Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - DİVRİĞİ-Çayören
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 27.10.2008, 00:12   #4
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 40
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2211 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart --->: DİVRİĞİ-Çayören

Kültür

Dil

Halkının anadili Türkçe'dir,İstanbul lehçesinden bazı farklılıkları vardır.Örneğin, İstanbul lehçesinde kalın sessiz harfle ince sessiz harfin birlikte kullanıldığı bazı kelimelerde sessizlerin ikisi de ya kalın veya ince sessiz olur. Örneğin, ateş: ataş, elma:alma, beraber: barabar, düşmanuşman, biçare: beçere, Gülay:Güley,taze: teze, Ahir-i:Ahırı, Lastik;Lestik , sahip: sahap, sanki; sankı olarak söylenir. Fakat bazı kelimelerde de bunun tam tersi görülür. Örneğin, İstanbul lehçesindeki Tamay;Tamey, Canay;Caney, kolay; goley şeklinde söylenir. İstanbul lehçesinde (K) harfi ile başlayan kelimelerin çoğu (G) ile başlatılır; koç:goç, karga:garga, kar:gar, kara:gara, kemik:gemük, kiler; gilar, katır:gatır, kazma: gazma, kurt; gurt,vb. (S) ile başlayan bazı kelimeler, (Z) ile başlatılır. Örneğin, soba: zoba, sopa: zopa,vb. Buna karşın, çapa, yama, boru, kömür,kürek,vb birçok sözcük hiçbir değişikliğe uğratılmadan söylenir. Köyün dilinde (ğ)yerine çoğu kez (g), bazan da (y) kullanılır. Örneğin, düğen; dügen, yediğimiz; yedügümüz, öğlen;öylen, şeklinde söylenir. Bazı kelimelerde (g) ile (k) kaynamış gibidir, örneğin, 'soku', 'so(g)ku' şeklinde söylenir; bazı kelimelerde de (g) ile (h) kaynamış gibidir. Örneğin uşak:uşag(h); ok: ohg şeklinde söylenir. Bazı sözcüklerin başına (I) eklenir, Örneğin rahmet; ırahmat, rafhan; ırafan,rakı; ırakgı,vb. Bazı kelimlerde harfler yer değiştirir: ömrü; örmü, ekşi; eşki (veya eşgi),vb. Bazı kelimelerde ise bazı harfler atılır, yerlerine başka harfler kullanılır. Örneğin, Bismillah; Mismillah, külfet; küflet, çene; çeye, alnı; annı; anlının şakı; annının çatı, naylon; laylon,nöbet:löbet kirpi; dirpi, pişirmek; büşürmek, pınar; puar, musahip; miseyip, sulamak: suvarmak, eldiven; elduvan, vb. Bunlar gibi başka farklılıklar da vardır, örneğin İstanbul lehçesindeki (-yorum) eki yerine (-yim ) eki kullanılır; geli-yorum;geli-yim, gidi-yorum;gedi-yim, sevi-yorum;sevi-yüm, çalışı-yorum;çalışı-yım şeklinde söylenir. Çayören'de erkek hayvanı niteleyen zamire eklenen -sak/sek eki dişi hayvanlardaki cinsel isteği (cinsel kızışmayı) belirtir. Örneğin, Teke-sek: keçinin teke ile, buga-sak ineğin boğa ile, gos-sak, (koç-sak)koyunun koç ile, aygır-sak kısrağın aygır ile çiftleşmek istediğini belirtir. Buna karşın cinsel kızışma halindeki dişi eşeğe dalap denir.

* Çayören'de Günlük Yaşamda Kullanılan Bazı Sözcükler:

Ağıl:Yaylada tek gözlü ev.Agırlıgh: Toprağın 1-2 M derinindeki su kaynağının çevresinde oluştuduğu bataklık. Ahgbun: Hayvan gübresi. Alaçugh: Bahçede-bostanda tahta parçaları, çalı çırpı kullanılarak yapılan barınak. Alaf: Hayvanların kışın yemeleri için stoklanmış saman, yonca,çayır otu,çaşur, keven,vb yemlerin tümü. Anu(g)h:Kekik, Arholuç: Kadınlar sırtlarında ot, kes, odun gibi hem ağır hem de yaralayıcı ağır yükler taşırlar. Belleri ile yük arasına kalın bir paçavra korlar, buna arholuç denir. Arus: Ekin ekilmeyen veya ekin ekilmesine uygun olmayan yer. Aruhg dadı: Güneşte uzun süre kalan yiyeceklerdeki bozulmuş tat. Arvencin: Deriden yapılmış kırmızı renkli torba; kuzu veya gıdık kesildiği zaman derileri bütün olarak çıkarılır, bir teşt içinde su, kül, kızılkavak ağacının kabuğu ve naneden yapılmış bir karışım içine batırılarak üzerine taşlar konur ve günlerce bekletilir. Çıkarıldıktan sonra yıkanır ve kurutulur. İçine su konularak sızdırıp sızdırmadığına bakılır. Uzun mesafelerde içine süt, yoğurt ve ayran konularak taşınır. Arvencine eşür de denilir. Ayakgıltı: Ayakucu. Başyanı: Başucu. Belleme: Keçeden yapılmış çultar. Barhaç: Bakırdan yapılmış, saplı, içi kalaylı su, süt, ayran, yoğurt taşımaya yarayan kap. Ber: Yaylada koyunların sırayla sağıldığı yer; sağılan koyunu sağılmayanlardan ayırabilmek için koyunlar yüksekliği 1.5-2 M, aralarında 3-4 M mesafe olan taşlarla rastgele örülmüş iki duvarın arasına sırayla alınır, sağılır ve ayrı bir yerde toplanırlar. Berci: Koyunları sağan kadın. Berge: Kayısı. Bıldık: Patates. Bıldır: Geçen yıl. Bibi: Hala. Bizlenguç: Masta'nın ucundaki sivri çivi, öküzlerin baldırına dürtülünce canı yanan öküz daha hızlı yürür. Burma: Bükülmüş çayır otu. Busunmak: Sığınmak. Buymak:Çok üşümek, donmak.Cılgı: Bir insanın yürüyebileceği kadar dar yol, patika. Cortlan: derenin deri yeri, derinliği olan bataklık Çağa: Bebek,küçük çocuk. Çagıldagh: Koyun ve keçilerin kuyruk veya karın bölgelerindeki yünlerine yapışıp kuruyan kendi dışkıları.Çaput:Eski, yırtık ve bir işe yaramayan bez veya kumaş parçası.Çatağların en sarp yamaçları.Çebiş:Bir yaşından büyük ve henüz yavrulamamış keçi yavrusu. Çıngı: Kıvılcım.Çigit: Kayısı çekirdeğinin içi, tohumu. Çimmek: Yıkanmak.Çir: Kayısı, elma, armut, erik kurusu.Çolugh: Büyükbaş hayvanları 'kurun'a bağlamak için kullanılan, ince ağaç dalları U şeklinde bükülerek yapılmış araç. Çömçe: Kepçe. Çunmak:Başkasına imrenmek. Çüt: Çift. Çultar: Atın sırtına örtülen çul parçası. Çüte Goşma(Çifte Koşma): Karasaban düzeneğinin öküzlere bağlanması. Dadanmak: Bir yere davet edilmeden ve sürekli giderek bıktırmak. Dekmük: Tekme. Derhe: Uç tarafı sivri ve içe büklümüş satır. Deste: Bir elin içine sığdırılarak derilen ot veya ekin demeti. Dıhmagh: Tıkış tıkış doldurmak, (argoda s..mek). Divana: Aptal, Zeka özürlü. Düge:Bir yaşından büyük henüz yavrulamamış dişi öküz, inek olabilmesi için yavrulaması gerekir. Duvahg: Ekmek pişirirken üzerinde hamur açılan dikdörtgen şeklinde, yerden yüksellği 25-30 cm olan bir masa. Ebe: Babaanne ve anneanne. Ebügo:ebe (Moğollarda kabilenin her üyesi kendini ortak bir atadan inmniş sayar, bu ata ebüge’dir )Eke: Deneyimli, bilmiş, ükela. Egiş: Ekmek pişirirken hamuru kesmeye yarayan küçük sapı olan yekpare metalden yapılmış üçgen şeklinde ve el büyüklüğünde bir alet. Ekdi: Görgüsüz. Ergimat: İki veya üç çatalı olan meşe, alıç,yabani armut ağacı gibi dayanıklı ağaç dallarından yapılmış harmanda kullanılan bir alet. Essik: Aynı seviyede görünen iki yer arasındaki doğal çöküntü. Eşür: Oğlak derisinden yapılan ve içine ayran konulan tulum,arvencin de delir.Evlek: Çiftçi öküzlerle çift sürerken, kendisinin belirlediği bir zaman aralağında süreceği yeri bir hat ile ayırır, buna evlek denir. Eyenk: Karasaba'nın toprağı yaran kısmı. Eydemürü: Karasabının toprağı yaran kısmınına , yani 'eyenk'e, geçirilen ucu sivri özel demir.Farıma:Herhangi bir şey için eskiden duyulan heyecanın/isteğin artık duyulmaması hali. Ferik:Bir yaşındaki tavuk veya kuş yavrusu. Fısındırıgh: Değirmende suyun çarka bağlandığı koridor.Fışgı: At, eşek ve katır gübresi. Gakguç: Bir ucu sivriltilmiş küçük sopa parçası,toprağı eşmekte kullanılır. Gamuldur:Urgan(kendir) veya 'kolan'ın ucuna takılan 2 çatalı olan, sapana benzeyen alet. Galata:Orospu. Garıgh: Bostanda hıyar ve kabak ekimi için toprakta açılan geniş ve yayvan kanallar.Gasplagh: Tahta parçaları, sopalar, uzun odunlar kullanılarak yapılan bahçe-bostan kapısı. Gatıgh: Yoğurt. Gatma: Kısa kalın ip, Gavar: Tarlayı sularken ana kanalın değişik yerlerinden açılan küçük kapılar. Gavuşmak: Yetişmek, ulaşmak. Gelmacı(gelin bacı):Yenge. Gıcınmak: Bayır bir yede popusunu üstüne oturarak kaymak. Gıç: Bacak. Gıdık: Bir yaşından küçük keçi yavrusu (oğlak). Gırgı:Atmaca. Gırmıt: Dağların koyuklarında yetişen yabani bir meyva, temizliği simgeler: gırmıt gibi olmuş denilince o şeyin çok temiz olduğu ifade edilir. Gıvışlanmak: Kıpraşmak. Gilar: Kiler. Godur godur etmek: Mırıl mırıl konuşmak. Gunduk: Yumruk. Gol (Kol): Küçük bir dereceğin aktığı yayvan ve dar vadi. Goya: Güya.Göbek: Mantar. Gök: Sebze ve meyvelerin henüz olgunlaşmamış, yeşil hali. Göze: Suyu çok az olan pınar. Guzlama: Koyun, keçi ve ineğin yavrulaması. Gunnama: At, eşek, köpek ve kedinin yavrulaması. Hag: Sebze ve meyvelerin henüz olgunlaşmamış,yeşil hali. Hal: Kar küremek için tahtadan yapılmış alet. Haloun Yeritme (yürütme):İmdat çağırısı, daha çok Çayören'in komşu köylerle otlak-mera yüzünden çıkan kavgalarında veya köydeki yangınlarda 'haloun' yürütülürdü (Cengiz Han'ın annesi [Hole-un]]ile bir ilintisi var mı acaba?)Hargh: Su kanalı. Harar: Kıl ve yünden dokunmuş büyük çuval (bugün Moğolistan’da parlamento’ya Büyük Hural deniyor.) Hatıl: İki taş üzerine örülen bir duvar yaklaşık 2 M yükselince duvarın her iki kıyısından boydan boya yassılaştırlmış 15-20 cm eninde ağaçlar uzatılır ve bunlar merdiven misali kısa ağaçalar çakılarak birbirlerine bağıtlanır, buna hatıl denir. Duvar hatıl üzerine örülmeye devam eder, 2 M sonra yine bir hatıl atılır. Hatılsız taş duvar hemen yıkılır. Havzul: Baharda yeni yapraklanmış dalalr. Havzul: baharın il haftalarındaki yeni yapraklana dallar. Haylamak: Hayvanın arkasına vurarak yürütmek. Haznouç: Mastanın diğer ucundaki üçgen çeklinde küçük metal kürek (spatül), sabana yapışan toprağı sıyırmaya yarar. Hezer bezer kalmak:Çaresiz kalamak, bıkmak, yılmak. Hındık: Sümük. Hırçık: İşe yaramaz, çok eski giysi, kumaş parçası. Hırık: Arakası yırtılmış, kopmuş, eskimiş lastik ayakkabı. Hürülük: Kızıl Şahin. Hon: Ekin deren kişinin hiç ara vermeden dereceği alanı göz kararı belirlemesidir; bu alanın sınırları tarla içindeki bir kaya, bir ağaç, bir çalı yığını gibi görünen objelerle belirlenir. Honcu: Ekin derenlere “honcu” denir. Hozan: Derilmiş ekin tarlası. Ihı: İşte. İssİ:Sıcak, rutubetli, kapalı ve bunaltıcı hava.Işıma: Güneşin doğması. Günışıdı:Şafak vakti. İşevüne gelmek: Yazın koyunların sağılması için köye getirilmesi. İşmar: Göz kırpmak,işaret etmek.Ka!: Ya! anlamında bir ünlem; kadınlar kullanır(ka anam! böyle de olur mu?). Kakuç:Çekiç Karış vermek: Beddua etmek. Kefleme: Tehdit etme.Kehan etmek:Bostanda yetişen yaban otlarının ayıklanması.Kepenek: Kelebek.Kes: Dikenli otların tümü.Kesmük: Harmanda buğday samandan ayrılırken harman makinesinin özel bölümünde toplanan tam ezilmemiş başaklar ile kum ve küçük çakıl taşlarından oluşan karışım, tavuk yemi olarak kullanılır. Keşgür: Tahtadan yapılmış, iki kişi tarafından taş, gübre,vb taşımak için kullanılan araç (teskere).Keyveni: Evde yemekleri pişiren ve düzeni sağlayan kadın.Kıya: Konuşma anında kadınların kullandığı 'arkadaş' anlamında bir ünlem (Kıya, sene deyem ki!). Kulunk: 5 Kg ağırlığındaki çekiç. Kopmak: koşmak,tez Kopuç: Sokgu döğmeye yarayan ağaçtan yapılmış başı ve sapı olan, 2-3 Kg ağılığında (T) harfi şeklindeki alet. Kos: Gece yatmadan önce evin en dıştaki kapısı(dışkapı)nın arkasına dayanan büyük kalas, kilit görevi görür. Kosou: Yanarken söndürülmüş odun. Koskuz: Köstebek. Kurt: Kürt. Kurun: Hayvanların yemelerinin konulduğu tahtadan yapılmış, hayvanın ulaşabileceği kadar derinlikte olan kanal. Külbe: Küçük kazma. Küflet: Ev halkı, külfet. Kürelemek: Silip süpürmek. Küreniyinen: Topuyla, tümüyle. (Moğollar geçici olarak konakladıkları yere bugünkü Türkçe'ye kamp olarak çevrilen "küriyen" derlerdi.[18] Kürümek: Küremek. Küren Küren: Fazla fazla. Log: Yaklaşık 1.5 metre boyunda, 40-50 Kg ağırlığında sert taştan yapılmış yekpare silindir. Toprak damların üzerinde durur, yağmur yağdığında damın tüm yüzeyinde yuvarlanarak toprağı sıkıştırır, evin tavanından içeriye su sızmaz.Logdurağacı: Log'un iki yanındaki deliklere takılarak çekildiğinde hareketini (yuvarlanmasını) sağlayan ağaçtan yapılam alet. Mag: İstiflenmiş odun yığını (Heredot, Med'lerde Mag adında bir boydan söz eder[19])Martaval: Bire bin katarak anlatmak, yalan. Masta:Öküzlerin haylanmasını (yürütülmesini) sağlayan, bir ucunda 0.5-1 cm uzunluğunda sivri bir çivi, diğer ucunda da haznouç denilen üçgen şeklinde küçük bir metal olan 2-3 metre uzunluğunda genellikle iğde ağacının dallarından yapılmış sırık. Mendek: Palanlı ya da semerli hayvana yüklenen yükün bir tarafı Mıgal: Hayvanların sütünden elde edilen tüm ürünler, ağartı da denir. Miseyip(Musahip): Kanbağı olmayan kardeş, Anda. Narpuz: Nane. Ohg(ok): Yeni inşa edilen evin damı yapılırken, her odanın karşılıklı iki duvarının üstüne, bir ucu bir duvarda, diğer ucu da diğer duvarda olacak şekilde uzun ve kalın bir selvi veya ardıç ağacı uzatılır, buna ‘ohg(ok)’denir. Diğer karşılıklı iki duvarda bu ok’a daha ince ve daha kısa kalaslar uzatılır, bunlara da ‘tersik’denir. Tersiklerin üzerine mertekler, merteklerin üzerine ince ve yapraklı ağaç dalları, çalılar yerleştirilir ve bunların üzerinde de tonlarca çamur dökülür, sıvanır ve loğlanır; bu işleme Püsürük denir. Oynaş: Evli erkeğin veya kadının sevgilisi.Pagaç: Değirmende yapılan bir çeşit kurabiye. Payalanmak: gururlanmak,tafra. Per: Su değimeninde taşın dönmesieni sağlayan su gücü ile çalışan çark. Pılışga: Beleş. Pingal: Tavukları kandırmak için kümeste içi saman dolu bir sepetin içine bırakılan bir adet yumurta. Tavuk o yumurtanın üzerine yumurtlar. Pırnat: 3-4 ot destesinden bir pırnat oluşur. Pir: Yaprak. Pirpirim: Semizotu. Sabanohu:Karasaban'ın sapı. Sagsı: Ateş küreği. Samı: Öküzleri çifte ya da düğene koşarken boyunduruk denilen ağaça bağlayan meşe ağacından yapılmış, yay şeklinde, 30-40 cm boyunda alet. Sambağı: Öküzün boyununu iki taraftan saran iki 'samı'yı bağlamada kullanılan 25-30 cm uzunluğunda keçi kılından elde örülmüş serçe parmağı kalınlığında ip. Sası Çalma: Yiyeceklerdeki metalik tat. Soharıç: Bir tür sos'dur; tereyeğında soğan kavrularak pişmiş yemeğin üzerine dökülür, bazan soğanla birlikte kavurma ve anuhg da kavrulur. Sakgandurugh: Evli kadınların başlarına giydikleri Fes adı verilen başlığı başa sabitlemek için çeneden gırtlağa geçirilen lastik bağ. Salahana: Sokaklarda dolaşan sahipsiz köpek; bu sözcük tembel ve işsiz insanlar için kullanılır. Şeher uşağı: Görmemiş, Herşeyden yoksun. Şişek: Bir yıllık ve henüz yavrulamamış koyun. Süyük: Damların saçağı. Şoruk: Ağızdan akan salya. Tasgır: Herşeyden yoksun. Tay durmak: Havvana yük yüklerken dengesizliği giderene kadar ağır tarafı kaldıran kişi tay durmuş olur.Tersik: Duvardan ogh (ok)’a uzatılan kalaslar.Tıgıç: Çok büyük kazanlarda yapılan bulgur pilavını (aş) ve tarhanayı karıştırtmakta kullanılan 1-2 M boyunda, harman yabasına benzeyen alet. Tarlayı suvarırken (sularken),suyun istenieln yere gitmesi için küçük kalan açmaya yarayan 4-5 M boyundaki ince sırık da tığıç olarak adlandırılır. Tez: çabuk Tum:İki tarla arasında 50-60 cm enindeki sınır hattı, ekilmez, otları derilir. Ubba: Bilmiş, ükela. Ubba ubba konuşmak: Ükelalık etmek. Uşagh: Çocuk. Üznük: Çalışa çalışa takattan düşmüş, sakatlanmış hayvan. Vıjjık :Karasaban'da kullanılan çok küçük ağaçtan vida. Ümürze: Miseyip(Musahip)lerin her biri, diğerinin eşinin ümürzesi olur.Yancugh: Köyde kadınlar yünden ve keçi kılından ip üretirler, bunu iğ denilen başı ve sapı ahşap olan bir alet ile yaparlar.İğin 10-15 Cm uzunluğunda ve yuvarlak olan sapını baldırlarında yuvarlayarak yaparlar. Elbise iğin hareketini engeller ve baldırı tahriş eder. İğin sapının daha kolay dönmesi ve baldırı tahriş etmemesi için kadınlar elbiselerinin üstünden baldırlarına yaklaşık 30 x 30 Cm boyutlarında bir deri parçası bağlarlar, işte buna yancugh (yancık) denir. Yaylım: Hayvanalrın yayıldıkalrı alan, meralarZomp: Balyoz.

* İnsan Adları1970 öncesinde gerek erkek ve gerek kadın adları İslam dini aracılığıyla geçen İbrani - Arap adlarıdır. Ençok taşınan erkek adları: Ali, Hiseyin (Hüseyin), Hasan, İrbaham (İbrahim), Mısa (Musa), Mısdafa veya Musdo (Mustafa), Ehmed (Ahmet), Memmed (Mehmet), Sato(Sadık), Yusup (Yusuf), Ismayıl (İsmail),Sülo (Süleyman) ve Yagıp (Yakup)'dur. Az sayıda Gamber, Garip, Aşur adları da vardır. Yeni doğan bebeğe babasının adı verilmez, babasından önceki atalarının adlarının verilmesi çok yaygın olmakla birlikte, bazan köyde Cem yürüten ve kerametine çok inanılan Dede'lerin adları da verilirdi. Buna karşın, Dede'nin yürüttüğü ve çok büyük manevi değeri olan "Cem", hiçbir zaman çocuklara ad olarak verilmemiştir.Oysa Kerbela olayından kök alan "Aşur" erkeklerde, Aşura (Aşurey olarak söylenir) kadınlara ad olarak verilir. Çayören köyünde en yaygın kadın adları da şunlardır:Eşo (Ayşe), Elüf (Elif), Zebo (Zeynep), Fatey(Fatma), Sultan, Haçca (Hatice), Güley (Gülay), Tamey (Tamay), Zöhre (Zehra) ve Satı'dır. Bunların yanında Navruz (Nevruz), Aşurey (Aşura), Fatıgül (Fatmagül), Ağgül (Akgül), Döndü gibi isimler de -yaygın olmamakla birlikte- vardır. Bu adlar İslam'ın değişik mezheplerine mensup olanlar tarafından taşınan adlardır. Bununla birlikte Çayören Köyü'ndeki erkek adları Şiilik'te daha çok kullanılan adlardır, Sünni halifelerin adları olan Bekir, Osman ve Ömer adları çocuklara asla konulmaz, çünkü bu adlar "yezid" i çağrıştıran adlardır. Bununla birlikte, sülale adları (lakapları)arasında bu halifelerin adları da vardır.

* Sülale Adları: Çayören'de sülale adları çok çeşitlidir; bu adların çoğunun köyün dilinde anlamları yoktur ve niçin ve ne zaman bu adları aldıkları bilinmez. Buna karşın, beş sülalenin adının anlamı ve bu adları nasıl aldıkları kesin olarak bilinir. Bunlar 'Osmangil', 'Ömereviler', 'Boz Osmanlar', 'Bekir Ağalar', Davutgil sülaleleridir. Bu sulalelerin hiçbirisi geçmişinde ve bugün çocuklarına bu adları vermemiştir. Ancak, Osmanlı vergi memurları geldiğinde, köy muhtarı "Aloca" (Ali Hoca) sülaleri böyle tanıtır, kendi oğullarını da onların yanında 'Bekir', 'Osman', 'Ömer' ve 'Halit' diye çağırırmış. Aloca'nın sülalelere verdiği adlar bugün de geçerlidir. 1970'li yıllardan itibaren Çayörenliler büyük kentlere göç ettiler, bu göç onları düşünce, meslek (iş),giyim, beslenme gibi birçok bakımdan değiştirdiği gibi, çocuklarına ad koyma geleneğini de değiştirdi. Artık eski atalarının adlarınından çok, okullarda arkadaşlarının, mahallede komşularının, televizyon dizilerindeki karakterlerin ya da o karakterleri oynayan aktörlerin-aktirislerin adlarına öykünerek çocuklarına ad koyuyorlar.
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


CANDA ÖZÜR OLMAZ...
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 11 Kullanıcı seva'e Teşekkür Ediyor...