Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Arşiv
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Arşiv Güncelliğini Yitirmiş Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Konu Kapatılmıştır
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 31.03.2008, 09:52   #1
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2155 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

Gallup, "şeriat" araştırması yapmış ve Türkiye'de "şeriat" isteyenlerin oranı oldukça yüksek çıkmış. Özellikle de kadınlarda! Aslında araştırmanın amacı “İslam ve demokrasi” Gallub “Türkiye, Filistin, Mısır ve Lübnan’da dini geçmişe sahip iktidarların oluşması sonrasında İslam ve demokrasinin birbirine uygun olup olmadığını incelemek istemişler.. Türkiye, Mısır, Lübnan, Bangladeş, İran, Ürdün, Pakistan, Mısır, Endonezya ve Fas’tan oluşan 10 ülkede 100 bin kişiyle yapılan ankete göre, Türkiye’de şeriatın yasalarda bir şekilde yer almasını isteyenlerin oranı yüzde 32 !“Şeriat tek yasa kaynağı olmalı” diyenlerin oranı yüzde 9 olarak belirlenirken, ankete katılan Türklerin yüzde 11’i bu konuda ’kararsız’ kalmış.

Türkiye ile ilgili diğer sonuçlar şöyle: İslam ülkelerinde şeriata en çok karşı çıkan ülke de Türkiyeymiş. Oran %57. Türkiye’de halkın yüzde 88’i anayasada düşünce özgürlüğünün bulunması gerektiğine inanıyormuş. Gerisi ne istiyormuş aceba.. Türkler’in yüzde 86’sı, “Din, günlük hayatımda önemli bir yere sahip” diyormuş.. Buyurun şimdi. %86 böyle diyor, %57si ise Şeriata karşı. Bundan nasıl bir sonuç çıkar: Bu insanlar ne dediklerini bilmiyorlar.

Türkler’in yüzde 24’ü dini liderlerin, anayasa oluşturulması sırasında doğrudan ya da danışman olarak rol alması gerektiğini söylüyormuş. Zengin ve eğitimli olan Müslümanlar radikal olmaya çok daha yatkınlarmış ve Kadınlar erkeklere göre daha çok şeriat istiyormuş.. Kadınların çoğunluğu, yasalarda şeriatın mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyor, ancak aynı zamanda kadın haklarına da inanıyormuş.Terörle savaş Müslüman dünyasında radikalleşmeyi artırdı ve Amerikan karşıtlığının çok yüksek seviyelere tırmanmasına sebep olduğu da bir başka gerçek.Gallubçuların mı kafası karışık, yoksa vatandaşın mı bilmiyorum ama, bu işi bizim mediamızın ve aydınlarımızın anlamadığı çok açık..

A benim yurdumun canım aydıncıkları, şeriatsız din olur mu kardeşim..Önce şeriat ne demek. Siz bunu ne anlamda soruyorsunuz, karşınızdaki ne anlıyor? Şeriat, etimolojik açıdan geniş yok, pınarın gözü / Pınarın gözüne giden yol anlamına geliyor.. Teknik anlamda ise Şeriat Hukuk, meşruiyetin kaynağı demek. Yani “Gayrimeşru” dediğiniz zaman “ Şeriata uygun değil” demiş olursunuz. Teolojik anlamda ise bir dinin emir ve yasakları demektir. Yani dini anlamda meşruiyeti ifade eder. Bir Müslümanın şeriata karşı çıkması, “ben Türkiye vatandaşıyım ama bu ülkenin hukuk düzenine inanmıyor ve güvenmiyorum”demektir.. Müslümanım dediğiniz zaman, İslam şeriatına şeksiz şüphesiz iman ve ona uygun yaşama sözü vermiş olursunuz.. Yani içki içmekle bir Müslüman dinden çıkmaz ama, bu iş vejeteryan olduğunu söyleyip arkasından da köfteye bayıldığını söyleyip arkadaşlarını köfte partisine davet etmeye benzer. Sosyalist olduğunu söyleyip tefecilik yapan adamın durumuna düşer sonra kişi. İnek kasaplığı yapan Hindudan (İneğe tapan kişi) ne farkı kalır insanın o zaman..Laiklikle kafasını bozmuş birileri, şeriatı, herkesi belli bir dinin, hatta belli bir mezhebin elinde, onun ruhbanları tarafından topluma dayatılan, karşı çıkanların acımasızca cezalandırıldıkları, ellerinin kollarının kesildiği bir düzen gibi, diktatörlük gibi göstermeye çalışıyor. Kendi ideolojileri İslamdan daha yüce, Allah(cc)den daha merhametliler (haşa)!Yani din devleti olacak, herkes belli bir dinin politikacılar tarafından yorumlanan ve din adamları kadrosu tarafından oluşturulacak bir yönetim mekanizması olarak görmeye/göstermeye çalışıyor.. Burada asırlardır Hristiyanların ve Yahudilerin, Sabiilerin, hatta Ezidilerin (Şeytana farklı bir misyon yükleyen inanç topluluğu), Mecusilerin yaşadığını unutuyorlar.. Müslümanlar asırlarca Hindistanı, İspanyayı, Balkanları, Afrikayı yönetti, ne oldu?

Ermeni meselesini çıkartanlar dindar insanlar değil, aksine seküler tiplerdi. İttihat Terakkiciler değil mi idi onlar.. Biz tabiri caizse şeytanı kutsayanlarla birlikte bin yıldır burada, İslam geleneği ve toplumu içinde barış içinde bir arada yaşamadık mı? Bunlar Cumhuriyeti de, Demokrasiyi de, Laikliği de bilmiyorlar. Tarihten de haberleri yok. İslamı da bilmiyorlar.. Benim yıllar önce yayınlanan “Yaşasın şeriat” diye bir kitabım vardı. Belki de onu yeniden yayınlamak gerekiyor. Namık Kemale baksınlar, Saidi Nursi’ye, Eşref Edibe, baksınlar, isterlerse İncile, Tevrada baksınlar ya da Türk Tarih Deyimleri sözlüğüne baksınlar bakalım Şeriat neymiş..Bir Müslümana “şeriat istiyormusun” diye sorulur mu? Bunun Hinduya “inek eti yiyor musunuz“ diye sormaktan ne farkı var. Ya da bir erkeğe “hamilemisiniz” diye sorulur mu? İnek eti yiyen hindu, ya Hindu değildir, ya da dinine ihanet ediyordur. Dinine ihanet eden biri ise kimse sadık olabilir!.. Ya da çifte standartı, iki yüzlü, münafık biridir ki, münafık kafirden eşeddir.. Böyle bir yanlış içinde olan kişi günahkar kabul edilir..O kadar. Yani siz günahkarların oranını bulmuş olursunuz böyle bir anketle... Şeriattan yana değilse ve “Müslümanım” diyorsa ya İslamı, ya da Şeriatı bilmiyordur, ya da sizden korktuğu için aklı karışmıştır zavallının.. Böyle bir kamu oyu araştırması sosyolojik yapıyı değil, cahilli ve korkuyu gösterebilir ancak.. Eski Ahid (Tevrat), Süleymanın meselleri 28/9 da “Kim şeriatı dinlemekten kulağını çevirirse, onun duası da mekruktur (Kerihtir / Pistir)” der. Kur’an-ı Kerimde “Dualarınız olmasaydı, ne işe yarardınız ki” der. Dinde böylesine önemli bir yeri olan dua konusunda, kulağını şeriattan çeviren biri için Tevratın dediği budur.. Şeriatsız bir din, Allahsız bir İslam olmaz.. Halksız demokrasi isteyenler kutsalı olmayan bir din dayatmak istiyorlar bize. Dinimizi, kendi ideolojik ve politik standartlarına indirgemek istiyorlar.. Bize İlahlık (Hüküm koyucu) ve Rablik (Terbiye edici) taslıyorlar.. Bize din biçmeye kalkıyorlar.. Devlet, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyeti, birey ve toplulukların temel hak ve hürriyetlerini korumak olması gerekirken, bizzat bu yapıları korumaları gereken bir değere karşı tehdit olarak yorumlayan bir anlayışla, dini potansiyel bir risk ve tehdit olarak göstermeye çalışıyorlar..Soru da yanlış, cevap da. Zırva te’vil götürmüyor sonunda. Veri yanlış olunca yorum da yanlış oluyor sonunda..Her Müslüman şeriatçıdır ve şeriat sizin sandığınız gibi (şeriatı tehdit olarak görenlere söylüyorum) bir şey değildir.. Abdurrahman DİLİPAK ( 2007-02-25 )


Ş E R İ A T
"Biz bu sayıda 'Kahrolsun' ve 'Yaşasın' sloganlarıyla duygularımızın,korkularımızın, inancımızın,inkarımızın konusu olagelen 'Şeriat'ı düşüncenin konusu yapmayı amaçladık." İşte bu iddiadan yola çıkarak, son sayısını, özel bir 'dosya' halinde,hayli netameli bir konuya ayırmış İslamiyat dergisi : Şeriat.
Gerçekten de, bu ülkede şeriat, toplumsal bir antagonizmanın konusu haline gelmiş, daha doğrusu getirilmiştir. Şeriat Dosyası editörü, bu olguyu şu cümleyle vermeyi uygun bulmuş: "Bir tarafta Şeriat için canını vermeye hazır insanlar,diğer tarafta Şeriat'a karşı mücadele etmenin 'sevap' olduğu fetvasını veren savcılar, hukukçular…"
Osmanlı'nın Yeniçerileri "Şeriat isterük!" diye ayaklanırken, gerçekte istedikleri şeyin ne kadar cahiliyseler, Cumhuriyet'in Yeniçerileri de "Kahrolsun Şeriat!"diye koro halinde tempo tutarken, düşmanı oldukları şeyin o kadar cahiliydiler.Cehalete dayalı dostlukla cehalete dayalı düşmanlığın, "cehalet" zemininde aynı gözede buluşması demeye gelen bu tavırların çıkardığı toz-duman arasında Şeriat, hep bir düş kuşu, hep bir Simurg olmayı sürdürdü.
Şeriat, etimolojik olarak "suyun kaynağına varmak amacıyla, suya muhtaç canlılar tarafından oluşturulan işlek yol" anlamına geliyordu. Kur'an'da, ikisi "Şeria(t)"formunda olmak üzere, "Ş-r-a" kökünden türetilmiş dört kelime yer alıyordu. Bu kullanımlardan yola çıkılarak yapılan şu tesbit önemli: "Buradaki istiarenin suyun kaynağına değil de,kaynağa giden yola yapılması calib-i dikkattir. Dinî bağlamda bunun anlamı şudur: Şeria(t),ed-dîn'den tarihin her hangi bir anında bir topluma, bir peygamber(vahiy/kitap) aracılığıyla açılan yoldur; yani Şeriat, 'din' değil 'tedeyyün'dür. Lugat anlamında Şeria(t); canlıları hayat kaynağı olan suya götürürken; dinî anlamda Şeria(t) insanları ilahi hakikate bağlamaktadır."
Peki, problem nerede yaşanmaktadır? Garaudy'e kulak verecek olursak,problem, suyun kaynağına sadık kalmak yerine, eskilerin kendi zamanlarında kaynağa ulaşmak için kullandıkları yola-yordama sadık kalmaya çalışmaktan kaynaklanmaktadır. Oysa ki, bugün dün değildir.Garaudy'yi dinleyelim:
"Şeriat, kokmuş su çekmek için gidilen durgun bir su birikintisi değildir. Böyle bir şey yeni susuzlara yalan söylemek olurdu. Şeriat,pırıl pırıl parıldayan ve akarken kıyılarını verimli kılan güzel bir nehirdir."
Garaudy, geçmişi ve batıyı taklit batağına saplanmış cümle ölü canlara şunları söyler: "şeriat'ın gerçek anlamda uygulanmasının tembel bir lafızcılıkla hiçbir ilgisi yoktur. Gerçek bir uygulama, Kur'an ya da Sünnet'in koymuş olduğuher hükmün gerisinde, onun varlık nedeninin, onu hazırlayan ilkenin,uygulanmış olduğu tarihi şartların yeniden bulunmasını gerektirir... Şeriat, Kur'an'ın, tamamını açıklamış olduğu Allah iradesi tarafından emredilmiş olan fiillerimizin her biridir. O halde, Allah'ın rızası,her hangi bir ayeti, onu Kur'an'ın bütünselliğinden ve ona anlamını veren tarihi bağlamdan koparan lafzi bir okuma ile belirlenemez."
Fas'ın yetiştirdiği cins bir kafa olan Muhammed Abid Cabiri de,Şatıbî'den söz ederken şöyle der: "Bu metodolojik yeniden yapılanma,kıyas veya nassların lafzi anlamları üzerinde yoğunlaşarak onlardan hükümler üretme yerine,Şeriat'ın genel amaçlarının anlaşılmasını gerektirmektedir." Gerek Garaudy gerekCabiri, bu noktada aynı gözede buluşuyorlar. İkisi de, Şeriat'ın hırsızlık için öngördüğü "kat-ı yed" cezasını, önerdikleri yöntem çerçevesinde yeniden okumaya tabi tutuyorlar. Buraya kadar güzel.
Fakat, çıkış noktaları birbirinden tamamen farklı. Benim de asıl vurgulamak istediğim nokta burası. Garaudy'nin hareket noktası, "Bencil yararlarının savunulması üzerine" kurulan, "köleleştirici" Batı uygarlığının tek alternatifinin İslam olduğu gerçeğidir: "Başlangıç dönemlerindeki yaratıcı atılıma sadık olan bir islam, yeniden insani ve ilahi inanç birliğinin bir mayası ve gerçek bir modernitenin yaratıcısı olabilir." Cabiri'nin hareket noktası ise, Garaudy'nin tersine "öyle bir tedvin çağı ki, hareket noktası sürekli içtihad ve çağdaş hayata ayak uydurmaktır." (s.36)Cabiri'nin "tecdit" teklifinin eksenini "mevcut gelişmişlik düzeyineayak uydurabilecek yeni metodolojik çerçeveyi ortaya çıkarabilecek yöntemsel prensipleri yöneltmek" (s.42)oluşturmaktadır.
Bir çuval inciri berbat eden de, Doğu'lu Müslüman aydının Batı karşısında duyduğu,işte bu aşağılık kompleksidir.

"Şeriat yaşasın" , fakat nasıl?
Tevhid, insanlığın değişmez değerlerinin öbür adı olan "islam"ın tüm ilkelerinin kendisinden neş'et ettiği temel değerdir. Tevhid, epistemik anlamda hakikatin kaynağının tek olduğunu, kozmik anlamda var olan
hiçbir şeyin bu kaynaktan bağımsız düşünülemeyeceğini, sosyolojik anlamda insanların birbirleriyle ontolojik eşitliğini (vahdet) ve dolayısıyla kula ve eşyaya kulluğun, sömürünün, zulmün dışlandığını (adalet) ifade eder.
Tevhid'in, bütün unsurlarıyla gerçekleşmesi, insanın Allah'ın iradesi karşısında gösterdiği tavra bağlıdır. İslam, Kur'anî anlamda, insanın Allah'a karşı duruşunu ifade eder; yani, insanın, varoluşunu Allah'tan bağımsız anlamlandıramayacağını ve anlayamayacağını farkederek, hayat tasavvurunun merkezine Allah'ı yerleştirmesidir. Bu da, insanın, gönüllü olarak tüm yaşamı boyunca eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmesi,sorumsuz davranmaması anlamına gelir.
Allah, 'yaratma'yı kendisine meslek edinen (Hallâk), her an görev başında bir yaratıcı olarak (kulle yavmin huve fi-şe'n) aktiftir ve zamana, olaylara ve eşyaya müdahildir. İnsanlık tarihi boyunca gönderilen peygamberler ve onların taşıdığı vahiy, işte bu ilahi müdahalenin eseridir.Allah'ın tarihe müdahalelerinin hiç biri,zamandan, olaylardan ve olgudan bağımsız gerçekleşmemiştir. Aslında, bu müdahalelerin gerekçesi dahi, bizzat o zamanda ve mekanda yaşayanlar ve yaşananlardır.
Şu durumda, Allah'ın hayata müdahalesinin iki boyutu inkar edilemez biçimde ortaya çıkıyor:
1. Tüm ilahi müdahalelerde hiç değişmeyen ve hep aynı kalan temel nedenler,amaçlar ve ilkelerdir; ki, "Bugün size dininizi tamamladım"(5:3) ayeti bunu ifade ediyor. Bu ayetten sonra da "Şer'î hüküm" bildiren ayetler (Kelale ayeti gibi) inmeye devam ettiğine göre, bu ayette tamamlandığı ifade edilen "ilkeler"dir.
2. Bu sabit ilkelerin farklı zaman ve zeminlere uygun ve uyarlanmış olarak 'teklif edilen' özel yol,pratik uygulamalar ve yöntemlerdir. İşte Kur'an'daki "Sizden her nebi için bir şeriat açıkladık" (5:48) ibaresi bu anlamı ifade ediyor.
Şeriat'ın etimolojik anlamı, "canlıları suyun kaynağına götüren işlek ve geniş yol" olduğuna göre, 'şimdi ve burada' yaşayan insanları, yaşadıkları çağdan suyun kaynağına götüren yol nasıl bulunmalı? Çünkü,dünkü yol, dün yaşayan insanların kendi yaşadıkları zaman ve zeminden,yani onların 'şimdi ve burada'sından kaynağa giden yoldu. Bu gün o gün olmadığına göre, ne yapmalı?
Farklı bir ifadeyle:İlahi kelamın lafzı "suyun" karşılığıdır. O lafızların ahlaki hedefleri ise o suyun "kaynağıdır". O kaynağa giden "yol" ise, tabiatıyla "sudan" daha fazla, "suyun kaynağıyla" yani "ahlaki hedeflerle "ilgili hükümlerdir. Söz konusu "ahlaki hedefler" ise, Allah'ın "ne dediğinden "daha çok "ne demek istediğini" tesbitle ilgilidir ve yapılacak en önemli görev budur: Allah'ın ne dediğinden yola çıkarak ne demek istediğini, yani muradını tesbit etmek.
Ben, kendi payıma,Fazlur Rahman'ın şu sorusunu önemsiyorum:"Allah, toplumsal değişmeyi bütün vahiy tarihi boyunca, hatta Kur'an indirilirken bile dikkate alırken, Kur'an'ı tamamlarken bu tutumundan vaz mı geçti? Yoksa toplumsal değişme mi durdu? Zemahşeri'nin dediği gibi tarih boyu toplumsal değişmeye bağlı olarak değişen maslahatları gerçekleştirmek için yeni hükümler koyan Allah, 7. Miladi asırdaki bir toplumun maslahatlarının kıyamete kadar bütün insanlar için değişmeyeceğine mi karar verdi?"
Bugün, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olan her ilim sahibi, bu sorunun cevabını aramak durumundadır. Bugün, "düşünsel" bir cihada, bu ümmetin geçmişten çok daha fazla ihtiyacı var. Bilmediğinin düşmanı olan aldatılmış cahil yığınları bir yana bırakacak olursak, "Yaşasın menfaatlerimiz!" diyemedikleri için "Kahrolsun Şeriat!" diye tempo tutanları "insanın mutluluğu" önünde ciddi bir engel olarak görmüyorum; benim asıl endişem,"Yaşasın Şeriat!" diyenlerin, Allah'ın iradesine uygun yeni bir hayatın inşası için gerekli gayret, birikim ve "temsil kabiliyeti"nden yoksun olmalarından kaynaklanıyor.
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 12:15   #2
Arif Coşkun
Moderator
 
Arif Coşkun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arif Coşkun Şuan Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10 Arif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende Zukunft
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

Arkadaşlar bu tip konuları buraya taşımak tartışmak kadar yanlış birşey olabilirmi? ŞERİAT denince ilk akla gelen yönetim şeklidir. Hep şunu duymuşuzdur şeriatın kestiği parmak acımaz. Getirin kesilsin parmağınız bakalım acırmı acımazmı siz karar verin. Şeriatla yönetilen ülkeler günüzmüzde örnektir.Medeniyetten uzak, çağdışı,gerikalmışlıktan öteye giden bir şey varmıdır? Hala olmadık şeylerle şeriat çığırganlığı yapıyorsunuz.? Ulu önder Musataf Kemal o sistemi laik görseydi Türk halkına eminimki onu uygulardı.O sizler kadar düşünemedimi bu durumu?
Din Allah ile birey arasındadır.
Allah adına kimse dini kuralları zorla bireylere uygulatamaz.
Isteyen Dine inanır , isteyen inanmaz.İsteyen camisine gider istemeyen gitmez.
Beyenmeyen Şeriatla yönetilen ülkelere baş vurup yaşamakta serbesttir.
Türkiye Laik ve Demokratik bir Cumhuriyettir.
Türk Devleti ve halkı tüm Din ve ırkları kucaklayan bir ulustur. Bu aynı zamanda anayasa ile güvence altına alınmıştır.Bunun aksini savunmak bile anayasal suç işlemektedir. Lütfen yaşadığınız ülkeyi bazı değerleri bilin farkına varın ve bindiğiniz dalı kesmeyin. Saygılar.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin"
Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 12:45   #3
Arif Coşkun
Moderator
 
Arif Coşkun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arif Coşkun Şuan Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10 Arif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende Zukunft
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

ŞERİAT ÖZLEMLERİNİ HER FIRSATTA DİLE GETİRENLER,

DİN AŞKIYLA VEYA ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA ŞERİAT

İLKELLİKLERİNİ ARZULAYANLAR ŞERİATIN NE OLDUĞUNU

BİLİYORLAR MI?

ŞERİAT YÖNETİMLERİNİN TOPLUMLARI ÇAĞLARIN

GERİSİNE ATTIĞINDAN HABERDARLAR

MI?

İŞTE ŞERİAT 'TAN ÖRNEKLER...






İşte özlemle ulaşmak istediğiniz benimsediğiniz yönetim şekli.Mideniz kabul ediyorsa diyecek başka birşey bulamıyorum.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin"
Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 12:56   #4
Arif Coşkun
Moderator
 
Arif Coşkun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arif Coşkun Şuan Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10 Arif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende Zukunft
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”




İki örnek uygulama daha.Sanırım bayağı hoşunuza gitmiştir bu yönetim bu uygulama.Allah akıl fikir versin diyeyim başka birşey diyemiyorum.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin"
Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 13:24   #5
fertelliyim
Usta Yiğido
 
fertelliyim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
fertelliyim Şuan fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.10.2011 17:21

Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 726 fertelliyim BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

22 Mart 1999 Pazartesi Tahlil Mehmet Niyazi İngiliz olmaktan utanıyorum Çanakkale'de savaşmış teğmen Iden'ın Almancaya tercüme edilen hatıratının bir bölümünün başlığı İngiliz Olmaktan Utanıyorum ifadesini taşıyor Savaşın en şiddetli günlerinde bir gece Türk birlikleri Seddülbahir mevkiinde yarma harekatına girişirler Siperlerde saatlerce süren kanlı boğuşma sonucunda pek çok yerden general Hunter Weston'un kumandasındaki birlikleri Türkler sürüp çıkarırlar Binbaşı dövüşçü Rakie'nin gayreti Gelibolu Yarımadası'nı kuşatan donanmanın on bin misketli mermilerden ördüğü duvarla Türklerin akını sahile ulaşmadan durdurulur Bu arada yirmi Türk askeri iki asker de müttefikimiz olan Almanlardan esir alırlar Alınan tedbirleri yerinde görmek için karaya çıkan başkomutan Hamilton yarımadadan ayrılınca tepelerden Anadolu yakasındaki Kumkale'den gözlendiklerini iyi bilen yüzbaşı John Weinstock Türk askerine dehşet saçmak moralini bozmak ister Büyücek bir baraka yaptırır Aldıkları yirmi iki esiri bu barakaya doldurtur Geniş bir daire şeklinde elleri silahlı askerlerle barakayı kuşattırır John Weinstock barakanın üstüne çevresine benzin döktürür bir paçavrayı yakıp fırlatır Baraka tutuşur Sağa sola kaçışan içindeki askerler ateşten uzak köşede üst üste yığılırlar fakat çok geçmeden ateş onları yakalar Çığlık çığlığa yanmaya başlarlar iki ağaç boyu kadar yükselen alevle baraka çökünce cayır cayır yanan askerlerin çığlıkları da sona erer Etrafı feci bir yanık kokusu kaplar barakayı çeviren İngiliz askerleri de uzaklaşırlar Bu elim manzarayı seyreden teğmen Iden bir ay kadar sonra Türklere esir düşer Anlatılanlardan yazılanlardan öğrendiği üzere Türkler barbardır onlar esirleri yaktıklarına göre kimbilir başına neler gelecek dehşetiyle tir tir titrer Onu bir Türk yüzbaşısının çadırına götürürler Yüzbaşı ayağa kalkar teğmen Iden'ın elini sıkar oturması için ona bir sandalye gösterir Teğmen Iden İngilizceden başka lisan Türk yüzbaşı İngilizce bilmiyormuş işaretle anlaşıyorlarmış Bir er bir süre sonra üç dilim ekmekle bir tas çorba getirmiş Yüzbaşı işaretle teğmen Iden'ın içmesini söylemiş Teğmen Iden esir çorbası zannıyla midesine indirmiş Dışarı çıkan yüzbaşı cebinden kuru peksimet çıkarıp yediğini fark eden teğmen Iden kendi çorbasını yüzbaşının ona verdiğini anlamış Gece ilerleyince yüzbaşı ona işaretle şezlongda uyumasını söylemiş Teğmen Iden şezlonga uzanmış Günlerden beri gece gündüz süren boğuşmanın yorgunluğuyla dalıvermiş Fakat şuur altına yerleşmiş Türk barbarlığının etkisiyle gördüğü korkunç rüyadan ter içinde sıyrılınca yüzbaşının yerdeki postekide uyuduğunu görmüş Kapıdaki nöbetçi ile göz göze gelen teğmen Iden erin gülümsemesiyle rahat bir nefes almış tekrar uykuya dalmış Ertesi gün Eceabat'taki esir kampına sevk edilmiş Esaret günlerini diğer esir subaylarla top oynayarak geçirmiş İngilizlerin vahşeti teğmen Iden'ın anlattıklarıyla kalmıyor daha feci olaylarla sürüp gidiyor Müttefikler Çanakkale'yi geçemeyeceklerini anlayınca Türklerin fakirliğinden istifade edip yeterince top tüfek bulup savunamayacakları geniş cepheye savaşı yaymak maksadıyla Kudüs'ün güneyine giderler Türk askeri de oraya iner bu kere kanlı boğuşma çölde başlar 19 Eylül 1918 tarihinde Kefer Dil Dümdar Muharebesi'nde esir düşen 16 tümenin 48 alayına bağlı Türk askerlerini esir alırlar Onları Sidibeşir kampında toplarlar İngilizler kampta bulunan Türk askerlerini dezenfekte etmek bahanesiyle lüzumundan çok fazla kimyevi madde katılmış ilaçlı suyu püskürtürler Bu kampta bulunan Türk askerlerinin hepsi kör olur Savaş sonrasında yapılan esir mübadelesiyle Sidibeşir kampındaki kör edilen on beş bin Türk askeri de yurda döner Medeni geçinen İngilizler ve onların medeni ( ) müttefiklerinin yaptıkları marifetleri halkın görmesi için hükümetimiz on beş bin kör askeri İstanbul'un caddelerine salar Kör askerler birbirine tutunarak caddelerde dolaşmaya çalışırlar İngilizler utanmadan Harbiye Nezareti'ne başvurarak bu vahşetin sergilenmemesini isterler Vahşetin daniskasını ünlü Churchill parlamento kürsüsünde dile getirir Türkler Müslüman olduklarından dolayı insan sayılmazlar Bunun için zehirli gaz kullanmamızda hiçbir mahzur yoktur Türklerin kamuflajının mükemmel olması her an yön değişteren rüzgarın azizliğine uğramaktan korkmaları sebebiyle zehirli gazı kullanamazlar Bütün bunlara ve benzerlerine rağmen Avrupa'nın lügatinde onlar medeni diğerleri barbardır Dünyanın şartları böyle devam ettiği müddetçe bu yalan da sürüp gidecektir
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>>
"Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 13:42   #6
fertelliyim
Usta Yiğido
 
fertelliyim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
fertelliyim Şuan fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.10.2011 17:21

Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 726 fertelliyim BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

Şeriat bunlar için şart

İnsanın içini yakan, yüreğini dağlayan, doğal ruh dengesini bozan bir kelime söyle deseler aklınıza ne gelir? Benim aklıma ilk gelen kelimelerden biri pedofili. Bizim dilimizdeki karşılığı ile sübyancı. Yani “ergenlik çağına girmemiş çocuklara karşı cinsel ilgi duyan”(1) ve kimi zaman da bununla kalmayıp çocukları cinsel sapkınlıklarına alet eden, ağır ruh hastalığından muzdarip kimse. Daha da açık dille söylersek çocuklara, hatta bebeklere cinsel taciz uygulayan, tecavüz eden, bu emeline ulaşmak için işkence yapabilen ve hatta o masumları öldürebilen bir günahkâr. İşte bu kişiye verilen ad olan pedofili ya da sübyancı, insanın yüreğini yakan ve dünyanın güvenli bir yer olduğu hissini baltalayan bir kelime.

Şeriat Katiller için olmalı
Şeriat Dolandırıcılar için olmalı
Şeriat Irz düşmanları için olmalı
Şeriat Sapıklar için olmalı
Şeriat Başkasının malına canına kasteden için olmalı
Şeriat sokaklarda yada gizli kapalı yerlerde yaşanan iğrençlikler için olmalı
Şeriat Mazlumu korumak için olmalı
Şeriat V.B. gibiler için olmalı


Ön kapıdan içeri alıp arka kapıdan dışarı bırakmakla bunların önüne asla gecemezsiniz Şeriatın kestiği parmak acımaz kelimesinin anlamı Minareyi çalıp kılıfını hazırlamaya benzer eğer Parmağının kesilmesini istemiyorsan bu suçları işlemeyeceksin işliyorsan kesilmesine razı olmuşsun demektir.
Hani bizde bir laf vardır Bunların birkacını Taksim meydanında asacaksın bak birdaha yapıyorlarmı
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>>
"Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

Konu fertelliyim tarafından (31.03.2008 Saat 13:48 ) değiştirilmiştir..
fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 17:06   #7
Arif Coşkun
Moderator
 
Arif Coşkun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arif Coşkun Şuan Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10 Arif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende Zukunft
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

Alıntı:
fertelliyim Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Şeriat bunlar için şart

İnsanın içini yakan, yüreğini dağlayan, doğal ruh dengesini bozan bir kelime söyle deseler aklınıza ne gelir? Benim aklıma ilk gelen kelimelerden biri pedofili. Bizim dilimizdeki karşılığı ile sübyancı. Yani “ergenlik çağına girmemiş çocuklara karşı cinsel ilgi duyan”(1) ve kimi zaman da bununla kalmayıp çocukları cinsel sapkınlıklarına alet eden, ağır ruh hastalığından muzdarip kimse. Daha da açık dille söylersek çocuklara, hatta bebeklere cinsel taciz uygulayan, tecavüz eden, bu emeline ulaşmak için işkence yapabilen ve hatta o masumları öldürebilen bir günahkâr. İşte bu kişiye verilen ad olan pedofili ya da sübyancı, insanın yüreğini yakan ve dünyanın güvenli bir yer olduğu hissini baltalayan bir kelime.

Şeriat Katiller için olmalı
Şeriat Dolandırıcılar için olmalı
Şeriat Irz düşmanları için olmalı
Şeriat Sapıklar için olmalı
Şeriat Başkasının malına canına kasteden için olmalı
Şeriat sokaklarda yada gizli kapalı yerlerde yaşanan iğrençlikler için olmalı
Şeriat Mazlumu korumak için olmalı
Şeriat V.B. gibiler için olmalı


Ön kapıdan içeri alıp arka kapıdan dışarı bırakmakla bunların önüne asla gecemezsiniz Şeriatın kestiği parmak acımaz kelimesinin anlamı Minareyi çalıp kılıfını hazırlamaya benzer eğer Parmağının kesilmesini istemiyorsan bu suçları işlemeyeceksin işliyorsan kesilmesine razı olmuşsun demektir.
Hani bizde bir laf vardır Bunların birkacını Taksim meydanında asacaksın bak birdaha yapıyorlarmı

Elbetteki suçlu cezasını çekmeli ancak öyle vahşet görüntüleri içinde değil.Bir taraftan alıp diğer taraftan bırakmadan. İnsanları suça iten sosyal nedenler vardır. Onları ortadan kaldırmak başarı bence. Sizin saydığıınız suçlar daha çok gelişmemiş ülkelerde daha çok fakir eğitimsiz toplumlarda görülmektedir,bugün ona benzer suçları işleyenler bazı ülkelerde vinçlerde sallandırılmaktadadır sokaklarda ama yinede aynı suçlar olmaktadır. Demekki sırf barbarca katlederek verilen cezada caydırıcı olmaya biliyo. Hastalığı keserek doğarayarak yok etme yerine tedavi yönetemi uygulanmalıdır. Bunu en aza indiren toplumlar nasıl başarmışsa bu yöntem denenmelidir.
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin"
Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 21:16   #8
seva
Usta Yiğido
 
seva - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
seva Şuan seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 31.08.2010 20:51

Üyelik Tarihi: 04.02.2008
Yaş: 39
Mesajlar: 15.375
Tecrübe Puanı: 2155 seva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz seinseva kann auf vieles stolz sein
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

şeriat su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol bunu yapanlarla bir tutmayın derim....
seva isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 22:00   #9
sonbahar5803
Usta Yiğido
 
sonbahar5803 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sonbahar5803 Şuan sonbahar5803 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.09.2009 13:57

Üyelik Tarihi: 26.09.2005
Mesajlar: 1.078
Tecrübe Puanı: 793 sonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISIsonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISIsonbahar5803 COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

Maalesef insanlar şeriatın, dinin anlamını bilmiyorlar. Sürekli olarak İran v.b. ülkeleri örnek gösteriyorlar.

Klişeleşmiş laflar artık bazılarının işine geldiği için hayat tarzı olmuş. Dinimizi beğenmeyip, emirlerini uygulamamanın sonucunu bu lafların arkasına sığınarak savunmaya geçmişler.

''Dinde zorlama yoktur.''

''Din, Allah ile birey arasındadır.''

''Önemli olan kalp temizliği.''

''Allah insanlara seçme hakkı vermiş.''


İyi güzel de, Elhamdülillah Müslümanım diyen birisinin daha neyi seçme, beğenmeme hakkı olabilir? Bir dini benimsemekle o dinin tüm emir ve yasaklarını da kabul etmiş olmuyor muyuz?

Sonuçlarına katlanacağına göre, uygulamama hakkın olabilir. Ama reddetme, kabul etmeme hakkını kim veriyor bu insanlara!


Yazık. Allah hiç bir kulunu kalbi kararmışlardan eylemesin.
__________________

İnsan yaklaştığınca yaklaştığından ayrı
Belli ki, yakınımız yoktur ALLAH’tan gayrı...
sonbahar5803 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif
Alt 31.03.2008, 22:18   #10
adislibekir
Yasaklı
NO AVATAR
 
adislibekir Şuan adislibekir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.03.2009 20:10

Üyelik Tarihi: 17.10.2007
Mesajlar: 525
Tecrübe Puanı: 0 adislibekir FAZLA SÖZE GEREK YOKadislibekir FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart --->: “ŞERİATSIZ DİN” YA DA “ALLAHSIZ İSLAM”

İran'da akıl almaz vahşet!!! İşte kare kare küçük çocuğa yapılan işkence...
İran'da hırsızlık yaparken yakalanan küçücük çocuğa akıl almaz bir ceza uygulandı.










İran'da akıl almaz vahşet!!! İşte kare kare küçük çocuğa yapılan işkence...
İran'da hırsızlık yaparken yakalanan küçücük çocuğa akıl almaz bir ceza uygulandı.










İŞTE ŞERİAT KURALLARI !

Kadının şahitliği, erkeğin yarısıdır. Yani iki kadın ancak bir erkeğe eşittir.
kurana göre bu sadece borçlar konsundadır, zira örneğin zina ispatı için şahitlikte kadın ve erkek eşittir

Kadın mirastan erkeğin yarısı kadar pay alabilir.
yanlış; bu sadece miras bırakanın çocukları içindir, dikkat ederseniz niras bırakanın annesi ve babası eşit pay almaktadır


Kadının boşama hakkı yoktur.
kadının boşanma ve hatta tazminat ve veya nafaka talep etme hakkı vardır


Kadın bir erkeğin ikinci, üçüncü, dördüncü karısı olabilir.
hiçbir kadın istemediği bir erkekle rızası dışında evlendirilemez, ilk eşin rızası olmadan 2. 3. 4. eşler alınamaz


Kadının yeri evidir. Mecbur olmadıkça dışarı çıkmamalıdır. Dışarı çıkmak zorunda ise bütün vücudunu kapatmalıdır. Yüzünü de peçe ile örtmelidir.
kadınlarda yetenekleri doğrultusunda çalışarak toplum hayatında yerlerini alırlar, imamda olabilirler, müezzinde olabilirler, vücutlarında kapatmaları gereken alan göğüs üstünden diz üstüne kadardır


Kadın erkeğinin birkaç adım arkasından yürümelidir.
komik; çünkü eğer gerekirser erkek kadının arkasında yürümelidir, zira islam erkeklerin kadınları gözetip korumasını emretmektedir


Kadının kocasına itaati Allah’a itaati gibidir.
alakası yok; erkekleriğn hepsini allaha eş koşmak gibi bişi olmuş, zira kuran siz onların onlarda sizlerin giysileridir demektedir


Kadının cennete girebilmesi kocasının rızasını kazanmasına bağlıdır.
hayır! kadın olsun erkek olsun herkesin cennete girebilmesi ancak kendi yaptıklarına bağlıdır


Kadın yönetici / devlet başakanı olamaz. Seçme ve seçilme hakkı yoktur.
kadın herşey olabilir, seçme ve seçilme hakkı vardır


Arapça kutsaldır. Arapça dışında başka bir dil ile ibadet yapılamaz.
arapça kutsal değildir, ibadetin arapça yapılması gibi bir <zorunluluk yoktur


Cennet dili Arapçadır. bu zaten cevaplamaya deymeyecek kadar saçma

Kur’an Arapçadır. mevlit de türkçedir, şekspirde ingilizce yazmıştır, arapça indi diye diğerr insanlar okuyamaz çevirisi yapılamaz diye bir kural yok herhalde...

Peygamber Araptır. Bu nedenle Arapları sevmek, Arapçayı sevmek, Arap kültürünü sevmek şeriatın gereğidir. kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, ayrıca peygamber arap değil araplaşmış bir insandır (ben şahsen türk olma ihitmalinin dahi olduğunu düşünüyorum)


Arap gibi giyinmek sevaptır. Sarık, cübbe vs. kıyafetleri giymek dindarlık alametidir. temiz ve düzgün giyinmek lazımdır bunun dışındakiler uydurmadır


Kadın ve erkek bir arada bulunamaz. Kadın ve erkek bir arada eğitim göremez. Kadın ve erkek bir arada ibadet bile yapamaz. ilk namazı hz. muhammed eşi hatice ile birlikte kılmıştır dersem herhalde durum anlaşılır


Kadın hastayı erkek doktor muayene edemez. her türlü hastayı her türlü doktor muayene edebilir.


Şarkı söylemek, Türkü çağırmak, müzik dinlemek günahtır. ( Bunlarla ilgili kütüb- ü sitte’de bir yığın hadis bulunmaktadır.) bunların hiçbiri günah değildir, zira ezan dahi her vakitte belli makamlarla okunan musiki içerikli bir çağrıdır


Kadının sesi erkeğe haramdır. kadının hiçbişeyi erkeğe haram değildir!


Resim, heykel, opera, bale, tiyatro ve benzerleri günahtır, değildir, sadece putlara tapmak ve allaha eş koşmak günahtır

arabın uydurma dini ile islamı birbirine lütfen karıştırmayalım!

ayrıca otorite can, dayanaksız ve araştırmadan yazdığınız, objektiflikten uzak yazınız sebebiyle sizi kınıyorum, ve tekrarlıyorum, islamın tek referans noktası kuran dır, lütfen diğer kaynaklara itibar etmeyiniz, ayrıca kuran çevirilerinide tek bir kaynaktan değil bir çok kaynaktan araştırarak inceleyiniz zira çevirmenlkerde zihniyetlerini çevirilerine yansıtabilirler, böyle bi durumda akla en uygun olanı tercih ederek sonuca gitmeye çalışınız...



.
adislibekir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır  
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 06:10.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.