Forum - Ana Sayfa Takvim S?k Sorulan Sorular Arama

Zurück   Sivas - Sivaslilar.Net - Sivashaber - Sivasforum - Sivasların En Büyük Buluşma Merkezi - Yiğidolar > Serbest Alan > Serbest Kürsü
SİTE ANA SAYFA Galeri Kayıt ol Yardım Ajanda Oyunlar Arama Bugünki Mesajlar Forumlar? Okundu Kabul Et

Serbest Kürsü Serbest Konular



Son 15 Mesaj : Atatürk'ün Çocukluğu'na Ait Hikayeler           »          Şehzade Osman           »          Hatıra defteri           »          Antilop İle Akrebin Dostluğu           »          Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 2           »          Sitemizin Ozanları           »          SEVDİM İŞTE....           »          NEFRET ETTİM İŞTE!!!!!           »          AFORİZMALAR (SAÇMALAMLAR)-1           »          SEÇKİNLER/SEÇİLMİŞLER DÜNYASI           »          Hatalarımızdan Dersler Alabilmek Ümidiyle.           »          Araf Suresi 172-173. Ayetler.( Ben Sizin Rabbiniz Değil Miyim)           »          İnancımızı Kullananların Artık Tuzağına Düşmeyelim.           »          ULAŞ-Yapalı           »          TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR PAYLAŞIMAZ
Cevapla
 
Seçenekler Arama Stil
Alt 15.06.2016, 10:23   #1
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 582 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart FASO FİSO TARİH (Münafıkların Yazdıkları)

Ön Bilgi:
1.Tarihe maddeci(materyalist) açıdan bakan, dolayısıyla "aykırı" yazarların/araştırıcıların/seyyahların yazdıklarından alıntılar yapacağım. Bununla birlikte, eğer varsa, aynı konuda resmi/muhafazakar/idealist yazarların yazdıklarından da alıntı yapacağım.(Yorum ve düşüncelerimi kendime saklayacağım)

2. Site yöneticilerinden sürekli isteklerinde bulunuyorum ama hiçbiri gerçekleşmiyor. Gam değil! Bir istek de daha bulunayım; "word" formatında yazıp, okumayı kolaylaştırmak, ilgi duyanın zaman kaybını aza indirmek için düzenlediğim (bold, renk, italik, tırnak içi, vb ) metni siteye insert ettiğimde tüm format bozuluyor ve tek biçim oluyor ve yeniden orjinal metin haline getirmek için büyük bir çaba sarf ediyorum. Oysa, bazı sitelere insert ettiğim, özellikle edebiyatla ilgili yazılarım orjinal metinle aynı formatta oluyor, bu sitede olamaz mı?

Siteyi kuran ve yönetenlere teşekkür ediyorum.
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 15.06.2016, 14:55   #2
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 582 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: FASO FİSO TARİH (Münafıkların Yazdıkları)

"eğer varsa, aynı konuda" ifadesi, eğer kitaplığımda varsa, aynı konuda...." olacaktı.

Düzenleme butonu aktif olsa, bu büyük hatayı fark ettiğimde direk düzeltirdim.


Bir önceki sayfadaki metnin 3. maddesi:

3. Yapacağım alıntılarda bir sistematik olmayacak, rastgele kitaplardan rastgele seçimler (paragraf, metin, fotoğraf,) yapacağım: Kokteyl

Konu cebe tarafından (15.06.2016 Saat 15:17 ) değiştirilmiştir..
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 15.06.2016, 15:05   #3
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 582 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: FASO FİSO TARİH (Münafıkların Yazdıkları)





cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 20.06.2016, 09:29   #4
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 582 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: FASO FİSO TARİH (Münafıkların Yazdıkları)

Türk” sözcüğünün yazıldığı günden günümüze serüveni

Her isyan, bir yeni tarih yazımına başlangıçtır.
Her “yeni” tarih yazımı, bir isyan hazırlığıdır.


Türk” sözcüğünün tarihte ilk yazıldığı yer, İ.S.730’larda Çinli yazıcılara yazdırılan Orhun Anıtları’dır. Bu yazıtlar hiçbir mimari, estetik özelliği olmayan ve kolay işlenebilen kireç taşlarıdır. Yani fiziksel ve estetik bakımdan “ abide” özelliği taşımazlar, ancak tarihte kendilerini “Türk” olarak adlandıran bir kavmin olduğunu gösteren, yani “ Türk” sözcüğünün ilk kez yazıldığı tarihsel kanıtlar oldukları için “ abide : anıt” olarak kabul edilmişlerdir.

ORHUN ABİDELERİ

• On Ok oğlum Türgiş kağanından Makaraç mühürdar, Oğuz Bilge mühürdar geldi. Kırgız kağanından Tarduşİnançu Çor geldi. Türbe yapıcı, resim yapan, kitâbe taşı yapıcısı olarak Çin kağanının yeğeni Çang general geldi.

•Kül Tigin koyun yılında on yedinci günde uçtu (Öldü, Cebe). Dokuzuncu ay, yirmi yedinci günde yas töreni tertip ettik. Türbesini, resimini, kitâbe taşını maymun yılında yedinci ay, yirmi yedinci günde hep bitirdik. Kül Tigin kendisi kırk yedi yaşında bulut çöktürdü ... Bunca resimciyi Tuygut vali getirdi.

•aç, fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum.

Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum. Ona bakarak bilin. Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedî taş yontturdum .... Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim. Benim sözümü kırmadı.

Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi. Ona bambaşka türbe yaptırdım. İçine dışına bambaşka resim vurdurdum: Taş yontturdum. Gönüldeki sözümü vurdurdum... On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin. Ebedî taş yontturdum ... İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedî taş yontturdum, yazdırdım. Onu görüp öyle bilin.
•••
Bilge Kagan anıtı İ.S 735 yılında yazılmıştır.

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]









Keops Piramidi, Khufu Piramidi ya da Büyük Piramit; günümüzde Mısır’ın başkenti Kahire'nin bir parçası olan Gize’yi çevreleyen antik “Gize mezar kenti”nde bulunan üç anıtsal piramitten en eski ve en büyük olanıdır. Vikipedi
Adres: Al Haram, Giza Governorate, Mısır
Yükseklik: 139 m
Açılış tarihi: MÖ 2540
Yapım başlangıç tarihi: MÖ 2560
Mimarlar: Keops, İmhotep, Hemiunu
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

( Keops abidesinin yapımından tam 1805 yıl sonra Bilge Kagan kitabesi yazılmıştır)



Yapım başlangıç tarihi:İ.Ö.: 447
Açılış Tarihi: İ.Ö. 432

[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

Partenon, Athena'nın tapınağıdır, MÖ 5. yüzyılda Atina Akropol'ünde inşa edilmiştir. Antik Yunan'dan günümüze kalan yapılar arasında en iyi bilinenidir ve Yunan mimarisinin en büyük eseri olarak kabul edilir. Vikipedi



Celsus Kütüphanesi, İzmir, Selçuk'a bağlı Efes'te bulunan bir kütüphane kalıntısı. Roma döneminde 110-135 yılları arasında inşa edilen kütüphane iki katlıdır. Zamanında 14.000 kadar kitaba evsahipliği yaptığı düşünülmektedir. Vikipedi
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 20.06.2016, 09:52   #5
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 582 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: FASO FİSO TARİH (Münafıkların Yazdıkları)

Orhun Yazıtları

Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya da Köktürk Yazıtları, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını Yollıg Tigin yazmıştır. Yollığ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın yeğenidir. Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisi ile "Bengü Taşlar" denmiştir.

Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da Orhun Vadisi'nde bulunmuşlardır. Bu yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı'na aittir. Yazılış tarihleri MS. 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Yazıtlardan Kül Tigin Yazıtı 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmışlardır.

1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof’un da yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka
Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır.
[Üye Olmayanlar Linkleri Göremez. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

(Başkaları tarafından yazılan ve yazılışlarından tam 1157 yıl sonra yine başkaları tarafından bulunan ve çözümlenen ( demek ki o yazı unutulmuş) yazıtlardan TÜRKÇÜLÜK doğdu, nasıl? )
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Alt 20.06.2016, 10:07   #6
cebe
Tecrübeli Yiğido
NO AVATAR
 
cebe Şuan cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır
Son Aktivite: 17.08.2016 14:36

Üyelik Tarihi: 12.01.2009
Mesajlar: 245
Tecrübe Puanı: 582 cebe FORUMLARA KATILIMI BIRAZ DAHA ARTABILIR
Standart Cevap: FASO FİSO TARİH (Münafıkların Yazdıkları)

Ziya Gökalp’e Göre “Türkçülüğün Tarihi”

TÜRKÇÜLÜK NEDİR?

Türkçülük, Türk milletini yükseltmek demektir. O halde, Türkçülüğün aslını anlamak için, ilk önce millet adı verilen topluluğun neden ibaret olduğunu tesbit etmek gerekir.(Ziya Gökalp: Türkçülüğün Esasları, s: 21. Toker Yayınları.)
•••

Yunan savaşı (1897) yaşandığı sırada , Türk şairi Mehmet Emin Bey(Yurdakul):
Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.
Mısrasıyla başlayan ilk şiirini yayımladı. (agy,s:14)

….Bu sırada Tıbbiye’de kurulan gizli bir devrim derneğinde, Türkçülük (Pan-Türkizm), Osmanlıcılık (Pan- ottomanizm), İslamcılık (Pan - ¡slâmizm) ülkülerinden hangisinin gerçeğe daha uygun olduğu tartışılıyordu. Bu tartışma, Avrupa’daki ve Mısır’daki genç Türklere de yayılmış, kimileri Türkçülük ülküsünü, kimileri de Osmanlıcılık ülküsünü benimsemişlerdi. O sıralarda Mısır'da çıkan Türk gazetesinde Ali Kemal Osmanlı birliği düşüncesini ileri sürerken, Akçuraoğlu Yusuf Bey ile Ferit Bey, Türk Birliği siyasetini tevsiye ediyorlardı. (agy, s:16)
•••
24 Temmuz (1908) İnkılâbından sonra (1. Meşruti¬yet), Türkiye’de Osmanlıcılık düşüncesi hâkim olmuştu. Bu sırada yayımlanmağa başlayan Türk Derneği dergisi, gerek bu sebepden, gerek yine saflaştırmacılık akımına kapılmasından dolayı hiç bir ilgi görmedi.

31 Marttan sonra Osmanlıcılık fikri eski önemini kaybetmeye başladı. Bir zamanlar Abdulhamit’e İslâm birliği fikrini vermiş olan Alman Kayzeri bu fırsattan faydalanarak, Sultanahmet meydanında İslâm Birliği adına bir miting yaptırdı. O günden sonrada, ülkemizde gizli “İslâm birliği örgütü” kurulmağa ve yayılmağa başladı. Genç Türkler, Osmanlıcı ve İslâm birlikçisi olmak üzere iki karşıt kampa ayrılmağa başladılar. Osmanlıcılar kozmopolit (milliyeti belirsiz) İslam birliği yanlısı olanlar ise, ültromonten(milliyetlerine bakılmaksızın müslüman olanların Devleti) yanlısı idiler.
Her iki akım da ülke için zararlıydı. Bense 1910 (1326) Kurultayında Selanik’te genel merkez üyeliğine (İttihat ve Terakkinin) seçildiğim sırada siyasal durum böyleydi. (s:17)
•••

Darülfünun’un bir müderrisi (Üniversite profesörü), Türkçülüğün bu ilk esaslarını kurarken, Askeri Okullar Bakanı Şıpka kahramanı Süleyman Paşa da Türkçülüğü askeri okullara sokmağa çalışıyordu. Süleyman Paşa’nın Türkçülüğünü, Deguignes'nin tarihi hazırlamıştır, diyebiliriz. Çünkü ülkemizde ilk defa Çin kaynaklarına dayanarak Türk tarihi yazan Süleyman Paşa, bu eserinde özellikle Deguignes'i kaynak almıştır. Süleyman Paşa, Tarih-i Âlem’inin (Dünya Tarihi) girişinde, bu kitabı niçin yazmağa giriştiğini açıklarken diyor ki: “Askeri Okulların başına geçince, bu okullara gerekli olan kitapların çevirisini uzmanlara bıraktım. Fakat sıra tarihe gelince, bunun çeviri yoluyla yazdırılmayacağını düşündüm. Avrupa'da yazılan bütün tarih kitapları ya dinimize, ya da milliyetimize (Türklüğümüze) ait aslı olmayan suçlamalarla doludur. Bu kitaplardan hiç birisi çevirtilip de ülkemizde okutturulamaz. Bundan dolayı okullarımızda okunacak tarih kitabının yazılması işini ben üzerime aldım. Meydana getirdiğim bu kitapta gerçeğe aykırı hiç bir söze rastlanamayacağı gibi, dinimize ve milliyetimize ters düşecek hiç bir söze de rastgelmek imkânı yoktur.”

Avrupa tarihlerindeki Hunlar'ın, Çin tarihindeki. Hiyung-nu'lar olduğunu ve bunların Türkler’in ilk dedeleri bulunduğunu ve Oğuz Han'ın Hung-nu devleti¬nin kurucusu Mete olması gerektiğini bize ilk olarak öğreten Süleyman Paşa’dır. (agy,s:12.)

Görülüyor ki, Türkçülüğün ilk babaları Ahmet VefikPaşa ile Süleyman Paşa'dır. Türk Ocaklarında ve diğer Türkçü kuruluşlarda bu iki Türkçülük kılavuzunun büyük boy resimlerini asmak, değerbilirlik gereğidir.

Türkiye’de Abdülhamit, bu kutsal akımı durdurmağa çalışırken, Rusya’da iki büyük Türkçü yetişiyordu. Bunlardan birincisi Mirza Fethali Ahunzade’dir ki, Azerî Türkçesinde yazdığı orijinal güldürüler, bütün Avrupa dillerine çevrilmiştir. İkincisi Kırım’da Tercüman gazetesini çıkaran Gaspıralı İsmail'dir ki, Türkçülükteki ilkesi “dilde fikirde ve işte birlik” idi. Tercüman gazetesini Kuzey Türkleri anladığı kadar, Do¬ğu Türkleriyle Batı Türkleri de anlardı. Bütün Türkler’in aynı dilde birleşmelerinin mümkün olduğuna bu gazetenin varlığı canlı bir delildi.

Abdülhamit'in son yıllarında, İstanbul'da Türkçülük akımı tekrar uyanmağa başladı.

Rusya'dan İstanbul'a gelen Hüseyinzade Ali Bey Tıbbiye'de Türkçülük esaslarını anlatıyordu. “Turan” adındaki şiiri, Turancılık ülküsünün ilk ortaya konuluşu idi. Yunan savaşı (1897) yaşladığı sırada, Türk şairi Mehmet Emin Bey (Yurdakul):
Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.

mısraıyla başlayan ilk şiirini yayımladı. Bu iki şiir, Türk hayatında yeni bir devrimin başlayacağım haber veriyordu. Hüseyinzade Ali Bey, Rusya'daki milliyet¬çilik akımlarının etkisiyle Türkçü olmuştu. (Agy,s: 13,14)

Türkçülüğün ilk döneminde, Deguignes tarihinin etkili olduğunu görmüştük, ikinci döneminde de Léon Cahun'un Asya Tarihine Giriş adlı kitabının büyük etkisi oldu. Necip Asım Bey, birçok eklerle bu kitabın Türkler'e ait olan bölümünü Türkçeye çevirmişti. Necip Asım Bey'in bu kitabı her yerde Türkçülüğe dair eğilimler uyandırdı. Ahmet Cevdet Bey, İkdam gazetesini Türkçülüğün bir organı haline koydu. Emrullah Efendi, Velet Çelebi ve Necip Asım Bey, bu Türkçülüğün mücahidleriydi. (agy,s-15)
•••
Fakat ben dil konusunu yeterli görmeyerek Türkçülüğü bütün mefküreleriyle, bütün programıyla, ortaya atmak gerektiğini düşündüm. Bütün bu fikirleri kapsayan Turan şiirini yazarak Genç Kalemler’de yayımladım. Bu şiir tam zamanında yayımlanmıştı.

Çünkü Osmanlıcılıktan da, İslâm birlikçiliğinden de ülke için tehlikeler doğacağını gören genç ruhlar, kurtarıcı bir mefkure arıyorlardı. Turan şiiri, bu mefkurenin ilk kıvılcımıydı. Ondan sonra sürekli olarak bu şiirdeki esasları açıklamak ve yorumlamakla uğraştım.

Turan şiirinden sonra Ahmet Hikmet Bey, Altın ordu makalesini yayımladı. İstanbul’da Türk Yurdu dergisiyle, Türk Ocağı cemiyeti kuruldu. Halide Edip Hanım (Adıvar) Yeni Turan adlı romanıylaTürkçülüğe büyük değer kazandırdı. Hamdullah Suphi Bey (Tanröver) Türkçülüğün hareketli bir başkanı oldu. Adları yukarıda geçen ya da geçmeyen bütün Türkçüler, gerek Türk Yurdu’nda gerek Türk Ocağı’nda birleşerek birlikte çalıştılar. Köprülüzade Fuat Bey (Fuat Köprülü) Türkoloji alanında büyük bir bilim adamı oldu. İlmî eserleriyle, Türkçülüğü aydınlattı.

Yakup Kadri, Yahya Kemal, Falih Rıfkı, Refik Halit, Reşat Nuri Beyler gibi yazarlar, Orhan Seyfi, Faruk Nafiz, Yusuf Ziya, Hikmet Nâzım, Vâlâ Nurettin Beyler gibi şairler yeni Türkçe’yi güzelleştirdiler. Müfide Ferit Hanım da gerek değerli kitaplarıyla, gerek Paris’teki yüksek konferanslarıyla Türkçülüğün yükselmesine büyük çabalar harcadı. (agy,s:19)

•••
Bununla birlikte, Türkçülüğe dair bütün bu hareketler sonuçsuz kalacaktı. Eğer Türkleri; Türkçülük mefküresi çevresinde birleştirerek büyük bir çökme tehlikesinden kurtarmayı başaran büyük bir dâhi ortaya çıkmasaydı! Bu büyük dâhinin adını söylemeğe gerek yok. Bütün dünya bugün Gazi Mustafa Kemal Paşa adını kutsa! bir kelime sayarak her an saygıyla anmaktadır. Eskiden Türkiye’de Türk milletinin hiç bir önemli yeri yoktu. Bugün her hak Türk'ündür. Bu topraktaki hakimiyet Türk egemenliğidir. Siyasette, kültürde, iktisatta hep Türk halkı egemendir. Bu kadar kesin ve büyük devrimi yapan kişi, Türkçülüğün en büyük adamıdır. Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Fakat yapmak ve özellikle başarıyla sonuçlandırmak çok güçtür.
cebe isimli Üye şimdilik offline Konumundadır   sendpm.gif Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye Okuyor. (0 Kay?tl? Üye Ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesaj?n?z? De?i?tirme Yetkiniz Yok

BB Code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Atatürk'ün Sivas'ı Ziyaretleri _DuMaN_58 Atatürk ve Sivas 0 12.01.2012 09:21
Tarih Nedir? _DuMaN_58 Kültür-Sanat-Tarih 0 12.12.2010 02:16
Böyle büyük tarihi olan millete küçük düşünmek yakışmaz Sivaslilar.Net Anasayfa Haberler 40 01.09.2010 21:52


WEZ Format +2. ?uan Saat: 08:46.


Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Copyright © - Bütün Haklar Sivaslilar.net'e aittir.