Tekil Mesaj Gösterimi
Alt 27.09.2009, 00:38   #36
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 583 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI

“…ne olursa olsun Peygamber efendimiz bile yapmamış bu ayrıcalığı Bütün bunlardan sonra diyebiliriz ki müslüman, günahkâr da olsalar, müslümanlara beddua etmekten sakınmalı,"

40 binin üzerinde asker, polis, sivil insan öldürseler de,100 binlercesini yaralamış, sakat bırakmış, onbinlerce genç kadını dul bırakmış ve -bu olgunun sonuçlarından biri olarak- bunlardan bir kısmını ahlaki normların dışına düşmesine neden olmuş olsalar da, sevenlerini kaybeden anne, baba, evlat, eş, nişanlı, sevgililerde psikolojik bozulmalara, kişilik kaymalarına ve buların sonucu olarak sayısal olarak azımsanamayacak bir kitlede kendini, “ hakkımı helal etmiyorum” , “devlet sağolsun demeyeceğim” sözleriyle ifade edilen devlete güvensizlik, topluma küskünlük duygularını ortaya çıkarmış olsalar da, vatanın en büyük ve en verimli ovalarının, en büyük nehirlerinin, en zengin yer altı rezervlerinin olduğu büyük bir kısmını koparıp ayrı bir devlet kurmayı hedeflemiş olsalar da, devleti oluşturur oluşturmaz Kuzey Irak Kürdo-Judaik oluşumunun Kerkük ve diğer yerlerde yaptığı etnik temizlik uygulamalarında çok net görüldüğü gibi- hemen Türk temizliğine girişileceği en ebleh insanlarca bile kesin olarak öngörülse de,

beddua etmemleyiz, çünkü onlar Yahudi ırkçılığı’nın elemanları olarak çalışıyorlar.

Ancak, “beddua” etmek istiyorsak,
gerektiğinde açıkça din düşmanlığı yapanlara beddua ve lânet etmeyi dini bir görev bilmelidir.”

Türk halkın baskı ve sömürüye direniş geleneğinin tarihsel köklerini araştırılmasına, açığa çıkarılmasına –karınca kararınca- katkı yapmak isteyen, bunu yaparken geçmişi sevmek/özlem duymak veya geçmişten kurtulmak/nefret etmeyi değil, Türk etnik grupları arasında bugünkü kavganın nedenlerini anlamanın anahtarı olarak tarihi irdeleyerek öğrenip kavramayı amaçlayan bir Türk’e beddualar, lanetler yağdırmalıdır.

Zion dağından çıkan dinlere cepheden karşı olan bir Türk, ne kadar inançlı olursa olsun, bütün inançlılara ya da inançsızlara dinlerine göre değil, ürettikleri işe göre değer veren biri olsa da, herkesin mutlu olmasından mutluluk duyan biri de olsa, işte ona beddua etmeli ve lanetlenmelidir (!); bu görünürde İslami, gerçekte Siyonist bir görevdir.

Sevi ” sözcüğünün onomastik analizi

Türkiye’de ve tüm dünyada “Sabetayist” denilen İbrani ırkından olan bir grup insan yaşar. Bunlar, ibrani kavminden ancak Musevi dininden olmayanlardır. (Prof. Dr. Y. Küçük: İsyan-1, 391). Sabetayistler, 1665’da İzmir’de Mesih (peygamber) olduğunu ilan eden fakat Osmanlı Devleti’nin idam etmesinden korkarak Müslümanlığı seçmek zorunda kalan İspanyol Yahudi’si (Ladino) Şebbatay Zvi (1626-1676)’ye inanan Yahudilerdir.

Siyonizm’in de fikir babası olduğu söylenen Sabetay Sevi -Zvi, 1626 yılında İzmir’de doğmuş, 1676’da Arnavutluk, Ulun kenti Berat kasabasında sürgünde ölmüştür. 31 Mayıs l665’te, Gazzeli teolog Nathan kendisine, beklenen “Mesih” olduğunu tebliğ edince, Masiah-Mesihliğini ilan eder. Artan gücü nedeniyle Ortodoks Musevi din adamlarınca bir tehlike olarak görülerek, Osmanlı Sultanı’na (IV. Mehmet) şikayet edilmiştir. Sultan karşısında, kendisine yapılan telkinlerle Müslümanlığı seçen Sabetay, müritlerini büyük bir hayal kırıklığına uğratmışsa da, iki yüz ailelik bir grup tarafından inançla takip edilmiştir. Bu grup üyeleri de onun yolunu seçerek Müslüman olmuşlardır. Bunlara “Sabetaycılar” denmektedir. Selanik’e yerleşerek; dışta Müslüman, içte Yahudi adetlerini sürdürmek suretiyle günümüze kadar yaşayagelmişlerdir. İşte tarihçiler arasında “dönmelik” olarak ifade edilen Yahudi tarikatı böyle oluşmuştur.

Türkiye’de iki tür İbrani yaşar; kriptolar ve Yahudiler. Açık Yahudilerin Türkiye’deki sayıları 30-40 000 arasında tahmin edilmektedir. Bunların gerek asker sivil bürokraside, gerek özel sektörde etkinlikleri yaygın değildir. Türkiye halkının sorunu Kripto Yahudiler iledir, çünkü tüm yaşam egemendirler ve asıl Türkleri hayatın dışında tutmakta, üstelik sağcı-solcu, alevi-sünni, şeriatçı-laik, dindar-kafir karşıtlıklarını yaratarak, eski yaraları sürekli kaşıyarak birbirine kırdırmaktadırlar. Ulusu önce Alevi-Sünni, sonra sağcı-solcu, komünist- faşist, şeriatçı-laik diye böldüler. Sora da bunları yaptıkları darbelerde oluşturdukları yasalarla, yani kendi adalet anlayışlarına göre cezalandırdılar. En sonunda Türkiye toplumunu mikro kimliklere göre sınıflandırarak Kürtleri savaştırıyor, Lazları savaşa hazırlıyorlar; nihai amaç “vaat edilen” hayali ülkeyi somutlaştırmak.

Kriptolar ikiye ayrılır: Sabetayistler ve Yahudiler. Sabetayistler İbrani olmakla birlikte, zaman içinde İslami tapınma ritüellerini içselleştirmişlerdir. O kadar öyle ki, F. Gülen örneğinde görüldüğü gibi, namaz, oruç, hac, İslami eğitim, vb sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada yaymaya çalışmaktadırlar. Kripto Yahudiler ise, Türk ve Müslüman gözükmekle birlikte, ne Türk, ne de Müslüman’dırlar: hem Türklereden, hem de Müslümanlardan nefret ederler; onlar gerçek Yahudilerdir.

“Zvi”, İbrani’ce bir kelimedir; Türkçe karşılığı “geyik”tir. Türkiye’de Sabetayistler arasında Meral, Maral, Gazal, Ceylan, Geyik, Buğu, Bağış, Ahu gibi geyik ile eşanlamlılar ad veya soyadı olarak çok yaygındır. (Buğu ve Bağış Moğol dilinde geyik demektir.)

Zvi, Türkçe’de “Sevi” olarak söylenir. Yahudi ailelerin kız çocuklarında Zvi’nin Türkçe karşılığı olan sözcükler gibi, Zvi’nin Türkçe okunuşu olan Sevi’nin türevleri sevi, seva(?) sevi-l, sevi-l-gen, sevi-m, sevi-n-ç, Sevi-can, Sev-can, sev-al, sev-gi, sev-gi-li, Sevi-gen (Zvi’nin dölü: CHP’nin Arapkirli değişmez Milletvekili Mehmet Sevi-gen),vb adları çok yaygın olarak taşınır.


Zvi’nin ailesi İspanya’nın Sevilla kentinden İzmir’e kaçmıştır, bu adlar aynı zamanda Sevilla ( Ladino) kökene bağlılığı da yansıtır.

Bir soru, Seva =Sevi?

Sabetaycı erkekler ise Zvi’nin Müslüman olduktan sonraki adını;Mehmet’i taşırlar. Tarikatının kurucusu olan Sabetay Sevi, bundan yaklaşık 300 yıl önce Osmanlı sarayınca öldürülme korkusu sebebiyle göstermelik olarak Müslümanlığı tercih etmiş ve 'Mehmet' ismini almıştır. Daha sonra bu davranışı, tarikat mensupları tarafından uyulması gereken bir kural olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden Sabetaylar arasında, birinci isim olarak, Sabetay Sevi’ye izafeten Mehmet isminin konulması çok yaygındır. Örneğin, Irgun çetesi üyesi olduğu için Osmanlı askerleri tarafından Filistin’de öldürülen(mezarı Kudüs’te) birinin torunu olan bir önceki Genel Kurmay Başkanı Mehmet Yaşar Büyük Anıt’ın babasının, dedesinin, kardeşinin ve kendisinin ilk adları “Mehmet”tir.

Sabetayistler, Sabetay Zvi-Sevi’nin sürüldüğü ulun kentini, “ülgen, ülken, ülsever, ülseviler, ulgenalap”, öldüğü Berat kasabasını da doğrudan “Berat” olarak adlarında yaşatırlar.

Türk ve Türklük, Yahudiliğe ve Müslümanlığa, yani İbrani dinlere teslim olmayacak kadar onurlu, o kültüre sığmayacak bir büyüklüğün adıdır. Ne yazık ki, henüz bazı yüreklerin derinlerinde çağlıyor. Yahudi yılanın kafasını Anadolu’da bir gün ezeceğimiz ümidimi hep saklı tutuyorum.

Son söz: Kökene –ne kadar ilkel olursa olsun- bağlı kalmak, İbrani-Arap’a ait kılıç zoruyla dayatılmış ne varsa reddetmek “ihanet “ise, ben bir hainim, hem de çok mutlu bir hain!
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif