|
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 21:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 40
Mesajlar: 15.375
|
--->: DİVRİĞİ-Çayören
Abdal Musa
Her yıl yapılan dinsel bir gelenektir. Çevredeki Alevi köyleri de davet edilerek kutsal etli bulgur pilavı yenilir. Ne zamandan beri uygulandığı bilinmiyor. Genellikle kışa girilecek haftalarda ve Dede'nin "Cem" yürüttüğü, köylülerin "görüldüğü" ayda yapılır. Cem; dinsel bir törendir, musahip tutma, görülme, yargılama, semah dönme, saz eşliğinde "deyişler" (saz çalarak türkü tarzında söylenen dinsel şiirler) söyleme gibi çeşitli rütüelleri vardır. Cem töreni yaklaşık 1 ay sürer. Cem töreninin bitiminde Abdal Musa yapılır. Muhtar ve sözü dinlenir yaşlılar tarafından görevlendirilen birkaç kişi tüm köyden un, bulgur, para toplar. Dileklerinin yerine gelmesi için adak adamış olanlar dana, koyun, keçi, inek verir. Toplanan parayla öküz, tosun, koyun ve keçi alınır. Abdal Musa aşına tavuk veya horoz eti konulmaz. Bazan -adaklarla birlikte- kesilen et miktarı yüzlerce kilo olabilir. Aş'ın (pilav) pişirilmesi ve yenilmesi için uygun bir meydan (harman veya büyük bir dam) seçilir. Hayvanlar 'fikge'nin (baş aşçı) denetiminde köyün gençleri tarafından bir gün önceden kesilir, yüzülür ve etleri doğranır. Aynı gece köyün genç kızları tecrübeli bir kadının gözetiminde aynı evde yuha (yufka) pişirirler. Ertesi günü, çok büyük, en az 6-8 gaz tenekesi bulgur alabilen, kalaylı bakır kazanlarda (en az 2 kazan) su kaynatılır, içlerine yeteri kadar bulgur salınır, bu arada etler daha önceden yine aynı büyüklükteki kazanlarda pişirilmeye konulmuştur. Fikge ve yardımcıları sürekli kontrol ederler, uygun kıvama geldiklerinde eti bulgurun kaynadığı kazana aktarırılar, ocaktan -kazanın saplarına meşeden yapılan bir kalas geçirerek ve her ucundan üçer kişi omuzlarına alarak- indirirler, ağzını uygun bir tahta ile örtüp etrafını kalın bezlerle sararlar, öğlene doğru misafirlere ve köylülere büyük kalaylı bakır leğenler içinde ikram edilir. Abdal Musa aşı en önce yatakta olan hastaların, gelemeyecek kadar ihtiyar olanların ve dağdaki çobanların evlerine gönderilir. Önceleri kaşık verilmezdi, herkes aynı leğene kopardığı yufka parçalarını (lokma) daldırarak yerdi. Sofradan hiç kimse doymadan kalkmaz. Aslında, doymak için yenilmez; 'tıkınılır'. Artan yemek gelen misafirlere yufkalara konulup mendillere bohçalanarak (paketlenerek) ailelerine -mahsus selamlarla birlikte- götürmeleri için verilir, yine artmışsa köyün evlerine dağıtılır.
Aşur Orucu ve Aşura Çorbası
Muharrem ayında 10 yaşındaki çocuklar dahil olmak üzere hemen herkes 12 gün oruç tutar, hasta, çok ihtiyar, 8-9 yaşındaki çocuklar ve bünyesi çok zayıf olanlar 3 gün veya 7 gün oruç tutarlar. Bazıları ise, 3 gün de "Mensimler" (Masumlar) için, yani Kerbela'da öldürülen çocuk yaştakiler için tutar. Oruç tutmak için kimse kimseyi zorlamaz ama kentlerde "mahalle baskısı" denilen sosyal olgu Muharrem Ayı'nda Çayören'de "köy baskısı" şeklinde kendini gösterir. Bu sürede evlerdeki hiçbir hayvan kesilmez, doğada hiçbir hayvan öldürülmez,hiçbir yaş ağaç kesilmez.Kısacası, canlı olan hiçbir varlığa kötü davranılmaz. Cam kaplardan su içilmez, başkasının karşısında kalaylı 'maşafa' (maşrapa)dan kana kana su içilmez. Çok inançlı bazı ihtiyarlar sularına kül atarak suyun rengini değiştirip içerlerdi. Yuvarlak bir nesne ile top oynar gibi oynanmaz.Bazen köye Dede gelir, 3-4 gün kalır, ama Cem yürütülmez. Kerbela olayını anlatan hikayeler okur ya da anlatır. Oruç bitimnde köydeki evlerin çoğunda "Aşura Çorbası" pişirilip dağıtılır. Çorba, Kurban Aşı'nın pişirildiği büyük kazanlarda pişirilir. Çorbanın ana maddesi yarmadır. İçine üzüm, dut, nohut, şeker, tuz, vb 12 çeşit besin maddesi konur. Aynı günde 4-5 ev çorba pişirmiş olabilir. Çorba pişince köyün çocukları "çorbaya ha!, çorbaya ha! " diye köyün her tarafında bağırırlar. Herkes kaşığını kendi evinden alarak gidip istediği evin çorbasını içer.
Sultan Navruz
Hıdırellez
Kurban Kesme
Abdal Musa'ya Sünni Kürt köyleri davet edilmezler ama kurbanalra davet edilirler.
Cenaze Töreni
Ölen ister genç, ister yaşlı kadın ya da erkek olsun hemen bir kaç genç görevlendirilerek komşu Alevi köylerine, eğer ölenin arkadaşlık-dostluk ilişkileri olmuşsa komşu Sünni Kürt köylerine de haber verilir.Cenazelerde mutlaka 'ağıtlar'söylenerek ağlanır.Yaşlı ölümlerinde sadece oğlu, kızı, karısı gibi yakınları ile çok yakın dostları ağlar.Genç ölümlerinde ise tüm köy ağlar. Genç ölümlerinde, eğer köyde ölmüş ise, cenaze evin bir odasına konur, etrafında annesi, ebeleri, varsa kardeşleri ile köyün yaşlı kadınları otururlar. İçlerinden sesi güzel olan biri yüksek sesle bir ağıt söyleyerek ağlar, diğerleri ona eşlik eder ve hep birden "lorey lorey, lorey lorey!" diyerek hüngür hüngür ağlarlar, buna "diye diye ağlama" denir. Ağlama sesleri köyün yakınındaki tarlalardan duyulabilir.Genç ölünün annesi, ebeleri ömür boyu, kız kardeşleri senelerce başlarına siyah başörtüsü bağlarlar. Tüm köy büyük bir üzüntü içindedir, günlerce yüksek sesle gülünmez, rady
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
CANDA ÖZÜR OLMAZ...
|