-->"Hz. MUHAMMED (S.A.V.)" karikatürlerini müzeye koyacaklar...

[ceylankimya]

"Yarabbi;
Bu gün ve bu günden sonra,
Eğer bir Ebrehe ruhu, toplayıp ordusunu, yürürse haremine…
Ne olur Ebabillerini gönderme.
Muhammedi muhabbetle dolu bir tek kalpde duruncaya dek gönderme kuşlarını.

O gün dağlara çekilen halk,
Nasıl korku içinde izlediyse Onları,
Bu gün Ebabiller izlesin bizi,
Ve yeryüzü duysun sesimizi…

Kabe’i Muazzamanın koruyucusu biziz,
Çünkü biz Ümmeti Muhammediz(S.A.V.)…"

KOPENHAG - Bundan 3 yıl önce bir Danimarka gazetesinde yayımlanan, Hz. Muhammed (S.A.V.)'e hakaret eder nitelikteki 12 karikatürün Danimarka Kraliyet Müzesi'ne koyulacak olması, ülkedeki Müslüman dernekleri tarafından 'provokasyon' olarak değerlendirildi.

2005 yılında Danimarka gazetesi Jyllands-Posten'de yayımlandıktan sonra İslam dünyasını ayağa kaldıran, Hz. Muhammed(S.A.V.) 'e hakaret niteliğindeki 12 karikatür, Danimarka Kraliyet Kütüphanesi tarafından 'koruma' altına alınacak. Ülkenin en önemli milli kütüphanesinin, İslam dünyasında infial yaratarak 100 kişinin isyan dalgasında ölmesine yol açan bu karikatürlere evsahipliği yapacak olması, daha şimdiden büyük tedirginlik yarattı.

ÇEŞİTLİ AVRUPA GAZETELERİ DE YAYIMLADI
Söz konusu karikatürler, orijinal olarak 2005 yılında Jyllands-Posten'de yayımlanmış, daha sonra da çeşitli Avrupa gazeteleri, hakaret niteliğindeki bu karikatürleri 2006 yılında aynen kullanmıştı. Bunun üzerine çıkan olaylar neredeyse bütün İslam alemine sıçramış; hatta Danimarka'nın Şam Büyükelçiliği, çıkan olaylar sırasında kundaklanmıştı. Danimarka'nın çeşitli ülkelerdeki büyükelçilikleri de saldırılara maruz kalmıştı.

'TARİHSEL DEĞERİ' VARMIŞ
Kopenhag'da 17'nci yüzyılda Kral 3. Frederick tarafından kurulan ve birbirinden değerli birçok tarihi esere evsahipliği yapan Kraliyet Kütüphanesi yöneticileri, karikatürleri bu binaya alarak, 'bu eserleri koruma altına almış olacaklarını' savunuyor. Söz konusu karikatürlerin sergilenmeyeceğini ve özel izinsiz girilemeyecek bir odada saklanacağını belirten kütüphane yöneticileri, bu çizimlerin 'tarihsel değeri' olduğunu iddia ediyor.

İskandinavya bölgesinin en önemli kütüphanesi sayılan Kraliyet Kütüphanesi'nin sözcüsü Jytte Kjaergaard, "Biz bu karikatürleri sergilemekle ilgilenmiyoruz. Amacımız, Danimarka'da bir tarih yaratan bu çizimleri gelecek nesillere aktarabilmek için onları koruma almaktır" ifadesini kullandı.

KİMİSİ BAĞIŞLADI, KİMİSİ SATACAK...
12 karikatürün satın alınarak müzeye konulması sürecinde, çizimleri yapan sanatçılarla görüşmelerin sürdüğü belirtilirken, sanatçılardan birkaçının, kendilerine ait olan Hz. Muhammed(S.A.V.) karikatürlerini bağışlamayı seçtiği; kimisinin ise bu çizimleri müzeye satmayı düşündüğü kaydedildi.

Karikatürler ilk yayımlandığında patlak veren protesto gösterilerinde başı çeken Danimarka İslam Derneği'nin sözcüsü Kasım Said Ahmed, kütüphanenin bu hareketinin bir "provokasyon" olduğunu belirterek, "Yeni stratejimiz gereği, dernek olarak bu olayı ğörmezden geleceğiz" dedi. Ahmed ayrıca, "Bu konuyla ilgili olarak herhangi bir protesto gösterisi düzenlemeyeceğiz. Çünkü bu gazeteleri dava ettiğimizde, Danimarka mahkemelerinden hiçbir sonuç alamadık. Gelecekte de bu tür provokasyonları gözardı edeceğiz" ifadesini kullandı.
(DIŞ HABERLER)

[fertelliyim]

ZAMAN O'NUNLA KUTSANDI VE O'NUNLA ŞEREFLENDİ. VE EN ÇOK O'NA MUHTACIZ.
Bismillah…
Allah vardı..Ve bilinmezliğini istedi.. Çünkü o gizli bir hazine idi.. Ve o hazine kendine ulaşılması için yollar ve sebepler yarattı.
Zamanda bir bilinmez hazine idi..Ve Allah zamanı da yarattı..
Ve her şey ama her şey onunla renk buldu..
Zamana en büyük ve en kıymetli hazineden sır sürülmüştü..
O, büyük ve bilinen bir sırdı artık..
Ve o "sırrın" içerisinde daha büyük bir "Sır" yaratıldı.. Zaman içerisinde yaratılan bu "Sır "ilahi "Sırrın" bir tecellisi olan bir "Nur"du..Bu "Nur" bir tohumdu "Sırrın" içerisinde..
Zaman onunla O'nla Kutsandı..Ve kutsanan zamanın her anı yeni nurlar - tohumlar vererek değerlendi..
O'nun as.varlığıydı sebepler halkasını ilk oluşturan..
"Sen olmasıydın âlemleri yaratmazdım" sırrının tek ve ilâhi muhatabıydı çünkü o..
O,yaratılan nur ilk nurdu ve Allah Resulünün@ nuruydu..Artık, O'nun as.bu nuruydu kâinata, ziyâsını dağıtacak ve bilinmez olana ulaştıracak yolların ilk ışığı,ilk durağı ve ilk membaı..O as. başlayan pınarın ilk damlasıydı ve onunla akacaktı kâinatın hayat ırmağı..Artık o'suz hayat yaratılan zamanın hiç bir diliminde yoktu ve olmayacaktı..
Zaman, onunla birlikte yaşayacak,kıymetlenecek ve onunla can içre olacaktı..Ve bir gün ömrü bittiğinde, artık "Nur" olacaktı ama "Zaman" olmayacaktı..Ve zaman görevini tamamlamış bir "can "olarak bir yaratılmış olarak sırra gark olacaktı..
Evet; "O Bir Beşer di" as..Yaratılmışlar içerisinde yaşayan,"Çakıl taşları içerisinde bir Zümrüt olan Beşer"..Amine idi annesi babası Abdullah bin Abdulmuttalib..Ve Mekke idi belde..Ve zamanın o'na bakan dilimi bir nisan sabahı ve beşyüzyetmişbir tarihini remz ediyordu..Ve O'na gülümsüyordu zaman..Kâinatın biricik sevgilisinin dünyaya teşrif anıydı o an..Bu tarihe ayrı bir özellik verilmişti; kâinatın biricik ve yegâne sahibi Allah cc.tarafından..
Yeniden can bulan hayat,artık ömrünü yaşamaya başlamıştı..
"O'nu rabbi terbiye edecekti".! .
O'na beşerin hiçbir şekilde müdahalesi olmamalıydı..Evet o varlık âleminde idi..Ama varlık âleminin hiçbir varlığı ona yön vermemeliydi..Şefkâtin biricik kaynakları olan; baba ve sonra anne müdahalesi üzerinden alınmalıydı ilahi hikmet gereği....Ve sonra sırasıyla kendini en çok seven beşer âleminin varlıkları..Ve hepsi vazifeleri müddetince ona titrediler..O'nu canlarından çok sevdiler..Ama hiç birisi O'nu yaratan -Allah -kadar sevemez ve koruyamazdı.! .
O; ilâhi muştuların habercisi olacak, kâinatı saracak kutsi bir göreve hazırlanacaktı..
Beşer –insanlık-dilinde mucize diye ifade edilen her şey artık onunla beraberdi.. Henüz küçücük bir çocuk iken,"Düğünde çalgı sesleri bile kulağına ulaşamadan uyuyuverdi.".
"Ardınca yürüdü bulutlar, O'na gölge vermek için" sabırsızlandılar.
.Bahira keşfetmişti bu ulvi renkler taşıyan çocuğu."bakın" dedi.."Buna sahip çıkın –Bu farklı- Bu kâinata nizam sunacak bir müjdenin habercisi"..
Zaman, o nu doğruladı ve dediği gibi çıktı..
Daha gencecik iken Hilfu'L Fud'ül'un(Mazlumların Sığınağı) kurucuları arasında yer aldı..
Bir kaos olan "Hacerü'l Esved-i" Kabe'ye yerleştirme işini,zarif,dahiyane bir zekânın neticesi ile gönüller kırmadan ve koyuvermişti kenarından tutarak bezin..
Ve herkes mutluydu..Tüm kabileler.. Ve sessizce Hacerü'l Esved'le birlikte köşe taşlarını da koydu hayatın..
Hira dağında,"Oku! " diye emredilmişti..Ama "Okuma" bilmiyordu.. Ümmi'ydi.. Yazamıyor ve Okuyamıyordu..Mekke'nin fethinden bir –kaç sene evvel "Hudeybiye Anlaşması" yazılırken,müşrikler O'nun Resul oluşunun yazılışına itiraz ettiler..Kâtip, Hz.Ali'idi...Ali'ye "Göster" dedi "Bana neresinde yazıyor o kelime".. "Resul nerede yazıyor? "..ve "Mübarek tükürükleri ile sildi"..Ama bu siliş büyük bir fethin habercisi silişti..
Müjde ve Saadet asrının temeli ve kâinata nizam getirecek olan bir siliş.! .
"Çünkü o zaman ve mekânlar üstü bir mesajın sembolü idi."
"Çünkü o; Âlemlere Rahmet ve Müjdeci olarak tarif edilecekti en kutsal kitapta."
O'na Peygamberlik gibi seçilmişliğin tek ve yegâne görevi verilecekti..
Bu yüzden en güzel –en şirin yaratılmıştı..Nesepçe en seçilmişti.Bir beşer olarak zulmün en şiddetlisine maruz kalacaktı.
Kendi öz vatanından hicret etmeye zorlanacaktı..Dostları şehid edilecekti..
Evlatları ölecekti..Gözlerinden yaşlar süzülecekti.. Biricik İbrahim'ini toprağa verirken "Göz ağlar-yaş döker,kalp hüzünlenir! "buyuracaktı..
İçi inanılmaz bir rahmet denizi ile coşup dalga –dalga çevreye yayılacaktı.O'na uymak hep saadet getirecekti..Karşı olmak sonsuz bir felaket.! .
O rahmetti,evet Rahmetin peygamberi idi ama savaşacaktı Allah adına..
Savaşın da sembolü olacaktı..
Yapılan tüm zulme karşı hep affeden taraf olacaktı..
Nezaket ve Kibarlığın, veciz ve nükteli sözün pınarı olacaktı..
Kalbi,Allah tarafından –Cebrail tarafından yıkanmıştı bir kez..Hep affedecekti..İlahi görevin rahmet yönü böyle idi..Hep kucaklayacaktı..Asla ekşi bir söz ve asla ekşi bir cümle sarf etmeyecekti..
Bir keresinde Umm-u Mektum'a yapıvermişti de istemeyerek "derhal "ilahi ikâz gelivermişti"..
"Ey! bana rabbimi kızdırıveren "demişti" sonra "gözleri ama"ya..
Tevâzuu o kadar ruhunu ve benliğini sarmıştı ki "Tevâzuu göstereni Allah yükseltir buyurdu".".Bende keçi sütü içen, kemik suyunda kaynamış çorba yiyen bir beşerim "diyerek, Cennet kapısını ilk açacak olmanın şerefeni sırlayacaktı..
O'na ALLAH haber verecekti her şeyi ama yine o "Danışan, pişman olmaz buyuracaktı"..Hiç kimseye külfet olmayacaktı..Eşyasını taşımaya yeltenen dostuna " Sağlığı olduğu müddetçe insan kendi yükünü taşımalı "buyuracaktı..Söküğünü dikecekti..Sevgili eşlerine en güzel davranacaktı..İnsanlığa en hayırlı eş olmanın altın anahtarlarını sunacaktı..
Tıpkı gençliğinde olduğu gibi her şeye rağmen en güvenilir en Emin bir insan olacaktı ve şaka dahi olsa asla yalan söylemeyecekti...
En sadık bir dost ve ortak ve sözünden asla dönmeyen bir insan olacaktı..
Çocukları sevecekti,dostlarının çocuklarını hep kucağına alıp okşayacaktı,sevmeyenleri yerecekti..
Onlara "Cennet bahçelerinin gülleri " diyecekti..Hayvanlara,bitkiler e ve tüm eşyaya yaratılmış bir varlık olmanın ölçüsü içerisinde bakacak ve muhabbetle yaklaşacaktı..
Zühdün,takvanın ve güzel Ahlâkın nefsi adına en zor olanını tercih edecek ve en kolay olanını insanlara söyleyecekti..Kendisi aç kalacaktı ama,"İnsanı doyurmanın en büyük güzellik ve hayır olduğunu müjdeleyecekti"..
Devrim adına-yapılamaz gözüken en büyük inkılapları- yapacak, gelecek zamanı kucaklayan haberin ilk önderi olacaktı..
O,as.Allah'a Mirac olmanın şerefine eren tek peygamber olmasına karşın, beşerliğinden asla soyunmayacak ve Mucizeler üstü Mucize olan Kuran'ın muhatabı olmasına rağmen -kişiliğini ulu görmeyecekti..
Kıyamete kadar gelecek ülke başkanlarının en hayırlısı en büyüğü ve mütevazi yaşayanı olacak,evinde günlerce ocak tütmeyecek, bir hasır üzerine uzandığında izleri elleri ve yüzüne çıkacak ve kendine biraz imkân kullanmasını hatırlatan dostuna "Rabbine şükreden bir kul "olmayayım mı? "diyecek kadar; Âlî cenâp davranacaktı..
Kâinatın biricik sevgilisi,önderi, ahlâkın yegâna sembolü olan bu ulu'l âzam peygamber- sav- vefat ettiğinde; evinde bir miktar hurma- bir miktar arpa bırakacaktı..Ve Yahudi tüccardan yaklaşık doksan kiloluk arpaya karşılık rehine bıraktığı zırhıyla "borçlu" kalacaktı.Ve "Biz Peygamberler miras bırakmayız,ancak sadaka müstesnadır" buyuracaktı..
"Yine O'nu Amerikalı araştırmacı-yazar Michael Hart 1982'de yayınladığı ve insanlık tarihinin en önemli yüz kişiliğini konu alan yapıtı"nda- En Etkin Yüz"de birinci sırayı Hz. Muhammed'e @ ayıracaktı..Bu tespit,O'nun peygamberliğini kabul etmeyen birinin,buna rağmen,O'nu dünyanın gelmiş-geçmiş en etkin önderi olarak gördüğünün açık bir ifadesi" olarak tarihe geçecekti.
Nihayet olarak,küreselleşen ve her yanında mazlumların/Müslümanların kanının aktığı içinde bulunduğumuz şu hüzün günleri içerisinde olan dünyada; yegâne muhafaza edeceğimiz ve canımız gibi sahiplenip haliyle hâlleneceğimiz, biricik övüncümüz,sevincimiz ve şefaatçimiz olacak olan sevgiliye her zamankinden daha çok ihtiyaç içindeyiz ve daha çok muhtacız! .
Sonsuz salat ve selâm sana olsun Ya RESULALLAH..

[puar]

Ecmain...
Nurunla gel...
insanlık sana muhtac ya RESULALLAH :(

[sivaslıgenç]

Ya bu Danimarka neden bu kadar müslümna düşmanı .Haysiteysizler ne geçiyor anlamıyorum ellerine bu karikatürleri çizdinmi.

[musa18]

Sirf giciklik.baska bisey degil

[puar]

Onlar bu karikaturlerin ateşi ile yanacaklar...

[ceylankimya]

Onlar kendi sonlarını hazırlıyorlar
inşallah biz onları
ALLAH' ın KAHHAR ismine havale ediyoruz...

Biliniz ki sonunuz alevli bir ahtır
intikam alanların en hayırlısı ALLAH 'tır.

[EyüphanAydın]

Bizden Ne İstiyorlar,Hala Anlamış Değilim.Ama Bu Yaptıkları Yanlarına Kalmıyacak.

[elif58]

Ne diyelim Allah onları islah etsin.Onlar kimki o gül kokulu eşi benzeri olmayan efendimizin karikatürünü yapıp sergiliyorlar.Arkadaşlar bu karikatürlerin aynıları youtubedede var lütfen o konuya el atalım.

[burcum]

Peygamberimize dil uzatanları Rabbim '' KAHHAR '' isminle kahrı perişan eylesin ...