Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Hertelden
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

Hertelden Her Telden Muhabbet Burada



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 18.07.2016, 15:32   #1
Serdar Yıldırım
Yeni Yiğido
NO AVATAR
 
Serdar Yıldırım Şuan Serdar Yıldırım isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 29.05.2023 19:11

Üyelik Tarihi: 25.08.2009
Yaş: 64
Mesajlar: 41
Tecrübe Puanı: 536 Serdar Yıldırım FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Lächeln Antilop İle Akrebin Dostluğu

Afrika'nın ortasındaki uçsuz bucaksız düzlüklerde bir antilop yaşıyormuş. Bu antilop arkadaşlarıyla yarışır ve birinci olurmuş. Çok hızlıymış. Onun çitalarla yarışıp birinci olduğunu görenler varmış.

Bir gün antilop, diğer antiloplarla yaptığı yarışı en ön sırada tamamlamış. Yarışı seyreden orman sakinlerinden bazıları antiloptan imzalı resim istemişler. Antilop çantasında bulunan resimleri alarak imzalamaya başlamış. En sondaki akrebe sıra geldiğinde şanssızlık bu ya resim bitmiş.

Antilop:
" Ne yazık ki resim bitti. Çok isterdim bir resmim daha olsaydı ve imzalayıp size verseydim ama olmadı. Çantada hiç resim kalmadı. Başka sefere söz size iki resim imzalarım. "

Antilop böyle demiş ama akrep herkesin yanında küçük düştüğünü sanıp utanmış, kızarmış. Antilop yürüyüp giderken, dişlerini gıcırdatmış:
" Görürsün sen antilop, bunu yanına bırakmam. İntikamım korkunç olacak. "
Daha sonraki günlerde akrep, antilobun girdiği her yarışı seyretmiş. Yarış bitince antilobu tebrik etmiş. Kendini ona tanıtmış. Aralarında dostluk ortamı oluşmuş.

Bir gün akrep:
" Şampiyon, seninle arkadaş olmak istiyorum. " demiş.
Bunun üzerine antilop:
" Ne zamandan beri tanışıyoruz, arkadaşız ya. " demiş.
" Arkadaşız da, ben bu arkadaşlığı ileri seviyelere taşıyıp, sırdaş olmak istiyorum. Pek çok sırrım var ve bu sırları seninle paylaşmak istiyorum. "
" Tamam, anlat o zaman. Gel şu tenhaya gidelim, orada ne sırrın varsa anlatırsın. "
" Olur mu, arkadaşım! Toprak, ağaç, çimen bizi duyabilir. Yerin kulağı vardır. Sen iyisi mi izin ver üstüne çıkayım, oradan kulağına girip anlatayım. Böylece kimse sırlarımı duymamış olur. "

Akrebin isteğinde kötü niyet aramayan antilop, ona izin vermiş. Akrep hızlı adımlarla antilobun üstüne çıkmış ve kısa bir zaman sonra kulağına girip orada çöreklenmiş ve başlamış antilobu tehdit etmeye:
" Hemen yere çök ve sesini çıkarma. Yoksa seni sokarım. "

Antilop olanlardan bir şey anlamamış. Akrebin ses tonundan işin ciddiyetinin farkına varmış ve yere çökmüş. Antilobun çok korkması ve her istediğini yapması akrebi azdırmış, daha büyük olaylara zemin hazırlamasına fırsat yaratmış.

Akrep antilobun yarışlara katılmasını istiyormuş ama yarışta önde giden antiloba, yavaşla yoksa kuyruğumu kulağına saplarım, diyormuş. Yavaşlayan antilop sonuncu oluyor ve taraftar kaybediyormuş.

Günler sonra antilop yalnız ve çaresiz kalmış. Artık akrebin zorlamasıyla yarışlara katılıyor ve sonuncu olunca gözyaşları içinde ağlıyormuş. Antilop ağlarken, akrebin kahkahaları kulağında çınlıyormuş.

Akrep bir gün neden böyle davrandığını anlatmış, Resim olayından bahsetmiş.
Günlerden bir gün antilop toprak yolda yürürken, hapşırmış. Antilobun kulağında duran akrep boş bulunmuş, yere düşmüş. Akrebi yerde gören antilop ayaklarıyla vurarak onu ezmiş. Böylelikle akrepten ve onun acımasız dostluğundan kurtulmuş.

Antilop daha sonra yarışlara katılmaya başlamış. Girdiği her yarışı kazanarak, kendine taraftar toplamış. Çevresi giderek genişlemiş, arkadaşları çoğalmış. Arkadaşlarına, herkesle arkadaş olabilirsiniz ama bir akreple kesinlikle arkadaş olmayın. Akrebin size vereceği zarar hayatınıza bile mal olabilir, demiş.

SON



Serdar Yıldırım
Serdar Yıldırım isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 06.11.2021, 13:15   #2
Serdar Yıldırım
Yeni Yiğido
NO AVATAR
 
Serdar Yıldırım Şuan Serdar Yıldırım isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 29.05.2023 19:11

Üyelik Tarihi: 25.08.2009
Yaş: 64
Mesajlar: 41
Tecrübe Puanı: 536 Serdar Yıldırım FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: Antilop İle Akrebin Dostluğu

ALTIN ELMA
Genç bir adam bisikletiyle, dedesini görmek için, Elmalı Köyü'ne gidiyormuş. Genç, uzun süre yol aldıktan sonra toprak yola girmiş. Toprak yolda giderken, bisikletin lastiği patlamış. Bisikletini ilerideki çalılıklara saklamış, dönerken bisikletini almayı umuyormuş. Kestirme olsun diye patika yola girmiş ve sonunda yolunu kaybetmiş. Genç adam günün ilerleyen saatlerinde gördüğü elma ağacına doğru yürümüş. Işıl ışıl, sapsarı bir elmayı koparmak için uzandığında: Dur insanoğlu! O altından bir elmadır, sakın koparma, diyen elma ağacının sesini duymuş. Genç adam hangi elmayı koparmak istese aynı sesi duyuyormuş.

Bunun üzerine genç adam: Elma ağacı, iyi, güzel diyorsun da, senin dallarında altın olmayan elma yok mudur? Diye sormuş.

Elma ağacı: Yoktur. Elmalarım altındandır, çünkü ben altından elmalar üreten bir elma ağacıyım. Bu kadar altın elmayı görüp de altın olmayan elma aramanı şaşkınlıkla karşıladım. Demek ki, gözü tok bir gençsin. Elmaların hepsi senin olabilir ama üç şartımı yerine getirmen gerekir.

Genç adam: Neymiş o üç şartın çabuk söyle. demiş.

Elma ağacı: Birincisi, kanaat et; ikincisi, yalan söyleme; üçüncüsü, canlıların hayatına saygı duy. Bu şartlarımı kabul ediyorsan elmaları toplamaya başlayabilirsin. Sakın unutma, gölgem seni takip edecek.

Genç adam şartları kabul etmiş ve altın elmaları toplamaya başlamış. Oralarda bulduğu bir çuvala elmaları doldurmuş ama elli elmayı yeterli görmüş, kalan on dört elmayı dallarda bırakmış, kanaat etmiş.

Genç adam yolda giderken, önüne eşkiyalar çıkmış. Eşkiyaların reisi, çuvalda ne olduğunu sormuş. O da, çuvalda altından elmalar var, demiş. Yalan söylememiş. Eşkiyalar, gencin cevabına gülmüşler, sonra üstünü aramışlar ama para-pul bulamamışlar. Çuvalın içine bakmak akıllarına gelmemiş. Al çuvalını git yoluna, demişler.

Genç adam daha sonra yolun iyice daraldığı bir yerde yüzlerce karınca görmüş. İleri gitmek için yürümesi pek çok karıncanın hayatına mal olacağı için, çuvalı yere bırakmış, karıncaları seyre dalmış. Canlıların hayatına saygı duymuş. Karıncalar az sonra yuvalarına girip gözden kaybolmuşlar. Ağacın gölgesi, üç şart yerine geldi, altın elmalar senin oldu, yolun açık olsun, demiş ve geri dönmüş.

Genç adam yolda bir köylüye rastlamış ve dedesinin köyünü sormuş. Şansa bak, köylü dedesinin köyündenmiş. Tanışa, konuşa köye varmışlar. Dede, torununun ziyaretine gelmesine çok sevinmiş. Gözlerinden akan iki damla yaşı fark ettirmemeye çalışmış. Yaşlılar böyleymiş işte, bir küçük ziyaret onları duygulandırırmış.

Akşam komşular dedenin evinde toplanmışlar. Genç adam başından geçenleri anlatmış. Anlattıklarına kimse inanmamış. Şehir hayatı sana yaramamış. Gel, bu köyde yaşa, demişler. Genç adam ispat için, çuvaldaki altın elmaları odanın orta yerine dökmüş. Altın elmaları gözleriyle gören komşular, çaresiz fikir değiştirip, genci övmüşler, göğsünü kabartmışlar: Biz sana şaka yapmıştık, beyim. Yoksa anlattıklarına tastamam inanmıştık. İnsanın bir çuval altını olur da, onun dediklerine inanılmaz mı? Her dediği doğrudur ve peşinden gidilir. Sen komutanımız ol, biz seninle savaşa gideriz.

Bunun üzerine genç adam, dedesine ve komşulara birer altın elma vermiş. Hepsi mutlu olmuş. Dede tef çalmış, komşular oynamış. Genç adam ertesi gün öğle vakitleri uyanmış. Bakmış dışarıda bir gürültü var. Olayı duyan köy halkı, biz de altın elma isteriz, diyerek kapının önünde uzun kuyruklar oluşturmuş. Genç adam, dedesini uyandırıp kalan kırk altın elmayla birlikte arka bahçeden kaçıp gitmişler. Şehirde gencin babası, annesi ve iki kardeşi olanlara çok sevinmişler. Neleri varsa eski evlerinde bırakıp, malikâne satın almışlar ve uzun yıllar mutlu ve zengin olarak yaşamışlar. Bu masalı okuyan herkesin bir çuval altın elması olması dileğiyle Serdar Yıldırım saygılar sunar.
Serdar Yıldırım isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Türk-Moğol Kabile Yaşantısı-1 cebe Serbest Kürsü 21 19.07.2016 15:17
HAYIRLI CUMALAR... sibelYILMAZ Dini sohbet 1230 08.02.2013 03:13
Ömer Muhtar Dilsad Hatun Serbest Dini Konular 0 01.09.2010 00:09
YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI barikat58 Serbest Kürsü 73 30.09.2009 21:28
Bayat Ekmekten Yapılan 30 Çeşit Yemek seva Hamur İşleri 10 22.03.2009 13:45


WEZ Format +2. ?uan Saat: 06:18.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.