Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 10.02.2009, 00:31   #3366
cafer_ank
Yiğido
NO AVATAR
 
cafer_ank Şuan cafer_ank isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 07.04.2009 01:02

Üyelik Tarihi: 04.02.2009
Mesajlar: 79
Tecrübe Puanı: 611 cafer_ank FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: GÜMÜŞDERE'LİLERİN SOHBET ALANI

Doğrusu ittifak ve ayrılık konuları, günümüzde de ehemmiyetini koruyan en aktüel konulardandır. O, her devirde önemli olsa da, değişik ayrışımların doludizgin yaşandığı bir dönemde, ciddiyeti giderek artan ve bütün içtimâî mes’elelerin önüne geçen bir mevzu hâline gelmiştir. Asırlardan beri faturasını milletin ödediği bu ihtilâf ve ayrılık, bilhassa hissîliğin öne çıktığı günümüzde endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki, dirilişimiz için bundan daha büyük tehlike tasavvur etmek mümkün değildir.

Toplumumuz, belli bir süredir, ilmî ve fikrî yapısı itibariyle alabildiğine sığ, kalbî ve ruhî hayatı itibariyle oldukça fakir; rehberleri itibariyle sahipsiz ve acınacak haldedir. Bağnazlık ve müsamahasızlığın beslenip kaynaklandığı bu ortam bütün bütün yok edilmedikçe, ittifak ve ittihadı düşünmek bile çok zordur.

Zira, anlaşma ve uzlaşma, her şeyden evvel bir akıl ve mantık işidir. Akla ve mantığa dayalı bir birliktir ki, değişik sarsıntılar karşısında dayanabilir ve uzun ömürlü olur. Oysa ki günümüzde, daha çok hissî birlik ve kardeşlik söz konusudur. Bu ise zayıf, yetersiz ve kısa ömürlüdür. Belli bir gruba muhalif olarak toplanmalar, düşmanlık duygularıyla bir araya gelmeler, saldırgan veya saldırılmış olma ruh hâleti içindeki derlenmeler, hissî birleşmelerin gelip geçici dalgalanmalarından başka bir şey değildir. Bugünkü keyfî (nitelik) ve kemmî (nicelik) boyutlarımız içinde böyle bir birlik kat’iyyen yetersizdir ve hele mukaddes prensiplerimiz açısından asla kabûl ve tasvip edilemez ve asla şâyan-ı takdir de olamaz.

Öyle ise, bugün, iç ve dış ayırıcı faktörleri de hesaba katarak, ortak birleşme noktalarımızın müzakereye getirilmesine ve birliğimizin aklîlik ve mantıkîlikle yeniden ele alınmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Gaye ve vesîlelerin, hedef ve maksatların tayin ve tesbitlerinin yeniden gözden geçirilip, vicdânî bir mukaveleye teslim olmaya ihtiyaç vardır. Maddî-manevî, dünyevî ve uhrevî saadetimizin temel taşı olan birliğimiz için çok şiddetli ihtiyaç vardır.
Netice olarak diyebiliriz ki, din ihtiyacının yeteri kadar ve olması gereken şekilde karşılanmayışı, bir taraftan mülhid ve ateist bir grubun yetişmesine yol açmıştır. Hele ihlâs ve samimiyet gibi amelin özünden habersizlik, nefse muhabbet ve inhisar-ı fikir de araya girince kargaşa, artık üstesinden gelinmez boyutlara ulaşabilmektedir.

Gruplaşma hissi, insanın fıtratında vardır ve bu his varolduğu sürece de hükmünü icrâ edecektir. Asıl mesele, bu duyguyu zararsız hale getirmek, hattâ faydalı kılmaktır. İyi kanalize edilememiş bu his, çok defa insana da, insanın tabiatına da zıt bir istikamette gelişir ve zararlı olur. Cehalet, görgüsüzlük, bağnazlık gibi içtimâî hastalıklar bu hissi kendi yörüngelerinde tuttukları müddetçe, her an kanlı bıçaklı kavga hazır demektir. Aksine, ilim ve irfanın, hoşgörü ve müsamahanın yaygınlaştığı nisbette de, anlaşma ve uzlaşma pozisyonları doğar ve grupların ittifak edeceği bir “sulh çizgisi” belirir. Böylece, fıtrat ve onun kanunları içinde kısmen reaksiyonlarımız frenlenmiş, hiddet ve öfkelerimiz de dinmiş olur.


İbrahim Canan Bey’in Sulh Çizgisi kitabına önsöz
cafer_ank isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla