Konu: Dini Konular
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 04.01.2010, 11:43   #166
gülrüba
Usta Yiğido
NO AVATAR
 
gülrüba Şuan gülrüba isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 05.11.2010 12:11

Üyelik Tarihi: 15.10.2009
Mesajlar: 894
Tecrübe Puanı: 624 gülrüba FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart İŞİn Bİtİnce Benİ Severmİsİn

İşin Bitince Beni Sever misin?
Ne zaman biri çıkıp, "kadınlar çalışmamalı evde oturmalı" türünden bir şeyler söylese, mutlaka bir kıyamet kopar. Ben de 'otursunlar ellerinin hamurlarıyla evlerinde' demeyeceğim elbette. Belki de şimdi bana gelen bu hikayenin, bu konuyla hiç bir ilgisi yok... Belki de var...
Buyrun, beraber okuyup düşünelim.
"Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı:
- Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum.
Hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Herşey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu olduğunda. Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti.
- Sana yardım edeyim mi? dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı.
- Hayırdır. Bir yaramazlık filan? Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten...
Yorgunluk nasıl bir şeydi? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır, 'Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni' diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, ne diye annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.
- Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.
- Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum.
Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun olduğumdan. Böyle yorgunken...
- Anneciğim sen yorulma diye...
- Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz.
- Hani siz yoruluyorsunuz ya...
- Eeee....
- Ben de oynamaktan yoruluyorum.
- Ne yapayım?
- Bilmem...
Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı.
Işıklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye başladı. 'Mum da yok' diye diye karıştırdı dolapları el yordamı.
Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını. Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı 'bak deli tavşan' diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan gecen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavasça kanepeden aşağı sarktı. Neden sonra ışıklar geldi.
Kadın çocuğun hiç konuşmadığını fark etti birden. Kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı. Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini. Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu. Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına:
- İşin bitince beni sever misin anne? dedi.
Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı.
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
gülrüba isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla