Cevap: 93'te Hayatını Kaybedenler Anıldı
Güzel bir yazı buldum,okumak isteyenlere tavsiye edilir.Tamamen alıntıdır.
YIL 1993....
Aslında 1993 yılı cumhuriyet tarihinde unutulması mümkün olamayan bir yıl olarak belleklerimize kazınmış durumda..
bu yıl kara bir leke olarak anımsanacak, toplumun üzerinde bıraktığı derin ve unutulmaz etkileri ile üzerinden asırlarda geçse unutulmayacaktır,
tıpkı kerbela olaylarının üzerinden yüz yıllar geçmesine karşın unutulmaması gibi..
1993 yılında ne oldu..?
24 ocak 1993 tarihinde uğur mumcu faili meçhul edildi,
kullanılan c-4 patlayıcı o tarihlerde sadece bir kurum tarafından kullanılmaktaydı,
c-4 patlayıcı ilk defa ülkemizde bir terör eyleminde kullanılıyordu,
o tarihlerde uğur mumcu pkk ile alakalı çok önemli bulgulara ulaşmış,
bu konudaki bulguları teyid etmek amaçlı bir kurum ve bir kaç gazeteci meslektaşı ile paylaşmıştı..
16 Şubat 1993 günü Nevşehir Cezaevi'ndeki PKK, Dev-Sol ve TİKKO militanları askeri elbiseler giydirilerek firar ettirildi.
17 Şubat 1993'te Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis uçak kazası ile öldürüldü..Eşref Bitlis'in öldürülmesinden 3 gün sonra İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu PKK, Dev-Sol ve TİKKO militanları, infaz koruma memuru elbisesi giydirilerek yine firar ettirildiler.
24 Mayıs 1993 günü Bingöl'de 33 asker şehit edildi..
Pir Sultan Abdal Derneği'nin Sivas'ta etkinlik düzenlemeye başladığı 30 Haziran 1993 günü bazı JİTEM'ciler hazırladıkları 'İslami bildiriler'i Sivas Emniyet Müdürlüğü'nün faksından basına göndermeye başladı. Bu bildirilerde iki önemli tema işleniyordu: Biri Aziz Nesin'in dinsiz olması, ikincisi de Şeytan Ayetleri kitabını Aydınlık Dergisi'nin yayınlamasıydı...
tarihler 2 temmuz'a yaklaştıkça sıvas geriliyor olayın alt yapısı hazırlanıyordu,
nevşehir ve bayrampaşa cezaevinde firar ettirilen terör mahkumlarından ses seda yoktu..!
sıvas'a 1 temmuz gecesi gelenlerin 3 tane oteldeki yerleri ayırtılmış ve kimlik kayıtlarının tutulması talimatı verilmişti.
otel çalışanlarının ifadelerinden anlaşılacağı gibi çoğu siyah gözlük takan konukların nerede ise tamamı kirli sakallıydı.
2 temmuz 1993 günü madımak tertibi hayata geçiriliyordu..
günler öncesinden ısıtılan sıvas o gün fokur fokur kaynıyordu bir kaç camiden çıkan insanlar madımak'a kanalize ediliyor,
önlerindeki kirli sakallı siyah gözlüklü adamların attıkları sloganlar ile madımaka varılıyor,
sözüm ona ordaki keferelere ölüm yeminleri ediliyordu,
kalabalığın madımak'a yönlenmesinden tedirgin bile olmayan güvenlik güçleri herhangi bir reaksiyonda bulunmuyordu,
mesela o durumda 10 tane güvenlik görevlisi havaya ateş açsa bütün kalabalık dağılacakken amirlerinden bu türden bir emir almayan güvenlik güçleri olayların patlak vermesini çaresizce seyrediyordu..
otelin ateşe verilmesi bile o kalabalığa karşı sert bir karşılık verilmesi konusunda bir emir yada telkinde bulunmasını sağlamıyordu..
olayların patlak verdiği anlarda polis kameraları kayıtta değil,
iha kamera kayıtlarıda ortadan kayboluyordu..
tıpkı kalabalığı oraya yönlendiren kirli sakallı siyah gözlüklü siyahlı elbiseler giyen adamlar gibi herşey kayboluyordu,
37 can diri diri yakılıyor failler ortadan kayboluyor ve tertipleyenlerin planları gerçekleşiyordu,
geçen yıl adapazarında dtp'nin bir düğün salonunda yaptığı etkinlik'te şehir halkı düğün salonunu ve içindekilerini yakma girişiminde bulunmuştu,
olay 4.5 saat sürmüş duyarlı güvenlik güçleri havaya ateş açmış can siperane olayın gerçekleşmesine engel olmuşlardı..
madımak olayında planlarını kusursuz gerçekleştirenler bu defa 5 temmuz 1993 günü başbağlarda,
terör örgütlerinin daha çok spor ayakkabılar kullandıkları militanlarının aksine ayaklarında kunduralar,
yüzlerinde maskeler ile köyden topladıkları insanları camii'ye toplayarak hunharca katlediyorlardı..
1993 yılı madımak, başbağlar ve gazi mahallesinde alevi yurttaşların çoğunlukta olduğu kahvehanenin taranması ile dolu dolu geçiyordu..
trenin geçişini birileri doya doya seyrediyordu,
topluma bazı nifak tohumları titizlik ile serpiliyordu,
şimdilerde 20 yaşında olan o gün 4 yaşında olan madımak zede olan birinin yakınına göre yobazlardı o oteli ateşe verenler,
17 mehmetçiğimizin şehid olduğu dağlıca saldırısından sonraki gün, kırşehir mucurdan kırıkkale keskin arasında bir tertip hayata geçirilmeye başlar,
akşam saatlerinde keskin halkı bir kaç kişinin öncülüğünde toplanmaya başlar teröre lanet, terör örgütü hakkında sloganlar atılır ve git gide kalabalıklaşırlar, aralarında birileri kalabalığı karayoluna doğru yolu kapatmak konusunda parlak bir fikir ortaya atar,
bu sırada kırşehir mucurda dinlenme molası veren 2 diyarbakır otobüsü kırıkkaleye doğru haraket eder,
mucurdan kurumsal hattından keskindeki arkadaşını arayan esrarengiz kişi tahmini olarak 23.50'de emanetler keskin'de olur diyordu..
o saate kadar dağılmayan kalabalık yolu keser ve 2 otobüsü içindekiler ile birlikte yakılma fikri hayata konulmaya karar verilir,
o saate kadar gerilen ve altyapı olarak her türlü vahşice reaksiyona hazır olan samimi insanları 65 yaşlarında iki yaşlı adam engellemeye çalışır,
o yaşlı adamlar bizim ölümüzü çiğnemeden yapamazsınız diyordu gözü dönmüş kalabalığa..
tertip iki duyarlı insanın aşırı çabası sayesinde gerçekleşemiyordu,
madımak ve başbağlarda tertiplere hayatını verenler, olanları korku içinde seyreden diyarbakır otobüsündeki yolcular kadar şanslı değillerdi..
madımak'a son ana kadar geleceği bilinen ama son anda aldığı duyumlar ile gelmekten vazgeçen fikri sağlar'da aslında çok şanslıydı..
bedrettin dalan'a yapılacak ergenekon dalgasını mit istanbul sorumlusu metin çetinbaş haber vermiş dalan vınlamıştı,
madımak'a geleceği bilinen bir kaç önemli kişi orada olacakları tertipleyenler tarafından uyarılmışlardı,
demekki orada olacaklar birileri tarafından önceden biliniyordu..!
tıpkı dink cinayeti ve danıştay saldırısının önceden bilindiği gibi..!
özetle 1993 yılında 33 askerimizin şehid olduğu olayda dönemin genel kurmay başkanı doğan güreş ihmalleri konusunda itirafta bulundu,
madımak'ı yobazlar yaktı diyelim,
başbağlar katliamın kim yaptı..?
gazi mahallesindeki kahvehaneyi kim taradı..?
aslında o yıl bütün eylemleri aynı merkez farklı maşaları kullanarak yaptı,
ergenekon'un 3. iddianamesinde yer verilecek delillerde bunların yanıtlarını hepimiz göreceğiz,
mesela madımak ile alakalı ortaya çıkacak yeni video görüntüleri ve fotoğraflar faillerin kimler olduğu konusunda,
madımak ve başbağlar arasındaki organik bağın ne kadar kuvvetli olduğunu göreceğiz..
ortaya çıkacak gelişmelerden sonra belkide 2010 yılının 2 temmuz etkinlikerine katılanlar 2009 etkinliklerinde faillerin yobazlar olduğunu düşündükleri için utanacaklar
__________________
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.(Enbiya-52)
|