Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar

Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar (http://www.sivaslilar.net/forum/index.php)
-   Serbest Kürsü (http://www.sivaslilar.net/forum/forumdisplay.php?f=175)
-   -   Günün hikayesi (http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=30031)

altuntas58 05.09.2009 17:01

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[B][FONT="Arial Black"][COLOR="Magenta"]MÜKEMMEL KALP
[IMG]http://img106.imageshack.us/img106/6800/f98px1.gif[/IMG]
Genç bir adam kendi kalbinin yörenin en güzel kalbi olduğunuilan etmişti. Onu görenlerde bunu onaylamıştı.Birden kalabalığı tam ortadan yaran yaşlı bir adam genç adama doğru yürüdü ve :
[IMG]http://img106.imageshack.us/img106/6800/f98px1.gif[/IMG]
"Ne için senin kalbin benim ki kadar güzel değil "dedi.
İşte tam o anda kalabalık ve genç adam yaşlı adamın
kalbine doğru baktılar. Çok hızlı çarpıyordu fakat içinde çok fazla yara ve zaten çok az kalan boşluklarda çentikler vardı

onlarında üzeri
keskin çentiklerle dolu idi.Yaşlı adamın yaşlı kalbinin
çok acı çektiği belli oluyordu

İnsanlar şaşırmıştı yaşlı adam nasıl bu kalbin en güzel kalp
olduğunu söyleyebilirdi.
Genç adam gülerek"şaka ediyor olmalısın" dedi yaşlı adama"
benim kalbim pürüzsüz mükemmellikte iken seninki gözyaşları
ve acılardan oluşmuş yara izleri ile dolu"
[IMG]http://img106.imageshack.us/img106/6800/f98px1.gif[/IMG]
"Doğru" diye yanıt verdi yaşlı adam

" Senin kalbin mükemmel gözüküyor fakat ben asla yaşlı kalbimi
senle değismem.

O gördüğün her yara benim sevgimi verdiğim
bir kişiyi gösteriyor onlara kalbimin bir parçasını seve seve
verdim onlarda kendilerinden bir parçayı bana verdiler bu
yüzden bu parçalar benim verdiğim parçalara bazen tam
uymadılar ve üstünde yada köşelerinde pürüzler oldu
fakat ben onların her parçasını tek tek seviyorum
çünkü onların herbiri paylaşılan sevgileri
dostlukları bana hatırlatıyor. Bazen de sevgimin ve dostluklarımın karşılığını alamadım
o kalbimin içindeki yara
dolu boşluklarda bu yüzden ucu kıvrık bıçak gibi ve
oldukça da acı verir fakat hala boşturlar ve başka bir
kalplerinde bana sevgi ve dostluklarını verebileceklerini
böylece de bu boşlukları doldurabileceklerini gösterir ve
benim hala o umutla yaşamamı sağlar.

Şimdi söyle genç adam sence hangi
kalp daha güzel ?" Genç adamın gözleri sevgi gözyaşlariyla
dolmuştu Yaşlı adama doğru yürüdü ve kalbinden genç ve
güzel bir parçayı dostça ona doğru verdi.

Yaşlı adamı kalbinde hala bir çok boşluk vardı.
Yaşlı adam gençadamın cömertçe verdiği kalbi dostlarının
olduğu bölüme yerleştirdi üzerine çentikler attı ve yerine
bir güzel oturttu. Genç adam kendi kalbine doğru baktı artık
eskisi kadar mükemmel ve pürüzsüz değildi ta ki yaşlı
adam ona kendi kalbinden eski fakat güzel bir parça
verene kadar. Sonunda genç adam ve oradaki kalabalık gerçek kalbin
güzelliğini anlamıştı.
[IMG]http://img106.imageshack.us/img106/6800/f98px1.gif[/IMG]
Kalbi güzelleştiren onunla paylaşılan sevgi ve dostluktu.
İçinde sevgi barındırmayan ve taşımayan hiçbir
kalp gerçekten güzel olmazdı.[/COLOR][/FONT][/B]

ayten58 05.09.2009 17:11

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
teşekkür ederim mehmet abi eline kalbine sağlık çok güzel bir
paylaşımdı.

altuntas58 06.09.2009 11:45

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[B][I][COLOR="Red"]
Padişah acemi bir köleyle gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş geminin mihletini tutmamıştı.

Ağlamaya,inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Avutmak için çok uğraştılar ama bir türlü sakinleşmedi. Padişahın keyfi kaçtı. Herkes aciz vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı adam padişahın huzuruna çıktı, '' MÜSADE BUYURURSANIZ BEN ONU SUSTURURUM!'' dedi. Padişah da '' LÜTFEN LÜTFETMİŞ OLURSUNUZ!'' dedi. Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı,çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler. Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı. Yaşlı adamın yaptığı iş padişahı hayrete düşürdü, '' BUNDAKİ HİKMET NEDİR?'' diye sordu. Yaşlı adam cevap verdi. '' KÖLE EVVELCE SUYA BATMAYI TATMAMIŞTI.GEMİDEKİ SELAMETİN KIYMETİNİ BİLMİYORDU. İŞTE HUZUR VE SAADET DE BÖYLEDİR, BİR FELAKET GÖRMEYEN KİMSE HUZURUN KIYMETİNİ BİLEMEZ.


başarı başarısızlık, iyilik ve kötülük, sıkıntı rahatlık, mutluluk mutsuzluk mutlaka tatmamız gereken hayat cilveleridir; aksi halde ömür boyu ham kalmaya ve hayat gemisinde tir tir titremeye mahkum oluruz [/COLOR][/I][/B]

Salim58 06.09.2009 12:11

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[COLOR="Blue"][FONT="Arial"]Etme Bulma Dünyası

Bir adam, karısı ve yaşlı babası. Kadın kayınpederini istememekte, huysuzluk etmekte, evin huzurunu boznaktadır.
Bir gün kocasına:
- Bey... bey.. Bezdim bezdim. Bir gün göremedim. Gençliğim gidiyor. Ya ayrılalım, babanla kal., ya da al babanı al da nereye getirirsen getir beraber kalalım. Yoksa ben gidiyorum.
Adamcağız şaşkınbiraz da sitemli bir vaziyette:
-Ne diyorsun hanım, o babam babam; öldüreyim mi, atayım mı? Kimi var bizden başka bakacak, dese de karısı ısrarda ısdrar ediyordu.
Adam baktı olacak gibi değil babasını dağa bırakmaya karar verdi. Yanına oğlunu da alarak yola koyulurlar. Babasına da:
- Baba, torununla beraber dağa oduna gidiyoruz, istersen sen de gel" der. Baba gelinin dırdırını dinlemektense onlarla beraber ağın yolunu tutar..
yola koyulu dağlara, ormanların içlerine girip bir müddet gittikten sonra, babasına:
- Baba sen burada biraz dinlen. Bizde odun toplayalım, der ve oradan ayrılırlar.
Odun toplamadan, babasını orada bırakarak dönerler.
Yolda oğlu:
- Dedemi almadık baba.
- Dedeni oraya bıraktık. Artık ihtiyarladı orada kalacak.
Torun ısrar eder:
- Dedemi isterim... . En sonunda babasına ne dese desin fayda etmeyceğini anlayan çocuk:
- Baba, sen ihtiyarladığında ben de senin gibi seni getirip dağa mı bırakacağım? der demez adamın aklı başına gelir.
ir. Babasını almaya karar verir İhtiyar, kendisini almak için yoldan geri dönen oğluna:
- Evlâdım, sen beni bırakıp gidemezsin. Çünkü ben babamı bırakmadım. Ölünceye kadar hizmet ettim.
Adam babasını alıp eve getirir.
«Bu dünya etme-bulma dünyası» diye... Sen ne yaparsan sana da onun aynısının yapılacak.[/FONT][/COLOR]

asaf~ 09.09.2009 23:53

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[B][I][COLOR="SeaGreen"]Yillar önce sevdim
Puslu bir eylül sabahi
Kampüs kantininde tanismistik onunla
Daha dün gibi…
Gözleri kömür karasi, sözleri gönül yarasiydi
Vurulmustum..
Koc gibi delikanli derler ya, iste tam öyleydi
Özü sözü bir, mert di, sert di, erkek di
Asik olmustum
Platonikte olsa o benim askimdi
Seviyordum…
Göz göze gelince, bogazima birseyler dügümlenir
Kekeler konusamazdim
Agzim kururdu
Titrerdim, oysa öylece bakar susardi
Ayni okuldaydik, benimle ilgilendigini hissederdim
Konusmazdi, yan yana gelirsek
Lafi ben acar beklerdim
O havadan sudan konusur, araya laf karistirir, ceker giderdi
Bazen günlerce gözükmezdi
Özlerdim…
Beni sevdigini söylemesi icin, her numarayi yapardim
Yemezdi, cay icelim derdim gelmezdi
Telefonumu verirdim aramazdi
Kitabini, notlarini alirdim, verene kadar istemezdi
Eline dokunurdum, caktirmadan cekerdi
Yalnizca kantinde yakalardim onu
Gider oturudum yanina, cay alma bahanesiyle kalkar
Dönünce tam karsima otururdu
Göz göze gelirdik, hissederdim
Beni sevdigini gözleri söylerdi, o söylemezdi
Sinirlendigini belli etmemeye calisarak
Cayi yarim birakir, sigarasini söndürür kalkar giderdi
Cildirirdim, 2000 icerdi
O hep gitti, ben hep bekledim
Böyle gecti tam 3 sene
Bir gün bitmek üzereydim, ve benim dogum günümdü
Onuda cagirmistim, herzamanki gibi gelmez diyordum
Ama geldi, ilk defa geldi
Sevincten ucuyordum, kapida onu görünce
Herseyi göze aldim, elalemin icinde boynuna sarilip
Bagira cagira seni seviyorum lan dedim seni seviyorum
Rahatlamistim, arkadaslar aptallastilar
Ben utanctan kip kirmizi, o elindeki bir tek kirmizi gülü
Uzatti bana, lanet olsun dedi, lanet olsun
Bende seni seviyorum
Göz gözeydik, agliyordu, aci bir gülümseme vardi yüzünde
Iceri bile girmedi, kapidan döndü gitti
Icimde firtinalar koptu o gidince
Yüregim aciyordu, seviyordum seviliyordum agliyordum
Gitmisti…
Aylar sonra gazetede gördüm resmini
Okulunu bitirmis, ögretmen olmustu
Güpe gündüz, yol ortasinda ögrencilerinin gözü önünde
Vurmuslar onu…[/COLOR][/I][/B]

Salim58 10.09.2009 06:43

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[B] Uzakdoğu'da bir Budist tapınağı, bilgeligin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.

Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi.

Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.

Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak veya çan, zil yoktu.

Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki Budist, kapıda duran yabancıya baktı.

Bir selamlaşmadan sonra sessiz konuşmaları başladı.

Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.

Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı.

Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.

Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun içine bıraktı.

Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.

Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı [/B]

altuntas58 12.09.2009 18:22

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[IMG]http://www.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_yazi/buyuk/43241.jpg[/IMG]

[I][COLOR="Red"]üçücük bir kızdı o, yaşamın ağırlığını yüreğinde taşıyan, her acıyla baş etmeye çalışan, insanları insan diye seven bir küçük kızdı o. İnsanların her seferinde yesede çalımlarını, genede seviyordu onları. Çünki sevginin yüceliğine inanıyordu. Sevgiyle büyüyen yüreklerin dünyayı değiştirebileceğini düşünüyordu. Ama öğrendi ki; sadece kendisinin sevmesi yetmiyormuş. Tek taraflı hiç bir şey anlam ifade etmiyormuş.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, “Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan” diyordu dinlediği şarkıda. Ne kadar da güzel dile getirilmişti, mechule giden bir yolculuğa çıkmıştı taaki öyle bir yerde demir attığında öğrenmişti insanların tek taraflı sevgilerinin işe yaramıyacağını. Yüreğinin büyüklüğü küçük bir kız olmasına artık yetmiyordu.

Büyümesi gerekiyordu artık. O kadar acıdan o kadar darbeden sonra artık büyümesi gerekliydi. Büyümeye başladıkça etrafında gördükleri bir kez daha yakar olmuştu yüreğini. Çünki kötülükler, çirkinlikler, kalleşlikler ve değer bilmezliklerle karşılaşıyordu sevgi dolu yüreği ile.

Büyüsemiydi yoksa hala zamanı varken küçük kız olarak kalsamıydı. Aslında büyümeye çalıştı gördükleri onu her gün her dakika eziyordu. Hayatını artık çekilmez kılıyordu gördükleri. Yüreğinin derinliklerinde bağırmaya başlıyordu küçük kızın sesi. “ Yeterrrrr…. Bırakın beni, sevdiklerimle kalayım, kötülükleriniz, kalleşlikleriniz değer bilmezlikleriniz sizin olsun” diye…
Ama artık kendi bile zor duyuyordu küçük kızın sesini. Çünki insanların yaptıkları ile büyüyordu. Büyüyor ve büyüdükçe lanetler yağdırıyordu… Bu muydu büyümek. Bu muydu verdiği değerlerin karşılıklarını almak. Bu muydu sevmek. Hiçbir şey bilmek, görmek istemiyordu.

Gördükçe küçülüyor ama küçüldükçe insanların yüzlerini daha iyi görüyordu. Kapkara yüzlerle etrafa gülücükler saçan insanların yüreklerindeki kini, kötülüğü görüyordu. Ve biliyordu ki artık kimseye güvenemiyecekti. Güvensizliğinin asıl nedeni aldığı darbelerin benzerleri hala alıyor olmasıydı. Ve artık biliyordu, insanlara değer vermemesi gerektiğini ama beceremiyordu bunu. Hamuru yoğrulurken, değer vermesini, iyiliği, güzelliği ve insanlıkla birlikte yoğrulmuştu. İlk önce seveceksin denilmişti, seversen eğer sevilmeyi hak edersin demişti annesi ona hayatta kendi başına attığı ilk adımlarda.

Sevmişti ama sevilmemişti. Kalleşce oyunlar oynanmış yıkılmıştı yüreği. Yaralanmıştı ve kırılmıştı.

Sen büyüme küçük kız. Hep küçük kal. Ve sevmekten asla vazgeçme… Elbet bir gün gelir karşılığını alırsın sevginin. [/COLOR][/I]

[IMG]http://www.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_siir/buyuk/228981.jpg[/IMG][/COLOR][/FONT][/B]

altuntas58 29.09.2009 13:35

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[B][FONT="Arial Black"][COLOR="DarkOrchid"]Bir kuş, soğuk kış gününde yiyecek bulabilmek için uçup duruyormuş. Hava o kadar ayazmış ki minik kuş dayanamayıp karın üstüne düşmüş. Çaresiz, soğuk karın üstünde ölümü beklerken ordan geçen bir inek kuşun üstüne s*çmış. Kuş öyle bi sinirlenmiş ki, kanatları donmamış olsa, kalkıp ineği dövecek.. bi de bakmış ki b*kun sıcaklığı ile kanatları çözülmüş, donmaktan kurtulmuş. Öyle bi sevinçle ötüyomuş ki, ordan geçen bi kedi de bunun sesini duymuş ve b*ku eşeleyip kuşu çıkarmış. Kuş buna çok sevinmiş, tam kediye teşekkür edecekmiş ki, kedi onu yemiş..

Çıkarılacak Ders

1-her üstüne s*çanı düşman sanma

2-seni her b*ktan çıkaranı dostun sanma

3-en önemlisi: B*KUN İÇİNDE MUTLUYSAN SESİNİ ÇIKARMA.[/COLOR][/FONT][/B]

Salim58 29.09.2009 13:50

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[COLOR="SlateGray"][FONT="Arial Black"]'GELİN KULAĞINA KÜPE'
İslâm öncesi dönemde yaşayan Ümame isimli akıllı bir kadın, kızı Ünas'ı Kinde krallarından Haris ile evlendirdiğinde, hâlâ değerini koruyan şu unutulmaz nasihatları yapmıştı: 'Kızım, eğer bir kızın ana-babasının servetinden dolayı kocasına ihtiyacı olmasaydı, senin herkesten ziyade müstağni (ihtiyaçsız) olman lazım gelirdi. Fakat öyle değil; erkekler bizim için yaratıldığı gibi, biz de onlar için yaratılmışızdır. Kızım, sen ana-babanın evinden, büyüyüp yürüdüğün yuvadan çıkıp, bilmediğin ve şimdiye kadar alışmadığın, ülfet etmediğin bir adamın evine gidiyorsun. Şimdi, onun rızasını gözetip kendisine itaat et ki, o da sana kul-köle gibi olsun; seni sevip hoşnut olman için gerekeni yapsın. Ben şimdi sana on şey söyleyeceğim. Onları kavra ve gereğince hareket eyle ki, eşinle güzel geçinebilesin:

1- Sana yiyecek ve giyecek her ne getirirse, onu yürekten kabul etmelisin; kanaat sahibi olmalısın.
2- Emrettiği uygun şeyleri yapmalı, yasaklayıp yapma dediği şeyleri yapmamalısın.
3- Evin içini ve üstünü başını temiz tutmaya dikkat etmelisin.
4- Güzel görünüp güzel kokmalısın ki, kocan senden iğrenmesin; gözünden düşmeyesin.
5- Uyuduğu ve yemek yediği vakitlere dikkat etmelisin. Bunları hangi vakitte yapmayı alışkanlık haline getirmişse, o vakitleri gözetip yemeğini ve yatağını hazırlamalısın. Çünkü açlık ve uykusuzluk insanı öfkelendirir.
6- Kocanın malını muhafaza etmeli, israf ve teleften korumalısın.
7- Onun itibarını gözetmeli, hısım ve yakınlarına da saygılı olmalısın.
8- Ona isyan etmemeli, işine muhalefette bulunmamalısın.
9- Sırrını elaleme ifşa etmemelisin. İşine isyan edersen sana kin duyar, sırrını ifşa edersen eziyet ve cefasından kurtulamazsın.
10- Kocan kederli iken ferah olmayasın, neşeliyken de keder göstermeyesin[/FONT][/COLOR]

altuntas58 29.09.2009 15:59

Cevap: GÜNÜN HİKAYESİ
 
[B][FONT="Arial Black"][COLOR="Magenta"]Ne kadar fakir?
Bir gün çok zengin bir adam oğlunu kırsal kesime götürüp ona insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek istemişti.
Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gün bir gece geçirdiler. Şehre dönerken baba oğluna sordu:
"Yolculuğumuzu nasıl buldun?
"Çok güzeldi babacığım!" diye cevap verdi oğlu.
"insanların ne kadar fakir olabileceğini gördün, değil mi?
"Evet."
"Peki ne öğrendin?"
"Şunu gördüm" dedi oğlu. "Bizim evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var. Bizim evde bahçenin yarısına kadar gelen bir havuzumuz, onların kilometrelerce uzunluğunda dereleri var. Bizim bahçede ithal lambalarımız, onların yıldızları var. Bizim taraçamız ön bahçeye kadar, onlarınki ise ufka kadar uzanıyor." Ufaklık konuşurken, babası şaşkınlıktan tek kelime bile edemedi.
Ve çocuk ekledi:
"Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için, teşekkür ederim babacığım!"[/COLOR][/FONT][/B]


WEZ Format +2. ?uan Saat: 09:50.

Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.