Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)

Warnung: Illegal offset type in [path]/includes/functions_post_thanks.php (Zeile 110)
Bakara 184. Ayeti Nasıl Anlamalıyız. - Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar
Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > DİN BÖLÜMÜ > İslami Konular
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

İslami Konular İslami konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 13.07.2014, 22:40   #1
halukgta
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
halukgta Şuan halukgta isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 09.08.2016 13:35

Üyelik Tarihi: 13.10.2011
Mesajlar: 304
Tecrübe Puanı: 485 halukgta FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Bakara 184. Ayeti Nasıl Anlamalıyız.

Bizler her zaman Kur’an ı anlayarak okuyup, üzerinde düşünmeliyiz diyor ve buna çok önem veriyoruz. Fakat elimizdeki Kur’an tercümeleri bazen, ne yazık ki bizleri şüphede bırakıp, tedirgin edebiliyor. Çünkü bir kelimeye öyle anlamlar veriliyor ki, acaba hangisi doğru, hangisi yanlış konusunda arada kalıyoruz.


Bu konuya bir örnek vermek istiyorum. Bakara suresi 184. ayetinde geçen bir kelimeye, farklı anlamlar vererek, bakın ayette verilen mana nasılda değişiyor. Önce Diyanetin mealini yazalım, daha sonrada farklı anlamlar veren cümleleri karşılaştıralım.


Bakara 184: Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. ORUCA GÜCÜ YETMEYENLER İSE, BİR YOKSUL DOYUMU FİDYE VERİR. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.


Yukarıdaki ayette oruca gücü yetmeyenler, bir yoksulu doyumu fidye versin diye çevrilmiş. Aynı cümleyi, bir başka mealden aldığımızda, anlamının tamamen değiştiğini görüyoruz.


(ORUCA GÜCÜ YETENLERE BİR MUHTACI DOYURARAK FİDYE VERMEK, BİR YÜKÜMLÜLÜKTÜR.)


Ne kadar ilginç, çünkü anlamı diğer tercümenin tamamen tersi. Siz olsanız tedirgin olmaz mısınız? Elbette olursunuz. Konuyu anlamamıza yardımcı olması için, daha farklı üç tercümeden de, aynı cümleyi yazmak istiyorum.


(Ona dayanıp kalacaklar üzerine de fidye.)


(Oruca (güç) dayananların fidye vermesi, bir yoksulu doyurması lazımdır.)


(Oruca zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye.)


Kur’an ı tercüme edenlerin, farklılıklarını gördük. Peki, bu durumda bizlere düşen hiçbir şey yok mu? Elbette var, çünkü elimizde öyle bir kitap, öyle bir rehber var ki, istedikleri kadar hatalı çeviri yapsınlar, yeter ki ondan istifade etmesini bilelim. Allah diğer ayetlerinde söylediği gibi düşünene, aklını kullanana Kur’an da verdiği her konudan değişik örneklerle, Kur’an bütünlüğünde doğru cevabı bulmamıza yardım ediyor, şükürler olsun.


Gelin bizde birlikte öyle yapalım. Kur’an bütünlüğünde düşünelim ve Rabbin verdiği örneklerden yararlanıp, doğru cevabı arayalım.


Biran şöyle düşünelim. Bu ayette Allah, Gücü yetenlere yani orucu tutmaya gücü yetenlere fidye(fitre) vermesi gerektiğini söylediğini varsayalım. Eğer böyle düşünürsek, hemen aklımıza bir soru gelecek. Bu durumda gücü yetmeyen hiç oruç tutacak durumu olmayan, sürekli sorunu olan kişiler ne yapacak bu durumda? Çünkü bu büyük bir soru? Şöyle diyebilir miyiz? Allah bu konuda bir hüküm vermemiştir, onun için tutamayan zaten tutamaz, herhangi bir fidyesi de yoktur. Geçici hasta olan yolcu olan sonra orucunu tutar, Allah bu açıklamanın dışında başka bir açıklama yapmamıştır demek, bizi doğru sonuca ulaştırır mı? Ya da oruç tutabilen ama fidye vermeye gücü yetmeyen varsa, durumu ne olacak?


Hastalığından ya da yaşlılığından dolayı, hiç oruç tutamayacak kişiler, sorusunun cevabını nasıl alacaklar? AYET İ BU ŞEKİLDE ANLARSAK, BU SORUYA CEVAP ORTADAN KALKIYOR. Siz olsanız ve bu soruya cevap alamasanız, tedirgin olmaz mısınız? Düşünün lütfen, ORUÇ TUTABİLECEK GÜÇTE OLANLARA FİDYE OLARAK FAKİRİ DOYURMA GÖREVİ DE VERİLECEK, AMA HİÇ TUTAMAYACAK DURUMDA OLANLARA, HİÇBİR FİDYE YOK, öylemi dostlar? Kur’an böyle bir soruyu, asla cevapsız bırakmaz.

Şimdide ayette geçen fidye kelimesinden yola çıkalım. Fidye nedir? Günümüzde de kullanılan bir sözcüktür. BİR ŞEYİN KARŞILIĞINDA VERİLEN, TAKAS, KURTULMALIK ANLAMIN DA GEÇER. Sözlükte geçen bir başka anlamı da, Kur’an ın herhangi bir farzından birini yerine getirmeye gücü olmayan bir kimsenin, Cenâb-ı Hak'tan özür dilemek kastı ile verdiği para veya sadakadır diye geçer.

Bu durumda hem oruç tutup, hem fidye vermek kelimenin anlamına ters düşüyor. Demek ki yapılamayan bir görev var ki ortada, o görevden kurtulmalık olarak, bir diyet ödeniyor olmalı. Yoksa fidye kelimesi kullanılmazdı. Bu durumda oruç tutamayan, gücü nispetinde bir fakiri doyuracak, hayırda bulunacak anlamı çıkıyor ayetten.


Şimdide Allah, fidye sözcüğünü özelikle nerelerde Kur’an da kullanmış ona bakalım, konuyu doğru anlamak için. Bakara 85. ayetinde, esirleri fidye verip kurtarılmasından bahseder. Bakara 196. ayetinde, hac konusunda yapamadığımız bir emrin karşılığı olarak, Kâbe ye bir şey bağışlayıp, fidye olarak verilmesini emreder. Yine Zümer suresi 47. ayette iman etmeyenlerden bahsederek Allah, yeryüzünün tamamı kendilerinin olsa, azabın kötülüğünden kurtulmak için fidye olarak verirlerdi diye açıklama yapar bizlere. Kur’an a baktığımızda fidye kelimesi çok geçer, fakat anlamın tamamı, BİR ŞEYE KARŞILIK ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR.


Şimdi gelelim Bakara 184. ayette geçen kelimeye. Eğer burada anlatılmak istenen, oruca gücü yetenler yani tutabilecek olanlar ise, devamında bir farz emri yerine getirenin, ayrıca fidye vermesi Kur’an bütünlüğüne uymuyor. Yok, eğer gücü yetmeyenler, yani orucu tutamayacak durumda olanlar anlamını verirsek, işte o zaman devamındaki fidye sözcüğü yerini bulacaktır. Çünkü yerine getirilmeyen bir farz görev var, mutlaka bunun da bir fidyesi, karşılığı olması normaldir.


Peki, bu kelimeye neden bu derece farklı anlamlar verilmiş ve yanlış anlaşılmış? Yukarıda da sizlere örnek verdiğim, bir çeviri üzerinde biraz düşünelim.


(Ona dayanıp kalacaklar üzerine de fidye.)


Türkçede de olduğu gibi, her dilde bazı kelimeler vardır, bir birinin zıttı anlamlarını taşır, fakat cümle içinde kullanıldığında, gerçek anlamı hemen anlaşılır. Örnek vermek istiyorum.


Kimseye dayanmadan dimdik ayakta kaldım.


Ona dayanmasam yıkılıp yere yığılacaktım.


Dayanmak kelimesi iki zıt anlamlarda, bakın anlamı nasıl değişiyor. İşte kelime olarak tercüme edildiğinde, ONA DAYANIP KALMAK, benim verdiğim örnekte olduğu gibi, zıt anlamındadır. ORUCA GÜÇ YETİREMEMEK, ZORLANMAK, YASLANMAK ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR Kİ ALLAH, BU DURUMDA OLANLAR FİDYE VERSİN KOLAYLIĞINI GETİRMİŞTİR.


Şöyle bir soru aklınıza gelebilir. Orucu tutamayacak durumda olup da, fidye verecek, fakiri doyuracak gücü olmayanlar ne yapmalı? Ayetin devamına baktığımızda, bu sorumuzun da cevabını buluyoruz.


Yazımın başında, Diyanetin yeni mealinden verdiğim örnekte ne diyordu?


(Bununla birlikte, gönülden KİM BİR İYİLİK YAPARSA (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır.)


Parantez içine yazılan, mesela fidyeyi fazla verirse ibaresi, bana göre ayetin manasını daraltıyor, almamız gereken bilginin üstünü örtüyor. Dikkat ederseniz ayette böyle bir açıklama yok. Ayeti tercüme edenin, kendi anladığı yazılmış. Aynı ayetin bu bölümüne, Diyanetin eski mealine bakalım.


(Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir.)


Buradan da anlıyoruz ki, maddi gücü olmayanlar elinden gelen iyiliği, yardımı ihtiyacı olana yapmakla da, bu fidyeydi ödemiş olabiliyor.


Ne yazık ki bu ayet, bu derece farklı anlaşıldığı için, oruç tutanların ayrıca Fidye (fitre) vermesi gerektiği, topluma öğretilmiştir. Hâlbuki Fidye(fitre) oruç tutamayanların üzerine farzdır.


Elbette hayır yapmanın, hiçbir sakıncası yoktur. Kur’an da yardımlaşma, gücü olmayana yardım özendirilmiştir. Ama bizlerin yapması gereken, Allah ın ayetlerini doğru anlamak olmalıdır. Kur’an zekât vermeyi, yoksula karşı şefkatli olmayı bizlere emreder. Hatta onlara karşı yapacağımız yardımı, infak etmeyi kendisine borç vermek anlamında kullanarak, bizleri teşvik eder.


Ben Kur’an bütünlüğünde, Rabbin verdiği örneklerden yola çıkarak, bu düşüncelere ulaştım. Bu yazdıklarım benim Rabbin rehberinden anladıklarımdır, yalnız beni bağlar. Bizlere düşen, yine Allah ın söylediği gibi, ayetler üzerinde düşünüp, aklımızı kullanmak olmalıdır. Her beşer kendi imtihanından sorumludur. İmtihan olduğumuz kitabında, Kur’an olduğunu lütfen unutmayalım.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
halukgta isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar halukgta'e Teşekkür Ediyor...
Alt 16.07.2014, 11:58   #2
erolbal
Yeni Yiğido
NO AVATAR
 
erolbal Şuan erolbal isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 09.01.2015 13:44

Üyelik Tarihi: 24.01.2008
Mesajlar: 24
Tecrübe Puanı: 0 erolbal FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Bakara 184. Ayeti Nasıl Anlamalıyız.

Sizin dini anlama biçiminiz maalesef toplumda gereken yankıyı uyandırmıyor. Ben Kuran eksenli olayan, hadislerin, hurafelerin ve büyük alim denilen kişilerin görüşlerinin ön plana çıkarıldığı bir din anlayışının istilasına uğramış bir toplum olduğumuzu düşünüyorum.

Size canlı ama acı bir örnek vereyim. Bir arkadaşım sosyal medyada "sadece Kuran" gibi hatırımda kalan bir görüş paylaşıyor. Aralarında benim hocam olan kişilerinde olduğu bir gurup" Alimler Birliği" diye bir oluşuma gitmişler. Siyasi güçlerini kullanarak çok sayıda hurafe kitabı yazıyorlar. Bir de yeni Meal yazmışlar. Genellikle hadisçi(Raşit Küçük, Faruk Beşer, Yaşar Kandemir, İsmail L. Çakan v.b.) öğretim üyelerinden oluşan bu GÜÇ birliği yukarıda sözünü ettiğim arkadaşıma Faruk Beşer tarafından ve alimler birliği adına bir cevap vermiş.. Tüyler ürpertici...Allah'ın kitabı için "Kur'an ile İslamı tam olarak nasıl açıklayacaksın bakalım. Senin Kur'an İslamın sana.."

Bu durumda size Allah sabır versin. elinize yüreğinize sağlık..
erolbal isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 16.07.2014, 23:34   #3
halukgta
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
halukgta Şuan halukgta isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 09.08.2016 13:35

Üyelik Tarihi: 13.10.2011
Mesajlar: 304
Tecrübe Puanı: 485 halukgta FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Bakara 184. Ayeti Nasıl Anlamalıyız.

Değerli din kardeşim, çok haklısınız. Her Müslüman ın görevi, peygamberimizden sonra Kur'anı tebliğ etmek, Kur'an ayetlerini din kardeşine hatırlatmak ve içimize sokulan hurafelerin böylece farkında olunmasını sağlamaktır.

İsteyen bu tebliğe uyarak Kur'an ın ipine sarılır, isteyen Kur'an bize yetmez der, beşerin rivayetlerine sarılır.

Hepimiz imtihandan geçiyoruz, hangimizin doğru yolda olduğunu, huzuru mahşerde göreceğiz. İtiraz edene, hatta onlar gibi düşünmediğim için bana saygısızlık yapanlara, kızmam ama onun adına üzülürüm.

Saygılarımla
halukgta isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 17.07.2014, 12:09   #4
erolbal
Yeni Yiğido
NO AVATAR
 
erolbal Şuan erolbal isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 09.01.2015 13:44

Üyelik Tarihi: 24.01.2008
Mesajlar: 24
Tecrübe Puanı: 0 erolbal FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Bakara 184. Ayeti Nasıl Anlamalıyız.

Kıymetli kardeşim, elbette elimizden geldiğince anlatmaya çalışacağız.
Fakat,ne kadar garip, Müslümanım diyen insanların çoğu hurafe bezirganları tarafından yanıltılıyor. İnsanlar Allah'ın kitabı yetmez diyor. Az bir kısmı Allah'ın kitabı yeterlidir diyor. Allah'ın kitabını Müslümanlara karşı savunuyoruz.
erolbal isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki Kullanıcılar erolbal'e Teşekkür Ediyor...
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yasin Suresi 6. Ayeti Nasıl Anlamalıyız halukgta İslami Konular 0 02.01.2014 12:20
Bakara 146-147. Ayetlerden Alacağımız Dersler halukgta İslami Konular 0 27.09.2013 17:44
Kur'an ın Kadına Verdiği Gerçek Değer. halukgta İslami Konular 2 14.12.2012 10:55
Nisa suresi 125. ayeti nasıl anlamalıyız. halukgta İslami Konular 0 19.05.2012 19:18
Kur'an ı nasıl anlamalı ve nasıl yaşamalıyız? halukgta İslami Konular 0 24.03.2012 11:27


WEZ Format +2. ?uan Saat: 11:02.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.