Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Köşe Yazıları
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Köşe Yazıları Köşe Yazarlarının Yazıları



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 01.02.2008, 12:30   #1
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Beitrag BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

Değerli hemşerilerim zaman zaman buraya sevdiğim köşe yazılarını aktaracağım, yorum , cevap yazmak zorunda değilsiniz, katılır katılmazsınız, saygı duyarım, ama kendimce önemli bulduklarımı aktarmak istiyorum.
saygılarımla
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 12:38   #2
altuntas58
Usta Yiğido
 
altuntas58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
altuntas58 Şuan altuntas58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 11.10.2012 20:24

Üyelik Tarihi: 29.08.2006
Yaş: 70
Mesajlar: 38.469
Tecrübe Puanı: 4504 altuntas58 isimli Üye Tecrübe Puan?n?zını Kapatmıştır.
Pfeil -->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

Alıntı:
abircan Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
Değerli hemşerilerim zaman zaman buraya sevdiğim köşe yazılarını aktaracağım, yorum , cevap yazmak zorunda değilsiniz, katılır katılmazsınız, saygı duyarım, ama kendimce önemli bulduklarımı aktarmak istiyorum.
saygılarımla
Sevgili kardeşim sevdiğiniz köşe yazılarınızı sabırsızla bekliyorum
__________________
altuntas58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 12:49   #3
özdemir
Usta Yiğido
 
özdemir - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
özdemir Şuan özdemir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.12.2014 15:25

Üyelik Tarihi: 22.11.2007
Mesajlar: 930
Tecrübe Puanı: 705 özdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYOR
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

başarılar dilerim. elimizden gelip dilimizin döndüğünce yorum yaparız inşallah.
__________________
ѕєηιη нανα αттığıη уєя∂є , вєηιм яüzgαяıм єѕєя .. !!
özdemir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 13:36   #4
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

Yiğit Bulut ybulut@gazetevatan.com 01.02.2008

Milliyetçilik ülkeyi soydurmamak değil mi?


Son günlerde kamuoyunda çok ilginç tartışmalara şahit olmaya başladık. Herkes birbirine girdi. TUSİAD, laiklik konusunda “çok sert şekilde” yerini belli etti ve hükümet ile türban konusundaki destekçisi MHP’yi hedef aldı. Hükümet, “hem TÜSİAD’ı”, hem muhalefeti hem de “olmamalı” diyen herkesi “eleştiri” oklarına boğdu. Meydanlarda “hükümeti” ip atacak kadar ileri örneklemeler ile eleştiren MHP, bu sefer TUSİAD’a döndü ve işi “milliyetçilikleri sadece akçeli işlerde” diyecek kadar sert bir noktaya vardı. “Bir vatandaş olarak” soralım; kim haklı? Algıladıklarımı maddeler halinde ele almak istiyorum;

1- TÜSİAD’ın “laiklik konusundaki tespitlerine”, gizli ajanda uyarısına ve “Cumhuriyeti koruma yolunda” her türlü açıklamayı yaparız tavrına sonuna kadar katılıyorum.

2- TÜSİAD’ın AB yolundan kopmakla ilgili cümlesine sonuna kadar karşıyım. Türban yolunda atılan “var olan yapıyı zedeleyebilecek adımlar” ne kadar tehlikeliyse; bana göre “olmayan AB adına yapılan düzenlemeler” de en az o kadar tehlikeli.

3- Devlet Bahçeli’nin “Türk milliyetçiliğini” koruma adına yaptığı açıklamaları paylaşıyorum ama “başkalarını milliyetçi olmamakla” suçlayan Bahçeli’nin, hükümet olduğu dönemde “Avrupa ve Amerika’nın” isteği ile Derviş’in 15 yasasına neden “en fazla milletvekiline sahip” olmasına rağmen, destek olduğunu anlayabilmiş değilim. Yine aynı dönemde “Telekom’u satmayalım” diyen Enis Öksüz’ü, Derviş istiyor diye neden “yediğini” de unutamadım.

4- Hükümetin “genç kızlara okuma hakkı” demesine tarafım ama “AB” maskesi altında “var olan yapıyı bozma teşebbüsleri” gibi; “girilen yolu suiistimal” etmesine karşıyım. Bu noktada TÜSİAD’ın “gizli gündemleri var” eleştirisine daha yakınım.

Sevgili dostlar, bu “gürültü” içinde gerçek olan bir gerçek var; laiklik ve Cumhuriyet kavramlarını “aşındırmak isteyenler” kızlarımıza okul hakkı örtüsü altında yola çıkmışlar, yolları bir noktada onlarla ortak olanlar “bilerek veya saflık içinde” onlara destek oluyorlar ve olan yine bu ülkeye oluyor! “Bütün bu efendilere” sesleniyorum; aşağıdaki gerçeklere bir bakın ve “ülkeyi birileri yerken” nasıl olup da “milliyetçi” olduğunuzu bize bir anlatın!

1- Bir ülke dünya üzerindeki en yüksek nominal faizi ödüyor ve düşen kurla birlikte “içeriden-dışarıdan” bozulan dolarlar; “yıllık yüzde 35-42” dolar bazında getiri sağlıyorsa,

2- Sıcak paranın sağladığı getiri, bir ülkenin “vatandaşına harcanması gereken sağlık, eğitim, savunma, yatırım” harcamalarından kesilerek “aktarılıyorsa”,

3- Konsolide bütçe rakamlarının neredeyse yarısı “sıcakçılara” sunuluyorsa,

4- Sıcak para “finansal sonuçları” değiştiriyor, ama arkasında “makro dengeler” tarihte görülmemiş bir “bozulma” gösteriyorsa,

5- “Reel sektör” kuruluşları, bankaları, telekom şirketleri, limanları, yer altı kaynakları kontrolsüz bir “özelleştirme” politikasıyla “yabancıların kontrolüne” geçiyorsa,

6- Sıcak paranın yarattığı sonuçlar “makro ekonomik bozuklukların” orta ve uzun vadeli “enkazın” sorgulanmasını engelliyorsa,

7- “Daha önce yaratılan finansal kriz” döneminde gönderilen “sıcakçıların Derviş’inin” kurduğu sistemde “dolar kurunun kontrolü” dışarıdan gelen “para” eline geçmiş ve “kura basarak” kârını katlama şansını “elde etmişse”, o ülke artık “kontrol alına” alınmış ve “halkın her sektörde çalışarak” yarattığı “katma değer” sıcak para tarafından “finansal pozisyonlar” aracılığıyla transfer edilebilir hale gelmiş demektir...

Son söz: Sıcak para, ülkenin iliğini-kemiğini 57. Hükümet ve sonrası kurulan yapı içinde, o günden bugüne kadar, tam tabiriyle “emiyor”. Bunu görmeyenler veya “aracı” olanlar, “gizli ajandalarını” uygulamaya çalışıyorlar... Ve en kötüsü yaptıklarını eleştirenlere de “milliyetçilik” dersi veriyorlar! Ben size gördüğümü söyleyeyim; ülkemiz ”maddi-manevi” her alanda yıpranıyor ve bu yıpranma yakında ”rendelenmeye” dönüşecek!
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 14:03   #5
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

Tufan TÜRENÇ
tturenc@hurriyet.com.tr

Arı kovanına çomak soktular


KARŞIMDAKİ işadamı çok endişeliydi.

Ciddi bir korku içindeydi "Ben, karım, çocuklarım hatta torunlarım önemli değil. Türkiye gidiyor" dedi.

Belli ki son gelişmeler insanları iyice tedirgin etmiş.

İşadamı artık AKP iktidarının demokrasiyi kullanarak Türkiye’yi Ortadoğu karanlığına sürüklediğine inanıyordu.

Artık diyorum, çünkü beş yıldan beri bir araya her gelişimizde yaptığım uyarılara fazla kulak asmamıştı.

"Canım abartıyorsun. Türkiye’yi kimse bir Ortadoğu ülkesi yapamaz. Rejim oturmuştur" demişti.

Hiç anlaşamazdık.

Zaman zaman da sert tartışmalarla biterdi konuşmamız.

Şimdi söyledikleri aynen şöyle:

"Ben sana kızardım. Hatta önyargılı olduğuna inanırdım. Ama şimdi ben de senin gibi düşünüyorum. Gidişi hiç iyi görmüyorum."

* * *

Bütün sıkıntısı duygularını, düşüncelerini bir işadamı olarak açıklayamamaktı.

Kendisini bir cendere içinde hissediyor, susmayı içine sindiremiyordu.

Onu kahreden ruh durumunu şöyle açıklıyordu:

"Konuşmaya, görüşlerimi açıklamaya korkuyorum. Üç müfettiş gelir, bir kulp takarlar ve beni götürürler."

Bunu söylerken ellerini birbirinin üzerine koyup bilekleri kelepçelenmiş gibi yapıyordu.

AKP’nin Türkiye’yi ne hale getirdiğini görüyor musunuz?

Bugün korku içinde olanlar yasadışı tek işi olmayan, vergisini kuruşuna kadar ödeyen, yalan, dolan, talandan uzak duran, namuslu, onurlu insanlar.

Ama AKP için bu nitelikler önemli değil.

Onlar uygar ve çağdaş insanları sevmiyorlar.

Çünkü sevmedikleri bu insanlar laik, demokratik cumhuriyetten ve değerlerinden yanalar.

Atatürk ve devrimlerine sahip çıkıyorlar.

* * *

Tutucu-otoriter ittifakın tek amacı türbanı üniversitelere sokmak.

AKP, ülkenin geleceğini teslim edeceğimiz gençleri yetiştiren kurumları tarikatlara teslim etmek istiyor.

Arkasından da türbanı ortaöğretime, ilköğretime ve kamuya yaymak.

Gözleri başka bir şeyi görmüyor.

MHP de buna destek oluyor.

Rektörler günlerdir uyarıyorlar:

"Türban üniversiteleri cadı kazanına döndürür. Ne huzur kalır, ne düzen. Bu değişiklik yapılırsa kurumlarımızdaki huzur biter. Çıkacak kargaşaya hákim olamayız."

Ama aldıran yok.

* * *

Bundan sonra neler olacağını söyleyelim:

Üniversitelere her türlü kıyafet girecek.

Çarşaf, peçe, potur, sarık...

Rektörlerin bunları engelleyebilmesi söz konusu değil.

Başı açık öğrenciler, özellikle taşra üniversitelerinde yoğun bir baskıya uğrayacak.

Bir süre sonra onlar da örtünmek zorunda kalacaklar.

Üniversitelerde yasaların değil, tarikatların söyledikleri olacak.

Tayyip Erdoğan arı kovanına öyle bir çomak soktu ki...

Bu iş en fazla onun başını ağrıtacak.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 14:12   #6
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

1 Şubat 2008

Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr

Kazan bu...


Doğurduğuna

inanıyorsan

patladığına da

inanacaksın!

İşyeri, ruhsatsız.

İşçi, sigortasız.

Maaş, kayıtdışı.

Vergi, kaçak.

Elektrik, arak.

Üretim, belirsiz.

Kazan, denetimsiz.

Bina, çürük.

*

Netice?

20 insanımız daha gitti.

*

Vali’ye soruyorlar...

Neden patladı?

"Henüz bilmiyoruz."

Neresi patladı?

"Henüz bilmiyoruz."

Ne üretiyorlarmış?

"Henüz bilmiyoruz."

Kaç kişi çalışıyormuş?

"Henüz bilmiyoruz."

*

Korktum bi an için.

"Siz ne iş yaparsınız" diye sorsalar...

Vali, "Henüz bilmiyoruz" diyecek!

*

Mayıs 2005...

Zeytinburnu’nda bina çöktü.

Şubat 2006...

Zeytinburnu’nda bina çöktü.

Kasım 2006...

Zeytinburnu’nda bina çöktü.

Dün...

Zeytinburnu’nda bina patladı, çöktü.

*

Zeytinburnu Belediye Başkanı, üç dönemdir oturuyor o koltukta.

Son seçime baktım...

Yüzde 52.5 almış.

Necidir kendisi?

İmam.

Büyükşehir Başkanı?

O da imam.

*

E sonra ne oluyor?

Tren uçtu...

"Contadan."

Bina patladı...

"Kazandan."

Bu şartlarda nasıl yaşayabiliyoruz hálá?

Allah’tan.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 16:54   #7
sivaslıgenç
Usta Yiğido
 
sivaslıgenç - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
sivaslıgenç Şuan sivaslıgenç isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 20.03.2016 23:42

Üyelik Tarihi: 14.10.2007
Yaş: 32
Mesajlar: 2.527
Tecrübe Puanı: 862 sivaslıgenç FAZLA SÖZE GEREK YOKsivaslıgenç FAZLA SÖZE GEREK YOKsivaslıgenç FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

Alıntı:
abircan Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
1 Şubat 2008

Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr

Kazan bu...


Doğurduğuna

inanıyorsan

patladığına da

inanacaksın!

İşyeri, ruhsatsız.

İşçi, sigortasız.

Maaş, kayıtdışı.

Vergi, kaçak.

Elektrik, arak.

Üretim, belirsiz.

Kazan, denetimsiz.

Bina, çürük.

*

Netice?

20 insanımız daha gitti.

*

Vali’ye soruyorlar...

Neden patladı?

"Henüz bilmiyoruz."

Neresi patladı?

"Henüz bilmiyoruz."

Ne üretiyorlarmış?

"Henüz bilmiyoruz."

Kaç kişi çalışıyormuş?

"Henüz bilmiyoruz."

*

Korktum bi an için.

"Siz ne iş yaparsınız" diye sorsalar...

Vali, "Henüz bilmiyoruz" diyecek!

*

Mayıs 2005...

Zeytinburnu’nda bina çöktü.

Şubat 2006...

Zeytinburnu’nda bina çöktü.

Kasım 2006...

Zeytinburnu’nda bina çöktü.

Dün...

Zeytinburnu’nda bina patladı, çöktü.

*

Zeytinburnu Belediye Başkanı, üç dönemdir oturuyor o koltukta.

Son seçime baktım...

Yüzde 52.5 almış.

Necidir kendisi?

İmam.

Büyükşehir Başkanı?

O da imam.

*

E sonra ne oluyor?

Tren uçtu...

"Contadan."

Bina patladı...

"Kazandan."

Bu şartlarda nasıl yaşayabiliyoruz hálá?

Allah’tan.
Ya abi tamamda bu yazında neden imam olmalarını küçük görüyorsun ki?Eminim imamlar bu yazıyı yazan gazeteciden daha akıllıdırlar.
Tamam bir forum açtın da biraz saygı sevgi,hoşgörü içerisinde yazılar yazsan.
sivaslıgenç isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 05.02.2008, 13:42   #8
özdemir
Usta Yiğido
 
özdemir - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
özdemir Şuan özdemir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.12.2014 15:25

Üyelik Tarihi: 22.11.2007
Mesajlar: 930
Tecrübe Puanı: 705 özdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYORözdemir SITEMIZE IŞIK ŞACIYOR
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

Gene laiklik

Çok önemli ve yanıtlaması, hem çok güç ve hem de çok anlamlı bir soru var: "Üniversite ve yüksek okullara başörtülü kız öğrencilerin girmesine izin vermek, Türkiye'de laik devlet düzeninin sonu olur mu?"


Eğer böyle bir edimi, laiklikten uzaklaşmanın "ilk adımı", ya da bir "aşaması" olarak değerlendirmezsek; laikliği nasıl tanımlarsak tanımlayalım, bazı kız öğrencilerin üniversite ve yüksek okullara başörtüsüyle girmeleri, laiklikten çıkma olarak değerlendirilemez. Olsa, olsa; "İslami duyarlılıkları fazla olan çevrelerin, laik çevrelere karşı bir zaferi", olarak değerlendirilebilir ki; bu da her iki taraf açısından, çok önemlidir.

Aslında; bence doğruluğu tartışmalı olan, fakat ne denli tartışmalı olursa olsun; "öyle düşünenler" açısından, yaşamsal önemi olan iki olgu var. Bir kısım insanlarımız; başörtüsünü, İslamiyetin vazgeçilmez koşulları arasında görüyor. Bence, İslamiyette "örtünme" olmasına karşın; bunun nasıl yapılacağı konusu pek belirli olmasa da, eğer birileri buna samimiyetle inanıyorsa, yapılacak bir şey yok. Bir kısım insanlarımız da; üniversite ve yüksek okullara başörtüsüyle girilirse, bunun arkasının geleceğini ve tüm eğitim kurumlarıyla kamu kurumlarında, başörtüsünün başlayacağını ve bunun da laikliğin sonu olacağını düşünüyorlar.

Bence, bu düşünce de doğru değil. Ama eğer biri buna samimiyetle inanıyorsa, söyleyecek fazla bir şeyimiz yok. İşin bu aşamasında yapılması gereken şey; biribiriyle uzlaşmaz görünen bu iki yaklaşımı, hangi ortak payda çerçevesinde uzlaştıracağımız ve birlikte yaşamayı mümkün kılacağımız. Zira, başka çaremiz yok. Sayı ve oranları bir yana; ne örtünmek isteyenleri başka yerlere sürme olanağı var, ne de laiklik konusunda endişe duyanları ortadan kaldırmanın yolu var. Eninde sonunda, bir anlaşma noktası bulunacak.

Binlerce kez yazdım ve söyledim: "Türkiye'nin, toplumsal ve siyasal yaşamındaki sorunların çok önemli bir bölümü, 12 Eylül'ün ve 12 Eylül düzenlemelerinin bir sonucudur." Şimdilerde, "türban sorunu," olarak ortaya çıkmış olan sorun da, 12 Eylül uygulamalarının bir sonucudur. 12 Eylül öncesindeki kanlı dönemin sorumluları arasında saydıkları üniversiteleri; akılları sıra, "zabt-ı rapt" altına almak isteyen süper zekalılardan oluşan "cunta" 2547 Sayılı Yüksek Öğrenim Yasası'yla, merkezi bir yapı oluşturdu. Daha sonra; değişik üniversitelere, merkezden rektörler atandı.

Rektörler dekanları; dekanlar, bölüm başkanlarını atadı. Ve, dikensiz bir gül bahçesi yarattılar! 2547 sayılı yasaya kadar, üniversitelerde bir başörtüsü sorunu yoktu. Bir yandan, "sol tehlikeye" karşı, İslamiyeti kullanmaya çabalayan 12 Eylül yöneticileri, bazı üniversitelere, öyle rektörler atadılar ki; bu işe, atananlar da şaştı. Hayatında hiçbir biçimde yöneticilik yapmayan kimi meslektaşlarımız, üniversitelerin başına getirildi.

Toplumlar, bu denli unutkan olmamalı. Kimi arkadaşlarımı çıldırtacak kadar önem verdiğim ve değerli bulduğum Sayın Deniz Baykal, geçenlerde, "Nerden çıktı bu türban?", diye soruyordu. "Daha önce halkımız, Müslüman değil miydi?". Deniz Baykal bu konuda unutkanlık girdabına düşmüşse, varın ötesini siz tahmin edin...

Türban, YÖK'ün atanmış başkanı Sayın İhsan Doğramacı'nın, "kıvırtmasının", sonucunda ortaya çıkan bir kavramdır. Geçen haftaki bir yazımda da değinmiştim. Bir üniversite rektörünün YÖK'e, "öğrencilerin başları örtülü olarak okullarına gelip gelemeyeceğini", sorması üzerine; Sayın Doğramacı'nın, meseleyi dejenere etmesinin bir sonucudur. "Başörtüsü yasaktır", demişti Sayın Doğramacı, "Fakat modern bir örtünme şekli olan türban, serbesttir."

Bir gün sonra, başörtüsünün adı türban oldu. Türbanı, herkes kendince tarif ediyor. Hepsi yanlış. Türban; kalın kumaş, ya da ince deriden yapılan ve etrafı lastikli bir tür şapkadır. Bizim çocukluğumuzda, kimi yaşlılar kullanırlardı. Günümüzde eşarpla örtünenler, eşarbı nasıl bağlarlarsa bağlasınlar, bunun adı, "başörtüsüdür".

Ben, laik düzenimizi tehdit altında görmeyenlerdenim. Yeter ki; halkımızı, "duygusal tepkilere" itecek davranışlardan kaçınılsın, işler "inatlaşmaya" taşınmasın. Farklı düşüncelerin birlikte yaşaması da çok zor, bazı şeylere alışmak da...


Toktamış ATEŞ
__________________
ѕєηιη нανα αттığıη уєя∂є , вєηιм яüzgαяıм єѕєя .. !!
özdemir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 14:23   #9
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

1 Şubat 2008

Yalçın DOĞAN


Ya bizdensin ya düşman


1995’te kuruluyor. 1995’ten AKP’nin iktidara geldiği 2002’ye kadar, yedi yılda üye sayısı sadece 41 bin.

AKP iktidara geliyor, 2002 ile 2007 sonuna kadar, beş yılda üye sayısı tam altı kat artarak, 249 bin 725’e ulaşıyor.

Kısaca Memur-Sen, açılınca Memur Sendikaları Konfederasyonu az zamanda büyük işler başarıyor. AKP ile birlikte büyük sıçrama. Türkiye’de toplam sendikalı sayısı azalırken, Memur Sen üye sayısı kat kat artıyor.

Bu rakamlar Çalışma Bakanlığı’nın resmi verileri.

MASADA TASFİYE

Memur Sen AKP’nin gözdesi. Aynı alanda diğer sendikal örgüt KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) AKP’den darbe üstüne darbe alıyor.

İş yerlerinde şu memurun terfi sırası mı var, önce sendikal siciline bakılıyor, KESK’e mi üye, o zaman terfi biraz sıkıntılı.

Yok, Memur Sen üyesi ise, "ha o mu, o bizden" muamelesiyle, her türlü terfi elden takip, iş bitiyor.

KESK üvey evlat, pratik hayat devreye giriyor, sıradan memur kendi geleceği için, Memur Sen’i seçmek zorunda bırakılıyor.

AKP memurlar arasında sadece atamalarla değil, sendikal örgütlenme yoluyla da, kuşatma harekatı içinde.

O kadar belli ki, toplu sözleşmelerde, adı üstünde sözleşme, yani iki tarafın buluşacağı makul bir nokta, AKP, KESK’in önerilerini hiç dikkate almıyor. AKP’nin önerisini masaya Memur Sen getirmiş oluyor.

Seçim yoluyla tasfiye edemediğini masa başında tasfiye. Ama, AKP’ye sorarsanız, "bu sendikal rekabet" gibi, masum bir gerekçe.

SON ÖRNEK

Toplumu kuşatmada son bir örnek var.

Bir yasa taslağı dolaşıyor ortada. Sırada Serbest Muhasebeciler Ve Mali Müşavirler Odası var. Bu örgütün 75 bin üyesi var ve AKP’li değil.

Bu örgütü ele geçirmek mümkün olmayınca, onu tasfiye için hazırlık yapılıyor. Yine seçim yoluyla tasfiye edemediğini, siyasal gücüne dayanarak, yasalarla ele geçirmek hırsının son örneği. Tam bir kuşatma.

Türbanı serbest bırakma, bu kuşatmanın en tepedeki dayatması. Üniversite ile sınırlıymış, zerre kadar inanmıyorum.

Her alanda, Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli kamplaşmalarından birini yaşıyoruz. Toplumu her alanda ele geçirme harekatı. Son derece fütursuz.

Aşılanan duygu, "ya bizdensin ya düşman" gibi, uçurumun kenarında bir yer.

Daha bir cümle yazamıyorlar

GÖBEKLERİ çatlıyor üniversitelerde türbanı serbest bırakmak için, üstelik AKP ve MHP’de o kadar hukukçu var, ama makul ve geçerli bir Anayasa değişiklik metni bile yazamıyorlar.

Ya bunlar kötü hukukçu ya da türban yasağını kaldırmak Cumhuriyet’in temelleriyle oynamak olduğu için, çok zor. Ya da, ikisi birden.

Yazılan metin, ertesi gün bozuluyor. Bir ve birden çok hukukçunun yazdığı metin, başka bir ve birden çok hukukçu tarafından eleştiriliyor. Bunun üzerine, o metin yeniden bozuluyor, yeniden yazılıyor. Her yaz-boz işlemi, hukuk çerçevesinde gibi komik açıklamalarla, çaptan iyice düşüyor.

Daha şimdiden, ortaya "bu Anayasa Mahkemesi’nden döner" tezleri çıkıyor. Çok erken tezler. Hukuk açısından döner, dönmez, bunu bilmek zor.

Ama bilinen bir şey var, AKP yağdanlıkları, hele de bir zamanların solcuları, bugünden Anayasa Mahkemesi’ni etkilemeye çalışıyor. Demokrasi etiketi altında.

Bunlar Brecht’in rahipleri, yok bir şey olmaz gafleti. Değilse, el üstünde tutulmak peşrevi.
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 01.02.2008, 14:25   #10
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BİRCAN'DAN KÖŞE YAZILARI

1 Şubat 2008

Bekir COŞKUN
bcoskun@hurriyet.com.tr

Kültür Başkenti’nde patlama...


"Kültür Başkenti"ndeki patlamadan sonra, kentin valisi, kendi kendine "Koş..." dedi:

"Koş Muammer, bir şey patladı..."

Patlayıcı maytap, havai fişek malzemeleri ile ateşli buharlı kazanlar yan yanaydı.

Eğilip uzun uzun baktılar:

Niye patladı?..

Dünyanın her yerinde patlayıcılar ile ateş yan yanayken patlama olmaması durumunda koşup bakarlar; niye patlamadı?... "Kültür Başkenti"nin adamları ise eğilmiş bakıyorlar; patlayıcı ile ateş bir araya gelince niye patladı?..

"Kültür Başkenti" ilginç bir yerdir.

Misal "Kültür Başkenti"nin valisi enteresan bir haber verdi:

"68 yaralıdan 40’ı ambulans ile taşınmıştır..."

Oooooo...

Bu iyi bir şey.

Demek ki ambulans ile yaralılar denk gelebildi.

Peki 40’tan geri kalan 28 yaralı ya da 20 ölü?..

Vali onları bulmak için kendi kendine şöyle dedi:

"Koş Muammer..."

*

"Kültür Başkenti"nde boya atölyeleri, iplikçiler, çorap imalathaneleri, ilaç depoları, naylon işleme fabrikaları, lastikçiler, petrol tankları, fişek-maytap yapıcıları, kuş yemi satıcıları, tavuk kesimhaneleri, tenekeciler, borucular, plastikçiler, káğıtçılar... Saymakla bitmez, tümü iç içe, kentin içindedir.

Kentin yüzde 60’ı ruhsatsız, kaçak, izinsiz...

Zaten burayı "Kültür Başkenti" yapmaya kalkan Başbakan, Bizans kalıntısı antik yapılara daha geçen gün "Harabe..." dedi. Ve o tarihin kentin üzerine betonarme otel yapılmasına karşı çıkanlara kızdı.

"Kültür Başkenti" böyle bir yer.

Gerçi "Kültür Başkenti" kendine dünyada itibarlı bir yer arıyor aramasına... Diyelim ki maytap-havai fişekler ile ateş kazanlarının bir arada olduğu o patlayan binanın adı ne:

"Prestij..."

Vali de eğilmiş bakıyor:

Niye patladı?..

Bakarken birisi bağırıyor "Kültür Başkenti"nde:

"Yine patlayacak, kaçın..."

"Kültür Başkenti"nin valisi söyleniyor:

"Koş Muammer..."
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 17:33.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.