|
|||||||
| SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Arama | Bugünki Mesajlar | Forumlar? Okundu Kabul Et |
| Köşe Yazıları Köşe Yazarlarının Yazıları |

![]() |
|
|
Seçenekler | Arama | Stil |
|
|
#1 |
|
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() fırtına110 Şuan
Son Aktivite: 14.02.2014 15:10
Üyelik Tarihi: 15.06.2009
Mesajlar: 224
Tecrübe Puanı: 623
![]() |
Bütün İslam dünyasının bayramını tebrik ederek sözlerimize başlayalım.Ülkemizde bir kurban bayramı daha geldi ve geçti.Acıyla,sevinciyle,hüznüy le,mutluluğuyla bir bayram daha geçirdik.Gücü olanlar kurbanlarını ya kesti,yada kesilmek üzere vekalet yoluyla ihtiyaç sahibi olanlara ulaştırmak üzere değişik kurumlara vererek fakirlerin yararlanması amacıyla ülkemizin ve dünyanın her tarafına gönderdiler.
Biz Türk Milleti olarak,aslında çok fedakar,yardımlaşmayı,dayanışm ayı,paylaşmayı seven bir milletiz.Zaten tarihe baktığımızda böyle hatırlanıyoruz.Mazlumun yanında olmayı insanlık görevi kabul eden,Müslim,gayri Müslim ayrımı yapmadan elinden geldiği kadar,gücünün yettiği kadar yardıma koşan bir ecdadımız vardı.Bu konularla hiçbir milletle kıyaslanamayacak kadar güzel hasletlere sahibiz. Günümüzde de kurban bayramı vesilesiyle şanlı ecdadımızın yaptığına benzer büyük fedakarlıklar,yardımlaşmalar,p aylaşımlar yapmaktayız.Yüce İslam dininin emri gereğinde kurbanlarımızı paylaştırıyor,fakir-fukaraya dağıtıyoruz. Kurban Bayramı sadece kurbanını paylaşmak değildir.En önemli özelliklerinden biriside dünyalık meşgalelerden uzaklaşıp,akrabalarıyla,dostla rıyla,komşularıyla görüşüp bayramlaşmak,onları hatırlamak,yanlarına gidilemezse en azından telefonla aramak,gönüllerini kazanmak,mutlu etmektir.Maalesef bahsettiğimiz konularda değerlerimizi ciddi bir şekilde kaybetmiş durumdayız.Garip bir algılanma içindeyiz.Sanki bayram evde dinlenmek,tatil yapmak yada gezmek için bizlere verilmiş bir armağan gibi algılanmaya başladı.Bu gidişat pek hayra alamet değil. Bayramlarımızın gençler üzerindeki algılanması konusunda bir eğitimci olarak her sene bayramdan sonraki günlerde bir değerlendirme yapıyorum.Öğrencilerime soruyorum,bayramda neler yaptınız.Aldığım cevaplar genellikle hocam evdeydim,yada gezdim.Çok azı ise,akrabalarımızı ziyaret ettik şeklinde cevaplar gelmekte.Bu tespiti yıllardır yapıyorum ve binlerce öğrenciyle yapıyorum.Elde ettiğim gerçekler bunlar. Orta yaşlı olanlar veya yaşlı olanlar hala Anadolu geleneklerini kısmen de olsa devam ettirmekte ama yeni nesil maalesef bayramın manasını tam olarak algılayamamaktadır.Bu konuda görev ve sorumluluk aile büyüklerine düşmektedir.Görülen bir gerçekte aile büyükleri ,akrabalarını ziyarete giderken kendi çocuklarını beraberinde ya götürmüyorlar yada götüremiyorlar.Çocuk evde oyun oynama peşinde,aile büyükleri akraba ziyaretinde.Durum böyle olmaya devam ederse kapitalist sistemin arzu ettiği bir nesil istemesek de gerçekleşecektir.Tamamen bireyci,sadece kendisi için var olan ve bunun için yaşayan,diğer mefhumların hiçbir önemi olmadan,kafasına göre takılan,akraba,eş-dost derdi olmayan bir nesil gerçeğiyle karşılaşmak üzereyiz. Bayram coşkusunu,heyecanını yüreğinde yaşayan büyükler,çocuklarını da akraba,eş-dost ziyaretler,ne götürmek zorunda,bayramın manasını tam olarak hissettirmek mecburiyetindedirler. Baba,Bayram namazına giderken oğlunu yanına alarak onu bayram namazına alıştırmalı,o coşkuyu ona da tattırmalıdır.Aman oğlum uyusun,kaldırmayayım,kıyamam ona gibi zayıflıklar gösterirsek ilerde çocuklarımızın hali nice olur hiç düşünmüyoruz Çocuklarımıza,Uzakta olan aile büyüklerini telefonla arayıp gönüllerini almayı alıştırmalı,kabristanlık varsa mutlaka birlikte ziyaret etmeli,onlara dua etmeleri gerektiği öğretilmelidir. Bayramların manevi bir havası olduğunu unutmamak,ibadetler,dualarla geçirmek,inanç ruhumuzu kaybetmeden bayram neşesi ver eğlencesini de yaşamak ve yaşatmak lazımdır. Türk Milleti,ruhunun derinliklerinde yaşattığı fedakarlık,dayanışma,yardımlaş ma ve paylaşma duygularını,kendi evlatlarına da öğreterek,hal-hatır sormak,akraba,eş-dost ziyareti yapmakla bu değerleri birleştirirse ve bütün aile bireyleriyle birlikte bayramın anlamını yaşarsa işte o zaman bayramlarımız gerçekten bayram olur. Allah,bu millete bayram gibi bayramlar yaşamayı ve yaşatmayı her daim nasip etsin…amin. Osman azman oazman@hotmail.com [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Çayeli Doğa Sporları İhtisas Klubü |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() fırtına110 Şuan
Son Aktivite: 14.02.2014 15:10
Üyelik Tarihi: 15.06.2009
Mesajlar: 224
Tecrübe Puanı: 623
![]() |
Cenab-ı Allah,insanlara akıl,zeka,düşünme yeteneği vermekle birlikte,yaptıklarıyla böbürlenme,nefis yapma,kibirlenme gibi şeytani işlerde yapma salahiyeti vermiştir.Tercihi bizlere bırakmıştır.Ya yaptığımız güzel işler,ameller ve hayırlardan dolayı mütevazi olmak,alçakgönüllülük yapmak veya,yaptıklarımızdan dolayı da kibirlenmek seçeneğini bizlere vermiştir.
Şöyle tarihimize bir bakacak olursak,İslami,milli,ilmi hizmetlerde bulunan nice büyüklerimiz vardır ki,yaptıklarının büyüklüğünü bilmekle birlikte,Yüce Yaratanın karşısında ne kadar küçük olduğunu söyleyerek mütevazilik yapmışlardır.Osmanlı Hakanı,Yavuz Sultan Selim Mekke-Medineyi aldıktan sonra kendisine söylenen Hakimül Haremeyn oldunuz sözü karşısında hayır,Hadimül Haremeyn(Mekke-Medinenin hizmetkarı)oldum diyecek kadar alçakgönüllüdür.Bu örnek bile bizler için yeterlidir sanırım. Biz kimiz ki yaptığımız ufak,basit şeylerden dolayı kibirleniyoruz.Bizler kaç insanı küfürden,saptınlıktan-uyuşturucu alışkanlığından,fuhşiyattan vs kurtardık.İnsanlara yaptığımız iki nasihatlemi, verdiğimiz üç kuruşlamı gururlanıyoruz.Bir de bu yaptığımız hayırların reklamını yapmak gibi huyumuz yok mu. Sanki 75 milyonun karnını doyuruyoruz,sanki bütün dünya Müslümanlarının İslami bilgilendirme ihtiyacını gideriyoruz.Sanki Türkiyemizin bütün eğitim sıkıntılarımızı çözüyoruz. İyilik yapmanın ölçüsü onu reklam etmekmidir, yoksa sağ elin verdiğini sol elin dahi bilmemesi midir? Ülkemizde fikir,kültür,siyaset,ticaret,e ğitim gibi alanlarda faaliyet yapan,hizmet eden, bir çok kuruluş var.Maalesef bu gruplara baktığımızda,ya bir çoğu birbirlerini eleştiriyor,çekiştiriyor ya da bel altından vurarak diğer grubu yok etmeye çalışıyor.Halbu ki yapılması gereken, herkesin bu ülkeye katkı sunma adına bir ucundan tutmaktır.Diğerleri de diğer ucundan tutsunlar.Neden sadece ben diyoruz.neden sadece benim grubum diyoruz,neden sadece benim olsun küçük olsun mantığıyla hareket ediyoruz. Yakinen tanıdığımız bazı fikir hareketleri de maalesef bahsettiğimiz şekilde yoluna devam etmekte,sanki içinde bulunduğu camiayı büyütmek istemeyen, küçülmesi için çabalayan,hatta imkanı olursa anında yok edecek olan, bunu engellemek isteyenleri de iftiralarla, dedikodularla bitirmeye çalışan,ETRAFINDAKİ ÜÇBEŞİYLE SANKİ RANT VARMIŞ GİBİ PAYLAŞIM YAPAN,KENDİSİNİ KAF DAĞININ TEPESİNDE GÖREN,KENDİLERİNİN DIŞINDAKİLERİDE CAHİL,BİRŞEY BİLMEYEN,İŞİN İÇİNDE OLMAMASI GEREKEN LÜZÜMSUZ YARATIKLAR GİBİ DÜŞÜNEN YÖNETİCİLERİN SAYISI HİÇ DE AZIMSANMAYACAK KADAR ÇOKTUR. Ülkemizdeki birçok siyasi kurum,eğitim kurumları,vakıflar,dernekler sivil toplum kuruluşları,yukarıda bahsettiğim insan tipleriyle yönetilmektedir.Aldıkları görevleri beceremeyen,altından kalkamayan,liyakatsiz,yeteneks iz,eğitimsiz,altyapısız,kültür süz yöneticilerimiz çoğunlukta.Hal böyleyken bu yöneticilerimizin önemli bir kısmı ise,kendilerini çok farklı yansıtmakta,başarısızlıklarını başkalarına suç atarak örtmeye çalışmakta,adeta kendini aklamaya paklamaya çalışmaktadır.Beraber hareket ettiği arkadaşlarını veya mesaide bulundukları dostlarını,karalayarak,iftira atarak,çamur at izi kalsın diyerek,başkalarının gözünde küçük düşürerek beceriksizliklerini gizlemeye çalışırlar. Liyakat sahibi,işinin ehli,donanımlı,eğitimli,müteva zi,alçakgönüllü,tevazü sahibi insanlara ihtiyacımız o kadar çok ki.Artık bu insanları küstürmeyelim,üzmeyelim,kırmay alım,gücendirmeyelim, ,çalışma azimlerini yok etmeyelim.Aksine sahiplenelim,kucak açalım,omuz verelim,istifade edelim,uzaklaştırmayalım,birli kte hayr,ayrılıkta azap vardır ilkesi üzere hareket edelim. Memleketimizde az sayıda,büyük niteliklere sahip,milletin dertlerini kendine dert edinmiş,istisna beyinler var.Lütfen kendi menfaatlerinizi bir kenara bırakın,bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı da size mi kalacak?Nedir bu dünyalık kaygısı,nedir bu benlik sevdası,bırakın hep bana Rabbena söylemlerini, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN DİYELİM.HERKES KAZANSIN DİYELİM. ’KESER DÖNER SAP DÖNER,GÜN GELİR HESAP DÖNER’. Allaha emanet olunuz,Allah yar ve yardımcınız olsun. OSMAN AZMAN oazman@hotmail.com [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Çayeli Doğa Sporları İhtisas Klubü |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Tecrübeli Yiğido
![]() ![]() ![]() fırtına110 Şuan
Son Aktivite: 14.02.2014 15:10
Üyelik Tarihi: 15.06.2009
Mesajlar: 224
Tecrübe Puanı: 623
![]() |
Her nefis, muhakkak ölümü tadacaktır ayet-i kerimesi bizlere ölümü unutmamamız gerektiğini ve sürekli hatırlamamız gerektiğini bildirir.
İnsanlar,sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya çalışır,günün 24 saatini dünyalık işlerle geçirir,hastalık veya ölüm konusu geçtiğinde ise ölebileceğini hisseder.Günlerimiz,haftalarım ız,aylarımız,yıllarımız hep koşuşturmacayla geçmekte,dünyaya bir çivi daha çakmanın hesabıyla meşgul olmaktayız.Eğer bir evimiz veya arabamız yoksa, bütün zamanımızı,vaktimizi,düşüncele rimizi onlarla geçirir,aklımızı,zekamızı da hep ev,araba nasıl alabilirim üzerine çalıştırırız.Ev,araba alamasak ta onun hayaliyle yaşarız. İnsanların bir kısmı da araba ve ev sevdasının dışında evin geçimi,çocukların eğitim masrafı,eşyaların yenilenmesi gerekliliği,gezilere,tatillere nasıl para biriktireceğinin hesabıyla meşgul. Bir de bütün bu saydıklarımızın dışında,arabayı nasıl yenilerim,evim eskidi,yada ikinci bir araba,ikinci ev,yazlık evler düşünenlerin sayıda hiç de az değildir. Ya hiç evi,arabası olamayacak olanlar,geçimini sağlayamayanlar,işiz kalanlar,çocuklarının boğazına bir lokma alamayacak durumda olanlar,onların halini düşünen varmı? Şanlı Peygamberimizin ‘ölümü sıkça hatırlayınız’hadis-i şerifinde ifade edilen ölümü ne kadar hatırlayabiliyoruz.Zaten hatırlasak,bu dünyada yaptığımız kötülükleri,yanlışları,ihmalka rlıkları,kalp kırmalarını,kul hakkına girmeyi,zalimlikleri,ahmaklıkl arı,nefsimize uymaları yapar mıydık,veya ne kadarını yapardık.Bulunduğumuz ortamlarda ölümle ilgili konuşmalara bile fazla tahammül edemiyoruz,hemen kapat o konuyu diyoruz.Peki,neden öyle yapıyoruz.Ölümden korkuyor muyuz yoksa.Öldüğümüzde,kabir azabından mı korkuyoruz,günahlarımızın çokluğundan mı korkuyoruz,cehenneme gideceğimizden mi korkuyoruz.Fakat korkunun ecele faydası hiçbir zaman olmadı,olmayacak da. Cenab-ı Allah,bizlere ölümün hak olduğunu söylüyor.Var olduğuna inandığımız bir gerçeği ne kadar örtmeye,gizlemeye çalışsak da o,bizi bir gün mutlaka yakalayacak ve ölüm gerçeğiyle yüzleşeceğiz.Hal böyleyken,yaşarken ölümü bilerek,hissederek yaşamalı,her an ölecekmiş gibi iliklerimize kadar hissetmeliyiz. Dünyada yaşarken,ahiretini garanti altına aldığını söyleyebileceğimiz kaç insan vardır çevremizde.Yaşarken cennet ehli gibi yaşayan,kalp kırmamış,ibadetlerini eksik bırakmamış,hayır,hasenatını vermiş,her gördüğüne iyilik yapmış,yardımseverlikte geri kalmamış,emri bil maruf ve nehyi anıl münkere uygun hayat yaşamış kaç insan tanıyoruz.Maalesef pek yok o insanlardan.Ya da o insanlar pek ortalarda dolaşmaz,kendilerini saklarlar,mütevazidirler.Biz bilmeyiz onları. Bu yazıyı yazmama vesile olan,şimdi rahmeti rahmana kavuşmuş olan sevgili kardeşimiz,Kemal Güçlü,her zaman gülen yüzü,sevgi dolu oluşu,sempatikliği,yüreğindeki samimiyeti,gönül dostluğu,fedakarlığı,vefakarlı ğı,ihlası, iman dolu kalbi,belki daha çok sayabileceğimiz güzellikleri kendisinde toplamış yiğit birisiydi.Allah rahmet eylesin.Senin sayende birkez daha ölümü hatırladık. Büyük Üstad Necip Fazıl Kısakürek diyor ya, Ölüm bu,güzel şey,budur perde ardından haber, Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber. oazman@hotmail.com [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
__________________
Çayeli Doğa Sporları İhtisas Klubü |
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | Arama |
| Stil | |
|
|