Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > DİN BÖLÜMÜ > Dini Bilgiler
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Dini Bilgiler (Ayetler, Hadisler, Dualar ve Muhtelif konular)



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 28.09.2008, 18:45   #1
albina58
Usta Yiğido
 
albina58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
albina58 Şuan albina58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 14.08.2016 20:40

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 552
Tecrübe Puanı: 755 albina58 isimli Üye Tecrübe Puan?n?zını Kapatmıştır.
Standart İSLAMİYET'E BAKIŞ AÇISI

Zorla dinletirim!
Dr. Mustafa Çeriç (Ceriç) İslam dünyası için çok önemli bir isim. Dünyanın dört bir yanındaki Müslüman din adamları için yeni bir kutup yıldızı gibi. İşte sıradışı müftüden olay açıklamalarEl Ezher’den Oxford’a İslam ve doğu üzerine araştırma yapan akademisyenlerin uğramadan geçemeyeceği bir istasyon. Dünya barışına yaptığı katkı ve hoşgörü kültürünün yayılması yönündeki gayretlerinden dolayı Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO 2003’te ona Barış Ödülü’nü verdi. Britanya İslam Sosyal Bilimleri Kurumu, dinler arası diyaloğa yaptığı katkıdan dolayı ödüllendirdi. 2007’de Tony Blair Vakfı’na şeref üyesi olarak davet edildi.

Modern Müslümanların yeni starı Çeriç

Bildik din adamlarından değil. Dostoyevski’den de referans veriyor, Bakara Suresi’nden de. Aynı konuşmanın içinde Buhari’den de alıntı yapıyor Max Weber ve Toynbee’den de. Müslüman ilahiyatçıların katıldığı çok ciddi bir toplantıda konuşmasına, "Beni dinlemeye mecbursunuz, yoksa biz müftüyüz, fetvayla zorla dinletiriz!" esprisini patlatarak başlıyor.

Mayıs 1993’te yani savaşın en hararetli zamanlarında Kuala Lumpur’dan Bosna’ya geldi. Aliya İzzetbegoviç Bosna’nın kurtuluş mücadelesinin siyasi önderliğini yaparken, Mustafa Efendi ise manevi lideri oldu. Savaş sırasında Sırplar Ali Paşa Camii’nin minaresini bombaladılar. Mustafa Çeriç, "Bir Müslüman asla kilise ve sinagogların tek bir taşına dokunmayacak. Çünkü onlar da Allah’ın evidir" diyerek Bosna’daki kiliselerin ayakta kalmasını sağladı.

2000 yılında Birleşmiş Milletler’in düzenlediği New York’taki Dünya Barışı Zirvesi’ndeki konuşmasına, Çin’in itirazı üzerine toplantıya katılamayan Dalay Lama’ya destek vererek başladı. Zirveye katılan bütün dini liderlerin kadın-erkek eşitliğini kabul ettiklerine dair bir bildirgeyi imzalamalarına öncülük etti.

Kendi deyimiyle Türk Müslümanlığı ile Chicago’da okuduğu yıllarda karşılaştı. Fakat Türklerle asıl yakınlaşması Türkiye’ye geldiği 1986 yılında oldu. "Çağımızın yaşayan en büyük alimlerinden biri" dediği Prof. Dr. Ekmelettin İhsanoğlu’ndan çok etkilendi. Diyanet İşleri eski Başkanı İhsan Yazıcıoğlu ile de temas kurdu. Mustafa Efendi, Mayıs 2008’de Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği (AB) Troyka’sının karşısında yaptığı konuşmayla dikkatleri yine üzerine çekti. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, dönem Başkanı Slovenya Başbakanı Janez Jansa ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering’den oluşan AB Troykası, Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman temsilcilerle bir araya gelerek iklim değişikliği ve kültürlerarası uzlaşmayı tartışıyordu. Bosna Başmüftüsü Mustafa Çeriç, "AB Türkiye’yi almakta tereddüt etmemeli ve gecikmemeli. İslam’ın Avrupa’nın parçası olduğunu göstermeli" dedi.

İşte Hürriyet Gazetesinin özel ropörtajı

El Ezher’de de eğitim gördünüz, Chicago Üniversitesi’nde de. Bu iki üniversite arasındaki farklar nelerdi?

-El Ezher yaklaşık bin yıllık bir üniversite. Çok eski bir akademi. Chicago da çok köklü bir üniversite. Bu iki ünivesitedeki en önemli fark şu: El Ezher’de sorulacak soruların içinde zaten cevaplar da mevcuttur. Çünkü bizden önce gelenler bütün soruların cevabını çoktan vermiştir. Bize düşen ise bu sorulara verilmiş cevapları öğrenmekten ibarettir. Chicago’daki eğitim felsefesinde ise, insan aklı varoldukça yeni sorular gündeme gelir. Eski sorulara da yeni cevaplar bulmak her zaman mümkündür. Bizden öncekilerin aklı uhrevi bir akıl olmadığına göre, Allah bize de aynı aklı ve fikri ihsan ettiğine göre, eski ya da yeni sorulara biz de cevaplar verebiliriz. Buna hem hakkımız vardır hem de böyle bir özgürlüğümüz. Chicago Üniversitesi’nde sorular gayet açıktı ama bu soruların mutlak yanıtı yoktu. Çünkü teoloji ve felsefede, aslında tüm bilimlerde kesinliğin başladığı yerde hayat biter. El Ezher’de ben hazır cevaplar alıyordum ama Chicago’da sorularımın cevaplarını kendim bulmak zorundaydım. Ben bir Müslüman olarak şimdi daha iyi anlıyorum ki Chicago’da verilen eğitim Müslümanlara verilmesi gereken gerçek eğitimdir. Müslümanların şimdi her zamankinden çok böyle bir eğitime ihtiyacı var.

El Ezher’de hiç mi bir şey öğrenmediniz?

-Hayır öyle değil, zaten Chicago’da El Ezher’in hakkını da teslim ediyorlar ve bu okula da çok saygı duyuyorlar. Şöyle ki, ben aslında Chicago’ya master için başvurmuştum. Onlar benim El Ezher’de bitirdiğim bölümü öğrendiklerinde "siz aslında master seviyesini aşmışsınız, doktora programına dahil olun" dediler.

Peki siz Bosna’da medreselerde nasıl bir dini eğitim veriyorsunuz?

-Ben şimdi öğrencilere ders verilirken balığı hazır ve pişirilmiş bir şekilde önlerine koymaktansa onlara balığın nasıl tutulacağını öğretmekten yanayım ve buradaki medreselerde de bunu uygulatıyorum. Yani önce nehre gitmeniz ve nehrin kıyısında sabırla beklemeniz gerekiyor, sonra da suya girip balığı yakalamalısınız. Müslümanlar bu şekilde yapmadıkları müddetçe hiçbir zaman ileriye gidemezler.

Nakil ve akılla ilgili bir noktada duruyoruz şimdi anladığım kadarıyla. Aklın ne kadar yetkisi vardır size göre naklin karşısında?

- Bizim mezhebimize (Hanefiliğe) göre dinde değiştirilemeyecek bazı şeyler vardır. Ama bunlar farklılaşabilir, çeşitli hallere bürünebilir. Bunu su gibi düşünün. Suyu sadece su olarak da kullanabilirsiniz ya da H2O’yu muhafaza ederek onu buz haline de getirebilirsiniz, gaz haline de. Din de böyledir aslında. Bir formülü vardır, ama halleri ortama ve koşullara göre değişebilir. İmam el-Matüridi’ye göre (10. yüzyılda Semerkan yaşamış önemli düşünürlerden biri) nakil yanında akla da büyük önem vermiş ve hepimizin önünü açmıştır. Biz şimdi daha iyi anlıyoruz ki İslam alemi dogmaların alanını genişletip aklın önünü kestiğinde gerilemiş, bunun aksi olduğunda ise ilerlemiştir. Tarih bize bunu defalarca kafamıza vura vura öğretti.

Burada farklı bir Müslümanlık yaşanıyor. Giyim kuşam konusunda da farklı buradaki Müslüman kadınlar. Örtünmenin altı pek fazla çizilmiyor.

- Biz kadın ve erkeğin yaratılıştan eşit olduğuna inanırız. Çünkü hepimiz neticede bir anneden yani Havva anadan geliyoruz. Kadın ne kadar ilerlerse Müslümanlar da o kadar ilerler.

Kadınların örtünmesi konusundaki farklı uygulamalara ne diyorsunuz?

-Devlet bu alana girmemeli. Ne örtünme zorunluluğu getirmeli ne de başlarını açması için zorlamalı kadınları. İran da yanlış yapıyor Türkiye de. Aslında buradaki sorun laiklikle ilgili. Biliyorsunuz, iki çeşit laiklik anlayışı var. Biri Fransız kökenli olan sekülerlik, diğeri de Amerikan laisizmi. Fransızlar devletle din işlerini ayırmışlar ama dinin nasıl yaşanacağını şekillendirmişler. Burada devletin dini alana müdahalesi var. Amerika’da ise ne din devlete karışır ne de devlet dinin alanına girer.

Sizin ailenizde tesettür bir sorun oluyor mu?

-Eşimin başı örtülü ama iki kızım var, ikisinin de başı açık. Ben onlara örtünme konusunda hiçbir baskı ya da telkinde bulunmadım. Ben öyle örtülüler gördüm ki yarı çıplak dolaşanlardan daha günahkardılar. Öyle açık kadınlar gördüm ki melek gibiydiler. Hülasa başın üstündekiler değil içindekiler önemlidir...

Hoşgörüyle ilgili mesajlar veriyorsunuz sürekli. Bunun bir etkisi oluyor mu?

- Bakın, dünyada başka dinlerle bir arada yaşadığımız gerçeğini mutlaka kabul etmeliyiz. Eğer Allah hepimizin aynı dinden olmasını murad etseydi, öyle olurdu. Sadece hoşgörü değil karşılıklı kabulden de söz ediyorum. Hoşgörü kelimesi, yüksekte duranın altlarda kalana bir ihsanı gibi duruyor biraz. Çok önemli mesafeler katettiğimize inanıyorum bu konuda.

SİYASİ İSLAM’A YAKIN TÜRK POLİTİKACILAR VE ENTELEKTÜELLER SIK SIK ONU ZİYARET EDİYOR

Dr. Mustafa Çeriç, son dönemde Türkiye’de çok büyük bir ilgiyle karşılanan bir ulema. Hem eski hem de şimdi Diyanet İşleri Başkanları Mustafa Efendi’nin fikirleri ve uygulamalarıyla yakından ilgilendiler. Dr. Çeriç’in dergahı siyasi İslam’a yakın politikacıların uğrak yeri. Cuma namazlarını Gazi Hüsrev Bey Camii’nde kıldırıyor. Biz oradayken cuma namazı sırasında AKP Amasya Milletvekili Akif Gülle ile karşılaştık. Çıkışta sohbet ettiğimiz Gülle, Çeriç’in Müslüman dünya için bir ışık olduğunu söyledi. Entelektüel Müslümanların çoğu da aynı görüşte. Örneğin Akif Emre, Mustafa Efendi’nin "Avrupa Müslümanlar için dar’ul harp değil dar’ul sulh alanıdır" başlıklı görüşünü Türkiye’de tartışmaya açtı. Yine aynı çevrelerden Hakan Albayrak, Bahadır Celal İslam, Alev Erkilet gibi isimler de Bosna Başmüftüsü’yle yakından ilgileniyor. Başbakanlık Dışişleri Baş Danışmanı ve Uluslararası Stratejik İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Dr. Mustafa Çeriç’in yakın ahbaplarından biri. Kadir Topbaş, Prof. Mim Kemal Öke ve Prof. Dr. İlber Ortaylı da Reis-ul Ulema’yı yakından tanıyorlar.

BİZ OSMANLI’DAN KOPTUKTAN SONRA ARAPLAŞTIRILDIK, ŞİMDİ KÖKENİMİZE DÖNÜYORUZ

1878’de toplanan Berlin Kongresi’nden sonra Bosna-Hersek, Avusturya Macaristan İmparatorluğu’na bırakıldı. Bu kongreden sonra ulemanın Türkçe okumaları yasaklandı. Biz bu yüzden Türkiye ve Türkçe’yi unuttuk. Arapça öğrenmeye, Libya, Ürdün ve Suudi Arabistan’a sempati duyulmaya başlandı. Anti Türkleştirildik. Bu süreç sonunda Araplaşır olduk. Son yüzyılda öğrendiğimiz her şeyi Arap literatüründen aldık. Mustafa Yazıcıoğlu ve Ekmelettin İhsanoğlu ile karşılaşmam, kökenime dönmeme yardımcı oldu. Ben bundan sonra eski bağlarımıza geri dönmemiz, kaynağımızdan su içmemiz gerektiğini savunuyorum. Çünkü bizler teolojide Osmanlı kültür halkasının bir ferdiyiz. Şimdi benden sonra gelen ulemanın mutlaka Türkçe bilmesi için çalışıyorum. Bu dil bizim kültür köprümüzü yeniden kuracak. Çünkü bizim sizden ve farketmişseniz sizin de bizden öğreneceğiniz çok şey var...

Avrupa Başmüftülüğü kurulsun başına Çeriç geçsin, diyenler var

Mustafa Çeriç 1952’de Saraybosna yakınlarındaki Visoko köyünde doğdu. Babası işçiydi. Annesi ise köklü bir Boşnak ailesinden geliyordu. Çer, yeniçeri kelimesinden de hatırlanacağı gibi asker demek. Çeriç ise, askeroğlu anlamına geliyor. Osmanlı döneminde Mustafa Efendi’nin ailesinden çok sayıda asker çıkmış. Visoko kozmopolit bir köy. Okulda ders veren Karadağlı Sırp hocalar, Boşnak çocukların eğitim hayatlarının fazla sürmemesi için ellerinden geleni yapmışlar. Bunun üzerine Mustafa Efendi, ilkokulun sonlarına doğru kendini din eğitimine veriyor. Gazi Hüsrev Bey Medresesi’ne kaydını yaptırıyor. Beş yıl süren bu eğitimin ardından Yugoslavya ordusunda askerlik görevini tamamlıyor. Üniversite eğitimi için Kahire’ye gidip El Ezher Üniversitesi’ne giriyor. Burada Arap Dili ve Edebiyatı eğitimi gördükten sonra Bosna’ya geri dönüyor.

EL EZHER’DEN SONRA SIRA CHICAGO’DA

Mısır’dan dönünce 1978’de Tuzla yakınlarında Graçanisa köyünün imamı oluyor. Gittiği bu köyde Azra Hanım’la evleniyor. Azra Hanım’ın kızlık soyadı Ahmetbegoviç. Bu ailenin soyu, bölgeye gönderilen ilk Türklerden Ahmet Bey’in soyundan geliyor. Büyük kızı Amina burada doğuyor. 1981’de Chicago’daki Boşnakların çoğunlukta olduğu İslam Kültür Merkezi’nde imamlık yapmak üzere ABD’ye davet ediliyor. Chicago Üniversitesi’nde eğitimine devam etmek şartıyla bu teklifi kabul ediyor.

Chicago Üniversitesi’nde Ortadoğu Dilleri ve Medeniyetleri Araştırması Bölümü’nde doktora yapmaya başlıyor. Burada ünlü İslam düşünürü Prof. Dr. Fazlul Rahman’dan dersler alıyor. Bu arada felsefe doktorası da yapıyor ve dört yılın ardından çifte doktor olarak mezun oluyor. Oğlu Kemal ve küçük kızı Adila da burada dünyaya geliyor. 1986’da Zagreb’deki İslam Merkezi’nin imamı olarak göreve başlıyor. İşte bu yıllarda ilk kez Türk diyaneti ve ilahiyatçılarıyla temas kuruyor.

BOSNA SAVAŞI SIRASINDA BAŞMÜFTÜ OLDU

Dört yılın ardından Kuala Lumpur Üniversitesi’nden gelen profesörlük teklifini kabul ederek Malezya’ya uçuyor. Fakat aradan bir yıl geçtiğinde Bosna’da o trajik savaş başlıyor. O yılın sonunda eski başmüftünün önerisi ve ulema meclisinin oybirliğiyle kendisine Bosna Hersek Reis-ul Uleması olduğu bildiriliyor. Mayıs 1993’te Zagreb’e gelip Amerikan gücünün sağladığı bir uçakla ateşler içindeki Bosna’ya iniyor. Su, elektrik, yiyecek yok. Camilerin avlularında tabutlar bekliyor onu. Aliya İzzetbegoviç’ten sonraki ikinci hedef durumunda. Defalarca suikast kurtuluyor. Kurşunlara aldırış etmeden evleri, camileri, meydanları, köyleri dolaşıyor.

Nihayet bu berbat savaş sona eriyor. 1995’te imzalanan Dayton Anlaşması gereği yedi yıl için Başmüftü olarak yeniden göreve geliyor. Daha sonra ikinci kez bu göreve seçiliyor. Görev süresi 2010’da bitecek. Kurallara göre yeniden aynı göreve talip olamayacak. Zaten artık üniversiteye dönüp felsefeyle haşır neşir olmak istiyor. Ama Avrupa’daki Müslüman meclisleri, tüm kıtayı kapsayan ve AB’de temsil edilen bir Avrupa Başmüftüsü makamı oluşmasını ve bu makama da Mustafa Efendi’nin geçmesini istiyor.

AMERİKAN COUNTRY MÜZİĞİNİ VE FATİH AKIN’I SEVİYOR

Reis-Ul Ulema Mustafa Çeriç’in sosyal hayatı da çok renkli ve çeşitli. Tam bir sinema tutkunu. Balkan ve İtalyan sinemasını çok seviyor. Temmuz ayında yapılan Uluslararası Saraybosna Film Festivali’nde gösterilen 62 filmin tamamını eşiyle birlikte izlemiş. Yönetmen Fatih Akın’ın da bir hayranı. Amerikan Country müziğini, Bosna-Hersek şarkılarını ve Klasik Türk Müziğini aynı beğeniyle dinliyor. Sistematik felsefe eğitimi de gördüğü için Hegel’i de, Kant’ı da, Spinoza’yı da biliyor. Çağdaş felsefecileri de takip ediyor. "Kendi ruhu şiir ve müzikle beslenmeyenlerin değil din adamı doğru bir insan olmaları da zordur" diyen Dr. Çeriç, şiirin insan hayatı için önemi üzerine saatlerce konuşabiliyor. Ezberinde hem Batı hem de klasik Doğu edebiyatından yüzlerce mısra var. "Mesnevi, Kuran’dan sonra gelen başucu kitabımdır" diyerek Mevlana’nın önemini vurguluyor: "O benim, içip içip de bir türlü kanamadığım yeryüzündeki en lezzetli pınardır..."
__________________
.............BU TECRÜBE BU ÖMRE YETMEZ......
albina58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 28.09.2008, 22:03   #2
Arif Coşkun
Moderator
 
Arif Coşkun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arif Coşkun Şuan Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10 Arif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende Zukunft
Standart Cevap: İSLAMİYET'E BAKIŞ AÇISI

Türkiye''de, islamiyet'i Fetullah Gülen ve Tayyip Erdoğan'dan ibaret zanneden bazı bünyelerin mantık yerine duygusal yönden söylenen saçma söylemlerdir.
yoktur böyle bir islam güruhu ancak bildiğimiz gibi Türkiye'de, Amerika'da krallar gibi yaşayıp, müslüman katili ABD'de dinler arası diyalog kurmaya çalışan Fetullah efendiye ve Amerika İsrail-İngiltere gibi islamiyet düşmanı ülkeleri en iyi müttefiki, dostu olarak gören akp'ye karşı olduğun zaman islamiyet düşmanı oluyorsun her ne hikmet ise..

Yıllarca arap kültürüyle paralel giden bir islam kültürünün anlatılmasının ürünü olan insan güruhudur. onlara anlatılan islamın içinde sarıklı, çarşaflı insanlar, yasaklar, hurafeler, ya da uydurulmuş efsaneler vardır. onlara anlatılan din eşittir günah kavramıdır. onlara orta çağda avrupa'da akıl hastaları içinde şeytan var diye yakılırken müslümanların su sesi ve müzikle onları tedavi ettiği anlatılmamıştır. onlar görgüsüz arapların ve onları örnek alan yarı Osmanlı'nın mirasını okurken o kitapların yanında dağıtılan at gözlüğünü de takmıştır. Çünkü içinde yaşadıkları toplumda dindar görünen dinci çoktur.oysa dincilerin dini yazıhaneye koyulan seccadeden ya da besmeleyle imzalanan pirinç stoğu anlaşmasındanmı ibarettir. Hacca gitmek anlayışı sakal bırakıp hacı olmak için sakal bırakıp hacı olmakta güvenilir dindardır. O güruhun içinde yaşadığı toplumda. yani onlar cennete gitmek için yapılması gerekenlerle büyümek yerine cehennemde yanmamak için yapılmaması gerekenleri dinleyerek büyümüş bir güruhtur. cennetin güzelliği değil cehennemin azabı anlatılmıştır onlara.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin"
Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 29.09.2008, 02:42   #3
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2157 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart --->: İSLAMİYET'E BAKIŞ AÇISI

İftira, çıkarları zedelenen, birine karşı düşmanlık ve kin besleyen, rekabet içinde olan, yalancı ve vicdansız insanların, karşılarındaki kişiye veya kişilere zarar vermek amacıyla başvurdukları çirkin yöntemlerden biridir. Din ahlakından uzak, Allah'ın emrettiği güzel ahlakı yaşamayan toplumlarda, insanların yaygın olarak başvurdukları karalama yöntemlerindendir.
iftiranın, çok farklı bir amaçla kullanılan ve tarih boyunca belli çevrelerce miras gibi aktarılarak günümüze kadar ulaşan bir şekli konu edilmektedir. Burada üzerinde durulacak olan iftira, tarih boyunca dini inkar edenlerin iman edenlere maddi veya manevi zarar verebilmek amacıyla yönelttikleri iftiralardır.
Kuran'da, geçmişte, Allah'ın elçilerinin ve onlar gibi din ahlakına uymaya davet eden salih kişilerin tümüne menfaatperestlik, delilik, kendini beğenmişlik, hırsızlık, zina gibi iftiralar atıldığı açıklanmıştır. Allah'ın izniyle müminlere atılan her iftira boşa çıkmış, onlara zarar verememiştir. Bu mübarek insanlar da kendilerine yöneltilen iftiraları her zaman örnek bir sabır ve tevekkülle karşılamış, bu baskılara aldırış etmemiş, Allah'ın emrettiği ahlakı yaşamaya ve insanları da doğru yola davet etmeye devam etmişlerdir.


Medyanında bu tür iftiralarını görürseniz sevinirim...
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,
Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


CANDA ÖZÜR OLMAZ...
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
KALP ACISI ÇEKENLERE ABDULLAH DUMAN Aşk şiirleri 14 06.07.2008 17:15


WEZ Format +2. ?uan Saat: 12:21.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.