Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Atatürk ve Sivas
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Bugünki Mesajlar

Atatürk ve Sivas Atattürk ve Sivas



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
 
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 07.02.2008, 10:37   #1
KAFKASKAR
Yiğido
 
KAFKASKAR - Ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
KAFKASKAR Şuan KAFKASKAR isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 02.09.2012 14:08

Üyelik Tarihi: 03.12.2007
Yaş: 76
Mesajlar: 175
Tecrübe Puanı: 618 KAFKASKAR FAZLA SÖZE GEREK YOKKAFKASKAR FAZLA SÖZE GEREK YOK
Standart Atatürk'ün Hz. Muhammed'e Bağlılığı ve Dine Hizmetleri

HZ. PEYGAMBERE BAĞLILIĞI

Atatürk aynı ismi taşıdığı Hz.Muhammed Aleyhisselam’a son derece bağlı ve saygılı bir insandır. Bu saygı ve bağlılığı ifade etmesi açısından şu olayı nakletmemiz yerinde olacaktır: Bir vesile ile Batılı bir oryantalistin Hz. Peygamber hakkında yazdığı bir kitap kendisine sunulur. Oryantalist kitabında Yüce Peygamberimizden; “cezbeyetutulmuş sönük bir derviş” diye söz eder. Bunu okuyunca Atatürk şu yorumu yapar: “Bu gibi cahil adamlar onun yüksek şahsiyetini ve başardığı büyük işleri kavrayamazlar. O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O anılacaktır, yaşayacaktır.”

ATATÜRK’ÜN DİNE OLAN HİZMETLERİNDEN BAZI ÖRNEKLER

Atatürk İslam dininin herkes tarafından çok iyi öğrenilmesi taraftarıdır. Geri kalışımızın en büyük nedenleri arasında dine yabancı kalışımız gelmektedir. İşte Atatürk sürekli bundan bahsetmektedir. Diyorki; ''Kur'an-ı Kerim dinliyorsunuz,onun peşinden gidiyorsunuz, ama ne dediğini anlamıyorsunuz. Bir insan inandığı, peşinden gittiği bir şeyi anlamaz mı?'' Atatürk, şikayet ettiği bu konuda somut bir adım atmak ister ve Kur'an-ı Kerim’in Türkçe'ye çevrilmesini emreder. Kur'an'ı Kerim'in tefsirinin o günün insanlarının anlayacağı bir dille yapılmasını ister. Bu maksatla Merhum Elmalılı Hamdi YAZlR'a tefsir; Mehmet Akif'e de meal yapma görevi verilir.

Atatürk’ün din alanında yaptığı önemli hizmetlerden birisi de hutbelerle ilgilidir. Bildiğiniz gibi Cumhuriyet gelinceye kadar Osmanlı döneminde hutbeler Arapça okunurdu. Hutbe; hitap etmek ve konuşmak demektir.Cemaata bir şeylerin anlatması demektir. Atatürk'ün talimatıyla hutbeler Türkçeleştirildi. Şimdi camilerimizde dinimizi ve dünyamızı ilgilendiren bir çok konular, hatiplerimiz tarafından anlaşılır ve sade Türkçe olarak anlatılmaktadır. Sağlıkla, çevreyle, tabiatla, iktisatla ilgili konular anlatılıyor. Konular 5 dakikada halkımıza aktarılıyor. Hutbeyi fazla uzatmakta doğru değildir. Dikkatten kaçar, akılda, hatırda kalmaz. Onun için 5 dakikada, kısa zamanda bir çok bilgiler verilmektedir.

Tabiinden Abdullah isminde bir zata; “Öleceğinize bir saat kaldığını bilseniz o bir saati neyle değerlendirirsiniz?” diye sorulur. O da “okumakla değerlendiririm” diye cevap verir. Kur'an-ı Kerim’in ilk sözü “oku” diye başlar ve Yüce Yaratıcı “Kalem”e yemin eder. Yüce Allah'ın kaleme yemin etmesi okumaya, yazmaya ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Atatürk, dinin istismarını önlemek için dinin iyi anlaşılmasını -biraz öncede ifade ettiğim gibi- bizzat uygulamalarıyla ortaya koymuştur. Eğer Atatürk, din aleyhtarı birisi olsaydı Kur'an mealine, hadislerin açıklanmasına, şerh edilmesine bu kadar önem verir miydi? Bunlar için özel tahsisat ayırır mıydı?

DİNİ MÜESSESELERLE İLGİLİ KANAATLERİ

Atatürk’ün Zağnos Paşa Caminde yaptığı hutbe büyük önem arz etmektedir. Şüphesiz bu bir Cuma hutbesi değildir. Atatürk, Çarşamba günü, Sayın Valimin ifade ettiği gibi, Zağnos Paşa Camiinde Kuvayi Milliye şehitlerinin ruhuna ithafen bir mevlit okunduktan sonra, caminin içinde bir konuşma yapar. 7 Şubat 1923’te Zağnos Paşa Camii minberinden yaptığı bu tarihi konuşma, tarihçilerin de belirttiği gibi, Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimlerin temel felsefesini ortaya koymuştur. Atatürk bu hutbede Yüce İslam dininin,insanları maddi ve manevi mutluluklarını hedef alan en son ve en mütekamil bir din olduğunu,akla ve mantığa ters düşen prensipler ihtiva etmediğini en açık ifadelerle dile getirmiştir. Bunlar son derece yerinde tespitlerdir. O şöyle diyor: “İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa, gerçeklere uymamış olsa idi, bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenabı Hak'tır” Atatürk burada şunu demek istiyor: Kur'an Allah'ın sözüdür. Tabiat da Allah'ın yarattığı bir şeydir. Onun fiilinin eseridir. Allah'ın sözü ile fiili arasında çelişki olmaz. Yani tabiatla Kur'an arasında bir çelişki yoktur. Bu oldukça önemli bir tespittir.

Camilerle ilgili olarak devamen şöyle diyor: “Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması gerektiğini düşünmek yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır.”

Camiler Peygamberimizin zamanında Atatürk'ün ifade ettiği gibi sadece ibadet mekanı olmaktan ibaret değildi. Din ve dünya işlerinin konuşulduğu, savaşa veya barışa karar verildiği, gelen yabancı heyetlerin kabul edildiği, aynı zamanda ibadet vakti geldiğinde namaz kılındığı mahallerdi. Yani o zaman tek bir kurum vardı, O’da cami idi. Denilebilir ki İslam medeniyeti camiden dünyaya yayılmıştır. Eğer Medine'deki Hz.Peygamber mescidi olmasaydı, bu muhteşem İslam medeniyeti vücut bulmazdı. Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın sadece namaz kılınıp, çıkılıp gidilen yerler değildir, diyor. Camiler; ibadetle beraber dinimiz için dünyamız için yapılması gerekenlerin düşünülüp konuşulduğu yerlerdir.

Atatürk başka bir konuşmasında camilerde siyasetin konuşulmamasını istiyor. Din siyasete alet edilemez. Zira “siyaset renk değiştirir” . Bugün şöyle düşünür yarın başka bir şey düşünür. Ancak din bu şekilde değişkenlik arz eden bir kurum değildir. Siyaset, devleti idare etme, devleti yönetme sanatıdır. Siyaset kelimesi “seyis” den gelir.Seyis, at bakıcısı, at tımarcısı demektir. Arapça bir kelimedir. Yani yönetmek sanatıdır. Elbette dinin kendine özgü bir siyaseti vardır. Hiçbir din siyasetsiz değildir. Her dinde mutlaka siyaset vardır. Fakat değişen bir siyaset değil, kalıcı bir siyasettir. O siyasete insanlar uyarsa, doğruyu bulurlar.Günlük siyasetin camilerde konuşulması tefrikaya sebep olur ve tevhid inancını zedeler. Bunun için biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak günlük politikanın camiye sokulmaması için azami gayret gösteriyoruz. Atatürk; camide her şey konuşulsun,ama din ve dünya için elzem olan şeyler konuşulsun, diyor.

Atatürk şöyle devam ediyor: “Minberlerin halkın şuuru ve vicdanlarında bir ilim ve nur kaynağı olabilmesi için buradan yankılanacak sözlerin anlaşılması ve ilmi ve fenni hakikatlere uygun olması lazımdır. Hepimizin siyasi, sosyal ve medeni gelişmeleri her gün takip etmemiz gerekmektedir. Bunlar bilindiği takdirde, halka yanlış şeyler öğretilip aşılanmamış olur.” Evet bunlar çok değerli yol gösterici sözlerdir.*********

SONUÇ

Atatürk'ün din hakkında söylediklerini bir nebze anlatmaya çalıştım. Söylediklerim büyük ölçüde Atatürk’ün kendi ifadeleri olmakla beraber, daha iyi anlaşılması için bunların yorumlarını da yapmaya çalıştım. Sizler de, alıp Nutuk'tan veya diğer kitaplardan bunları okursanız Atatürk'ün dine nasıl baktığını öğrenebilirsiniz. Bir insanı sevmek, ancak onu iyi tanımakla mümkündür. Ebu Hanife'yi seviyorsanız, eserlerini okumanız gerekir. Onun eserlerini hiç okumamış birisi onu nasıl sevecektir? Peygamber hakkında hiçbir bilgisi olmayan onu nasıl sevecektir? Bir kişiyi sevmek için onu tanımak lazım, tanımak için de okumak lazımdır. Ben şuna inanıyorum: Eğer Atatürk'ün sözleri layıkıyla okunabilseydi, bugün Atatürk hakkında olumsuz kanaat taşıyan bir takım insanlar bu kanaatlerinden vazgeçerlerdi. Bunu Atatürk'ü iyi okumamız, iyi tanımamız için söylüyorum. Tarih şuuru çok önemlidir. Dününü bilmeyen, bugününü iyi anlayamaz. Bugününü bilmeyen yarın için hazırlıklı olamaz. Onun için tarihimizi çok iyi tetkik edip, öğrenmemiz lazım. Atatürk beşer tarihini çok iyi biliyordu. İslam dini, milli heyecana karşı değildir, ırkçılığa karşıdır. Yine okuduğunuz zaman göreceksiniz, Atatürk ırkçılığa şiddetle karşı çıkmıştır. Irkçılık milletimizi parçalara ayırmak için düşmanlarımız tarafından ortaya atılmış bir fikirdir. Ancak milliyetçilik, yani her insanın milletini sevmesi,milli tarihiyle övünmesi, milli menfaatlerini düşünmesi, dinimizde yasaklanmamıştır. Nitekim Kur’an-ıKerim’de, birçok ırkların varlığından bahsedilir. Ancak bunu ideoloji haline getirmek yasaklanmıştır. Kavmiyetçilikle, ırkçılık arasında veya milliyetçilik ile ırkçılık arasında fark vardır. Birisi psikolojik hadisedir. Diğeri ise ideolojiktir. İdeolojik hale getirilirse o zaman zararlı olur. Şüphesiz tarihimiz övünülecek çok şeylerle doludur. Türk Tarihi sadece Cumhuriyetle veya Osmanlı Tarihi ile başlamıyor. Daha gerilere 8.bin yıla kadar giden bir tarihimiz vardır ve bu tarihimizde bize ışık tutan yönler, hikmetler ve ibretler vardır. Bir milleti ayakta tutan bu tarih şuurudur.

Ülkemizin önünde yeni ufuklar var. Millet olarak geleceğimiz yeni umutlara gebedir. Tarih lehimize dönmüştür. Lehimize dönmüş tarihi iyi kullanmalı ve önümüze hedef olarak konmuş olan muasır medeniyet seviyesine muhakkak ulaşmalıyız. Milli ve manevi değerlerimizden aldığımız eşsiz özelliklerimizi yaşatma gayreti içinde olmalıyız. Bu bizim çocuklarımıza ve gençlerimize bırakabileceğimiz en değerli miras olacaktır. Bizden öncekiler bağımsızlığı, Cumhuriyeti ve bu yüce devleti bize miras bıraktılar. Bu değerlere sahip çıkmalı, bunu çocuklarımıza da öğütlemeliyiz.

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı
KAFKASKAR isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


WEZ Format +2. ?uan Saat: 06:05.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.