Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - Günün hikayesi
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 12.04.2010, 07:16   #281
Kardelencicegi
Navigator
 
Kardelencicegi - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Kardelencicegi Şuan Kardelencicegi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır

Üyelik Tarihi: 27.10.2008
Yaş: 58
Mesajlar: 48.623
Tecrübe Puanı: 5486 Kardelencicegi ist ein wunderbarer AnblickKardelencicegi ist ein wunderbarer AnblickKardelencicegi ist ein wunderbarer AnblickKardelencicegi ist ein wunderbarer AnblickKardelencicegi ist ein wunderbarer AnblickKardelencicegi ist ein wunderbarer Anblick
Standart Cevap: Günün hikayesi

Bir Aşk Hikayesi


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


Adam ayağa kalktı. Müzik setine doğru yavaşça ilerledi, cd'lerini karıştırdı biraz,
sonra birini seçti.
Filmlerde bilinen bir sahne vardır ya hani; çift ya adamın ya kadının evine gelmiştir,
birisi içkileri koyarken diğeri müziği seçmektedir, işte adam aynı o filmlerden çıkmış gibi, aynı hareketlerle seçtiği cd'yi özenle müzik setine yerleştirdi.
Tek bir farkı vardı o filmlerden, içkiyi bir kadınla değil yalnızlığıyla içecekti.
Müzik setinden birkaç saniye ses gelmemesine hiç şaşırmadı.
Müzik setinden gittikçe artarak gelecek olan ses, Ravel'in Bolero'suna aitti.
Aynı o güzel melodi gibiydi son iki haftada beraber yaşadıkları; yavaşça ve aniden başlamış, gittikçe hızlanmış, hızlandıkça kanıksanmış, sanki yıllardır sürüyor gibi alışılmış... Ve sonra başladığı gibi aniden sona ermişti.
Adam, ayrılığın ardından hissettiklerini ayırt edemez hale gelmişti.
Her kaybeden, bırakılan veya istediğini yaşayamayan adam veya
kadın gibi aşkı sorguluyordu o da.
Bir kitapta mı okumuştu yoksa bir filmde mi izlemişti hatırlamıyordu:
Kadın babasının annesine nasıl aşık olduğunu anlatıyordu adama.
Tarlaya giderken görmüş babası annesini, sadece iki dakika, sadece gözlerini
ve demiş ki "benim yerim o gözlerin bakışıdır, o gözler bana bakmadıkça
ben hep yarım kalacağım".
Birden adamın aklına geliveren bu sahne, adamı düşündürdü.
Kendini bildi bileli böyle efsanevi aşklara inanmazdı,
hatta aşka bile doğru düzgün inanmazdı. Hangi devirde yaşıyorlardı,
Leyla da Mecnun da sadece eski dönemlerde olabilirlerdi.
Ama son iki haftada yaşadıkları, kafasını allak bullak etmişti.
Adamın dost olarak gördüğü kadın, adamdan hoşlanmış;
adam da karşılıksız kalamamış ve iki hafta sevgili kalmışlardı.
Sonra ilişkileri başladıkları gibi aniden bitivermiş,
adam sanki yıllardır sevgililermişçesine üzülmüştü.
Kadın da iyi değildi, ama emin olamadığı bir duygu için çok sevdiği
adama zarar vermek istemiyordu.
Hem onların mükemmel bir dostlukları vardı ve bu dostluğu kaybetmeyi
göze alamazdı kadın. Adamsa şaşkındı.
Ne hissetmesi gerektiğini, nasıl davranacağını kestiremiyordu.
Çok da önemli değildi aslında neyi nasıl yaptığı.
Yaşanmış ve unutulması gereken bir ilişkisi vardı artık.
Yıllardır "aşk acısı" çeken arkadaşlarını dinlediğinde hep onları rahatlatmış,
ama bir türlü de anlam verememişti adam.
Nasıl olabilir de, bir kadın ya da bir adam; sanki dünya üzerinde hissedilebilinecek
hiçbir acı yokmuşçasına, bir adam ya da kadın yüzünden bu denli acı çekebilirdi?
Kendi acılarını, hep başkalarının büyük acılarını düşünerek hafifleten adam,
bu sefer acısını hafifletemiyordu.
Kadının elini tuttuğu, kadına sarıldığı, kadını öptüğü anlar aklına geldikçe;
ne denli güzel bir ilişkileri olabileceğini düşündükçe, boğulacak gibi oluyordu.
Aklından ve teninden kadını söküp atamıyordu.
Atamadıkça kendinden uzaklaştırıyor, bu kadar çok acı çekmesine anlam veremiyordu. Sanki kendi içerisinde iki kişi olarak yaşıyordu adam.
Biri dışarıdan görünen, merhabalaştığınız, beraber yemek yediğiniz,
çay içtiğiniz, ders çalıştığınız kişi; diğeri adamın ya da kadının kendinden
bile sakladığı, sevdiğiyle beraber yaşayan kişi.
Kendisini tanıyamıyordu adam, öyle ya insan bazen kendine bile yabancılaşıyor.
Kadına davranışlarını, söylediklerini, sonra hem hep konuşmak isteyip hem de
yüzünü bile görmek istememesine anlam veremiyordu.
Neden sonra, adam kendini toparladı birden.
Uzakta bir yerde sevdiği kadın onu bekliyordu,
o kadın aynı zamanda adamın dostuydu ve adamın yanında olmasına ihtiyacı vardı.
Kısa aşkları için, ne adam kadını ne de kadın adamı kaybedemezdi.
Adam ayağa kalktı, gitmek için hazırlandı.
Tam kendini hazır hissettiğinde, kadının silueti tekrar gözünün önüne
geldi ve duraksadı, çelişkilerini düşündü tekrar ve bu
çelişkilerinin kadını ve kendini kötü etkilemesinden korktu.
Sonra korkularını bir yana bıraktı, bavulunu sırtladı ve yola koyuldu.
Tüm yaşadıklarını sadece o kadınla birlikte aşabilirdi,
çünkü onlar aynı zamanda - ve belki daha da önemlisi -
dosttular ve acılarına ancak beraber gülüp, acılarını beraber aşabilirlerdi.

Gökhan Güler
__________________
Kardelencicegi isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Kardelencicegi'e Teşekkür Ediyor...