Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 08.02.2008, 12:59   #48
recosan58
Tecrübeli Yiğido
 
recosan58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
recosan58 Şuan recosan58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 05.09.2011 18:13

Üyelik Tarihi: 05.10.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 232
Tecrübe Puanı: 679 recosan58 FAZLA SÖZE GEREK YOKrecosan58 FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart --->: MÜSLÜMAN KADININ ÖZGÜRLÜĞÜ NEREYE KADAR

Yusuf Kaya




--------------------------------------------------------------------------------


Türkiye’deki yasakçıların traji-komik gösterileri sayesinde tüm dünya bizi daha yakından tanıma fırsatı buldu(!). Avustralya televizyonunda yayınlanan haber, bilmeyenler veya konunun detaylarına vakıf olmayan kimseler için, ‘Türkiye’de bundan böyle herkesin başını örtmek zorunda olacağı ve bunun için hükümetin kanun değişikliğine gideceği’ imajı veriyor. Zira sıradan bir Avustralyalı’ya yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede kızların üniversiteye başörtüsü ile giremediklerini ve değişikliğin bu özgürlük için olacağını anlatmak hiç de kolay değil. Hele de toplanan binlerce kişinin bu özgürlüğe karşı durmak için meydanlara çıktığını anlatmanız için konuya Hz. Adem’in yaratılışından başlamanız gerekir.

Avustralyalılar arasında her ne kadar içten içe bir milliyetçilik ve yasakçılık havası varsa da, kanunlar ile bireysel özgürlükler fazlasıyla güvence altına alınmış durumda. Başörtülü olarak anaokulundan tutun da, akademik eğitimin en tepe noktasına kadar okuyabilirsiniz. Tüm kamu kuruluşlarında başörtülü görmek mümkün. Hatta başörtülü polis ve cankurtaran dahi var Avustralya’da. Tabii bu özgürlük başörtülülere verilmiş özel bir hak değil, Sih’ler ve diğer toplumlar da yöresel türbanları ile okuyabiliyor ve çalışabiliyor.

Devlet, her dinin kurallarına saygı duyar, onun için de din eğitimi de veren özel okullara vize vermiş. Katolik ve Yahudi okullarının yanında İslam Kolejleri de mevcut. İslam Koleji statüsünde olan okullar, (şaşırmayın) başı açık öğrenci de kabul etmiyor, öğretmen veya yönetici de. Bu okullarda öğretmenlik yapan Avustralyalı kadınlar okula girince başını örtüyor, çıkınca da geri açıyor.

Kuşkusuz bunlar, ilk ve orta dereceli okullar. Üniversitelerde ise hangi koşulda olursa olsun kılık-kıyafetin lafı bile edilmez.

Peki böylesine ‘özgürlük’ cenneti olan Avustralya’da hiç mi çatlak ses çıkmıyor? Çıkıyor, bunları iki gruba ayırıyorum. Birincisi, ideolojik saplantılarından kurtulamayan Türkler ile Türkiye’deki yasaklardan ilham alan Avustralyalı marjinal milliyetçiler ve katolikler.

Türkler için fazla söze gerek yok.. Onlar uzaya dahi çıksa başörtülü olup olmadığından, gezegenin laikliğinden emin olmak ister. Avustralyalılar için ise durum biraz farklı. Öncelikle yasakçı Avustralyalılar derken, bir konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda var. Bu ‘yasak’ kavramı içine hiçbir zaman üniversiteler alınmaz. En faşist Avustralyalı dahi ünivesitelere yasak getirmeyi düşünemez. Ancak ilk ve orta dereceli okullarda başörtüsü yasağı getirilmesi için parlamentoda görüş bildiren iki kadın milletvekili oldu.

Londra’daki terör saldırısından sonra ortamın gergin olduğu bir anda, şimdi iktidardan düşen Liberal Partili iki milletvekili, devlete ait (özel okullar kapsam dışı) ilk ve orta dereceli okullara çocukların başörtüsü ile alınmamasını istedi. İki yıl önce basına da yansıyan bu konuşmalar, hiçbir Müslüman milletvekilinin olmadığı Avustralya Parlamentosu’nda kaldı sadece. Zira iki milletvekili, Müslümanların dahi görüş bildirmesine gerek kalmaksızın diğer parlamenterlerden cevabını almışlardı. En sert tepkiyi veren ise yine bir kadın milletvekili oldu, hem de Yunan asıllı..

Ancak acı olan taraf, iki kadın milletvekilinin referans olarak Türkiye’yi göstermesi oldu. Milletvekilleri, ‘Türkiye gibi bir Müslüman ülke yasaklıyor, biz niye yapmayalım’ görüşünü dile getirmişlerdi. Avustralyalıların Türkiye’yi örnek gösterdiği başka hiçbir konu hatırlamıyorum. Demek bula bula ithal edecek bir tek yasaklarımızı bulabilmişler.

Ama durun! katı laik görüntümüzden etkilenen sadece o iki kadın milletvekili değil. Adı geleceğin başbakan adayları arasında gösterilen Federal Maliye Bakanı da, Müslüman ülkelere, Türkiye gibi ‘laik olun’ şeklinde çıkıştı. Ama kaderin garip cilvesi işte. Bakan Peter Costello, bir hafta sonra bir kilisede, papazlara siyasette daha fazla etkili olmaları için adeta yalvarırken yakalandı. Medya da, laikliğe zarar verdiği için bakanı yerden yere vurdu. Meğerse bakan, ‘kendisine Müslümanmış!’. Koyu bir Katolik olan Costello, Kasım Ayı’ndaki seçimden devrik hükümetin sade bir milletvekili olarak çıktı.

Geçtiğimiz hafta, uzaklardan da olsa sıradan bir insan hakkına direnmeye çalışan insanları hayretle izledik. Özellikle de bazı üniversite hocalarını. Kimileri ilkokul müsameresini benzetip alay etse de, özgürlük için mücadele etmesi gereken akademisyenlerin tam tersine zorbalığın devamı için savaş etmeye çalışmalarını oldukça trajik buldum.

Aslında tüm bu yaşananlar, sağduyuya, vicdanlara ve evrensel gerçeklere hakaret gibi. Zira baskıyı devletler ve hükümetler yapar, üniversiteler ise özgürlük mücadelesine öncülük eder, gerekirse demokratik ortamın oluşması için devlete isyan eder. Bizde ise tam tersi. Türkiye’yi dünyada yegane kılan özellik bu olsa gerek
recosan58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif