Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Diğer Konular
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Diğer Konular Diğer konular. Yukarıda bulamadığınız konular hakkında burada yazabilirsiniz.



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 18.02.2008, 08:51   #91
UTKUM_58
Yiğido
 
UTKUM_58 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
UTKUM_58 Şuan UTKUM_58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 16.03.2008 08:38
Tournaments Won: 1

Üyelik Tarihi: 27.09.2006
Yaş: 45
Mesajlar: 193
Tecrübe Puanı: 663 UTKUM_58 FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart --->: Hikayeler

ZAMANINDA BIRTANE SEHIRDE COK ZENGIN BIR ADAM VARMIS PARASI PULU HERSEYI VARMIS; BIRTANEDE OGLU VARMIS OGLUNU COK SEVERMIS; OGLAN BUYUMUS YETISMIS BABASINA DEMISKI BABACIM SEN CENNETLIKSIN DEMIS

BABASIDA OGLUNA DÖNÜP DEMISKI UMAMIYORUM OGUL UMAMIYORUM DEMIS
UTKUM_58 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 18.02.2008, 09:45   #92
Arif Coşkun
Moderator
 
Arif Coşkun - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arif Coşkun Şuan Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 10.05.2016 18:12

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Yaş: 61
Mesajlar: 27.868
Tecrübe Puanı: 10 Arif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende ZukunftArif Coşkun hat eine strahlende Zukunft
Standart --->: Hikayeler

Bir gün uçakla bir yere gitmek ister.Uçak biletini alır kalkma saati yaklaşır tam kabinden geçerken gizli bir ses sakın binme uçak düşecek der,çevresine bakar kimseyi göremez ama içine bir kuşku düşer,uçağa binmekten vazgeçer evine döner ve ertesi gün haberlerde uçğaın düştüğünü ve şu kadar ölü bu kadar yaralı haberini alır iyiki binmemişim der.Trenle gitmeye karar verir aynı şekilde tam tren haraketi yaklaşıp trene binerken gizli bir ses yine sakın binme tren raydan çıkacak der.Yine çevresine bakar kim diye kimseyi göremez kuşkulanır yine vazgeçer eve döner.Sabah yine haberlere bir bakar, bineceği tren Eskişehir'de raydan çıkmış ölü yaralı sayısını söylüyor. Otobüsle gitmeyi kararlaştırır biletini alır tam otobüse bineceği sırada gizli ses yine sakın binme otobüsün freni patlayacak kaza yapacak der. Çevresine bakar yine o ses nereden geliyor bulamaz. Yaaa sen kimsinnn bana bunları söylüyorsun? Der..Gizliden şöyle bir ses duyar."Ben senin iyilik meleğinim"diye ses duyar. Ellerini havaya kaldırır.Yaaaaa iyide evlenirken sen neredeydin?
__________________
"Dilin düşüncenden önce haraket etmesin"
Arif Coşkun isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 26.02.2008, 11:22   #93
fertelliyim
Usta Yiğido
 
fertelliyim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
fertelliyim Şuan fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.10.2011 17:21

Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 726 fertelliyim BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Ausrufezeichen BEŞ ÖNEMLİ DERS

Birinci Ders:
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi ögrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru söyleydi :
"Hergün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedır ?"
Bu her halde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri sılerken, hemen hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki ! Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuclarına dahil olup olmadığını sordu. "Tabii, dahil" dedi, Hocamız...
"İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar.
Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile..." Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi.

İkinci Ders :
Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun kenarında duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura rağmen,bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. geçen her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60'lı yıllarda bir beyazın bir zenciye, hem de Alabama'da, yardıma kalkışması pek olağan şeylerden değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım.Ayrılırken ille de adresimi istedi, verdim. Bir hafta sonra, kapım çalındı. Muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda... "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin yardım eden herkesi kutsasın... En İyi Dileklerimle,
Bayan Nat King Cole."

Üçüncü Ders :
Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...
Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu:
"Çikolatalı pasta kaç para ?"
"50 Cent."
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
"Peki, Dondurma Ne Kadar ?"
"35 Cent." dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla müşteri vardı.ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki...Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?" dedi.Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden. Masayı sanki akan gözyaşları temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 Cent'lik bahşiş duruyordu..

Dördüncü Ders :
Yolumuzdaki Engeller...
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye gözlüyor... Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray
görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolasıp saraya girdiler. Pek çogu kralı yüksek sesle eleştirdi.
Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu.Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Kan ter içinde kaldı ama, sonunda, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü.Açtı... Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde..."Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." diyordu kral.Köylü, bügün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı."Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."

Beşinci Ders :
Önemli Olan Vermektir..
Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve "Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi.
Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içcine bakıyor ve gülümsüyordu.Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu...
Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :
"Hemen mi öleceğim ?"
Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu..
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>>
"Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 26.02.2008, 11:28   #94
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BEŞ ÖNEMLİ DERS

oooof offfff okadar çok güzel hikayeler varkı , ama iyilik yap karşılığını bulursun tarzı yaklaşımlara karşıyım, iyilik içinden geliyorsa karşılık beklemeden yapmaktır,
ama şuda değil sen iyilik yap mutlaka karşılığını birşekilde alacaksın diye birşey yok, bu beklentiye sokulan insan birgün isyan edecektir

bunu buraya ders alsınlar diye yazmakda marifet değil safsata affedersin
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 26.02.2008, 13:15   #95
adislibekir
Yasaklı
NO AVATAR
 
adislibekir Şuan adislibekir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.03.2009 20:10

Üyelik Tarihi: 17.10.2007
Mesajlar: 525
Tecrübe Puanı: 0 adislibekir FAZLA SÖZE GEREK YOKadislibekir FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart --->: BEŞ ÖNEMLİ DERS

Alıntı:
abircan Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
oooof offfff okadar çok güzel hikayeler varkı , ama iyilik yap karşılığını bulursun tarzı yaklaşımlara karşıyım, iyilik içinden geliyorsa karşılık beklemeden yapmaktır,
ama şuda değil sen iyilik yap mutlaka karşılığını birşekilde alacaksın diye birşey yok, bu beklentiye sokulan insan birgün isyan edecektir

bunu buraya ders alsınlar diye yazmakda marifet değil safsata affedersin
Muhalif arkadaş eğer Muhaliflik buysa bundan sonra bende muhalifim.Masal anlatarak nereyekadar.?
adislibekir isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 26.02.2008, 13:46   #96
abircan
Usta Yiğido
 
abircan - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
abircan Şuan abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 21.01.2015 09:55

Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 3.258
Tecrübe Puanı: 1016 abircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISIabircan COK SEVILEN BIR KISI
Standart --->: BEŞ ÖNEMLİ DERS

23 aylık mahkûmiyeti var 26 Şubat 2008


Nurettin KURT/ANKARA



Sevgilisine tehditle para kaptırdığı iddiası ile gündeme gelen Bel-Pa Genel Müdürü Yalçın Beyaz, dün istifa etti. Beyaz’ın belediye başkanlığı döneminde "görevi kötüye kullanmak" suçundan yargılandığı ve 11 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm olduğu, "zimmet" suçundan da bir yıl hapis cezasına çarptırıldığı ortaya çıktı.

BEL-PA Genel Müdürü Yalçın Beyaz, hakkında çıkan haberlerden dolayı dün istifa etti. Beyaz’ın Etimesgut belediye başkanlığı döneminde "görevi kötüye kullanmak" suçundan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak 11 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm olduğu ve cezanın ertelendiği öğrenildi. Beyaz, "zimmet" suçundan da Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nce bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu defa da Beyaz’ın imdadına af kanunu yetişti. Böylece Beyaz, hapse girmekten kurtuldu.

Beyaz hakkında 1999-2004 yılları arasında başkanlığını yürüttüğü Öz Ahi Kent Kooperatifi’nde yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle çeşitli davalar da açıldı. Beyaz hakkındaki, kooperatifin eski yöneticisi olarak hesaplarda yolsuzluk yaptığı iddiasıyla 6 milyon YTL tazminat davası devam ediyor. Beyaz, hakkında bir dava zaman aşımına girerken, iki ayrı davası daha sürüyor.

BENİ TEHDİT ETTİLER

Hürriyet’in ortaya çıkardığı skandala göre Beyaz, imam nikahlı eşi hakkında olaydan 7 ay sonra şikáyet dilekçesi verdi. Beyaz, verdiği ek ifadede, "Aslında şikáyetçi olmayacaktım iyi niyetimden dolayı, ama sevgilimin erkek arkadaşı beni tehdit edince şikáyetçi oldum. Paranın PKK parası olduğunu, ödemediğim takdirde öldürüleceğimi belirten cep telefonlarıma mesajlar atıyorlar. Cep telefonuma gelen mesajlar tespit edilmiştir. Tehditler üzerine şüpheli ile olan ilişkimi tamamen sona erdirdim ve şikáyette bulundum" dedi.

VE YALÇIN İSTİFA ETTİ

SEVGİLİSİNE milyon YTL kaptıran Yalçın Beyaz, Bel-Pa Genel Müdürlüğü’nden dün istifa etti. Beyaz, dün yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: "Şahsımla ilgili olarak özel hayatıma ait bazı konularda medyada çıkan haberler ve Bel-Pa AŞ ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilişkilendirilmek istenmektedir. Şahsi hayatıma ait olayların belediyemize ve Bel-Pa’ya en ufak bir leke getirmesine Yalçın Beyaz olarak müsaade etmem mümkün değildir. Bu nedenle Bel-Pa AŞ’de yapmış olduğum genel müdürlük görevinden istifa ediyorum."

İŞTE KIZGIN SEVGİLİ

Bel-Pa skandalının ortaya çıkmasına neden olan ve Genel Müdür Yalçın Beyaz’dan bıçak tehdidi ile 500 bin YTL nakit ve 500 bin YTL senet aldığı öne sürülen Bendigar Cengiz’in tesettürlü olduğu belirlendi. Beyaz ile Cengiz’in 8 yıl birlikte yaşadıkları ifadelerde yer aldı. Bendigar Cengiz, polise verdiği ifadede, Beyaz ile ilişkisini doğrulayarak "İlk eşimden 1997 yılında boşandım, iki kızım var. 1999’da Beyaz ile imam nikáhıyla evlendik. Daha sonra 2007’de Hamza Kaya ile tanıştım ve arkadaşlık yapmaya başladım. Şu anda kullandığım cep telefonunu Yalçın Beyaz bana aldı. Etimesgut’ta bir büfecinin adına kayıtlıdır" dedi.


gelde muhalif olma nasıl olmayacaksan bu dönen kepazeliklere adısli
__________________
zaman kısa, dünya herkese yeter, mühim olan insanlık
KANIMIZIN KIRMIZISI ALNIMIZIN AKIYLA SİVASSPORLUYUZ
abircan isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 26.02.2008, 19:28   #97
fertelliyim
Usta Yiğido
 
fertelliyim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
fertelliyim Şuan fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.10.2011 17:21

Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 726 fertelliyim BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart --->: BEŞ ÖNEMLİ DERS

Alıntı:
abircan Nickli Üyeden Al?nt? Mesajı Göster
oooof offfff okadar çok güzel hikayeler varkı , ama iyilik yap karşılığını bulursun tarzı yaklaşımlara karşıyım, iyilik içinden geliyorsa karşılık beklemeden yapmaktır,
ama şuda değil sen iyilik yap mutlaka karşılığını birşekilde alacaksın diye birşey yok, bu beklentiye sokulan insan birgün isyan edecektir

bunu buraya ders alsınlar diye yazmakda marifet değil safsata affedersin
İnan bana er veya geç ama bilincine varırsın ama varmazsın hem iyiliğin hem kötülüğün karşılığını mutlaka alırsın iyilik yaparsın karşılığını iyilik olarak alırsın çoğu kez sana iyilik için uzanan elin senin daha önce yaptığın bir yardımın iyiliğin karşılığını alırsın asla farkına varamazsın bazende tam tersi yaptığın bir kötülüğün cezasını bir şekilde ne şekilde olacağını bilemezsin ve cekersin sen tabi nedenini düşünmezsen aslada bilemezsin farkına vardığındada iş işten geçmiştir
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>>
"Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.02.2008, 16:17   #98
fertelliyim
Usta Yiğido
 
fertelliyim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
fertelliyim Şuan fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.10.2011 17:21

Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 726 fertelliyim BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Ausrufezeichen ANNEMİN YALNIZCA BİR GÖZÜ VARDI

ANNEMİN YALNIZCA BİR GÖZÜ VARDI
--------------------------------------------------------------------------

Annemin yalnızca bir gözü vardı. Ondan nefret ederdim… Çünkü bu durum beni utandırıyordu.

Ailemizi geçindirmek için okulda aşçılık yapardı.

İlkokulda iken bir gün annem bana merhaba demeye gelmişti.

Yerin dibine geçmiştim. Bunu bana nasıl yapabilirdi?

Onu görmezden geldim. Ona nefretle baktım ve oradan kaçtım.

Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım dedi ki, “Eeee, senin annenin yalnızca bir gözü var!”

Yerin dibine girmek istedim. Ve de annemin ortadan kaybolmasını istedim.

Bu yüzden o gün onunla karşılaşınca dedim ki, “Beni gülünç duruma düşüreceğine ölsen daha iyi?!!!”

Annem karşılık vermedi.

Dediklerim hakkında bir saniye bile durup düşünmedim çünkü çok kızmıştım.

Onun duyguları beni ilgilendirmiyordu.

Onu evde istemiyordum..

Çok çalıştım ve Singapur’a okumaya gittim.

Sonra evlendim. Kendi evimi aldım. Çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum.

Bir gün annem beni ziyarete gelmişti. Kaç yıldır beni görmemiş ve torunlarını tanımamıştı.

Kapıya gelince çocuklarım ona güldüler.

Ona “Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin!

HEMEN BURADAN GİT!” diye bağırdım.

Buna annemin sessizce “Kusura bakmayın. Yanlış adrese geldim galiba” dedi ve gözden kayboldu.

Bir gün mezunlar toplantısı için okuldan bir mektup aldım.

Karıma “iş seyahatine gidiyorum” diye bahane uydurdum.

Mezunlar toplantısından sonra sırf meraktan eski eve gittim!!!.

Komşularım, annemin öldüğünü söylediler.

Hiç üzülmemiştim.

Bana verilsin diye annemin bıraktığı bir mektup verdiler.

“En sevgili oğlum, her zaman seni düşünüyorum…

Singapur’a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzgünüm.

Mezunlar gününe geleceksin diye çok sevinmiştim.

Ama seni görmek için yataktan kalkabilir miyim bilemiyorum.

Sen büyürken sürekli bir utanç kaynağı olduğum için üzgünüm.

Biliyor musun… sen çok küçükken bir kaza geçirmiştin ve gözünü kaybetmiştin.

Anne olarak senin tek bir gözle büyümene dayanamazdım.

Bu yüzden sana kendi gözümü verdim…

O gözle benim yerime görüyor diye seninle o kadar gurur duyuyordum ki.

Bütün sevgimle…..

Annen…
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>>
"Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.02.2008, 16:29   #99
asitane3458
Usta Yiğido
 
asitane3458 - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
asitane3458 Şuan asitane3458 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 06.02.2010 12:59

Üyelik Tarihi: 05.02.2008
Yaş: 33
Mesajlar: 699
Tecrübe Puanı: 667 asitane3458 FAZLA SÖZE GEREK YOKasitane3458 FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart --->: ANNEMİN YALNIZCA BİR GÖZÜ VARDI

çok etkıleyıcı bır hıkaye bizimle paylaştığın için sağol
asitane3458 isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.02.2008, 16:55   #100
fertelliyim
Usta Yiğido
 
fertelliyim - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
fertelliyim Şuan fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.10.2011 17:21

Üyelik Tarihi: 12.12.2007
Yaş: 50
Mesajlar: 1.253
Tecrübe Puanı: 726 fertelliyim BU GIDISLE COK MESHUR OLACAK
Standart Ders veren Hikayeler

300 Altın Değerindeki Keklik

--------------------------------------------------------------------------------

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş.

Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.

Bir ara gözü kekliklere ilişir padişah'ın.

Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor.

Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın.

Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.

"Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"

Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" diyor."Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekliyor.

"Satın alıyorum" diyor Padişah, "Al sana 500 altın..."

Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor.

Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken;

Padişah gürlüyor:

"Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun ve Bunun gibilerinin akıbeti er veya geç budur."

--------------------------------------------------------------------------

Beyaz At



Öykü ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer. Lao Tzu bu öyküyü çok sever, anlatırmış hatta.
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş. Ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.
“Bu at, bir at değil benim için bir dost. insan dostunu satar mi” dermiş hep.
Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarin başına toplanmış.
“Seni ihtiyar bunak. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. şimdi ne paran var, ne de atın" demişler.
İhtiyar “Karar vermek için acele etmeyin”, demiş. “Sadece 'At kayıp' deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atimin kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.”
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takip getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.
“Babalık”, demişler. "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için. Şimdi bir at sürün var.”
“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz”, demiş ihtiyar. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?”
Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler.
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarin tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul simdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara:
“Bir kez daha hakli çıktın”, demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak.Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler.
İhtiyar; “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş. “O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.”
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarin kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler;
“Gene haklı olduğun kanıtlandı”, demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.”
“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.”


Lao Tzu, öyküsünü su nasihatle tamamlarmış, etrafına anlattığında: "Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatin küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.


Karar aklin durması halidir. Karar verdiniz mi, akil düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akil insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi baslar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
__________________
<<Ömür Dediğin Bir Gündür O da Bu Gündür...>>
"Her Kim Hakkımda Ne Düşünürse Allah İki Katını Versin"

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
fertelliyim isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 23:09.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.