Atatürk bugün Sivas'ta ders verdi

[Sivaslilar.Net]

Ebediyete intikal edişinin 72. yıldönümünde 10 Kasım günü rahmet ve minnet ile andığımız Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünden 1 yıl önce 13 Kasım 1937'de Sivas'ı son kez ziyaret etmiş, 2 Eylül 1919'da Cumhuriyetin temellerinin atıldığı tarihi kongre binasında ders verirken Sivas'taki hatıraları canlanmıştı.

10 Kasım 1938'de hayata gözlerini yuman Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ebediyete intikal edişinden bir yıl önce 13 Kasım 1937 saat: 09.00'da Sivas'a son kez gelmiş, 1981 yılından sonra Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi olarak düzenlenen o dönemki Sivas Lisesi'nde geometri dersi vermişti.
Tarihte çok önemli bir yeri olmasına rağmen hak ettiği noktada olmayan Sivas'ı, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk çok önemsiyordu.
Sivas onun için bambaşka manalar içeriyor, Cumhuriyet meşalesinin yakıldığı kentten ve halkından her fırsatta övgü dolu sözlerle bahsediyordu.

HATIRALARI CANLANDI

2 Eylül 1919'da Cumhuriyetin Temellerinin atıldığı tarihi binada gençlerle bir araya gelen Büyük Önder, tarihte önemli bir yeri olan Kongre Binası'ndaki hatıralarını paylaştı.
Cumhuriyetin şekillenmesinde büyük rol oynayan Sivas'ta dava arkadaşları ile birlikte 108 gün milli mücadeleyi yöneten Büyük Önder Atatürk Cumhuriyet'in ilanından sonra da 5 kez Sivas'a teşrif etmiş, kentte en son ziyaretini ise 13 Kasım 1937'de gerçekleştirmişti.
Büyük Önder Atatürk'ün bu ziyaretini önemli kılan tek unsur, ölüm tarihi olan 1938 yılından 1 yıl, 10 Kasım olan ölüm gününden ise 3 gün sonra kentte teşrif etmesi değildi.
Tarihi kaynaklara göre Büyük Önder Atatürk, 12 Kasım 1937 günü Ankara'dan özel treni ile Sivas'a hareket etti, 13 Kasım 1937 günü saat 09.00'da yani hayata gözlerini yumduğu saatten 5 dakika önce Sivas'a geldi.
Yaşamı boyunca Sivas'a büyük önem veren ve bunu her fırsatta dile getiren büyük devlet adamının bu, Cumhuriyet Şehri Sivas'a son ziyareti oldu.

SİVAS LİSESİ'NDE GEOMETRİ DERSİ

Atatürk, Sivas Kongresi'nin toplandığı Sivas Lisesi'ne, Lise Müdürü ve Matematik öğretmeni Ömer Beygo ve Başyardımcısı Felsefe öğretmeni Faik Dranaz ve öteki ilgililerle Kongre salonuna geldiler. Burada önce, 4 Eylül 1919 da tarihî kongrenin toplandığı Kongre salonunu ve özel odasını gezdi ve o günkü dekoru aynen korunan bu oda ve salonda o güne ait hatıralarını anlattı. Sonra topluluk halinde Lisenin 9/A sınıfında programdaki Hendese (Geometri) dersine girdi.
Bu derste bir kız öğrenciyi tahtaya kaldırdı. Öğrenci tahtada çizdiği koşut iki çizginin başka iki koşut çizginin kesişmesinden oluşan açıların Arapça adlarını söylemekte zorluk çekiyor ve yanlışlıklar yapıyordu. Bu durumdan etkilenen Atatürk, tepkisini, “Bu anlaşılmaz Arapça terimlerle, öğrencilere bilgi verilemez.
Dersler, Türkçe, yeni terimlerle anlatılmalıdır.” dedi ve tebeşiri eline alıp, tahtada çizimlerle “zaviye”nin karşılığı olarak “açı”, “dılı” nın karşılığı olarak “kenar”, “müselles”in karşılığı olarak da “üçgen” gibi Türkçe yeni terimler kullanarak, bir takım Geometri konularını ve bu arada Pythagoras teoremini anlattı.
Atatürk, dilimize karşılığı “koşut” olan “muvazi” kelimesinin yerine kullandığı “paralel” teriminin kökenini açıklarken Orta Asya'daki Türklerin, kağnının iki tekerleğinin bir dingile bağlı olarak duruş biçimine “para” adını verdiklerini anlattı.
Atatürk, bu derste aynı zamanda ders kitaplarının birkaç ay içinde Türkçe terimlerle yazdırılıp bütün okullara ulaştırılmasını emir buyurdu.
(Önerkol: “Tarihsel Bir Anı”, Bilim ve Teknik: Kasım 1981, Sayı: 180, s. 16.)
Kaynak: Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...])

KONGRE MÜZESİ (SİVAS LİSESİ)

4 Eylül 1881 tarihinde Müze-i Hümayun Müdürlüğüne atanan ve Türk Müzecilerinin dönemini başlatan Osman Hamdi Bey'in Vilayet Müzelerine önem verilmesi istekleri doğrultusunda, Sivas'ta müzecilik fikri erken gelişmiştir.
1922 yılında başlatılan çalışmalar neticesi, Maarif vekâleti ve Hars Müdürlüğünce toplanan eserler, Kongre Lisesinde bir araya getirilerek, 1923 yılında, gezilebilir düzeyde bir müze deposu oluşturulmuştur. Lise binasının yetersiz kalması sonucu 1927 yılında eserler Gökmedrese' ye taşınarak daha iyi bir çalışma ortamı sağlanmış ve müze burada 1934 yılında ziyarete açılmıştır. 1967 yılında onarımı tamamlanan Selçuklu eseri Buruciye Medresesine taşınan Müze, bir yıl sonra 1968 tarihinde ziyarete açılmıştır. Uzun yıllar Buruciye Medresesinde hizmet veren Sivas Müzesi, 1990 yılından itibaren de Sivas Kongresi'nin yapıldığı “Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi” olarak düzenlenen Tarihi Kongre Binası'nda hizmet vermeye devam etmektedir.
Sivas Müzesi, Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi, Arkeoloji Müzesi ve Aşık Veysel Müzesi olmak üzere 3 birimi bünyesinde bulundurmaktadır.
Sivas İl merkezi İnönü Bulvarı üzerinde yer alan Müze binası Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül-18 Aralık 1919 tarihleri arasında “Milli Mücadele Karargâhı” olarak kullanılmış olduğundan Cumhuriyet tarihimizde çok önemli ve müstesna bir yer tutmaktadır. 12 Rebiülevvel 1310 H. (5 Ekim 1892) tarihinde, Sivas Valisi Mazlum Paşazade Memduh Mehmet Bey tarafından Mülkü idadi (Lise) binası olarak yaptırılmıştır.
Binanın yapım kitabesi Müze teşhir salonunda, binayı yaptıran Sivas Valisinin halıya dokunmuş portresi altında sergilenmektedir.
19. yüzyıl Geç Osmanlı Dönemi Sivil Mimarlık örneklerinden biri olan yapı, dikdörtgen planlı, doğu yönde üç, batı yönde iki katlı ve iç avluludur. 33.50x39.50 m. ebatlarındaki yapının dış cephelerinde taş, iç mekânlarda ise ahşap malzeme kullanılmıştır. Ana girişin bulunduğu kuzey cephenin tamamı ile doğu batı cephelerinin yarısı kesme taştan yapılmış, kalan diğer cepheler ise moloz taş ile örülerek üzeri sıvanmıştır. Binaya dört yönden girişi sağlayan kapılardan doğu ve batıda yer alanları bodrum kata, diğer iki kapı ise zemin kata açılmaktadır. İstasyon caddesi yönündeki giriş, yapıya 1930 yılında yapılan onarımlar sırasında eklenmiştir. Dış cephede zengin ve hareketli bir mimariye sahip olan bina iç cephede yüksek tavanları ve simetrik planı ile dikkat çekmektedir. Bina 1980 yılına kadar “ Kongre Lisesi “ adıyla Türk Milli Eğitimine hizmet vermiştir. Tarihi kongre binasının zemin katında etnografik eserler, birinci katında ise Atatürk ve Sivas Kongresi ile ilgili belgeler teşhir edilmektedir.
Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...])

Ersan Arslan / Sivasın Sesi

[Arif Coşkun]

Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı ve inkılaplarını hep sabırlı, ikna edici, güven verici, bilgili "öğretmenliği" sayesinde başarmıştır.
Gerek öğretmenlik ve gerekse eğitimcilik kısmen doğuştan getirilen bazı özelliklere, kısmen de sonradan öğrenme ile kazanılan bilgilere sahip olmayı gerektiren bir sanat ve bilimdir. Bu açıdan bakıldığında, Atatürk'ün tam bir öğretmen ve eğitimci ozelliği taşıdığıını gorürüz. O'nun kişiligini ögretmenlik ile özdeşleştirmesi bu bakımdan son derece isabetlidir.
Yüreğinde Allah, vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisiyle dolu her Türk öğretmeni, Atatürk'ün eğitim anlayışını tüm meslek hayatı boyunca yaşamalı ve yaşatmalıdır.
Atatürk eğitimciliğin sıradan ve basit bir iş olmadığının farkındadır. Ona memleketin refaha kavuşması bile buna bağlıdır

[NECMEDDİN ÖZBEK]

arkadaşlar cumhuriyetin temelinin atıldığı kentte cumhuriyetin kurucusu ile ilgili bir haber var o haberle ilgili bir tek duyarlı arkadaş var yorumundan dolayı arif arkadaşı kutlarken diğer sivaslıların ne yaptığını merak ettim doğrusu

[ismail 58]

Derse girenler sanırım, verilen ödevleri yapmamış ve gelecek nesile hakkıyla aktaramamış...

Şimdi ki nesilde geçim derdinden ne derse bakar olmuş ne ödev yapmaya mecal bulmuş...

[35gürün58]

Değerli arkadaşlar ülke olarak çok kritik bir dönemden geçmekteyiz milletimizin
uyanık olup gelişmeleri yakınen takip etmesi gerek, Füzeleri ülkemize yerleştirilmesi hususunda yapılan anlaşma bağımsızlığımıza vurulmuş en büyük darbe olmuştur. Atatürk'ümüzün bizlere emanet ettiği vatan bakın nasıl tehlikelere karşı savunmasız bırakılıyor bu milletin artık gözünü açması ve dur
demesi gerekmiyormu, gözlerimize perde indi, efsunlandıkmı ? lütfen duyarlı olalım. aşağıdaki yazı herkesin düşünmesi gereken bir yazı..




“TSK’yı PATRİOT FÜZELERİ İLE VURACAKLAR''

23.11.2010

Gazeteci Banu Avar’ın, bir senaryo olduğunu ileri sürdüğü sözler çok tartışılacak, Avar’ın paylaştığı senaryoya göre: Amerika tarafından parçalanmaya çalışılan Türkiye, AB dayatması ile federatif yapıya doğru ilerleyecek, 100 Kürt belediye özerkliklerini ilan edecek. Bu duruma müdahale etmek isteyen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ise, füze kalkanı bahanesi ile Türkiye ve çevresine yerleştirilmesi planlanan patriot füzeleri ile vurulacak.

ERSAN ARSLAN
TRT’den çıkarılarak işsiz kalan Gazeteci Banu Avar’dan bir senaryoya dayandırılarak söylenen şok sözler:
“2011 seçimlerinde yeniden aynı hükümet kazanıp devam ederse hemen akabinde Anayasa değiştirilecek. Anayasa’daki ilk 3 madde kaldırılacak.
Türkiye’nin artık bölünmez bütünlüğü falan hiçbir şeyi kalmamış Türklüğü kalmamış bir ülke haline gelecek. Ondan sonra federatif yapıya doğru gidilecek. Tam o sırada, federasyon çalışmaları sırasında AB’nin bize dayattığı, zorladığı ve kabul ettirdiği kendi kaderini tayin hakkı devreye girecek ve bütün oradaki 100 Kürt belediye BDP’nin belediyeleri özerkliklerini ilan edecekler. Ve refleks olarak buna ne olursa olsun karşı duramayacak olan TSK harekete geçecek ve buraya daha önce yerleştirilen veya da çevreye yerleştirilen patriot füzeleri ile TSK hava kuvvetleri vurulacak."
Amerika, İsrail ve Gürcistan Büyükelçilerinin TRT üst yönetimine ‘atın bu kadını’ şeklinde baskı yapması sonucu işten çıkarıldığını iddia eden gazeteci Banu Avar’dan, gündem oluşturacak iddialar geldi.
Uzun yıllar TRT’de ‘Sınırlar Arasında’ adlı belgesel programını yapan ünlü gazeteci Banu Avar Sivas’ta gündem oluşturacak açıklamalarda bulundu. Kent ile ilgili düşüncelerini de gazetemiz ile paylaşan Avar, Sivas’ın kendisi için çok önemli bir şehir olduğunu, her fırsatta Sivas’a gelemeye çalıştığını söyledi.
Kentteki ilk ziyaretini davetlisi olduğu İMKB Anadolu Lisesi’ne gerçekleştiren Avar okul yönetimi ve öğrenciler ile bir süre vakit geçirdi. Avar İMKB Anadolu Lisesi’nde öğrencilere yaptığı kısa konuşmanın ardından gazetemize yaptığı açıklamada, şok etkisi yaratacak ifadeler kullandı.
Konferans vermek üzere geldiği kentte, gündemdeki füze kalkanı projesi ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Avar, konuşmasında paylaştığı teorilerle şok etkisi yarattı.
“FÜZE KALKANI
TÜRKİYE İÇİN
TEHDİT…”
Türkiye’ye kurulmak istenen füze kalkanının Türkiye’ye çok şey kaybettireceğini savunan gazeteci Banu Avar, füze kalkanının Türkiye’ye kurulmak istenmesindeki asıl planın Türkiye’yi bölmek ve parçalamaya yönelik senaryoların gerçekleştirilmesine olanak sağlamak için olduğunu savundu.
Füze kalkanı konusunda halkın aldatıldığını savunan Avar; "Füze kalkanı konusunda Türk halkı aldatılıyor. Ben bunu anlatmak için, evimi, eşimi, akrabamı bıraktım bütün Anadolu’yu dolaşacağım. Bu korkunç bir şey çünkü.
Bütün bu kararlar alınırken Türk halkına soruldu mu? HSYK’nın bilmem nesi soruluyor da bu kadar önemli, hayati bir şey, çocuklarımızın, torunlarımızın hayatını ilgilendiren bir şey neden referanduma gitmedi.
HSYK mı önemli, yoksa bütün bir ülkenin üzerine örülen çorap mı önemli? Niye sormadı bunu bu hükümet? Bunu bu hükümete soruyorum, herkese soruyorum ve de TSK’ya soruyorum. Niye kimsenin sesi çıkmıyor? Bu bizim hayatımızı ilgilendiren bir şey. Eğer her konuda referandum, referandum diye çıkılıyor ise bunda da yapılması lazım.”
“İKİZ KULELERİ
AMERİKA
KENDİSİ VURDU”
Türkiye’yi çok ciddi tehlikelerin beklediğini savunan gazeteci Banu Avar, Amerika’nın ikiz kulelere yapılan saldırılarla bugünleri planladığını ileri sürdü.
İkiz kule saldırısında Amerika’nın kendisini vurduğunu savunan Avar, şimdi ise hedefte Türkiye’nin parçalanması olduğunu ileri sürdü.
Avar; “Olası tehditler fecidir, tek dünya imparatorluğunu hedefleyen bir Amerika Birleşik Devletleri var. Amerika diyor ki, tek dilli, tek dinli ve tek bayraklı bir imparatorluğun başkanı olacağım ben. Bunu çok uzun zaman önce kendisi söylüyor, ‘komplo teorisi’ diyenlerin şimdi yemyeşil olması lazım.
Ksincer, Huntington kendisi bunları söyledi. Bunların hepsi kitaplarında var. Onun için bizim diyor, “özellikle Ortadoğu ve özellikle Türkiye’yi param parça etmemiz lazım. Onu denetim altına alacak uygulamalar yapmamız lazım. Çünkü bütün enerjinin 4’te 3’ü Çin ve Türkiye’nin arasında biz buraya el atmazsak 20 sene sonra tamamen enerjisiz ve batık durumda kalacağız.” O nedenle de özellikle Türkiye kırılmadan, Avrasya’nın kilidi konumunda şeklinde addediyorlar. “Avrasya’nın kilidi kırılmadan Avrasya’ya girmemiz ve başarılı olmamız imkânsız” onun için dediler, “biz buraya gireceğiz”
Şimdi buna yönelik bir takım çabaları vardı. Ama 2001 yılından beri de füze kalkanı konuşuluyordu zaten. Konvansiyonel silahlar mı, anti balistik silahlar mı? Diye zaten konuşuyorlardı.
Hatta dünya bankası ikinci başkanı Stiglitz'in sözüne göre ikiz kuleler bu nedenle vuruldu. Amerika kendi yaptı bunu. İkiz kuleleri vurdular ve dediler ki, bakın balistik sistem olmadan olmuyormuş konvansiyonel.”
“HEDEFTE İRAN VE
TÜRKİYE VAR”
Ameraka'nın hedefinde önce İran ardından da Türkiye olduğunu savunan gazeteci Banu Avar,
“1 trilyon dolarlık bir hacmi var füze kalkanı projesinin. Bütün dünyaya bunu yerleştirecek.
Stiglitz'in iddiası bu bunu başka türlü ikna edemezdi ve bu nedenle kendi kendini vurdu ve ‘bakın ne kadar önemli ve korkunç bir şey oldu biz mutlaka bunu yapmalıyız' dedi ve arkasından Afganistan'a girerek işe başladı. Irak Halledildi. Şimdi İran diyorlar. Evet, İran bence hedefte uzun süredir ama İran'dan sonra da Türkiye hedefte. Dolayısıyla burada İran ile Türkiye'yi bir birine kırdırarak hepimizden kurtulacaklar. Düşünceleri bu. Bunlar olmayacak inşallah” dedi.
“TSK'YI PATRİOT
FÜZELERİ İLE
VURACAKLAR”
Gazeteci Banu Avar, konuşmasında oldukça ilginç ve dikkat çekici bir takım iddiaları da gündeme getirdi. Kürt belediyelerin, özerkliklerini ilan edeceğini, TSK'nın bu duruma müdahale etmek için harekete geçtiğinde daha önceden Türkiye'ye ve çevresine yerleştirilen patriot füzeleri ile TSK'nın vurulacağı senaryosunu savunan Avar, çok tartışılacak sözlere imza attı.
Avar şu şekilde konuştu:
“2011 Mart ayı itibariyle bu füze kalkanı mevzusu başlıyor. Şimdi soracaklar, peki nereye koyacak bunları. Bir hesap bekliyor Amerikalılar Türkiye'den. ‘Siz bir çalışma yapın, bize yollayın' diyorlar.
Peki, bu çalışmayı neye göre yapacak Türkiye, yani siz tehdit algıladığınız ülkelere doğru çevirebilirsiniz bir şeyleri. Mecburlar İran'ın adını koymaya. Bunu durup dururken, Edirne'nin, Akdeniz'in falanca yerine koyamaz ki. Tehdit algısı neredeyse ona göre bir yerleştirme yapılacak. Dolayısıyla her şey ortaya çıkacak. O zaman bu millete ne cevap verecekler onu merak ediyorum. Mart ayında bütün bunların belirlenmiş olması gerekiyor. 2011 yılı çok tehlikeli bir dönemecin aşılacağı bir zaman Türkiye için.
2011'de birçok şey planlanıyor, Türkiye'nin başına örülecek çok çorap var. İnşallah bu oyunlara gelinmeden bu süreç aşılır.
Hesap şöyle bir senaryoya göre. 2011 seçimlerinde yeniden aynı hükümet kazanıp devam ederse hemen akabinde Anayasa değiştirilecek. Anayasa'daki ilk 3 madde kaldırılacak. Türkiye'nin artık bölünmez bütünlüğü falan hiçbir şeyi kalmamış Türklüğü kalmamış bir ülke haline gelecek. Ondan sonra federatif yapıya doğru gidilecek. Tam o sırada, federasyon çalışmaları sırasında AB'nin bize dayattığı, zorladığı ve kabul ettirdiği kendi kaderini tayin hakkı devreye girecek ve bütün oradaki 100 Kürt belediye BDP'nin belediyeleri özerkliklerini ilan edecekler. Ve refleks olarak buna ne olursa olsun karşı duramayacak olan TSK harekete geçecek ve buraya daha önce yerleştirilen veya da çevreye yerleştirilen patriot füzeleri ile TSK hava kuvvetleri vurulacak.
Senaryo şuanda bu ve bu korkunç bir senaryo. Ama önümüzdeki birkaç yıl içerisinde düşünülenin bu olduğu söyleniyor gene dış mihraklı olarak.”
“BEYİN
YIKIYORLAR”
Amerika'nın Türk halkının, askerinin beynini yıkamaya çalıştığını savunan Gazeteci Banu Avar, bu çalışmanın önemli bir ayağının medya aracılığıyla yürütüldüğünü ileri sürdü.
Avar; “Türkiye'yi kendi kendine vurduracaklar. Çünkü Türkiye'de uzun yıllardır, Alevi-Sünni diye bölmeye çalışıyorlar, Başörtülü-başörtüsüz diye bölmeye çalışıyorlar, Türk-Kürt diye bölmeye çalışıyorlar olmuyor.
Çünkü başka bir şekilde bir araya gelmişiz. Kenetlenmişiz, evlenmişiz. Ben Diyarbakır'da dolaşıyorum, oradaki insanlarla konuşuyorum. Bakma abla biz PKK'lı gibi duruyoruz, yoksa dükkânı açamam diyor. Başka baskılar var, başka bir dünyadan bahsediyoruz.
Amerika önce medyayı ele alır, aldı. Medya ile önce beyin yıkar, herkesi baskı altına alır. Mesela bugünlerde bir takım kadınlar, adamlar çıkıyor televizyonlarda diyorlar ki ‘çok iyi bir şey bu füze kalkanı' Vatandaş ne diye düşünüyor, 'normal söylem bu bunun dışına çıkarsam anormal olurum' bu müthiş bir baskı mekanizması. Ama bu insanlar, özellikle okumamış olanlar, ilkokul eğitimi bile olmayanlar en doğruyu düşünmeye başladılar. Okumuş insanlarda bir bozulma var. Çünkü bütün eğitim sistemini Amerika'nın denetimine verdiler. Erasmus'un, yani yasaklanması gereken şeyler bunlar. Erasmus, Türklerden en çok nefret eden filozof olarak tarihe geçmiştir. İsme bakın, Erasmus… Onu özellikle koyuyor. Yani bütün bunlarla birlikte beyin yıkamalar, NATO'ya giden askerlerimizin beynini yıkamalar. Büyük beyin yıkamalar söz konusu. Ama okumamış olanlarla özellikle, az eğitimli olanlarla inanılmaz derecede anlaşıyorum. Bire bir tamamen aynı düşünüyoruz. Biraz eğitimli olanlarda büyük bir çoğunluğunda, özellikle üniversite hocalarında inanılmaz bir beyin kelepçelenmesi ve akıl tutulması ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
BÜYÜKELÇİLER
İŞTEN ATTIRDI…
İşten çıkarılması ile ilgili süreci de gazetemiz ile paylaşan gazeteci Banu Avar; “Devamlı olarak TRT üst yönetimi taciz ediliyordu ‘bu kadını atın' diye. 2007 seçim yılı olduğundan ve 10 bin mail geldiğinden ki bu hiçbir özel televizyonda olmamış bir şeymiş. 10 bin mail geldiği için cesaret edemediler.
Çünkü 10 bin iletinin gelmesi demek çok daha fazla insanın beni destekliyor olduğu anlamını taşır ki, atmayı göze alamadı o zamanki yönetim. Fakat daha sonra, Amerikan, İsrail ve Gürcistan Büyük Elçilerinin direkt 'bu kadını atın' demesiyle ki, bu TRT'nin 2 numaralı adamı tarafından yüzüme söylendi benim ve attılar. Basın özgürlüğü falan yoktur Türkiye'de, öyle bir şey yok. Tamamen faşist bir sistem söz konusu, şuanda hiçbir yerde iş bulma imkânım da yok. İşsizim şuanda ve benim gibi binlerce gazeteci işsiz şuanda. Hiç gazete, Cumhuriyet falan da dâhil buna. Hiçbir gazete, hiçbir televizyona çıkma hakkımız yok. Eğer Amerika ve Avrupa Birliği'ne (AB) karşıysan hiçbir yere çıkamazsın bugün Türkiye'de” dedi.
SİVAS ÇOK ÖNEMLİ
BİR ŞEHİR…
Sivas'ı çok önemsediğini, Sivas'ın kendisi için ayrı bir önemi olduğunu söyleyen gazeteci Banu Avar, Sivas ile ilgili düşüncelerini gazetemiz ile paylaştı.
Avar; “Sivas benim için Sivas Kongresi demek. Ben Sevr'den Lozan'a, Lozan'dan Serv'e hedef Sivas Amasya diye bir yazım da var.
Bir örgütlenme biçimine bakarken o dönemi hatırlıyorum. Ona göre düşünmeye çalışıyorum. Mesela, Sivas'ta ne demiş? Amasya tamiminde ne demiş? Bugün bire bir uygundur bunları yapmak gerekir. Atatürk'ün Nutuk'da söylediklerini ve özellikle Samsun'dan sonra o çizgide Sivas, Erzurum Kongreleri'ni göz önüne alarak nasıl işler yapılmalı, nasıl bir araya gelmeli bunları düşünüyorum. Bu nedenle Sivas benim için çok anlamlı ve önemli bir kilometre taşı.
Benim burada çocuklarım var, üniversitede tanıştığım çocukları ziyaret ediyorum. Sivas çok önemli bir şehir, herkes bakın durup dururken Sivas'ın ötesine geçtiniz mi? Diyor. Sivas bir sınır çiziliyor, o anlamda da Sivas çok önemli. Sivas'a sık sık gelmeye çalışıyorum.”
BANU AVAR
KİMDİR…
Londra City University televizyon bölümünde üst lisans yapan ve BBC Tv Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalışmış, TRT'nin Londra muhabirliğini üstlenmiş ve Günaydın, Vatan, Dünya, Politika gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış ve birçok dizi yazıya imza atmıştır.
TRT 1 ve 2'de yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendiği programları yayınlanmıştır. (Mozaik, Kaleideskop)
32. Gün programının ilk yıllarında programın Londra muhabirliğini yapmış ve Kıbrıs belgeseli, Demirkırat gibi belgesellerde yapımcı/ araştırmacı olarak görev almıştır.
BEN SEZAR (‘I, Ceasar'), KIRIM SAVAŞI (‘Crimean War'), BÜYÜK OYUN ‘The Great Game' ve TRUVA ‘Troy' gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yeralmıştır.
1999'da Tv 8'in Belgesel Bölümünü kurmuş, 2004'e kadar 30'dan fazla belgesele imza atmıştır. 2004 yılında Attila İlhan, Erol Manisalı ile beraber işine son verilmiştir.
Denizciler, Bir Zamanlar Kıbrıs'da, Artık BİZ DE varız!, Devlerin Savaş Alanı Afganistan, Türkiye Sevdalıları gibi belgesellerden OHRİ, GÜZEL OHRİ Makedonca'ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında bir çok kez gösterime girmiştir; Rıza oğlu Haydar ALİYEV belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca gösterime girmiştir.
Banu Avar Haziran 2004'de TRT 1'de SINIRLAR ARASINDA adlı programın yapımına başladı. Bugüne kadar Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya, Çin, Hindistan, Güney Amerika' ve Avrupa'dan dosyalarla 82 ülkeden ekrana gelen program 2008 mayıs ayında ABD, İsrail, Gürcistan, İsveç büyükelçilerinin şikayetleri sonucu yayından kaldırıldı...
Banu Avar, 2004-2008 yılları arasında 40 küsur kurumdan çeşitli ödüller ve plaketler almıştır. 5 kitabı bulunmaktadır; Sınırlar Arasında(2006), Avrasyalı Olmak(2007 ocak), Hangi Avrupa(2007 ekim) ve ‘BÖL VE YUT!' (kasım 2008), HANGİ DÜNYA DÜZENİ (2009 kasım)
2009 Şubat ile Haziran arasında AVRASYA TV (ART)'de DÜNYA DÜZENİ adlı haber programını yaptı.
Kaynak: ([Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...])