Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 01.07.2008, 09:33   #10
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1059 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: Sivas'lı Madımakla Anılmaktan Rahatsız

MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE
m.turkone@zaman.com.tr Yorumlar
15 yıl sonra Madımak


Yarın bir facianın 15. yıldönümü. 2 Temmuz 1993 yılında, Sivas'ta 37 kişi hayatını kaybetti. O gün şehirde Pir Sultan Abdal şenlikleri vardı.
Bu şenlikler vesilesiyle şehre tanınmış Alevî aydınlar ve sanatçılar davet edilmişti. Pir Sultan Abdal'ın açılışı yapılan heykelinin tahribi ile başlayan olaylar, kısa zamanda kitlesel bir şiddete dönüştü. Kontrolden çıkan bu şiddet, misafirlerin kaldığı Madımak Oteli'nin perdelerinin tutuşturulması ile bir katliamla sonuçlandı. Aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin gibi tanınmış isimlerin de bulunduğu, şenlikler için şehre gelmiş 33 davetlinin içinde yer aldığı toplam 37 kişi, bu otelde çıkan yangında dumandan boğularak veya yanarak hayatlarını kaybetti.

Bu olay, daha önceki benzerleri olan Kahramanmaraş ve Çorum gibi, hafızalarımıza mezhep çatışması olarak kazınan üzücü olayların sonuncusu. Önceki olaylarda da çok sayıda Alevî vatandaşımız, kontrolden çıkmış bir vahşetin sonucunda hayatlarını kaybettiler. Sadece Alevî inancına mensup oldukları için masum insanlar katledildiler. Hayrettin Karaman Hoca, önceki gün Yeni Şafak'ta bu konuda herkesin okuması gereken bir yazı kaleme aldı. "Madımak Oteli faciası" ve benzeri olayların "ibret vesilesi" olarak hatırlanması uyarısında bulundu.

Hayrettin Karaman Hoca'nın uyarısı çok yerinde. 15 yıl önce Madımak Oteli'nde hayatlarını kaybedenlerin hatırası, sadece Alevîlerin acısı olmamalı. Farklı saikler ve endişelerle tam karşı kutupta yer alanlar da, insan olan hiçbir Allah kuluna yakışmayacak bu vahşetin muhasebesine ve sebeplerine eğilmeli. Dersler çıkartmalı. Çıkarttığı dersleri yeni nesillere aktarmalı.

Alevîlik Türkiye'nin bir gerçeği. Bu gerçek dinî olmaktan öte hem sosyal, hem de siyasî bir gerçek. İçine kapalı, geleneksel ilişkileri kuvvetli bütün toplumlarda olduğu gibi yüzyıllar boyunca toplum içinde yakın ve somut düşman arayışı Alevî-Sünnî gerginliğine dönüşmüş. İnançların, inanç pratiklerinin çok ötesinde, geleneksel toplumlara özgü yabancı düşmanlığının, toplumsal kutuplaşmanın ekseni bu ayırıma dayanmış. Bilinen hikâye: "Biz"in olabilmesi için "onlar"ın olması gerekir. Kapalı toplumlar "onlar"ı da icat edilmiş, abartılmış düşmanlar olarak "biz"i sağlama almaya, sürdürmeye hizmet eder.

Alevîlik, aynı zamanda siyasî bir gerçeklik. Siyasî partiler düzeninin bir türlü klasik kalıpların ötesine geçemeyişinde, hatta içinde yüzdüğümüz anayasal tartışmaların içinde elle tutulur ölçülerde Alevî-Sünnî gerginliği var. Laikliğin bir siyasî prensip olarak (hukukî olmaktan önce) taşıdığı öncelikte bile bu gerginliğin önemli bir payı var. Alevîler laikliği anayasal bir prensip olmaktan öte, kendilerini Sünnî çoğunluğa karşı koruyan en hayatî savunma aracı olarak görüyorlar. Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas gibi trajedilerden sonra Alevîlerin hafızalarına yerleşen korku ve endişeleri Alevî olmayanların da anlamaları lâzım.

Madımak Oteli yangını, bu korku ve endişelerin somut bir delili olarak hafızalarda duruyor. Tıpkı Kahramanmaraş ve Çorum gibi.

Alevî-Sünnî kutuplaşmasını yumuşatmak isteyenlerin, sorunun kaynağında iki tarafın inancının veya inanç pratiklerinin olmadığını fark etmeleri lâzım. Bu yüzden inançlar üzerinden bulunacak çözümlerin fazla bir değeri ve anlamı yok. Alevîler, Aleviliğin bir kimlik ve kültür olduğunu söylerken, aslında bu gerçeğe işaret ediyorlar. Karşı taraf ise, Alevîliğin İslâm dairesi içinde yer aldığını ısrarla ileri sürerken, Alevî kimliği ve kültürünün oynadığı hayatî rolü göz ardı ediyor.

Alevî-Sünnî gerginliğinin yumuşatılması, iki kanadın medenî ölçülerde ortak paydalarını çoğaltması sadece din ve inanç özgürlüğü alanında bir ilerleme değil; aynı zamanda demokrasinin de kökleşmesi ve yerleşmesi ile sonuçlanacak. Ortalığı yumuşatma sorumluluğu ise öncelikli olarak çoğunluğun görevi olmalı. Alevîler kendilerini Sünnî çoğunluk karşısında güven ve huzur içinde hissetmeli.

Bu güven ve huzur ortamına katkıda bulunmak için, hepimize düşen görev, 15 yıl önce Madımak Oteli yangınında hayatını kaybedenleri saygıyla anmak olmalı. Madımak "ibretlik bir olay" olarak hatırlanmalı.


01 Temmuz 2008, Salı
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif