Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar

Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar (http://www.sivaslilar.net/forum/index.php)
-   Hertelden (http://www.sivaslilar.net/forum/forumdisplay.php?f=17)
-   -   Köy odaları (http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=39029)

mansur58 11.04.2012 01:37

Köy odaları
 
[IMG]http://d1204.hizliresim.com/w/c/49vyw.jpg[/IMG]

KÖY ODALARI ve YÜKLENDİKLERİ MİSYON

İslam’ın ilk yıllarından itibaren Allah’ın dinini diğer ülkelere yaymak için çalışan İslam gazi ve mücahitlerinin kendilerine mesken edindikleri mekân ve kal’elere “Ribat”, burada kalan Allah dostlarına da “Murabıt” denirdi. Bu gelenek 13. asırda Anadolu Selçukluları zamanında Ahi Evran tarafından kurulan Fütüvvet ve Ahilik Teşkilatı ile devam etmiştir. Bu sistemi günümüze kadar devam ettiren hayır ve kültür merkezleri köy odalarıdır. Bu mekânlar eskiden beri İslamiyet’in yayılmasına hizmet etmiştir.

Anadolu’da kapısı dışarıdan kilitlenmeyip, içeriden kilitlenebilen özellikte bir mekândır köy odaları... “Köye gelen garip, gureba, yolcu, misafir, tacir, çoban, deveci, çerçi gibi insanlar hiç çekinmeden ilk buldukları köy odasına misafir olurlar. Allah rızası için parasız yiyip, içerler istirahat ederler. Hayvanı için de yem saman verilir. Oda sahibi için de bu çok büyük bir onurdur. Babadan oğula vasiyet edilir;”Odaya gelen misafire iyi bak.”diye... Anadolu köylerinde odalar sosyal dayanışmayı sağlar.

Köy odaları sadaka-i cariye (Öldükten sonra sevap hanesine devamlı sevap yazılan) olup, köyde hali vakti yerinde olan kişiler tarafından yaptırılan İslami hayır kurumlarıdır. Oda sahibi oda nın işletilmesine büyük bir itina gösterir. Odasını erkenden açar oturur. Temizliğini yapar, sobasını yakar. Daha sonra konu komşu da gelmeye başlar. Çaylar kahveler içilir. Odanın dolabında her an çay ve kahve takımı ve yatak-yorgan hazır bulunur.

Kurban ve Ramazan bayramlarında da odalar açık bulundurulur. Komşular odada topluca yemek yerler. Gençler köydeki bütün odaları gezerek odada bulunan büyüklerin ellerini öperler.

Komşulardan bir cenaze olduğu zaman da oda açılır. Orada toplanılır. Taziyeler orada kabul edilir. Cenaze sahibinin üzüntüsünden yemek hazırlayamayacağı düşüncesiyle her evden sinilerle yemek getirilerek odada yenilir. Artık üç dört gün aynı şekilde odada kalınır.

Oda sahibinin veya yakın komşunun düğünü olacağı zaman da oda açılır, hazırlanır. Düğün bitinceye kadar oda düğün odası olur. Erkekler düğün odasında eğlenir, yemekler yenilir. Düğün bitince oda yine temizlenir, eski fonksiyonunu kazanır.

Köy odalarında her zaman bir oturma adabı vardır. Odaya gelen kişi kapıdan girince “Selam’ün Aleyküm” diyerek, ayakkabılarını çıkarıp geçer oturur. Yaş olarak büyükse odanın yukarısına oturur, küçükse aşağıya oturur. Odada bulunanlar hepsi teker teker “Aleyküm-Selam”dan sonra“Merhaba” derler. Veya “Cümleten merhaba” denir. Gençler her zaman aşağıda kapıya yakın otururlar. Büyükler su filan isteyince hemen su ikram ederler, hizmet ederler. İyice yaşı küçükler ağzı kara(Konuşulan mevzuları başka yerde anlatır) diye odaya kabul edilmez bile... Gençler ise kendi yaş grupları ile başka bir köy odasında otururlar. Odada oturulurken edep hiçbir zaman terkedilmez derli toplu oturulur, diz çökerek veya bağdaş kurulur.


Köy odaları köylüler için en önemli eğlence merkezidir. Uzun kış gecelerinde köy odalarında muhabbet bol olur. Fincan oynanır, yüzük saklanır. Oyunlar sergilenir. Zaman zaman yemesine içmesine bahisler tutulur. Yenilir içilir... Soğuk veya yağışlı havalarda oda cemaati camiye gidemediği zaman, cemaatle namaz kılınır, oda caminin yerini tutar. Ayrıca köy imamı ve ya dini bilgisi bulunan büyükler oda halkına bu odalarda vaaz ü nasihat ederler. Âşıklık geleneğinin yaygın olduğu devirlerde köye gelen âşıklar köy odasında konaklayıp, atışmalar yaparlardı. Köy odalarının bir başka faydası ise erkeklerin evden uzaklaşmasını sağlar. Böylece hanımlar da kendi aralarında daha rahat oturup sohbet ederler. Evde oturan, odaya pek gitmeyen erkekler ayıplanır,”Karı gibi hanımların içerisinde ne oturuyon?” denir. Kadınlar da“Ha odaya kalk git de biz de rahat rahat işimize bakalım hay len.” derler.

KÖY ODASINA GELENİ DÖVEN AĞA

Köyün birinde oda sahibi, misafiri uğurlayacağı zaman, bir de misafire dayak attığı söylentisi yayılır. Bunun üzerine o köy odasına misafir gelmez olmuş. Sadece bu durumdan haberi olmayanlar uğrarlarmış.

Adamın biri, bile bile o oda sahibi ağaya misafir olup meselenin aslını öğrenmeyi aklına koymuş. Bunu duyanlar kendisini o odaya gitmekten vaz geçirmeye çalışmışlarsa da adam dinlememiş, yola çıkmış. Köye vararak odayı sorup öğrenmiş. Oraya varınca ağayla karşılaşmış. Selam verip atından inmiş, hayvanın dizginini uzatarak: “Atı biraz gezdir, terli alışsın, sonra ahıra çek, yemini suyunu, tımarını ihmal etme. Bana odayı göster, çıkıp istirahat edeceğim,” demiş.

Oda sahibi, söylenenleri yapar, sonra misafirin yanına çıkar. Hoş beş edilirken, misafire kahvesinin nasıl olacağını söyler. Kahveler gelir içilir. Akşam yemeği yenir, Yatma zamanı gelince, misafir, ev sahibinin gitmesini söyler. Sabahleyin de filan saatte uyandırılmasını tembih eder. Hepsi yerine getirilir. Kahvaltıdan sonra, “atımı hazırla” der, oda ağası bunu da yapıp haber verir. Misafir ise, “dayak yemeyi” bekler! Öyle ya, mademki bu adam herkese dayak atarmış. Ama ata binmek için yaklaştığı halde, ağada hiç de öyle bir tavır ve hareket yok. Ata atlar, birkaç adım gittikten sonra geriye dönüp durumu ağaya anlatır ve öğrenmek ister. O zaman oda sahibi şöyle der:

“-Evlat! Ben bu odayı misafirlere ikram ve izzette bulunarak karşılığında Tanrının rızasını kazanmak, lâik göreceği sevabı almak için açtım. Bu da ancak hizmetle olur. Ama gelenlerin hepsi: -Aman ağam, zahmet olur. Önce sen yemeğe buyur; sakın yorulma- gibi lâflar ile, sanki misafir benmişim gibi, bana hürmet etmeye yeltenirler”.

Türk töresinde misafire hürmet, hizmet, yardım vardır. Halkımız, yukarıdaki yalaka misafirler için, şöyle söylenen bir deyim ve atasözü türetmiştir: “Misafirin kötüsü ev sahibini ağırlar”. Böylesine misafirlere ağa, sinirlenirmiş, demek ki.

Ağa devam eder.”İşte, buna öfkelendiğim için onları, giderlerken biraz okşarım, (pataklarım). Mesele bundan ibaret. Fakat sen, onlar gibi yapmadın. Bana, adeta emrettin. Ben de bunu isterdim, çok memnun oldum. Yoksa benim kimseye ne kinim, ne düşmanlığım yoktur ki, kendilerini hırpalamış olayım. Hadi yolun açık olsun. Kısmet ise yine uğramayı unutma”.

İşte, bu fıkra dahi, misafir odaları sahiplerinin ne derece yüce bir amaç güttüklerini ispat eder.

Köy odaları aslında eski Türklerdeki ‘’beyotağlarının’’feth edilen coğrafyalarda aldığı yeni biçimdir. Özenle yapılan bu mekanlar köyün ileri gelenlerince himaye edilir ve masrafları karşılanır. Köy odaları yolcunun, misafirin, yoksulun teklifsiz yararlanabildiği sosyal tesisler huviyetini taşırlar. Bu odalarda ‘’Tanri müsafiri’’ kapısını çalan herkese ikramda kusur edilmez, hayvanına yem verilir, kendisinin karnı doyrulup yatak açılırdı.
Köy odaları herşeyden evvel birer eğitim kurumuydular. Bu odalarda bilhassa kış geceleri düzenlenen sohbetler, anlatılan veya okunan öykülerden çıkarılan hisselerle kültürel değerler kuşaktan kuşağa taşınıyordu. Belirli bir yaşa gelmiş çocukların da katılımına izin verilerek onların sosyalleşmesi, süslü ve fiili geleneği kavraması sağlanırdı.Gençler kapı yanında ‘’bardaklık’’ denilen yerde oturur, çay ve su servisinin yanı sıra abdest alacak olanların abdest suyunu dökerlerdi.

Köyün her mahallesinde aşağı yukarı bir köy odası bulunurdu. Bu köy odalarını genellikle hali vakti yerinde olanlar açık tutardı. Bununla birlikte odanın yakacak ve diğer giderlerinin karşılanmasına gönüllü olarak köy halkının iştiraki de söz konusuydu. Kış günlerinde sabah evinden çıkıp köy odasına gitmeye karar verenler ellerine bir parça odun ve tezek alır ceplerinede semaverde demlenecek olan çay içinde kesme şeker koyarlardı. Evlerde hazırlatılan hedik ve kavurga gibi çerezler köy odalarına taşınır, birlikte yenirdi. Gündüzleri pek kalabalık olmazdı. Akşamları yemekten sonra halk bu odalara gider, geç vakte kadar oturulardı.

Köy seyirlik oyunlarının sergilendiği doğal sanat kurumuydu. Köy odaları ,uzun kış gecelerinden meddahlık yeteneği olanların anlattıkları kahramanlık ve aşk öykülerinin duygu yoğunluğunda geçirilirdi. Aşıklar geleneğinin ürünü olan halk öykülerindeki deyişler sesi güzel olanlarca terennüm edilir, böylece bu toplantılar bir musiki meclisine dönüşürdü. Bu toplantılarda okuma bilen birisi siyer-i nebi ,HZ.ALİ cenkleri , köroğlu destanı , battal gazi destanı, kerem ile aslı , leyla ile mecnun gibi kitapların okurdu. Sergilenen seyirlik oyunlarla hayat tek düzenlikten kurtarılır, mizahın ve hicvin çoşkun ırmağında aklanırdı.
Asıl işlevi misafir ağırlanmaktı köy odalarının. Bu odaların yüklüğünde birkaç kat yün yatak bulundurulurdu. Köye gelen misafir orada yedilir, içirilir ve yatırılırdı.Misafir kime gelmiş olursa olsun köyün misafiri sayılır ve el birliğince hizmet edilirdi. Büyük köy odalarında misafir bineklerinin bağlandığı ve yemlendiği’’atık’’bulunurdu.

Köy odalarının bir diğer işlevide düğün ve bayramlarda ortaya çıkardı. Kurban ve ramazan bayramlarında bütün köy halkına köyün varlıklı aileri tarafından yemek ikramı yapılır ve toplu bayramlaşma töreni düzenlenirdi. Düğünlerde kimi zaman sağdıç evi olarak , kimi zamanda düğüne katılan misafirlerin ağırlandığı bir mekan olarak kullanılırdı köy odaları. Hala hayatta olan yaşlıların anlattıklarına göre aşıklar geleneğinin yaygın olduğu günlerde köylere cağrılan aşıklar köy odalarında dinlenirdi.
Köy odalarının köylerin meclisi ve mahkemesi olarak kullanıldığı anlatılırdı. Önemli kararların alınması gerektiğinde toplantı yeri olarak kullanılırdı. Köyün meseleleri ,diğer köylerde ihtilaflar, yapılacak imeceler buralarda karara bağlanırdı. Bir olay anında tarafların karşılıklı dinlenip yatıştırılması, küskünlerin barıştırılması, arazi ihtilaflarının halledilmesi hep bu odalarda yapılan görüşmelerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır
"sivil mimarimizin önemli bir parçası olan köy odalarının unutulmaması temennisiyle . "

Kalin saglicakla

_DuMaN_58 11.04.2012 15:25

Cevap: Köy odaları
 
Düğenlerde köy odaları olmazsa olmazdı. Köy odasında oynadığımız oyunları hiç unutmam :)

AĞAOĞULLARI 11.04.2012 18:08

Cevap: Köy odaları
 
Sayın mansur 58:köy odaları başlıkli yazını okudum.Çok güzel işlemişsiniz. Beni yine o eski günlere götürdün .Yaşadığım yılları hatırlattın çok teşekkür ederim eline yüreğine sağlık. Yazdıklarınızın her biri birer hatıra,öykü,anı ne derseniz odur farketmez. Bunların her biri geçmişe dayalı bir tarihtir.Bu gibi yazıları okumak kişinin bilgi dağarcığını güçlendirir. Fakat siteyi geziyorum bu tür konulara pek itibar edilmiyor. Aslında bunlar okunması gereken konular.

Ben bu siteye birkaç konu yazdım okunmadığını anlayınca ara verdim. Çok zaman zamanımda olmuyor.Bu tür konular birer kültür kaynagıdır. geçmişini bilmeyen geleceğinibilmez.

Ağanın misafiri dövmesini okuyunca kıtabımda olan bir fıkra aklıma geldi. Aslında yaşanmiş bir olaydır. Geçmiş zaman içerisinde kalk arasında çok çeşitli konuları içerisine alan hikayeler,öyküler, menkibeler söylenir. Bunların bir çoğu kimler tarafından söylendiği Bilinmez. Bunlar anonim söylemlerdir.

Geçmiş zaman içerisinde köye br mısafir gelir ağanın odasına konaklar. Yenilir içilir kaheden sonra sohbete başlanır. Köylü toplanır sohbet ilerler ikram izzet saygıda kusur edilmez. Yatma saatı gelir herkes çekilir el yatar gün batar . Sabah olur kahvaltı yapılır mısafır yolcu olacaktır. Herşeyi hazırlanır ayakkabısını giymek için odanın kapısını açar çıkar.Ayakkabnın biri saklanmıştır.

Köyün adı kutdüğün köyü dür aynı köyün karşısındaki köyün adı da bayındır köyü imiş. Köyler karşılıklıymış ev sahibi misafirin ayakkabısının birini bulamaz utanır sıkılır mahcup olusa da bir yalan uydurmak zorunda kalır. Ayakkabının birini dana yemiş der. Misafir yapılan hürmet karşısında birşey söyleyemez köyden ayrılırken ev sahibine derki "KUTDÜĞÜN BAYINDIR /BİRBİRİNDEN HAYINDIR /DANA PAPUÇ YEMEZ AMA / BU BİZE BİR OYUNDUR" der kalın sağlıcakla Ağaoğulları 11/04/2012.

mansur58 11.04.2012 22:02

Cevap: Köy odaları
 
[QUOTE=AĞAOĞULLARI;613634]Sayın mansur 58:köy odaları başlıkli yazını okudum.Çok güzel işlemişsiniz. Beni yine o eski günlere götürdün .Yaşadığım yılları hatırlattın çok teşekkür ederim eline yüreğine sağlık. Yazdıklarınızın her biri birer hatıra,öykü,anı ne derseniz odur farketmez. Bunların her biri geçmişe dayalı bir tarihtir.Bu gibi yazıları okumak kişinin bilgi dağarcığını güçlendirir. Fakat siteyi geziyorum bu tür konulara pek itibar edilmiyor. Aslında bunlar okunması gereken konular.

Ben bu siteye birkaç konu yazdım okunmadığını anlayınca ara verdim. Çok zaman zamanımda olmuyor.Bu tür konular birer kültür kaynagıdır. geçmişini bilmeyen geleceğinibilmez.

Ağanın misafiri dövmesini okuyunca kıtabımda olan bir fıkra aklıma geldi. Aslında yaşanmiş bir olaydır. Geçmiş zaman içerisinde kalk arasında çok çeşitli konuları içerisine alan hikayeler,öyküler, menkibeler söylenir. Bunların bir çoğu kimler tarafından söylendiği Bilinmez. Bunlar anonim söylemlerdir.

Geçmiş zaman içerisinde köye br mısafir gelir ağanın odasına konaklar. Yenilir içilir kaheden sonra sohbete başlanır. Köylü toplanır sohbet ilerler ikram izzet saygıda kusur edilmez. Yatma saatı gelir herkes çekilir el yatar gün batar . Sabah olur kahvaltı yapılır mısafır yolcu olacaktır. Herşeyi hazırlanır ayakkabısını giymek için odanın kapısını açar çıkar.Ayakkabnın biri saklanmıştır.

Köyün adı kutdüğün köyü dür aynı köyün karşısındaki köyün adı da bayındır köyü imiş. Köyler karşılıklıymış ev sahibi misafirin ayakkabısının birini bulamaz utanır sıkılır mahcup olusa da bir yalan uydurmak zorunda kalır. Ayakkabının birini dana yemiş der. Misafir yapılan hürmet karşısında birşey söyleyemez köyden ayrılırken ev sahibine derki "KUTDÜĞÜN BAYINDIR /BİRBİRİNDEN HAYINDIR /DANA PAPUÇ YEMEZ AMA / BU BİZE BİR OYUNDUR" der kalın sağlıcakla Ağaoğulları 11/04/2012.[/QUOTE]


Çok sağolun eksik olmayın efendim. Sizin de elinize yüreğinize sağlık olsun.

Bizim küyümüzdeki kendi sülalemizin 320 yıllık Köy Odası orjinal halılarıyla, şöminesiyle ve tavan ahşap işlemeleriyle hala ayakta duruyor.

AĞAOĞULLARI 11.04.2012 22:36

Cevap: Köy odaları
 
SAYIN MANSUR 58 : KÖYÜNÜ MERAK ETTİM BU DA BENİM TARİH MERAKIMDANDIR. HANGİ KÖY MERKEZE Mİ BAĞLI İLÇELERE Mİ BAĞLI. KÖYÜN GERÇEK BU GÜNKÜ KİMLİĞİNİ AÇIKLARSANIZ MEMNUN OLURUM. 320 YILLIK BİR ODA DAN BAHSEDİYORSUNUZ. YOLUMUZ BİR GÜN DÜŞEBİLİR BİR KARE FOTOĞRAF ALMAK İÇİN SİVASTA İSE HOŞCA KALIN .

mansur58 11.04.2012 23:11

Cevap: Köy odaları
 
[QUOTE=AĞAOĞULLARI;613648]SAYIN MANSUR 58 : KÖYÜNÜ MERAK ETTİM BU DA BENİM TARİH MERAKIMDANDIR. HANGİ KÖY MERKEZE Mİ BAĞLI İLÇELERE Mİ BAĞLI. KÖYÜN GERÇEK BU GÜNKÜ KİMLİĞİNİ AÇIKLARSANIZ MEMNUN OLURUM. 320 YILLIK BİR ODA DAN BAHSEDİYORSUNUZ. YOLUMUZ BİR GÜN DÜŞEBİLİR BİR KARE FOTOĞRAF ALMAK İÇİN SİVASTA İSE HOŞCA KALIN .[/QUOTE]

Özel mesaj kutunuza gerekli bilgileri gönderdim efendim.

Selam ve hürmetler


WEZ Format +2. ?uan Saat: 17:01.

Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.