Sivas'a ikinci üniversite...

[BOUN]

Sevgili Sivaslılar, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılında sadece Türkiye'nin değil dünyanın yıldız şehirlerinden birisi olma hedefini koymuş olan Sivasımıza ikinci devlet üniversitesinin neden kurulması gerektiği ve nasıl kurulabileceğine dair ve Sivas kamuoyunu bu konuda daha bilinçli ve istekli hale getirebilmek için kaleme alınmış bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Aşağıda okuyacağınız bu yazı hemşehrimiz ve şu anda merkez valilerimizden birisi olan Sayın Vali Dr. Mustafa Tamer Bey tarafından kaleme alınmıştır. Kendisinden bizzat izin alarak yazısını burada yayınlıyorum.

Lütfen zahmet edin, bu yazıyı okuyun ve biliçli bir kamuoyu oluşumunda zihninizin küçük bir köşesini bu konuya tahsis ederek Sivasımıza ikinci üniversitenin kazandırılmasında katkı sahibi olun.

Buyrun efendim:




SİVAS’A İKİNCİ ÜNİVERSİTE



Sivas’a ‘’ikinci üniversite kurulması’’ konusunda ve Cumhuriyet Üniversitesi hakkında aşağıda görüşlerimizi açıklayacağız.



Ama öncelikle; daha önce yazdığım yazılarımda;’’….Tarihsel derinliklerine baktığımızda daima en önde yer alan Sivas ili gittikçe küçülmekte ve kan kaybetmektedir. Çeşitli açılardan baktığımızda devamlı geriye giden bir yapının varlığı söz konusudur. Bunun sonucunda ise neticede; Sivas ili yakın gelecekte valisi olan bir köye dönüşecektir. Bunun neden böyle olduğunu değişik göstergelerden anlamak mümkündür. Devlet Planlama Teşkilatı’nın verilerine göre; Kişi Başına Düşen Mili Gelir açısından Sivas ili 1997 yılında 1692 Dolar ile 58. sırada iken, 1999 yılında 1902 dolar ile 51. sırada ve günümüzde ise; 1399 dolar ile 52. sırada bulunmaktadır. Ben her defasında ‘’….Sivaslılarda uyumaya devam ettikleri sürece yakında Sivas küçük bir ilçe haline gelecek, hatta yakında Sivas valisi olan bir köy olacak…’’ dediğimde kimi çevreler beni acımasızca eleştirdiler. Ama atalarımızın sözü gereği'' doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar'' da olduğu gibi eleştirildik. Ama biz gerçekleri her zaman söylemeye devam edeceğiz. Belki uyumaya devam eden benim hemşerilerimden bazıları bu sihirli uykulardan uyanırlar.



Aynı şekilde Türkiye’de nüfusu azalan 7- 8 ilinden birisi Sivas’tır. Buna göre çeşitli yıllar itibariyle Sivas’ta nüfus artış hızına baktığımızda ;



YIL NÜFUS(bin)

1927 329

1950 542

1965 705

1985 772

1990 767

2000 752

2007 638



Bundan da görüleceği üzere; Sivas ili artık göç alan değil; sürekli göç veren bir il konumuna düşmüştür. Mevcut haliyle bu gidişi geriye döndürmekte imkansız gözükmektedir. Halihazır gelişme stratejisi ve bakış açısıyla ileriye götürme şansı bulunmamaktadır.



Sivas ilinin layık olduğu yere varabilmesi veya en azından kan kaybının durdurularak geriye gidişin önlenebilmesi için yeni bir vizyon ve bakış açısının oluşması gerekir. Sivas ilini ileriye götürecek irade henüz ortada görünmemektedir. Sıradan ve günübirlik gelişme stratejisi ile sıçrama yapmaya imkan bulunmamaktadır. Günlük ve rutin olarak; vatandaşın doğal hakkı olan sıradan ve rutin kamu hizmetlerini ve yatırımları ; ballandıra- ballandıra ve akıl almaz reklam ve propagandalarla yaptıklarını vatandaşa büyük bir ihsan veya lütufmuş gibi sunanların varlığı; Sivas'ı hiçbir şekilde ileri götürmez. Bu ‘’ Yaradan’ın fakire eşeğini kaybettirip, tekrar buldurmasından’’ başka bir şey değildir. Halbuki; ‘’herkesin yürüyerek gittiği yere Sivas’ın koşarak gitmesi’’ gerekir. Yani ‘’düşmemek için ayakta durmak yetmez, sürekli koşmak lazım’’. Sivas bu gelişme çizgisi ve yapısıyla çok yakında valisi olan bir köy olmaya aday gözükmektedir…’’ demiştim.



Bunun için Sivas da yılda 30-40 milyon dolarlık ihracat , 10 bin kişi düzeyindeki yıllık turist gelişi, organize sanayinde çalışan 4-5 bin kişi, gibi düşük rakam ve oranlarla sağlanması imkanı bulunmamaktadır. Çünkü; Sivas’ın komşu ili Kayseri’nin yılda 1,5 milyar Dolar ihracat yaptığı, Antalya’da bir otele yılda 150.000 turistin geldiği ve Kocaeli’nde sadece bir fabrikada 10.000 kişinin çalıştığı bir ortamda Sivas’a ait rakamlar çok gülünç kalmaktadır.



Bugün ‘’kültür ve turizm kenti Sivas’’ diye strateji çizenler, yılda gelen 10.000 turistle Sivas’ın kaderini nasıl değiştirecekler. Diğer yandan; Cumhuriyet şehrinin sosyal dokusunu bozarak, turistin yiyip-yatacağı bir mekan bırakmayarak veya yapmayarak turisti Sivas’ta nasıl tutacaklar acaba. Sadece Çifte Minare’yi gezdirmek ise turizm sayılmaz. 1960 lı yıllarda Türkiye’de ilk 10 şehir içerisinde yer alan Sivas bugün 50 veya 60 ncı sıralarda gidip gelmektedir. Kişi başına düşen milli gelirin 1000 $ dahi olmadığı Sivas ilinde bugünkü gelinen noktayı yeterli görmek mümkün değildir. Bu yönde geniş vizyon ve hedefler saptamak kaçınılmazdır.



Sivas’ta ki nüfus azalışını ve geriye gidişini yetkilerin görmeyerek veya göz ardı ederek, sürekli ‘’Sivas Spor’un başarılarıyla övünmeleri’’, gerçekleri örtmeye yetmez. Elbette ki Sivas Spor bizim gururumuzdur. Şehre de çok şeyler katmaktadır. Ama bu tek başına yetmez. Her konunun ayrı bir yeri vardır. Ünlü komedyen Müjdat GEZEN’ in ‘’Bekçi Murteza’’ filminde sürekli dedesinin kahramanlığı ile övünerek; ikide bir ‘’ Dedem Kolağası Hasan Paşa Balkan Harbinde…’’ diye konuşmasına benzer şekilde; sürekli Sivas Sporun başarısına sığınanlar, kalıcı işleri de yapmaya başlamalıdırlar.



Bu durumda Sivas’ın gelişmesi yani take off (havalanma veya kalkış) yapabilmesi için hizmet sektörü ve özelliklede eğitim ve sağlıkta uzmanlaşması gerekir. Bu yönde de temel belirleyici sektörlerin başında eğitim gelmektedir. Özellikle Sivas’a ikinci bir Üniversitenin kurulması elzem olmaktadır. Aşağıda bunu tahlil etmeye çalışacağız.



Bu doğrultuda; bilindiği gibi; Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin kuruluşu Cumhuriyetin 50. yıldönümünün anısını bilimsel bir anıtla sonsuza dek yaşatabilmek amacıyla , 9 Şubat 1974 tarihinde yayınlanan 1788 sayılı kuruluş kararı ile gerçekleştirilmiştir. Üniversitenin adı, amblemi ve 1974 tarihi bu gerçekleri yansıtmaktadır. 2 Kasım 1975’de kampus alanındaki binaların temeli atılan Üniversite, 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 2809 sayılı Kanunla bugünkü yapısına kavuşmuştur. Sivas’ta şu anda içinde bulunduğu Üniversite kent merkezinin 10 Km. kadar güneyinde, Kızılırmak nehrinin kenarında ve yaklaşık 11.000 dönüm büyüklüğündedir.



Aynı şekilde; 09 Şubat 1974 tarihinde 1788 sayılı Kanunla kurulan Cumhuriyet Üniversitesi; 35636 öğrenci, 1326 akademik personel ve 1035 idari personel sayısı ile 10 fakülte (Tıp, Fen-Edebiyat, Mühendislik, İktisadi ve İdari Bilimler, İlahiyat, Diş Hekimliği, Eğitim, Güzel Sanatlar, Teknik Eğitim, İletişim) 15 yüksekokul ve 3 enstitü ile bugün çalışmalarını sürdürmektedir.


Sivas çok şanslı bir il olarak, daha önce kurulan güzel bir üniversiteye ev sahipliği yapmaktadır. Çok büyük imkansızlıklarla kurulup bugüne gelen Sivas Cumhuriyet Üniversitesi; ‘’Üniversite Kuran Üniversite’’ konumuna gelmiştir. Yani etrafındaki illerde daha önceleri fakülte ve yüksekokullar açarak; o illerde bugün kurulmakta olan Üniversitelere kuruculuk yapmıştır. Bugün öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, çalışanıyla, bilimsel çalışmaları ve yöreye sağladığı her türlü imkan ve katkısı ile; Kızılırmak Nehrinin karşı yakasında Cumhuriyet Üniversitesi Sivas’ın kurtarıcısı ve can simidi gibi durmaktadır.



Kurulduğu dönemde çok büyük imkan olan ve bugünde tartışılmaz üstünlüğü bulunan bu Üniversite ile Sivaslılar ne kadar övünseler yeridir. Bunun en iyi örneği; Cumhuriyet Üniversitesini çekin şehirden, geriye Sivas’ta bir şey kalmadığını göreceksiniz.



Ancak bütün bunlara rağmen; Sivas için sadece Cumhuriyet Üniversitesi’nin bulunması yeterli olamamalıdır. Çünkü etraftaki illerde yeni üniversiteler açılmış ve adeta köylerde de üniversite açılır hale gelmiştir. Bu durumda önder ve bölge merkezi olan Sivas ilinin daha ileri girmesi gerekir.



Cumhuriyet Üniversitesi’nin de bu olayı iyi algılaması ve kendisini ne bir rakip gibi görmemesi gerekir. Bu olayı Üniversite camiasının da destekleyeceğine inanıyorum. Çünkü; ‘’ ben varım, ben olduğuma göre başka kimsenin olmasına gerek yok’’ mantığı iyi bir mantık değildir. Şüphesiz ki Cumhuriyet Üniversitesi’nin eksiklerini giderek, ilave yatırımlar yaparak da kapasite geliştirilebilir. Ama bu hiçbir zaman yeni bir üniversitenin getireceği imkanları sağlamaz.



Anadolu’nun çeşitli doğu illerinde görev yaptığım sıralarda Atatürk ve İnönü’nün illeri ve ilçeleri ziyaretleri sırasında Doğu Anadolu’daki yöneticiler ve esnaf daha çok kendi şehirlerinde bir fabrika kurulmasını istemekten ziyade, bir askeri birlin konuşlandırılmasının diğer taleplerinin yanında önemle ilettiklerini öğrenmiştim. O zamanın şartları içerisinde bunun ne kadar haklı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü kapalı bir şehir yapılanmasında o zamanın şartları içinde kurulacak bir askeri birlik kendi asıl fonksiyonlarının yanında ; o şehre sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda bir hareket ve canlılık getirmektedir. Bu nedenle bu konuda çok sayıda taleplerin olması, o gün için doğal kabul edilmelidir. Günümüzde ise; bu fonksiyonları büyük ölçüde üniversiteler yerine getirmektedir. Türkiye’de 30 yıl öncesine kadar bir elin parmakları kadar sayılabilecek olan üniversiteler, geniş ölçüde yaygınlaşmıştır. Çünkü üniversite demek bilim ve teknolojinin yanında, o şehrin yaşantısının hareketlenmesi ve canlılık kazanması demektir. O nedenle küçük ve orta ölçekli il ve ilçelerimiz, şehirlerinde üniversite kurulmasını talep edip durmaktadırlar. (Gerçi çok küçük ölçekli yerlere üniversite kurulmasına şahsen ben fikir olarak karşıyımdır. Ama bu ayrı bir inceleme konusu olacaktır.) Mevcut üniversitelerin bazılarına baktığımızda, Türkiye’deki birçok ilin nüfusundan daha fazla sayıda eleman ve öğrenci barındıran üniversitelerin varlığı söz konusudur.



Bu nedenle;; Sivas ilini ileriye sıçratacak en önemli proje yeni bir üniversite kurulması ile olacaktır. Yaklaşık Cumhuriyet Üniversitesi büyüklüğünde kurulacak olan yeni bir üniversite Sivas ilinin geriye gidişini ancak frenleyebilir. Kurulacak olan üniversite vakıf üniversitesi ve özel üniversite olmalıdır.



Aldığımız duyumlarda; Kayseri’de ikici bir üniversite kurulma çalışmaları da tamamlanmak üzeredir. Kayserili işadamları kurulacak üniversitenin arsasını, binalarını ve vakıf kurulmasını da üstlenmiş durumdadırlar. Bunun aynısının Sivas’ta olmaması için bir neden yoktur.


Haydi Sivaslılar göreve.





Dr. Mustafa TAMER

Vali

e-mail ; mtmustafa@gmail.com

Web : [Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]