Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar - Tekil Mesaj Gösterimi - Yahudi- Alman Savaşı-1
Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 16.01.2016, 10:43   #1
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 15:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 580 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Yahudi- Alman Savaşı-1

ALMAN-YAHUDİ SAVAŞI
(DOĞU-BATI SAVAŞI)

Kanımca, Alman düşünürler tarafından kaleme alınan fakat savaş gazisi bir onbaşı olan Adolf Hitler adına çıkarılan “Kavgam” (MeinKampf) kitabı Alman ırkının toplumsal belleğinin dışa vurumudur. Kavgam kitabı, çağımızın Alman-Yahudi, geçmişte Roma-Yahudi ve uzak geçmişte Grek (Yunan)-Yahudi savaşlarının günümüzde de sürmesidir; bu nedenle, aslında Kudüs- Atina savaşının tarihi niteliğindedir. Kudüs mitsel dünyayı, Atina ise bilim dünyasını temsil eder. Mitsel düşünce duyguyu, bilimsel düşünce aklı rehber edinir. Kudüs şehri Yahudiliğin, Atina ise Grek-Helen-Latin-Roma-Germen kültür ekseninde gelişen bugünkü Batı Uygarlığı (Muassır Medeniyet) nın beşiğidir. Son tahlilde, Yahudi mitolojiyi, Alman ise bilim ve teknolojiyi temsil eder.

Yahudi neden en çok Alman ırkına düşmandır ?diye bir soru akla gelebilir. Bir kez daha yineleyecek olursam, Yakın geçmişte ortaya çıkan ve halen gizli açık devam eden Yahudi-Alman savaşı aslında kadim zamanlardan süregelen (en az üç bin yıl) akıl –inanç savaşıdır. Alman aklı, Yahudi inancı (duyguyu) temsil eder. Alman, Batı Uygarlı’ğının temsilcisi, Yahudileri Doğu kültürünün (mitoloji) temsilcisidir: Bütün Batı ahlakı “ yaşama hakkı” kurallarının üzerine kurulmuştur. Oysa Yahudi ahlakı, ‘kendinden olmayana yaşama hakkı tanımamak’ üzerine kurulmuştur. Yahudi her çağda ve her mekanda mazlum ve mağdur rolünü başarıyla oynamıştır ama geçekte en sinsi, en zalim ırkın ta kendisidir. Yükselen her uygarlığın kölesi olmuştur ama onlar tarihten silinirken kendisi –vatansız olduğu halde- her krizden sonra güçlenerek çıkmıştır. Örneğin Mısır, Pers, Ermeni, Roma uygarlıkları tarihten silinirken, bugün onların egemen oldukları topraklarda bir zamanların onların köleleri olan Yahudilerin hegemonyası (tekeliyet) siyasal, sosyal, ekonomik, sanatsal ve haberleşme alanlarının tümünü hakimdir.

Yahudi başka milletlerin ülkelerinde, her zaman bu şekilde yaşamıştır. "Dini topluluk" maskesi altında kendi devletini kuruyor, şartlar onun gerçek yüzünü belli etmedikçe o maskenin altında yaşıyordu. Fakat görüntüsünü değiştirecek kadar kendini güçlü hissedince, maskesini çıkarıyor ve önceden birçoğunun görmediği, görmek ve inanmak istemediği gerçek yüzü çıkıyordu ortaya./.../ Onun bulunduğu yere etkisi, parazit bitkilerin etkisiyle biridir: Onun büyüdüğü yerde, onu kabul etmiş olan millet, az veya çok bir zaman geçtikten sonra sönüp gider.”( Adolf Hitler: Kavgam, s: 240-241)

Özetle, bugünün Doğu-Batı savaşı dünün Alman- Yahudi savaşı, öncesinde Yahudi-Roma, ondan da öncesi Yahudi-Grek savaşıdır. Bu, bir yerde, kadim zamanlardan (en az 3000 yıl) sürüp gelen akıl-inanç savaşımıdır. Grek, aklı; Yahudi ise dini savunur. Grek’i temsil eden kent Atina, Yahudi’yi temsil eden kent ise Kudüs’tür. Atina, bilimin; Kudüs ise mitolojinin doğduğu kentlerdir. Grek-Roma çizgisinin devamı günümüzde Alman (germen) ırkıdır. Grek-Roma-Germen kültür hattı “ Batı Uygarlığı”nı yaratmıştır, Yahudilik ise Batı Uygarlığı’na düşman “tek tanrılı Din” kültürünü yaratmıştır.( Avranut kripto, “ Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” demiştir.) Yahudi, doğu kültürünün (doğuda uygarlık yoktur) savunucusudur.

Yahudi, hiçbir zaman bir krallık kurmadığı ve dolayısı ile kendine has bir medeniyet sahip olmadığı için, onu göçebe kavimler arasında saymak isteyenler olmuştur. Fakat bu yanlış ve tehlikelidir. Yahudi göçebe değildir, çünkü göçebede bir “çalışma” anlayışı vardır, bu anlayış, fikri şartlar yerine getirildiği takdirde bir iç gelişmenin doğması mümkündür. Göçebede zayıf olmakla beraber, bir idealizm esası da vardır, bu idealizm doğası ari ırka yabancı görünür ama antipatik görünmez. Böyle bir anlayış Yahudiler için bilinmez. Bundan dolayı Yahudiler hiçbir zaman göçebe olmamış, fakat her zaman başkalarının sırtından geçinen parazit olmuşlardır. Bazen yaşadıkları bir bölgeyi terk ederler ama isteyerek değil, gösterdikleri misafirperverliği istismar eden Yahudilerden bıkan milletler, onları topraklardan kovarlar da onun için. Yahudilerin daima uzaklara yayılma adetleri parazitlere haz bir karakterin izidir, ırkları için daima yeni bir besleyici ararlar. Fakat bunu göçebelikle bir ilgisi yoktur, çünkü Yahudi bulunduğu araziyi terk etmeyi hiç düşünmez, yayıldığı yere çakılır ve öyle çöreklenir ki, oradan ancak şiddete başvurularak çıkarılabilir. Yahudi, devamlılığını yalnızca göç etmekle temin edebileceğini anladığı ve buna mecbur olduğu için yeni bölgelerle gider. O parazit bit tiptir, öyle yaşamaya devam etmektedir, tıpkı pis bir tenya gibi, daha besleyici gördüğü yerlere yayılır. Onun bulunduğu yere etkisi, parazit bitkilerin etkisiyle biridir: Onun büyüdüğü yerde, onu kabul etmiş olan millet, az veya çok bir zaman geçtikten sonra sönüp gider. Yahudi başka milletlerin ülkelerinde, her zaman bu şeklide yaşamıştır.”Dini topluluk” maskesinin altında , kendi devletini kuruyor, şartlar onun gerçek yüzünü belli etmedikçe o maskenin altında yaşıyordu. Fakat görüntüsünü değiştirecek kadar kendini güçlü hissedince, maskesini çıkarıyor ve önceden birçoğunun görmediği, görmek ve inanmak istemediği gerçek yüzü çıkıyordu ortaya.“(Kavgam, s: 240-241.)

Kavgamdaki bu görüş, pratik hayata uymaktadır; Yahudiliğin pınarı olan Kudüs’e yaklaştıkça, örneğin Anadolu, Arabistan, İran, Irak, Mısır vb, Yahudi tek bir düşünür, filozof, bilim adamı çıkmamıştır, buna karşın bilim düşmanı peygamberler, teologlar, evliya, veli, şeyh, dede, vb mistik kişilikler sayılamayacak kadar çoktur söz konusu coğrafyada. Dünyada ün yapmış birçok Yahudi bilim adamı, düşünür, sanatçı, yazar , politikacı Almanya, İngiltere, Fransa, ABD başta olmak üzere hep Batı uygarlığı içinde yetişmişlerdir. Örneğin, Leonardo Vinci, Karl Marx, Charles Darwin, Isaac Newton, Sigmund Freud, Alfred Adler, Albert Einstein, Lenin, Josef Stalin, Henry Salamon Truman, Abraham Lincon, FyodorMihayloviç Dostoyevski, Lev Tolstoy, Spinoza, Franz Kafka, vb.

İnsanın yaşama hakkı en doğal, en Tanrısal hakkıdır. Batı uygarlığı ”yaşam hakkı” kurlarının üzerine kurulmuş ve yükselmiştir. Yahudi ise –Yahudi kutsal kitaplarında da çok açık görüldüğü gibi- sadece Yahudi’nin yaşam hakkını kutsal görür.Yahudi, her çağda ve her mekânda mazlum ve mağdur rolünü oynamıştır ama gerçekte en zalimdir. Bütün uygar toplumlarda kırıma uğratılmasının asıl nedeni uygarlık düşmanı, sinsi ve zalim oluşudur. Tüm uygar halklar Yahudilerden, Yahudiler ise tüm insanlardan nefret ederler. Judaizm’in (Yahudicilik: Siyonizm) hedefleri hem siyasi, hem milli hem de dini’dir. Bu durum hep Allah’a bağlanmış, İsrailoğulları’nın Allah tarafından ayrıcalıklı bir kavim olarak taltif edildiği ve bu sebeple Yahudilik için her şeyin mubah olduğu işlenmiş ve propaganda edilmiştir. Bu mefkûre, bütün dünya Yahudilik ideolojisinin tamamen denetimi altına girmeden doymayacaktır. Bütün Grekler (Grek: Yahudi olmayanlar anlamında da kullanılmaktadır) tasfiye edilinceye dek bu hezeyanlı mücadele sürecektir.

Kısacası, Kavgam, Yahudi ırkının temel özelliklerini çok iyi tanımlayan; onun zulümlerini, acımasızlığını, iki yüzlülüğünü ve bütün kirli işlerini fark eden ve açıklayan bir kitaptır. Yahudi iktidarların (Tekeliyet) yönetiminde olan ülkelerde bürokrasiden, siyasetten, ekonomik ve kültürel faydalardan uzak tutulan tüm insanlar için bir başvuru kitabıdır. (Türkiye’de 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri hangi amaç için yapılmıştır, neden ayların 12’sinde yapılmıştır. Türkiye’deki sorun Kürt, Türk, Alevi, Sünni, sağcı, solcu, laik, şeriatçı sorunu değildir; temel sorun gizli (kripto) Yahudilik sorunudur. Türkiye’de açık Yahudiler hem nüfus olarak çok az, hem de nüfuz olarak etkisizdirler. Gizli Yahudilik ise Newyork (Jewyork)’tan sonra en çok Türkiye’de egemendir. )

Kavgam, aynı zamanda sosyoloji, ekonomi, siyaset, kültür, sanat, spor ve Batı Kültürü genel ahlak kurallarını da çok ayrıntılı işleyen bir kitaptır. Bu nedenle, çocukluluğu ve gençliği yoksulluk içinde geçen, düzenli bir eğitim görmeyen ve yaşamını inşaatlarda amelelik ve badana-boya işleri yaparak sağlayan bir insanın bu kadar derinlemesine bilgi birikimine sahip olması olası değildir. (Onbaşı Adolf hapiste iken Alman düşünürler tarafından yazılıp onbaşının adına bastırıldığını düşünüyorum) Ancak onbaşı Adolf, bilgiye ve yeteneğe hürmet eden, değerlendiren; sanatı ve zarafeti seven hayat dolu uygar bir insandır. Sonsuz bir ateş, inanılmaz bir sezgi gücü, ufku geniş örgütleyici büyük bir idealisttir. Olağanüstü savaş stratejistidir. Kendi emrindeki ya da düşmanları olan generaller, amiraller, mareşaller harekat planları yapıp uygulayıp uygulamamayı düşünürken o zaferi çoktan kazanmış olurdu.

Adolf Hitler’in en büyük becerisi, enerji ve hayal gücü dolu, çok kapsamlı ama gerçeklikle birebir örtüşen savaş sahneleri ile bilim ve teknoloji alanında çok yükselmiş büyük Alman Ulusu’nu çok iyi tanıması ve onun temel özelliklerini iyi bir şekilde betimleyerek ortaya çıkarmasıdır. Sonuç olarak, Adolf Hitler, çalışkan, yaratıcı, becerikli, disiplinli bir inandır. O’nun adına yazılan Kavgam (MeinKampf) kitabı hem bir eylem, hem de tüm zamanlar boyunca yaşayacak ve iyilik verici ve yüceltici bir biçimde etkili olacak bir baş yapıttır. Bu nedenle, Yahudi’nin temel özelliklerini ve davranış/düşünce biçimlerini anlamak Kavgam’a bakılmalıdır. (Örneğin, 1915’te Ermeni kırımını, 1922’de Pontus Rum kırımını, 1924’te Rum kovulmasını ve 1955’te Rum talanını “Türk” maskesi takarak kimlerin(hangi ırkın) yaptığını görebilmek, yani oynatılan kanlı oyunların senaristlerini görmek için Kavgam okunmalıdır.)

Türkiye bugün kapitalizm-oligarşi yönetimi altında, bunu hepimiz biliyoruz. Marksizm ise, kapitalizme ve oligarşiyi düşman görür. Türkiye’de Marksizm’e ait tüm kitaplar serbestçe ve çok ucuza satılmasına karşın, kapitalizm ve oligarşiyi övdüğü iddia edilen Kavgam kitabının Türkiye’ye girişi yasaktır. Neden?

NOT: Türkiye’deki Türkçülük, Kürtçülük, İslamcılık, sağcılık, solculuk ideolojilerinin teorisyenlerini, bu teorilerin pratiğe uyarlanması olan BOP projesini yürütenleri tanımak isteyen biri Kavgam’ı okumalıdır.
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 23 Kullanıcı cebe'e Teşekkür Ediyor...