüllü olarak.Bu şahıslar kurdukları bu dernek aracılığı ile adeta bu bölgedeki kürt aşiretlerinin analizi yaptılar.Sonuç itibari ile irili ufaklı bölgede var olan 200 ün üzerinde aşiret içinden ülke ve devlet için taviz vermeyeceği kanaatine vardıkları 56 kadar aşiret in batı bölgelerine sürülmesini rapor ettiler.Bunlar içinde Tatlılar,Aziz yıldırım,Nihat Özdemir,Halis Toprak gibi bilinen kişilerin isimlerini söylememiz bunlar hakkında ufak bir araştırma yaparsakta ne kadar planlı bir sitem olduğu görülür.Bu kominizmle savaş derneklerini kuran 108 kişi şuanda ölüp aramızdan ayrılanlar haricinde hepsinin Amarika floridada ikamet ettiklerini söylemek işin bir başka boyutudur(108 kişiden biri ise fethullah Gülen'dir)
Bölge halkının tecrit edilmesinden sonra,bölgede asırlardır varolan aşiret ağalığının toprak reformu ve cumhuriyet'in gelişimi yanındaki etkileşimi engellenerek aşiret ağalığı koruma altına alınmış olacaktı.Burdaki amaç;içerde aşiret ağaları emellerine halkın eğitimsiz-cahil ve aç kalarak isteklerini yaptırmaları yanında dış sevisler amacı ise,bölge el değmeden bakir kalması yanında,eğitimsiz-cahil-aç olan insana istegini yaptırmaktan başka ne amaç olabilir.(Özellikle bölge milletvekilleri bölgeye iller bankası tarafından ayrılan ödenekleri kestirmişler ve yatırım yapılmamasını sağlamışlardır.Meclis kayıtlarındada mevcuttur)
Günümüze varan olaylara geldiğimizde ise,1970 li yılların son çeyreğinde,içerde kürt ayaklanmaları,sağ-sol çatışmaları neticesi ile ülkenin zayıflatılması,dış borcunun çogaltılıp dışa bağımlı hale getirilmesi tamamlanmış olup bunların yanında uzun yıllar ipek yolu üstünde olan bölge,petrol bölgesi konumunda iran-ırak savaşları ile uzun yıllar misyonun tamamlamış bulunup bu süreç içerisinde kendi iç dertleri ile uğraşmaktan modern çağdaş dünyaya açılamayan bölge üzerine eroin yolu kurmak başta FBI-CIA çalışmaları olurken MI5 ve diğer gizli servislerin emelleri konumunda idi.Bu süreçte,MİT ise teşkilatı mahsusa dan beri var olan uluslar arası arenadaki üstün meziyeti sayesinde durumun farkında olarak daha önce davranarak,daha önceden aynı birimlerde kullandığı Abdullah çatlı-alaattin çakıcı-Abdullah Öcalan- Dursun Karataş ve arkadaşları arasında görev dağılımı yaparak,Dursun Karataş'a Almanya'da büfeler açtırmak yolu ile istihbarat akışını sağlamayı amaç edinirken,Abdullah Öcalan aracılığı ilede bu bölgede sözde bir örgüt kurdurmak usülü ile bölgede olan bilgi akışını kontrol altına almak istiyordu.
1980 darbesi sonrasında kısa süre istihbarat alanında sessizlik sonucu boşta kalan örgüte ilk serbest seçimler neticesi ile tekrar ulaşılmıştı ancak akametsizliğe uğrayacak bir sorun vardı o ise diğer istihbarat birimlerinin bulunduğu devletlerde RESMİ DEVLET POLİTİKASI var olup bunun değişen siyasal ikdidarlarda bile sekteye uğramazken bizim ülkemizde her değişen siyasal ikdidarlarda devlet politikalarınında değişmesi ile böylesi dış güvenlik tehdidine karşı kurulan duvar aleyhimize kullanılmaya müsait bir hal alıyordu.
1990 lı yıllar sonunda komizmin çökmesi,nato tarafında bölge devletlerde kurulan bu istihbarat birimlerinin boşta kalması hemen sonrasında ABD tarafından körfez harekatı yapılması ve aldığımız peşmerge göçleri neticesinde değişik boyutlara varan bölgenin sorunları yanında içerde ise kısa süreli kurulan hükümetler tam bir kaosu getiriyordu.
Bu süreçte kurulan Tansu Çiller hükümetlerinde görev alan mehmet Agar,dağıtılan ve boşta kalan bu istihbarat birimleri ile geçmişte yakın diyaloğda olması neticesinde,var olduğu hükümet vasıtası ile MİT içindede etki sağlamak istiyordu.Bunu başaramadığı yerde bulunduğu içişleri bakanlığı emrinde Emniyet teşkilatı içinde yeni bir kadrolaşmaya gidecekti.Adı Devlet İstihbarat Birimi (DİB) olan bu birimce yeni kuracağı birim vasıtası ile istihbaratların en alt birimini teşkil eden istihbaratın içinden bilgi alınabilecek suçlulardan oluşan kaçakcılık-çek senet ve benzeri diger suç birimlerini etkisi altına almaya çalışıyor.Bu süreçte ise zamanında devlet için çalışmış ama devletçe verilmiş resmi belgesi olmayan bu kişilerin bir bakıma boşta kalmış olmaları kendilerini kullanılmış hissetmeleride 1991 li yıllar öncesinde devletin güvenliği için kirli işlerin organize edilmesi,bunun amacı ise mesela ermenilerin bizim konsoloslarımızı katlettiğinde bunlara karşı eylemin ve finansmanının nasıl resmi devlet bütçesi ile olmayacağını kabul edersek.Ki gizli çalışmalarda kullanılanacak para kaynağı olan bu bütçenin 1980 li yıllar zarfında 80-100 milyar dolar,2008 li yıllarda ise dönen paranın 300-350 milyar doları arasında olduğu kabul edildiğinde.
Bir zamanlar devlet adına çalışan bu kişilerin,özellikle kominizmin yıkılması sonucu boşta kalması Mehmet Agar ın öncülüğünde organize olmaları daha sonra susurluk adı verilen kaza sonrası tamamen boşta kalması ilede tamamen başı boş bir terörize haline gelir.
Şimdi bu bilgiler dahilinde bölgede var olan köy koruculuğu sistemine yakından bakalım.
1985 li yıllarda artan terör olayları sonrası,istihbarat almak,konuşmaları tercüme etmek ve operasyonlarda bölgeyi bilen insanları kullanmak yanında siyasi ikdidarlarcada bölge halkına bir isdihdam olarak deger kazanmıştır.Yine dikkat edersek,o dönem siyasi ikdidarda yer alan kürt parlementerlerin aşiretlerinden seçilen kişiler köy koruculuğuna getirilmiştir.
Yine dikkat edilmesi gereken başka bir husus ise bölgede yüzyıllardır var olan aşiret kavgalarının köy koruculuğu sistemi hayata geçmesi ile son bulması bundan sonra yakılan-boşaltılan veya katledilen köylerde yaşanan olaylara ya asker köy yaktı yada pekeke katliam yaptı olarak geçiyordu.
Gerçek olan:1928 li yıllarda hayata geçirelen toprak reformu,bölgede var olan aşiret reisleri tarafından engellenmesi sonucu eskiden beri var olan ağalıkları yanında sınır ticareti ve kaçak mal taşıma gibi iştigallerinin devam etmesi amaçlanıyordu aşiret agaları tarafından.

Olması gereken ise;Terör ile mücadelede askeri birimlerin iç bünyesinde eğitimini tamamlamış muazzaf subaylar tarafından paralı-sürekli konumda askerler tarafından bu iş organize edilmesi gerekmekte idi.

Ne yazıkkı bu 1986 lı yılllarda olması gerekiyordu.Türk istihbarat Birimi kontrolündeki terör örgütü 1.körfez harekatı sonrasında biraz kontrolden çıkmış buna iç siyasal boşlukta neden olmuşken,2.ırak harekatı neticesinde tamamen kontrolümüzden çıkarak ABD nin güdümünde suriyeli Hüseyin Feyman kontrolüne geçmiştir.

Arif Coşkun
19.05.2009, 20:14
Koruculuk sistemini tartışmadan evvel adına terör denilen veya bunun dağdaki yerleşkesini ele almak daha önemlidir.
1970 li yılların ortasından itibaren,daha önceden ülke içinde cumhuriyet'in kurulması sonrasında başgösteren kürt ayaklanmalarının bununda özellikle dış servisler tarafından organize edildiği göz önüne alındığında,ikinci dünya harbi sırasında yine dış servislerin organizesi neticesinde içerde güçlendirilen baronlara takviye aşiret ağalarınında siyasallaştırılması zemininde parlementoda var olan 29 değişik aşiret reisinin 50 ye yakın milletvekili ile parlementoda var olması,farklı siyasi partilerde olmasına rağmen ikdidar partisi içindede var olmaları neticesinde alınacak kararlarda etkili olup yetkili makamlara teneffüs etmeleri bir güç olmalarını sağlamıştır.
Yine aynı süreçte,Menderes hükümetinin nato ya tam üyelik adı altında imzaladığı anlaşmasının 39 madde c bendeinde bulunan,ülke içinde KOMİNİZME KARŞI SAVAŞ DERNEĞİ faaliyetlerinde ülkem içinde özellikle doğu ve g.doğu anadolu bölgesinden seçilmiş 108 kişi görev aldı gönüllü olarak.Bu şahıslar kurdukları bu dernek aracılığı ile adeta bu bölgedeki kürt aşiretlerinin analizi yaptılar.Sonuç itibari ile irili ufaklı bölgede var olan 200 ün üzerinde aşiret içinden ülke ve devlet için taviz vermeyeceği kanaatine vardıkları 56 kadar aşiret in batı bölgelerine sürülmesini rapor ettiler.Bunlar içinde Tatlılar,Aziz yıldırım,Nihat Özdemir,Halis Toprak gibi bilinen kişilerin isimlerini söylememiz bunlar hakkında ufak bir araştırma yaparsakta ne kadar planlı bir sitem olduğu görülür.Bu kominizmle savaş derneklerini kuran 108 kişi şuanda ölüp aramızdan ayrılanlar haricinde hepsinin Amarika floridada ikamet ettiklerini söylemek işin bir başka boyutudur(108 kişiden biri ise fethullah Gülen'dir)
Bölge halkının tecrit edilmesinden sonra,bölgede asırlardır varolan aşiret ağalığının toprak reformu ve cumhuriyet'in gelişimi yanındaki etkileşimi engellenerek aşiret ağalığı koruma altına alınmış olacaktı.Burdaki amaç;içerde aşiret ağaları emellerine halkın eğitimsiz-cahil ve aç kalarak isteklerini yaptırmaları yanında dış sevisler amacı ise,bölge el değmeden bakir kalması yanında,eğitimsiz-cahil-aç olan insana istegini yaptırmaktan başka ne amaç olabilir.(Özellikle bölge milletvekilleri bölgeye iller bankası tarafından ayrılan ödenekleri kestirmişler ve yatırım yapılmamasını sağlamışlardır.Meclis kayıtlarındada mevcuttur)
Günümüze varan olaylara geldiğimizde ise,1970 li yılların son çeyreğinde,içerde kürt ayaklanmaları,sağ-sol çatışmaları neticesi ile ülkenin zayıflatılması,dış borcunun çogaltılıp dışa bağımlı hale getirilmesi tamamlanmış olup bunların yanında uzun yıllar ipek yolu üstünde olan bölge,petrol bölgesi konumunda iran-ırak savaşları ile uzun yıllar misyonun tamamlamış bulunup bu süreç içerisinde kendi iç dertleri ile uğraşmaktan modern çağdaş dünyaya açılamayan bölge üzerine eroin yolu kurmak başta FBI-CIA çalışmaları olurken MI5 ve diğer gizli servislerin emelleri konumunda idi.Bu süreçte,MİT ise teşkilatı mahsusa dan beri var olan uluslar arası arenadaki üstün meziyeti sayesinde durumun farkında olarak daha önce davranarak,daha önceden aynı birimlerde kullandığı Abdullah çatlı-alaattin çakıcı-Abdullah Öcalan- Dursun Karataş ve arkadaşları arasında görev dağılımı yaparak,Dursun Karataş'a Almanya'da büfeler açtırmak yolu ile istihbarat akışını sağlamayı amaç edinirken,Abdullah Öcalan aracılığı ilede bu bölgede sözde bir örgüt kurdurmak usülü ile bölgede olan bilgi akışını kontrol altına almak istiyordu.
1980 darbesi sonrasında kısa süre istihbarat alanında sessizlik sonucu boşta kalan örgüte ilk serbest seçimler neticesi ile tekrar ulaşılmıştı ancak akametsizliğe uğrayacak bir sorun vardı o ise diğer istihbarat birimlerinin bulunduğu devletlerde RESMİ DEVLET POLİTİKASI var olup bunun değişen siyasal ikdidarlarda bile sekteye uğramazken bizim ülkemizde her değişen siyasal ikdidarlarda devlet politikalarınında değişmesi ile böylesi dış güvenlik tehdidine karşı kurulan duvar aleyhimize kullanılmaya müsait bir hal alıyordu.
1990 lı yıllar sonunda komizmin çökmesi,nato tarafında bölge devletlerde kurulan bu istihbarat birimlerinin boşta kalması hemen sonrasında ABD tarafından körfez harekatı yapılması ve aldığımız peşmerge göçleri neticesinde değişik boyutlara varan bölgenin sorunları yanında içerde ise kısa süreli kurulan hükümetler tam bir kaosu getiriyordu.
Bu süreçte kurulan Tansu Çiller hükümetlerinde görev alan mehmet Agar,dağıtılan ve boşta kalan bu istihbarat birimleri ile geçmişte yakın diyaloğda olması neticesinde,var olduğu hükümet vasıtası ile MİT içindede etki sağlamak istiyordu.Bunu başaramadığı yerde bulunduğu içişleri bakanlığı emrinde Emniyet teşkilatı içinde yeni bir kadrolaşmaya gidecekti.Adı Devlet İstihbarat Birimi (DİB) olan bu birimce yeni kuracağı birim vasıtası ile istihbaratların en alt birimini teşkil eden istihbaratın içinden bilgi alınabilecek suçlulardan oluşan kaçakcılık-çek senet ve benzeri diger suç birimlerini etkisi altına almaya çalışıyor.Bu süreçte ise zamanında devlet için çalışmış ama devletçe verilmiş resmi belgesi olmayan bu kişilerin bir bakıma boşta kalmış olmaları kendilerini kullanılmış hissetmeleride 1991 li yıllar öncesinde devletin güvenliği için kirli işlerin organize edilmesi,bunun amacı ise mesela ermenilerin bizim konsoloslarımızı katlettiğinde bunlara karşı eylemin ve finansmanının nasıl resmi devlet bütçesi ile olmayacağını kabul edersek.Ki gizli çalışmalarda kullanılanacak para kaynağı olan bu bütçenin 1980 li yıllar zarfında 80-100 milyar dolar,2008 li yıllarda ise dönen paranın 300-350 milyar doları arasında olduğu kabul edildiğinde.
Bir zamanlar devlet adına çalışan bu kişilerin,özellikle kominizmin yıkılması sonucu boşta kalması Mehmet Agar ın öncülüğünde organize olmaları daha sonra susurluk adı verilen kaza sonrası tamamen boşta kalması ilede tamamen başı boş bir terörize haline gelir.
Şimdi bu bilgiler dahilinde bölgede var olan köy koruculuğu sistemine yakından bakalım.
1985 li yıllarda artan terör olayları sonrası,istihbarat almak,konuşmaları tercüme etmek ve operasyonlarda bölgeyi bilen insanları kullanmak yanında siyasi ikdidarlarcada bölge halkına bir isdihdam olarak deger kazanmıştır.Yine dikkat edersek,o dönem siyasi ikdidarda yer alan kürt parlementerlerin aşiretlerinden seçilen kişiler köy koruculuğuna getirilmiştir.
Yine dikkat edilmesi gereken başka bir husus ise bölgede yüzyıllardır var olan aşiret kavgalarının köy koruculuğu sistemi hayata geçmesi ile son bulması bundan sonra yakılan-boşaltılan veya katledilen köylerde yaşanan olaylara ya asker köy yaktı yada pekeke katliam yaptı olarak geçiyordu.
Gerçek olan:1928 li yıllarda hayata geçirelen toprak reformu,bölgede var olan aşiret reisleri tarafından engellenmesi sonucu eskiden beri var olan ağalıkları yanında sınır ticareti ve kaçak mal taşıma gibi iştigallerinin devam etmesi amaçlanıyordu aşiret agaları tarafından.

Olması gereken ise;Terör ile mücadelede askeri birimlerin iç bünyesinde eğitimini tamamlamış muazzaf subaylar tarafından paralı-sürekli konumda askerler tarafından bu iş organize edilmesi gerekmekte idi.

Ne yazıkkı bu 1986 lı yılllarda olması gerekiyordu.Türk istihbarat Birimi kontrolündeki terör örgütü 1.körfez harekatı sonrasında biraz kontrolden çıkmış buna iç siyasal boşlukta neden olmuşken,2.ırak harekatı neticesinde tamamen kontrolümüzden çıkarak ABD nin güdümünde suriyeli Hüseyin Feyman kontrolüne geçmiştir.

Bu detaylı araştırman için ve paylaşımın tşk. ederim gardaşım, bilmediğimiz nice şeyler varmış bu sayede öğrenmiş olduk. Emeğine sağlık.

goramaz
19.05.2009, 22:52
arkadaşlar yazdıklarınız agüzel katılmamak elde değil ben ce de kaldırılmalı çünkü işlevi yok artık...kuruluş amacını oluşturan şartlar yok artık... işlevsiz hatta kambur haline gelen kurumlar kaldırılmalı...

qio
01.06.2009, 23:39
Koruculuk sistemini tartışmadan evvel adına terör denilen veya bunun dağdaki yerleşkesini ele almak daha önemlidir.
1970 li yılların ortasından itibaren,daha önceden ülke içinde cumhuriyet'in kurulması sonrasında başgösteren kürt ayaklanmalarının bununda özellikle dış servisler tarafından organize edildiği göz önüne alındığında,ikinci dünya harbi sırasında yine dış servislerin organizesi neticesinde içerde güçlendirilen baronlara takviye aşiret ağalarınında siyasallaştırılması zemininde parlementoda var olan 29 değişik aşiret reisinin 50 ye yakın milletvekili ile parlementoda var olması,farklı siyasi partilerde olmasına rağmen ikdidar partisi içindede var olmaları neticesinde alınacak kararlarda etkili olup yetkili makamlara teneffüs etmeleri bir güç olmalarını sağlamıştır.
Yine aynı süreçte,Menderes hükümetinin nato ya tam üyelik adı altında imzaladığı anlaşmasının 39 madde c bendeinde bulunan,ülke içinde KOMİNİZME KARŞI SAVAŞ DERNEĞİ faaliyetlerinde ülkem içinde özellikle doğu ve g.doğu anadolu bölgesinden seçilmiş 108 kişi görev aldı gönüllü olarak.Bu şahıslar kurdukları bu dernek aracılığı ile adeta bu bölgedeki kürt aşiretlerinin analizi yaptılar.Sonuç itibari ile irili ufaklı bölgede var olan 200 ün üzerinde aşiret içinden ülke ve devlet için taviz vermeyeceği kanaatine vardıkları 56 kadar aşiret in batı bölgelerine sürülmesini rapor ettiler.Bunlar içinde Tatlılar,Aziz yıldırım,Nihat Özdemir,Halis Toprak gibi bilinen kişilerin isimlerini söylememiz bunlar hakkında ufak bir araştırma yaparsakta ne kadar planlı bir sitem olduğu görülür.Bu kominizmle savaş derneklerini kuran 108 kişi şuanda ölüp aramızdan ayrılanlar haricinde hepsinin Amarika floridada ikamet ettiklerini söylemek işin bir başka boyutudur(108 kişiden biri ise fethullah Gülen'dir)
Bölge halkının tecrit edilmesinden sonra,bölgede asırlardır varolan aşiret ağalığının toprak reformu ve cumhuriyet'in gelişimi yanındaki etkileşimi engellenerek aşiret ağalığı koruma altına alınmış olacaktı.Burdaki amaç;içerde aşiret ağaları emellerine halkın eğitimsiz-cahil ve aç kalarak isteklerini yaptırmaları yanında dış sevisler amacı ise,bölge el değmeden bakir kalması yanında,eğitimsiz-cahil-aç olan insana istegini yaptırmaktan başka ne amaç olabilir.(Özellikle bölge milletvekilleri bölgeye iller bankası tarafından ayrılan ödenekleri kestirmişler ve yatırım yapılmamasını sağlamışlardır.Meclis kayıtlarındada mevcuttur)
Günümüze varan olaylara geldiğimizde ise,1970 li yılların son çeyreğinde,içerde kürt ayaklanmaları,sağ-sol çatışmaları neticesi ile ülkenin zayıflatılması,dış borcunun çogaltılıp dışa bağımlı hale getirilmesi tamamlanmış olup bunların yanında uzun yıllar ipek yolu üstünde olan bölge,petrol bölgesi konumunda iran-ırak savaşları ile uzun yıllar misyonun tamamlamış bulunup bu süreç içerisinde kendi iç dertleri ile uğraşmaktan modern çağdaş dünyaya açılamayan bölge üzerine eroin yolu kurmak başta FBI-CIA çalışmaları olurken MI5 ve diğer gizli servislerin emelleri konumunda idi.Bu süreçte,MİT ise teşkilatı mahsusa dan beri var olan uluslar arası arenadaki üstün meziyeti sayesinde durumun farkında olarak daha önce davranarak,daha önceden aynı birimlerde kullandığı Abdullah çatlı-alaattin çakıcı-Abdullah Öcalan- Dursun Karataş ve arkadaşları arasında görev dağılımı yaparak,Dursun Karataş'a Almanya'da büfeler açtırmak yolu ile istihbarat akışını sağlamayı amaç edinirken,Abdullah Öcalan aracılığı ilede bu bölgede sözde bir örgüt kurdurmak usülü ile bölgede olan bilgi akışını kontrol altına almak istiyordu.
1980 darbesi sonrasında kısa süre istihbarat alanında sessizlik sonucu boşta kalan örgüte ilk serbest seçimler neticesi ile tekrar ulaşılmıştı ancak akametsizliğe uğrayacak bir sorun vardı o ise diğer istihbarat birimlerinin bulunduğu devletlerde RESMİ DEVLET POLİTİKASI var olup bunun değişen siyasal ikdidarlarda bile sekteye uğramazken bizim ülkemizde her değişen siyasal ikdidarlarda devlet politikalarınında değişmesi ile böylesi dış güvenlik tehdidine karşı kurulan duvar aleyhimize kullanılmaya müsait bir hal alıyordu.
1990 lı yıllar sonunda komizmin çökmesi,nato tarafında bölge devletlerde kurulan bu istihbarat birimlerinin boşta kalması hemen sonrasında ABD tarafından körfez harekatı yapılması ve aldığımız peşmerge göçleri neticesinde değişik boyutlara varan bölgenin sorunları yanında içerde ise kısa süreli kurulan hükümetler tam bir kaosu getiriyordu.
Bu süreçte kurulan Tansu Çiller hükümetlerinde görev alan mehmet Agar,dağıtılan ve boşta kalan bu istihbarat birimleri ile geçmişte yakın diyaloğda olması neticesinde,var olduğu hükümet vasıtası ile MİT içindede etki sağlamak istiyordu.Bunu başaramadığı yerde bulunduğu içişleri bakanlığı emrinde Emniyet teşkilatı içinde yeni bir kadrolaşmaya gidecekti.Adı Devlet İstihbarat Birimi (DİB) olan bu birimce yeni kuracağı birim vasıtası ile istihbaratların en alt birimini teşkil eden istihbaratın içinden bilgi alınabilecek suçlulardan oluşan kaçakcılık-çek senet ve benzeri diger suç birimlerini etkisi altına almaya çalışıyor.Bu süreçte ise zamanında devlet için çalışmış ama devletçe verilmiş resmi belgesi olmayan bu kişilerin bir bakıma boşta kalmış olmaları kendilerini kullanılmış hissetmeleride 1991 li yıllar öncesinde devletin güvenliği için kirli işlerin organize edilmesi,bunun amacı ise mesela ermenilerin bizim konsoloslarımızı katlettiğinde bunlara karşı eylemin ve finansmanının nasıl resmi devlet bütçesi ile olmayacağını kabul edersek.Ki gizli çalışmalarda kullanılanacak para kaynağı olan bu bütçenin 1980 li yıllar zarfında 80-100 milyar dolar,2008 li yıllarda ise dönen paranın 300-350 milyar doları arasında olduğu kabul edildiğinde.
Bir zamanlar devlet adına çalışan bu kişilerin,özellikle kominizmin yıkılması sonucu boşta kalması Mehmet Agar ın öncülüğünde organize olmaları daha sonra susurluk adı verilen kaza sonrası tamamen boşta kalması ilede tamamen başı boş bir terörize haline gelir.
Şimdi bu bilgiler dahilinde bölgede var olan köy koruculuğu sistemine yakından bakalım.
1985 li yıllarda artan terör olayları sonrası,istihbarat almak,konuşmaları tercüme etmek ve operasyonlarda bölgeyi bilen insanları kullanmak yanında siyasi ikdidarlarcada bölge halkına bir isdihdam olarak deger kazanmıştır.Yine dikkat edersek,o dönem siyasi ikdidarda yer alan kürt parlementerlerin aşiretlerinden seçilen kişiler köy koruculuğuna getirilmiştir.
Yine dikkat edilmesi gereken başka bir husus ise bölgede yüzyıllardır var olan aşiret kavgalarının köy koruculuğu sistemi hayata geçmesi ile son bulması bundan sonra yakılan-boşaltılan veya katledilen köylerde yaşanan olaylara ya asker köy yaktı yada pekeke katliam yaptı olarak geçiyordu.
Gerçek olan:1928 li yıllarda hayata geçirelen toprak reformu,bölgede var olan aşiret reisleri tarafından engellenmesi sonucu eskiden beri var olan ağalıkları yanında sınır ticareti ve kaçak mal taşıma gibi iştigallerinin devam etmesi amaçlanıyordu aşiret agaları tarafından.

Olması gereken ise;Terör ile mücadelede askeri birimlerin iç bünyesinde eğitimini tamamlamış muazzaf subaylar tarafından paralı-sürekli konumda askerler tarafından bu iş organize edilmesi gerekmekte idi.

Ne yazıkkı bu 1986 lı yılllarda olması gerekiyordu.Türk istihbarat Birimi kontrolündeki terör örgütü 1.körfez harekatı sonrasında biraz kontrolden çıkmış buna iç siyasal boşlukta neden olmuşken,2.ırak harekatı neticesinde tamamen kontrolümüzden çıkarak ABD nin güdümünde suriyeli Hüseyin Feyman kontrolüne geçmiştir.

Hakan abi yine destan yazmışsın , üşenmeden bizerle paylaştığın bu yazını virgülünden noktasına kadar okudum. Tamamının altına imzamı atarım.

titizyiğido
02.06.2009, 00:03
vay be koruculukta rant kapısı olmuş............

Salim58
02.06.2009, 06:26
kalkması en güzeli olur

Klimasuyu
25.06.2009, 05:59
vay be koruculukta rant kapısı olmuş............

evet rand kapısı oldu Mardin*deki olaydan önce kimse çıkıpta koruculuk kalksın demiyordu ...

vanlıyam65
10.07.2009, 22:48
koruculuğun zayıf yönleri tabi ki var.ama faydaları var arkadaşlar.halkla güvenlik güçleri arasındaki bağı kuruyor bazı yerlerde.korucu köyleri sizin oturduğunuz yerden görüldüğü gibi değildir.mardin olayı kötü bir örnektir.ama kötüden de örnek olmaz

barikat58
29.08.2009, 03:35
Bence biraz tertip ve düzenle koruculuk sürekli olmalıdır.korucu olan kişilerde asker ve polislerin geçtiği sınavlar gibi sınavlardan geçsin itina ile seçilsin eminim o zaman faydası görülecektir.gerçek manada ülke güvenliği için çalışacak kişiler seçilirse ve sürekli kontrol altında tutulurlarsa ne zararı olacak?

ömer yalcin
13.09.2009, 19:03
Bence koruyuculuk egitilmis insanlardan sekilmeli, önüne gelen koruyucu olursa sonucuda kötü olur diye düsünüyorum. Egitim sart bence ...................

seva
30.10.2009, 04:24
Bence koruyuculuk egitilmis insanlardan sekilmeli, önüne gelen koruyucu olursa sonucuda kötü olur diye düsünüyorum. Egitim sart bence ...................

zaten eğitim olmadan eline verende suç