Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - Gizli İlimler Hazinesi, Bu Kitap Hayatını Değiştirecek
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 22.02.2008, 19:14   #1
Nihat71
Yeni Yiğido
NO AVATAR
 
Nihat71 Şuan Nihat71 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.04.2009 15:27

Üyelik Tarihi: 22.02.2008
Mesajlar: 8
Tecrübe Puanı: 0 Nihat71 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Gizli İlimler Hazinesi, Bu Kitap Hayatını Değiştirecek

Gizli İlimler Hazinesi, Bu Kitap Hayatını Değiştirecek





o gün canım çok sıkılıyordu...


20 yaşındaydım, 5 seneden beri aşık olduğum kız beni terk etmişti. Büyük bir bunalıma girmiştim. Hani derler ya; darbeler ard arda gelir. Üç gün öncede dedem ölmüştü. Dedemi çok severdim, garip adamdı. Hayatını bazı kitapları araştırmaya adamıştı. Ne yaptığını bize bile söylemezdi. endi içine kapalı, hayattan kopuk bir insandı, benim gibi...

Büyük bir fırtına kopmuştu, ailem cenaze işlerini halletmek içim memlekete gitmeşlerdi. Birden bire elektrikler kesildi, karanlıktaydım ve tek başımaydım. Birden çocukluk fotoğraflarına bakmak aklıma geldi, hem orada dedemi de görürdüm. Tavanarasına çıktım, neredeyse iki santim toz vardı. Elimde fener olmasına rağmen, arada çakan yıldırımlar ortalığı aydınlatıyordu. Fotoğrafların olduğu kutuyu aramaya başladım. Evet oradaydı, şezlonğun hemen yanında siyah bir kutu daha vardı, sanki benim geleceğimi biliyor gibi beni orada bekliyormuş.

Sanki binyıllardır uyanmayı bekleyen bir piramit gibi bekliyordu…garip, hiç daha önce görmemiştim, içimi büyük bir merak kapladı, fotoğrafları çoktan unutmuştum.

Kutuyu kaptığım gibi aşağıdaki mutfak masasının üstüne koydum. Kutuyu incelemeye başladım, üzerinde bir mühür vardı, ilk başta okuyamadım, dikkat ettiğimde üzerinde dedemin isminin yazdığını gördüm. Arapça bişeylerde yazıyordu ama dedemin isiminin yazılışını öğrenmiştim "abdürrahman" yani Allah‘ın kulu. Daha on yaşındayken dedem bana arapça öğretmeye çalışmıştı ama annemler karşı çıkınca, beni bir arkadaşının yanına Kur'an öğrenmeye göndermişti.

Çok akıcı Kur'an okusamda o yaz yaşadıklarımla ilgili hiç bişey hatırlamam. Aslında ailem dindar bile sayılmazdı. Babam cuma'dan cuma'ya camii'ye gider; farzından sonra kalkar giderdi. Din ile tüm ilişkisi buydu, oruçlarıda unutmamak lazım tabiki. Anne‘mi dedem çok özgür yetiştirmiş, istediği okula yollamış(gücü yetmemesine rağmen). O zamanın modasına uygun kısa eteklerini giymesine bile ses çıkarmamış. Asıl ilginç olan ise normalda böyle bişey yapan birisi köyde dedikodu ve iftira malzemesi olurdu, ama dedeme kimse tek laf bile söyleyememiş.

Kutuyu karşıma aldım...

Acaba açmalımıydım, mühürlenmişti ama neden? hiç vasiyet yazmamıştı dedem. Aslında açabilirdim, bizden başka vasisi yoktu ama içimden bir his kutuyu açmamamı söylüyordu. Ama biryandan bir merak beni bitiriyordu, birden çakan şimşekle birlikte aklıma bir fikir geldi; mühürdeki harfleri bir kağıda yazıp iki mahalle ötedeki ilahiyat mezunu erhan'ın evine gitmeye kara vermiştim. Kağıda yazıp ıslanmaması için iç cebime koydum.

Paltomu bile almadan koşmaya başladım, ciğerlerim patlarcasına, evet bunu mutlaka öğrenmeliydim...

Gizli ilimler hazinesi diye bir kitap varmış, bunun onunla bir alakası yoktur!

Erhan‘ın kapısına dayandım. Eski tip bir evi vardı erhan‘ın. Annesi ile beraber yaşıyordu, babası küçükken terketmiş onları. Sanırım bir kadın için çok zor bir durumdu bu. Daha sonra ondan haber alamamışlar birdaha. Köhnemiş nem ile nerdeyse çürümekte olan kapılarının zilini çaldım, içeriden bir korkan kadın sesi geldi "kim o?". Korkmaktada haklıydı, saat gecenin ikisiydi. Erhan‘ın nerede olduğunu sordum, içeride uyuyormuş. Beni oturma odasına aldı, normalde böyle bir durumda ordan ayrılırdım ama artık sabrım kalmamıştı. Erhan yanıma uykulu uykulu geldi . Allah‘tan erhan saygılı bir insandı yoksa çoktan dayak yemiştim. Daha konuşmadan hemen kağıdı gösterdim. Bana garipseyerek baktı. “başın sağolsun duydum deden ölmüş“ dedi. Ben kağıdı işaret ederek ona bakıyordum.

-“ Bunu nereden buldun, niye bukadart acele ediyorsun?“ dedi. Ben tekrar okumasını rica ettim,okumaya başladı;

“ Bu çok basit, burada bir tarih yazılı“ dedi.

Okumaya devam etti; “Recep ayının 15'i 1426“ dedi.Şaşırmış bir ifadeyle bana baktı.

“eee yani bugünün tarihiyle ne anlama geliyor?“

„20 ağustos 2005 saat 1.25“ yani bu kutuyu bulduğum tarih!

Aman Allah‘ım… bu benim tam olarak kutuyu bulduğum tarih, hatta dakikası dakıkasına doğruydu!

Hemen koşarak çıktım erhan‘lardan. Onlar hala şaşkındılar ama bişey açıklayacak zamanım yoktu. Tüm gücümle eve koştum. Yolda düşünüyordum,“ bunun anlamı ne idi?..“ Bu bana gönderilen bir mesaj olmalıydı evet öyleydi, dedem kutuyu benim açmamı istemişti. Eve gittim, hemen ekmek bıçağını alıp mührü kırdım, tek hamlede dağıldı mühür, artık geri dönüş yoktu, kutuyu açtım…

İçinde bir sürü eski kağıt parçası vardı eski kitaplar falan, en az yüz yıllık olmalıydılar. Aynı televizyonlarda gördüğümüz gibi kahverengiye çalan sari rengindeydi bunlar. Hepsi el yazmasıydı, bilmediğim bir dilde. Bunun arapça olduğunuda sanmıyordum artıkş kutuyu iyice karıştırdım. En altından kalın bir kitab çıktı. Bu yeniydi büyük, sanırım dedem bu eski kitapları çeviriyordu ve hepsini bu kitaba yazıyordu. ilk sayfayı açtığımda, post-it ile yapıştırılmış bir not buldum, bu notta yazanlar oldukça basitti .

"BU KİTAP HAYATINI DEĞİŞTİRECEK".

"Bitirmek üzere olduğum bu hikeymi birçok siteden sonra siz hemşerimlerlede paylaşmak ve fikrinizi almak ihtiyacını duydum. Hikayemi tam olarak değil ama özetleme olarak burada sizlerle paylaşacağım. "

Devam edecek...
Nihat71 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar Nihat71'e Teşekkür Ediyor...