|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
![]() |
#11 |
Usta Yiğido
![]() ![]() ![]() ![]() puar Şuan
![]() Son Aktivite: 29.04.2010 14:08
Tournaments Won: 1Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 44
Mesajlar: 803
Tecrübe Puanı: 807
![]() |
![]() SEN YOKTUN
Sen yoktun... Hz Adem'deydi nurun Önce cenneti, Sonra yeryüzünü şereflendirdin. Adem nuruna affedildi Arafat bu affa şahitti. Sen yoktun Nuh'un gemisindeydi Nurun... Dalgalar yeryüzünü boğarken Toprağın bağrındaki su Gökyüzüyle buluşurken Ve bu bir ilahi azap derken, Allah nurunu taşıdı binbir sebeble Tufan,nurunu selamladı edeple... Sen yoktun... Hz.İsmail'in alnındaydı Nurun İbrahimi bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden "Rabbimiz" dedi, " Onlara kendi içlerinden Senin ayetlerini okuyacak Kitap ve hikmeti öğretecek onlara, Onları temizleyecek bir elçi gönder "; Amin dedi on sekiz bin alem Nurunla aydınlanan minicik ellerini Semaya kaldırarak Amin dedi İsmail. Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı Medine'den adı Uhud olan bir amin yankılandı Sevr dağında. Sen yoktun Sultanım... Hz.İsa Ahmed diye muştuladı seni Alemlerin efendisi diye sana seslendi " Artık ben sizinle çok söyleşmem "dedi havarilerine Çünkü bu alemin reisi geliyor... Bekleyin Ahmed geliyor Kainata Rahmet geliyor... Havarilerin yüzünü okşayan, ölüleri dirilten bir nefes oldun. Ama sen yoktun. Sen yoktun.... Hz.Abdullahın alnındaydı Nurun Başı eğik gezerdi mazlum Put eyle göklerden seni sorardı Varaka seni arardı sema'da Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler. Ağlayarak süslediler ölüme!... Ağlayarak “hadi dayına gidiyorsun” dediler. Sen yoktun Sultanım... Canlı canlı toprağa gömülmenin adı idi dayıya gitmek, Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliği idi, Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi. En son çocuk atılırken çukura, Annesinin suretinde bir melek tuttu onu Ve tebessüm ederek Hira Nur dağını gösterdi Melekler süslüyordu Hira'yı, Efendisine hazırlanıyordu Cebel-i Nur Efendisine hazırlanıyordu Mekke Alem, efendisine hazırlanıyordu. Kainatın gözü Hz.Amine'deydi Toprak yalvarıyordu Rabbine... Gel diye ağlıyordu mazlumlar Gözleri Sema'da Ve bir gelişin vardı Ya Resülallah Bir inişin vardı yeryüzüne Ve cebrail ardında yalın kılıç melekler Bir inişin vardı yeryüzüne Yetimler en huzurlu geceyi geçirdiler belki de...doya doya. Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini Herşey sus pus olmuştu. Hadi diyordu yıldızlar, hadi diyordu Ay, Kainat bir isim duymak istiyordu Ve bir ses yükseldi Amine’nin evinden Muhammed... Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini Muhammed... Seni yaratan Allah'a kurbanız Ey Dürr-i Yekta... Sana O adı veren Rahman’a kurbanız. Artık sen vardın... Susuz topraklara rahmet indi seninle Annenden sonra, anne Halime sevindi seninle Yağmura mı ihtiyaç var?... Kaldır şehadet parmağını... Yağmuru salsın Allah Sonra tut ağacın yaprağını Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah. Yeter ki sen iste Sen iste Ya Resülallah Deki; ben kimim?... Dağlar, taşlar dile gelsin... Dilsiz çocuklar ellerinden tutup "ente resülallah" desin. Sen vardın... Bedir kârdı, Uhud dardı, Hendek yardı, Yiğitlerin vardı. Ölmek için yarışan yiğitlerin Hele bir Enes'in vardı Ya Resülallah Uhud'da öldüğünü duyunca arkadaşlarına; " Niye burada oturuyorsunuz ? " diye sordu... Onlarda ;" Allah'ın resül-ü öldürülmüş ! " deyince... " Peki O öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız, Kalkın ve O'nun gibi ölün." demişti. Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü. Hem de ne şehit Ey Nebi... Vücudu yaralardan tanınmaz halde idi Kız kardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu... Musab bin Umeyer'in vardı senin... Uhud'da sancağını taşıyan, öyle bir aşkla sana bağlıydı ki!... Allah o gün meleklerini Musab'ın suretinde indirdi. Ebu Hureyre'n vardı... Acıkınca mescidin önünde durur Sana bakardı, sen anlardın. " Ya Ebahir!..gel " derdin. Ve sen gittin... Bir gidişle gittin. Ardında hüznün kaldı, Hasretin kaldı göklerde, Bilal ezan okuyamaz oldu Ne zaman teşebbüs etse " Muhammed resülallah " demeye... Dizinin üstine çöker kendinden geçerdi. Sonra günler ay, aylar yıl oldu. Asırlar oldu... Sensizliğe açtık gözlerimizi Ama sen bırakmazsın bizi!... Sen varsın... Ey şehitlerin Sultanı sen varsın Bir şehit bile ölmezken Sana nasıl yok deriz. Ebu Talip Şam'a giderken, devesinin önüne geçip; " Beni burada kime bırakıp da gidiyorsun " demiştin " Ne anam var ne babam..." Ebu Talip bırakmamıştı bu yüzden Sensizliğin ızdırabı ile inleyen Ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Resülallah Bırakma bizi ki ; Allah " Sen onların içindeyken onlara azap edecek değiliz." buyuruyor. Bırakma bizi !... Hayatı seninle öğretti Rahman Kulluğu seninle tanıdık Duayı senden öğrendik sevgili, Hz.Ömer umre için senden izin isteyince, Kardeşcik dedin ona; " Duanda bana da yer ayırır mısın ? " Bizler Ömer değiliz ama bütün dualarımız senin için. Ey Rabbimiz!... Resülünü anışımızdan haberdar et... O'na binler salat,binler selam... Habibine Makam-ı Mahmud-u ver... O'na Vesile-i lütfet... O'nu Refik-i Ala'ya yükselt.... Bizi de affet... O'nun hatırına affet... Zatının hatırına affet... Ne olur affet bizi... Bizi affet... DURSUN ALİ ERZİNCANLI muthiş bir şiir...
__________________
Gönülleri fetheden, beyan talâkatı değil hareket talâvetidir.
|
![]() |
![]() ![]() |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar puar'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|