16.10.2008, 20:55
|
#1
|
Usta Yiğido
*AHISKALI* Şuan
Son Aktivite: 16.04.2014 12:59
Üyelik Tarihi: 10.09.2008
Mesajlar: 843
Tecrübe Puanı: 662
|
SİVASIMI ÖZLEDİM...(ALTINCI ŞEHİR)
Sivasım; buram buram tarih kokan,
doğup büyüdüğüm,havasını soluduğum güzel şehrim...
Meydanında hasret dolu voltalar attığım,
İstasyon caddesinde Atatürk caddesinde gah sevinçlerimi gah hüzünlerimi sakladığım dostlarımı bulduğum ''Altıncı Şehir''...
Çok şükür ki bu topraklarda doğmuşum...bu toprakların suyunu içip ekmeğini yemişim...
Öğrenci iken az mı volta attım tarih fışkıran sokaklarında ,
az mı çay içtim medresede akşam üstleri yağmurla beraber...
Ve şimdi senden uzağım hasret dolu, özlem dolu...SİVASIM seni çok özledim...
ÇERKEZİN KAHVESİ
Açmışız mazmurun orta sayfasını
Okuyoruz oradan buradan şevk ile
Masada demli çay, sıcak leblebi
Çerkezin Kahvesi’nde,
Söğüt gölgesi
Gövdesi buruk kadınlar geçiyor sokaktan
İnce taneli, kürklü kadınlar
Türlü ninniler söylüyorlar
Yudum yudum şakıyor miskinliğimiz
Sonra lafa karışıyor birisi
-Var mı yahu bizim gibi mektepli
Bir yudum aşk’da boğulup
Bir tutam hayalle kandırıyoruz kendimizi-
Okuduğumuz tüm kitapların külleri yağıyor
Başımızı un çuvalına kim sokmuş bizim
Ortalık zifiri karanlık oluyor
Masamızda ne baykuşlar ötüyor bilseniz
En kolayı aşklarımızı çekiştirmek ya
Karıncalı gözlerimiz doluyor ondan.
Kimlere aşık olunur bilmiyoruz
Hem daha çok toyuz, hem afili
Bırakalım bunları
Sıcak ekmek kokusuna karışıyor rüzgar
Alacakaranlıkta bile
Çerkezin Kahvesi’nde,
Söğüt gölgesi
Çerkez'in Kahvede Bir kış Gecesi
Uzatıp saçaklardan sivri dişlerini
zehir zemberek bir zemheri
ipini koparmış itler gibi
saldırır açık kalmış kapılardan
patır patır dökülür donuk yıldızlar
ay gök sofrasında bir tabak buz
Ortada nar gibi kızarmış ördek soba
çerkes emmi'den evvela
sıcacık bir 'buyrunuz'
çaylar mı? tavşan kanı, şâhâne
çerkes'in bir kahvesi var
altı kaval üstü şeşâne
Ha tepede sallanan kırk mumluk ampul
ha duvarda isli bir gaz lambası
farkedilmez sedirin yağlıkara muşambası
masanın bacakları çarpıksa ne gam
varsın endam aynaları
çevirsin suratları cin çarpmışa
çerkes emmi çıkarıp gümüş tabakayı
kalın bir cigara sarsın yeter
tütün değil tütün altın mübarek
cigara cigara değil yaprak sarması
ve okkalı bir fincan orta kahve
yahut tavşan kanı çay ooh keyf kekâ
koy o parayı cebine be hey divâne
çerkesin bir kahvesi var
altı kaval üstü şeşâne
Ah o kırmızı kuşaklı bardaklar
kuşaklarda 'hoşgeldiniz'
ocakta sıra sıra çaydanlıklar
kimi çin işidir kimi capon
çerkes zevk sahibi patron
dilli mi dilli
dizi dizi nargileler
marpuçları allı yeşilli
ve yukarda gülümseyen adnan menderes
'kahpe felek sana nettim neyledim'
ulan recep yenir miydi bu nane
çerkes'in bir kahvesi var
altı kaval üstü şeşâne
Yatsıyı kıldı mı damlarlar birer birer
ince kar kuşanmış eski adamlar
evvela buzlu selamlar
çözülür aynalarda 'aleykümselam'
halhatır sorulur hoşbeş edilir
derken lakırdılar dumanaltı
aşık hulusi'yi gördü ya aşık helâli
bir acayiptir hâli
haydi helâli dokun sazın tellerine
gidelim yâr illerine
suspus olmuş helâli
gözleri duvardaki levhada
'ah minel aşkı ve hâlâtihî'
Ve pattadak düşer iri yarı bir nükte
geçer hulusi'nin eline helâlinin yuları
sinsi sinsi güler bir hin oğlu hin
kahkahalar yükselirken, köşesinde
keyif tazeleyen müslüm efendinin
arada kaynar nargile fokurtuları
gitgide koyulaşır muhabbet
çerkesin üstüste çaylarıyla
ve sonra mapusane gediklisi
üç beş adam doğramış
kasabın oğlu bıçakkesmez hulusi
aşık hulusi
ayaklarında yumurta topuk kundura
kalın kara bıyıklarını bura bura
bir köroğlu tutturur tane tane
çerkesin bir kahvesi var
altı kaval üstü şeşâne
Hulusi, canın çıksın e mi
sen köroğlu kırat dedin
bitti tepemizde bu kör beygir
aklına turp sıktığı şaban ağa
dilinde çoktan eskittiğ yeni küfürler
yüklenir kapıya körkütük sarhoş
ört kapıyı lan godoş
burası meyhane mi
rakı şarap ne gezer burası kıraathane
çerkesin bir kahvesi var
altı kaval üstü şeşâne
Açar bayramlık ağzını şaban ağa
sessizlik yalın kılıç dolaşır
aynalar ayna değil iri birer kulak
müslüm efendi ya sabır çeker
kaşgöz oynatır çerkes emmi
acans geldi sami
çek radyonon kulağını
Bir köşede sami elinde kör kerpeten
hababam tepeler kelle şekerleri
nerde o eski tiryakiler
kıtlama çay içen mi kalmış tek tük
gönül ahbab ister kahve bahane
çerkesin bir kahvesi var
altı kaval üstü şeşâne
Uzatıp saçaklardan sivri dişlerini
zehir zemberek bir zemheri
ipini koparmış itler gibi
saldırır açık kalmış kapılardan
(not: şiirler alıntı olup diğer bölümler tamamiyle kendi çalışmamdır)
__________________
...zamansız şehre dönmek...
|
|
|