16.04.2009, 13:33 | #31 |
Usta Yiğido
besyo_cu Şuan
Son Aktivite: 30.11.2015 22:13
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 2.884
Tecrübe Puanı: 987
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Bravo nede güzel yöneticlik yapıyorsun! Hitap şeklın ne kadarda güzel ne kadarda örnek olucu nitelikde...
Buraya yorum yazmak için illa herkes senın gibimi düşünmek zorunda bir üye olarak yorumunu şiddetle kınıyorum.
__________________
www.sivasspor.com |
16.04.2009, 13:56 | #32 | |
Usta Yiğido
Kibrisli Şuan
Son Aktivite: 15.04.2015 04:22
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 4.738
Tecrübe Puanı: 1170
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Alıntı:
Solcunun önde gidenisin diyorsun... Ben ideolojimi sola oturtamıyorum Allah vermeye sen dışardan bakıp benim ideolojimi sola oturtuyorsun... NE zaman sola laf atsak çıkıyorsun diyorsun... Bak kardeşim yazdıklarımı iyi oku benim bu başlık altına... Burada da solcular Muhsin Yazıcıoğlu'na laf atmış ben karşı çıkmışım o zaman bu yazdıklarımdan sağcı olduğum mu çıkıyor??? Abdullatif Şener Bey'in partisinde bir iki pürüz dışında çalışırım hatta en önde diyorum sağcı olduğum mu ortaya çıkıyor??? Denizlispor maçında Üşüyüroz Donuyoruz Bizde Senin Gibi Yiğidoyuz diye tezahurat yaptım sağcı olduğum mu ortaya çıkıyor??? Sen sapına kadar ideolojilerin içerisinde erimiş kaybolmuş vicdanın yokolmuş... Sen sapına kadar sağcı olabilirsin ben de sapına kadar Kemalist'im ve benim ideolojimi siyasi yelpazede bir yere oturtamazsın çünkü hem sağdan hem soldan faydalanıp Türkiye'ye ve Türk milletine uygun diğer ideolojilerden bağımsız ve yerel bir ideoloji olarak Atatürk tarafından ortaya konmuştur??? Senin ideolojinin sağcılığın ya da liberalliğin kökeni nerden geliyor??? Yada solcu, sosyalistlerin veya sosyal demokratların ideolojisi nerden geliyor??? Hepsinin kökleri dışarda benimki milli... MİLLİ.... MİLLİ Şimdi gelmişiz yine seçimlere ve CHP'den oy kayıp kaymamasına... Bu başlık ile ne alakası var??? Kaldıki o konuda birbirimize ne söylesek boş taban tabana nedenleri ile zıt düşünüyoruz... Ben hala kaydığını iddia ediyorum.... CHP belediyesi Sivas'ta yokken 2 belediye almıştır 2 belediyeyi de kıl payı kaçırmıştır... Bu bir gerçekliktir... Oy oranları önemli değildir??? AKP asıl oy kaybına uğramıştır... Oylar akılla değil Vicdanla atılmıştır... Hem soldan hem sağdan oylar vicdanla atılmıştır... Sonucunda da Halk AKP'ye diğer illerde olduğu gibi sarı kart çıkartıp hele bir dur demiştir... oylarınıda sosyal adalet, sosyal demokrasi ve Milliyetçiliğe vermiştir... "Deniz Gezmiş i gelip de Sivas a yamamaya çalışma. Ailesi memur olarak Sivas a gelmiş o kadar. Onun dışında Deniz Gezmiş üniversite yıllarında Ankara da yetişmiştir ve hatta Ankara doğumludur. Biri Gürünlü ama Sivas la ne alakası vardı onu iyice araştırmak lazım." demişsin... Deniz Gezmiş 1 yaşında Sivas'a gelmiş 16 yaşında Sivas'tan ayrılmıştır... 23 yıllık hayatının 15 yılını Sivas'ta geçirmiştir... Sonra Ankara'ya değil İstanbul'a taşınmışlardır (Tayin nedeni ile) Lise'yi orada okumuş ve Ankara'da değil Üniverssiteyide İSTANBUL'da okumuştur... Biri dediğin Hüseyin İnan Gürünlüdür ki bu konu hakkında bir bilgin yoktu benim yazdıklarımı okuyunca demekki araştırma gereği duymuş ve öğrenmişsin... Ve daha da araştırmak gerek demişsin... Yine de ben sana yanlış bilgilenmeyesin diye bilgi vereyim... Gürün'ün Bozüyük köyü doğmludur... Bazı kaynaklar Kayseri der ama Kayseride böyle bir köy yoktur bu köy Gürün'e bağlıdır... Sivas'la ne alakası vardır demişsin... Söyleyeyim Göçmemiştir... İlkokul ve ortaokulu Sivas'ta okur Lise'ye Pınarbaşına gider... Sonra ODTÜ'yü kazanır ailesi Sivas'ta kalır hatta Dayısının evinde yakalanır... Öyle göçmek gitmek kütük aldırmak felan yok sapına kadar öz ve öz Sivas'lıdır...22 senelik hayatının 15 Senesini devamlı,daha sonrada Lise ve üniversite zamanında da bizler gibi tatillerini Sivas'ta geçirmiştir.. Benimde soyaddaşımdır... "Ne insanlar varki Sivas ta doğmuş 5 yaşında Sivas tan ayrılmış 35 sene Sivas a gelmemiş, hatta ve hatta kütüğünü bile Sivas tan almış. böylelerini Sivaslı saymıyoruz biz. " diyerek ve bir site yöneticisi olarak kaç kişiyi itham altında bıraktığını biliyor musun? Ayrıca böylelerini Sivas'lı saymıyoruz biz diyorsun ama Kıbrıs doğmulu ve Pınarbaşı kütüklü Alparslan Türkeş'i Sivas'lı sayıyorsun bu da ayrı bir konu... Keşke Sivas'lı olsaydı ben Muhsin Yazıcıoğlu'ndan nasıl gurur duyuyorsam ondan da gurur duyardım... Ayrıca Kıbrıs'ta Alparslan Türkeş'in evinide çok ziyaret etmişimdir her geleni de götürmüşümdür ziyarete onu da söylemeden geçemeyeceğim... Ben kimseyi Sivas'a yamamıyorum... Deniz Gezmiş Türkiye tarihinde önemli liderlerden birisidir... Tanınan sevilen birisidir... Kimisinin lideri değildir, fikirdaşı değildir ama kabullenmiştir sempati ile bakar.. O bakımdan Sivas'ta yetişmesinden onur duyarım... Muhsin Yazıcıoğlu Sivas'lıdır Türkiye tarihinin önemli liderlerinden birisidir... Tanınan sevilen birisidir... Kimisinin lideri değildir, fikirdaşı değildir ama kabullenmiştir özellikle ölümünden sonra sempati ile bakılan birisidir... Şarkışla Türküsü ağıttır... Türküdür yazılmıştır yapacak birşey yok... Orada Sivas'ın adını kullanması Sivas'ı küçük mü düşürüyor ki tartışalım bu konuyu... Ayrıca altta yazdığın kişiler sadece senin değil benimde atalarımdır ama üzüntü verici bir olay var Aşık Veysel'i yazmamışsın... Son olarak benimle daha yumuşak tonda konuş... Hani insanlara diyorsun ya bana böyle sert konusursan tepkim de sert olur diye... Aynı şey benim içinde geçerli.... Kendine iyi bak Gardaşım... Saygıyı elden bırakmadan konuşalım... Hani şu Karayolları Bölge Müdürlüğü kapanıyor haberinin altında yazdığımız yorumlar gibi, orda atışmamız gibi daha dikkatli olalım siteyi de germeyelim...
__________________
TÜRKİYE İÇİN AB'YE HAYIR üzä kök tänri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?
Konu Kibrisli tarafından (16.04.2009 Saat 14:10 ) değiştirilmiştir.. |
|
16.04.2009, 14:01 | #33 |
Usta Yiğido
besyo_cu Şuan
Son Aktivite: 30.11.2015 22:13
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 2.884
Tecrübe Puanı: 987
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Benim yazdıgımı anlamaktan ne kadar da uzaksın ben sana yanlış yazıyorsun düşüncen yanlış mı yazmışsım tekrar okumanı tavsiye ederim. Ben hitap şeklinden dolayı yazdım ben normal üyeyim sen yöneticisin aramızda hitap farkı olması gerekır ? İmam cemaat ilişkisi bilmem anlatabildım mi ?
Genelde Misafir girişi yapanlar ve bazı üyeler genelde sacede yöneticilerin yazdıklarını okur. Sizler yönetici olarak diğer üyelere hitap olarak örnek olmanız gerekmektedir. Yorumlarımı özelliklede Osman bey için yazdıklarımı bilıyorsan demekki görüşümü az cok biliyorsun. Bu yuzden tekrar yazmakda fayda görüyorum ben senın yorumuna değil hitap şeklinden dolayı o şekilde yazdım bilmem anlatabildim mi ?
__________________
www.sivasspor.com |
16.04.2009, 14:03 | #34 | |
Usta Yiğido
Kibrisli Şuan
Son Aktivite: 15.04.2015 04:22
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 4.738
Tecrübe Puanı: 1170
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Alıntı:
Burdada Osman doğru düzgün bir şekilde seni kınadığını söylüyor verdiğin cevaba bak gardaş... Daha sakin ol... Senin düşüncende birisi ile tartışırken iyisin hoşsun birisi ters birşey yazınca hemen parlıyorsun...
__________________
TÜRKİYE İÇİN AB'YE HAYIR üzä kök tänri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?
|
|
16.04.2009, 15:20 | #35 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2158
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Muhsin Yazıcıoğlu, 1954 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesi Elmalı Köyü'nde bir çiftçi ailesinin oğlu olarak doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da yaptı.
Yüksek öğrenimini yapmak üzere 1972'de Ankara'ya geldi. Üniversite tahsilini, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde tamamladı. 1968'de cemiyet (dernek) çalışmalarına başladı. Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katildi. Ankara'ya geldikten sonra ise, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla; Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı. (1977-78). 1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin kurucu Genel Başkanı oldu. 1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulundu. 12 Eylül 1980'de yapılan askeri darbenin ardından, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanığı olarak cezaevine konuldu. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalan Muhsin YAZICIOĞLU, 7,5 yıl cezaevinde kaldığı bu davadan herhangi bir ceza almadı. Cezaevinden çıktıktan sonra, mağdur olmuş ülkücülere ve onların ailelerine yardim amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı. 1987'de arkadaşları ile birlikte MÇP'de siyasete girdi. MÇP'de Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. 1991 genel seçimlerinde üç partinin oluşturduğu ittifak bünyesinde, milletvekili adayı oldu. “O, inançlarınızı Meclis'e taşıyacak” sloganıyla, Sivas'tan milletvekili seçildi. 1992 yılı Temmuz ayında, “içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı için” bir grup arkadaşı ile birlikte MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993 tarihinde Büyük Birlik Partisi kuruldu ve bu partinin Genel Başkanlığına seçildi. 24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak, yeniden meclise girdi. 28.02.1996 tarihinde ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü. 26 Nisan 1998'de yapılan 3. Büyük Kurultay'da, 8 Ekim 2000 tarihinde yapılan 4. Büyük Kurultay'da, 2 Haziran 2002 tarihinde yapılan 1. Olağanüstü Büyük Kurultay'da,20 Temmuz 2003 tarihinde yapılan 5. Olağan Büyük Kurultay'da,30 Nisan 2006 tarihinde yapılan 6. Olağan Büyük Kurultay'ta ve 15 Nisan 2007 2.Olağanüstü Büyük Kurultayda tekrar BBP Genel Başkanlığına seçilmiştir. 22 Temmuz Erken Genel seçimlerinde BBP'nin seçimi protesto etmesi sebebiyle partisinden istifa ederek Sivas'tan bağımsız milletvekili adayı olup 23. dönem milletvekiliğine seçilmiştir.Daha sonra BBP'ye katılarak TBMM'de Büyük Birlik Partisi Sivas Milletvekili olarak BBP'yi Meclis'te temsil etmiştir.19 Ağustos'ta yapılmış olan BBP'nin 3.Olağanüstü Büyük kurultayında tekrar Genel Başkan olmuştur. Muhsin YAZICIOĞLU, evli ve iki çocuk babasıdır. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun ideolojisini, hayatla değil ama çizgisi sapanlarla mücadelesini kaleme alan Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, kendi kaleminden Yazıcıoğlu'nu anlattı. İşte bugün Zaman gazetesindeki köşesinde yer alan Muhsin Başkan yazısı; Türkiye'nin açık duran temiz sayfalarından biriydi. Onun arkasından yazmak ve bu sayfanın kapandığına şahit olmak çok zoruma gidiyor. O bizim gençliğimizin lideriydi. Hep, hem bizden, hem de bizden fazla biriydi. Kendimizi onda bulduk ve onunla temsil ettik. O bizim yüreğimiz, bizim duruşumuz, bizim sesimizdi. Zaman zaman korksak da, o bizim hiç geri adım atmayan cesaretimizdi. Dünya telaşı ile yalpalarken, o cetvelle çizilmiş gibi dümdüz yolunda ilerleyen gölgemizdi. Hiç eğilmeyen başımız, hiç zedelenmeyen onurumuzdu. Zamanla biz onu yalnız bıraksak da, o bizden hiç vazgeçmedi. O bizim Muhsin Başkan'ımızdı. 1976 yılının Eylül ayının başlarıydı. Siyasal'da yeni öğrencilerin kayıtları devam ediyordu. Dev-Yol, fakültenin girişine masayı kurmuş, gelenleri zorla derneğe kaydediyor, haraç alıyordu. Bize selam verip kayıt yaptırmaya gidenlerden birkaçını da sıkıştırmışlar. Sorumluluk bendeydi. Yardım istedim. Site Yurdu'nda iki kişi beni buldu. Mütevazı ama çok kararlı görüneni benimle konuştu. Muhsin Yazıcıoğlu ile ilk karşılaşmamdı. İki saat sonra, kulaktan kulağa yayılan, iki kişinin Siyasal'ı bastığı ve iki metre boyundaki Sedat'ın herkesin ortasında adamakıllı dayak yediğine dair inanılması güç bir rivayeti dinliyordum. Birkaç gün sonra burnu bantlı Dev-Yol liderini görünce ben de bu hikâyeye inandım. Bu anekdotu, 70'li yılların Muhsin Başkan'ını resmetmek için aktardım. O yıllarda onu tanıyan herkes, size benzer hikâyeler anlatacaktır. Sonra Genel Merkez'de beraber çalıştık. Bizim genel başkanımız olmuştu. Doğuştan lider özelliklerine sahipti. Şiddetin tırmandığı yıllarda zirvedeki adamlardan biriydi; ama sükûnetini ve sağduyusunu hiç kaybetmedi. Olanlardan hepimiz sorumluyduk; ama irade bize ait değildi. Çaresizlik içinde güvenecek bir dal arıyorduk. Hepimiz ona güvenirdik. Hepimiz ona inanırdık. Bizi yarı yolda bırakmayacağını, bize yanlış yaptırmayacağını bilirdik. O yıllarda, ülkemizin ciddi bir tehdit altında olduğuna inanmış ve aynı davaya gönül vermiştik. Ama siyaset ideolojik saflığı bozuyordu. Partinin gündelik siyasete endeksli tutumu ile bizim "kesin inançlı" tavrımız sık sık çatışıyordu. Eleştirilerimiz "Albay"a kadar çıkmasa da, 77'de sayıları artan milletvekillerini hedef alabiliyordu. Çok sert restleşmeler yaşadık. Muhsin Başkan bu sürtüşmeler boyunca dimdik durdu. Onun desteğiyle Ülkü Ocakları bünyesinde daha muhafazakâr ve daha toplumcu bir çizgi giderek netleşmeye başladı. Manzara dışardan göründüğü gibi değildi. O yıllarda da sonra da bizim tek liderimiz Muhsin Başkan'dı. Cezaevinde geçirdiği 7,5 sene zarfında ve sonrasında da bizim liderimiz olmaya devam etti. Hepimiz ona "Türkeş'in halefi" gözüyle bakardık. Aksini düşünen de çıkmazdı. Ne var ki liderler haleflerden hoşlanmıyorlar. Türkeş, yakın çevresini sürekli değiştirerek yoluna devam eden bir politikacı idi. Muhsin Başkan'ı değil ama, onun yakın arkadaşlarını çembere aldı. Muhsin Başkan, kendisine güvenenleri yarı yolda bırakmamak uğruna MHP'den ayrılmak zorunda kaldı. Ayrılırken geride geçmişten intikal eden bir şey bırakmadı, hepsini aldı yanında götürdü. Politikada farklıydı. Hep gerekli esnekliği gösteremediğini, kişiliğinden ve prensiplerinden ödün vermediğini düşünmüşümdür. Politika saf inançla yürümüyor; Muhsin Başkan hesap değil, gönül adamıydı. Politikanın içine taşıdığı kendi dünyasının bu toplumdaki karşılığını, evvelki akşam Büyük Birlik Partisi Genel Merkezi önünde endişe içinde ağlayan gençlerin yüzünde gördüm. Galiba onu tanıyanların, hepimizin yüzü öyleydi. İnsanın içinde bir şeyler ağırlaşıyor ve kopuyor. Kopan bedeninizden, yüreğinizden, beyninizden veya geçmişinizden bir parça değil. Her şeyinizin iyi ve güzel yanlarına dair çok esaslı bir şey. Özünüze dair. Son dakikalarında, o helikopterde herkesi nasıl sakinleştirdiğini, nasıl kaya gibi metin durduğunu gözümde canlandırırken, bizler niye darmadağın oluyoruz? Ah başkanım ah; bize kaybettirdiğinin ne olduğunu bir bilseydin. Mümtaz'er Türköne/ZAMAN BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun ideolojisini, hayatla değil ama çizgisi sapanlarla mücadelesini kaleme alan Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, kendi kaleminden Yazıcıoğlu'nu anlattı. İşte bugün Zaman gazetesindeki köşesinde yer alan Muhsin Başkan yazısı; Türkiye'nin açık duran temiz sayfalarından biriydi. Onun arkasından yazmak ve bu sayfanın kapandığına şahit olmak çok zoruma gidiyor. O bizim gençliğimizin lideriydi. Hep, hem bizden, hem de bizden fazla biriydi. Kendimizi onda bulduk ve onunla temsil ettik. O bizim yüreğimiz, bizim duruşumuz, bizim sesimizdi. Zaman zaman korksak da, o bizim hiç geri adım atmayan cesaretimizdi. Dünya telaşı ile yalpalarken, o cetvelle çizilmiş gibi dümdüz yolunda ilerleyen gölgemizdi. Hiç eğilmeyen başımız, hiç zedelenmeyen onurumuzdu. Zamanla biz onu yalnız bıraksak da, o bizden hiç vazgeçmedi. O bizim Muhsin Başkan'ımızdı. 1976 yılının Eylül ayının başlarıydı. Siyasal'da yeni öğrencilerin kayıtları devam ediyordu. Dev-Yol, fakültenin girişine masayı kurmuş, gelenleri zorla derneğe kaydediyor, haraç alıyordu. Bize selam verip kayıt yaptırmaya gidenlerden birkaçını da sıkıştırmışlar. Sorumluluk bendeydi. Yardım istedim. Site Yurdu'nda iki kişi beni buldu. Mütevazı ama çok kararlı görüneni benimle konuştu. Muhsin Yazıcıoğlu ile ilk karşılaşmamdı. İki saat sonra, kulaktan kulağa yayılan, iki kişinin Siyasal'ı bastığı ve iki metre boyundaki Sedat'ın herkesin ortasında adamakıllı dayak yediğine dair inanılması güç bir rivayeti dinliyordum. Birkaç gün sonra burnu bantlı Dev-Yol liderini görünce ben de bu hikâyeye inandım. Bu anekdotu, 70'li yılların Muhsin Başkan'ını resmetmek için aktardım. O yıllarda onu tanıyan herkes, size benzer hikâyeler anlatacaktır. Sonra Genel Merkez'de beraber çalıştık. Bizim genel başkanımız olmuştu. Doğuştan lider özelliklerine sahipti. Şiddetin tırmandığı yıllarda zirvedeki adamlardan biriydi; ama sükûnetini ve sağduyusunu hiç kaybetmedi. Olanlardan hepimiz sorumluyduk; ama irade bize ait değildi. Çaresizlik içinde güvenecek bir dal arıyorduk. Hepimiz ona güvenirdik. Hepimiz ona inanırdık. Bizi yarı yolda bırakmayacağını, bize yanlış yaptırmayacağını bilirdik. O yıllarda, ülkemizin ciddi bir tehdit altında olduğuna inanmış ve aynı davaya gönül vermiştik. Ama siyaset ideolojik saflığı bozuyordu. Partinin gündelik siyasete endeksli tutumu ile bizim "kesin inançlı" tavrımız sık sık çatışıyordu. Eleştirilerimiz "Albay"a kadar çıkmasa da, 77'de sayıları artan milletvekillerini hedef alabiliyordu. Çok sert restleşmeler yaşadık. Muhsin Başkan bu sürtüşmeler boyunca dimdik durdu. Onun desteğiyle Ülkü Ocakları bünyesinde daha muhafazakâr ve daha toplumcu bir çizgi giderek netleşmeye başladı. Manzara dışardan göründüğü gibi değildi. O yıllarda da sonra da bizim tek liderimiz Muhsin Başkan'dı. Cezaevinde geçirdiği 7,5 sene zarfında ve sonrasında da bizim liderimiz olmaya devam etti. Hepimiz ona "Türkeş'in halefi" gözüyle bakardık. Aksini düşünen de çıkmazdı. Ne var ki liderler haleflerden hoşlanmıyorlar. Türkeş, yakın çevresini sürekli değiştirerek yoluna devam eden bir politikacı idi. Muhsin Başkan'ı değil ama, onun yakın arkadaşlarını çembere aldı. Muhsin Başkan, kendisine güvenenleri yarı yolda bırakmamak uğruna MHP'den ayrılmak zorunda kaldı. Ayrılırken geride geçmişten intikal eden bir şey bırakmadı, hepsini aldı yanında götürdü. Politikada farklıydı. Hep gerekli esnekliği gösteremediğini, kişiliğinden ve prensiplerinden ödün vermediğini düşünmüşümdür. Politika saf inançla yürümüyor; Muhsin Başkan hesap değil, gönül adamıydı. Politikanın içine taşıdığı kendi dünyasının bu toplumdaki karşılığını, evvelki akşam Büyük Birlik Partisi Genel Merkezi önünde endişe içinde ağlayan gençlerin yüzünde gördüm. Galiba onu tanıyanların, hepimizin yüzü öyleydi. İnsanın içinde bir şeyler ağırlaşıyor ve kopuyor. Kopan bedeninizden, yüreğinizden, beyninizden veya geçmişinizden bir parça değil. Her şeyinizin iyi ve güzel yanlarına dair çok esaslı bir şey. Özünüze dair. Son dakikalarında, o helikopterde herkesi nasıl sakinleştirdiğini, nasıl kaya gibi metin durduğunu gözümde canlandırırken, bizler niye darmadağın oluyoruz? Ah başkanım ah; bize kaybettirdiğinin ne olduğunu bir bilseydin. Mümtaz'er Türköne/ZAMAN Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ''Terör örgütü, silahını bırakması gerekir, ama Türkiye ile pazarlık yaparak değil, kendi adına dolaylı pazarlık yaptırarak değil'' dedi. Seçim çalışmalarını memleketi Sivas'ta sürdüren Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas Adliye Sarayı'nda Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Alkan'ı makamında ziyaret etti. Sivas Baro Başkanlığında avukatlarla görüşen Yazıcıoğlu, daha sonra İl Seçim Müdürlüğünü ziyaret etti. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yazıcıoğlu, seçim çalışmaları çerçevesinde dün Erzurum ve Bayburt'ta 9 açık hava toplantısı yaptıklarını, bugün de Sivas'ta ziyaretlerde bulunduklarını kaydetti. Yaptıkları araştırmalara göre partisinin Sivas Belediye Başkan adayı Doğan Ürgüp'ün etrafında bir bütünleşmenin göründüğünü ifade eden Yazıcıoğlu, ''29 Mart seçimleri Sivas'ta inşallah yeni bir dönemin başlangıcı olacak, bir değişim ve dönüşüm tarihi olacak. Bunu şu anda görüyorum'' diye konuştu. CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN BAĞDAT ZİYARETİ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Irak'ın başkenti Bağdat'a yaptığı ziyaretle ilgili görüşleri sorulan Yazıcıoğlu, ''Bu ziyaret elbette çok önemli, çok yönleriyle tartışılacak bir ziyaret'' dedi. Yazıcıoğlu, şöyle devam etti: ''Sayın Cumhurbaşkanı'nın orada kullandığı bazı kavramlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şu ana kadar yürüttüğü dış politikaya ters birtakım açıklamalar yapıldı. Bu anlaşılıyor ki, Türkiye artık bir makas değiştirme noktasına gelmiş gözüküyor, buradan o çıkartılıyor. Bu makas değiştirmenin, Türkiye'nin bütünlüğüne, gelecekte Orta Doğu'da lider olma özelliğine inşallah gölge düşürmez. Ancak ayaküstü konuşulmayacak kadar çok önemli gelişmelerin olduğunu görüyorum. Bu gelişmeler içerisinde en önemlisi Irak'ın kuzeyindeki yeni yapılanmayı kabul etmeyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en üst düzeyde bir kabul noktasına geldiği şeklinde görülebilir, böyle yorumlanabilir, bunun önümüzdeki süreçte çok tartışılacağını düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'nın orada kullandığı kavramlar herhalde seçim öncesinin yeni malzemesini oluşturacak. Her dönemde seçime çok kısa bir süre kala böyle üst düzey bir tartışma yaratmak suretiyle seçimlerdeki halkın sorunlarının da unutturulması sağlanıyor. Eğer sadece bu amaçla bir gündem oluşturmak üzere yapılmışsa bile üzerinde çok tartışılacak diye düşünüyorum.'' TALABANİ'NİN TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE İLGİLİ SÖZLERİ Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin terör örgütü PKK için, ''Ya silah bırakacaklar, ya da topraklarımızı terk edecekler'' şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, Yazıcıoğlu, ''Evet, şimdi terör örgütü PKK'nın silah bırakmasının karşılığında Türkiye'nin herhangi bir devletle, herhangi bir örgütle bir pazarlığa oturması, Türkiye için çok büyük bir zafiyet doğurur'' diye konuştu. Yazıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Terör örgütü, silahını bırakması gerekir, ama Türkiye ile pazarlık yaparak değil, kendi adına dolaylı pazarlık yaptırarak değil. Eğer terör örgütü adına birileri Türkiye ile pazarlığa oturuyorsa, önümüzdeki süreçte Türkiye çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Onun için teröriste 'teslim ol' çağrısı yapılır, terör örgütüne 'silahı bırak ve teslim ol' denir. Onun ötesinde pazarlıkla terör önlenemez, pazarlıkla önlemeye çalışırsanız kısa bir süre sonra çok daha farklı bir üslup ve farklı bir yaklaşımla yeniden üstünüze gelir ve bunu da görürsünüz. Elbette terör örgütü silah bırakacak, teröristler teslim olacaklar, ama bunu bu sokağın çıkmaz sokak olduğunu görerek, terörle sonuç alınamayacağını anlayarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarına teslim olmak suretiyle silahını bırakmalıdır.'' Açıklamasının ardından Küpeli Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin Kepenek Caddesi'nde bugün açılışı gerçekleştirilen hizmet binasına geçen Yazıcıoğlu, burada MHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Mit, MHP Sivas Belediye Başkan adayı Ziyaettin Başkan ve Merkez İlçe Başkanı Ragıp Özkan ile karşılaştı. Dernek binasında bulunan bir kişinin ''Başkanım bu birlikteliği alkışlasak olmaz mı?'' şeklindeki sözleri üzerine, binada bulunanlar Yazıcıoğlu, Mit ve beraberindekileri alkışladı. Dernek başkanı Yalçın Deniz'den dernek hakkında bilgi alan Yazıcıoğlu, daha sonra seçim çalışmalarına esnafı ziyaret ederek devam etti.
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... Konu seva tarafından (16.04.2009 Saat 15:34 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Arka Arkaya Mesajlar Yazdığınızdan Dolayı Flood Önleyici Devreye Girdi.Mesajlar Sistem Tarafından Otomatik Olarak Birleştirilmiştir.. |
16.04.2009, 15:53 | #36 | |
Usta Yiğido
Kibrisli Şuan
Son Aktivite: 15.04.2015 04:22
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 4.738
Tecrübe Puanı: 1170
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Alıntı:
__________________
TÜRKİYE İÇİN AB'YE HAYIR üzä kök tänri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?
|
|
16.04.2009, 17:18 | #37 |
Usta Yiğido
seva Şuan
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51
Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2158
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
solcular ve sağcılar arasında benim dikkat çektiğim
sağcılar yaparım, yapacağım derken solcular yapmazsın, yapamazsın derler. sağcılar, sağ gösterip sol vururken; solcular, sol gösterip sağdan vurulurlar. solcular, sağcılara "faşist" der. sağcılar, solculara "anarşist" der. türkiye bağlamında, sağcılar "ben sağcıyım" sözünü pek öne çıkarmazlarken; solcularda bunun aksi bir eğilim söz konusudur genelde. solcu olmayı bir marifet saymak genel bir eğilimdir. ayrıca kendini solcu sayan apayrı kesim vardır ki, bu da sanırım ancak türkiye'de görülebilecek bir durumdur. "ulusalcılık" altında solculuk yaptığını iddia eden bu kesim dinin toplum hayatındaki görünürlüğünü azaltmayı solculuk adleder. hem batıcıdırlar, hem de batı karşıtıdırlar. hem halkçı olduklarını iddia edip hem de halkın değerlerine tepeden bakabilirler. hem halkı eğitme iddiasına soyunurlar, hem de eğitim hakkının çeşitli nedenlerle kısıtlanmasına alkış tutarlar. bu kesim genelde CHP'ye oy verir (her CHP'li böyle demek değildir). CHP sol bir parti olmaktan artık epey uzak bir "sol" parti olduğu için bu durumun farkında olanlarsa, buna sadece bir yerleriyle güler. Tabi herkes için geçerli değil...
__________________
Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle. [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] CANDA ÖZÜR OLMAZ... |
16.04.2009, 17:43 | #38 |
Moderator
Arif Coşkun Şuan
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Sağcısı da, solcusu da, bu ülkenin evladı hepside bu ülkenin vatandaşı. Bu sadece Türkiye için geçerli birşey değil dünyanın her ülkesinde sağ, sol kavramları geçerlidir yaşanır.
Burada sen sucusun ben bucuyum kısır tartışma kalp kırmaktan başka hiç birşey kazandırmaz kimseye. Ayrıca solcu olmakta, sağcı olmakta suç değildir. Aşık Veysel'imiz ne demiş ? "Koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa" Elbetteki fikirler başka, başka olcak. Standart insan tipi zaten olmaz o zaman doğrular bulunamaz !!! Sağ ile sol kavramlarını biribirinden ayıran şey sadece solun emeğin yanında sağ'ın sermayenin yanında yer aldığı söylenir. Aradaki fark zıtlılıkta bundan kaynaklanır, bunu iyi araştırın tüm dünyada böyledir. Şucu, bucu neci olursa olsun önce insan olsun. Saygı, sevgi seviyesiz bir insanın neci olursa olsun hiç bir önemi yoktur !!!
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin" |
16.04.2009, 17:47 | #39 | |
Usta Yiğido
Kibrisli Şuan
Son Aktivite: 15.04.2015 04:22
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 4.738
Tecrübe Puanı: 1170
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Alıntı:
İşte bende bu yüzden ne sağcıyım ne solcu... Ben Cumhuriyet değerlerini ve Halkın öz değerlerini göz önünde bulundurarak Atatürk ilke ve devrimlerini savunan bir Türk genciyim... Önceliğim Türklüktür (Irk olarak değil)... CHP'de aslında İnönü'nün ilk dönemleri dahil, 40'ların sonuna kadar böyle bir partiydi...Hele hele Ecevit zamanında tüzüğündeki "Parti Kemalist bir Partidir" terimi çıkartılmış yerine Demokratik Sol ve Sosyal Demokrasi terimi eklendğinden beri Kemalizm çizgisinden kaymış başta halkı çok kucaklasa da şimdi uzak kalmıştır... Dünya da sağ partiler para babalarını,elitleri ve jakobenleri kucaklarken sol partiler ezilmiş halkı, köylü ve işçiyi temsil eder... Türkiye de ise Elitleri kendisini sol olarak gören CHP köylü ve eğitimsiz kesimi AKP temsil ediyor... Bunun büyük bir nedeni Türkiye'de dinin siyasete bulaştırılması olabilir... Türk Halkının maneviyatı buna uygun olduğundan kullanılıyor ne yazık ki... DSP'de 1 sene CHP'de ise 4-5 sene çalıştım... Nedeni bu partileri benimle aynı düşüncedeki arkadaşlarla buluşup birleştirebileceğim düşüncesiydi... CHP'de ise parti içerisinde yükselip gençleştirme ve Sosyal Demokrasi'nin reddi ile yeninden Kemalist bir parti yapmaktı... Ama olmayacağını anlayınca da oy kazanmaları için enerjii harcamak istemedim... Bunları açıklama gereği duydum çünkü bana solcu felan gibi yaftalar yapıştırılıyor.... Zaman gazetesinin de dediği gibi "Yaftalamadan Düşünün" demek geldi birden içimden
__________________
TÜRKİYE İÇİN AB'YE HAYIR üzä kök tänri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?
|
|
16.04.2009, 18:13 | #40 | |
Usta Yiğido
titizyiğido Şuan
Son Aktivite: 02.06.2012 23:55
Üyelik Tarihi: 03.06.2008
Yaş: 44
Mesajlar: 1.270
Tecrübe Puanı: 714
|
Cevap: Türk Solundan Yazıcıoğluna Çirkin Saldırı.
Alıntı:
__________________
CESARETİN BİTTİĞİ YERDE ESARET BAŞLAR....................... |
|
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
TÜRK DESTANLARI-1 (OĞUZ DESTANI) | Abdurrahman 58 | Diğer Konular | 1 | 04.01.2009 20:00 |
Türk Olmak | KAFKASKAR | Serbest Kürsü | 31 | 03.01.2009 19:35 |
Türk Ordusuna Övgüler | selocan58 | Serbest Kürsü | 0 | 24.12.2008 05:40 |
TÜRK BOYLARI | fertelliyim | Arşiv | 1 | 30.05.2008 16:05 |
VATANIN AMACI NE? | bayatlı kenan58 | Arşiv | 19 | 14.03.2008 18:05 |