Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Arşiv
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Arşiv Güncelliğini Yitirmiş Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 18.03.2008, 10:55   #181
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

Yazarlar / Serdar Turgut


Sayın Başbakanım..... senin için

serdar.turgut@aksam.com.tr





Türkiye’nin atlattığı onca badireye rağmen nasıl da yıkılmayıp ayakta kalabildiğini ben hep merak etmişimdir.

Normal işleyişlere alışkın bir ülkede bizim yaşadıklarımızın sadece yüzde 1’i bile o ülkeyi darmadağın etmeye yetebilirdi.

Gündelik sorun olarak, gazetelerinin manşetlerinde yolcu uçaklarının çıkardığı yüksek sesin köpekleri rahatsız etmesinin yaratabileceği psikolojik sorunları bilen insanların yaşadığı bir ülkede, örneğin Norveç’te iktidar partisinin kapatılması için bir gün aniden dava açılıverirse ne olur düşünebiliyor musunuz?

Hayli fazla sayıda insan muhakkak kalp krizi geçirir, önemli bir bölümü de ruh hastalıkları hastanelerine filan yatarlardı.

Bizim insanımız bu gibi konulara çok kaşarlı, içlerinde bazı duyguları muhakkak yaşıyor ama bunu fazla göstermiyor dışarıya.

Gençler bunu ‘cool tavır’ olarak nitelendiriyor. Bense bunu insanın ‘bitki durumuna geçmesi’ veya ‘koma hali’ olarak değerlendiriyorum.

Bu bize hem büyük bir güç veriyor hem de zayıflatıyor. Çünkü demokrasilerde halkın tepkileri hayli öğretici ve yol gösterici bir işlev görür.

Bizde halk adeta yok ortada. İşte bu nedenle halk bir önceki seçimde verdiği oyun tamamen aksi bir yönde oyu sonraki seçimde kullanabilir (diyeceğim o ki; AKP halka fazla güvenmesin, onun ruh sağlığı fazla düzgün değil) veya aynı halk neredeyse yüzde 100 oyla kabul ettiği bir anayasaya aradan bir yıl dahi geçmeden karşı çıkmaya başlayabilmiştir. (Meseleye böyle bakınca ben bazen ‘yeni anayasanın ortada fazla tartışılmaması acaba iyi mi oldu?’ diye de düşünüyorum)

Bunları neden yazıyorum, onu anlatayım... Düşünsenize; AKP için dava açılmış, ortalık toz duman olmuş.

Başbakan ertesi gün Siirt ve Batman’a konuşma yapmaya gitmiş ama halk cool, bazıları bunu olgunluk olarak görme eğiliminde.

Hiçbir konuda olgun olamayan insanların neden birdenbire bu konuda olgun oluverdiklerini de anlayamadım ya...

Başbakan Batman’da konuşuyor, tribünlerde pankartlar var.

Bir tanesi benim özellikle dikkatimi çekti.

Adam şöyle yazmış pankarta: ‘BAŞBAKANIM SENİN İÇİN FENERBAHÇELİ BİLE OLDUK.’

İşte tavır bu. Günün anlam ve önemini bu cümle gösteriyor.

Ankara’da kaos teorileri konuşuluyor ve adam o an sadece bunu düşünüyor. Mesajı bundan ibaret.

Çok hoş, çok demokratik, gerçekten cool olan bir tavır bu. O huzursuzluk anlarında insanın beynine limonata etkisi yapan bir pankart asmış adam. O kimse helal olsun.

‘Hayat sürüyor’ diyor o pankart. ‘Merak etmeyin her şey normal, paniğe gerek yok’ diyor, aslanım benim.

Şaka yapmıyorum, bu enteresan tavrı çok tuttum. Türkiye’yi her badirede ayakta tutan insani tavır işte bu.

İnsanlarımız büyük meselelerle değil, kendilerini direkt olarak ilgilendiren meseleleri büyük meseleye alakalandırıp hayatı yorumluyor.

Ekonomik kriz çıktığında ilk olarak ‘acaba Galatasaray planladığı transferi yapabilecek mi’ diye tepki verebiliyorlar.

Ben şöyle bir şey de hayal ediyorum. Birçok senaryo konuşuluyor ya; felaket şöyle çıkacak, bööyle çıkacak diye. Ama o senaryolarda tartışılmayan bir yön var, o eksik kalıyor hep. O senaryolarda Türkiye’nin tavrı hiç görülmüyor? Acaba senaryoları yazanlar “Türkiye’yi koyarsak senaryonun düzeni mi bozulur” diye mi düşünüyorlar ki?..

Kıyamet günleri geldiğinde Türkiye bir Fenerbahçe-Galatasaray maçına kilitlenmiş, sadece onu düşünüyor olabilir mi? Ben bunu hayli muhtemel olarak görüyorum.

Türkiye bazen büyük krizleri, onun üzerinde fazla düşünmeyerek atlatıveriyor. Gerekirse kıyameti de atlatır
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 10:57   #182
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

'AKP kapatılmayacak şeriat gelecek'

18.03.2008










Refah Partisi'ne kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Vural Savaş, 1 yıl sonrasında yaşanacaklar için bir felaket projeksiyonu yaptı.





Cüneyt Özdemir'in sorularını cevaplayan Vural Savaş'a göre, AKP kapatılamayacak, Anayasa Mahkemesi üyeleri değişecek, ardından şeriat kuralları gelecek ve tüm bunlar Cumhuriyet'in sonu olacak,

Cüneyt Özdemir: Dava yaklaşık 1 yıl sürecek. 1 yıl sonraki tablo sizce ne olacak?

Vural Savaş: "Senaryo şu, şu anda zaten bir anayasayı değiştirme hazırlıkları var. Yalnız parti kapatmayı zorlaştırmakla kalmayacaklar, Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirecekler.

Yani Meclis'ten en az 8 üyeyi, ki bunların da türban taraftarı, belli tarikatlara yakın kişiler olacağı da muhakkak, Anayasa Mahkemesi'nde çoğunluğu sağlayacaklar.

Parti kapatma davasını bu şekilde reddettirdikleri gibi, ben size söyleyeyim, bundan sonra şeriat yasaları gelse, Anayasa'ya uygundur denilecek. Yüce Divan söz konusu olsa, kendi seçtikleri yargıçlarla artık değerlendirecekler.

Yani kendi yargıçlarını Anayasa Mahkemesi'ne gönderecekler. Herşeyden önce bütün bu kıyametin kopmasının nedeni, iddianamenin çok ciddi olması, bunun tedbirlerini alacaklar. "

Cüneyt Özdemir: Sizce bu dava kapatılmayla sonuçlanmaz mı?

Vural Savaş: "Bu dava Anayasa Mahkemesi görüşlerini değiştirmezse, mutlak şekilde çok sağlam bir iddianame zaten onun için bu telaş.

Ağır cezada çok önemli delillere dayanan, yargılanmalarını önlemek, hem parti kapatılmasını önlemek, hem de Anayasa Mahkemesi'ni ele geçirerek kafalarındaki düzeni, istedikleri gibi Anayasa değişiklikleri yaparak, kurmanın yolunun açacaklar, bu da bana göre Türkiye Cumhuriyeti'nin sonunu getirecek.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 11:22   #183
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

Mahkeme herkese lazım
Altan Öymen

AKP'li gazete 'Kapatabilirsen milleti kapat' diye manşet atıyor. Milleti kapatmak, veya 'milletin bir kısmını kapatmak' tabii, kimsenin haddi değil ve mümkün değil... Peki ama, 'yargıyı kapatmak' veya 'yargının elini kolunu bağlamak' mümkün mü? Ayrıca anayasa mahkemeleri niçin var, hiç hatırlanmıyor mu?

18/03/2008 (1646 kişi okudu)


Anayasa Mahkemesi, AKP dahil herkese gerekli, değerini bilelim...
İki gerçek var. Biri şu: Gündemdeki sorun parti kapatmakla çözülmüyor. İkincisi de şu: O sorun yargıyla kavga ederek de çözülmüyor.
Bunları, geçen yazıda, örneklerini de vererek anlatmaya çalıştık.
Ama, başta Başbakan, AKP sözcülerinin hafta sonundaki konuşma ve demeç dizisinden de anlaşılıyor ki, ya, bu iki gerçekten ikincisini hâlâ fark edememişlerdir, ya da niyetleri sorunu çözmek değildir, daha da büyütmektir.

Çünkü şu görülüyor: Söyledikleri sözler, okudukları ayetler, milletimizin bir kısmında yer eden kaygıları daha da artırmaktadır. Oysa, bugünkü durumun nedeni o kaygılardır.
Ülkede iktidar mevkiinde bulunan bir partiden beklenen tavır ise, şu sırada yaptığının tam tersidir. O kaygıları giderecek güvenceler ortaya koymasıdır.

Çünkü, AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı'nın 'Bunlar paranoyaktır', 'Psikiyatriste gitsinler' diye hakaret etmeyi marifet sandığı insanlar da, bu milletin büyük bir kısmıdır.
Ama işte, millet kim AKP erkânının gözünde?.. Başbakan, son konuşmalarını dinleyip alkışlayan vatandaşlarımızı, 'İşte millet bu, cumhur bu' diye tanımlıyor... Aldığı yüzde 46.6 oyu onların verdiklerini kastederek 'Milli irade sizsiniz?' diyor...

Ya ötekiler, Başbakan'ın konuşmalarını alkışlamayıp ona oy vermemiş olanlar?
Onlar, 'millet'in, 'cumhur'un dışında mı?
AKP'nin destekçisi bir gazete, Yargıtay Başsavcısı için 'Kolaysa milleti kapat' diye manşet atmış... Belli ki milletin AKP'ye oy veren kısmını kastediyor. Milletin ne o kısmı, ne öteki kısmını 'kapatmak' elbette kimsenin haddi değil... Ama bazı AKP erkânı, milletin kendine oy vermeyen kısmı ile birlikte, Yargıyı da 'kapatma' merakına kapılmış gibi görünüyor.

AKP çevresinde 'Anayasa Makemesi'yle ilgili olarak ajanslara yansıyan girişimlerin haberleri, bu izlenimi veriyor.
Bugün o 'Anayasa Mahkemesi' konusu üzerinde biraz duralım.
* * *
AKP çevrelerinin o kurumdan hoşlanmama eğilimi, zaten baştan beri vardı. Bazı parti ideologları bunun 'milli irade'nin işlemesini güçleştirdiğini söylüyorlardı. Hatta bazıları Atatürk'ü de referans göstererek "Atatürk'ün Anayasası'nda böyle bir şey yoktu" diyorlardı.

Gerçekten de Atatürk döneminin 1924 Anayasası'nda öyle bir şey yoktu. Ama 1924 Anayasası zaten 'kuvvetler ayrılığı' ilkesine uygun bir Anayasa değildi. Tam tersine, o anayasa, yargı dahil, tüm otoriteyi Millet Meclisi'nde topluyordu ve otoriter bir rejimin kurulmasına imkân veriyordu.
Nitekim 1925'ten itibaren rejim, 'takrir-i sükûn kanunu' gibi kanunlar ve -milletvekillerinin başkan ve üyesi olduğu- 'istiklâl mahkemeleri'nin yeniden işletilmesi gibi önlemlerle bir 'tek parti rejimi' haline geliverdi.

O zamanın dünyasının ve ülkemizin koşulları içinde bu durum yadırganmadı. Ama 1945'teki demokrasiye geçişimizde de, o Anayasa demokratikleştirilmedi.
Bu, siyaset hayatımızın, demokratik sürecin başlangıcındaki en büyük eksikliğidir. Bu sütunlarda daha önce de hatırlattığımız gibi, 1950 ile 1960 arasındaki siyasi sorunların çözülemez hale gelmesinin temel nedenidir...
* * *
O eksiklik, daha sonraki anayasalarla ve anayasa değişiklikleriyle giderilmeye çalışılırken, birçok Avrupa ülkesinin savaştan sonraki anayasalarının en önemli kurumu sayılan 'Anayasa Mahkemesi' de, devlet yapımızın içinde yerini aldı.

Peki, o kurum Arupa ülkeleri anayasalarının içine niçin girdi?.. Bunun yanıtı bilinir, ama hep unutulur. O konudaki 'gerekçe'nin özeti şudur:
"Demokrasi, sadece bir 'seçim rejimi' değildir. Demokrasinin ayrılmaz parçası olan ilkelere de uyması gereken bir rejimdir.

Yakın tarihteki örnekleri de göstermiştir ki, demokrasinin imkânlarını kullanarak iktidara gelen bazı siyasetçiler ve siyasi gruplar, bu kuralı gözardı edebiliyorlar.
'Biz madem ki seçildik, madem ki milli iradeyi temsil ediyoruz, artık istediğimizi yaparız' havasına girebiliyorlar. Demokrasinin ilkelerini çiğneyip, kendilerini iktidara getiren demokratik düzeni, kişisel veya oligarşik bir diktatörlük haline getirebiliyorlar.

O ihtimali iş işten geçmeden önlemenin yolu, Meclis'ten çıkan yasaları ve siyasi partilerin faaliyetini hukuk yoluyla denetlemektir."
Bu gerekçeye yol açan olaylar da bilinir. Ama hep unutulur. Onları da kısaca hatırlayalım:

İkinci Dünya Savaşı'ndan önceki dönemin Avrupası'ndaki ülkelerin çoğu, 1920'li yıllara, çok partili demokratik düzen içinde girmişti. Onlardan İtalya'da Mussolini adındaki bir siyasetçi, 'birlik' anlamına gelen 'fascio' adı altında örgütlediği yandaşlarını bir parti içinde topladı ve seçimlere girdi. Önce 25 milletvekilliği kazandı. Sonra, partinin üye sayısıyla birlikte milletvekili sayısını da artırdı. Partinin siyasi simgesi olarak kara gömlek giyen yandaşlarıyla birlikte, gerek sokak hareketlerinde, gerek meclis içinde etkin ve etkili oldu. 1922'de, konjonktürün de yardımıyla, kraldan hükümeti kurma görevini alıp çok partili bir koalisyon hükümeti oluşturdu. Bunun sonrası şöyle geldi:

1923- Mussolini, başka partileri de ikna ederek seçim yasasını değiştirdi. Birinci parti olan ve yüzde 25'in üstünde oy alan bir partinin, parlamentodaki sandalyelerin üçte ikisini kazanmasını sağlayacak hale getirdi.
1924- Seçim yapıldı. Mussolini'nin partisi 494 üyeli parlamentoda, ittifak ettiği küçük parti gruplarıyla birlikte, 375 üyelik kazandı. 119 üyeliği de, halkçı, sosyalist, liberal, komünist partiler paylaştı.

Mussolini bu sonucu 'Seçimin de gösterdiği gibi, halk bizden yanadır' diye ilan etti.
1925-1928- Daha sonraki dört yıl, Mussolini'nin devletin tüm kadrolarına kendi yandaşlarını yerleştirmesi, muhalefet partilerini yıldırması ve ülkenin tümündeki egemenliğini pekiştirmesiyle geçti.
1929- Seçim yerine, tüm partilerin yasaklandığı ve tek partinin katıldığı bir plebisite gitti. Yüzde 90 katılım oldu. Oy kullanan 8 milyon 650 bin seçmenden 8 milyon 500 bini, Mussolini'nin aday listesinin tümüne 'evet' oyu verdi. 'Hayır' diyenler, 136 binde kaldı.

Ve İtalyan demokrasisi, İkinci Dünya Savaşı'nın son yıllarına kadar ortadan kalktı. İtalya, aynı zamanda savaş mağlubu olarak yakın tarihinin en karanlık dönemini yaşadı.
* * *
Almanya'daki benzeri gelişme, 1933'te başladı. İtalya'dakinden daha da kısa sürdü.
Bundan 75 yıl önceki ocak ayında, gene bir koalisyon hükümeti kuran Hitler, aynı yılın mart ayında, Cumhurbaşkanı Hundenburg'dan yeni seçime gitmek için onay aldı.

Seçim, Hitler'in Nasyonal Sosyalist (Nazi) Partisi'nin zaferiyle sonuçlandı. Naziler, oyların yüzde 44'ünü aldılar. 647 üyeli parlamentodaki milletvekillerinin 288'ini kazandılar. Ama bir de müttefikleri olan milliyetçi partiler birliği vardı. Onlar da yüzde 8 oyla 52 milletvekili çıkarmıştı. Sayıları, onların da katılımıyla 340'a ulaştı ve mutlak çoğunluğu aştı.
Gerisi?.. İtalya'daki benzerinin daha beteri, daha hızlısı... Birkaç yıl içinde Almanya'da ne Nazilerin dışında bir parti kaldı, ne bir dernek, ne de muhalif bir kişi.. Yahudilerden hiç söz etmeyelim...
* * *
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa anayasalarına, Anayasa Mahkemesi kurumunun girmesinde etkili olan örneklerden ikisi budur. Geçmişteki diğer demokratik ülkelerden de buna benzer birçok örnek verilebilir.
Tabii, zamanımızdaki, büyüklü küçüklü bir kısım ülkede neler oluyor?.. Medyamızca fazla yakından izlenmiyor ama, seçim yapıyor diye 'demokratik' sayılan bazı ülkelerde demokrasinin ne halde olduğu biliniyor.
* * *
Özetle: Demokrasi belki ideal bir rejim değil. Ama dünyada şimdiye kadar devamlılık içinde uygulanabilen rejimlerin en iyisi...
Onun da 'her ihtimal'e karşı korunması lazım. O görevi -istersek, eleştirilecek yanlarını da arayıp bulabiliriz ama- Anayasa Mahkemesi yerine getirmeye çalışıyor.
Onun değerini bilelim.
Bizim - haklarında dava açılan - iki partimizi tenzih ederim ama, demokratik rejim içinde siyaset yapıp da, demokrasinin ne olduğunu hâlâ anlamamış veya demokrasiyi başka amaçlar için araç olarak bellemiş insanlara her ülkede rastlanıyor.

Onlar da Anayasa Mahkemesi'nin değerini bilmelidir.
Demokrasi anlayışlarındaki eksiklerini en kısa zamanda gidermeleri veya yanlışlarını düzeltmeleri için bir fırsat saymalıdır onun varlığını ve hatırlatmalarını...






Avrupa'daki anayasa mahkemelerinin iki nedeni: (solda) Hitler ve Mussolini. Demokrasiyle geldiler, demokrasiyi yok ettiler. (Sağ üstte) Mussolini ve yandaşları, partilerinin siyasi simgesi olan 'Kara gömlek'lerle... (Sağ altta) Hitler'in partisinin okullara kadar sokulan siyasi simgeleri 'Kahverengi gömlek'ler ve Nazi selamı...
Altan Öymen
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 11:43   #184
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2158 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart --->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

laikliler hakaret etsin küçük düşürsün ağaşalasın dinci diye eğitimden etsin onlardan iyisi olmasın sonra utanmadan üstüne dava açsın laikliğe aykırı diye itidarda olan partiye türkiyenin yarısı oy vermiş size mi oy veriliyor yazıık valla.
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 12:55   #185
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

AKP'lilerin Derdi Demokrasi Değil İktidar
18-03-08


YAZAR: ERHAN ÜSTÜNDAĞ / BIANET



AKP altı yıldır iktidarda ve şimdi değişmesi onlarca kez talep edilen Anayasa ve SPY nedeniyle kapatma istemiyle kaşı karşıya. Savunması da demokrasiye değil, faşizme işaret ediyor.




Yargıtay Başsavcısının Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" iddiasıyla açtığı kapatma davasına karşı gelen tepkiler demokrasi ve özgürlük talebinden çok varolan muhafazakar ve baskıcı sistemin savunusunu öne çıkarıyor.

2002'ten bu yana iktidarda olmasına rağmen yargının siyasallaşmasının önüne geçmek, siyasi partilerin kapatılmasını güçleştirmek ve demokratikleşme için adım atmayan AKP, başsavcıyı hedef alarak, 22 Temmuz seçimlerindeki oy oranından dolayı "milli iradeyi temsil ettiğini" iddia ederek iddianamenin içeriğini yok sayıyor.

AKP'ye yönelik açılan davaya gelen itirazlar şöyle:

• AKP iktidar partisi, yüzde 47 oy alan parti kapatılamaz, AKP "milli irade"yi temsil ediyor: Şanlıurfa'da partisinin kadın kolları toplantısında konuşan Erdoğan, "Meydanlar ortada, millet meydanlarda. Demokrasi bu, cumhuriyet, cumhur bu, kararı millet verecek" dedi. Erdoğan Siirt'te de "Şunu iyi bilmemiz lazım; dünkü olay AKP'ye yönelik atılmış bir adım değildir. Dünkü olay milli iradeye yönelik atılmış bir adımdır" diye ekledi. AKP için Anayasa taslağını hazırlayan ekipten Prof. Dr. Ergun Özbudun "O zaman halkı da kapatıp, uzaydan halk getirelim” dedi.

• Savcı siyasi hareket ediyor: Savcının iddianamesinde hakkında siyaset yasağı istenen isimlerden Bülent Arınç "Bu iddianame hukukun değil, kin ve garezin ürünüdür” dedi. Arınç, Mehmet Gül'ün cenaze töreninde de "Ölüm en büyük gerçek. Başsavcı da bunu görmeli" dedi. Erdoğan, Yalçınkaya'ya yönelik olarak "Herkes bu memlekete vereceği zararın vebalini üstleneceğini bilmelidir" dedi.

• Üyelerinin sözleri ve eylemleri nedeniyle parti kapatılamaz: Bülent Arınç'a göre "parti yöneticilerinden veya temsilcilerinden hukuka aykırı eylem yapanlar varsa, cezasını mahkemelerde bireysel olarak çekerler, ama onların hataları sebebiyle bir iktidar partisini kapatmak, üçüncü dünya ülkelerinde bile mümkün değil".

• Ekonomi zarar görür: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a göre "dava Türk ekonomisine büyük yük getireceği" için "herkes dikkatli olmalı".

Sorular

• AKP'nin milli iradeyi temsil ettiği iddiası faşizan bir yönelime işaret ediyor ve hukuki bir argüman değil. Yüzde kaç oy alan parti kapatılabilir? Halk ne derse o olur mu? Demokraside halk isterse odunu bile mebus yapabilir, şeriatı bile mi getirebilir?

• Savcı Yalçınkaya'nın "hukuki değil siyasi gerekçelerle dava açtığı" iddiası doğru olabilir ama AKP'nin örneğin Şemdinli davasında savcı Ferhat Sarıkaya görevden alındığında sesini çıkarmadığını hatırlamak gerekli.

• "Avrupa'da böyle uygulama yok; dünyaya rezil olduk" itirazını değerlendirirken de hükümetin yine Avrupa'da olmayan örneğin 301. maddeyi ne kadar inatla savunduğunu unutmamalı.

• Yargıtay Başsavcısı, iddianamesini Anayasanın 69. maddesi ve Siyasi Partiler Yasası'na (SPY) dayandırıyor. Anayasa Mahkemesi son 44 yılda 24 parti kapattı. SPY'de değişiklik için 2 milyon imza toplandı. Demokratik Toplum Partisi (DTP) bu konuda değişiklik önergesi verdi. DTP'ye kapatma davası açıldığında AKP'den tepki gelmedi. (EÜ/GG)
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 12:57   #186
Abdurrahman 58
Usta Yiğido
 
Abdurrahman 58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Abdurrahman 58 Şuan Abdurrahman 58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.06.2016 17:24

Üyelik Tarihi: 15.06.2006
Yaş: 34
Mesajlar: 4.132
Tecrübe Puanı: 1082 Abdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekanntAbdurrahman 58 ist jedem bekannt
Standart -->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

KOPYALA YAPIŞTIR TAKTİĞİNE HAYIR!!!
EĞER KAPASİTEN YETİYORSA KENDİN ELEŞTİR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
__________________
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

EZAN DİNMEZ DİYEN,BAYRAK İNMEZ DİYEN,ŞEHİT ÖLMEZ DİYEN BİRİLERİ VAR ...!!!
Abdurrahman 58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 13:32   #187
efe1058
Tecrübeli Yiğido
 
efe1058 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
efe1058 Şuan efe1058 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 19.01.2013 14:02

Üyelik Tarihi: 30.08.2005
Yaş: 40
Mesajlar: 227
Tecrübe Puanı: 708 efe1058 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart --->: SONUNDA DAVA AÇILDI:(

Alıntı:
abircan Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
ben mezhep diyorsam mezheptir, parti diyorsam partidir, inanç diyorsam inançtır, kültür diyorsam kültürdür, alevilerin kendilerini tanımlama hakkkı kendinedir, devlete tanım yapmak düşmez konu özgürlükse, devlete inanç yönetmek düşmez konu allah ile kul arasındaysa
Alıntı:
abircan Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
türban din değil hala anlamadınız yada anlamak istemiyorsunuz
yalçıntaşa sor
mehmet şevket eygiye sor, yaşar nuriye , beyaz hoca ya sor,ilahiyat doçenti şahin filize sorrr
türban din değil dinin gereği hiç değil ama akepenin sonu olacak
Alıntı:
Efe Cemil Şeker Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
''Kendin için istediğini başkaları için de iste'' Yanlış hatırlamıyorsam Peygamber efendimize ait bir sözdü. Söz doğrudur ve herkes için geçerlidir. Evet Alevi kardeşlerimiz kendi inançlarını kendileri tanımlamalılar,onlar kendilerini nasıl ifade ederlerse öyledir. Ancak Başörtülü kızlarda başlarını inançları gereği örttüklerini ifade ediyorlarsa bunada saygılı olmak ve fikir zig zagları çizmemek gerekir. Sizce baş örtmek dinin gereği değildir,örtmeyi verirsiniz olur biter veya ismini verdiğiniz yazarlar,ilahiyatçılar içinde başörtüsü dinin gereği olmayabilir onlarda örtmezler olur biter. 1 kişi dahi başını inançları için örtüyorsa ve bu benim inancım diyorsa kimsenin hayır bu senin inancın değil deme hakkı ve haddi yoktur. Burada ki amacınız fikir paylaşımında bulunmak,inandığınız değerleri anlatmaksa eyvallah,yok ortalığı karıştırmak,bu gün böyle,yarın şöyle demekse kusura bakmayın hiç gereğiniz yok.
Bu keserler hep kendine yontarlar,kendi çıkarlarına dokundunuz mu çıngar çıkarırlar. Kendine çağdaş,kendine demokrattırlar. Boş yeremi millet diyor azgın azınlık diye,çıkarcı,iki yüzlü baygın aydınlardan,siyasetçilerden, yazarlardan,hukukçulardan, öğretim üyelerinden,site üyelerinden bıktık usandık. Demokrasi çılgın ve çıkarcı laiklere kurban edilemez. Millet iradesi bazılarının tekelinden ve çıkarından çok daha önemlidir. Particilik yapmadan hep beraber demokrasiye sahip çıkmalıyız. Azgın azınlığa demokrasimizi,milletimizin iradesini yedirtmemeliyiz.
__________________
SPOR SEVGİ,BARIŞ ve KARDEŞLİKTİR
efe1058 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 13:41   #188
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: SONUNDA DAVA AÇILDI:(

Alıntı:
efe1058 Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Bu keserler hep kendine yontarlar,kendi çıkarlarına dokundunuz mu çıngar çıkarırlar. Kendine çağdaş,kendine demokrattırlar. Boş yeremi millet diyor azgın azınlık diye,çıkarcı,iki yüzlü baygın aydınlardan,siyasetçilerden, yazarlardan,hukukçulardan, öğretim üyelerinden,site üyelerinden bıktık usandık. Demokrasi çılgın ve çıkarcı laiklere kurban edilemez. Millet iradesi bazılarının tekelinden ve çıkarından çok daha önemlidir. Particilik yapmadan hep beraber demokrasiye sahip çıkmalıyız. Azgın azınlığa demokrasimizi,milletimizin iradesini yedirtmemeliyiz.
sırtımdan prim yapmaya kalkıyorsun, bir iki kan davası güder gibi heryazıma cevap vereceksen olmaz , benim senin sorunlarına sorun katmak veya çözüm üretmek gibi bir derdim yok
inan ilk duyduğumda allah belanızı versin dedim, nerden çıktı bu iş şimdi diye
bırak siyaset kendi mecraında yol alacaktı dedim ama benim yapacak bişeyim yok cemişl efe şeker kardeşim
hazreti muhammedden , kurandan alıntılar alıp konuşmak kolay
birde tayyibin gizli kapaklı konuşmalarından , arınçın timsah sırıtışlı konuşmalarından örneklerle güzel fikirlerini süslersen kaygımızı daha iyi anlarsın
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 13:42   #189
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: AK Parti'ye kapatma davası açıldı

Eyüp CAN
eyupcan@referansgazetesi.com

Parti kapatma şerefine kalkan kadehler


Boğaz’ın en ünlü balık lokantalarından biri.

Hava henüz kararmakta.


Mekan kalabalık, mezeler hazır, kadehler dolu.

Girişe yakın masadan biri coşkuyla bağırmakta: ‘Az önce televizyondan çok güzel bir haber aldık. Yargıtay Başsavcısı sonunda AKP’ye kapatma davası açmış. Hepinizi bu güzel haberin şerefine kadeh kaldırmaya davet ediyorum.’

Birkaç istisna dışında tüm kadehler havada.

Şerefe!
Cuma akşamı bu olayı bizzat yaşayan sanatçı bir dostum anlattı.

‘Çok kötü oldum’ dedi. Bir yanım o coşkuyu paylaşmak istedi, diğer yanım ‘bir saniye arkadaşlar parti kapatmanın şerefine kadeh mi kaldırılır?’ diye isyan etmek.

Elinde kadeh kalakalmış!

Dün Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin basına kapalı grup toplantısında kapatma davasıyla ilgili konuştu.

‘Bunlar bizim tarlamızı daha da bereketlendiriyor, oyumuz artacak’ demiş.

Erdoğan bu yorumu Türkiye’de yapabilecek yegane siyasetçi.

Ne zaman siyaset dışı bir müdahaleyle karşılaşsa, her defasında daha da güçlendi.

Hiç şüpheniz olmasın, başbakan haklı, bu defa da öyle olacak.

Fakat benim asıl dikkatimi çeken Erdoğan’ın şu sözü.

‘Millet arkamızda bölgede bunu gördüm.’

Kapatma davasının gölgesinde başbakan önceden planladığı şekilde Siirt, Mardin ve Urfa’ya gitti. Başbakanı yakından izleyen ender gazetecilerden Ruşen Çakır özetle ‘Erdoğan bölgede kahramanlar gibi karşılandı’ uyarısını yapıyor.

Bu işin AKP’ye yaradığını görmeyenler Anadolu’ya kulak versin diyor.

İslami camiayı yıllardır yakından takip eden Çakır bu yerinde uyarıyı yapmakta sonuna kadar haklı. Fakat ben onun bıraktığı yerden bir uyarıyı da Erdoğan’a yapmak istiyorum.

Evet Anadolu, hem şehirlere taşınmış Anadolu, hem de bölge halkı büyük ölçüde arkanızda. Siz siyaset dışı mağdur konuma itildikçe daha da arkanızda olacak.

Fakat telaşlı bir Cuma akşamı boğazda kadehler partinizin kapatılması şerefine kaldırılıyorsa ‘Millet arkamızda...’ diyemezsiniz.

Haksızlığa uğramış bir siyasetçi olarak bölgede gördükleriniz elbette sizi sevindirecek.

Fakat unutmayın %47’lik bir oya rağmen boğazda kadehler partinizin kapatılması şerefine kalkıyor.

Sakın yanlış anlamayın. ‘Herkesi mutlu edin ya da AK Partili yapın’ demiyorum.

Demokratik bir ülkede partinizi destekleyen de olacak desteklemeyen de.

Fakat boğazda partinizin kapatılması şerefine spontane kalkan kadehler normal bir muhalefet ya da sıradan bir AK Parti karşıtlığı ile açıklanamaz.

Sanatçı dostumun dediği gibi o kadehler sadece partinizin askıya alınması için kalkmadı, farkında olarak ya da olmayarak, demokrasinin askıya alınması şerefine kadeh tokuşturuldu.

Lütfen ‘onlar mutlu azınlık’ diyerek kolaycılığa kaçmayın.

Bakın bu ‘kolaycı ve dışlayıcı’ yaklaşım sizi %47’lik halk desteğine rağmen kapanmanın eşiğine getirdi.

‘Boğazda rakı içenden bana ne, onlar benim tabanım bile değil’ diyorsanız çok büyük bir yanılgı içindesiniz demektir.

Size oy veren %47’nin kaçı asla ağzına alkol sürmemiştir.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok, en yakınınızda usul usul demlenen danışmanlarınıza, üst düzey kurucularınıza bir sorun isterseniz.

Aslında onu bile yapmaya gerek yok.

Bu noktada anlamanız gereken şey çok açık.

Partinizi siyaset dışı müdahalelerle kapatmaya çalışmak ne kadar yanlışsa, sizin ‘yaşam biçimlerine müdahale olacağı kaygısı taşıyan insanları’ anlamamak konusunda gösterdiğiniz inat da o kadar yanlış.

Emin olun cuma akşamı boğazda o meşhur lokantada partinizin kapatılması şerefine spontane kalkan kadehlerin bir çoğunun sizinle ya da partinizle bir sorunu yok.

Onların derdi kendi yaşam biçimlerinin korunmasıyla.

Ama bakın son 6 ayda ülkede öyle bir kutuplaşma havası yaratıldı ki kendi bireysel tercihlerine saygı gösterilmesinden başka derdi olmayan insanlar bile ‘yeminli AK Parti düşmanlarıyla’ aynı sevince kadeh kaldırdılar.

Bırakın şu inadı.

Gelin yeni bir başlangıç yapın.

Madem ilk hedefiniz yerel seçimler. Kutuplaşmaya yaptığınız katkılardan dolayı samimi bir özeleştiri yapın. Dağıtın partinizin üstünde dolaşan şüphe bulutlarını.

Bakın bakalım o zaman boğazda kadehler kimin şerefine kalkacak.

Haydi, demokrasi şerefine...
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 18.03.2008, 14:09   #190
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1019 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart ilk defa baykaldan alıntı yapıyorum malesef istmeyerek

Kapatma davası sorunları gölgede bıraktı 18 Mart 2008


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]



CHP lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında, Bakan Cemil Çiçek'in DTP'nin kapatılma davasıyla ilgili sözlerini hatırlattı. Çiçek'in DTP için 'Siyasilerin kendilerini, davranış biçimlerini denetlemelerinde yarar var' sözlerine karşılık bugün AKP'nin kapatılma davası ile ilgili söyleminin farklı olduğuna dikkat çeken Baykal, 'DTP'lilerin kendilerini demetlemelerinde fayda var da AKP'lilerin denetlemelerinde yarar yok mu?' diye konuştu.


İşte Baykal'ın konuşmasından satır başları;

- Mustafa Kemal büyük imparatorluk camiası içinde Çanakkale Zaferi ile keşfedilmiştir.
- Hepimiz bunun bir parçasıyız. Bununla iftihar ediyoruz. Yedek subayların her birisi cephede imparatorluğa biraz nefes aldıracağız diye canlarını vermişlerdir. Bizde bununla gurur duyuyoruz.

ÖNEMLİ OLAYLARI GÜNDEME ALDIK VE TÜKETTİK
- Son günlerde çok önemli olayları hızla gündemimize aldık ve tükettik.
- 2 hafta önce askeri operasyonu konuşuyorduk. Askeri harekatın bitmesini tartışıyorduk. Neden, niçin, ne oluyor, hangi büyük senaryo yürütülüyor onu soruyorduk. Ondan hemen sonra türban önümüze geldi. Türkiye türbanla ilgili anayasa değişikliği tartışmalarından geçti..
- Bu hafta da AKP’nin kapatılması konusu hukuk ve siyasi dünyamıza büyük bir olay olarak geldi dayandı. Eğer bu dava olmasaydı, Sosyal Sigortalar Yasası'nı konuşuyor olacaktık.

- Cuma günü sendikalarımız, nihayet bu sürece karşı bir tepki koyma ihtiyacı hissettiler ve eylem yaptılar.
- Bu eyleme karşı iktidar ağır bir tepki sergiledi. Başbakan 'sendikalar yalan söylüyorlar, okumadan konuşuyorlar. Haklar gerilemiyor' dedi. Aslında hiç kuşku yok ki olması gereken Türkiye’de insanlarımızı yakından ilgilendiren sorunların, siyasi çalışmalarnı toplumumuzda hızla gerçekleştirilmesidir. İstenen budur.

- Terörle mücadele konusunda ne yapmamız gerektiğini, yaşadıklarımızı unutmadan ciddiyetle takip etmek durumundaydık, bu konudaki dikkatimizi ayakta tutmak zorundaydık. Yaklaşan büyük ekonomik krizin getireceği çalkantıya hazırlanmamız gerekiyordu..
- Önce cumhurbaşkanlığı tartışmaları içine sürüklendik. Böyle bir konunun bütün Türkiye’nin desteğiyle şekillendirilmesi gerekirken, maalesef bu konuyu iktidar bir kamplaşma konusu haline getirdi.

- Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ise türban konusunda anayasa değişikliği içinde aynı şekilde ele alındı.
- Sosyal güvenlik reformundaki tutumda cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynısı oldu. İktidarın istediğimi yaparım, istediğimi kabul ettiririm, bu çatışmacı üslup devam etti.
- AKP yasayı geri çekme noktasına geldi. Bu ders çok daha başlangıçta alınmalıydı. Cumhurbaşkanı seçimi keşke uzlaşmacı şekilde yapılsaydı. şimdi ki durum çok değişik olurdu.
- Biz bu konularla uğraşıyoruz. Başbakan çıkmış, yalan söylüyorsunuz demiş, hak kaybı yok demiş.

ERKEKLERDE YAŞ SINIRI 65'E ÇIKIYOR

- Başbakanın yalan söylüyorlar, hiçbir hak kaybı yok dediği, emeklilik kadınlar için 58, erkekler için 60 olan yaş sınırı, kademeli olarak 65’e prim günü ise 9000 güne çıkarılmaktadır.

- Yılda 200 gün prim ödeseniz 45 yıl prim ödemek zorundasınız. Bu en büyük hak kaybıdır. Bunun telafi edilmesi zorunludur..

- Aynı fiili hizmet zammından yaralanan çalışanların bazıları, getirilen düzenlemeyle bu zamdan yararlanamayacaklar..

- Malullük ve ölüm aylığı için aranan 5 yıllık süre 10 yıla çıkarılmaktadır.

- Gelişme hızının yüzde 100’ü yerine yüzde 30’u ele alınmaktadır..

- Dul eşinin aylığı düşecektir.

- Emekli aylığı almanın şartları ağırlaştırılıyor.



AKP'NİN KAPATILMASI DAVASI ÖNEMLİ BİR GELİŞMEDİR

- Askeri harekat 8 günden sonra noktalanıp, askerlerimiz çekildikten hemen sonra, iç ve dış bir yeni müzakere süreci harekete geçirilmişken, bu sürecin hangi hedefe yönelik olarak başlatılıyor, neyi sağlayacak bunlar belli değilken, bunları konuşmamız gerekirken, bunlara eğilme fırsatını kaybettiren bir durumla karşı karşıya kaldık.

- AKP’nin laikliğe aykırı eylemlerin odak noktasına dönüştüğü bir iddianame ortaya konularak bir dava açıldı.

Bu çok önemli bir gelişmedir.

- Böyle bir tablonun ortaya çıkması hepimizi derinden üzmüştür. Kapatılması talebinin haklı kılacak gerekçelerle yetkili başsavcı tarafından dava açılmış olması, hiç kuşku yok ki bir demokrasi tökezlemesidir.

- Böyle bir olayı sevinçle karşılamak mümkün değildir.

- Biz bir parti kapatılmasının ne demek olduğunu bilen insanlarız.

- Biz siyasi hak yasağı getirilmesinin ne getirdiğini bilen insanlarız.

- Mahkeme önüne çıkamadan, suçları dinleyemeden cevap veremeden, tek taraflı bir emirname ile partisi kapatılmış insanlarız.

- O acıyı hepimiz çok iyi biliriz..

- Ortada bir yargı kararı ve suç yokken, yolsuzluk iddiası yokken, sadece birileri uygun gördü diye, seçilmiş bazı kişilere 5 yıldan 10 yıla kadar siyaset getirilmesinin ne demek olduğunu biliriz.

- Biz Türkiye’de çağdaş anlamda demokrasiyi, yaşama geçirmek için yola çıkmış insanlarız. Mücadelemizin hedefinde bu var.

- Eğer gerçek demokrasi sağlıklı bir şekilde işliyorsa bu bizim zaferimizidir.

- Demokrasi işlediği zaman biz mutlu oluruz. O nedenle biz Türkiye’de ortaya çıkan bu tablodan ciddi üzüntü duyduk, bunun herkes tarafından anlaşılmasını istiyoruz.

- Kimse olayı ‘milli irade’ diyerek çarpıtmaya kalkmasın.



BAŞSAVCI'NIN KİŞİSEL DEĞERLENDİRMESİ DEMEK YANLIŞTIR

- ‘Başsavcının kişisel değerlendirmesi’ demek yanlış.

- Siyasetin sunduğu sonuçlar yargının sunduğu arasında fark var.

- Çatışma anayasanın laiklik ilkesinden kaynaklanıyor.

- Anayasa dinin siyasette kullanılmasını yasaklıyor. İslam aleminde böyle bir ilkeyi uygulayan başka bir ülke yok. Ama bizim gerçekleştirdiğimiz demokrasi düzeyine ulaşan başka bir ülke de yok.

- Bu kriz hukuk krizi değil, laikliğin sindirilememesidir.



SORUN SİYASETÇİLERDE

-Laiklik olmasa Türkiye bugünkü noktaya gelirmiydi? Bunu kimse görmemeye çalışıyor. Dünyada Türkiye gibi demokrasiyi bu noktaya getirmiş bir ülke yok. Demokrasi diye diye bu temeli tahrip etmekte olduklarını anlamış değiller.

- Çok açık tablo. Sorun siyasetçi sorunudur. Sorun, Türkiye’de bir yandan anayasayı kabul etmiş onu içine sindirmiş, hatta gelip Meclis’te onu koruyacağına dair yemin etmiş olupta, öbür yandan bu Anayasa'nın içini boşaltmaya yönelik sistemli çabaları kendilerine takiyye mantığıyla haklı göstererek sürdürme çabasında olan siyasetçilerden kaynaklanan sorundur.



5,5 YIL ÖNCE AKP İKTİDARINI UYARMIŞTIK

- 2002 yılında seçim yapıldı. Seçimden 3 gün sonra, AKP Genel Merkezi'ni ziyaret ettik. Türkiye'de ilk kez olan bir olaydır. Biz gittik ve kutladık. Sayın Erdoğan’ı sayın Gül’ü kutladık.

- Ben dedim ki; 'hayırlı olsun, başarılar dileriz, biz her türlü katkıyı vermeye hazırız. Sakın ha Türkiye’nin anayasal düzenlerinin temelleriyle oynamayın. Bununla oynarsanız, Türkiye’yi kendisiyle uğraştırırsınız. Gerginlikler ortaya çıkar, çatışmalar yaşanır.'

- Bize dediler ki; 'Merak etmeyin öyle şeyler olmaz.'

- 'Bu aşamada böyle konuşulur. Bunlar balayı günleri. Bir süre sonrası için bunları söylüyorum' dedim.

- Erbakan zamanında da aynı şey olmuştu.

- Biz AKP’nin Genel Başkanı'nın milletvekili olabilmesi için üzerimize düşeni yaptık. Onun için gerekli alt yapıyı oluşturduk

- Ama daha sonra 2005 yılında 23 Nisan günü ilk kez laiklik ilkesinin kaldırılması talebi Meclis Başkanı tarafından dile getirildi.

- 'Bunu yavaş yavaş yapacağız' denildi ve böylece takiyye ortaya çıktı.

- 2005’in Temmuz’unda ben 'bu gidiş iyi gidiş değildir, bu tehlikeli bir gidiştir. Bunun için herkesi göreve çağırıyorum' dedim. Bununla siyasetten beklenmesi gereken uyarı görevimizi, önce siyasi kadroya sonra vatandaşlarımıza yaptık.

- Siyaset işlemeyince hukuk var. Hukuk işlemeyince ne var ?

- Bizim anayasamızda kendisini gösteren denge muhteşem bir dengedir.

- Türkiye çok sıkıntılı bir dönemin içinden geçiyor. Biz, Türkiye buralara gelmesin istedik. Bu noktada olmaktan mutluluk duymuyoruz. Türkiye’yi bu noktaya gelmesini sağlayanlarını haklı da bulmuyoruz. Tam tersine..



DÜNYA ÇATIŞMAYI LAİKLİK VE DİN ÇATIŞMASI OLARAK GÖRÜYOR

- Demokrasiyle hukuk çatışırsa, hukuku biz kendimize göre yaparız diyorlar.

- Şöyle bir bakın dünya basınına.. Çatışma laiklik ve din çatışması olarak görülüyor.

- Hiçbir anayasa, yasa, kanun, siyasetçinin işlevini üstlenemez. Siyasetçinin zaaflarını kapatamaz.

- Anayasalar ve yasalar ancak onu işletecek siyasetçinin elinde yaşama geçirilir. Eğer farkında olmaz, tam tersine çatışma arayışı içerisindeyseler, böyle daha iyi olur anlayışıyla yola çıkıyorlarsa, bunun sonucunda varacakları yer uzlaşmış toplum hedefi değildir.

- Bunu ucuz siyasi polemiklerle geçiştirmek mümkün değildir.



TÜRKİYE KUTUPLAŞMANIN İÇİNE SÜRÜKLENİYOR

- Türkiye bir kutuplaşmanın içine sürükleniyor. Türkiye bunu hızla aşmak zorundadır.

- Son zamanlarda hukukçulara karşı sergilenen yaklaşımı kınıyorum. Bunu demokrasi kültürüyle bağdaştırmıyorum.

- Demokrasi bir bütündür..

- Yüzde 46 oy almış bir parti kapatılır mı? Onu bırakalım hiçbir parti kapatılmaz. Bu noktada olması daha şaşırtıcıdır..

- Hukuk oy düzenine göre işlemez. Bunun hesabını mı yapacağız?

- Güçlüye, yüksek oy düzenine göre hukuk işlemez mi?

- Çok zengin olan birisi cinayet işlediği zaman, o adam cezaevine konur mu diyecek miyiz? Böyle bir şey olur mu?

- Hukuk varsa var, yoksa yok.

- Bir süre önce Başbakan 'Yargıya intikal eden konular üzerinde konuşmak yanlış olur' demişti. Bu DTP ile ilgiliydi, AKP ile ilgili değildi. O zaman mı doğru söylüyor, yoksa şimdi yargıya en büyük hakaretleri yaparken mi doğru söylüyor?

- Meclis Başkanımızın son açıklamalarını ona yakıştıramıyorum. Toptan diyor ki; 'Ben şimdi 23 Nisan'da çocuklara ne söyleyeceğim.' Toptan çocuklara 'Türkiye'de hukuk işliyor' diyecek.

- Adalet Bakanı diyor ki; “Adalet Bakanı olarak yargıya intikal eden bir konu hakkında bir yorum yapmam doğru olmaz.' Ama tutamıyor kendini ve “Ancak siyasilerin kendilerini, davranış biçimlerini denetlemelerinde yarar var” diyor.Bakanların DTP ile ilgili söylemleri farklı, AKP ile ilgili söylemleri farklı.

- DTP’lilerin kendilerini denetlemelerinde yarar var da, AKP’lilerin kendilerini denetlemelerinde yarar yok mu ?
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 03:12.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.