Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 04.06.2008, 10:25   #343
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1060 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: Bir Gazete Seçseniz Hangisini Seçersiniz!Neden?

Başörtüsü ve Devenin Başı

Cumhuriyeti gerileten siyasetler bilginize:

İngiliz gazeteci, Sina dağında karşılaştığı bir Bedevi'ye sorar:'Sence
lider kimdir?..' Bedevi;'Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza
cevap verebilir miyim?' der.

Gazeteci; 'Elbette, anlat öykünü' diye yanıtlar. Bedevi anlatır;

'Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina
Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren
tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine
doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da
yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum
fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.

Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın
kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden,
katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine
girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.

Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük
çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağnağı,
neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum
tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine
saplandığı deve, dile gelir:

'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir
misin?' der.

Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu
dileğini kabul eder ve 'Peki, başını çadıra sokabilirsin.' diyerek,
kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.

Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve,
sahibine tekrar yalvarır;

'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin
ver, boynumu da çadıra sokayım.'

Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Peki' der Bedevi.

Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha
acıklı bir sesle yalvarır;

'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...'

Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri
girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma,
Bedevi'den önce, deve tepki gösterir;

'Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine
baksan...'

'Lider kimdir?' demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap vereyim;

Lider; devenin başını dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen insandır... '

Atatürk'ten sonraki lider İsmet İnönü; Köy Enstitüleri'nin kapatma sürecinin
başlamasına izin verdi.

Sonraki lider Menderes, Köy Enstitüleri'ni tamamen kapatarak,
cumhuriyet devrimlerinin kırsala uzanan kollarını kopardı.



Menderes, dini politik bir enstrüman olarak kullanma
geleneğini başlattı. Dini; hurafelerden, siyasi spekülasyonlardan arınmış
bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan
İmam Hatip liselerinin misyonunu ters çevirdi.

Sonraki lider Demirel; Menderes'ten de baskın çıktı. Tarikatlar üzerinden
siyasi ikbal aramaktan çekinmedi.

Arada gelen ve çoğumuz tarafından, Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve
demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz bir başka lider, Fethullah
Gülen ile muhabbetli olmaktan sonuç bekledi.

Sonraki lider Sayın Özal; zaten muhibban-ı tarikat olduğunu, gizlemeye
gerek bile duymadı.

Sonraki lider Erbakan döneminde, tarikat şeyhleri, başbakanlık protokülünün
liste başındaydılar.

Modern Türk Kadını imajını güçlü bir rüzgar gibi arkasına ve oy portföyüne
alıp, Başbakan olan Çiller, nabzını tarikatlara tutturdu.

Ecevit, Bahçeli, Yılmaz'lı hükümet, tarikatların ve dipten gelen dalganın
sırtını sıvazlamaya devam etti.

Özetle;

Atatürk'ten sonra gelen bütün liderler; devenin çadıra girmesine izin
verdiler.

İzin vermenin ötesinde teşvik ettiler.

Biz de Bedevi'nin öyküsünü mesnet alırsak; ortaya şu sonuçlar çıkıyor:

1) Türkiye; '10 Kasım 1938'den beri, varlık nedeni olan Cumhuriyeti, gerçek
anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, 69 yıl geçirmiştir.

2) Bu dönemde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamalarını,
Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine 'vurmak' üstüne kurulmuş
stratejilerle yapmışlardır.

3) Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye'nin milli
eğitim politikası 'teokratikleştirilmiştir' ve 'teokratikleştirilmekte'dir.

4) 29 Ekim 1923'te gerçekleştirilen 'devrim', bila fasıla tam 84 yıl süren
bir 'Karşı devrim' ile tasfiyenin son aşamasına gelmiştir.Son söz:

'Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet
etmektedir...'

'Deve' deyip geçmeyin; kini çok derindir.

Sizi çadırın dışına atacak kadar...
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla