Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 10.02.2009, 00:14   #4
sonbahar5803
Usta Yiğido
 
sonbahar5803 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sonbahar5803 Şuan sonbahar5803 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.09.2009 14:57

Üyelik Tarihi: 26.09.2005
Mesajlar: 1.078
Tecrübe Puanı: 846 sonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISIsonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISIsonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISI
Standart Cevap: Peygamberlere İman



Nebi ile Resul


Peygamberliğin Arapça karşılığı nübüvvet olup, bütün peygamberler öncelikle nebîdir. Nebî, Allah’tan vahy alan, ayrıca Allah’ın kendisini hüküm ve ilim ile serfiraz kıldığı seçkin zattır.
(Âl-i İmran, 3/69; En’âm, 6/89)


Nebîler içinde kendilerine Kitap veya Sahifeler verilenler vardır ki, bunlara resûl denir. Resûl olmayan, yani kendilerine Kitap veya Sahifeler verilmeyen nebîler, kendilerinden önce gelen veya kendi zamanlarında yaşayan resûlün çizgisinde Din’in anlaşılıp uygulanması, insanlara anlatılması ve Kitap’la insanlar arasında hükmetme vazifesiyle mükellef kılınmış
(Bakara, 2/213; Mâide, 5/44),
Allah onlardan, kendi zamanlarında bir resûl gelirse ona mutlaka inanıp destek olacakları sözünü almıştır.
(Âl-i İmrân, 3/81)


Resûller dahil bütün nebîlere, içlerinde Hz. Yahya gibi bazılarına daha sabî iken (Meryem, 19/12), Hz. Yusuf gibi bazılarına gençliklerinin ilk döneminde (Yûsuf, 12/22), Hz. Musa gibi bazılarına ise gençliklerinin ikinci devresinde (Kasas, 28/14) verilen hüküm, Kitab’ı anlama, onu uygulama, onunla hükmetme, uygulayıp hükmetme işinde ve doğru ile yanlışı ayırmada şüpheye düşmeme, dolayısıyla her meselede doğru ve yerinde karar verebilme, üstün idrak ve anlayış gücüdür (Râzî, Kurtubî). Kur’an-ı Kerim, peygamberlere hükümden başka ayrıca hikmet (Âl-i İmrân, 3/81) ve hususî bir ilmin de verildiğini vurgular.
(Yusuf, 12/22; Enbiyâ, 21/74; Meryem, 19/12)


Peygamberlere verilen hüküm nasıl kendisinde asla şüpheye ve nefsânîliğe yer olmayan hüküm ise, onlara verilen ilim de, kendisinde asla cehaletin yeri bulunmayan, eşya ve hadiselerin manâ ve hakikatine nüfuz, insanın iç dünyasını, nefsin hallerini tanıma ve onu terbiye ilmidir (Râzî). Her ne kadar peygamberlik Cenab-ı Allah’ın bir lûtf u ikramı ise de, onda en azından onun derinlikleri, hattâ lâzımı olan hüküm ve ilim, söz konusu âyetlerde (Yusuf, 12/22; Kasas, 28/14) açıkça ifade buyrulduğu üzere, peygamberlerin ihsan sahibi, yani Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmelerinin (Müslim, İman, 1; Tirmizî, İman, 4), yaptıkları her işi mükemmel yapmalarının mükâfatıdır. Dolayısıyla, onlara verilen hüküm ve ilimde, ihsanının, takvasının derecesine göre başka mü’minler de pay sahibi olabilirler.
(Bakara, 2/269; Mâide, 5/44; En’âm, 6/122; Enfâl, 8/29; Hadîd, 57/28)

(Alıntıdır)


Kısaca şöyle diyebiliriz:

Resûl, kendisine müstakil bir din ve kitab verilen peyamberlere denir.

Nebî, müstakil bir din ve kitab sâhibi olmayıp kendinden önceki bir peygamberin kitabına uygun hareket etmekle vazifeli peygamberlere denir.


Kaynak : Mehmet Dikmen
__________________

İnsan yaklaştığınca yaklaştığından ayrı
Belli ki, yakınımız yoktur ALLAH’tan gayrı...
sonbahar5803 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla