Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 27.05.2009, 13:20   #16
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2153 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart Cevap: okuyupta unutamadığınız kitap nedir?

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

Takdim
Özürlülüğün mahiyeti, eksiklik duygusu ile pekiştirildiğinde farklı bir boyut kazanır. Bu durumda var olanların değeri, mevcut fizikî, sosyal, zihnî ve manevî kapasitelerin önemi ve faydası da tam olarak anlaşılamaz. Özürlülük konusuna böyle olumsuz bir anlam yükleyen bir özürlü, mevcut kapasitesinin gelişiminin önüne bizzat kendisi engeller çıkartmış olur. Böyle bir duygu, günlük hayat akışının estetiğini ve etkinliğini bozacağı gibi, kişisel gelişimi ve başarıyı da zedeler. Hâlbuki özürlülük meselesine farklı bir açıdan bakabilen ve pozitif bir düşünce geliştirebilen birçok özürlü, sahip oldukları imkânları bir nimet olarak görmüş ve özürlülüklerine rağmen azmederek değişik alanlarda üstün başarılar elde edebilmiştir.

Diğer taraftan toplumun büyük bir kesimi de özürlülüğe, fizikî, ruhî ve zihnî yönleriyle kalıcı ve bariz bir noksanlık olarak gördüğü için, genelde negatif bir anlam yüklemektedir. Ancak özürlü olan kişi söz konusu olduğunda aynı kesim konuya genelde daha objektif, merhametli ve duyarlı yaklaşmaktadır. Özürlülük, hastalık ve yaşlılık hakkında kaygılarımızı belirtmek, kötü şeyler düşünmek ve bunları dile getirmek her ne kadar olağan karşılanıyorsa da, özürlü, hasta ve yaşlı kişiler hakkında aynı negatif düşünceler beslemek her zaman o kadar kolay olmamaktadır. Kendisi de özürlü olan Prof. Günther Cloerkes’in “Özürlülerin Sosyolojisi” kitabında tespit ettiği gibi, özürlülük (engellilik) olgusu ile özürlü kişiler arasında zihnimizde oluşturduğumuz farkı, belki de özürlülerin elde ettikleri ve edebilecekleri başarılarıyla ortadan tamamen kaldırmak mümkün olacaktır. Özürlülüğün mutlak anlamda bir engellilik durumu olmadığını, kitapta tanıtılan meşhur ortopedik özürlülerin hayat hikâyelerinden görmek mümkündür.

Özürlülüklerine rağmen engelleri aşabilen ve hayatta kendi kendine yeterli olabilen özürlüler, toplum tarafından her zaman takdir görmüş ve görmektedir. Dolayısıyla toplumsal boyutuyla özürlülük, çoğu zaman bizzat özürlülerin özürlülüklerini algılayış biçimine ve davranışlarına göre şekillenen sosyal bir olgudur. Toplumsal beklentilerin üstünde başarılara imza atabilen özürlüler, belki de bundan dolayı halkın teveccühünü kazanmakta ve “kahraman” veya “meşhur” olarak ilan edilmektedir. Genel anlamda özürlülere fırsat eşitliği verildiğinde ve onları çevreleyen engeller ortadan kaldırıldığında her özürlü, “meşhur” olmasa da en azından bu başarı kervanına katılma şansına sahip olacaktır.

Kitabımızda biyografik özellikleriyle birlikte yer alan “Meşhur Ortopedik Özürlüler”, her ne kadar siyaset, bilim, edebiyat ve sanat gibi değişik alanlarda iz bırakmışlar ise de kahramanlaştırılmadan mümkün mertebe oldukları gibi tanıtılmıştır. Hayat hikâyeleri, şahsî özellikleri çerçevesinde güçlü ve zayıf yönleri ile birlikte bir bütünlük içinde değerlendirilmiştir.

Geçmişten bugüne kadar şu veya bu şekilde ün yapmış ortopedik özürlüler (sakatlar), elbette sadece bu kitaptaki şahsiyetlerden ibaret değildir. Biz burada sadece hayatlarında ibretler ve örnek sahneler bulunan belli başlı olanlardan otuz tanesini seçerek, doğum tarihlerine göre takdim ettik. Bununla birlikte çalışmada kişiler hakkında kuru bir ansiklopedik bilgi vermek yerine, okunup istifadeyi kolaylaştırıcı bir üslubu benimsedik. Her özürlünün hayat hikâyesinin sonunda mevcut kaynakları da ekledik. Bunun yanında hayatta olup da görüştüğümüz kişilerden elde ettiğimiz şahsî bilgilerimizi de yansıtmaya gayret gösterdik.

Farklı ve özel konuma sahip bu renkli portrelerin hayat hikâyelerinin her birisi aslında takdirlerimizi celbedecek kadar ibret dolu hadiselerle doludur. Bazılarının biyografisi müstakil bir kitap olabilecek kadar önemli olduğunu tespit ettik. Mazeret üretmeyen, pes etmeyen, çalışan, çabalayan, birikimlerini ısrarla faydalı alanlarda değerlendirmek isteyen azimli özürlülerden, özürlü olsun veya olmasın herkes bir şeyler öğrenebilir. Problemleriyle baş etmede bütünüyle başarılı olmasalar dahî, verdikleri mücadeleler bile kendi başına takdir-i şayan bir olaydır. Özürlüler arasında öyle tarihî şahsiyetler var ki, özürlülükleri hiçbir zaman ön plânda olmamış. Çalışmaları, eserleri ve başarıları özürlüklerini âdeta arka plâna itmiştir. İlginçtir bunlardan bazıları da özürlülükleri sayesinde daha da popüler hâle gelebilmiştir.

Şunu da belirtmekte fayda vardır: Özürlülükleri sayesinde veya özürlülüklerine rağmen şöhreti yakalamış şahsiyetlerin özel hayatlarını sadece özürlülükleri üzerine bina ederek tahlil etmek, kişilikleri hakkında her zaman doğru bilgilerin elde edilmesini ve isabetli değerlendirmelerin yapılmasını sağlamaz. Haddizatında kişileri sadece özürlülükleri ile özdeşletirerek değerlendirmek bazen yanıltıcı sonuçlara bile sebebiyet verebilir. Bu tespitten yola çıkarak, biz meşhur özürlülerin kişilik oluşumunda etkin rol aldığını düşündüğümüz özürlülük olgusunun dışında özürlülerin içinde yaşadıkları sosyo-kültürel çevre gibi haricî faktörleri de değerlendirdik. Böylece daha kuşatıcı bir özürlü portrenin ortaya çıkmasını sağlamaya uğraştık.

Özürlülük dünyasına damgasını vurmuş kişilerin özgeçmişleri üzerinden kendi hayatımızın bir muhasebesini de yapabiliriz. Bu yönüyle biyografiler, ortak insanî duyguların ve duyarlılıkların ortaya çıkmasını sağlayan bir vasıta olduğu kadar çok katmanlı iç dünyamızı ve insanî duruşumuzu da belirleyen bir ölçüdür. Biyografiler sayesinde hatalarımızı anlayıp bunlardan vazgeçerek, doğruları bulup kişilikli duruşumuzu sağlayarak hayatımıza yön verebiliyorsak sadece kişisel anlamda değil toplumsal boyutuyla da bir adım ileriye gitmiş oluruz. Elinizdeki bu kitap da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Bu vesile ile özürlü olanlarla olmayanlar arasında bir diyalog köprüsü oluşturmanın ötesinde değişik sosyal kesimler arasında küçük de olsa kaynaşmaya yol açan bir katkımız olabilmiş ise kendimizi bahtiyar hissederiz.

Doç. Dr. Ali Seyyar


etkileyici bir kitapti...
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


CANDA ÖZÜR OLMAZ...
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla