Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > DİN BÖLÜMÜ > Serbest Dini Konular
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

Serbest Dini Konular Güncel ve Özgün yazılar, Makaleler buraya



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 27.08.2010, 14:11   #1
ahmetsecer
Yiğido
NO AVATAR
 
ahmetsecer Şuan ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 04.10.2010 17:03

Üyelik Tarihi: 26.12.2008
Mesajlar: 77
Tecrübe Puanı: 565 ahmetsecer FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Ausrufezeichen Hz. Mehdi İnsanların Hidayetine Vesile Olacak

Hz. Mehdi (as) insanların mevcut durumunu muhafaza etmeyecek, Allah'ın Hadi sıfatının tecellisi olarak hidayetlerine vesile olacaktır

Peygamberlerin insanların hidayetlerine vesile olma vasıfları vardır. Allah'ın onlara lutfettiği mucizeler ve harikalarla, imanlarının gücünün gösteren manevi derinlik ve halle insanların hidayetine vesile olurlar. Peygamberler gibi tarih boyunca gelmiş müceddidlerin, müçtehidlerin de insanların hidayetine vesile olma vasıfları vardır. Bu zatlardan biri de Bediüzzaman Hazretleridir. Aynı manevi hal ve vasıf Hz. Mehdi (as)'ın da üzerinde olacaktır. "Hz. Mehdi" ismi, "hidayete ulaştıran" anlamındadır.Allah'ın "Hadi" yani "Hidayet veren, Doğru yola ulaştıran" ismi, Hz. Mehdi (as)'da yoğun olarak tecelli edecektir. Hz. Mehdi (as)'ın üzerinde, Allah'ın ''Hadi''; ''hidayet veren'' isminin bereketi olacağı, içinde bulunduğumuz ahir zamanda tüm insanların hidayetine vesile olacağı hadislerde de haber verilmiştir:

HZ. MEHDİ (as), HİDAYET MEŞALESİYLE ALEMDE DOLAŞIR (yani tüm insanların hidayetine vesile olur) ve salihler gibi yaşar. (El-Mehdiyy-il Mev'ud, c. 1, s. 281-282 ve 266 ve 300)


Di'bel meşhur şiirlerini İmam Rıza'nın (as) yanında okuduktan sonra şöyle dedi: "Hz. Mehdi (as) mutlaka kıyam edecek: Allah'ın isim ve bereketiyle zuhur edecek" (Yani İmamın kıyamı kesindir.) O, Allah'ın ismi ve bereketiyle kıyam edecektir." (Yenabi-ul Mevedde, c. 2, s. 197)

ALLAHPERESTLİK NEFSPERESTLİĞE ÇEVRİLDİKTEN SONRA HZ. MEHDİ GELECEK VE NEFSPERESTLİĞİ ALLAHPERESTLİĞE ÇEVİRECEK; KURAN, GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERE UYDURULDUKTAN SONRA HZ. MEHDİ GELİP GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ KURAN'A UYDURACAK... (Nehc-ül Belağa, Feyz'ül İslam baskısı, s. 424, 425)


Ahir zamandaki alimlerin ve hocaların büyük bölümü ise sadece insanların mevcut durumlarını muhafaza etmeye yönelik bir tutum içinde olacaktır. Çoğunlukla da bazıları sadece kendi fikrini ve düşüncesini beğenen, Müslümanları sadece eleştiren ama doğruyu göstermekten, doğruya iletmekten uzak bir üslup içinde olacaklardır. Ama Hz. Mehdi (as) insanların mevcut durumlarını muhafaza etmeyecek, onların imanlarına hidayetlerine vesile olacaktır. Allah'ın Hadi ismi onda en yoğun şekilde tecelli edecek, Darwinistlerin, ateistlerin, materyalistlerin, dinsizlerin, imansızların dahi hakkel yakin iman etmesine vesile olacaktır.


Bediüzzaman da Hz. Mehdi (as)'ın bu üstün yönünü, Hz. Mehdi (as)'ın sahip olacağı vasıfları tek tek sayarak tarif etmiştir. Hz. Mehdi (as) için hem hakim, hem mehdi, hem mürşit, hem müceddid, hem kutbu azam diyerek Hz. Mehdi (as)'ın ilmi ve manevi gücüne dikkat çekmiştir.Hz. Mehdi (as)'ın bu özelliklerin her birini en mükemmel şekilde üzerinde taşıyacağını söylemiştir. Hz. Mehdi (as)hakimlik görevini ayrı, mehdilik görevini ayrı, insanların hidayetine vesile olmasını ayrı, mürşidlik görevini ayrı, müçtehidlik görevini ayrı ayrı, tek tek yerine getirecektir:

Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyen, yenileyici), hem HAKİM, hem MEHDİ hem MÜRŞİD (doğru yolu gösteren kişi) hem KUTB-U AZAM (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi) olarak BİR ZAT-I NURANİYİ (nurlu bir zatı) GÖNDERECEK ve O ZAT da, EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDEN (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) OLACAKTIR. Cenab-ı Hak bir dakika zarfında beyn-es sema vel-arz alemini (yer ile gök arasındaki alemi) bulutlarla doldurup boşalttığı gibi bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder (dindirir) ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini (örneğini) ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden KADİR-İ ZÜLCELAL (herşeye muktedir olan Yüce Allah) HZ. MEHDİ (AS) İLE DE, ALEM-İ İSLAM'IN (İslam aleminin) ZULÜMATINI (zulüm devrini, karanlığını) DAĞITABİLİR. VE VA'DETMİŞTİR VAADİNİ ELBETTE YAPACAKTIR. (Mektubat, s. 411-412)


Bediüzzaman yukarıdaki sözünde, "Alem-i İslam'ın zulümatının Hz. Mehdi (as) ile mutlaka dağılacağını" müjdelemektedir. Bu sözleriyle, Hz. Mehdi (as)'ın deccaliyetle olan mücadelesine ve bu mücadelede mutlak galip olacağına dikkat çekmektedir. Deccaliyetle mücadele, Hz. Mehdi (as)'ın en önemli vasıflarından biri olacaktır.Hz. Mehdi (as) dönemindeki İslam alim ve hocalarının büyük kısmında ise böyle bir vasıf olmayacaktır. Bu kimselerin çoğunluğu ne deccaliyeti teşhis edebilecekler ne de ona karşı mücadele edebileceklerdir. Ahir zamanda, Hz. Mehdi (as) dışındaki bir çok alim ve hocanın genel olarak temel özelliği sadece dini anlatma ve açıklama görevlerini üstlenmiş olmaları, mücadele yönlerinin olmayacak olmasıdır. Hz. Mehdi (as)'ın ise deccaliyeti tam olarak teşhis ederek, büyük bir ilmi mücadele neticesinde deccali tam manasıyla etkisiz hale getirecek ve insanların hidayetine vesile olacaktır.

Hz. Mehdi (as)'ın ayırt edici özelliklerinden biri de kararlılığıdır. Hz. Mehdi (as)'ın kararlılığı, çile çekmesi ve hapse girmesi ile ve deccaliyete karşı yürüttüğü mücadelenin etkisiyle hemen anlaşılacaktır.Hadislerde Hz. Mehdi (as)'ın peygamberlerin uğradıkları iftiralara uğrayacağı, tıpkı onlar gibi delilikle, kendine menfaat sağlamakla, cinsellik konusunda suçlamalara marzu kalacağı detaylı olarak anlatılmaktadır:

Ebu Said El-Hudri'nin (ra) rivayetinde, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Hz. Mehdi (as)) yönelir. DERKEN O MÜMİN KİMSEYE (Hz. Mehdi (as)'a) BİRÇOK SİLAHLILAR, DECCALIN MERKEZLERDE GÖZETLEME YAPAN SİLAHLILARI KARŞI ÇIKARLAR."(Mehdilik ve İmamiye 37, (Sahih-i Müslim, 11/393'den nakil)

İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi's-selâm şöyle buyurmuştur:

"BİZİM KAİM'İMİZ (HZ. MEHDİ (AS)) İLE ALLAH'IN RESULLERİ ARASINDA BİR TAKIM BENZERLİKLER VARDIR. NUH, İBRAHİM, MUSA, İSA, EYYUB VE MUHAMMED SALLÂ'LLÂHU ALEYHİ VE ALİH PEYGAMBERLERİN HER BİRİ İLE BİR BENZERLİĞİ VARDIR.Nuh ile uzun ömürlü olmasında, İbrahim ile, doğumunun gizli olması ve halktan uzak durmasında; Musa ile, korku hali (Hz. Mehdi (as)'a yönelik tehlikelerin yoğunluğuyla; öldürme, tuzak kurma, tutuklanma, gözaltına alınma, sürgün gibi her türlü tehlikeyle iç içe olmasıyla)ve gaybette yaşamasında (sürekli gizlenerek yaşamasında); İsa ile halkın onun hakkındaki ihtilafa düşmesi (bir kısım insanların, 'Hz. Mehdi (as) gelecek', bir kısımının da 'gelmeyecek' demesinde); Eyyubile, beladan sonra kurtuluşun yetişmesinde (Hz. Mehdi (as)'a da birçok zorluk, hastalık ve dert gelmesi; ancak aynı Hz. Eyüp gibi Allah'ın rahmetiyle hepsinden kurtulmasıyla);Muhammed (sav) ile de kılıçla kıyam etmesinde (Peygamberimiz (sav)'in kutsal emanetleri olan mübarek sancağı, kılıcı ve hırkasının, Hz. Mehdi (as)'ın yanında olmasıyla), benzerliği vardır." (Kemal'ud-Din s. 322, 31. babin 3. hadis)

... Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır.(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)

Abdurrahman b. Selit'ten; İmam Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "... HAK ÜZERE KIYAM EDECEK OLAN O'DUR (HZ. MEHDİ (AS)'DIR). YERYÜZÜ ÖLDÜKTEN SONRA, ALLAH ONUN VASITASIYLA TEKRAR ONU İHYA EDECEKTİR VE MÜŞRİKLER İSTEMESE DE ALLAH HAK DİNİ DİĞER DİNLERE MUZAFFER KILACAKTIR... ONLARA EZİYETLER OLACAK VE ONLARA DENİLECEK Kİ: "EĞER DOĞRU SÖYLÜYORSANIZ BU VAAD NE ZAMAN VUKU BULACAKTIR." Biliniz ki,ONUN GAYBETİNDEKİ EZİYETLERE VE TEKZİPLERE SABRETMEK, RESULULLAH İLE BERABER KILIÇLA CİHAT ETMEK GİBİDİR."(Uyun-ul Ahbar, c. 1, s. 68)


Kaynak: [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.08.2010, 14:15   #2
ahmetsecer
Yiğido
NO AVATAR
 
ahmetsecer Şuan ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 04.10.2010 17:03

Üyelik Tarihi: 26.12.2008
Mesajlar: 77
Tecrübe Puanı: 565 ahmetsecer FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Ausrufezeichen Hz. Mehdi'nin gelişini gösteren yüzlerce alameti görmezlikten gelenler

Hz. Mehdi (as)'ın gelişini gösteren yüzlerce alameti görmezlikten gelenler, Hz. Mehdi ile birlikte meleklerin geldiğini görseler de inanmazlar


Ahir zamanda neler yaşanacağı, hangi olayların gelişeceği, hangi durumların oluşacağı Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde hayranlık uyandırıcı bir detayla haber verilmiştir ve bu haberlerin her biri tek tek gerçekleşmiştir. Peygamberimiz (sav)'in bundan 1400 yıl önce haber verdiği olayların, tam tarif ettiği şekilde günümüzde gerçekleşiyor olması, Allah'ın Peygamberimiz (sav)'e lutfettiği bir mucizedir. Hicri 1400 yıl itibariyle, son 30 yıl içinde, Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği 150'den fazla olayın hepsi olmuş, yani Peygamberimiz (sav)'in 150'den fazla mucizesi, Allah'ın lütfuyla, gerçekleşmiştir.

Peygamber Efendimiz (sav)'in bu mucizelerini kısaca özetlemek gerekirse; tam Kendisinin söylediği şekilde Hicri 1400'in başlamasıyla birlikte Fırat'ın suyu kesilmiş; İran-Irak Savaşı yaşanmış; Kabe'de kanlı baskın olmuş; Ramazan Ayı'nda 15 gün arayla Ay ve Güneş tutulmaları olmuş; Afganistan işgal edilmiş; Irak işgal edilmiş; Bağdat alevlerle kuşatılmış; Halley Kuyruklu Yıldızı çıkmış; Irak'ın Kuveyt'i işgali sırasında petrol kuyularının ateşe verilmesiyle Doğu'dan bir ateş görülmüş; 11 Eylül'de Amerika'daki ikiz kulelerin saldırıya uğramasıyla tozlu, dumanlı, karanlık bir fitne zuhur etmiş; Şam ve Mısır melikleri öldürülmüş; Azerbaycan işgal edilmiş; iki kuyruklu, diğer yıldızların ters yönünde hareket eden Lulin kuyruklu yıldızı görülmüş ve daha bu şekilde yüzlerce alamet tahakkuk etmiştir. Tüm bu yaşananlar ahir zamanda olduğumuzun, bu yüzyılda Hz. İsa (as)'ın yeniden dünyaya geleceğinin, Hz. Mehdi (as)'ın çağında yaşadığımızın delilidir.

Peygamberimiz (sav)'in 150'den fazla mucizesinin gerçekleşiyor olması bu kadar açık ve anlaşılırken, bazı kimseler bu durumu görmezlikten gelmekte, çok kutlu ve güzel bir dönemde yaşadığımızı fark edememektedir. Aslında bu da ahir zamanın harikalıklarından biridir ve son derece şaşırtıcı bir durumdur. Ancak bundan daha da şaşırtıcı olanı bazı kimselerin, Peygamberimiz (sav)'in 150'den fazla mucizesi ortadayken, daha başka mucizeler istemeleridir. NE VAR Kİ BU 150 MUCİZENİN GÖZLERİNİN ÖNÜNDE ARDARDA GERÇEKLEŞİYOR OLDUĞUNU GÖRMEDİKLERİ VE GÖRMEK İSTEMEDİKLERİ GİBİ, ALLAH'IN GÖSTERCEĞİ BAŞKA HİÇBİR MUCİZEYİ DE GÖRMEYECEK VE ANLAMAYACAKLARDIR. 1400 yıldır ilk defa Fırat'ın suyunun kesilmesini, 1400 yıldır ilk defa Kabe'de kan akıtılmasını, 1400 yıldır ilk defa Ramazan'da Ay ve Güneş tutulmaları olmasını ve bu şekilde yüzden fazla olayın Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunu müjdelediğini hiçbir bilgiye dayanmadan inkar eden insanlar, kendilerine hangi bilgi, hangi delil, hangi mucize getirilirse getirilsin gerçeği kabul etmeyeceklerdir.

Örneğin bazı kimseler hadislerde haber verilen müteşabih bilgileri cahilce yorumlayarak, Hz. Mehdi (as) zuhur ettiğinde Hz. Mehdi (as)'ın başının üstünde insanların baktıklarında görecekleri şekilde bulut üstünde melekler bulunacağını ve sürekli Hz. Mehdi (as)'ı işaret ederek insanlara tanıtacağını söylemektedirler. Ancak bu kimselerin iddia ettikleri gibi bir melek gelse ve Hz. Mehdi (as)'ı işaret etse dahi, bunlar Hz. Mehdi (as)'ın çıktığını kabul etmeyecek, kendilerince mutlaka bir tevil, bir açıklama yapacaklardır. Şunu belirtmek gerekir ki, Hz. Mehdi (as)'ın yanında meleklerin bulunacağı ve bu meleklerin kendisine yardım edecekleri Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden de açıkça anlaşılmaktadır. Ancak HZ. MEHDİ (AS)'IN YANINDAKİ MELEKLERİN GÖRÜNMESİ SADECE MANEVİ ALEMDE GERÇEKLEŞEN VE DOLAYISIYLA SADECE MELEKLERİN GÖREBİLECEĞİ BİR OLAY OLACAKTIR.

İnsanların kendilerine bir elçi geldiğinde, inkarda direnmeleri nedeniyle, mucize görmek istemeleri Kuran'da bildirilen bir gerçektir. Hatta, ayetlerde haber verildiği üzere bu insanlar kendilerine melek gelmesini istemekte, ancak o zaman Peygamberin hak olduğuna inanacaklarını söylemektedirler:

Şimdi onların: "Ona bir hazine indirilmeli veya ONUNLA BİRLİKTE BİR MELEK GELMELİ DEĞİL MİYDİ?" demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah her şeye vekildir. (Hud Suresi, 12)

"Eğer doğruyu söylüyor isen, BİZLERE MELEKLERİ GETİRMELİ DEĞİL MİYDİN?" Hak olmaksızın Biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz. (Hicr Suresi, 7-8)

Ve derler ki: "ONA BİR MELEK İNDİRİLMELİ DEĞİL MİYDİ?" Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı. (En'am Suresi, 8)


Ancak Allah bu kimselerin kendilerine melekler gelse dahi inanmayacaklarını haber vermektedir:

Gerçek şu ki, BİZ ONLARA MELEKLER İNDİRSEYDİK, ONLARLA ÖLÜLER KONUŞSAYDI VE HERŞEYİ KARŞILARINA TOPLASAYDIK, -ALLAH'IN DİLEDİĞİ DIŞINDA- YİNE ONLAR İNANMAYACAKLARDI. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (En'am Suresi, 111)

Onlar, KENDİLERİNE MELEKLERİN GELMESİNİ Mİ, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz." (En'am Suresi, 158)


Hz. Mehdi (as) döneminde de, Hz. Mehdi (as)'ın İslam'ı Kuran ahlakının özüne ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine döndürmesi, dini bidatlardan, hurafelerden temizlemesi, dinsizliği fikren yerle bir etmesi, İslam alemini birleştirmesi, Kuran ahlakını yayması nedeniyle bir kısım insanlar "ONUNLA BİRLİKTE, BAŞININ ÜZERİNDE BİR MELEK GELMELİ DEĞİL MİYDİ?" diyeceklerdir. Ancak inanmak için mucize beklentisi içinde olan bu insanların unuttukları çok önemli bri gerçek vardır: NASIL Kİ İNSANLARIN İKİ YANINDA BULUNAN YAZICI MELEKLERİ DÜNYA HAYATINDA HİÇ KİMSE GÖREMİYORSA, PEYGAMBERİMİZ (SAV)'E SIK SIK VAHİY GETİREN CEBRAİL ALEYHİSSELAM İNSANLARA GÖRÜNMEDEN GELİYORSA, HZ. MEHDİ (AS)'IN YANINDA BULUNACAK OLAN CEBRAİL (AS), MİKAİL (AS), İSRAFİL (AS) VE DİĞER YARDIMCI 46.000 MELEK DE GÖRÜNMEYECEKLERDİR.


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.08.2010, 14:27   #3
ahmetsecer
Yiğido
NO AVATAR
 
ahmetsecer Şuan ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 04.10.2010 17:03

Üyelik Tarihi: 26.12.2008
Mesajlar: 77
Tecrübe Puanı: 565 ahmetsecer FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Ausrufezeichen İslam'da kurtarıcı beklentisi yoktur diyenler yanılıyorlar

İslam'da kurtarıcı beklentisi yoktur diyenler yanılıyorlar, Allah her yüzyılda insanlara doğru yola iletecek bir müceddid göndermiştir


Hz. İsa (as)'ın gelmeyeceğini söyleyenlerin yanılgılarından biri de, İslam'da bir kurtarıcı beklentisi olmadığı iddiasıdır.

Allah tarih boyunca insanlara gönderdiği peygamberler aracılığı ile doğru yolu göstermiştir. Kimi zaman da insanların din ahlakından uzaklaştıkları, bozulma ve dejenarasyonun yaygınlaştığı dönemlerde resul hükmünde tebliğciler göndererek insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmıştır.Her yüzyılın başında bir müceddid geleceği hadislerde şöyle haber verilir:



Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

İmam Rabbani Hazretleri ise şöyle der:

HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEKve şeriatı (Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (sav)'in sünnetini) ihya edecektir (canlandıracaktır).(Mektubat-ı Rabbani, 1/520)


Nitekim Kuran'da da, darlık ve sıkıntı içinde olan insanların Allah'a, kendilerine bir kurtarıcı ve koruyucu göndermesi için dua ettikleri haber verilmiştir:

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, BİZE KATINDAN BİR YARDIM EDEN YOLLA" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)


Kuran'da bildirilen Talut ve Zulkarneyn kıssaları da Allah'ın insanlara peygamberler dışında elçiler gönderdiğinin önemli birer delilidir. Talut kıssasında, Allah'ın o dönemki topluma yönetici olarak Talut'u gönderdiği ve inananların ona itaat etmeleri gerektiği bildirilmiştir. Talut ve beraberindekiler, dönemin inkarcı lideri Calut'a karşı mücadele etmişlerdir. Samimi olarak iman edenler Talut'a gönülden bağlanıp ona itaat etmişler, tereddüte kapılanlar ise hem Talut'un kendilerine elçi olarak gönderilmesinin hem de onun verdiği emirlere uymanın hikmetlerini anlayamamışlardır.

Aynı şekilde Zulkarneyn de içinde bulunduğu topluma, onları düştükleri sıkıntıdan kurtarmak ve din ahlakını hakim kılmak için tebliğci olarak gönderilmiştir.Kuran'da Allah'ın Zulkarneyn'e sağlam bir iktidar verdiği bildirilmiştir:

Sana (Ey Muhammed,) Zulkarneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan 'öğüt ve hatırlatma olarak' (bazı bilgiler) vereceğim. Gerçekten, Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol (sebep) verdik." (Kehf Suresi, 83-84)

Günümüzde de insanlar ahlaki çöküntünün, yokluğun, zulmün, haksızlığın hüküm sürdüğü karanlık bir dünyada yaşamaktadır. Hz. İsa (as), Allah'ın takdir ettiği vakit geldiğinde, Hz. Mehdi (as) ile birlikte din ahlakını dünyaya hakim kılmak, insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için görevli olarak yeniden dünyaya gönderilecektir.Hz. İsa (as)'ın gelişiyle ve Hz. Mehdi (as)'ın vesilesiyle, zulmün ve bozulmanın dayanak noktası olan inkarcı ideolojiler fikri olarak tamamen ortadan kaldırılacak, insanların özlemini duydukları huzur, güvenlik ve bolluk Allah'ın izniyle tüm dünyaya hakim olacaktır.

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.08.2010, 14:31   #4
ahmetsecer
Yiğido
NO AVATAR
 
ahmetsecer Şuan ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 04.10.2010 17:03

Üyelik Tarihi: 26.12.2008
Mesajlar: 77
Tecrübe Puanı: 565 ahmetsecer FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Ausrufezeichen Hz. İsa (as) İslam dinine ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine tabi olarak gelecektir

Hz. İsa (as) İslam dinine ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine tabi olarak gelecektir

Bazı kimselerin sıkça öne sürdükleri gerçek dışı iddialardan biri de, "Hz. Muhammed (sav) son peygamber olduğu için, Hz. İsa (as)'ın gelmeyeceği"dir.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Muhammed Suresi'nin 40. ayetinde de bildirildiği gibi Peygamber Efendimiz (sav), "Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur." Ve Hz. İsa (as)'ın ikinci kez yeryüzüne gelecek olması -bazı kimselerin öne sürdüğü gibi- bu gerçeği değiştirmez. Hz. İsa (as), Hz. Muhammed (sav)'den sonra gönderilen bir peygamber olarak değil, Hz. Muhammed (sav)'in şeriatını devam ettirecek ve dünyaya din ahlakını hakim kılacak bir elçi olarak gelecektir.

Hadislerde ve İslam alimlerinin eserlerinde Hz. İsa (as)'ın Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine tabi olarak geleceği şu şekilde açıklanmıştır:

Kırk (40) yıl Allah'ın kitabı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder. (Suyuti, el-İ'lam bi Hükmi İsa, Süleymaniye Kütüphanesi, No. 1446/9)

Meryem oğlu İsa, Hz. Muhammed (sav)'i tasdik ederek, onun milleti (dini) üzere bir imam olarak ve adaletli bir hakem (hüküm verici) olarak inecek ve Deccal'i yok edecek. (Hakim, el Müstedrek, Cilt II, s. 309)


Onunla (İsa ile) benim aramda hiçbir peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyın! O, orta boylu, beyaza çalar kırmızı renktedir. Sarıya boyalı iki elbise içinde olacak. Yağmur yağmasa da saçından su damlayacaktır. İnsanlarla İslam için savaşacaktır. Mesihu'd-Deccal'i yok edecek, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra ölecek ve namazını Müslümanlar kılacaklardır. (Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, 5. cilt, s. 380)

İslamdan başka (hiçbir dini) kabul etmeyecek... Din muttehid olacak... Allah'tan başka hiçbir kimseye ve hiçbir şeye ibadet edilmeyecek... (Ruhu'l Meani, 7/60)

Hz. İsa (as), Ümmet-i Muhammed'e peygamber olarak değil, şeriat-ı Muhammediyyeyi tatbik etmek için gelecektir. (Alusi, el-Cevabu'l Fesih, I, 835)

Hz. İsa (as) inecek ve Resulullah Efendimiz (sav)'in şeriatına tabi olacaktır. (Ebu'l Münteha, Şerhu'l Fıkhu'l Ekber)


Hazreti Muhammed (sav)'in şeriatı üzerine hüküm verecek, kendisi Peygamber olduğu halde Peygamber'e tabi olacak ve Muhammed (as)'in ümmetinden olacak. Peygamberin ümmeti ve sahabisi olacak… Öyleyse o, sahabelerin en efdali olacak... (Şınkıti, Edvaü'l Beyan, VII, 273)


[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 27.08.2010, 14:34   #5
ahmetsecer
Yiğido
NO AVATAR
 
ahmetsecer Şuan ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 04.10.2010 17:03

Üyelik Tarihi: 26.12.2008
Mesajlar: 77
Tecrübe Puanı: 565 ahmetsecer FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Ausrufezeichen Hz. İsa'nın öldüğünü, manen Allah katına yükseltildiğini söyleyenler yanılmaktadır

Hz. İsa (as)'ın öldüğünü, manen Allah katına yükseltildiğini söyleyenler yanılmaktadır; Hz. İsa (as) ölmemiş, ruhu ve bedeniyle Allah katına alınmıştır


Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" (katelna) demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler (ma katelehu) ve onu asmadılar (ma salebe). Ama onlara (onun) benzeri gösterildi (şubbihe). Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler (ma katelehu). Bilakis (BEL); Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 157- 158)

Ayetlerde bildirildiği gibi Hz. İsa (as)'ı öldürmek isteyenler amaçlarına ulaşamamışlardır. Allah Hz. İsa (as)'ı Kendisi'ne yükselterek onu inkar edenlerin tuzaklarından korumuş ve kurtarmıştır. Ayetlerde "rafiuke" ve "refea" olarak geçen kelimenin Arapça kökeni "ref" kelimesidir. Ref kelimesinin sözlük anlamı "yükselmektir." İslam alimleri ref kelimesini açıklarken, "ref kelimesi, alçaltmanın tersidir" demektedirler. İslam alimi Eşari, Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetini, Nisa Suresi'nin 158. ayeti ile birlikte açıklamış ve bu konudaki kanaatini şu şekilde ifade etmiştir: "Hz. İsa (as)'ın diri olarak semaya ref edildiği (yükseltildiği) hakkında, ümmetin icmaı vardır." (icma-ı ümmet: aynı asırda yaşamış olan İslam alimlerinden müçtehid olanların, bir mesele hakkında verilen hükümde birleşmeleridir.)

Hz. İsa (as)'ın diri olarak Allah Katına yükseltilmiş olduğunun bir diğer önemli delili, Nisa Suresi'nin 158. ayetinde geçen Arapça "bel" edatıdır. Türkçede "bilakis" anlamında tercüme edilen bu edatın, Arapça dilbilgisindeki anlamı ve kullanım özellikleri çok önemli bir gerçeğe dikkat çekmektedir. Buna göre, bel edatı olumsuzluk ifade eden bir cümleden sonra gelirse, Arapça dilbilgisi kurallarına göre kendinden sonra gelen cümle, bir önceki cümlenin tam zıddı olmalıdır. Bu durumda Hz. İsa ilgili bildirilen ayette de, "... Onu öldürmediler, bilakis (bel) Allah onu Kendine yükseltti..." ifadesinde ölümün tam tersi olan canlılığa işaret edilmektedir.

Konuyla ilgili olarak, Osmanlı son dönem İslam alimlerinden Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi de şu yorumda bulunmaktadır:

Nisa Suresi 158. ayette geçen ve bilakis (aksine) şeklinde tercüme ettiğimiz, 'bel' edatı olumsuzluk ifade eden bir cümleden sonra gelirse, Arapça dilbilgisi kaidesine göre kendinden sonraki cümle, kendinden önceki cümlenin tamamen zıddı olması gerekir. Ölümün karşıtı canlılıktır. Dilbilgisi kuralları bunu gerektirmektedir. Şayet biz "burada manevi ref söz konusudur" ve "Hz. İsa normal olarak vefat etmiştir" desek bu kaideye ters düşmüş oluruz. Zira bu takdirde bel edatından sonra gelen ref, edattan önce gelen aynı zamanda olumsuz bir cümle olan öldürme ve asma fiillerine ters olmaz... "Apartmanın asansörü beni hergün oturduğum dördüncü kata çıkarır" denildiğinde hiçbir akıllı insan bu sözden beni sadece ruhen dördüncü kata çıkarır şeklinde bir manayı anlamaz. O halde Hz. İsa da sadece ruhen yükseltilmemiştir. (Mustafa Sabri, Mevkıfu'l Akl, s. 233)

Said Ramazan el-Buti'nin İslam Akaidi adlı eserinde ise aynı konu şu şekilde açıklanmıştır:

Ayetin önceki bölümü ile sonraki bölümleri arasındaki karşılıklı uygınluk, zorunlu olarak bir hakikati ortaya koymaktadır. Mesela, Arap bir adamın "Ben aç değilim, aksine yan yatıyorum." demesi doğru bir cümle değildir. Aynı şekilde, "Halid ölmedi, aksine o iyi bir adamdır" cümlesi de öğeleri bakımından kopuktur. Düzgün olanı ise, "Halid ölmedi, aksine yaşıyor" biçiminde gelir. "Başkan öldürülmedi, o Allah Katında derecesi üstün olan bir adamdır" demek, cümlede anlam kopukluğu meydana getirir. Çünkü onun Allah Katında yüksek derece sahibi olması, öldürülmesine engel değildir. 'Bel' edatı, önceki söz ile sonraki söz arasında bir aykırılık ifade eder. Yani 'bel' kendisinden önce geçmiş bir hükmü iptal eder. (M. Said Ramazan el-Buti, Yaratıcının Varlığı ve Yaratılanın Görevi İslam Akaidi, Mavde Yayınları, İstanbul, 1996, s. 338)
ahmetsecer isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Adnan Oktar'ın İsrail'in Sanhedrin Hahamlarıyla Görüşmesi Naksidamlasi Serbest Kürsü 4 14.12.2009 13:28
DİNSİZLİĞİN TOPLUMLARA GETİRDİĞİ BELALAR seva Dini Bilgiler 24 15.06.2009 19:35
'KADIN GİBİ KADIN' nasıl oluyor ? diamond Serbest Kürsü 4 11.04.2009 13:38
21 Aralık 2012 FOTON KUŞAĞI ETKİSİ ve NİBİRU... bayatlı kenan58 Dünya ve Türkiye'den Haberler 2 26.07.2008 12:57
ALLAH faruk.nur Allah Azze ve Celle 10 28.01.2008 13:54


WEZ Format +2. ?uan Saat: 08:57.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.