Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar

Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar (http://www.sivaslilar.net/forum/index.php)
-   Sivas Tarihi (http://www.sivaslilar.net/forum/forumdisplay.php?f=110)
-   -   Büyüklerimizin anlatımları (http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=23010)

sivaburs 12.12.2008 13:17

Büyüklerimizin anlatımları
 
[COLOR="Red"]Babaannemden dinlemiştim. Aklımda kaldığı kadarıyla:
[/COLOR]

[COLOR="Blue"]İki köy arasında mutlu sonla biten bir düğün sonrası, damadın köyüne doğru yola çıkan gelin alayına eşkıya saldırır. Gelin kurtulamayacaklarını anlayınca Allah'a yalvarır. Eşkıyaların tümü taş kesilir. Adını tam bilmiyorum ama bu yer, Sivas'ın bir ilçesindeymiş ve bu taşlar hala durmaktaymış.[/COLOR]

Arif Coşkun 12.12.2008 13:43

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
[quote=sivaBURs;346091][COLOR=red]Babaannemden dinlemiştim. Aklımda kaldığı kadarıyla:[/COLOR]


[COLOR=blue]İki köy arasında mutlu sonla biten bir düğün sonrası, damadın köyüne doğru yola çıkan gelin alayına eşkıya saldırır. Gelin kurtulamayacaklarını anlayınca Allah'a yalvarır. Eşkıyaların tümü taş kesilir. Adını tam bilmiyorum ama bu yer, Sivas'ın bir ilçesindeymiş ve bu taşlar hala durmaktaymış.[/COLOR][/quote]

Bende onu şöyle duymuştum,
Annem gidip görmüş ve anlatırdı bizede,
Erzincan tarafında ama İmranlı'yamı bağlı kesin bilmiyorum,
Bizede şu şekilde anlatmışlardı,
Savaş dönemi, köylü göç ediyor karşı taraftan düşman askerleri eşkiyalar yanii görünür, köylülerden biri "Allahım bizi ya taş yada kuş eyle" diye yalvarır.
Dileği kabul olur.Ve oradakiler aynı şekilde taş olur. Herkes olduğu yerde taş olmuştur.

sivaburs 12.12.2008 15:14

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
İş dediğin eşek cinsidir derdi dedem. Sürmeyince eşek gitmez, çalışmayınca iş bitmez.

sivaburs 12.12.2008 15:21

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
Tarlada, kalabalık bir işçi grubuyla çalışıyordu dedem. Biz de yemek götürdük çalışanlara. Bana bir soru yöneltti; Söyle bakalım çoklukla çalışmak mı güzel yoksa çoklukla yemek yemek mi? Ben( o sıralar cimriymişim demek ki) çoklukla çalışıp, azlıkla yemek dedim. Şuna bak dedi "ağanın malı gider, nökerin canı gider". Yanlış düşünüyorsun, ikisinin de tadı çoklukla çıkar.

Abdurrahman 58 29.12.2008 11:44

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
Çok güzel bir konu açmışınız beyler.umarım daha fazla hikayeler,bilgiler okuruz buradan

sivaburs 05.01.2009 00:16

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
Yok mu arkadaşlar büyüklerinizden dinlediğiniz güzel hikayeler? Herkes yazarsa eminim güzel bir arşiv oluşur.

yiğidoturan 05.01.2009 01:07

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
[COLOR="Blue"][B]rahmetli babam söylerdi hep el elin sadece ekmeğini hilesiz yer derdi[/B][/COLOR]

haciosmanoglu 14.01.2009 03:02

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
Bizim aile inadıyla meşhurdur hatta köyde körömer inadınmı tuttu diye bize takılırlar.anlatacağım hikaye yine böyle bir inat hikayesi:bir gün bizim büyükler arazide bir kayanın üzerine tünemiş bir kuş farkederler ama mesafe uzak olduğundan tam ne olduğunu seçemezler çoğu kartal karga gibi bir kuş bu derken bizim büyük dede hayır kuş değil oğlak diyormuş epey yaklaştıktan sonra hayvanın bir kartal olduğu anlaşılmış çünkü kartal kanatlanıp uçmuş.bunun üzerine bizim büyük dedeye,ğlak diyordun hayvan uçup gitti bak kartalmış işte demişler.Bizim büük dede cevabı yapıştırmış inat değilmi uçsada kuş değil.

goramaz 09.01.2010 16:19

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
sivaBURs hocam anlattığınız hikayeyi ben de dymuştum.
düğün kayası sanırım oranın ismi...
ayrıca güzel bir konu.. teşekkürler

bunu da eskilerden duymuştum.
tarktörün patozun ilk kullanıldığı yıllarda bizim köylen birisi tarktöün arkasına patozu takmış neyse çok hızlı bir şekilde yokuştan iniyormuş traktörle. sonra bakmış ki patos traktörden çıkmış ve hatta traktörü de geçmiş.bizimki de olanlardan habersiz hem traktör kullanıyor hem de patozun arkasından bakakalmış

sivaburs 21.03.2010 19:56

Cevap: Büyüklerimizin anlatımları
 
Ağgül'e varıp sorsalar; deseler ki, "Söyle terk edermisin? Yıllardır yavuklu bildiğin Mustafa'nı terek edermisin ?" Ne der acep Ağgül. Terkederim dermi ki hiç seven sevdiğini terk edermi? Ama töreler gelenekler ana babanın baskısı koparıp götürür seveni sevdiğinden. Geride kalan derdini türkülere döker. Türkülere sığınır, içini türkülere boşaltır. Giden gittiğini bilir, içine atar dertlenir kaygulanır o kadar.

Derler ki, Ağgül köyün varsıllarından Mürsel ağanın kızıdır. Güzel mi güzel simsiyah saçlar, kestane rengi gözler, salına salına yürüyüşü yürekleri yakarmış. Köy gençlerinin gözü Ağgül’de ama kimse de yan gözle bakamazmış. Nedeni de Mustafa. Herkes sayar severmiş Mustafa 'yı. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Mustafa babası öldükten sonra evin bütün sorumluluğunu yüklenmiş, anasını ele muhtaç bırakmamış. Alnının teriyle geçimini sağlıyor. Bazen zorlansa da yakınmıyor Mustafa. Ağgül'üne de kavuşursa tasası kalmayacak. Gel gör ki, Ağgül'ün babası verimkâr değil. "Mustafa kim oluyor ki bizden kız isteyecek o ilkin karnını doyursun" diyormuş. İyi hoş ama Ağgül öyle demiyor. "Bir lokma bir hırka olsun yeter artığını istemem" diyor diyor ya dinleyen kim. Babası tam bir şehirli düşkünüymüş "Şehirli köylüden daha iyidir bizim Şefketgil şehire gitti de eli yüzü açıldı temiz yiyor temiz giyiniyorlar, benim kızım da şehirliye layık" diyor da başka birşey demiyormuş. Onlar böyle diye dursun Mustafa ile Ağgül sık sık buluşup akşam karanlığı çöküp el ayak çekildi mi soluğu Ağgül'lerin bahçesindeki ceviz ağacının altında alırlar ve "Yarın son olsun kaçıp gidelim burdan" diye kavilleşip ayrılırlarmış. Üç gün beş gün, üç ay beş ay hep kavilleşiyorlar, hep yarına bırakıyorlarmış. Sözün kısası altı ay geçiyor aradan.

Günlerden bir gün Mustafa yine gelip cevizin altında beklemiş. Ay tepede, ay tepeyi aşıyor, ay kayboluyor Ağgül yok ortada. Cevizin altında uyuyup kalıyor. Mustafa, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor; gördüğü düşleri hayıra yormaya çalışıyor. Daha sonra kalkıp köyün kahvesine gitmiş. Dalgın dalgın çayını içerken çocukluk arkadaşı Zamir gelmiş kahveye. Varıp Mustafa'nın yanına yavaştan "Seninkini akşam vermişler lokumu dağıttılar elini çabuk tut kaçır yoksa havanı alırsın" demiş. Mustafa ayıkmış birden "Demek işin içinde iş varmış demek onun için gelmemiş Ağgül" diye konuşmaya başlamış kendi kendine. "Şehirden bir tanıdıklarının oğluna vermişler. Keleşzadeler'in oğluymuş. Zengin adamdırlar konakları dillere destan saray gibi. Elini tez tut yoksa gitti gider Ağgül" deyince yüreği bir ateş harmanına dönmüş Mustafa'nın. Yan babam yan. Akşamı zor etmiş Mustafa. Hemen koşmuş ceviz ağacının altına sabahı etmiş ertesi akşamı etmiş yok. "Daha kaçgün oldu kavilleşeli ne çabuk sözünden döndü" diye içi içini yemeye başlamış. Bir yandan da umudunu yitirmiyor "Ağgül bensiz olmaz döner gelir bir gün" deyip ceviz ağacına gidiyormuş sık sık. Derken düğün günü gelip çatıyor Keleşzadeler'in düğünü de şanına uygun davullar çifter çifter, kazanlar kaynıyor. Düğün üç gün üç gece sürmüş. Mustafa da daha fazla dayanamıyıp köyden kaçıp dağlara gitmiş. Ama uzaklaşamıyor gözü ceviz ağacındadır hep. Dönüp dolaşıp düğünün son günü köye geri gelmiş. Ağgül’ü arabaya bindirmişler araba ağır ağır yola düşmüş. Mustafa da köyün en yüksek tepesi olan Kırlangıçtepe'ye tırmanmış. Şehre inen yol ayaklar altında düğün alayını gözden kaybolana dek seyretmiş. Mustafa artık kolu kanadı kırık deli gibidir ne yapacağını bilemez. "Ben Ağgül'süz nasıl yaşarım, ama döner bir gün mutlaka kaçar gelir bana" deyip umutlanır. Günler günleri eskitir, aylar ayları. Hiçbir haber yoktur. Tek haber, arada şehre inenlerden yolu düşüp konağın önünden geçenlerden gelirmiş. Ağgül'ü yüzünü cama dayamış dalgın dalgın düşünürken görürlermiş. Mustafa'yı da en son elinde bir ceviz fidanıyla Kırlangıçtepe'ye tırmanırken görmüşler. Tepenin en görünür yerine diker fidanı sonra da yanık sesiyle bir türkü tutturmuş. O günden sonra kimse bilmez Mustafa'ya ne olduğunu. Kimi Çukurova'ya yerleşti der kimi ‘canına kıydı’ der. Ama Mustafa'nın son gün söylediği türkü kimsenin dilinden düşmemiş. Köyün de sınırlarını aşıp yankılanmış.


Sivas/Şarkışla-Aşık Veysel Şatıroğlu-Muzaffer Sarısözen

Ağgül Seni Camekanda Görmüşler
Siyah Saçın Sırmayınan Örmüşler
Ürüyamda Seni Bana Vermişler

Beni Böyle Yakar Gor Gider Misin
Evvel Sevip Sonra Terk Eder Misin

Acı Poyraz Gibi Deli Esmedim
Kaderime Küstüm Sana Küsmedim
Ben O Yarimden Umudumu Kesmedim

Beni Böyle Yakar Gor Gider Misin
Evvel Sevip Sonra Terk Eder Misin

(Alıntı)


WEZ Format +2. ?uan Saat: 15:50.

Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.