Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - Bbp Lideri Topçu: 12 Eylülde 'evet' diyerek temizleyeceğiz
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 06.09.2010, 09:38   #10
35gürün58
Yiğido
 
35gürün58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
35gürün58 Şuan 35gürün58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.03.2014 16:15

Üyelik Tarihi: 23.12.2005
Mesajlar: 170
Tecrübe Puanı: 743 35gürün58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Bbp Lideri Topçu: 12 Eylülde 'evet' diyerek temizleyeceğiz

06 Eylül 2010

Hasan DEMİR

ŞOK İDDAA: AKP’nin HEDEFİ MHP yi KAPATMAK!

“Türkiye’yi antidemokratik, hatta diktatoral bir rejime taşımak AKP için bir mecburiyettir.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi MHP eski Genel Başkan Yardımcılarından, “Sistemin İntikamı” kitabı ile 12 Eylül Darbesini en çarpıcı şekilde kaleme alan emekli asker Ferruh Sezgin Ağabey.
Milletten “demokrasi adına” oy isteyen AKP’nin antidemokratik olma mecburiyetini bakınız nasıl gerekçelendiriyor Sezgin Ağabey:
“AKP, kendisine dışarıdan tevdi edilmiş olan ‘Türkiye’nin -üniter ve ulus devlet- yapısını değiştirerek, -çok uluslu ve çok hukuklu bir sistemi- hakîm kılmak görevini demokratik rejim içinde ifa edemez. İster istemez, rejimi sertleştirecektir ve ona bu görevi verenler de buna ses çıkarmayacaklardır.”
“Bunun belirtileri var mı?” diyoruz, aldığımız cevap ilginç oluyor:
“AKP bu görevini yerine getirmeye 2005’te yeraltını bölücülere teslim etmekle başlamıştır. Çakıcı, Peker gibi isimlerin tasfiyesi operasyonları bu mantıkla yapılmıştır. Bunun ardından Ergenekon tutuklamaları, Ordu’nun itibarının yok edilmesini hedef alan psikolojik operasyonlar, yargının ele geçirilmesi operasyonları ve en sonunda da bütün bunları legalize edebilmek için 12 Eylül halk oylaması gelmiştir.”
Sezgin Ağabeye göre AKP’yi teşhiste bir yetersizlik, şaşılık hatta bir körlük söz konusu. “O yüzden, AKP’yi diktatörleşmekle itham etmek yetmez” diyor ve ekliyor:
“Marifet, diktatörleşmenin gerekçesini doğru teşhis ederek çok uluslu ve çok hukuklu bir sisteme götürülmekte olduğumuzu görebilmektir.”
Bu süreçte içinden çıktığı kurumun yani ordunun tavrı konusunda ne düşündüğünü merak ediyoruz.
“Toplumun bu körlüğünde, irtica ve bölücülüğü tehdit ilan ederken asıl tehdit olan ‘egemenlik kaybı’nı es geçen TSK’nın maalesef büyük payı vardır. Ordu da, ağaçları saymakla uğraşırken ormanı ıskalamıştır ve bu ıskalama umalım ki devletin canına okunması sonucunu getirmez.”
Süreçle ilgili son değerlendirmesi ise üzerimizde kelimenin tam anlamıyla bir “şok etkisi” yapıyor.
“Benim bir endişem daha var: AKP, karşısındaki bütün engelleri bir bir ortadan kaldırırken, ‘MHP’ye ne zaman sıra gelecektir’? Bana kalırsa, AKP Anayasa Mahkemesi’ni tam kontrolüne aldığında operasyon sırası MHP’ye de gelebilecektir. Eğer, kurulmasına çalışılan çok uluslu ve çok hukuklu yeni sistem için MHP’nin varlığı bir tehdit ise ki aksini iddia etmek mümkün değildir, MHP de operasyona uğrayacaktır. Bu operasyonun tam adı, ‘partinin kapatılması’ dır ve Ekim ayından sonra MHP ile ilgili bazı gelişmelerin olacağı dedikoduları şimdiden başlamıştır. MHP üst yönetimi boş yere ‘Bizde kim ne suç bulabilir ki?’ demeye kalkışmasın, Silivri’deki yargılamalar bittiğinde sanıkların kaçının hüküm giyeceğini, kaçının da yıllarca boş yere içeride tutulduktan sonra salıverileceklerini düşünsünler. Bu işlerin adı ‘Ben yaptım oldu’ dur.”
Gerçi söylenmedik bir şey kalmamış oluyor ama biz yine de, “Son sözünüz?” diyor ve aldığımız cevabı sizlerle paylaşıyoruz:
“Son sözüm de ’Evet’çi MHP’liler’e: Bütün bunları okuduktan sonra eğer hâlâ ayılmamışlarsa 12 Eylül’de ’Evet’oyu kullansınlar ve partilerinin
kapatılmasını da hedef alacak bir
operasyonun ortağı olsunlar.”

06 Eylül 2010

Mustafa ASLAN

KAHVERENGİnin AÇILIMI ve

BBP-YAZICIOĞLU- TOPÇU

“Bu Anayasa değişikliği darbelerle bir hesaplaşma değil. ... hukûki olarak çok fazla bir anlamı yok, çünkü Anayasa değişiklikleri geriye doğru işlemez, bu bir. İkincisi ’mürûr-ü zaman’denilen bir süreç var, o bakımdan 12 Eylül’ü yapan faillerin yargılanması hukuken oldukça zor.” (Mir Dengir Fırat)
* * *
Bu beyânatı, muhâlefet parti genel başkanlarından biri söylese AKP’liler hemen itiraz eder; eskiden ülkücü-eskiden devrimci-eskiden şucu/bucu olan eskimiş ama şimdilerde BOP Eş Başkanı ve işbirlikçi avânesine yakın olmak, yalakalaşmak, talandan nasiplenmek uğruna “Netekim Paşa’dan hesap soracağız, o yüzden Evet!” diyen birini de çıkarıp vuvuzela gibi öttürürlerdi!
Ama AKP’nin, Açılımcı-Demokrat-Kürtçü kurmaylarından Mir Dengir; dengirdedi ve böyle dedi!
Yeşil mürekkepli “dolma kalemler”in, “HAYIR” diyenleri münkirlikle suçlayarak kendi imanlarını tehlikeye atmayı göze almaları ve yeşil dolar-eurolarla alınan kırmızı mürekkeple doldurulan “dolma kalemler”in dinci-dinsiz ittifakıyla, kinci-özürcü demokratlar sayesinde renkler karıştırıldı!
Edip eyleyenin hikmetine elbette sual olmaz! Kırmızı ile yeşil karıştırıldı ve ortaya kahverengi çıktı!
Dengir ve benzerlerinin kinci-dinci takımlarıyla, yeşil euro-dolarla kırmızı mürekkep alınıp enjekte edilen kinci-işbirlikçilerin acele oluşturdukları ortamda, adına referandum denilen ABD-AB dayatması oyalamada, “HAYIR”ın rengini de kahverengi
seçtiler!
Bu yüzden de ne yaparlarsa yapsınlar; ne kadar tehdît, ne kadar vaat, Ağustos’ta kömür, Ramazan’da pazarlıkla kumanya dağıtırlarsa dağıtsınlar oy pusulasının rengi her geçen gün biraz daha kahverengileşiyor! Renk kahverengileştikçe Recep Bey morarıyor, boyun damarları çatlayacak hâle giriyor!
Yüce Divan’dan korkuyu anlarım! Dokunulmazlığın kaldırılmasından korkuyu da anlarım! Verilecek hesâbı olanın, elbette korkusu olmalı! Korkan da paniklemeli!
Recep Bey’in dediği gibi; “Abdestinden emîn olan”lara da bir sözüm yok ta müezzînin davetkâr hoş sedâsı ile cami kapısına kadar gelip ikileme düşen şarhoş müslüman görünümündeki BBP yönetimini anlamaya çalışıyorum!
12 Eylül’de ABD’nin “Bizim çocuklar” ının dayanılmaz zûlmüne rağmen; “Ben Türk’üm. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!” diye kükrediği için ABD’nin yeni çocukları 28 Şubat üretimi, Haçlı Müslümanlar’ca katledilen Muhsin Yazıcıoğlu’na yapılanları görememelerini anlayamıyorum!
Türkiye’de 28 Şubat’a en net karşı çıkan Türk siyâsi, Muhsin Yazıcıoğlu değil miydi? O’nun yakın mesai arkadaşlarının;
28 Şubatçıları ödüllendirenlere, Mir Dengir’in de itiraf ettiği gibi bir şeye yaramayacak 12 Eylül ile hesaplaşmayı ağızlarından düşürmeyenlere verdikleri desteği de anlayamıyorum!
Anlayabildiğim, Muhsin Yazıcıoğlu adlı Türk’ü başka yolu olmadığını bildikleri için canlı yayında öldüren/öldürten güç, vârislerine de siyâseten intihâr rolünü yazmışlar! 12 Eylül akşamına kadar BBP hakkında
bir şey yazmamaya kararlıydım,
dayanamadım!
Çok sevgili Yalçın Topçu; zararın neresinden dönülürse kârdır! Vicdân ve karakterinizi bizzat bilen biri olan beni Allah aşkına yanıltmayın! Çok ama çok üzülürüm! Bu üzüntüm de Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun sizin hakkınızda söyledikleriyle şu anki davranışınız arasındaki tezâta olur!
Türk Milleti’nin Büyük Birliği hayâliyle, Tûran’a kilitlendiğini bildiğim ve hâlâ öyle zannettiğim birinin; ABD-AB direktifli bir senaryoya gönüllü figûranlığını anlayabilmem mümkün değil vesselâm!

Konu 35gürün58 tarafından (06.09.2010 Saat 09:38 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi. Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir..
35gürün58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı 35gürün58'e Teşekkür Ediyor...