fırtına110
01.12.2009, 10:37
Bütün İslam dünyasının bayramını tebrik ederek sözlerimize başlayalım.Ülkemizde bir kurban bayramı daha geldi ve geçti.Acıyla,sevinciyle,hüznüy le,mutluluğuyla bir bayram daha geçirdik.Gücü olanlar kurbanlarını ya kesti,yada kesilmek üzere vekalet yoluyla ihtiyaç sahibi olanlara ulaştırmak üzere değişik kurumlara vererek fakirlerin yararlanması amacıyla ülkemizin ve dünyanın her tarafına gönderdiler.
Biz Türk Milleti olarak,aslında çok fedakar,yardımlaşmayı,dayanışm ayı,paylaşmayı seven bir milletiz.Zaten tarihe baktığımızda böyle hatırlanıyoruz.Mazlumun yanında olmayı insanlık görevi kabul eden,Müslim,gayri Müslim ayrımı yapmadan elinden geldiği kadar,gücünün yettiği kadar yardıma koşan bir ecdadımız vardı.Bu konularla hiçbir milletle kıyaslanamayacak kadar güzel hasletlere sahibiz.
Günümüzde de kurban bayramı vesilesiyle şanlı ecdadımızın yaptığına benzer büyük fedakarlıklar,yardımlaşmalar,p aylaşımlar yapmaktayız.Yüce İslam dininin emri gereğinde kurbanlarımızı paylaştırıyor,fakir-fukaraya dağıtıyoruz.
Kurban Bayramı sadece kurbanını paylaşmak değildir.En önemli özelliklerinden biriside dünyalık meşgalelerden uzaklaşıp,akrabalarıyla,dostla rıyla,komşularıyla görüşüp bayramlaşmak,onları hatırlamak,yanlarına gidilemezse en azından telefonla aramak,gönüllerini kazanmak,mutlu etmektir.Maalesef bahsettiğimiz konularda değerlerimizi ciddi bir şekilde kaybetmiş durumdayız.Garip bir algılanma içindeyiz.Sanki bayram evde dinlenmek,tatil yapmak yada gezmek için bizlere verilmiş bir armağan gibi algılanmaya başladı.Bu gidişat pek hayra alamet değil.
Bayramlarımızın gençler üzerindeki algılanması konusunda bir eğitimci olarak her sene bayramdan sonraki günlerde bir değerlendirme yapıyorum.Öğrencilerime soruyorum,bayramda neler yaptınız.Aldığım cevaplar genellikle hocam evdeydim,yada gezdim.Çok azı ise,akrabalarımızı ziyaret ettik şeklinde cevaplar gelmekte.Bu tespiti yıllardır yapıyorum ve binlerce öğrenciyle yapıyorum.Elde ettiğim gerçekler bunlar.
Orta yaşlı olanlar veya yaşlı olanlar hala Anadolu geleneklerini kısmen de olsa devam ettirmekte ama yeni nesil maalesef bayramın manasını tam olarak algılayamamaktadır.Bu konuda görev ve sorumluluk aile büyüklerine düşmektedir.Görülen bir gerçekte aile büyükleri ,akrabalarını ziyarete giderken kendi çocuklarını beraberinde ya götürmüyorlar yada götüremiyorlar.Çocuk evde oyun oynama peşinde,aile büyükleri akraba ziyaretinde.Durum böyle olmaya devam ederse kapitalist sistemin arzu ettiği bir nesil istemesek de gerçekleşecektir.Tamamen bireyci,sadece kendisi için var olan ve bunun için yaşayan,diğer mefhumların hiçbir önemi olmadan,kafasına göre takılan,akraba,eş-dost derdi olmayan bir nesil gerçeğiyle karşılaşmak üzereyiz.
Bayram coşkusunu,heyecanını yüreğinde yaşayan büyükler,çocuklarını da akraba,eş-dost ziyaretler,ne götürmek zorunda,bayramın manasını tam olarak hissettirmek mecburiyetindedirler. Baba,Bayram namazına giderken oğlunu yanına alarak onu bayram namazına alıştırmalı,o coşkuyu ona da tattırmalıdır.Aman oğlum uyusun,kaldırmayayım,kıyamam ona gibi zayıflıklar gösterirsek ilerde çocuklarımızın hali nice olur hiç düşünmüyoruz Çocuklarımıza,Uzakta olan aile büyüklerini telefonla arayıp gönüllerini almayı alıştırmalı,kabristanlık varsa mutlaka birlikte ziyaret etmeli,onlara dua etmeleri gerektiği öğretilmelidir.
Bayramların manevi bir havası olduğunu unutmamak,ibadetler,dualarla geçirmek,inanç ruhumuzu kaybetmeden bayram neşesi ver eğlencesini de yaşamak ve yaşatmak lazımdır.
Türk Milleti,ruhunun derinliklerinde yaşattığı fedakarlık,dayanışma,yardımlaş ma ve paylaşma duygularını,kendi evlatlarına da öğreterek,hal-hatır sormak,akraba,eş-dost ziyareti yapmakla bu değerleri birleştirirse ve bütün aile bireyleriyle birlikte bayramın anlamını yaşarsa işte o zaman bayramlarımız gerçekten bayram olur.
Allah,bu millete bayram gibi bayramlar yaşamayı ve yaşatmayı her daim nasip etsin…amin.
Osman azman
oazman@hotmail.com
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]
Biz Türk Milleti olarak,aslında çok fedakar,yardımlaşmayı,dayanışm ayı,paylaşmayı seven bir milletiz.Zaten tarihe baktığımızda böyle hatırlanıyoruz.Mazlumun yanında olmayı insanlık görevi kabul eden,Müslim,gayri Müslim ayrımı yapmadan elinden geldiği kadar,gücünün yettiği kadar yardıma koşan bir ecdadımız vardı.Bu konularla hiçbir milletle kıyaslanamayacak kadar güzel hasletlere sahibiz.
Günümüzde de kurban bayramı vesilesiyle şanlı ecdadımızın yaptığına benzer büyük fedakarlıklar,yardımlaşmalar,p aylaşımlar yapmaktayız.Yüce İslam dininin emri gereğinde kurbanlarımızı paylaştırıyor,fakir-fukaraya dağıtıyoruz.
Kurban Bayramı sadece kurbanını paylaşmak değildir.En önemli özelliklerinden biriside dünyalık meşgalelerden uzaklaşıp,akrabalarıyla,dostla rıyla,komşularıyla görüşüp bayramlaşmak,onları hatırlamak,yanlarına gidilemezse en azından telefonla aramak,gönüllerini kazanmak,mutlu etmektir.Maalesef bahsettiğimiz konularda değerlerimizi ciddi bir şekilde kaybetmiş durumdayız.Garip bir algılanma içindeyiz.Sanki bayram evde dinlenmek,tatil yapmak yada gezmek için bizlere verilmiş bir armağan gibi algılanmaya başladı.Bu gidişat pek hayra alamet değil.
Bayramlarımızın gençler üzerindeki algılanması konusunda bir eğitimci olarak her sene bayramdan sonraki günlerde bir değerlendirme yapıyorum.Öğrencilerime soruyorum,bayramda neler yaptınız.Aldığım cevaplar genellikle hocam evdeydim,yada gezdim.Çok azı ise,akrabalarımızı ziyaret ettik şeklinde cevaplar gelmekte.Bu tespiti yıllardır yapıyorum ve binlerce öğrenciyle yapıyorum.Elde ettiğim gerçekler bunlar.
Orta yaşlı olanlar veya yaşlı olanlar hala Anadolu geleneklerini kısmen de olsa devam ettirmekte ama yeni nesil maalesef bayramın manasını tam olarak algılayamamaktadır.Bu konuda görev ve sorumluluk aile büyüklerine düşmektedir.Görülen bir gerçekte aile büyükleri ,akrabalarını ziyarete giderken kendi çocuklarını beraberinde ya götürmüyorlar yada götüremiyorlar.Çocuk evde oyun oynama peşinde,aile büyükleri akraba ziyaretinde.Durum böyle olmaya devam ederse kapitalist sistemin arzu ettiği bir nesil istemesek de gerçekleşecektir.Tamamen bireyci,sadece kendisi için var olan ve bunun için yaşayan,diğer mefhumların hiçbir önemi olmadan,kafasına göre takılan,akraba,eş-dost derdi olmayan bir nesil gerçeğiyle karşılaşmak üzereyiz.
Bayram coşkusunu,heyecanını yüreğinde yaşayan büyükler,çocuklarını da akraba,eş-dost ziyaretler,ne götürmek zorunda,bayramın manasını tam olarak hissettirmek mecburiyetindedirler. Baba,Bayram namazına giderken oğlunu yanına alarak onu bayram namazına alıştırmalı,o coşkuyu ona da tattırmalıdır.Aman oğlum uyusun,kaldırmayayım,kıyamam ona gibi zayıflıklar gösterirsek ilerde çocuklarımızın hali nice olur hiç düşünmüyoruz Çocuklarımıza,Uzakta olan aile büyüklerini telefonla arayıp gönüllerini almayı alıştırmalı,kabristanlık varsa mutlaka birlikte ziyaret etmeli,onlara dua etmeleri gerektiği öğretilmelidir.
Bayramların manevi bir havası olduğunu unutmamak,ibadetler,dualarla geçirmek,inanç ruhumuzu kaybetmeden bayram neşesi ver eğlencesini de yaşamak ve yaşatmak lazımdır.
Türk Milleti,ruhunun derinliklerinde yaşattığı fedakarlık,dayanışma,yardımlaş ma ve paylaşma duygularını,kendi evlatlarına da öğreterek,hal-hatır sormak,akraba,eş-dost ziyareti yapmakla bu değerleri birleştirirse ve bütün aile bireyleriyle birlikte bayramın anlamını yaşarsa işte o zaman bayramlarımız gerçekten bayram olur.
Allah,bu millete bayram gibi bayramlar yaşamayı ve yaşatmayı her daim nasip etsin…amin.
Osman azman
oazman@hotmail.com
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez]