MÜSLÜMAN KADININ ÖZGÜRLÜĞÜ NEREYE KADAR

[serkanka58]

abircan Nickli Üyeden Al?nt?

Ya şimdi biri kalkıp 4 eş birden isterse 11 Şubat 2008






Vatan yazarı Prof. Süleyman Ateş’in, bir soru üzerine verdiği "Çokeşlilik dinen caizdir" yanıtı, yeni bir tartışma başlattı. Yine Vatan yazarı Ruhat Mengi’nin "İnanamadım" diyerek sürdürdüğü bu polemik ve halen süren türban tartışması, akla şunu getirdi: Şimdi biri kalkıp da, ’Dini inancım gereği dört eşle birden evleneceğim’ derse, ne olacak?

LAİK bir devlette, dini kural ve uygulamalarla uluslararası hukuk normlarının karşı karşıya geldiği anlarda beliren kırılma noktası, türbanla birlikte bir kez daha kamuoyunun tartışma gündemine taşındı. Türbanı savunan siyasi çevreler her ne kadar "Uygulama üniversitelerle sınırlı kalacak" dese de, din-hukuk alanındaki tartışma zeminleri daha şimdiden başka mecralara kaymaya başladı. Gündemdeki son soru şu: "Dinimin verdiği hakkı sonuna kadar kullanırım" diyen bir erkek, 4 kadınla evlenme hakkını talep edebilir mi? Evlenirse, soyadı, miras, resmi nikah ve yasal haklar gibi durumlarda laik devletin tanımadığı 2. 3. 4’üncü eşleri için de ’İnancı gereği’ anayasal hak isterse ne olacak? Ya da bu eşlerden biri "Ben inancım gereği 3. eş oldum. Eşimin soyadını taşıma mirasını alma hakkım var" derse...

DİNE AYKIRI DEĞİL

Bu konu bir süre önce, Vatan Gazetesi’nin iki yazarının köşelerinde gündeme geldi. Eski Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş 26 ocak 2008’de konuyla ilgili bir mektubu köşesinde yanıtladı. Soru ve yanıtı şöyle:

SORU: İki yıl önce eşinden ayrılan 2 çocuk annesi 33 yaşındaki kızım, evli 5 çocuklu ve çok eşliliği marifet sayan biriyle dini nikáhla (bizden gizli) evlenmiş. Daha sonra hamile olduğunu öğrendik. Ailece ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız.

CEVAP: Bu zamanda çok evlilik tavsiye edilecek bir şey değil ama taraflar razı olduktan sonra Kur’án buna müsaade etmiştir. Ancak hanımlar arasında eşitliğe özen göstermeyi şart koşmuş, bu yapılamadığı takdirde bir taneyle yetinilmesinin daha uygun olacağını belirtmiştir (Nisa: 3). Bütün ilahi dinlerde erkeğin çok evliliği vardır. Kızınız eşinden ayrılıp evli bir erkekle evlenmeye razı olmuş ise dine aykırı bir şey yapmamış. Ama bu birliktelikten kendisine kanuni bir hak doğmayacağını herhalde biliyordur. Kendisi bu sonuca razıysa kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Madem çocuğu da var, o halde bu durumu kabullenip ona destek olmanız gerekir. Peki şimdi bu hanım ne yapsın? Adamdan ayrılıp karnındaki yavruyu babasız mı büyütsün? Kızınızın yaptığı Allah huzurunda günah değildir. Ama günümüz toplumu genelde bu uygulamayı kabul etmez.

İNANAMADIM NELER OLUYOR

İşte bu soru ve verilen yanıt karşısında, Vatan Gazetesi’nin bir diğer yazarı Ruhat Mengi, bu yazıyı gören okurlarından kendisine mektup yağdığını belirterek dün kaleme sarıldı. Mengi aynı gazetedeki köşesinde şunları yazdı: "Süleyman Ateş, ’Dul ve 2 çocuklu 33 yaşındaki bir kadının evli ve 5 çocuklu bir erkekle imam nikahı yaptığını ve bu beraberlikten bir çocuğu olmasından üzüntü duyduklarını’ anlatan bir aileye verdiği cevaba tepki mektupları bana da gönderiliyor. Süleyman Hoca bu cevapta; "İslám’da eşit davranmak şartıyla 4 eşe kadar izin olduğunu, bu kızcağızın korunması gerektiğini ve 2 şahitle Allah’ın huzurunda yapılan nikahın yeterli ve geçerli olduğunu" yazmış. Tepki gösteren okurlara ise kızmış. Ben duyunca inanamadım, bir yanlışlık olmalı değil mi? Değilse neler oluyor?"

sorularımın cevabı değil senin cevabın olmalı

[puar]

şu anda form neye döndü biliyormusunuz minyatür çift kale maca döndü.

[ofgurleyuk78]

LALE_DEVRI Nickli Üyeden Al?nt?

Türban(I)Takanlar,Türban(A)Tak anlar!!!

Son zamanlarda çeşitli sanal platformlarda ve forumlarda sürekli türban
tartışması yapılıyor.Ve bir kesim türbanı öcü,tukaka zihniyeti ile görüyor...
Kişilerin;dil,din,ırk ayrımı yapmadan,yaşama,okuma hakkı vardır,diyor İnsan

Hakları Evrensel Beyannamesi....

Madem öyle,türbanlılar neden bir bez parçası için okuma haklarından yoksun
bırakılıyor...
Bu bir haksızlık değilmidir sizce???

Türbanlı diye ayrımcılık yapanlar!!!
Kim bu türbanlı sınıfı???
Biri benim anam,diğeri senin kız kardeşin,Öbürü halanın kızı ayşe,öteki,teyze
kızı elif...Yani biziz bizbizeyiz.....

Birde işi Mustafa kemal ATATÜRK'e şikayet etmeye kadar getirenler bile oldu...
Aslında biraz zihinlerini çalıştırıp at gözlüğüyle bakmasalar, ATATÜRK'ün,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin ilk cumhurbaşkanının Çankaya ya

Eşi latife hanımla Latife hanımın başındaki baş örtüyle girdiğini....
Devletin başındayken cuma namazına gittiğini ve gitmeklede kalmayıp
cemaate cuma hutbesi verdiğini,(Balıkesir Hutbesi)bildiğimiz halde,Şimdi
kurucumuz önder Mustafa Kemal'i Laiklik karşıtı olarakmı görecekler??
Annesi Zübeydiye hanım ve eşli Latife hanım baş örtülü olduğundan annesi
ve eşinindemi laiklik karşıtı olduğu düşünülecek.....

Mustafa Kemal'in,nice harplerde bulunduğunu,Kurtuluş savaşında En büyük
desteğini aziz milletim dediği ön saflarda,Nine Hatunu,Şerife Bacıyı,Kara
Fatmayı,Ayşeleriyle,elifleriyl e,başı örtülü düşmana karşı savaştırırken,bu
kahraman kadınların çocukları,torunları,isimleri her neyse sırf başı örtülü
diye üniversiteye almamak onların okuma özgürlüğünü kısıtlamak akla dair
midir???

ATATÜRK Olsaydı inanın bunlara güler geçerdi....
Çünkü O;''Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir''demişti...
Yani bu hak ne bir rektörde,ne de bir parti liderindeydi....

Şurayı iyi ayırt etmek lazım!!!
Yıllarca içimize nifak tohumları ekenler,İçimize
Alevi-Sunni,Sağcı-Solcu,fitnesi atanlar,şimdilerde türbanlı-türbansız polemiği
yaratarak uzaktan düşeceğimiz kaosu bekliyor ve kıs kıs gülüyorlar...

Aman Dikkat!!!
Biz büyük bir toplumuz.Bu tarz komplolara gelmemeli,Dirliğin ve birliğin
dirayetini önemle anlamamız ve uygulamamız gerekmektedir..

Selametle Kalın....

not: ALINTIDIR

Yazdıklarının %99 una katılıyorum. % 1 ine hayır. Hemde çok büyük hayır. Latife hanıma haksızlık ediyorsun. Cumhuriyetin ve Kılık Kıyafet devriminden önceki resimlerini görerek Latife Hanıma öyle yorumlaman çok büyük haksızlık. Lütfen araştır o modern bir hanımefendi idi.
Birde yukarıda saydığın Kara Fatma; Şerife Bacı ve Nene Hatun (Nine yazmışsın) u resimlerine bir bak Türban diye bir şey var mı başlarında ? Bizim bacılarımız, kadınlarımız İslamın bu örtünme şartını 20-30 yıldır mı öğrendiler. Ondan önce niye kimseler böyle örtünmüyordu. Kendini islamcı yazar (sanki öbür yazarlar neyse) olarak tanıtan Şule Şenler isimli birisinin bir sinama Aktirstine özenerek başını bağlaması ile ortaya çıkmış bir moda dır Türban.Bunu da siyasi bir parti sembol olarak kullanmakta ve seçimlerde hasadını almaktadırlar. (Kendi söylemleri) Başörtüsü ayrı, Tüban ayrıdır. Lütfen bunları karıştırmayalım.
Hoşçakalın sağlıklı kalın.

[sonbahar5803]

ofgurleyuk78 Nickli Üyeden Al?nt?

Yazdıklarının %99 una katılıyorum. % 1 ine hayır. Hemde çok büyük hayır. Latife hanıma haksızlık ediyorsun. Cumhuriyetin ve Kılık Kıyafet devriminden önceki resimlerini görerek Latife Hanıma öyle yorumlaman çok büyük haksızlık. Lütfen araştır o modern bir hanımefendi idi.
Birde yukarıda saydığın Kara Fatma; Şerife Bacı ve Nene Hatun (Nine yazmışsın) u resimlerine bir bak Türban diye bir şey var mı başlarında ? Bizim bacılarımız, kadınlarımız İslamın bu örtünme şartını 20-30 yıldır mı öğrendiler. Ondan önce niye kimseler böyle örtünmüyordu. Kendini islamcı yazar (sanki öbür yazarlar neyse) olarak tanıtan Şule Şenler isimli birisinin bir sinama Aktirstine özenerek başını bağlaması ile ortaya çıkmış bir moda dır Türban.Bunu da siyasi bir parti sembol olarak kullanmakta ve seçimlerde hasadını almaktadırlar. (Kendi söylemleri) Başörtüsü ayrı, Tüban ayrıdır. Lütfen bunları karıştırmayalım.
Hoşçakalın sağlıklı kalın.

Beyfendi,
Bence sizlerin iyi araştırma yapması lazım.

Latife Hanım modern bir bayandı (Açıklık modernlikse eğer sizin tabirinizle)
Hatta başörtüsünü hiç sevmezdi. Ama Atatürk istediği için ve de bir Devletin Başkanının eşi olduğu için ona olan saygısından bir çok toplantıda onun yanında kapalı olarak saf tutmuştur!

Bu sözler Latife Hanımın yeğenine ait.

Kılık kıyafet kanununu bir kenara bırakın. Latife Hanım'ın Atatürk ile evli olduğu dönemdeki resimlerini baz almanız daha mantıklı değil mi? O zaman açık ve net bir şekilde çoğu zaman kapalı olduğunu görürsünüz.


Anlayamadığım şey, neden bu kadar taktınız bağlama şekline. Din tüm dönemlere hitap edecek şekilde geldi. Her şey değişiyor, kılık kıyafetin değiştiği gibi. Doğal olarak başörtüsünün de değişmesi normal değilmi? Önemli olan Kuran'daki emrin yerine getirilmesidir.

Herkesin bir bağlama tarzı olabilir, Latife Hanım'ın da çok farklı bir tarzı vardı!

Peki sizce Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) eşi nasıl bağlıyordu,
Ya da Hz. Ali'nin eşi, Peygamberi'mizin (s.a.v.) en sevgili kızı Hz. Fatıma?

Bu devirde yaşasalardı sözde Laikler O'nlara ne bahane bulacaktı? Merak ettim doğrusu.



Şule Şenler'e gelince, nedense şimdi birden onun hayatı, yaşayış biçimi önem kazandı. Bazı gazeteler hep onu yazar oldu. 60'lı yıllarda başladı onun başörtüsü tasarımı. Peki bu türban meselesi ne zaman ortaya çıkmıştı?

[abircan]

Mehmet Y. YILMAZ
mehmetyilmaz@hurriyet.com.tr

Karamsarlığımın nedeni


DÜN yayımlanan gazetelerin (bayram havasındaki İslámcı gazeteler dışında kalanların) birinci sayfalarına yansıyan genel kanı, Türkiye’nin tehlikeli bir bölünme içine girdiği yolundaydı.

Aslına bakarsanız dinci gazetelerdeki bayram havasını da böyle yorumlamak gerekiyor.

Çünkü o manşetlerden yansıyan hava da esasen derin bir bölünmenin varlığına işaret ediyor.

AKP ve MHP türban için Anayasa değişikliği hazırlığına başladığından beri de aklı başında olanlar, bu işin bu şekilde sürdürülmesinin yanlışlığına işaret ettiler.

Ama işe yaramadı.

Yarayamazdı çünkü her ne kadar bir muhafazakár demokrat parti olduğunu iddia ediyorsa da AKP’nin ideolojisi bu tür bir bölünmeyi körükleyerek varlığını sürdürebildi ve bunu kullanarak iktidara gelebildi.

En temeliyle "inananlar-inanmayanlar" ayrımı diyebiliriz buna.

Erbakan, yıllardır bunun için çabaladı ve öğrencileri bunu bir adım ileri götürebildikleri için kazandıklarının farkındalar.

Aynı şey MHP için de geçerli. "Ya sev, ya terk et"e kadar varan nobran tutum Bahçeli için de siyasi bir varlık nedeni.

Bu nedenle "ikizlerin", "toplumu böyle bölmeyin" uyarılarına kulak asmamalarında yadırganacak bir durum yok.

Şimdi mesele bu bölünmenin, demokratik zemin içinde kalabilmesini sağlamak sanırım.

Ülkemizin demokrasi kültürünü dikkate aldığımda bunun çok kolay olmadığını da görüyorum. Demokrasinin bir uzlaşma ve karşısındakinin varlığına saygı gösterme rejimi olduğunu ne yazık ki tam olarak öğrenemedik.

Çok sıkıntılı bir sürece giriyor Türkiye.

Ve iktidar gücünü elinde tutanların ne tecrübeleri ne de dünya görüşleri bu sıkıntılı dönemi mümkün olduğunca az yarayla atlatmak için ümit vermiyor.

Karamsarlığı sevmem ama şunu söylemeden de edemiyorum: "Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!"

Orada kimse yok mu?

ÖZDEMİR İnce, Hürriyet’teki köşesinde Kuran-ı Kerim’in, örtünme ile ilgili ayetlerinin "kasıtlı olarak yanlış tercüme edildiğini" yazıyor.

Sadece Arapça orijinalden değil, Fransızca ve İngilizce tercümelerinden de örnekler veriyor.

Prof. Dr. Zekeriya Beyaz da geçtiğimiz hafta elime geçen "İslám ve Giyim, Kuşam" isimli kitabında, baş örtme emrinin Kuran-ı Kerim’de değil, İncil’de olduğunu yazıyor.

Birçok kişinin medyatik tavırları nedeniyle Prof. Dr. Beyaz’ı ciddiye almadıklarını biliyorum.

Ülkemizde sayısını bilemediğim kadar çok sayıda İlahiyat Fakültesi var.

Kimse de ortaya çıkıp "Hayır, siz yanlış tercüme ediyorsunuz, bu kelime şu anlama gelir, şu kelimenin o tarihteki manası buydu" demiyor ya da diyemiyor.

İki olasılık geliyor aklıma: Ya İlahiyat Fakülteleri’nin konuyla ilgili bilim adamlarının bilgileri böyle bir konuyu tartışmaya yetmiyor. Ya da İnce ile Beyaz’ın yazdıkları doğru, bunu kabul etmeye dilleri varmıyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi, ülkemizdeki birçok bakanlığın bütçesinden daha büyük!

Vergi olarak bizlerin cebinden çıkan bu kadar parayı niye harcıyoruz? Diyanet’te ya da İlahiyat Fakülteleri’nde bu sorulara derli toplu ve bilimsel bir yanıt verecek kimse yok mu?

[abircan]

MİLLİ GÖRÜŞÜN TÜRKİYEDEKİ FİKİR BABALARINDAN BİRİSİ BAKIN NEDİYORRRRRR


PRF. DR. Nevzat Yalçıntaş `ters`ten çaktı...
Eski AKP milletvekili Nevzat Yalçıntaş, eski rektör Kemal Alamdaroğlu ile birlikte Habertürk TV`de Erol Mütercimler`in hazırlayıp sunduğu "Aynanın Arkası" adlı programa katıldı. Yalçıntaş`ın yaptığı "türban" yorumu izleyenleri şaşırttı..

MUHAMMET KUTLU `nun haberi


Yalçıntaş , Habertürk Televizyonu ’nda Türban konusunda ilginç değerlendirmelerde bulundu…


Yalçıntaş : “Türban sorunu, ABD tarafından Türkiye ’ye bir nifak olarak sokulmuştur”


Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş , Habertürk Televizyonu ’nda Erol Mütercimler ’in hazırlayıp sunduğu “Aynanın Arkası ” adlı programa katıldı. İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile birlikte, Mütercimler ’in gündemdeki üniversitelerde türbana izin verilmesiyle ilgili Anayasa değişikliğine ilişkin sorularını yanıtladı.


Prof. Dr. Yalçıntaş , programda son derece şaşırtıcı değerlendirmelerde bulundu. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AK Partili yöneticilere yakınlığıyla bilinen Yalçıntaş , türban sorununun 12 Eylül darbesiyle birlikte, Amerikalı uzmanlar tarafından Türkiye ’nin gündemine sokulduğunu iddia etti.


Yalçıntaş , Amerikalı uzmanların, dönemin Türkiye yönetiminde söz sahibi olan askeri yetkililere, İran devrimine gidilen aşamada, Humeyni yanlılarının, Şah Rıza Pehlevi ’ye bağlı askerlerin karşısına çarşaflı kadınları sürdüklerini, bu yüzden askerlerin gösterileri engellemekte elinin kolunun bağlı kaldığını belirterek, türban konusunda kesinlikle taviz verilmemesini salık verdiklerini anlattı.


Gösterilerde ve izinsiz yürüyüşlerde, önde yürüyen çarşaflı kadınları gören askerlerin, belki de anneleri, kız kardeşleri olabileceği endişesiyle silah kullanmaktan kaçındıklarını kaydeden Yalçıntaş , Erol Mütercimler ’in büyük takdirini kazanmış göründü.


Aslında, sorunun İran ’da ayrı, Türkiye ’de ayrı sonuçları olduğunu anlatmaya çalışan Yalçıntaş , verdiği örneği Erol Mütercimler ’in türbanın sakıncalarına örnek olarak algılamasına da itiraz etmedi.


Erol Mütercimler , “Siyasiler, bu yanlıştan dönmeli değil mi hocam? Eğer yanlıştan dönerlerse Türkiye kazanır değil mi hocam ?” şeklinde Yalçıntaş ’ı türban konusundaki Anayasa değişikliği ısrarından vazgeçilmesi yönünde açıklama yapmaya yöneltmeye çalıştı.


Ancak Yalçıntaş , bu anlama gelebilecek şeyler söylemekten kaçındı.


Erol Mütercimler ’in neredeyse gözlerini yaşartan açıklamalar yapan Yalçıntaş , “Konu Türkiye ’ye bir nifak gibi sokuldu. Bir kördöğüşüne dönüştü. Herkes geçmiş dönemleri suçladı niye halledemediler diye. Nifak, fitnedir, adam öldürmekten daha kötü bir şeydir. Amerikalılar, türbanı bir fitne olarak gündemimize koydular. Belki de onların önerdiği, Türkiye ’nin şartlarına uymuyordu. Bizim askerlerimize, Amerikalıları ikna etmek düşerdi. Bizim şartlarımızı onlara anlatmak düşerdi. Ama yapmadılar sanıyorum …” şeklinde son derece ilginç açıklamalarda bulundu.

[puar]

bizde bunu diyoruz oy toplama bahanesi ile yapılmış... sorun çözme yerine 1 sorun çözülmüş 15 sorun gelmiştir...
kökten çözün anlınızdan öpeyim.

[puar]

ya bu konuları özleden pm ile yada msnde birebir çözseniz daha uygun olmazmı.

[Arif Coşkun]

Türbancı AKP , Urgancı MHP




Türbancı “AKP”

Urgancı “MHP”





Haydi hayırlısı bakalım başımızı da bağlıyorlar en sonunda.



Hem de tam çenemizin altından…



Şimdi sıra neremizde acaba…



Kız öğrencilerimizin evrenkentlere başı kapalı olarak girebilmeleri için gerekli adımı attı AKP ve MHP.



Biz bugün bunları konuşurken, aynı günün sabahı güzel yurdumun pek çok yerindeki liselerde bile aynı tavır sergileniyor.



Mesele sadece başı kapalı olarak okula gidip eğitim almak değil. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.



Çözüme bak hele; “Çenenin altından”



Vay vay vay!...



Pek muhterem ve de özgürlükçü iki sayın partimizin bu anlayışına saygı mı duyalım, ne yapalım bilemedim. Hem Özgürlükçü olacaksın, hem de “çenenin altından kapa” diyeceksin.



Çenenin altından mı kapa?

Yoksa; Çenenizi bir süre kapa mı?



Peki ne zaman kadar? O’nu da hep birlikte göreceğiz.



İyi ki varsın Sayın “Bahçeli”

Yoksa nasıl bağlayacaklardı “Çenemizi”



Özgürlüklerin sınırı yoktur.



Her şeyi bıraktık AKP – MHP modeli baş bağlama modasına giriyoruz



Türbancı AKP ve Urgancı MHP el ele verince, acaba urganla çene altı bağlama formülü caiz midir?



O’nu da diyanet işlerine sormak lazım…



Yolun açık olsun Türkiye, Durmak yok AKP - MHP el ele yola devam!....



Pek Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ beyefendiyi anlamak mümkün değil.



Daha düne kadar sen kalk İp at meydanlardan,



Tek tek hesap soracağız de Sayın Başbakan’dan



Ondan sonra da kalk sen, AKP ile el ele bas imzaları.



Allah muhabbetinizi artırsın ne diyelim.



Kadınlarımız için bu güne dek ne yaptınız, başlarını çenelerinden bağlamaktan başka?



Canım ülkemin işsizlik sorunu çözüldü mü?



Ekonomideki çalkantılar giderildi mi?



Terörizm konusunda ne yapıyorsunuz?



AB ile ilişkileriniz ne durumda? Hani kesin ve kati olarak alıyorlardı. Tık yok aylardır…





Normal tabi. Biri “Türbancı” diğeri “Urgancı”



Türbancı AKP ve Urgancı MHP



Canım yurdum gidiyor bir bilinmeze…



Ne diyeyim ben size;



Muhabbetiniz bol olsun.



Bu karar, İnşallah bağlayacağınız son yasanız olsun!....





Barış Melengeç

[puar]

arif abim sende meslektaşını kolluyon hee