|
SİTE ANA SAYFA | Galeri | Kayıt ol | Yardım | Ajanda | Oyunlar | Bugünki Mesajlar | Arama |
Serbest Kürsü Serbest Konular |
|
Seçenekler | Arama | Stil |
10.02.2010, 03:50 | #1 |
Usta Yiğido
barikat58 Şuan
Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2177
|
TÜRK TARİHİNİN AHISKA YARASI
14 Kasım 1944 gecesi bütün Ahıskalı Türkler Stalin’in emriyle vatanlarından zorla sürgün edildi. 40 binden fazla Ahıskalı erkek de II. Dünya Harbinde Alman Cephesi’ne gönderilmişti. Savaşın bitişinde Ahıska’da geri kalan ihtiyar kadın ve çocukların tamamı eski yük vagonlarına doldurularak Orta Asya’ya sürgün edildi. Savaşa giden Ahıska erkeklerinin çoğu da muhtelif cephelerde öldüler. Sağ kalanlar ise evlerine, köylerine döndüklerinde yakınlarından hiç birini bulamadılar.
İnsanlık tarihinin kaydettiği en hazin olaylardan biri olan bu sürgünü yaşayan Sadi Eşrefoğlu’nun hatıralarını kendi dilinden dinleyelim: “1944 yılı sonlarına doğru bizim yaşadığımız bölgeye Askeri birlikler yerleştirilmeye başlandı. Bu birliklerin geliş sebebi Almanlar’a karşı savaş hazırlıkları olduğu söylendi. Bu askeri birlikler durmadan köylere giden yolları genişletiyor ve köprüler yapıyorlardı. Bütün çalışmaların sebebi askeri mühimmatın taşınması olarak söyleniyordu. Bu çalışmalar devam ederken köylerde her ailenin reislerini köy merkezine topladılar. Bu sırada ben de savaştan yeni dönmüş ve 26 yaşında idim. Toplantıda bizden askeri mühimmatın taşınması için yapılan yol ve köprü çalışmalarında yardımcı olmamız istendi. Bunun üzerine biz de askerlere yol ve köprü çalışmalarında yardımcı olduk. Bir kaç gün sonra yapılan yol ve köprülerden askeri zırhlı araçların geldiğini gördük. Arabaların geldiği günün gecesi her eve bir asker gönderilerek, her aileden bir kişinin köy merkezine gelmesi emredildi. Erkeklerin Çoğu Savaştaydı Bu yıllarda erkeklerin hemen hepsi II. Dünya Savaşına gönderildiğinden dolayı, çoğu ailede erkek bulunmuyordu. Bu emir üzerine erkeğin olmadığı evleri temsilen kadınlar toplantıya geldi. Toplantıda iki saat içinde aile fertleri ve eşyalımızla birlikte köy meydanına gelmemiz söylendi. Bazı kimseler bu duruma itiraz ettiler. Bu yüzden toplananlar arasında kargaşa çıktı. Bu kargaşaya sebep olan halkımızın ileri gelenlerinden birçoğu yakalanarak hapse atıldılar. Çok geçmeden zırhlı araçların gürültüsü bütün köyü sarstı. Altı veya yedi ailenin zorla yerleştirildiği araçlara hareket emri verildi. Hareket eden araçlar Ahıska’nın Azgur köyünde durdular. Burada bizi daha önce cepheye askeri malzeme taşınmasında kullanılmış kırık dökük vagonlar bekliyordu. Daha sonra aile fertleri birbirinden ayrılmış bir şekilde, altı yedi aile askerler tarafından zorlanarak bu hayvan vagonlarına dolduruldular. Çoğu ailenin reisi cephede olduğu için geride kalan hanımları yalnızca çocuklarını toplayabildiler. Birçoğu da yanlarına yiyecek ve eşya da alamadan vagonlara acımasızca dolduruldular. Sürgün esnasında görev alan askeri birliklerde bulunan Türk kökenli askerler bu duruma dayanamayıp ortada kalan kimsesizlere yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Sonu belirsiz bu yolculukta trenler bir kaç günde bir istasyonda duruyor ve her vagona birer kova sulu yiyecekle bir kaç ekmek dağıtılıyordu. Lokomotif sayısı az olduğundan bazen istasyonlarda günlerce bekliyorduk. Çünkü bizi getiren lokomotif, geri dönüp diğer istasyondaki vagonları bizden önceki istasyonlara çekerek getiriyor sonra da dönüp tekrar bizi alıyordu. Hasta ve İhtiyarlar Perişan Oldular Bu mecburi yolculuğun yapıldığı eski yük vagonlarında bilhassa yaşlı, hasta ve çocukların çoğu açlıktan ve soğuktan perişan oldular. Vagonlarda tuvalet olmadan ihtiyaçlarını gideremeyen kadınlar ve yaşlılar idrar torbalarının patlamasıyla hayata veda ettiler. İhtiyar ve hastaların durumu ise daha acı verici idi. Bu durumda olanlar askerler tarafından vagondan zorla alınıyor, istasyonlarda karlar üzerine terk ediliyor ve bir daha onlardan haber alınamıyordu. Bu yolculukta anne ve babalarını kaybeden insanlar halen yaşamakta; Anne, baba ve vatan hasretini çekmektedirler. Yolculukta soğuktan donmamak için istasyonlarda yakacak türünden her şeyi vagona atıyor ve bunlarla ısınmaya çalışıyorduk. Yolculuk sonunda sadece bizim köyden 96 kişiden 86’sı soğuktan donarak can verdi. Geri kalan 10 kişiden ise sadece 6 kişi ayakta durabiliyorduk. Bir aydan fazla süren yolculuk sonunda Özbekistan’ın Nemengan rayonuna (vilayet) ulaştık. Yalan Propaganda Burada yerleştirilmeye başladığımız ilk dönmelerde Özbekler bizden kaçıyor; bizimle ilişkilerinde dikkatli ve şüpheli davranıyorlardı. Daha sonra edindiğimiz bilgelere göre biz buraya gelmeden önce Özbekler arasında bizim hakkımızda “insan eti yiyen” ve “kan içen” bir millet olduğumuz propagandası yapılmıştı. Tabii ki, bu propagandayı yapan devrin Stalin hükümeti idi. Daha sonra Özbeklerle ilişkilerimiz iyileşiyor ve günden güne gelişiyordu. Ama şunu da söyleyeyim ki. bazı bölgelerde Özbekler Stalin’in etkisiyle halkımıza olmadık zulüm ve işkenceler yapmışlardır. Ne yaptıklarının farkında olmayan bu insanlar kadın, çocuk, yaşlı demeden kanal, yol ve köprü inşaatlarında çalıştırıldılar. Bütün halk bu ağır şartlar altında kışı çıkardıktan sonra, bu sefer de yerleştirildiğimiz bölgeler “olağanüstü” hal bölgesi ilan edilerek askeri denetime tabi tutulduk. Tam sekiz sene her 10 günde bir gidip merkeze aile sayısının durumunu, sağ ve ölü sayısını bildirmek mecburiyetinde kaldık. Geçen bu müddet zarfında ölü sayısında bir artış oldu. Bunun sebebi ise aç kalan insanlarımızın otla beslenmesiydi. Burada bunu söylememin sebebi ise bizi sürerlerken her ailenin bütün mal varlıkları kayıtlar geçilerek gittiğimiz yerde bu mal varlığının karşılığı ödenecektir, denilmişti. Fakat, buna karşılık sekiz sene zarfında bize verilen bir baş hayvan ve bir kaç ev eşyasından başka bir şey yoktu.” [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...] |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı barikat58'e Teşekkür Ediyor... |
10.02.2010, 03:52 | #2 |
Usta Yiğido
barikat58 Şuan
Son Aktivite: 06.04.2016 17:19
Üyelik Tarihi: 03.01.2007
Mesajlar: 15.450
Tecrübe Puanı: 2177
|
Cevap: TÜRK TARİHİNİN AHISKA YARASI
Sürgünü yaşayan Gazi ali paşanın yazdıgı şiir... Dünya bilir biz Osmanlı TÜRK üyüz Ahıskada ömür sürdük bir zaman. Mal mülk elimizden aldiler Namaz Oruç bize yasah gıldiler Dinimizi gizli tuttuk bir zaman Sene 37 de çok zulum oldi Günahsız bu Türkler mapusta kaldi Gavurun elide kavrulup yandi Şu camiler kitli kaldı bir zaman Kırk bin can bu Türkler savaşta oldi Zulum etti stalin köpeği vatandan sürdi Yollarda çoğ insan ecelsiz öldi Ağlayıp analar yandi bir zaman Serpildi Türkler gurbet ellere Günden güne düştük ağır günlere Köle olup satıldık elden ellere Gavurun tutsağı olduk bir zaman Adım Ali paşa çok selam size Allah ın duası hep cümlenize Zanarım bir yardım yetişir bize Sevinip sizinle gülek bir zaman |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı barikat58'e Teşekkür Ediyor... |
10.02.2010, 07:30 | #3 |
Moderator
Salim58 Şuan
Üyelik Tarihi: 11.05.2009
Yaş: 57
Mesajlar: 59.381
Tecrübe Puanı: 10
|
Cevap: TÜRK TARİHİNİN AHISKA YARASI
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
Ahıska Destanı Yurt hasretiyle yanan, bir Türke sevdalıyım, Toprağından kovulmuş, garip Ahıska?lıyım, Bu özlemim bitmez, ben özgür olmalıyım Yurt hasretiyle yanan, bir Türk?e sevdalıyım, Toprağından kovulmuş, garip Ahıska?lıyım. Fergana vadisinde, ne yiğitler görmüştüm Boş tren yollarında, ne bayraklar germiştim Bir parça toprak diye, nice canlar vermiştim, Yurt hasretiyle yanan, bir Türk?e sevdalıyım, Göç yollarında giden, garip Ahıska?lıyım, Duygularım dağlanmış, varlığıma hasretim, Özlüğünden, fikrinden, koparılmış tibetim, Varlık içinde yokluk, görmüş hep memleketim. Yurt hasretiyle yanan, bir Türk?e sevdalıyım, Stalin zulmünde ki, garip Ahıska?lıyım, Karadan bir hançerdir, bu bağrıma basılan, Bilmem ezelden midir? anlımıza yazılan, Şehit olmuş oğluna, toplu mezar kazılan, Yurt hasretiyle yanan, bir Türk?e sevdalıyım, Vagonlarda boğulan, garip Ahıska?lıyım. Çilemiz bitmez dostum, silinmeyiz tarihten Korkun olmasın sakın, güç almışız fatihten, Özünde Türklük varken, yılmayız biz fetihten Yurt hasretiyle yanan, bir Türk?e sevdalıyım, Türklük unvanı olan, garip Ahıska?lıyım. Asırlardan beridir, bildiler seni öcü Asaletin büyüktür, anlamaz o büyücü, Elbet bir gün tanırlar, özündeki o gücü, Yurt hasretiyle yanan, bir Türk?e sevdalıyım, Vatan diye ağlayan, garip Ahıska?lıyım. (Alıntı)
__________________
Asil İnsan İdare Eder, Aciz İnsan Şikayet Eder, Basit İnsan İftira Eder, Dürüst İnsan Sabreder... |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 3 Kullanıcı Salim58'e Teşekkür Ediyor... |
10.02.2010, 11:56 | #4 |
Usta Yiğido
Urumçi Şuan
Son Aktivite: 07.06.2011 15:22
Üyelik Tarihi: 31.08.2009
Mesajlar: 988
Tecrübe Puanı: 633
|
Cevap: TÜRK TARİHİNİN AHISKA YARASI
Ahıska Türkleri, Komünistleşmeyen bir Türkiye Cumhuriyeti'nin çilesini çeken Anadolu Türklerine en yakın iki Türk topluluğundan biridir. Bir ötekisi de Bulgaristan Türkleri'dir. Bize biçilen acıyı çekmesi bu kutlu kardeşlerimizin çekmesi Anadolu Türklerinin en derin ve en çok kanayan yaralarını temsil eder...
__________________
Türk Tarafından, Türk İçin, Türk'e Göre... |
Yukarıdaki Mesaj için Yandaki 2 Kullanıcı Urumçi'e Teşekkür Ediyor... |
Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
ANADOLU’DA TÜRKLÜK –ATATÜRK-CUMHURİYET | cebe | Serbest Kürsü | 36 | 01.10.2009 20:53 |
YAVUZ SULTAN SELİM'İN KÜRTLERE BEDDUASI | barikat58 | Serbest Kürsü | 73 | 30.09.2009 20:28 |
Cumhurbaşkanı Gül'den yasa onayı | HARBİKIZ | Dünya ve Türkiye'den Haberler | 5 | 12.06.2009 12:33 |
TÜRK DESTANLARI-1 (OĞUZ DESTANI) | Abdurrahman 58 | Diğer Konular | 1 | 04.01.2009 20:00 |
Türk Ordusuna Övgüler | selocan58 | Serbest Kürsü | 0 | 24.12.2008 05:40 |